20 Temmuz 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e Z 19 TEMMUZ —- 1939 HABER— Akşam Postası Fransada casusluk skandalı içlerinde bazı gazeteciler de bulunan casusları kim idare ediyormuş... Etraflarında tahkikat yapılan 150 den fazla adam var _S'Un günlerde, Fransada — büyük b_’_l' Casusluk skandalı olduğu ve bü tuln Fransa efkârı — umumiyesinin, Milli bayramın arifesihde bu İş yü: z;inden heyecana düştüğü malüm: dür, İki gün evvel gelen telgraflar bu hu“mta bazı malümat verdiler, Son posta ile gelen Fransız gaze | teleri ise, işin mahiyeti hakkında şok mMmeraklı safhalar yazmaktadır: b vi Ancak askeri teşkilât tarafından idare edilen tahkikaf sırasında isim ler çok gizli tutulduğu için, birçok Noktalar şimdilik kapalı geçilmek- İedır Âskeri makamlar tarafından hâ:- Ücenin ilk suçluları olarak — tevkil edilenler, Obin ve Puaric isimli iki ’—'azetecıdır Bunlardan birincisi Pransanın en meşhur siyasi gazete- | Sİ (Tanjım istihbarat şefi, diğeri de "Tansadaki sağ cenah gazetelerin: Lden (Figaro)nun memurlarından- t | _BLI iki adam suçlarını tevil yollu İliraf etmişlerdir. Almanyadan bir Mliyon mark a'dıklarını inkâr et- Memekle beraber, bunu gazete İç- leri için almış olduklarını ve memls ketin'aleyhinde bir işe teşebbüs et Meği katiyen düşünmediklerini SÖy: | leI'ne:lıtedırler Hattâ bu parayı memlekete fay- dalı işlerde kullanmak niyetinde ol- Uklarını da ilâve etmektedirler. Diğer taraftan, Figaro — gazetesi Vaziyet hakkında bir tavzih neşret- Miştir, Bunda hülâsaten şunlar ya- Zilidir: “Fransada ecnebi bir devlet he- Sabına çalışmak suçuyla askeri ma: samlar tarafındanı tevkif edilmiş o- an bir memurumuz, tamamen idari Ücari ilân işlerile meşguldü. Ken disinin yazı işlerile ve siyasi işlerler iÇbir alâkası yoktu. Gazetemiz, bu adamların “hususi,, işlerile alâkadar o_lmadıgı için, isnat edilen suçla a- lî'—kadar olup olmadıklarından hiç İf zaman şüphe etmemiştir. — İlâr rnı3'“’1ururnmzı.ın tamamen şahsi bir hırsla giriştiği bu işten dolayı ga: etemlze maddi ve manevi — hiçbi: “"1113*Et terettüp edemiyeceği ta- Ilt:lır bur;o T vı gazetesine gelince, o da 9 Yakın bir şeyler yazmıştır. Bir Alman kontesi nuîîhktkat derinleştirildikçe, maz- arın adedi çoğalmakta ve tah: sikat sahası genişlemektedir. leî”n*-'lı esrarengiz bir Alman kon- töj hin bütün bu işlerde büyük bir Oynadığı anlaşılmaktadır. İ n?îkerî teşkilâtın ikazı — üzerine, Niyet müdürlüğü tarafından hak n:îdl geniş bir tahkikat açılan Al- azîtkül“tesımn tevkif — edilen iki €Ci ile çok sıkr münasebeti ol- 1 meydana çıkmıştır. tlinden Fransaya gelen bu Al- An koetesi Pariste uzün — zaman salmış, ve derhal mühtelif tabaka-| l Ğ:dan sıkt dostluklar peyda etmiş: : Casüs teşkilâtının Fransa 4 b Üyül işlerinin hemen hepsin- U kontesin geniş mikyasta To! Celiği muha' "aktır. bi günlerde vaziyet — karışır ka- l az, kontes hemen — Fransadan İ SSinm yolunu ... aıştır. Gerek askezi makam.r, gerel. - . niyet teşkilâtı bu esrarengiz Alma: | kontesi hazkında şimdilik — başku malümat vermekten imtina etmek- tedirler. 150 Suçlu * Atın bugüne kadar a. Klinde gördüğü insanların 150 den fazladır. suç . ye Fakat bi akamın daha kabarmasından kor- | - kulmakta":r, İşin kötü tarafı, hâdi- seye ismi karışanlar arasında, bir çok tanınm:: yüksek mevki sahihı hsiyetlerin bulunmasıdır. Ribentrop'un Bürosu İngilterenin en büyük gazetelerin den Deyli Ekspres bu mesele hak:- 'ında yazdığı bir makalede, — çok şayanı dikkat malümat vermekte- dir. İngiliz gazetesi bilhassa Abetz is minde bir adamdan bahsetmektedir Bu adam Pariste şayanı hayret işler görmüş bir Almandır. Ve 15 güz evvel de Fransa huduüdunu aşarak Almanyaya' dönmeğe muvaffak ol- muüuştur. Abetzin, lâalettayin bir — Alman teşkilâtı ajanı değil, b:: ut Von Rib bentropur adamı olduğu - (anlaşıl- maktadır. Hattâ onun arzusu Üüze- rine, son hâdiseler hakkında bazı i-| zenat almak için, Almanyanın Pa: ri. elçisi Velzekin Fransa hariciye nazırını ziyaret ettiği de — anlaşıl- maktadır.. Şakat Fransa hariciye nazırı Bo- ne, ÂAlman sefirine hiçbir cevap ver" memiş ona bu işlerle askeri makam arın uğraştığını ve kendisinin bu u Üüzerinde konuşamıyacağını açıkça söylemiştir. Bunun üzerine sefir özür diliye rtek geri dünmüştür. Deyli Ekspres, Abetzin — yalnız Riben'prepn ajanı olmakla da kal- madığı onun “Ribbetnropun Büro: su,, ismi verilen — gizli ve hususi bir organizasyonun başında çalış- tığı bildirilmeztedir. Bu büronun vazifesi, ecenebi mem- leketlerde nazi propagandası yap- mak ve nazi rejimi hakkında sem:- pati kazanmakmış, ve bu büro Al- aayada (Verbindungstoler) ismi- - tanılmaktadır. Mösyö Ribbentrop hariciye vekâ- letindeki binbir işi arasında vakit bulup bu büro ile de bizzat uğraş- makta ve onu kendi eliyle idarede devam etmektedir. * — Görmedin mi oğlum, müreb biyeni işte böyle öpeceksin. Dikkat et, bir daha göstermem ha! — İngiliz karikatürü — | Örman insanları arasında: 62 YAZAN L.: Busch 36 Yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı — — «Guala - Gualanın cehennem alevleri içinde — bir gençlik banyosu - yapmıştık » '“ Sihirbaz: — Ulunga reisi razı olmazsa da ben delâlet ederim! deyince — duy- duğum minnettarlığa, tabif, nihaye! yoktu. Buba ve Sabu - Havtiye: — Teşekkür makamında ne kadar söz biliyorsanız kendisine benim ta rafımdan söyleyiniz! dedim. Sonra: — Ulunga reisile ne zaman görü- şüp bize malümat verir? Biz hemen hareket etmek istiyoruz! diye sor- durdum. Son derece zeki bir adam olan ya- rım vücutlu sihirbaz bizim sabırsız- lığımızı pek güzel anlamış bir hal- de: — Yarın! cevabını verdi. —Yarın akşam tekrar buraya geliniz! netice