Yiilliyet 19 K. EVVEL 1930 İ. IDAREHANE — Ankara caddevi ; — No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, is Jatanbul 391), 3912, 3913 “Yedi meşale” ismi, edebi ABONE ÜCRETLERİ ( |cereyanlar arasında bir parlayıp G için Hariç için| bir kaybolan isimlerden biridir. 3 aylığı iye 800 kurup | “Fecri âti” adı nasıl edebi mek- 5. 70 , 1400 . | tep olarak hiç bir eser birakma- 2, A0 m 200 x |dığıhalde, edebiyat tarihimize pek kıymetli san'atkârlar yetiş- tirmişse, “Yedi meşale” namı da mektep olarak eser bırakma- dan mühim gençler yetiştiriyor. Cevdet Kudret Bey bu genç- lerin en göze çarpanlarından bi- ri idi. Şürleri, o mensüreleri ile dikkati celbeden bu genç, geçen senedenberi tiyatro eserlerine merak sardırdı. Edebi meslek- ler arasında en güç ve en çok teknik kuvvetine mühtaç olan tiyatro muharri takdire lâyık bir cesaretle genç yaşında benimseyen Cevdet Kudret Bey ilk eseri olan (o “Tersine Akan nehir” de gerek mevzu, gerek üslüp itibarile biraz eksantrik görünmüştü, İkinci eseri - olan “Ruya içinde ruya”, gittikce ka- leminin tiyatroya yattığını, is- tidadının inkişaf ettiğini göste-| riyor, Kuvvetli bir hayale ma- lik olan genç muhatrir üslübu- nu gittikçe daha temiz ve düz- gün bir sahne lisanma yaklaş- tırmağa muvaffak olmuş. Ge- çen seneki eserinde hemen her cümle başında rasgelinen “fa- kat” lar, “amma” lar bu eserde kaybolmuş. Üç küçük perde içinde kula- ğa gayritabii inikâs (o eden bir cümle bileyok, Eserin mevzuu, müellifin bir pasajda bizzat söylediği gibi, “Fâdre” de de mihver teşkil e- den genç üveyananın üveyçocu ğun aşkıdır. Lâkin bu mevzu, babanın telkin kuvvetile kendi- ni kör zannetmesi, o bidayeten Kendini kör olmağa (mahküm zannetiği zaman kör olmamak isterken kör olmadığını ve gör- düklerinin hakikat olduğunu an layınca körlüğü temenni etme- si gibi ferilerle güzelce bezen- miş, işin içine hakikatle el ele yürüyen birde eser karıştırıl- mıştır. Bugünkü hava Dün hararet en çok 15 enaz İ3 | derece idi. Bugün rüzgâr mütehavvil esecek hava yağmurlu olacaktır. Notlar! Halk ile dostane münasebet iddiasında bulunan bir gazetede notlar ünvanı altında tanıdık ta nımadık herkese mânalı mâna- $iz atan ve dostlukla hiç müna sebeti olmayan satırlar intişar ediyor. Bu yazıları yazan zat altma imzasmı atmağa üşenme- se -diyelim- tariza uğrayanlar görecek; bilecek ve işi dostça, .düşmanca- her halde- hallede- “cek birini karşılarında görürler * di. Öyle olmadıkça ve dostluk- | tan bahseden bir gazetede böy satırlara serlevha olacak şey “Notlar,, olmamir “Potlar,, ol- malı, hem daha doğru hem de ; öz Türkçe olur, altında imzası da olmadığı için kimin kırdığı belli olmaz. Müdiri mes'ul | Ha! Siz bu zatı tanır mısı- | nız? Size tarif edeyim. Etli | sütlüye karışmaz, kimse sö: dinlemez dünyanın en muti, ve kanundan en çok korkan adamı © yakasını kurtaramaz. Çünkü mes'ul müdürüdür. Onu mahke » meye düşüren şey kendi yazıla- rı değildir, fakat hesabı ondan — sorarlar, Mes'ul müdürler rüz- | | MİLLİYET Tiyatro hayatı Ruya içinde Ruya Cevdet Kudret Beyin yeni eseri kıymetli bir istidada delâlet ediyor.. yircilere öyle tanıtıldmak istenil miş değildir. Bu doktor ikinci derecede bir şahıs olduğu için biraz kenara bırakılmış olacak. Lâkin hüküm ve kararları ese - rin entrikası ile pek yakından alâkadardır. Eğer bu şahısa da hayati bir çehre verilmiş, bir de oyunun perdeleri mevzuu daha ziyade tenvir edici tafsilât ile işlenmiş olsaydı, “Ruya içinde ruya” hiç kusursuz bir eser olacaktı, Bu-| nunla beraber, henüz ikinci ese- rini yazan genç ve müstakbele nazır bir muharrir için bu ka- darcık kusur hiçtir. Cevdet Ku: dret Bey bir sene içinde göster- diği tekâmülle yakın bir atide tiyatromuzun en seçme müellif lerinden olmağa namzet bulun- duğunu ispat etmiştir. “Ruya içinde ruya” pek güzel dekorlarla ve kuvvetli bir mizan ÇUM: A 19 KÂNUNUEYVİ Şehirden uzak bir yere çekil- miş, bir müddet için orâya yer- leşmiştik, Burasi tenha, ağaçlı, havası iyi bir yerdi. Zevcemle küçük bir eve yerleşmiştik. Bu- rada sevindiğimiz asıl mühim bir şey daha vardı.. Hizmetçi bulmakta müşkülât çekmemiş- tik, Bir kızlağız bulmuştuk. ! Köylü kızı... Son derece çalış- İkan, pek muntazam bir kız. Kendisinden şikâyet için hiç bir hakkımız yoktu. - Bilâkis memnun olmak içir bir kaç se- bep vardı. Biz yemek yerken, o, hizmet eder, bu aralık kendisile konuş- mak için fırsat buluyorduk. Köyde okup, biten şeylere da ir hâvadis verir, zevcemle ben, bunları dinlerdik, senle oynandı. Bedia ve Halide Hanmılarla, i Galip, Talât ve Hüseyin Kemal Beyler tarafından şahısları can- ili canlı temsil edildi ve mevsi- imin muvaffakiyetli oyunların dan biri oldu. İ. NECMİ Bilmecemiz 128 45 67891011 K ua l g e m A Li NA bilmecemizin halledilmiş şekli 128 4 5 6 7 89 1011 © gör da başma kiremit düşen a- dama benzerler. Kabahatsız a- © zap çeker. Kefilleri başkasınm © borcunu ödeyişi gibi! FELEK Yeni neşriyal TÖRKSPOR Eyl futbol oyaamanın sırrı Türkspor dün çıkan 12'nci sayısında genç futbolcuların eyi futbul oynamaları için A. Şera- Fettin ve Zeki Rıza Beyler ta- - İson perde çok kuvvetlidir. b kombinezonlarla kuvvet bulan “Ruya içinde ruya” telif tiyatrolarımız arasında kendine oldukça mühim bir o mevki te- min edebilmiş bir eserdir. Hele Şahıslar arasında doktor müs, tesna olarak hepsi canlı, hepsi hakiki görünüyor. Doktoru İs- tisna edişimin sebebi ise, evve- 1â “otuz gün sonra kör olacak - sın” hükmünü, pek amansız bir zalimlikle, hastaya bildirmesin- den, saniyen tereddüt devresin- | de fennen icrası mümkün tecr Bugünkü Bimözürliz Soldan sağa ve yukardan aşağı İ — Su taşıyan (4) Nakit (4) 2 — Nota (2). Nota (2). 3 — İdamet (2) Rutubetli(5) şart edatı (2). 4 — İcar (4). Eski (4). belere tevessül etmemesinden, salisen mahremiyetine girdiği hastası üzerinde yapacağı ağır tesiri düşünmeden bu defada “kör değilsin” diye tutturmasın dan ibarettir. Hayatta (böyle daima gaf yapan aptallar yok- tur denemez. Fakat bu şahıs se- rafından yazılan derslere başladı. aynı zamanda bütün gençleri alâkadar edecek yazılır Avru- padaki son maçlar mektepler. deki faaliyet, vecizeler. Haftanın karikatürü, bedava lik maçı seyr etmek için kopun ve saire. Etem iZZET ir geceyi nerede geçirecekler?.|dar küstah, cüret sahibi, pişkin Dehşetli kızdım. Elim aya-'adama rastlamadım. Hiddetten ğım titremeye başladı: İçatlıyacağımı görüyordu'da hâ — Bundan size ne Dedim, sert sert yüzüme bak- Kimbilir Prenses Hazret- tım. Hiç aldırmadı, devam et-jleri 6 bir gece ne kadar eğlene sti: çekler; — Prenses Hazretleri galiba Diyor ve. . İlâve ediyordu: © Tarahyayı teşrif edecekler... — Hanımefendimiz, hürmet- © Çıldıracaktım. İkârlarını hiç te hususi refakat- — Rica ederim. susunuz!.. “lerine kabul etmiyorlar?.. Diyebildim, Gözüm aynaya| Dudaklar; “Xi o, her vakit- “ ilişti, yüzüm mosmor olmuştu. ki mânasız tebsssüm birikintisi- Eğer, muktedir olabileceğimi, ni yine mahafaza ediyor, gözle İ bilsem kalkıp başına bir şey in) rini gözlerimden ayırmıyordu. direcek: | Artık, her şeyi gözüme aldıra- — İşte buraya gidecektim... irak yerimden fırladım: Divecektim Ömrümde bu ka | 5 — Ben (3). 6 — Ufuk (3). Tarla taşı (3) 7— Cefa (3). 8 — Hayvan yemi (4). kâh (4). 9 — Nota (2). Saç düzelten (5). Uzak midası (2). 10 — Nota (2). Köpek (2): 11 — Bir içki (4). Küstah (4 nuz, bana onu söyleyiniz?.. Dedim. Derhal cevap verdi: — Çok hiddetlisiniz prenses Hazretleri. Ve.. Aramızdaki konuşma şid detle devam etti: — Hddetli değilim, fakat, haddinizi ihtar ediyorum. . — Rica ediyorum... — Hayır rica etmeyiniz, c- mirlerimi bekleyiniz!.. — Hanımefendi Hazretlerini bu derece kızdırdığıma çok mü teessirim!. . Ve. Muhaverenin mevzuu bir denbire daha çok şiddetlendi, daha çok kabalaştı. O küstahlı- ğını, lâübaliliğini artırıyordu, ben inadına hiddetleniyordum. — Bakınız hâlâ haddinizi te- cavüz ediyorsunuz. Dedim, Ellerini göğsünün ü- zerinde kavuşturdu. Soğuk kan- lılıkla: — Niçin efendim? . Dedi. — Bu tarzda benimle konuş- Ni- Fakat bir akşam, lâkırdı pek ciddi bir mevzua intikal etti, Bu bâhis bizi değil, asıl onu a- lâkadar ediyordu. Kızın uzak bir akrabasından başka kimsesi yoktu, Çalışarak hayatını kazanıyordu. Pek gü- zel denecek bir kızda değildi. Fakat her halde o da köyün di- ger kızları gibi köcaya varmak, bir ev sahibi olmak isterdi. Bu- na şüphe yok. Fakat kime varacakıt?., Bir gün zevcem duymuştu : Onu bi- ri istiyordu. Hem de köyde söy lendiğine göre, zengin bir a- dam.. O akşam yemek yerken zev- cem, bu bahsi açtı Kıza sordu: — İşittiğimiz doğru mu? Seni bir adam istiyormuş, Hem de zengin bir adam... Bizden niçin sakİsyorsun?.. Kız, unuttuğu bir şeyi hatır- lamış igbi: — Evet, dedi, söylemek iste- diğinizi anladım.. Evet. Bir a- dam var.. Zengin bir adam., Sonra bir kat daha emniyet- le devam etti: — Bankada parası var?... Biz, bu “bankadâ parası var,, | sözünün ona verdiği kanaati sormaktan korkuyordu. Onun için bu habere biz de sevinmiş göründü. O devam etti: — Bu zengin adamın bir iyi- | İliği daha varsa, o da ihtiyar ol- masudır,.. Buna hayret etmekten ken- dimizi alamamıştık: — İhtiyar bir kocaya varmak | iyi, dedim, sen, genç bir kız- | sın... — Evet.. Öyle görünür, fa- kat ihtiyar adama varmak daha | iyidir. Gülerek: — Evet, dedi, bilhassa zen- gin olursa, değil mi?.. Kız, itiraf etti: Doğrusu- ne salâhiyet tasavvur ediyorsu Diye, yüzüne haykırdım. . — Bir insan salâhiyet ve hak . İşte, o zaman iie — Efendi, siz bir terbiyesiz- siniz. Dedim. Devam ettim: — Bir kâtip.. Bir kâhya.. Bir müstahdem Hanımefendisi ile bu tarzda konuşamaz.. O- nun içindir ki, siz terbiyesizlik, İküistahlık ediyorsunuz. . - Başını önline eğip, — Afledersiniz Prenses. ... Diyeceği yerde, soğuk kanlı- lıkla, yine lâüb: Yine küs- tah.. Yine cüretkâr yanıma gel di ve,. Yanaklarındaki o soğuk mârlasız tebessümü kaybetmek sizin, bileklerimden tuttu; ısrar la ve,.. Şiddetle; — Belkiys Hanım,. O gec&- yi nasıl geçireceğinizi tahmin ediyorum. — Siz çekilip gdiyor musu-|mak için kendiniz de ne hak ve İnsaf ediniz Ici ben de bir er- Eriğidiçi kızın hakkı var | | Zevcem, bunu anlamamıştı... RI. — İngilizçeden — nu söylemek lâzım gelirse, böy- ledir.. Zengin ihtiyar çok yaşa- maz... — Kızın bu üincesini tak- idir mi etmeli, yoksa böyle dü: İşünmesini çirkini mi görmeli Bunu araştırmadık.. Zevcem sordu: — Şu halde o adama varma- ğa muvafakat ediyorsun, değil mi?. — Evet. Ne yapayım?. Zen- gin ve ihtiyar bir adam. Çok geçmeden ölürse, bankadaki pa rası bana kalır. İş, gitgide ciddiyet kazanı- yordu. Mtk bu izdivacın hazırir- ğından bahsediyorduk.. Henüz günü belli değildi. Fakat bir an evvel olmasını * istiyorduk... Daha doğrusu hizmetçi kızm böyle istediği anlaşılıyordu. Lâkin bir akşam gene biz yemek yerken, bu lâkırdıyı aç- imiş, kızı dinliyordut.. Bahis ge müştük.. Fakat kız dedi ki: — Bu hikâye artık bitti... Biz, merakla sorduk: — Neden?.. Vaz mı geçtin?.. — Evet... Çünkü ben bu yaş- Ir adamla evlenmeğe karar ver- diğim zaman, o içki içenbira- damdı. Sonra anladım ki, beni alma- ğa karar verdikten sonra içki- diye razt olmuştum. Çünlcü iç- ki insanı çabuk öldürür, diye düşünüyordum. Halbuki şim- Saalgrener'in Parlali komik BOUCOT, MAR. RİTTE MORENO ve Parx mounr'un diğer 30 araci Ile be tekdim raber sene nihayetinde ettiği Fransızca sözlü ve şarkılı Paranonn! şerel geçidi me» pek güzel revüsünün başlıca mü- messili ve ruhudur. Önümüzdeki pazartesi akşamından itibaren, ELEK SİNEMASINDA 34 kânunucvvel çarşanibâ KOC REYEYONU Sofraların evvelden temin edilmesi. Telefon. B. O, 1821 ZAYİ Otomobilimin 1466 arka yumero plikasi zayi olmuştur. Yenisi alınacağından hükmü yoktur. Oto- mobil, sahibi Mustafa, yakın bir erkek! Dedi, beyaz dişlerile sırıta- rak bileklerimi sıkmaya başla- dı. Şişman, ablak yüzü kıp kır- muzı idi, gözleri irileşmiş, şeh- vetten alevlenmişti. Bilekleri- mi biraz daha sıkmak, vücudü- mü göğsünün üzerine çekmek, beni öpmek istiyordu. dım. O, yine bir taraftan da söy leniyordu: — Güzelsiniz. Bir erkeği çıl- dırtacak kadar güzelsiniz. —Bu güzel vücudünüzden ben de istifade etmek isterim! — Ben de sizi tatmin edebile cek kadar genç ve kuğvetli bir |. erkeğim! . — Size Aşıkım!.. — Size malik olmak rim. . — Sizin bütün sırlarmızı bili- yorum! . — Öyle bir gece de ben isti- yorum. istiyo- ne bu izdivaç hikâyesine dön-| * keğim. Genç bir erkek, size çok dım, korktum, hayret içinde kal | se FHKHAMRA Sinemasında JEAN KIEPUPA ve BRIGITTE HELM COŞKUN BELDE Zengin ve muhteşem fllminde| parlak , — Kazanmakta bördevamdır. Bugün saat 10,45 de tenzilâtlı fiatlerle matine muvalfakıyetler ASR SINEMADA Dün akşam, feaesine başlanan “ve açık ve serbest sahneleri ile dilber ve #ayanı perestiş kadınların bütün gözellik ve işvebazlıklarile, temaşağeranı geşyeden £ tablolar havi GECE BATAKHANESİ muhteşem « #ilm. fevkalâde" inivaftakiyet kazanmıştır. Bilelimle baş mümestilisi; EVELYN *HOİZE? temayüz eylemiştir. — Varyetede: Dünyanın en meşe dansörleri BARRY » BOYS seyircileri tehyiğ ve 2??? SEDATLAR 2??? her kesi şayan hayret cihanşümul eğlence numeroları teshir etmiştir. Önümüzdeki © Pazar akşamı MAJİK SİNEMASINDA Büyük ve dehakii aus COLLEEN MOORE hha Çünkü Seni Seviyorum if filminde © arzı endam; edecektir. Ve büyük yıldız güzel v5 emahrik sesi ile lirik şarkılar dinletecektir. Me İlâveten: Sözlü dünya hayadisleri G0“ Me br MELEK Sinemasında JEANNETTE MAC DONALD zengin güzel ve pek eğlenceli ve unutulmaz orjinal ve şen muzikalı TABİATA AŞIK asri öperetinde Ah! bir surette taganni ediyor n314, S4 ve 7 i-4de at 10,45de tenzilâtlı fiatla matine — .— Lİ, Bu a saat 15 matinesinde ve iyi sanı 91.30 te FRANSIZ TİYATROSUNDA PİCCOLİ TİYATROSUNUN yeni programı olan LA BELLE AU BOİS DORMANT temsil olunacaktır. Yannki cumartet saat 15 te verile: e ER & SEL İS zg EŞ... m “ gönü saat 17.30 te matine, pazır günü matinesi tir. Her akşam 30 te Sava Bi ellalla alar Ça eee M*0000909$ Purün sanı 13 ten itibarrn $$$$ ARTISTIK Sili HAi-TANG Süpezfilmi ile Küşat ediliyor Mümessiller ANNA MAY VONG ve MARCEL ViBERT Filmi tertip eden: JEAN KEMM 'TROEVA tarafından Rusca ve Fransızca şa k'ar. Ikinci balkon 35 - birinci balkon 55 - hususi zabitan #) - alt kat loca 490 - bik İâveten; Madam Mevkilerin fiatları: koltuk 75 « hususi balkon 75 - kon loca 300 kuruş. — Bütün konak halkı burs” toplanacak, seni içlerinde m kara edeceğim. . — Yüzüne tüküreceğim. .* — Bu rezaleti paşaya haber vereceğim. . — Bir uşak hanunefendisi? taarruz ediyor. . Bütün, bu ağız dolusu haki ret ve tehditlerim kargı parmaklarını biraz yersek kat, hiç bırakacak gibi değildi Bana, beni yiyecek, Tokma zi ma edecek; vahşi, kudurB' ik bir atılışlâ üzerime gülen — Merak etmeyiniz. Paşa yi- İne bunların hiç birisini bilmiye! İcek, öğrünmiyecek?, 'Tazyiki artıyordu. / bilek- lerimi kıracak gibi idi. Biran kendimi topladım: — Bırak beni alçak adam... Diye haykırdım, kollarımı kurtarmak için — Ekmeğihi yediğin adamın karısına taarruz etmekten çe- kinmiyorsun, bu ne bayağı- | P* İık1,, Ve.. Devam ettim; — Rezi k vi: k & ti 5 — Bayağı. —'Dü gibi bakıyordu. Bilmem 289 — ak N 5 oldu?., O sırada birdenbire — Mütecaviz. .. arda kuvvetli ayak sesleri lu: ; ie Şi e — Bırak kollarımı, geliySİĞİ — Şantaj yapıyorsun! . — Beni tehdit ediyorsun. — Kocamdan pay istiyor- i lar, di? Dedim, bileklerimi giddet çektim. Ayak sesinden ve ii leyişimin şiddetinden s2 hakikaten bileklerimi bırakt”” — Derhal buradan çık git (Bitmedi), sun!, . Ve,. Kollarımı kurtarmak i- çin bütün gücümü sarfediyo- dum: — Şimdi bağıracağım...