ŞE DE EE m İİ İlk Ayrılış © DASI çok Beş tanzim edil mişti, duvarlar çiçekli ve- tonlarla örtülü, eşyalar açık renk boyalı tahtadandı. Büyük, ince ve “renkli tü) perdelerle gali pencere, geniş, çiçekli bahçenin üzerine açi- İyordu, Fakat Suzan bugün bu gü. #8l İşlere askın bir çehreyle bakı. yordu. Ona ber şey kara görünü . yordu, neredeyse tıpkı bir çocuk gibi ağlıyacaktı, Kendi de anlryordü gi bu hali sırf bir çocukluktan iba retti, fakat böyle olduğu halde ke- derini bir türlü yenemiyordu. Ke. sarda duran yol çantalarma adetâ düşman gözlerle bakıyordu. Onları açıp İçinden elbiselerini çıkarmasını bile canı istemiyordu. Birden hâlâ Piyer'e mektub yazmadığı hatır- Tamıştı. Hemen eline bir kâğıtle i kalem alarak yazmağnı başladı, Ko. 'casına mektub yazmak ona şu daki- “kada pek lâztmmış gibi geliyordu. Ona yazdıkları yalnız şikâyetti, Sanki neden Piyer onu bu kadar uzağı tek bağına olarak yollamış- 4? Hem misafiri olduğu, Piyorin “eyzesini iyice tantmıyordu bile! Bu hava tebdili pek xi lizımdı? Böyle olmuş bile olsaydı bu ay. “dık ona pek güç geliyordu. Bu, iz- “ivaçlarından beri ilk ayrıışlarıydı. Kocasının da buraya gelmesi için aha iki hafta vardı. Bu haftalar asıl geçecek! © Vakta madam Dütel yeğenisin Sarısını çok büyük bir nezaket ve auhabbetle karşılamıştı. Onun ra. “at etmesi için her geyi hazırla - aigtı, Şatoda kendinden başka bir “ok misafirler daha vardır. Su- andan başka (o herhangi bir insan M Xu 1 haftayı pek eğlenceli geçire. ilirdi. Fakat Suzan vahşi bir şey- , Kocası da bunu biliyordu. Yabancılar onu çok sıkar, çok w. Sandırırdı, Bütün bunları yazarken o kadar inirlenmisti ki tulamadığı göz - yaşlarından biri de mektub kâğıdr "nin Üzerine düşmüştü. imdi Piyer bu lekeyi görünce unla yine alay edecek ve her za, nan dediği gibi: “Ne çocuk!,, diye- çekti. Bunu düşünürken, yemeğin ha. zır olduğunu bildiren çan çalmağa başlamıştı. Suzan aceleyle yerinden fırlıyarak çantalarını açtı, İçinde- kileri biribiri üstüne yatağın üstüne atıyordu. Elbiselerin hepsi de bu- ruşmuştu. Suzan hiddetle omuzla. rmı silkti, Hiç de teyzesinin mi. safirlerine şik görünmeğe hevesi yoktu, Kendisini beğenmeseler ne lâzumgelirdi? Manmafih odadan çıkarken bir kere daha aynaya bakmadan kendi- Dİ alamamıştı, Bugün, bir pazar: tesi günüydü. *#* ALI sabahı uyandığı zaman, Buza teyzenin şâtosunda geçirdiği ilik. geceyi düşünüyordu. Dünkü gece zannettiği gibi pek tatsız göçmemişti; bu sabah mem, nundu, Dün gece, bütün soğukluğuna rağmen dit Fasi'm anlattığı o tu. haf av hiköyesine — herkesle bera- ber gülmekten kendini alamamıştı. Sonra, kendisiyle hemen dost o- luvermiş olan o İskoçyalı gerç kız pek sevimli bir insandı, İ Menetirile karısı da pek hoş | kimselerdi, Sofrada solunda oturan İ Velmonz gelince Buza, onun hak. İ kında ns hüküm vermek İâzımgel- İdiğini henüz bilmiyordu, O, insanı sıkacak kadar süküti, ağır Başlı ve soğuk bir adamdı. Fakat ber ne, dense bilmeni bütün bir gece Suzan onunla konuşmak istemişti. Neden acaba”? Bunu kendi de bilmiyordu. Vel- mon dün gece hemen hemen genç kadinin hiç konuşmamış denilebi - Birdi. Maasmafih Suzan odun dikkat ve wrarla arada bir kendisine bak. tığınr görmüştü. Suzan yatağından kalkıçıştı, Pen cortden dışarı bâktığı herkesi bah. gede gördü, Givinip ötekilere İlter etmeden evvel, kocasına kıss ve ha- raretsiz bir mektüb yazmıştı. ARŞANBA günü Suzan'n Velmon haldunda düşünce- leri göyleydi: Şüphesiz bu (Oadam | herkese benzemiyordu, Ötekiler ko. nuşurken o hep susuyor, sonra her | kesin susacağı bir sırada ortaya bir lâkırdı atarak sönmek Üzere 0- lan mübehasayı alevlendirdikten sonra yeniden sesini kesiyordu. Suzan gitgide onun bu garib ta - vrrlariyle alâkadar olmaya başlayı. verği, Velmon da | miydi? İ Suzan bunu ümid etmeğe bile ce- İ saret edemiyordu. Mamafih dün İ tenise giden dar yolda küçük bir hâdise olmuştu ki, bu Velmonun kendisine karşı büsbütün lâkayt ol madığını göstermişti. O dar'yolda, şişman du Fast| genç kadmmn yanına gelmiş ve he. men bu vaziyetten istifade ederek beraber ilerlemek için onun kolu - ba girmişti. kendisiyle alâkadar Suzan bu koldan kurtulmağa uğ- rüsirken arkadan gelmiş olan Vel, mori âsabiyetle du Tast'a; "e Haydi canım, Yolu kapama yanız, ilerleyin!s?,, Demişti, Bu süretle du Fast kolunu bi. takmağa mecbur olmuş, Suzan on, dan kurtulmuştu. Kendisini du Fast'tan kurtardığı» ğından dolayı oVelmon'a şükranmı anlatmak için şimdi genç o adamıtı| İ yanmdaki koltuğa oturmuştu. Ta - | rasada ikisinden başka kimse yok. te Orta 14val ağı 1 Bir müddet Konuşmuşlardr Jimdi ötekiler de yanlarına gelmiş” i, Yarin için bir balık ovt partisi üzetlamak istiy Sabah ga - ci erken yola lacaktı. Genç 'skogvalı Krs'a martam Menetin a. ra iştirak” etmiyo”İsrâr. | şeylerden Suzan erken Kalkmaktan kork - ığı için İştirak edecekti, du — Nihayet cesur bir kadın çık- vu! Yeniden yalnız kaldıkları zaman Velmon gayet keskin ve sert bir &esle birdenbire: — Bu adamla balık avma gik. maktan sizi menederim! Demişti, Bu sözler karşında O hayretle kıpkırmızı kesilen Süzan gaşkınlık- a odasma kaçmıştı, Hâlâ bu şaş - kınlıktan kurtulamıyordu, Bu da ne demekti? Velmon ona nasıl bu tarzda söz söylemeğe cesaret odiyordu? Onu herhangi bir geyden ne sıfatla menedebilirdi ? İlkönce bu hale şa, şırdığı kadar hiddetlenmiş olan Su- zan, şimdi karanlıkta, uzandığı se- Öirin üstünde bunu düşünürken, i çinden bu sözlere memtii oldüğa- nu hissediyordu. Demek bu ağırbaşlı, ve ciddi de- Mikanlıyı alâkadar edebilmişti! O . nun, bunu söylerken sesinin adet hiddetle titrediğini hatırlıyor gülümsüyordu. Birden yaktin çak ilerlemiş ol - duğunu farketti, Bugün kocasma mektub yazmamıştı, En mühimmi de hiç yazmak istemeyişi idi. Ya - rm yazacaktı; fakat bugü değil! ve ... Pirus günü bahçede Velmon'un yanma yaklaşmıştı. Son ra beraberce derenin kenarında gezmeğe gittiler. Yanyana bir müd det sessizce ilerledikten sonra bir. den Suzan sordu: — Benim için ne düşündüğünüzü söyler misiniz? Velmon ona müstebzi bir gülüş- 16 bakıyordu: — Ne düşüneceğim, herhalde en iyi şeyleri düşündüğüm pek tabif - Fakat Suzan ısrar ediyordu: — Ben sizden bir kompliman is- temiyorum, Hakiki düşüncenizi bil, mek istiyorum, manasiyle küçük bir çocuksunuz' Bunu bilmiyor muydunuz? — Heyhat biliyordum. Bana her zaman bir çocuk muamelesi eder . ler, Buna alıştım. Babam, kardeş- lerim, kocam, şimdi de iz ayni şe yi söyMiyorsunuz! — Bu ski kederlenâiriyor gibi, — Evet. İlk defa olarak bügün buna kederiendim. Velmon ona uzun uzun baktıktan sonra birden erini tuttu. — Geliniz, şöyle yürüyelim! — Niçin? Burası güzel değil mi? — Hayır. Çok güneş var. Sicak. Gölge bir yere gidelim, Yeniden yürümeğe baştamışlardı. Suzan sukutu hayale uğramış'gi. Yi, hevessiz, n iz adımlarla iler yordu, Öteki de neşeli değildi. O kadar ki birden Suzanın sabrı tü- &endi — NİZ Dive sordu, ı Şimdi iiüide dur İ nuşlarcı — O halde söyliyeyim, siz el Velmon eğilerek onu kolları ara- sma almiş ve öpmüştü. Bir lâhza kendini unutmuş olan Suzan birde» bire töparlarmıştı: — Piyer, Piyer! Diye bağırarak onun yanmdan kaçtı, Şimdi derenin kenarında tah ta kanapenin üstüne oturmuştu. Velmon da onun yanında idi, Genç kadının mütemadiyen kocasının is. mini tekrar ediyor, Velmon da onu pdinliyordu, | Genç adam zavallı Suzanın şağ. kmlığını ve heyecanmı anlıyordu. Böyle bir gey muhakkak ki ilk de- (a olarak başma geliyordu. Kendini müdafaasız ve zuvvotsiz hissot - nekteydi, Hıçkırıkları arasında hâlâ: — Piyer! Diye mırıldanıyordu, Velmon şim di onun yanında ayakta duruyor- du, Genç kadın o kadar barsb bir baldeydi ki öne termaktan kendini menedemiyordu, Eğilerek şefkatli bir sesle: — Beni affediniz! dedi, Her şey bitti, emin olunuz. Sizi daha fazla müteheyyiç etmemek için buradan gideceğim, uzaklaşacağım. Suzan heyecanla başmı kaldırıp ona baktı; — Gidecek misiniz? Niçin? »5- Söylüyorum we, sizirrahatıbu $ ramak için! - — biyer gelinceye kadar bura. dan gitmeyiniz! Bu söz pek fazlaydı, Velmon bir- denbire onu yalaız bırakarak şato- ya doğru ilerlemeğe başlamıştı. UMA günü uzun müddet Su- *e# | C zan odnamdan çıkmamıştı. Buraya geldiği gündenberi bütün olanları heyecanla düşünüyordu. Nasıl olmuş da böyle bir çagınlığa bu kadar süratle gitmişti! Ne yapmalıydı? Bari Piyer ya . amda olsaydı! O Suzanı müdafaa ©. derdi, Halbuki kocası uzaktaydı. Suzan Velmonla anlaşmak arzu- sunda KİL, Onunla bir defa görüş - mek istiyordu, Böyle buhranlı bir zamanında şüphesiz ki Velmondan başka onu kimse ahlıyamazdı. Fa- kat genç adam şimdi ondan kaçı. yordu, Onu ancak yemek saatlerin. de sofrada görüyordu. Hepsi bir! Bütün gayretine riğmen onunla bir an yalnız kalmağaı imkün yok- tu, Velmon, daha kendisini uzak- tan görünce ortadan kayboluyor - du, Bu kaçış genç kadını &on derece sinirlendiriyor, ve onunla könuş.| İmak ihtiyaer büsbütün büyüyordu. Salorlarda,! şatonun parkında, ormanda kep Velmon'u bulmak İ. in dolaşiyor, fakat ona tesadüf e-; demiyordu. l Bu akşam çok Yorgun ve kederli; bir haldeydi. Şüphesiz ki Velmon onu görmümeğe, onunla konuşma | Jim gördüm. i mağn İyice karar vermişti, Halbuki Suzan şimdi Velmon'dan başka bir 4ey düşünemiyordu. .».. UMARTESİ günü öğle ye- meğinde OVelmon herkes sofraya oturduktan #onrr gelmiş. ti, Ev sahibesinden af taleb etmiş, bir ziyarete gittiği için geç kaldı. ğını söylemişti. Suzan heyecan ve murabla ona bakıyordu, Fakat Velmon bir defa bile gözlerini onu çevirmemişu, Ye- mekten sonra da bir behane ile ça- bucak ortadan kaybolmuştu. O akşam Suzan kendini son de- rec6 yorgun ve kederli hissettiği için erkenden odasına oçekilmeğe karar verdi, Merdivenleri çıkıp o. dasına doğru giderken koridorda, Velmon'un kapısı önünde biraz te. vakkuf etti, içerde ışık olduğu için Velmon'un odada olduğu mubak - kaktı, Birden eğildi, ve içersini din- edi, Kalbi o kadar şiddetle vuruyordu ki, içerden hiçbir ses duymadı. Ba- »t dönüyor, kulakları uğulduyordu, Düşmemek için duvara dayanmış. ti. Acaba kapıya vursa olur muy. 4? Bir an tereddüd etti, sonra elini x2att, © Fakat birdenbire bu hare- #ketindeki cüret onu Korkuttu. Yü- zü kıpkırmızı kesilerek kendi oda sna kaçtı. Şimdi yatağında üzanmıştı, Ken, dini büsbütün kederli ve çaresiz his sediyordu, Bir türlü uyuyamıyor . du. Şetonun büyük saati geceyari- sını vurmuştu. Suzan çok betbaht t. Bu gece sabah olmıyacak mıy- dı?., Genç kadın birdenbire titredi. Ko ridorda ayak sesleri vard. Gayet yavaş basan syak sesleri. Ve bu sesler kendi kapısının önüne çelin- ce durmuştu. Suzanın kalbi giddetle çarpıyor . du. Nefesini tutarak dışarsını din. lerken kendi kendine: — Acâba Veimon mu? Diye düşünüyordu. Şimdi kapı - nm kiti olmadığını hatırliyordu. Heyecani o kadar büyüktü ki ba- yılacağını zannediyorda. Kapı yavaşca açılmıştı. Suzan gözleri kapalı, kendirine yaklaşan ayak seslerini dinliyordu. Şimdi o- daya girmiş olan insan yatağınm yanındaydı, Ona doğru eğilmişti, sıcak nefesi saçlarını okşuyordu: — Yavrum uyuyor müsün”? Suzan şiddetle irkilerek gözleri, ai açtı. Bu kocasının sesiydi! — İşlerimi düzelterek bir hafta evvel gelmeğe muvaffak oldum! Diyordu. Suzan sevinçle doğrulmuştu. Bir an İçinde bütün kederini ve zün. tülerini unutmuştu. Büyük bir te- heyyüğle kocasının boynuna sarıl. a, — Haydi, böyknde yere kaçma dö davranmayın, kapıyı sizin çaldı”