yi öğrenirsiniz! Sihirbaza tekrar teşekkürler ettik, ayrıldık. Hattâ Hans benim — son derece dostane konuştuğumu gör- müş, ayrılırken sihirbazın elini sık- mak üzere elini bile uzatmış, sonra: — Holala! Diye dilini çıkararak mahcup ol- muştu. Ayni yolla, yani uçurumdaki mer divenden yukarıya çıktık. Uçurumun başına çıkınca Sabu - Havtiye dedim ki: — Pekâlâ; şimdi yarın akşam tek rar buradan — inebilecek miyiz? Bu merdivenler bozulmryacak mı? Sabu - Havti ancak — uçurumun başına çıktıktan sonradır ki genis bir nefes almıştı. — Aman! dedi. Yarın akşam siz gelirsiniz! Ben gelmem artık! Sorira benim sualimin farkına an- cak vardı: — Merdivenleri mi soruyorsunuz? zamanına kadar öyle kalır, merak dedi. Ha.. Onlar gelecek — yağmur etmeyin! herhalde yarım akşama ka dar yağmur yağmaz! Hoş, uçurumun — merdiyenlerini farkında olmadan bu kadar çevik ve güçlük hissetmeden çıkışımıza hay- retler etmiştim. Demek ki Cuala - Gualanın cehennem alevleri içinde yani Sub-plâzmanın tesirile âdeta bir gençlik banyosu yapmıştık. Bü- tün kuyvvetlerimiz tazelenmiş, genç- leşmiş bulunuyordu. Doğrusu bu halimize de, tam &©'hirbazın anlat- tığı hakiki cehennemi — orman!'ara gireceğimiz şu sırada pek memnur oluyordum. Zira v ücutlarımızın mı kavemeti son derece artmış bulunu yordu. Kulübelerimize gittiğimiz zamar » vakta kadar kendimizde görme | - ğimiz bir kurt iştihasile birer *2me! vedik. Hesaplr — koönservelerimizir bir hayli miktarını bir hamlede tü ketivermiştik, Üstüne da gayet *erin, tatlı hire “ocük uykusu çektik. O derecedeki uyandığımız zamar >rtesi gün sabah olmuş, güneş çok: tan doğmuştu. Hans hemen yattığı yerden fır ladı: — Bütün gece burnuma av et: koktu! Uyuyamadım! dedi. Zaten sihirbaz iştihamızı domuz iştihası- na çevirdi. Bu gidişle koönserveleri- mizi tüketeceğiz. Müsaade edersen biz bugün ava çıkalım! bir miktar av eti tedarik edelim! dedi. — Aman Hans! ne yapıyorsun" dedim. Biliyorsun ki bugün tekra: cevap almak üzere sihirbazın mağa- rasına gideceğiz! Hans yalvardı: — Kuzum kaptan! dedi. — Allah aşkma müsaade et! Av eti için ö leceğim! İstediğin arkadaşı yanın: da alıkoy! Fakat beni bırak! — Yalnız başına nasıl ava çıka sın, Hans? — Çıkarım! — Deli misin? Burası Pomerran- ya ormanları değil!.. — Ne yapayım? Ölsem, gim! — Hansın fena halde işi — azıttığını y ne desem lâf dinlemiyeceğini an- ladığım için, nihayet, ister istemez razı oldum. — Peki Hans, dedim. Bana yal:- nız Bubayı bırak.. Siz hepiniz avr gidin! Hans dündenberi, yani sihirbazır mağarasında cehennemi ziyaretin den sonra tamamile değişmişti. Be *'m razı olceğumu görünce — koce adam çocük gibi yerinden hopladı Sıçraya sıçrayasarkadaşlarını — av- çağırdı. gidece- NÂLİZASYO-İ r'l "“N SONU BURA- AMıa miğinin SA ;ESİN ZABITA H sıuuım YAKAUİMış DL.: n HIRSIZ- Eı.ı.eanıe KELEPCE VURUL- | ıvıuşou... meaxsıE NASIL A cibeceĞi2) Z â*.“ Mll(i İ$ ARAYGR WALT gîs İs E—ŞL__Hİ— ... ı!—ıM e KAGIN Buçnn HAWR ı-ıqvın BEN OTomü Bıı.ı ALI- KIYMETLİ SİR DİR BE. 55 NİM... | lunu tuttuk, 11 Buba o gün öğle üzere Ulungâalar dan da yiyecek bir çok pişmiş kök- er ve bir hayli da yemiş tedarik et- nişti. O da oturup yemeğini doymak bil nez bir halde yedi. Bubanın ağzı At.madiyen işlemek şartile — öğle iyaleti tam bir saat sürmüstü! Ben le Bubadan aşağı olmadığımı hay- “etle gördüm. Hattâ o pişmiş kökler den ben de lezzetle yedim. Yemişle- (Girdeklerile beraber yiyordum, Buba her ikimize deve kuşu yumüur lası içinde soğuk su taşıdı. Havuz loldurur gibi su içiyorduk! Bir yan- lan da sü:yeç makinesi gibi ter sr- zıyorduk! e Sihirbazın cehennemini — ziyaret bize bu suretle hayli pahalıya mal olmuş oluyordu! Maamafih, yemekten sonra son derece tatlı bir uyku ihtiyacı bas- tırmış olmasına ralJen ben uyu- madım, Merakımdan biran — evvel akşam olmasını bekliyordum, Ni- hayet vakit akşama yaklaştı. Hemen yerimden fırladım. Bubayı uyandırdım. Sabu-Havti görünmediği — için i- kimiz yalnız olarak mağaranın yo Sihirbazın Ulunga reisile görüşüp görüşmediğini ve neticenin ne oldu- ğgunu biran evvyel öğrenmek için Bu- bayı da âdeta koşar gibi yürütüyor dum. En ziyade endişe ettiğim şey uçir rumdaki merdiven gibi yerin bozu!- müuş olması ihtimaliydi. O vak't ) mağaraya inmemize imkân olmna: caktı. Fakat uçurumun başına — gelince son derece sevindim. Çünkü merdi- ven yerleri olduğu gibi duruyordu. - Bubayı korku daha yolda tutmuş olmasına rağmen ben Buba ile ha- —— vat lâflar konuşuyor, — korkusun " <alaşmasına meydan bırakmama ya çalışıyordum. Fakat uçuruma gelince acaip ses- ler çıkarmağa — başladı, eliyle bir sok pokuzlar yaptı, dualar okudu. Uçurumdan inerken o iri bacaklar — — rının bir çocuk, bacağı gibi titredi- ğini görüyordum! Mağaranın deliği: — | nin önüne geldiğim vakit yere yata- rak içeriyi dinledik. İçerde hiç»bir ses işitilmiyordu. : Tabii, kolsuz bacaksız sihirbazın — ayak seslerini duyacak değildik! A Yerde sürtünerek içeriye girdik. — — Bir müddet yüzükoyun gözümüzün — Saranlığa alışmasını bekledik. Nites- — 'am biraz sonra etrafi seçebilmeye vas'amıştık, VAKIT. Kitabevi Dün ve yarın tercüme — külliyatı ğ 4 e- No. — di.50 5 ci sei Ku 41 Dö Profundis 50 42 Günün hukuki ve içtimal meseleleri Y ğ : 43 Eflâtun 35 5 44 Gizli harpler 259 45 Disraetelinin hayatı 10670 46 Metafizik nedir? 22 47 Yeni adam 15 48 İrsiyetin tesirleri T5 Ş 49 Politika felsefesi 75 | 50 Estetik 25 10 <| Bu serinin fiatı 610 kuruştur, — — Hepsini alanlara yüzde 20 iskon- to yapılır.. Kalan 4.88 kurşun O 1.88 kuruşu peşin almarak müte. — | bakisi ayda birer lira ödenmek Üzere üç taksite bağlanır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: