a a mV, e HABERİN TARİHİ Koyunhisar önünde karşılaşacak Jardı, Hünkâr yeğeni Gündüz Bey oğlu Aydoğduya fazla itimat ederdi. İşin bir koluna ve belki en mühimine Aydoğduyu memur etti, Ba tarihlerin harp usulleri de bir sesiptir, Nihayet bir şahsım kendi aklınca ve tedbirince hareket olu - nur, İyi çıkarsa bahta sayılır, kötü çıkarsa talisizlik addolunurdu. Mahaza bu devrin en kudretli nökeri hiç şüphesiz ki Osmanın & linde bulunandı. Asker, yemek iç - mek kadar harbe alışıktı. Tanrıdan #önra Osmani tanirdr. Bunların pençe attıkalrı yerin AL HATUN NGi RAREVSR ROMANI: 19 Yazan: Muzaffer Muhittin Osman kapaklandığı yerde hıçkırarak ağlamıştı da yerinden fırlattı: — Demek ben şehit olsam bu ka- âm yürekli asker bep düşman gir cından geçecek! Osman atı Üzerine sıçradı ve hay kıra haykıra asker arasına yürü dü: — Türk budun yok bulmasın! Burada yurt ve Allah için dövü » i şüyoruz. Tek insan kalıncaya kadar ve elimizde kudretimizi idare ede - cok tek damla kanımız kalmcays kadar savaşmak vazifemizdir. Ecdadımızdan utanmıyor musu nuz? Şu toprakları bize kazandır . mak için kan döken şehitelrden de yakas: öyle | hicap duymuyor musunuz? Haydi ordu ile falan kurtarmak pek müm, | aslan ovlâtlarım, düşman ne kadar kün görülemezdi. Tarih oOOsmanmiçok ve kavi olursa olsun Allah bi- da bir kadın dalaveresile tereddi et- tiğini kaydetmemiştir. Yalmz geniş mikyasta nizam ve intizam mevzubahs olamazdı. Nite- kim Koyunhisar: harbinde de asker emri beklemeden düşman bulunan hat Üzerine hareket etti ve Bavaş başladı, Bu da, eyvelkileri gibi bir harp olmaktan ziyade bir boğezlaş- ma idi, Bir aralık bir asker, Hikan Ox. manm yanma dönerek haykırdı: ximledir. Kılıçlarınız muzaffer ol - madan kınına girmesin! Hünkâr bir münadi gibi saçı başı perişan ordu arasmda böyle hay - kırarak düşman saflarma at sür . Miesini gören kumandanlar, zabitler askerler hep bir ağızdan haykırdı - lar: — Bareksllah! Ve bütün ova birdenbire zıpladı! — Allah, Allah, Allah, Allah". Tekfur orduları daha henüz har- — Şevketlü Osman, Allah sana | be giren bir ordu gibi taze bir sav- uzun ür versin. Yeğenin Aydoğ- du, Etranos tekfur mel'unu eliyle | sehit oldu! Osman kendini kaybederek atın. dan yuvarlanmış ve Kapaklandığı yerle hykirarak ağlamıştı. Bu derhal bir şimşek süratile or- du arasında yayıldı, — Hünkâr perişan ve ağlıyor! Burun #ebebini öğrenmeyen, öğ - swnemiyen halk, hünkârlermm kesif “4 kum gibi görünen düşman ordu” arı karşısında havf ve. haşyele diytüğünü sanarak irgildiler, Osmanm oğlu Orhan, bu baberi duyunca rüzgür gibi babasının ya . »ına koştu ve hemen yerden kaldi- varak: — Baba, dedi. Ordu dağılıyor, asker dehşet içinde. Neredeyse ma zallah perişanlık mukadder olacak, Bir karı gibi çömelip ağlamak harp hâlinde koca bir hünküra yakişır mu bata? Yahut çekil çadırma ve bırak işi hize. Düşmanın hakkmdan gelelim ve İN& onun hakkımızdan gelmesi mukarrerdir. Sağ cenahda iki mühim kol da * ğılmış ve bir kısmı firar etmiştir. Cenabı hak hemen sana ömür ver- sin! Haydi kalan gazi, ölen gehit baba gu askerin başıma geç, tegci et Osman Han yerinden (fırladı ve Jet gösteren Türk ordusunun bu deh şetengiz manrarasmdan bile ürke, rek çilyavrusu gibi dağdıp tirara | yol tuttular, | (Denbaz) a doğru ricat ediyör.| Türk kılıçları ve okları harıl harıl düşman kellelerini koparıyor ve kalplerini deşiyor, Düşman Denba « za da yeniden iltihak eden bir ev) vetle derhal toplanarak yeni bir cephe kurdu. Ama, muzaffer Tür | kün önilne artık çelik kaleler de duramazdı ve nitekim duramadılâr. | Şiddetli harpte yeniden binlerce #li birakarak dağıldılar. “Bursa ve Etranos tekfurları kendi kalelerine can attılar. Kete tekfuru da Ulu . Abat tekfuruna iltica etti, (1) Düş- man ondularinin arkasından dur - madan ilerliyen Türkler, Kete tek - furlarmın Uluabada ilticasmı mü teakip kale pişigâhında suyun Üze- rinde bulunan köprübaşını karargâh ittihaz ettiler, Osman, kaleye bir eli göndere - rek, güzellikle teslim olmalarını ve aksi takdirde doğucak mes'uliyet - ten viodanının münezzeh kalacağı, ni söyletti, Mahsür halk bunu duyunca, Ulu- abat tekfuru önünde içtima ederek haykirıştılar, — Kaleyi teslim et; Osman de - diğmi yapar. Canımız, mali ve|- bir ân içinde saki ağlayan o de - | ırzmmız imasundur. Ve ilâ biz kale ğilmiş, sanki atından düşen ode- Zilmiş, sanki bir kadm gibi boynu . kapılarını açarız! Ulusbat tekfurları zeki ve kud.. su büküp hüzün ve eleme uğrayan | retli bir adamdı, Halkm bu İsteği. © değilmiş gibi yüzü çatıldı, Dişleri | ne muhalefeti fena bir heticeyo öe- kenetlendi ve bir aslan gibi böğüre-! bep olacağın: takdir ederek, gelen rek Orhanı da, yanında elpetçe bek j eisiyi taltif ederek; liven aşiret beylerinden — birkaçını! — Mühterem hünkâr Osmanla HABER'in Edebi Romanı a ak KA RE şampanya koymuşlardı onu par maklarmın ucuyla tutarak genç ka dına verdi, — Şerelinize.., — Şerefinize!., ... Belki seneler süren bu virka rüyadan birden ayilmış olacaktı. K T İğ Belki hayatının bu mesut gününde LA : kalbi cömert olacak, — Vasıfın iğ - Ni e zenç hareketini ebediyen mazinin Ni İM aranlıklarına gömecekti. EE 771) LL || Tcap ederse vere diz çökecek ete- > Mig! e İğini ayağını öpecekti, İ — Sizin iyiliğinizi ben anlama -| dım. Dünyanın en rezil adamı be; - Sorunuz ismi ne imiş, Niçin olduk ki. gele| Diyecekti, si istiyor, çok meşgulüm, “HABER müzakere edelim, Uluabat köprü * sünden geçmemek kaydine ilelebet sadakat vandinde bulunurlarsa tes, lim oluruz. Dedi. Elçiler bu haberi Osmana| naklettiler, Hünkâr, harpsız kaleyi | alacağından memnun olarak der -! hal kabul etti ve tekfurla Osman! arasında bir muahede akdolundu.| Hattâ bundan sonra bu münhede | mucibince ne zaman Osmanlı hün -| kârı bu tarafa akın etseler bu köp. rüden geçmeyerek sallarla (sudan zeçerlerdi, Küle böylece Osmanın eline geçti, Keta tekfurunu sürüyerek Osman huzuruna getirdiler, Koca hünkâr tekfürun yüzüne tükürerek: — Behey ahmak, dedi, Bunca In. sanin kanını döktün. Olcayto hana güvenerek Türkün istiklâline el u- zatmağa cesaret ettin, bununin da kalmıyarak kendin gibi mel'unları da bir araya devşirip bunca Türkün şerbeti gahadetnuş etmesine sebep oldun. Ve Osman bunları söylerken göz“ leri yaşarıyor, bu tekfuru elleriyle boğmak istiyordu. Tekrar haykırdı: — Bu mel'unu kendi hisarr önü, ne götürüp dilim dilim, pare pare ediniz!.. Herifi hisar önünde parçaladılar, Onlar da kaleyi verdiler ve böylece “garet ve hasarattarı emin öldular,, Osman hisara müktedir bir dizdar nasbetti ve “diyarını dahi bir ser « dara tima eyledi,,, Kestel de alınmıştı. Yalnız (Al - yos) adasının zaptı da lâsımdı. Ay- kutalpın kendisini aratacak kadar bahadir ve yiğit evlâdı (Kara Ali) burayı sapta memurediidi ve Os, man hükümet merkezihe avdet 4t- ti, Osman henüz yurduna dönmüş ve henüz Mal Hatununa kavuşmuş ve bu zaferler dolayısile daha he - müz şenlikler başlamişken bir an İ- çinde (Kara Ali) çıkazeldi. Hünkâ, rin huzurunda yere eğildi, Osman hayretler içinde kalmıştı. — Bire Ali, dedi. Yüzünü de ağın gibi karaladın mı? Nerede Al yo? Kars All, hünkârin elini öperek söylendi: — Böyle bahadırlara malikken Cenabı Huk bana zaferden başka ne | nasip eder? , Fakat Osman Kara Alinin yüzün- de mtıraba benzeyen bir hal sez 2 mişti, — Ama, sen neşeli görünmüyor . sun Ali, neden? Diye sordu. — Şevketlüma arzdan hicap ode- | aş J itünde, Osmanın kaşları çatılıvermişti. ; Hicap edecek ne gibi bir suç işle -| miş olabilirdi? | (Devamı var) İ ar mn encümeni 0s -| manlı tarihi sayfa 608, Kapının önünde hizmetçi kızı si- yah esvabı beyaz önlüğile görünce endişe ile gözlerini onun dudakla * rına dikti, i Mizmetçi kız Vatıfın yüzüne bak miyordu. Gözleri yakışıklı polis me mürunda idi. İ — Beyefendi çok meşgulüm, aşa- Iğıya kadar gelemem, kim imiş ismi neymiş, ne iş için geliyormuş diye soruyor, i Polis ihtiyara dönmüştü: — İsmini söyle haydi. İşi uzat .! mıyalım, gece daha iş bitmedi... Ça.” ışacağız, seninle uğraşmıyalım!., -—— İsmim Vaşıftır, dedi, Beyölen dinin fabrikasının eski veznedar - mesut bir gecesinde kendisinden af. Kasamı soyduğu o günderiberi onul alışan bir karısr hayatın bir fa-)diye düsürüvordu. timi rieaya geldim, ! -— İAleşim Postası — Bilmem, İhtimal araştırma ya” pıyorlar, — Demek biliyorlar? — Belki... Sen kapının kırılma: ından başka bir şey duydun mu? — Hayır. — Garip şey. Genç kız nerede? Ne bileyim ben! Fısıldaşır gibi (Okonuşuyorlardı Adlayid endişe ile sordu; — Kendin için korkuyor musun? — Yök canım! Gülümsiyerek ilâve etti : - Zabıta beni bilmiyor ki... — Aman Hellis dikkat et! Helis kızkardeşinin yanağını ok- şıyarak: — Üzülme, dedi. Fransada çalış * madığım için Fransız emniyeti u - mumiyesi bana bir şey yapamaz. Mongardın vaziyeti öyle değil... A- ğıda neler olduğunu öğrenmek is- terim, Kardeşini teskine çalışmakla be * raber kendisi de endişeli idi. Ade lavidle beraber salona geçti, Biraz evvel tetkik ettiği kâğıt parçasını göstererek: ski tarihlerde Siraki in yaptığı gi“ bi kapılardan dinlemek âdetindey - di. Adelayid şaşırdı: — Neler söylüyorsun? Saçmala * mağa mı başladın? — Tarihler yazar! Denis, Siraköz de Latomie denilen eski taş cakla. rina hapsettiği esirlerin neler Ronüş tuklarımı, yapılan husust tertibatla dinlerdi. — Tarihi kadim pcofesörü oldu - ğunu bilmiyordum. Fakat herkes gibi ve benim anlıyacağım şekilde konuşsan iyi edersin. Bilhassa şu sırada şaka pek manasız. kaçıyor 'Hehlis! :— Şaka etmiyeyim de ns-yapa » yım? Şaşırdım kaldım. Mongard keme beklerdim zaten... Ben de ay. Bi fikirdeyim. Fakat sence bu Keli İmenin manası pedir? Adlayid başımı 'sallamakla iktifa ederek cevap vermedi. Hellis de o- na bu kelimenin belki de ispanyol - ca olduğu ihtimalini hatırlatmak is temerli. Adelayide kocasının metre İsinin bir İspanyol dansözü olduğu inu bildiren imzasız mektubu hatır- Tatmağı doğru bulmuvordu. Karde İşi bu hâdissyi ya unutmuş veya ö. (len kocasını affetmişti. Bu bahir dair bir imada bile bulunmuyordu | Helljâ konuştuğu esrada prnce - reden dışarı bakmaktaydı. Parso - hun bıraktığı kâğıda bi < üze re Matanm önüne geleceği sırada binanın avlusundan geçen bir kafile dikkatini çekerek duraladı: İki re mi polis memuru “vil birinin pe. sinden gidiyorla Kızkardeşine Gündü; Sen burada bekle... Merdiven başına koştu. Beşinci katta polisler konuşuyorlardı: — Koridorlara adamlar koyunuz. Jim buraya girmesin, Hellis içeri koşarak kızkardeşine haber verdi; -- Ben aşağıya iniyorum. Alt katta kapıcı, heyecan içinde dolaşıp duruyordu. Hellisi görünce Jonun sual sormasına vakıt kalma - jdan: — Ne korkunç şey yarabbi! diye söylendi. M, Fransuva öldürüldü Katil de kâtibesi... Boynuna bir şap ka iğnesi saplamış. Kaçmak ister ken. yakalandı. iX Hellis altmcı kata döndüğü sa mân kerdeşine: — İşler karıştı, dedi. Mongard ölmüş, — Kim Söyledi? — Kaptcr ' Mörodan öğrendim. *İ yorsun zavalir kardeşim! vulla merdivenden inip bir ws j Kırdığıdü görinüş. Bu gidişte gi feykalâdelik görülmemek li yer İmekle beraher kaprcr ihtimal bezi talimat dolâyısile böyle düf Mef olacak ki hemen yukarı çıkıp yardın kapısını çalmış. “ Cevap alamayınca, rabıta Jisine verdiğini tatmin ettiği? yi maraya telefon etmi Beşi iy taki kiraernm kâtibesi elinde gö sula çıkıp gitti, Kiracı da PT, | det zil çaldığım hâlde GevaP, si miyor.,, Cevap verm ' “uz. Kadını yakaladı! Kalanmış olmalı... — Kız ne yapmış? — Beklede anlatayım... aelâeele gelip Mongardın poli vey 'armıdar. Mongardı, b6: ü sapka iğnesi batırılmış bir e mutfakta ölü buluyorlar. Bildi? rim bundan ibaret — Az malüma zünü anlatmağa kâ çil — Peki, sen re #nlryorsui? ğ — Mongardın katili bu pr” £ ve bü cinayet onuz yegâne güdir. işin © y İ Barka suçu ne? Adelayidin sesi titriy 5 , - Başka suçu Parsonü ge mek... ği — Yok canım? EH -— Ne kadar masumane düşü Genç bir kızın, hakikatte ye olmiyan orta yaşlı birisiyle v. şına oturmasını tabii mi pull san? i — Kozm ailesi Pariste deği rede otursun? i — Bu kadar saf olma res Sy cim. Bu kadın Mongardi.” burada ne kadar zamandanberi © İ Bana her şeyi anlattı. Karer, Par. |kattaki daireyi işte bu türuyor? sonun ölümündenberi zaten çok he — En çok üç ay. Londraya git -İyecanlıydı, cinayeti öğrenir öğren * tiğim zaman beşinci kat boştu. — Geleli çok olmamış ama, tava nı delerek bir mikrolon koymağa; .— Telâşlanma.. Kapığıya her ti, fakat ateş eden Mo vakıt bulabilmiş. — Mikrofon mu Ne diyorsub| hödisedenberi binanın tarassut gl .!Parsona Helis; demek kocamdan şüphele - niyor, Onu tarassut altında bulur” durmağa lüzum görüyordir. Ben böyle bir şey söylemedim. — Peki ne demek istiyorsun? — Şimdiki halde hiçbir şey söy - Jivecek vaziyette değilim. Evvelâ su kâğıtlaki kelimenin manasını anla. mağa çalışıyorum. Bak. Lato diye İmez telefon etmiş. — Kime telefon etmiş Hellis? ihalde talimat verilmişti, Hattâ ilk tında bulundurulduğunu öğrenir - em şaşmityacağım. Holis komiseri - nin Bana “tahkikat devam edi demesi şayanı dikkat değil mi? Beni asıl düşündüren ve merakr mı mucip olan nokta kapıcının, Mongardın ölümü bâdisesini öğ - renince mahalle. polisine değil de doğrudan doğruya emniyeti umümi yarı kalmış bir kelime var. Parso »İye'müdürlüğüne telefon “etmesidir. nun kaleminden çıkmış. — Bu kâğıdı nerede buldun? — Parsonun yazı masasmın “Üs --“Evet, yazı onun el yazısı, ta- Orada kime telefon ettiğini bilmiyo- um ama, hâdisenin tahkikatile em- Niyeti umumiyenin meşgul olduğu muhakkak... —Şahsan senin için korkulacak öteberi çaldı diye tuttukları adamın pimi Ha, hal.. O rezil mi?., Allah (Allah, hiç utanmadan hırsızlık ya » Ts memurüna söyleyiniz benim ol İnim... Fakat cezam © kadar şiddetli) larındanım, buraya geldim, Böyle hırsızla görüşecek bir şeyim yok, kamları da o yazmış, Demek ser şu dört hârlin Latomie kYimesinin lk heceleri «lduğuna kanisin. Bu | endiklerimi anlatayım, ne biçim martık ayol! — Kapıcı Maro, saat on buçukta Kareşimden böyle bir muha Matmazel Verpenin elinde bir ba ir şev var mı? — Katiyen yok. Bak sana öğ « İizmetçi yine merdivenlerden yurj'ada bir daha karşılaşmak istemem. karı çıktı, yine büfede kızı olacak ri ki a Hizmetçi kız nedense bu cevabı yası Aylâya küreden : ” | almaktan memnun oldu. Memnun Fazılın yanma yaklaştı ve yine O» ” idi olma hiçbir sebep yoktu. Aşağıya vi inines ihtiyarın yüzünde diz çük- — Bevelendi, dedi. Kapınm ö .İmüş iki yalvaran insan zilletiyle ba nünde olan polislerin, otomobilde” “an gözlere > Biçare ilitiyarın bütün titreyen Yücuduna, kalkık omuzlarına, ümit ismi Vasıfmış, sizin eski veznedarı- Da iye > ürü Öğ MİR isen sifa sıra Bükim olduğu pi inin geniş, bu yüzün durmadan değişen çiz . Osman Fazıl bir an düşündü. Ha- | tilesindeki zavallılığa acımadı. Bu tırlamak, istiyordu. biçare adanım belki de hakikaten iv 9 adama söylivecek bir şeyi olabile- ye, Vesedar » Vasfi eğin ödühisedi, Göbenin' bu sia“) tinde fakir bir evin bir tek odasında; xöbetler içinde yalan bir çocuğu, İş| hulmak için gurbete gitmiş bir oğ-| lü, romatizmalı şiş ayaklarile gece! "İn bu sastinde bir makine başında Veznedar pıp benden mi şefaat bekliyor. işinden çıkardım ve böyle insanlar-İciası ve Kahahatinin kanserli bir a- Pirsonun da ey ben yökken kocama yakl: | # için kiraladı. Mongard onlari e salonda yakaladı. Aralarındi gg 3a oldu. Belki Parson tabani 1 Şimdi artık her şeyi anlı iden kadın hye hep masal... Bu Verpen ilk € yeli nin şahidi idi. Hatırlasanâ ki ünde Mo “sen bir canavarsım!,, dedi. Om bar etmek tehdidinde bul we | Mongard'ona kendisin gi İtağr olduğunu söyledi. Yalan“ İfilhakika suç ortağı idi. KAİ intikamını aldı ve şapka ipe nu öldürdü. Adel: idi, Hi içürütel KI lemek, Parsonun Gul ei gi panyol dansözü Katalina e söylemekten başka çâre göl ya du, Matmazel Verpenin İ€ e Vatalinanın hiçbit alâkası Y iy Devamı manın ızlırabını teskin ni yapılmiş olmasının mazereti ceğini düşünmedi. Hiç bir şey düşünmedi. g Ve söylediği şeyden adetâ duyarak; g — Beyefendi, dedi ki, ha ki duğu, gündenberi işinden çi” wa kum insanla bir daha Kare. istemem. Befiim o hırsla giri cek hiçbir gözüm voktur. / Otomobilleri eyduktan s0 di utanmayıp benden şefaat 7” liyor? ” gi” Orada bulunanların hepsi ra baktılar. is” gözlere MZ İhtiyar, anlamayan 5 metçi kızın yüzüne bakiyor © İ a çif leri söylerken neden sebep ye bu kadar memnuniyet pisi il (Devam ger)