2 Eylül 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

2 Eylül 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v "WL — 1939 “çuk Bılgıleır ı M t"lll:vayıırıırım ıyrıgbır Te . LE Clodıırdf is- bal, / Büazetede tramvaylara *j _ış::nşurunım kullanı- y © © kadar hassastır! ki 'Un ttesir eder. % itasırda Fransa-| Solarak şemsiye kul-| MWİ: zaman koy | hİ'İ bizi) rslansın iye yağ İ , ona karşı gelmek P e dîYeıit'ıraz etmişler-| İllkleumzden daha a-| » Çünkü sıcak hava| Vastasiyle — teraziye “Hıı:ektedir Bu şerait %ı kiloluk bir adam 250 'Etr gelecektir. Nlhuühomnun iddiasına birisine veya bir hî*: karşısında — ken- buldukları için gü- %ı “Amerikan profesörünün Böre bügünkü —genç Yüzde ellisi, — erkeklerin : aile hayatından d’ğîllerdır ve izdiyaç- bir netice vermeme- N Vileri gelmektedir. “ % doğrudan doğrüya tesiri yoksa da çok dernikotinle bütün * bu. arada gözün de Yeti azalır. gümüş — paralarında "lnın altındaki K. zannedildiği — gibi, Georg kelimelerinin değil, resmi yapan *üzer Grayin baş harf- V| | » İk '-ı ha. h'îuteredeki ahalinin Tolaşarı bozuk gümüş “Yekünü 60 milyon, Gim yekünu da 10 mil fütar, 3besinde 45 bin harf (Ü hemen her kelime- Yrıdır. Yaz eğlence şehri ©- N'de Temmüz ve A- hda bir nisan havası Ve oraya gidenler “ Yarısı güneşi, çıktı- Seriya golf oynarlar, İn dünyada en çok olmasına sebep ola- M ekseriya tek veya kelimelerden teşek. Bösterilir. haritasının mütema- Bi bu günlerde Ame Nezaret i mektepler Tetf küresi haritalarının dar,, yapılmaması : ! hh- €vlenme ilânı veren FM ”*tu İngilizdir ve bu ilk | 1696da çıkmıştır. Nıı—,:, Filistinde şeyh- % hku Mmezar taşlarının Yle çok misafirper- u— göstermek için k:':’inrlaır'tmg, ç iyay Ünurtayı pişirip ye kîl ağrı“lp yerler: Evvelâ iğa çle kaplarlar, son- , krh'i Bömerler, Yumurta | N Sene durur. Bu müd B diy, Yümurtanın içi sim- | ı' Bel ; Ondan sonra çıka- Balakı | bi |* 500 kişi üzerinde “tkle tkikte görüldüğüne hhnn yüzde 54 ü şap- ’ Yüzde 16 sr sola de 30 u da düz giy- | Buda rahipleri her sonra, — balıkla- Auahtan af dilerler, dini insanlara hiç bir İ .htu'n"ek müsaadesini ! !yom.rbîlrklara dayana- Onları yemekten .%.mlyarîar. Yalnız düa ediyorlar. İ Na NŞR Katrin, İlanıyor; Diyana Budapeştede bir/ sinemada ge- çenlerde Diyana Dürbenin bir filmi gösterilirken, ışıkların yan- dığı bir sırada bütün seyirciler “A, Dürben buraya gelmiş,, diye haylm'ımş.îardır. Herkesin gözü “İbalkonda, ilk sırada oturan bir genç kıza takılıp kalmıştı. Hattâ bir çok seyirciler, imza almak maksadiyle yıldızların ya- nına koştular. Fakat biraz sonra mesele anla. şıldı. Balkonda oturan genç kız Dürben değildi. Fakat bir kardeş kaklar ona benziyen Katrin Ba . yer isminde bir Macar kızıydı. Ve o gün oturduğu köyün şehrinden Peşteye gelmiş, ilk defa olarak si- nemada görünmüştü. r Bu benzeyiş duyuldu. Rejisör- lerin kulaklarına kadar gitti. Bir rejisör genç kızı bir tecrübe filmi çevirmek üzere Peşte stüdyosuna davet etti. Stüllyoda geçen bir kaç saat içerisinde genç kızın Dür. bene olan benzeyişinin yalnız ha. rici şekillerden ibaret olmadığı anlaşıldı. Katerin, Dürbenle ayni yaştadır. Âyni yılım, ayni ayın, ayni gününde doğmuşlardır. Se- si de Dürbenin sesine çok benzer. 'TTecrübe filmi çok muvaffakı - yetli oldu, Önuün için Katrin şimdi Holivuta gitmek üzeredir. Holivut da bir stüdyo, iki eş genç kıza müşterek bir film çevirtmek tasav” vurundadır. Dürben ve Katrin bu yacaklardır. - nerinin gelmesini sabırsızlıkla bek- lemekte ve onu bir rakip gibi de- ğiü, bir arkadaş gibi karşrlamağa hazırlanmaktadır. t Yıldız oluşunu, Dürbene ben- mukabilinde sigorta ettirmiştir. hatları İldeğişerek Dürbene ben. zemiyecek olursa sigorta yüksek bir tazminat ödeyecektir « “Sanki hink:demiş, burnundan düşmüşi,, Diyana Dürben'e benziyen bir kız bulundu! Holivuda gitmeğe hazır- film çevirecek filmde iki kızkardeş rolünü oyna. - Dürben şimdi müstakbel Partö. —© zeyişine borçlu olan Katrin Bayer | de bu benzeyişi yüksek bir para Eğer günün birinde yüzünün WEj HABER — ile birlikte bir lunan bir. afiş” önümde, 4 Bu benzeyişteki kuvvete Ka- terin de şaşıyor. Katerin, eşinin resimlerini tet. Akşam Postasmı Sakliye ile Sadi on senedir evliy- diler .On senedir bu ailenin saa. detini bozacak en ufak ,bir bulut hayatlarının ufkunda mişti. Sevişerek evlenmişlerdi. Anla. şarak yaşıyorlardı. Mes'uttular.. Küçük bir evleri vardı. Onu ba sit, ucuz eşyalarla, fakat zevkle Sadi küçük bir memurdu. Beş altı sene de bir, maaşına beş on lira zamalabilecek bir insanldı. Fakat onlar o kadar kanaatkâr ve aralarındaki anlaşmadan dola- yı öyle bahtiyardılar ki, bugünkü vaziyetlerinin devam —etmesinden başka bir temennileri yoktu. Sadiye iyi bir ev kadımı idi ve kocasına daima güler yüz göster. Eğer bazan bir dükkân came- kânının önünde güzel ve pahalı bir kumaş seyrederken, onu ala. sızlattığını hissetmiş bile olsa, bu ufak mahrumiyein acısını bir gün bile kocasına göstermemişti. Sadi ile Sadiye evlendikleri tari hir üzerinden on sene geçtiği hal- de daima neşeli ve biribirlerinden hiç bıkmadan yaşamışlardı. Bu saadet belki de böylece on. iar ölünciye kadar devam edecek- t Eğer bu gece Kurtuluşun yan sokağındaki yüksek bir binanm dördüncü katmda olan apartıman. larının kapısı çalınmamış olsaydı.. Bu gece karlı bir geceydi.. Fırtı - na vardı, Onlarım küçük seofalarında so- baları yanryor, Sadi, yüksek ses. le, yeni çıkmış bir edebi roman ©- küyor, Sadiye kocasına bir sveter örüyordu. Kafesteki kanarya kafasını sarı tüyleri içine gömmüş uyüuyor .. İhtiyarlığına rağmen hâlâ ©o. kik ediyor. görünme- | sı diyenin elinden düşmüş bir yu- makla oynuyordu. İşte tam bu sırada sokak' kapı. çalınmıştı. Bu saatte hiç bir ziyaretçi gel- miyeceğini bilen karıkoca biribir . lerine şaşan gözlerle bakmışlardı. Sadi kitabı elinde tutarak kapıya yaklaşmış, açmıştı, Kapının önünde, ayakta ihtiyar bir adam vardı. Geniş bir palto giyiyordu.. Yu' zü sapsarı, gözleri kederli bir a- damdı bul. Kapı açılınca: — Sadiye hanımı görmek isti. yorum, demişti. Genç kadın ye- rinden doğrularak: — Emriniz, demişti.. İhtiyar adamı kapıyı iri gövde. siyle kapayarak ağır, ağır şu söz" leri söylemişti: — Ben İhsan Şevkinin babası- yım.. Oğlum ölüyor.. Son nefesini vermeden sizi bir kere daha gör. mek arzusunu izhar ediyor. Bu- raya geldim. Sizden, bunu evlâ. dımdan esirgememenizi rica ede İ * , Sadi de, Sadiye de sararmışlar - İhtiyar adam: — ÖOna bu teselliyi vermefe bu son teselliyi vermeğe ve gözle- rinize baka baka ölmek saadetini tatmasına müsaade etmeğe zanne. derim ki vicdanen mecbursunuz!, dedi.. Genç kadın cevap vermiyor- du, Rengi heyecanınmdan krpkırmı- zı ildi. İhtiyar onun söz söyleyemi. yecek kadar müteheyyiç olduğunu görerek: — Dinleyiniz, dedi. Bu işi yap- mağa sadece vicdanen mecbursu. nüz.. Aşağıda kapının önünde bir etomobilde sizi bir çeyrek bekli- yeceğim. Eğer bir çeyreğe kadar gelmeğe karar verirseniz beraber Sadiye yuncu kalmış olan tekir kedi, Sa“ gideriz, Kırılan saadet Nakleden : HATİCE HATIP İhtiyar, arkasından kapıyı çeş- ti. Sonra, taş meridivenlerde sürü. nen bir ayak sesi duyuldu.. Kapı kapanınca Sadi boğuk bir sesle: — Bu ne demek? diye sordu, Genç kadın ayakta duruyordu, Bütün vücudu titriyordu. Sadi tekrar sordu: — Bu adam kimdir?, — Buadam seni tanrmazdan evvel tanıdığım ve seni tanıdığım günden sonra kendisini terketmiş olduğum bir biçarenin babasıdır. Anlryor musun? Ve mevzuu bahs" olan hasta da idoktor İhsan Şevs kidir.. Dur.. inan bana.. bilirim, bana itimadın vardır. Biliyorşun seninle yirmi bir yaşmda iken ta. nıştım, İhsanı on yedi yaşmda bir çocukken tanımıştım ve tec- rübesizliğim içinde onu sevdiğimi zannetmiştim. Ona kendisiyle ev. lenmeği vaad etmiştim.  (Devamı yarın) ESKİ ZAMAN BANYOLARI — Haydi kızım, artık çık. Bir sa, attir denizdesin, — Fakat anneciğim. Mayom daha yeni ıslandı, vücuduma su değmedi ki! — Fransız karikatürü — set) baum) PLÂANŞ 67 8. YARALANAN (vuru- lan) TAVSŞAN (kurşunu yeyince takla atıyor) 8. F. le Hövre touchâ (il a re- çu dü plomb et fait boule) (l fit la culbute) 8. : the hare, hit by shot Ös under fire, rolls over, stands on its head, turns a somersault or somer. 8. A: der Hase (Krumme, Lampe), vom Schrot ge. troffen (liegt im Feuer, rouliert, steht kopf, scehlâgt einen Purzel. 4. TABANI KALDIRAN (kaçan) TAVSAN 4. F: le liövze gui detale (gui s'enfuit, gul se sauve, gul $'echappe) 4. İ: the hare on the run teur) Ğ. hayvanları ri araba) 6. F: la völtüure lar) T. te) d. A: der filehtige) Hase 5. TAVŞAN KALDIRAN 5. F: le batteur (lejrabat- 5. İ: the beater 5. İ: der Treitber AV ARABASI (avlanan götürdükle- & gibler (le chariot portant le gibier) 6. İ: the cart for the game 6. A: der Wildwagen T. AV (öldürülmüş tavşan- - F: le tableau |(de chasse) ?. İ: the bag (the boöoty) T. A: die Strecke (Jagdbeu. PLANŞ 66 & b the bellows | © the handle for working the bellows d the discharge nozzle 8. A: der Verstâuber (für pulverförmige Sehâd. lingsmittel) & b der Blasebalg | e der Handhebel zum Betrieb der ge Blasebâl, 9. BUĞDAY YAYIĞI (buğ- daylarım — böceklerini ku. ru olarak Jıslatmadan | öldürmek için) a deposu (İçine buğday konur ve tanelerin üze- ri böcek öldüren bir maddo ile örtülür) b el çarkı (saplı) e doldurma hmnisi d boşaltma hunisi 9. F: la baratte â bl& (ap- parcil m, pour dâtruire les& parasites du blâ par vole sâche) a le tambour (dans le, gnel Te bi est introdul et recowvert de poudre insecticide ou de dösim- tant) b le volant  malin (â poignâe) e Ventonnoir m, de rem. plissaga d Ventonnoir m, dea vL dange 9. İ: the apparatıs for ârı dressing a the drum (in whiehi the cornseed is powude. red over with the dressing) b the hand . wheel e the filling funnel d the emptying fünnel 9. A: der Trockenbelzappa- rat a die Beiztrommel (Trommel, in der du Getreide, das Saatgut mit dem Beizmittel ein- gepudert wird) b daas Handrad . e der Einfülltrichtei d der Ablaftrichter

Bu sayıdan diğer sayfalar: