N | 6 Bir iki hafif sıçrayıştan sonra tayyare yavaş ladı ve nihayet tamamile durdu, o zaman Molli yroe atladı, Karşıdan birkaç adam telâşla ona doğru geli - yordu, Moli: — Efendiniz nerde? diye sordu. bildirecek çok mühim haberlerim var, Sonra motoru yavaş yavaş işlemekte olan tay- yereyi gösterdi: — Görüyorsunuz işte, dedi. Acele olduğu için bu hava gemisi ile geldim. iğerlerinden daha cesur biri; Kendisine. lerinden biri de: — İşitmedik, dedi, uçan gemiler varmış diye, Fakat şimdiye kadar hiç görmemiştik nasıl şi Sonra bepsi, bir çocuk merakı ile, tayyareye yaklaştılar, bu garip makineye ollerini sürmek isti. yorlar, fakat korkuyorlar, geri geri çekiliyorlardı — Hai siz beni şimdi efendinizin yanma gö tlrün, ben onunin konuşurken siz de tayyareye is- tediğiniz gibi bakarsınız. — Doğrusunu isterseniz, bizim efendimiz yok. Mavi Kurt kadındır, — Kadın mı? Molli bir anda etrafmdakilerin yüzünü bir süzdü. İçlerinden biri: — Evet, dedi, kadm. Efendi geçen baharda 8ldü ama, kimsenin haberi yok, — Kadın bize sıkı sıkı tenbih etti kimse duy. masın diye. Bize “Ben sizi daha iyi değilse bile tapkı erkek gibi harbe sevkoderim,, dedi, Bütün başlar iğilerek bunu tasdik etti, — Sözünü de tuttu, Molli tekrar: — Götürün beni onun yanma, dedi, Kadınmış ha! Kocası, Kaplan nerede? Onu ne yaptılar? diye sormak istiyordu. Kimbilir, belki goktan öldürmüşlerdi, belki de şu klübelerden bi- rinde, ayağmda zincir, mahbus yatıyordu. Molli tu düşüncelerle kulubelere endişeyle bakt. “yordü Kadını kandırmak daha zor olacaktı Nihayet adamlardan biri — Gelin benlinle beraber, dedi. göyle Molli, bir eli cebinde, tabancayı sıkı sıkı tuta- rak, adamın arkasından gitti , Harbi bir derebeyinin yerini alan bu kadın asıl bir şeydi acaba? Önden giden adam birdenbire: — İşte, dedi, dairesine bu kapıdan girin. 1- terseniz girin, Öyle hiddetli bir kadmdır ki 6, si. 4 buraya benim getirdiğimi bilse vallahi öldürür beni! Molll ağzını açıp bir şey söylemeye Kabala adam ortadan kayboldu. Molli kapalı ka nlnde yapayalnız kalmığtı. Kapıya gözl miş bakıyor, fakat asıl içerden gelen sesler yordu. Sonra kalın kapıya küleğint dayadı, Wi ayrı sesi farkedebildi. Bunlardan biri bir kadm sesiy- di, biri de, daha ümirane, erkek 8esi, Molli cesaretini topladı, birdenbire iki eli kapıyı açtı. Kaplan oradaydı, ayakta duruyordu. Yarıda da, oymalı tahta bir koltukta bir kadın oturuyor. ENE yet basit bir tarzda, Nihatla gö- rüşür, hakkımdaki hislerini anlamağa ça" ışırsın. — Bu işi nasıl yaparım? — Basbayağı.. Necdetin beni çok dı ve çok samimi bir hisle sevdiğinden eri" nim. Fak nadın hakiki hislerini bik diğimi ii edemem. — Nasıl iddia edemezsin.. Seni seyme- ğe razı olur muydu hiç. ek sevdiği için evlenmez, rahati en sen değil miydir — Peki ne yapmamı istiyorsun? — Dedim ya.. Nihatla konuşacak ve onu iskandil edeceksin. — Fakat Nihat bana açılır ve hislerini biz de Nihadı gördü Ş dereleki evine giderken otomobilile sık buradan geçtiğini, buradan aldığını, sıra da arabasının ufak te. fek telerrüatmı burada yaptırdığını bili yorum, Nihat Büyükderede ara &ıra sana rast geldiğini, hattâ bir iki defa beraber dolaştığınızı da bana anlattı. O halde Mari sörletmmek senin için gü; Bildir. — Ondan ne öğreneceğim? — Beni sevip sevmediğini, bir şey de- evlenmek nasıl kı Nihatla hav ner, dolaşır, sözü bana getir B retis benim hakkımdaki # li çalışırsın. — Nasıl hareket edeceğimi daha izah etsen iyi olur. görmüştü. Onun sö ne var diye a: nü yarıda bırak gören Kaplan, ve Nolliyi görün- ce sadece im ve seni eli, ayağı e bulacağımı zannediy — Birez evvel buraya öyle getir! Kadın du imdiyse serbes — Evet, bu h iniz, dedi, yetti, güle rek — Fakat, dedi, öyle elimin, ayağımın baği ması biraz da benim madan lim etmedi, tim. Kendimi çarpış- de ondan li yordu Kaplan yine g — Hakikaten o: favi Kurt yokmuş, artık, ne t ik mi? bir senedenberi adamlarmı ba ediyormuş. Şimdi anladım, meğer biz bir kadina karşt çarpış- mugiz. Kaplan gülü; yöktu. — Ben diye sordu, diye kimse Arağ idare ordu Hollinin gülecek hali içeri girdiğim zaman ne söylüyordu? O zaman Kaplan, sesini çıkarmadan onların konuşmasını dinliyen öteki kadma döndü: — Sahi, dedi, ne diyordunuz? Molli de koltukta oturan kadına dönmüş bakı” yordu, Firkek yapılı, güzel, esmer bir kadındı bu, Elleri ayakları köyülerde olduğu gibi, iri iri idi, BiL hassa dudakları Molliye çok etli göründ zalim bir insan olduğunu gösteriyordu. da işlemeli urun bir manto vardı. İ, sade niş gib Kad, sanki Kaplan oradı Molliyo bakryotdu ve doğrudan doğ sunle cevah vermedi, anlattı uya, * sorulân — Benim orduyla sizin ordu birleşirse, sizin topraklarla benim arazim geniş, bir tek memleket teşkil ederse, bizi kim istilâ edebilir? Bizden evvel birçoklarınm yaptığı gibi, hükümeti deviririz, siz de İmparator olursunuz. Çocuklarımız prens olur... Molli, Kaplanm yanı ie nun omuzlarına koyarak . — Saçma şeyler bunlar! diye hağırdı. dının sözlerine uyar mısın sen biç! yaklaştı ve iki el Bu ka- Fakat Kaplan biç vaziyetin! bozmamıştı, Otu. ren kadının sakin ve azimk;r çehresine dikkatle bakıyordu. O zaman Molli de kadına döndü, başı dimdik bir veriyette duruyordu, — Bana karşı harb açacak mısmız? Öteki — Evet. dedi, değil, Bırakm onu. Kiçbir gey yok, Haydi kendinize benziyen gidin, Şanghaya dönün, yanına, (Devtm: var) AŞK Men hakkındaki düşüncelerini. Neclânın yanakları kıpkırmızı Bu teklifin hoşuna gitmedi — Bu mevzular üzerinde Nihat ışabilirim, canım, etti, Nihat çok zeki bir adamdır. / maz bu sözlerin arkasın, diye çok kol ân sudan bahseleri aydır ni anlamağı mek is sr. bir parça VE HABER— Az Poem n ba-Jğer bir cihet yoktu. Çalışma odas:| yahut her ikisinin gene koşmağa İli metre ötede ona yetiş- bir evin kapısı iründü. Kapı önünde birik silâhlı askerler onu ürküt. sesle sordu: kimler oturuyor? karım ve ben, Birin- da Stifel is sert bil Endişesi geçmiş olan ihtiyar Ce * vap verdi: Bilmiyorum. İhtimal yukarıc pis kadınla beraberdir. O kadı mı dışarı attırdı. Haym emretti —Kapıyı açın ve çenenizi tutun! — Bizde kapı daima açıktır, sulh zamanında bırsız olmad manında artık alınmağa ş ış olduğu için... cezalandırmağa vakıt n peşinde m onları adı ve köpekleri gö - bağıra çağıra oda - rkadaşına sordu: —— Stifelin: burada. oturduğunu biliyor muydunuz? , bilmiyordum Nizameri kömiserlikte yatması lâzımör. na girdiler. bir kok olan kadın tepeden titriyordu. - Sen Stifelin metresisin değil mi? — Evet. — O nerede şimdi? — Bilmiyorum efendim. Dün $â- bahtanberi onu görmedim. Saat on jda birkaç günden evvel dönmiye iyerek çıkıp £' — Senin odanda eşyası nün? — Hayır. da, İşte anahtarı. Onun apartmanı karşı | dan çıkarak Stifeli ler. Burası iki oda sivil dairesine geğ. ti, Ya. elbiselerle dolu başka, dikkate de İlakodasını bir gardroptan MASAL ÇOCUKLARI, HAB E.G” HİS. ROM İM ik leri gelip sana anlatacağım. Bu lülük olmaz sırrı öğrenirse bana me der? Hakkımda geler düşünü: — İnsan arkadaş hatırı samimi ve biraz rlığı yapa takmarak . şöyle bir “ arkasında kızılımtrek bir ışık be - *İlki zabit hayret parken de “falan acaba bana ne der? —İi0— ise daha enteresandı. Burada bi: yazı makinesi, merkez kumandanlı Bının başlıklı resmi kâğıtlarından bir deste göze çarpıyordu. Masa üzerindeki evraktan bilhas. linde ide kaydedilmişti. İkincisi bir nevi muhasede defteri | idi. Fakat mansını ilk nazarda anla| mak mümkün değildi. Fransız isim leri yanma tarihler ve bazı rakam . lar yaşılmıştı. İhtimal bu alman paraları ve kimlerden alındığını gö teriyordu. Haym: — Stifelin, İşgal altındaki saha - daki Alman zabıta kuvvetlerinden ayrıca ve tek başına bir derebeyi gibi hareket ederek halkı haraca kes tiği anlaşılıyor dedi. Bu paraları hangi kuvvet mukabili aldığını bil i miyoruz. Bunu öğrenmeli. Fakat ondan evvel Stili bulmak lâzım Karşıki kadın doğru mu ü dersiniz, — Öyle sanırım. Yalan söyliye - miyecek kadar korkmuş. Bunurla beraber, onun bildik! muş olması ihtimâ -— Her ne hal ise, biz araştırmaya devam edelim, — Evet, Fakat burada iki adam bırakalım. Sonra köpeklerle beraber büyük meydana dönelim, Orasının Stifel tarafından takip edilen izle - rin dörtyol ağzı olduğu anlaşılıyor. | Büyük meydanda Yk KöpeK'ilk defâ olarak &yhi izi takip düt've'sa bitleri Sen Körentenin Şanzelizesine kadar götürdü. Orada hayvanlarda İ tekrar tereddüt başladı. Dişi, bütün arı koklamağa koyuldu. Erkek onu bavlıyarak çağırınca itaat etti İ birden tekrar koştular. Birkaç dakika sonra bütün kafile Ev tek kati. ağağar arasında st daracık, iki tarafı duvarla çevrili ve bir tek ev bulunan bir sokaktır. Evler tek katlı, ağaçlar aratında | kaybolmuş bina idi. Şmit kapıyı çaldı. Pencerelerin lirdi ve biraz sonra papaz Gayyard | göründü. | bunun 2 zanıyordu. Endişederi zi Çeviren: Fethi KARDEŞ birden te susuyorlardı. Pa; konuştuz — Ne istiyorsunuz? Haym cevap verdi — Evinizi araştırmak İstiyoruz, — Pekâlâ. Burada hâkim siz oldu ğunuza göre, istediğinizi yapabil siniz. Sizinle beraber dolaşmamı is. Hayvanlar büyük bir hırsla atıl binayı bodrumdan çatı arasina ka- dar dolaştılar. Bu dolaşmayı bitirin ce tekrar başladılar, Bu hareketleri, saklambaç oyununda saklanan çı cuğun gizlendiği yeri bir türlü bula, mıyan bir çocuğun nevmic retine benziyordu. Bir saatten fazla bir z3 zabit köpeklerin pe dolapları açtılar, çekmeleri açtılar fakat Stifele dair en ufak z bile bulamadılar, Samson ile Dalila usanmadan do- laşmağa devam ediyorlardı. Mutfa- ğa daha sık geliyorlar ve orada di- ğer odalara nazaran daha fazla ka. lıyorlardı. Haym, mutfağın bahçey çıkan küçük kapısını açi. Bahç komşu bahçelerin duvarlarile çev « rilmişti ve dipte bir tek kapısı var. dı. Şmit, askerlerden bi — Papazı irin, Papaz gelince sordu: — Bahçenizdeki bu kapı Dereye açtır? — Komşularım Löfebrlerin ba çesine... Akşamları sık sık onlara derim, İşte kapının anahtarı... irine dö Papaz Gayyard anahtarı verdikten sonra sükünetle çekildi. Haym ka - pıyı açtı. Fakat Şmit onu durdurt - tiz — Bahçeye çıkmamıza lüzum yok bal köpekler gitmiyorlar. Filhakika, bahçeye getirmi: lart köpekler eve dönmüşlerdi. İk zabit onları takip etti. Garip bir sahne onla teydi, Samson papa sası üstüne atlani de, duvara yaslanmış ol tehdit ediyordu. Papaz ha durarak köpeğe bakıyor, fakat kor. ku alâimi göstermiyordu. Kapınm * İöntinde de Dalila olduğu yerde do- nup durarak efend çağırıyordu. Şmit, köpekli r şaşırdı. İkintısile kaşları çatılmamış olsaydı. papaz tamamile sakin görünebilirdi. | S veya hürmetten» (Devamı vaz) — Bunlar manasız şeyler Nedâ.. Bu diğimi sm? le EA RESEN rn? Günün birinde Nihat bu ? Behi r Neclâ, Bu fedakârlığı ya - vw — menfaatim ica — ad kurnaz seni, — Lâfı bırak Ve darğın bir sesle ar — Sen, sandığım gibi, daş değilmiş nlar, A dddi ciddi: dedi. k da cevap ver Neclâ i yapacak mısın yapmıyacak mx - — Vallahi bilmem.. Beni bu işe karıştır ister evlenmi rica ederim, beni ihfafla büzüldü, una Sitem etti, ından bir arka, Ben tamamile yalnız bir irenin life iti amd us* Yere Tem de bü pk 2 ett çin Sonra Nihadın bana ea niyet vi * — ye düşünmez, — Fakat sen Nihatla evlendikten s0n- ra ben artık Nihadın yüzüne bakamam, — Nihat senin böyle bir şey yaptığımı öğrenmiyecek bile. Bu ikimizin arasında bir sır olarak kalacaktır. Bu sözlerine inanmak isterim. Fa - kat Nihat'a evlendikten sonra bir gün doğruluk demarların tutacak, Nihada evlenmeden evvel geçirdiğin tereddü! ri anlat » ka'kacaksrı.. O vakıt ta özaya İsmim de karışacak, — Emin ol.. söylemem. Vaadetmek kolay, vaadi veri tirmek çok zordur. g» kızım.. Annem, babam yok ki bana dım etsinler, na: yada bir tek cn Bir abla gibi sever, b nirim. Sen de bu İy x sen sonra benim halim nasıl olur? Neclâ, arkadaşının bu sitemi karşısında bile mağ'üp olmak it- — Vallahi kumazlık imdi de kendine 4 yaptırmak yo: — Hayır artık send miyorum. Anladım ki menfaatini her şeyden (Devamı var) i benden esirger « yapıyorsun Behi. r ndirarak bara ba üstün tutuyorsun,