9 Haziran 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

9 Haziran 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MAL Esirler, Bizansın ahlâkı umu- HATUM ARE NGİZ. HABERİN TARİHİ ROMANI: 22 Yazan: Muzaffer Muhittin HABER— Akşam Postası miyesini perişan etmişlerdi Tashih ve ilizar Tarihi romantmızda bir yanlışlık olmuş, 6 haziran tarihinde çıkan 22 numaralı tefrikadan sonra, dün araya romanla alâkası bulunmıyan bir parça karişmiştır. Romani ta- kip eden okuyucularımız, “Esraren- giz İmparatoriçe” nin 6 haziran tarihinde bıraktıkları devammı doğ Tu olarak buğün burada bulacak. lardır. Özür dileriz, »”.. aldılar, Osman han muhasara esnasında harab olan kaleyi tamir ettirdi, İ- çine muhafız koydu, Makarrı hükü. metine avdet etti... İlbandizim veziri Fazlullah Raşid bin Abdülkahiri Hemedani, bütün gayretlerinin mürüvvet ve mükâfa- tmı görmüş, Olesyto hanı Afrodi- tinin aleyhine çevirmiş ve nihayet Bizans hükümdarı Andronikos Teo. Jogosla arasmda bir münasebet te- sisine muvaffak olmuştu. Andronikos hakkında evvelce bir az izahat vermiş, fakat bunun şah. si karakterini anlatnamıştık. An- dronikos Teologos Türkün istiklâl tarihi devirlerinde çok müessir o - lan Bizans İmparatorlarından biri, dir. Türklerin bilhassn teveccüh et- tikleri tekfur toprakları ve Bizans arazisiydi. Binaenaleyh uç mista. kil emaretinin teşekkülü birinei de- rTecede Bizansı alâkalandıran bir hâdise olmuştu. Türklerin bilhassa İznik üzerine savletleri Bizansın büzür ve rahatını ihlâl ediyordu, « ama, buna (karş: ne yapılabilirdi, © ne yapılabilecekti? Palcologos da pek az buz adam değildi filbakika, O da her şeyi kr- bemin pahasına kazanmış bulunu, © yordu. Ortada bir Bizans hüküm- darlığı varsa o da onun esöri sayı. Jabilirdi, Netekim Fatihin İstanbu- > lu fethi tarihine kadar bu hüküm- dar sülâlesi makamı hükümette © payidar olmuştur. © oAndronikos, o zamanın her mu, zaffer ve muvaffak kumandan! gi- bi, tarihini bitirdiğini #anarak ken. © di zevk ve safasına ve eğlenceye © vermiş ve halkı saltanatı etrafında teksi? edebilmek için de istibdad yolunu tercih etmişti. Bu devrin tarihi hakkında daha esaslı malümat edinebilmek, Os- © manm hayat ve saltanatın cere- “yan ettiği devreyi ve bilhassa diş. © manlarını muhakeme edebilmek #- çin bir lüzum halinde görülüyor. “Bu itibarla biraz OBizansm hayatı umumiyesi hakkında izahat vere. şe Bizans İmparatorluğunda, Roms- dan müntekli usul ve ahkâm yavaş yavaş tadilâta uğramıştı. Pastinya- nüs, azatlıların da ami vatandaşlar gibi hür olduğunu ilin etmişti Mahkemeler, azağlıların, Sahibi aleyhine ikame ettikleri davala; istima ederdi. Ancak bu inkılâb zadegâna mahsus malikânelere ka, dar hulül edememiş bulunuyordu. Bu iibarla esaretin tamsmen Jâğ vi hâdisesi garb memleketlerinden gök sonradır. Bizanslıların Arablarin yaptıkla. rı barbde ellerine geçirdikleri esir- leri pazarlarda sattıkları malüm- dur. Antakyayı zaptettikleri za, man on bin esir aldılar ve payitaht ta sattılar, Kilise de bu esaret hâdisesine el atmadı, Bilâkis kendi hüviyetini takviye için esareti teşvik bile etti, Esirler, Bizansın ahlâkı umumi- yesini Şerişan etmişlerdir. Sekizinci milâdi asırda Üçüncü Leon zadeşün ve rühbanm nüfuzu. na karşı bir kuvvet olmak Üzere haik, esnaf ve saire gibi abrar de- diğimiz nüfusu açıkça himaye etli, Bu itibarla onuncu asra doğru bu sınıf hem kuvvetlendi, hem çoğaldı. Bu sınıf büyüklerin müdahalele- rini önliyebümek ve müstebid ta. hakkümlerine set çekebilmek için birçok köy ve kasabalarla araların- da bir #ttihad teminine çalıştılar. İ'k nahiye teşekküllerinin temeli bu niyettir. Hikimlerini ve müdürlerini ken. dileri iatihaba başladılar, Bu inkilâb o kadar ileri gitti ki, on dördüncü ve-on beşinci asırlar- da aristokratlariş demokratlar a - rasında açıkça münazaalar başlad; ve Kantagözinus zamanmda Selâ . hikte demokratlar, aristokratlara galebe çaldılar. Şarki Roma İmparatorluğunda her vatandaş, hattâ en mütevazi bir asıldan dahi olsa imparator İn- thsb olunabilirdi. Ancak hristiyan olmak şarttı. Üçüncü Leon, birinci Vasilyus en parlak misallerdir. Zaman ilerledikçe idareye sulis. timailer karıştı ve hükümet parça- landı, Kadınlar ve küçüklerin vasi leri kendilerini ayrı ayrı impara . tor ilân ettiler. İmparatorun zevce veya bemşi- resi İmparatoriçe olabildiğinden kadınlar için de saraylar vücuda getirildi. İşte Bizans hükümdarlığı. nm bilhassa tereddi tarihi bu hâdi- seyle başlar. İmparatorun şahsi inhimaki dev- letin yürüyüşü Üzerinde müessir ol mağa başlamıştı. Ezöümle eğer İmparator âcizse e zevk ve salaya inhimaki varsa | badımağalar, kadınlar, kumandanlar devlet derlerdi. Roma cumhuriyetinin son , rine kadar görülen siyasi karak. teri bilhamsa senatosu ile tebarüz eder. papaslar. işlerini istilâ Bizans senatosu meşhur Koğlan- tin tarafmdan tesis olunmuştur. Saray memurlarının L8 çoğuna se natör unvan: verildi. Ve bunun In, kişafı, imparatorun #alâhiyet ve ta »akkümünün dağılmasma, kırılma sma sebeb olmuştur. İdarede onuncu asır nazır görüyoruz. içinde beş Maliye nazırı, hazi zır, masarifatı askeriy riciye nazırı, Logoft ki, dahiliye nazırı denebilir ve ayni zsmanda baş nazırlık vazifesini yaptığı söy- lenebilir, Bundan başka tâli dere, icede posta nazırı vardı, hassa na. nazirı, ha- Yine zaman geçtikçe imparator- lar bu nazırların rollerini küçüktü. ler, Böylece devlet teşkilâtı bulun- duğu kabın şeklini alan mayint gi- bi sarayın arzusuna göre şekillen. meğe başladı, Fakat milâdi 1119 tarihlerinde hazine iflâss yüz tuttu, Sulistimal- ler hazineyi boşalttı, Bunun balkâ tahmil ettiği vergi yükü, Bizans im Paratorluğunun son demlerini yak laştımyordu, 1282 de ikinci Andronlkos, çiftçi mahsulâtma vergi koydu, memür maaglarinriy sülüsünü - Yebİk” Pari yirmi: dörtte .beş kısım altın bulu. nabilecek kadur : tağşiş olundu ve böylece İmparatorluğun sukutu Xeon diliğinden tahaklruka başlaâr, Bizans imparatorluğunun başlan- yisr ile sonlara doğru umumi al lik mukayesesi yapınca görüyoruz ki devletin izmiblale doğru gidisi!liğine hayran oldu. Zavallı, altı kat layınca “gördünüz mi nispetinde ahlâk da tereğdiye baş.! lamaştı, Zevk, eğlence, sefahat o nispette artmıştı ki, iffetine sahib bir ka- dın veya namuslu ve dürüst bir Bİ zanslı erkek bulmak ne mümkün. dü. Fakat tarih, bu gibi halaları affetmiyor. Muazzam Rama İmpe- ratorluğunun bu büyük gark kolu, Anadolu içinde teşekkül eden müte vazı uc emaretinin yavaş yavaş bü- yümesi yüzünden ayni nisbet da - hilinde bozulmağa başlamış ve ni- bayet Patihin eliyle Bizans tarihi büsbütün kapanmıştır. (Devamı var) 7) EE A YOR — Bravo! Bana bir kardeşlik yap' aksın. Acel mesele mertebe faza Telelonu kapattı. Adelayid söylendi: Ne yapıyorsun Hellis? Buna edebiliyorsun? şimdilik izahat yok. Ayağa kalktı. Kardeşini oOöptü. Çocuk gibi neşeli idi. et Adelayid, sen şimdi duy ı kimseye söyleme, Sana da isonra izahat veririm. oBavullarını hazırla, Yarım sabah yola çıkiyor. sun. — Ah Hellis, Bu işte ne kada çok esrar var! Rakamlarla dolu © an o kâğıt parçasından mı ilham alarak bunları düşündün? O kâğıt- taki rakamların ve yarım kalmış kelimenin manası ne? Hellis tekrar ciddileşmişti, deşine bakarak mırıldandı: — Bilmem, Tabminimde yanılmış olabilirim, Kar xW Ertesi sabah erkenden (o kalkarak odasında sinirli sinirli (odolaşmağa başlamış olan Hellis sütçü kızın gelmesini bekliyordu. Kapı çalınm ca titredi, Koridordan geçerek mut fağa girdi ve mutfak kapısını açtı. İSütçü kız Mari gülümsiyerek onu İselâmladı: i <- Banjur mösyö. Süt ve tereyağı İ getirdim. İ — Mersi, Girin içeri, sizi bekli- yordum. Genç kızın mahcup ve mütereddit durduğunu görünce ilâve etti: — Bir dakika girmez misiniz? Si. zinle görü istiyordum. BA ender süt şişesile küçük tereyağı paketini aldı. O, mahcup, murıldanıyordu: — Çok vaktim yok da... Bana şeyi soracaksınız galiba... Gazeteci lere söylememeliydim değil mi? Kaç yaşındaydı? En fazla on se kiz. Helis onun teninin fevkalâde merdiveni çıkmaktan nefes nefese bir haldeydi. — Hayır, çok iyi yaptır İ kati söylemek daima iyidir. Bildik: nız tavsiye etmişlerdir herhalde?, — Hayır efendim, asla... Onlar bilâkis baha “sus! başına iş açma.... diyorlardı. Ben de korkarak söyle meğe cesaret edemiyordum. Fakat öteki-de ölünce... Durdu iki ölüm hâdisesini hatır isyış onu pek heyecanlandırmıştı. İdak şaraplarımızı İçeçeğimiz sıra” | gu, Onun hareket etmesi Devam etti; — M. Fransuvanın ölümü bana ha çok tesir etti. Çünkü onu ta- HABER'in Edebi Romanı |daki adamın yüzünü karanlıkta 8e-( Tahammülü, sabrr, enerjisi iflâsj Kömsesizliğinin desteksizliğinin Hayatında birinci defa olarak baş “kalarının işine karışıyor. (Birinci “defa olarak bir başkasının işine alâ- ka duyuyor tanımadığı bir insana hitap ediyordu, — Efendim. © Zeliha uğuldayan kulaklarınm u. > Kultusu içinde kendini çağıran sesi işitmişti. Başını kaldırmış karşısın” çebilmek için dikkatle bakıyordu. O: Elendim,, diye mukabele edince Ali birdenbire söyliyeceği şurmıştı, Biran duralamıştı. Kadın olduğu yerde hafif, hafif sallanıyordu. — Akşamdanberi sizi gözüyorüm. Hakikaten bir yaralınız mı var kan wi istiyorsunuz.. Derdiniz nedir bu Görmüyor musunuz o kahve sözü şa- sizinle alay ediyorlar. Eğer cidden bir şeye ihtiyacınız varsa ba" na söyleyiniz o serserilerle iş olur Genç kadin cevap vermedi.. Şim. di bütün gayretini iki ayakları üze rinde tutunmağa tarfediyordu. Çok fena bir hali vardı. Sanki dünya x yağının altında mütemadiyen kr mıldıyor. Dastığı yerler hep oynu yor.. Etrafında tutunacak o soğlam hiçhir şe, kalmamıştı.. — Söyleri niz nedir?... Bu sert se mi, çaresizlik mi yok sa eriyen kudreti mi isyan etti bil- miyordu. iz konuşunuz... derdi etmişti. Kendisine uzanacak bir ele... Ken disi gibi bir insanın eline ihtiyacı vardı, Her şey etrafında dönüyor herşey sallanıyor, ber şev yıkılıyordu. Birdenbire drvardan çektiği bir eli ni yüzüne götürdü ve dayak yemiş bir zavallı çocuk gibi hıçkıra, hıçkı- ra ve hıçkırıklarla tutan Oo gıcıklar boğazını parçalayarak göğsünü sar sarak ağlamağa başlamıştı. Bu ne müthiş bir manzara idi Kapkaranlık ve kimsesiz bu sokak. ta bu zavallı kadının boğula böğ tıkana, tıkana ağlaması ne müü şeydi. Biraz evvel düğündeki çifte, çifte xkastraların etrafa saçtığı o neşeli nağmeler? dinlemiş bu kulaklara bu hıçkırıklar, bu öksürükler bu ini! tiler ne müthiş geliyordu. Zeliha bir taraftan öksürüyor bi taraftan hıçkırıyor, bir taraftan de varın dibine doğru çökmekte ol- tuğunu, ayaklarının dizkapakların- dan doğru kırlmakta bulunduğu nu hissediyordu. felâketi içinde yavaş yavaş, çökü. yordu. Biraz sonra yerlerde, kaldr- rımların üzerinde yıkılmış kalacak tr. Bir el... bir insaneli... Bir insan yok muydu ona elini w zatacakf... Evet işte şimdi o el hasretini çek» tiği bir insan elini ona (o uzatmıştı. Omuzuna dokunan bu el, bu omu. zu hafifçe okşıyordu: — Susunuz anlatınız... Belki der dinize'çare bulurum. Zeliha susmak, artık hiçkırma- mak artık anlatmak istiyordu. Fa kat ne hıçkırıklar, ne Oöksürükler kesiliyordu. Ve gitgide nelesi tıka- tayotdu. Gitgide dizleri bükülüyor. du, Yere düşecekti, Evet işte şimdi yere yuvarlanıyor a. Fakat ns olmustu? Netlen yere yıktlmamıştı. Belin den geçer, kavi bir kol onu dimdik tutuyordu. - Biraz sükünet bulunuz, gelini; size su içireyim.. Evvelâ kendinizi, — 18 — nıyordum, sütünü götüren bendim — M. Parsonun sütünü görürer de sizdiniz değil mi? — Hayır. Ona sütü Luiz götürürdü. — Neden? — Çünkü M. Parson akşamları getirilmesini Bunun üzerine Luiz işe çi na “M. Parsonun sütünü ri sen götür... dedim. Buna hakkım vardı, çünkü işte daha eskiydim. Böylece Oben arkadaşım akşamları M. Parsona sütlerini gö türüyorduk. Luiz sütü ekseriya ka- pının önüne bırakıyordu. Çünkü M Parson, bilhassa son zamanlarda, © saatlerde evde bulunmuyordu. — Arkadaşınız Luiz de bu bina da mı oturur? — Hayır. O patronun evinde ya- tar, — M. Parsonun öldüğü gece Lu iz sizinle beraber değil miydi? — Hayır. Yok, durun, tayım. O gün ikinci kattaki kira cıların dairesinde büyük bir ziyafet vardı. Bu münasebetle hizmetçile” fi Marta bir şişe köpüklü vermişler. Mart da bana "bu gece üçüncü kattakilerin hizmetçisi Ja net ile beraber oturur, içeriz. dedi. O gece odamda toplanarak içmeğe başladık. Gülüşüp eğleniyor, şarkı söylüyorduk. Bu aralık (O buranm kapısı çalındı. e Arkadaşlara “du run,, dedim “gürültü etmeyin, Aşa. Kıda birisi var.,, nâ inanmadılar. Merdiven başına çıkarak iğilip baktım. Kimseler yok tu. Kapıyı çalan herhalde içeri gir miş olacaktı. de *Hellis bu noktaya © dikkat eti. Mongardın içeri girdiğini sütçü kız duymuştu. Genç kız devam etti; — Tekrar odama dönerek arka" daşlara “yanılmışım, kimse yok., dedim, Fakat biraz sonra aşağıda kavga edildiğini bağırşmalardan an ü?,, diye söy- lendim, “Demin birisi gelmiş. Ber & i sözlerir > birderi| parsonu aşağıya lerinizi söylemeği size patronları. | bakıp etrafı dinledik. Birden altar” ayn cinayete sadece şehit di merdiven başına çıkarak cı katın kapısı açıldı. Arkadaşlarım korkarak odaya kaçtılar, Ben sona kalmıştım. Kapının hızlı kapandı" nı duydum. Fakat dışarı çıkan ol madığına da dikkat ettim. Bundar eminim. Ben de odama döndüm. Son bar da hepimiz elimizde bardaklar du. İ rakladık. Tabanca patlamasına İner bir ses duymuştuk. Kapıyı ara” toplayınız. Hıçkırıklar yavaş yavaş Öksürükler hafifliyordu. Bir müddet sonra öksürükler de hıçkırıklar da tamaden dindi. Fakat Ali onu bırakmıyordu. — Söyleyiniz şimdi bana derdini Izi! ne kanı istiyorsunuz.. Kana ki İmin ihtiyacı var?.. 7e'ta kendisine bir başka ada. mın sesi gibi uzaktan ve (yabancı gelen bir sesle konuşuyordu. — Derdime çare bulursunuz öyle mi? Yalvarınm efendim. Yalv: rım bunü yapımız. Ben anneyi artı? aniryor musunuz?.. Bu akşam çocuğumu tramvay (çiğnedi. Çok kan zayi etti. Doktor kan bulursak kan verirsek kurtulur... Kan arıyor” dum çocuğumu kurtarmak için, kan arıyordum. Çok büyük bir kuvvet sarfetmiş igibi nefes nefese ka'mıştı. Ali: — Anlıyorum dedi. : Zeliha bir müddet gözlerini ka padı nefes aldı ve sonra: — Demin geldim birisile pazar ilik ettim. Pey getirdim. Beni bek. MÂYETİ ber | sabahları M. Fransuvaya Luiz de ze anla. ; şarap | Onlar bir şey duymamışlardı. Ba” iniyor. “ olarak hissetmizti. Biraz ere 9 HAZİRAN — 1939 3 n 7 İ LA. LA / ıyarak dışarısını dinledim. Bir “ duyulmuyordu. Yalnız bi Me yak sesini duyar gibi oldum. ESA * getirmek için merdiven b8i çıktım ve iğilip baktım: M. Parsonun kapısı aralıktı. ansuva eldivenlerini giyerek divenden altıncı kata | çıkıyorü Doğruca M. Parsonun dairesin€ Gördüğüm işte bundan ibare a bir şey iyorum. Patr i yunu anlattığım vakit bars “gör başıma iş açarsın, dedi, Ben de Xup sustum. ai Susmamalı ve gördükleri iniz. Zabıta sizi ist© M. idi, | İ nuştular. Yalnız onlara “gazete? resmimi basmayın, dedim. Bu W lâkadar etmez » Aradan günler - tik çip işin bir cinayet olduğunu 9 yınca vaziyet değişti ve polis” klerimizi söyledik ama iş geçmişti. — * & Ah söyleyin mösyö, © ve iyi bir adam olan Parsonun © de bir cinayet eseri mi? ei — Bilmiyoruz Polis kon” rine göre intihar etmiş Ah Aederi | öldürülmüş olması daha tey istiyordum. Allaharsmar efendim. pr ” —Bir dakika... M, Parson bahşiş verir miydi? el -— Bana vermezdi. Biraz ©“ söylediğim gibi onun evine be e götürmezdim, Luiz götürürdü. terseniz onu size göndereyim. gif — Çok iyi olur. Bana Luis! derin. Teşekkür ederim, tah “mek Mongard hakikati esi ötçü kızım şahaden teyit edeceğini bilmek* n evine gidip gelişini © yette dağ” da kabul etmek lâzımdi. Hellis geniş bir nefes aldi. ammayı halletmek yoluna bulunuyordu. etmemi, İğu gibi anlatmıştı. Bu vazi x is Mari gittikten sonra Helis b” kardeşinin odasının Kapa e Esasen kardeşini hazırlanmı$ du. (Devamı vr) Mememiş. Rica ederim, Bu peni size vereyim size daha para yim.. Siz bana kanınızı Ç© kanımızı veriniz.. Kulunuz Ki nız, köpeğiniz olyarm.. Ba * dım ediniz. : v Ali ona bakıyordu. TieriYÜ'ae şmuzlarıma bakıyordu. Kollarile pir diye yakaladığı kadın tüy gibi hafifti, yari a ».* Biraz evvel düğün evinde, ,disini küçük, pek küçük bir Ali ke gö ammerle konuşurken ve eski “e kadaşının sizleri si hatmlarke” v4 'disini çok küçük hissetmiş. ye Uzun seneler yaptığı mia lerden nihayet galip çıkmız “ide. tan duyduğu bir gururla © Ve bi ne büyük bir paye vermis” gece kendisine verdiği “aza:'aında silinmişti. Yeniden bir mücadeleY€ Firar” kendi gözlerinde kaybolas halan nın iade edilmesi için © lazımdı. (Devami ves)

Bu sayıdan diğer sayfalar: