zT î | # K a| ” bi x « * - | ; İ y | j | K Gençlerin günü Gençlerin yazılarınt her hafla cumarlesi günleri bu sülunlarda neşrediyoruz. Yarının — imzalarının doğuşunda faydalı olacağına şüphe etmediğimiz hu sülun için gönderilecek yazılarda şu nökla: lara dikkaş edilmesini rica ederiz: ? — Yazılar okunaklı olmalıdır (mümkünse makine ile yörü malıdır.), ? — Kâğılların yalnız birer tarafına yazılmalıdır. 3 — Nesir yazıları en çok yüz kelimeyi geçmemelidir. * — Bu sütün için gönderilecek yazıların zarfı üzerine “Yarı. nn İmzalertes kavdı konnlmalıdır. | UMİT Bülün örmariümüzce onun ardından koşarız, O, öyle bir seraptır ki onunla avunuruz, bazan da onu kaybettiğimizi sanırız, boş kor- küu çünkü insan onu kaybettiği an yaşayamaz! İnsanlar bir serseri kafilesi gibi ümit kervanının yolunda kö«e şarlar, Bir farkla ki bazısı kendini bu yolun başında, bazisı da sonunda sanır, Bu yol ârızalı ve çetindir, fakat ümit, ah ümit öyle yenilmez bir varlık ki., İnsan oğlu o yolda yaralanır, çırpınır, düşer fakat " gözlerinin son ışığında bir ümit, göğüsten fırlayan ah! ta gene bir 'Ümit litrer. Hayat ümit etmekle geçen bit ömrün sahnesi değil mi? Ümit bu kadar parlak ve cazip olmasa bu hayat çekilir mi? İnsanı ona bağlıyan yalnız ümittir, ümit! Aylen Tinazlepe UYKUSUZLAR ; — Uyuyamadığım gecelerden birinde — Komşunun bir oğlu var. Yattığımız odalar karşı karşıya, Geces« nin hangi vaktinde penceresine baksam, fitili kısık lâmbasından akşam işıklarının sızdığı görülür, Bir gün Bana kendisi lâf attı: #—- Ne yapıyorsun?” 'dedi. ; HİÇ," dedlm. # — Ben de.” dedi. O gün epeyce konüuştuk. İlk taflışmamızın zevkini cenelerimiz çıkardı. Yeni arkadaşım sabahın ilk alâmetleri belirirken: — “İlhamın saati belli olmaz" dedi. Abdullah Aşçı S KARDEŞİM - — Süreyyanın aziz ruhunü — Seni ancak, hafızamda senden kalan bir tutam sarı saç ve bir çilt mavi gözle hatırlıyabiliyor, senden kalan sabık bir resme göz dikerek bu söluk hatllarda, senden kalan iki rengi bitleştirerek seni tanımağa çablmşayorum. Sen, masüm mavi gözlerine yaşamanın elemli gölgeleri döküle meden, bu kötü menzilin iki yıllık misafirliğinden usanarak gittin, Ne vakit iki yaş, farklı kandeşler görsem, onlara bakar, dalar, düşünür, seni anar ve yanarım. Her .sarı saçta, her mavi gözde senden bir şeyler ararım, * Sen şimdi, ihtiyar kayısı oğacının yumuşak, serin gölgeliğinde kırmızı fopraklı mezarında, bu âlemi anlıyamadan gittiğin gibi orayı da herkes gibi anlıyamadan uyuyorsun. Çürüyen bedeninden uzaklaşan ruhunla sayılı günlerde, bir kuş, bir ruzgâr olup evimiıt gelebiliyor musün bilmiyorum kar« deşim. ADNAN AKTAIN . EVİM Kafamda kurduğum ev, Yeşillikler arasında darurdu, , Güneş ona vururdu, Geceden kurtulunca, ; Ay | Dağlardan doğunca, ,Gölde,.. Sazlar boyunca, /|-Bin gezinli yapardı, A |Sonra györgün yalardı, j EBvimin saçağında, ; ' Göl sevinçle liltrerdi, -Kıışlaı- minni söylerdi. e | Uyuyan misafire, Mor menekşe, al lâle d'uıımmı sarardı. j | Kelebekler, çiçekler, gıldızlar gülüşürdü .Ağııı&nı böcekleri gizlice öpüşürdü, v -Bvlmin bahçesinde, j | Çok severdim evimi, , : /“Bütünçemellerimi, j Ben oın_hmumı;tım ; “Kardum binbir emekle, f | Bu evi düşünmekle, Geçti bütün gençliğim, , Anlayğınca hayalı, LA KV, SÜLÜK Bu ormanların en belâli $eyi sü. lüktür. Kaplan, Tsampa, önün ya. nmda ehemmiyetlerini kaybeder « ler, Bunların uzunluğu, iki, üç santimetredir, Bir asker, yorgun . laktan yere çökmesin! Sülükler, Üzerine saldırırlar, Askerin her ta- rafmda, sülükler toplanm açılarak hayret edilecek derecede bir sü « ratle ilerlerler, Bir de bakarsmız ki, getirlerine tırmanmıya başla. mışlardır, Ötekiler de başka taraf larmdan üzerine tırmanırlar ve ge tirlerin, elbiselerin en küçük de « liklerinden istifade ederek hortum larmı daldırırlar ve emmiye baş - larlar, İlk anda ısırışlarından bir acı duyulmaz. Yalnız kan tulümuna dönen sülük, kendİni koyterip ye. re düştüğü zaman emdiği yer ka- bariıt ve o kadar acır ki., hele bu yaranın Üzerine biraz tuz kondu « mu derhal, kam zehirlenir ve bir kaç saate varmadan ölüm yetişir, Bu sülükleri, ıstedlghlız kadar fırlatıp atm, Koşs koşa yine gelir- ler ve yorgunluktan bitkin iseniz, muhakkak, onlar size galip gelir « ler, Biz, getirlerimizi ıslatmakla, vü cudlarımızı su İle ovmakla bu belâ lardan sakmabileceğimizi zanNet. miştik, Ne gezer! Bu çare de para etmedi. Yorgunluktan, yere uzun. mağa Mecbur kalan birçok arkı « daşlarrmız, sülüklerin hücumuna uğrıyarak ölüp gittiler, Bu tehlikeler, bu yorgunluklar, hu hararet ve yağmur bizi korltu« tamryordu, Çünkü hazerdeki talim- lerimiz, bundan âz yorucu değildi. Biz gölgede 40 derecede talimler yaptığımız, koşar adımlarla ritti. #imiz zaman, Tokyodaki ecnebiler, müteessir olurlar, bize acırlardı, Aldığımız askeri terbiye bu müs « kilât önünde, yılgmlık duymamızı önlüyordu, dık, sonrakt mucizeleri gösteı'ebl & Irw ÇEVİRME HAREKETİ İponun cenubunda bulunan Ku- pan mevkiinde, düşman, tahkimat yapmıştı, Takip ettiğimiz yola hâ- kim bulunan, 800 metre yüksekli. Einde bir tepenin Üzerine top koy- müştu, | Üç gündenberi yürüyorduk. Vor gönduük, bltkindik, fakat yolumu- ta davam edebilmek icin hiç dur. madan, taarruza mecburduk, Der- hal süngü taktık ve hüctma geç » Ük, Düşman, biraz top attr ve mu kavemete çalıştı, ama süngüleri « mize dayanamadı. Sıvıştı, kaçtı. Nereye mi? Ormanm içine, Arır dık, taradık, izlerini bulamadık, Za valllar, muhakkak yollarını saşır. mıglar, ölüme mahküm olmuslar » dır, Belki de bugün bir aver önlâ: tın gittikleri yerde, kemiklerini büulacaktır, Simdi daha güçlükle ve çok ya- vaş İlerliyorduk, Gidiyor, gidiyar, üHü Te -ı,“% fazla yürüyemiyorduk,Çünkit boğa zımıza kadar geloön bir bataklık '- çinde yol alhıyorduk. Tkide birde, vücudumuza otlar, sarmasıklar do Değişti her şeğin tadı, Yıkıldı güzel evim, FERİDE ÖZPAY lanryor, zabitlerimiz bıenları. he Tarila konarm biz! kurfarryorlardı. “ HABER — Zlşampostafr | Bacaklarımıza stülükler yapışıyor « Bu küçüklüklere dayanamasay- | tağm Kadar vokuldük Wiei | mi saniyelik bir Muk, Ama günde iki kilometreden E Singapur nasiıi ’“ sukut GÜti Yazan: M. Rasim ÖZGEN du, Etrafımızda zehirli yılanlar dolaşıyordu. Dakika geçmiyordu ki, önümüze bir yılan çıkmasın ve başmı kaldırıp da islik çalmasım! Dehşetli bir hararet vardr, Bir « denbire bir fırtma koptu ve öyle bir soğuk bastı ki, arkadaşlarımız dan birçoğu bitkin bir halde ye- to yuvarlandı. Bir kısım arkadaş- larmmız da, ayakta uyuşup uyuk « lamıya başlryorlardı, Onları, şid « detle sarsıyor, — uyandırıyorduk; çünkü uyuyanlar, bir daha kendi. lerine gelemiyorlar, ölüp gidiyor- lardı, Pek az istirahat ediyor, gete - leri de yürüyorduk. Saatlarca, kim se ağzmı açıp da lâkırdı söylemi « yordu. Böyle bir yerde pirincimizi de pişiremiyorduk, Actık, Bulaşık sulardan da İçamiyorduk. Böyle zamanlarda, zabitlerimiz: — Pirinç eminiz! Diye emir veriyorlardı, Biz de, pirinç emerek peksimetimizi geve. liyorduk ve böylece İngiliz topçu mevzilerine karsı bıı- Çevirme hae reketi yapryorâduk, İngilizlere cepheden taarruz et « mek bize tuzluya mal olacaktı, Bu nu bildiğimiz için seve Seve, yol zahmetine katlanıyorduk, Üç gün ve lüç gete sonra, hedes fimize vardık, Ormandan geçerek, çamura batarak, o kadar gizli yol aldık ki, İngilizler, kendilerine e- Ij metreye kadar yaklaştığımız halde bir şey hissetmediler, Böyle getirmemiş olacaklar ki, arka ta- raflarma nöbetçi bile koymamış « larâdı, Vakıt da pek erkendi. Hepsi uyuyorlardı. Yerde gürüklenerek ilerliyor * duk, Ellerimize sülükler yapışıyor. dü, Biz, sülükleri değil, kendimizi bile düşünemiyorduk, Biraz daha yaklaştıktan sonra, düşman ör « du el bombalarımızı yığ - dırdık, Telörgülerini aştık ve top kaynaşma, mu « ttemin etmiye kâfi gel, di ve gımiıonu teslim aldık, — Çektiğimiz eziyet, yorgunluğu - muz boşa gitmedi. Bir arkadaşı - mız, bir memleket şarkısı tutturdu. Hepimiz ona uyduk va ortalığı in « lettik, Şimdi, bayrağımız, zaptet « üğimiz Mmevziin üzerinde sallanı « yordu, gün ve uykusuzduk ki, toplara da- yandık ve uyuya kaldık, HARP HİYLESİ Diğer bir Japon müfrezesi de, denizden bir çevirme hareketin2 girişmişti. Bu hareketi de bir da - pon zabiti şöyle anlattı: Biz, Lelok-Anson civarında pek müstahkem olan bir tayyüre mey. danmı ele geçirmek için harbedi . yorduk, İngilizler ölünceye kadar orasmı müdafaa etmiye azmetmiş görünüyorlardı. Bu mevzij kara dan çevirmenin İmkânı yoktu. Ö . nümüzü, — yüzemiyecek derecelle süratlı akan bir nehir kesiyordu, Nehirde, timsahlar da vardı, D4 manım arkasma geçmek için, baş- ka bir yol bulmak lâzımdı, O civardaki köylerden birinde, birçok küçük balıkçı kayıkları bul. duk, Bu kayıklar, yarım asır kadar evvel, korsanların kullardıkları cinsten $eylerdi, Bunları gecelevin denize sürdük ve İçlerine atladık. Şafak söktüğü zaman, hücum kayıklarımızdan birkaçı, nehrin mansabımnda bocalamıya başladılar, İlerliyemiyorlardı. Yalnız karaya çıkmak İçin mlisajt bir yer arar gibi yapryorlardı. Düsman, onları gördü ve diğer cephelere birkaç nö betci brrakarak bütün kuvvetini © tarafa topladı; Biz, zaten kara- ya çıkmak İstemiyorduk, Maksadr mız düşmanr aldatmaktı va bnnd.n. muvı.ffak olduk, Diğer kayıklarla düşmanm di!.- katini çekmeden ikindiye daoğru, 20 kilemetre daha cenupta bulu . nan Kuala-Selângora doğru ilerle- dik, Kendimize yerli balıkçı süsü veriyorduk, Sahile yanaşır yanaş- maz, karaya atladık ve düşmana baskım yaptık, (Devamı var) Fenni Sünmnetçi Nuri Eşsiz Büyük yaştakilerin de sünnetleri kabinasında kolayırkla yapılır, (Dü. ğün için bir hafta evvel müracaat.) Aksaray polis merkezi karşısmda No, 1/2 'Tel, 20937 den isteyiniz. RAŞİD RIZA TİYATROSU Halide Pişkin beraber ; “Bobsitll,, Vodvil — 8 — Perde Suramıza, buramıza ynııışan Si liıklerı, çekip attık ve o kadar yor — Yazan: Mahmiat Yesari ç AYA W 'TÜRKiYEDE ' BiRDİR O DA Abdülvahit Turan mamuülâtıdır. Her satıcıdan ısrarla isteyiniz. Taklitlerinden sakınınız İstanbul: Galata Noecatibay caddesi ]ENJI HAYAT No. 82 Tel: 40058 __ “25 TEMİMÜZ — 1045 Haber'in bulmacas: 01'2*3 s LMORLA aııou L1 &* u gw Di AA LA . -- 1 — Mısırda hükümet sürmüş bir İsülâle, 2 — Kari, doğurtucu, 3 — Bir İtalyan parasıı iİğri kulenin büu Junduğu — şehir, akılı 4 — Manasız israr, kitap ve Bazete basan; 5 — vazılı, bir yemiş, Ö — Meşguliyet, birisine sonradan takılan isim, 7 — Son zamanlarda —rağhbet bulan bir üslüp, kabarık. 8 — Bülünme 'ğa çalışılan, sarhoşuün feryadı, 9 — Elbisemizden biri, bir musiki âle H,10 — Bir emir, Amerikada bır venil — Güzel sanat, bir sayi, bir cins kömür, Vi Yukardâan aşağıya: 1 — Siyaset adamı, 2 — Tarlada ki buğday mahsulü, arapça (örtak lar). 8 — Türklerin ilk vatanların. dan, bir maden, * — Bir emir, dibi açılan, 5 — Pertavsiz, kuwet, GÇ Ücretle çalışan bir edat, 7 —. Bir 'ryemış, aramızdan biri, bir yemiş, '& — Süvari, 9 — Bir edatın kısal 'lilmışı, isim, bir küumaş, 10 — Pey, gamberlerden sonra, İslâmların ba, 'şına geçen, bir nöolta, 11 —— Fotoğ Taf, firari, dünkü bulmacanın halli i — Çelik, Comak, 2 «« Aşiret, Zadet, 8 — Der, Limon, L 4 —. 't 'yak, Cani, İ1. 5 — Re, Amîı Üm, 6 — Kafir, Name, 7 — Lase, İmal, 8 — Abidat, Hane, 9 — Ze, Ak, Han, 'R, T0 — İş, R, Dal, F 11 .— Kuç, Yem, Bal, -t (Gazetemizin — birinci sayfasında başlık yanınmdaki tarih Çerçevesini ek. , liyerek gönderecek okuyucularımızıı ticari mahiyeti halz olmryan küçük & lânları parasız lwfol“'t'“-l Evlenme teklifleri: * 27 yaşmda, llse tahsilli, askar. Hğini yapmiış, Anadolüda — resmi bir fabrikada 100 lira maâşlt memur ve diğer bir işten aldığı Para İle ayda elinö 105 lra para geçen, — clddi ve dürüst bir bay, sarışım vVeya kumtal, örta boylu, mütenasip VÜCUtlu, gilzel, ce, yemek ve dikişten anlıyan, Ana, doluya gidebilecek ciddi bir bayanla evlenmek istemöoktedir. — (M, E, 40) femzine müracamt. —— ” İş urwanlm * İlk tahsili, yazısı hesabr. gayet genç, herhangi bir, mÜessesada iİş a, ramaktadır. (Acele) Temzine müra, caat, * Eyi yemek bilen bir kadın orta yaşlı, ktmsesiz, köyde bulunan bir a, ilenin yalnız yemek işlerini ucuz bir fiyatla yapmalk istemektedir. Bayoğ. lu Tarlabaşı Turan — sokak No, d2 Madam Grelff vasitasile Ba,m Na müracaat. Alösrinuz? İ B (AB) (AM) (2. Ayla) TATA, (Bahar) (B.L,M.C.) (B.V,Y (35 çidat olalımy (Deniz) (Değer) (D.A18D)| (E. Ural) (E.O) (E.L) [F.N.S_): (Gülseren)(Gar) (H.B. 888) (Hulya) (H. Önsal)) (. 45) (H 450) (Kaynak) KLÜtED)(M.TR,) (M, Nur) (Sami) (8. R. 42) (8 T.) (8 R.) (Sevgi) AŞ.CEK.) ($.F.) (TER,Z.) (Tektan) (TAŞ) va (Y.B.) (Tallim kimdi) (Yedek denizci) (Zümrüd) .fO-o—o—oo---o—.oo.---oı—oo--oo-oooooo--oo--o--o-o-'.ooooo-ıo-'.-----.“;—.—:"—"“o-.--. Leman sükin bir nese ile gülerek PU Söüleetni tamarüladı: 4 K Si M 1 VA £ — Gâliba ben cobuk hâyâle ka ııılın bir kadmım,, Ondan olacak her;hnıdg. Kenan Feridin bu hül — yası'bana çok güzel bir şey glbı — göğtinmüştü, - — Nasil olur efendim, Düşünü nüz.-bir kerre, ben otuzaltı yağın dnbıradammı.numtıblrıdn ııım,on altısında bir kızla evlen - lnd_-delün:tır, yahut çocuk gibi #l::ş:om soynamaktan başka ne | - Beman hâlâ- gülüyordu: — Demek Ümide âşık olmak- tan; kodunuyonunuz öyle mi” Sıbrı Pek, kollarmı havaya kal D, _1 — Aman yarabhbi... Ben nmasıl lgk olabilirim, Bilhassa mini mi- J.ı bir tolza, velisi olduğum bir vrııyıı.. Ümldin bende böyle bir Mi bis uyandırmasına imkân vâr mr ür.? Sabı-! biraz susta, sonra müte ' ı KRER Eahıımı ki, benim zibi bü. ömrünü güzellik ne olduğunu aramağa vakfetmiş bir adam, Nasıl ölür da Ümide aşik olur! — Daha bu gün Ümide güzel denemez, fakat büyüdükçe güzel « leşeceğinden emin — olabilirsiniz. , Bilhassa gözlerinin güzelliğini İn- kâf u ya . — Evet, gözleri güzeldir. Bu e sasen bütün Gizgiler için söyle « nen bir teselli cümlesidir: “Cir » kindir, fakat güzel gözleri var.,, Zavalir Ümit için de bir teselli o, lacaktır. Size bir sey söyleyim mi, Ümid benim kardeşim , lazım ola. bilir, fakat karım olımaı Onunla evlenmem zayallı kızı bedbaht &t- mekten başka bir seye yaramaz, Zira bu evlenmenin merhaümetten başka mânüsı yoktur, Esasen Ü, mid evlenme çağına gelinceye ka. dar ben çoktan evlenmiş bulunu, « rum, hattâ karım belki de Ümide miünasip bir keca bulmak için ba, na yardım edebilir, Leman samimi bir sesle bu fik- ri tastik etti: — Doğru söylüyorsunuz, bu me seleyi hülya doltu bir mektenli taız gİbİ stisleven benim, Belki de bâ- basmm fikrine ilk gülecek olan .14- Ümiddir., Bu yaştakj bir kızın gö, zünde, otuzaltı yaşmda birisi ihı tüyar sayılır, Sabri başmı sallayarak düşün- cesini söyledi: — BDoğrul,. Fakat Lemanm bheklenmeyen bu sözleri genç diplomala bir parça e gelmişti, büâdiseler birdenbire, kafasında canlandı ve vicdanmda Nedamete benzeyen bir ürpermte duydu, Sabri Ezmirden ayrılırken Ürai di, bellâ — dersler ve gıırülti"u Mektep hayatiı arasında iztirap. larını bir parça unutur diye mele- feba bırakmıstı. Ümid, yeni bir hayat yoluna a, tılan her İnsan gibi kendinde yeni bir kuyvet buluyordu, fakat ba - zan Sebepsiz üzüntülearle kalbi sr- kılıyor O vakıt hemen Sabri he yin mektuplarımna sarılıyor ve bu akleen ıızamr N J mektupları tekrar tekrar okuyun. ca yeni bir Ümid ve teselli. ruhu duyuyordu, Her şaşkınlık anında hemen bir İtere vasime sorayım,, cümlesi Ümidin dudaklarında tek- varlanup dürüyordu. Sabri Pek, Ümlid için adetâ bir ifühar kaynağı olmuştu, Ar | kadaşları onun bu guüruürünü yerin- de büluyor, hattâ “insan yarm &e. fir, mebus, vekil olacak bir vasisi nluı'—-a clbette gururlatır,, gibi söz leri dinlemek Ümidin pek hosuna giğiyordu, Pervin epeyce siiren bir grip" ten kalkıp mektepe döndüğü vâkıt Ümidi bütün mektebin cicl. si olmuş buldu, Ümidi bütün mek tep tarafmdan — sevilmiş görmek Pervinin sinirlerini bozulu, Fakat Ümidin mekteptean ayrıl ması yaklaşıyordu. Sabri Pek İz. mire dönmüş, Naime hanımın Ü- midi yanma' alacağını getirmişti, Ümid. mektepten — avrılacağını Pervina — töyledi. o vakıt iki kız buşbasa İstikbali düşündüler, Bir çok hülvalar kurdular, bir aralık Pervin Ümide sordu : — İstanbulda piyano dersleri, ne devam edecek misin?,, — Evet , kattâ San dersi de alâcağım, Vaslin- sesim'n çok Ride zel olduğunu söylemisti, — Bıktim artık senim bt vasin- den, Hem galba bu İkıymatli vasin, babanm soti âarzülarmı ye rine getiremiyecek, Ümrekl şaşırmıs bir halde sorılu: — Babamm arzuları mı?,, Han gi arzuları? — Bilmiyor. musmmn? Baban, üziz dostunun — sSeni nlmasını iş. tiyordu, Bunu ölmezden evvel ona müjdesini yazmış, Ümld hissedilir bir gururla tek- rar sordu. — Bunu sana kim söyledi? — Hiç kimse.,, Fakat emin ol töyledkilerim doğrudur, Bir gün hasta iİdim, Yatıyordum, Gözlerim kapalı olduğu için beni uyuyor zan ile annemin bir konuşmasını dinlelim, Sevgili var sinin seni Biz Kkartlesi yahud kızı gibi sevdiğini, Seninle evlenmeyi hütiyen düşünmediğini — ânneme süylemiş, Hattâ,., — Hattâ?.. — Muühakkak söylememi isti « yor müsun” — Evtt... — Hattâ seni çirkin bile bulu. $ormus, 1 Ümidin yüzünden bir elem göl. gesi geçti. Fakat şaşılacak bir ira de küvvetiyle kendini topladı, E- lindelü Gâğıdları dolabın üzerina koyduktan sonra ne yapacağını şa- sıran Pervine bakarak: — Pek ülü,., dedi, Esasen be- nim aklımdan da böyle bir fikir ve arzu geçmemişti, Bay Sabri beni çocuk farzetmekte haklıdır. Çirkin liğime gelince, onu herkesten ev. vel keadim görmüşümdür. Fatat, bütün bunlara Tağmen Sabhri Per kin çok kıymetli bir vasi, diürüst bir İnsan, kendisine güvenilebilir bir hami oldugımn hiç kimise inlkâr edemez, Bundan ötesi sadece dedi. nettiler. Babam 1 kodudur. Geçelim. (Devamı var)