K ») Otelinde gündüz dans dersi el Ta, “Eee miişterilere damlık itak ek Yörucu ve sikrer bir iş de Bart YAZİ: ni arbara vazifesinden andız, Me yan de ona güzel, llks tür urmak is hea e Arma rağmen genç kız 0. Nİ iy oteldeki mevkiini mu | Ony, <emek için çalışıyor. a #işman bir kolon Seyreden Filip öfkeyle n Filipin bi FE er Öğ ai, İRİ, esrarlı gözlere sahip iş rap, > Ber geyden evvel sai ekrar beyaz ? Das Miki, * bitti, alan te rl Bis; a Aydmlandı ve delikanlı ma- “Bu çi ten g, 2 Yoruldum, dans etmek. e) AE taş Yaklanan seygilisine o sordu. benimle, değil mi Bar - 1 biraz oturup konuşsak ol- rin Olar, 1 İstedikten sonra her gey TİE iriniyim, nereye gide 4” Nereye istersen?,, Mağa, lara Bidip tepelerin arka- ta, Yavaş yavaş yükselen meh. vi seyretsek ?,, > Oooo, fazla romantik hi #raber, bu fikir benim de İ yüzünü gayet iyi Güze | Kadim çirkin şımarıklıkla- ii Ayanamıyan Filip merakla Sl Kim bu?, Be Lâl Tomson isminde zengin Many e Kocasından yeni bo- yı Kocasından ayrılışma hiç yüzü hakikaten Öze Filip, o görüldüğü ka. Hay değildir Hem ben öyle zan Man ki bütlin bu taşkın meşe “. balıkların höpal zoraki!,, Sily,, esek ki onda da gizlemeğe aç Kirik bir kalb var öyle mi? duğu, aSteE bilmem, fakat emin ol. Le VİP Sey varsa, o da gu. Bu dahi eği bütün hâyat altı yaşın- Soğun tl Fredrikten ibarettir, Ço- Bzüng, > Xadar sever ki bir an bile! ine v yak istemez. Allah ak » Oğluna bir şey olsa mu - : vena Idürür. Görsen İç g, * © kadar sevimli ki, hem Sağun Simarık değil, böyle bir ço. değ bam büyümesi ne yazık an, g Beki tekrar ev ding #öilir, belki; ba, Siradan ge Za benzemez! ECEYİ pek eği 1 bara a, aniresinin Töder i İD, tenir, fakat ne de ecek baba öz ba, lenceli geçiren odasına çıkarken, açık kapısı önün- İğİn mürebbiyesi Beti ile, > Rözlerine kadar indirmiş aştıkla macerasının başlangıcıdır,, diye dü. şünen Barbara, yatağma girdiği zaman gördüklerini unutmuştu bile Ertesi sabah genç kız Frederiğe dans dersi vermeğe gittiği vakit akşamki gördüklerini tokrar halır. latacak bir hâdise oldu. Frederik, gramofonun başında, sevdiği plâkları ayırmakla meşgul- dü. Salonun bir köşesinde oturan mürebbiye Barbaraya yaklaşarak “Çocukları kendinize bağlamakta çok mahirsiniz Mis Barbara, Fredo- rik hiçbirimizi sizin kadar sevmi- yor,, dedi, Sonra sesini biraz daha alçaltarak yalvarmağa başladı, “Ri ca ederim dün akşam gördüklerini. zi hantmefendiye söylemeyiniz. Çün kü Misis Lili benim bu küçük aşk maceramı öğrenince çocuğu ihmal ceğimi zannederek üzülecek, | Dans hocası dikkatle Betinin yü, züne baktı. Bu yirmi beş yaşmda- ki sevimli kızın aşktan bahsetmesi gayet tabii olduğu halde sesinde yalan söyleyip de beceremeyenle - rin acemi ifadesi vardı. Bu bshis üzerinde dahs fazla dur mağa lüzum görmiyen Barbara sa- dece “Dedikodu yapmaktan hiç hoş lsnmam,, dedi. Frederik güzel bir vals koymuş. Boş salonda dönerlerken genç anne içeri girdi. — Zannedersem dersleriniz epey ilerledi Mis Barbara? et, talebe çok #stidatir. Lili oğlunu şefkatle kollarında sıkıp öptükten sonra mürebbiyeye dönerek: “Razı şeyler almak için çarşıya çıkacağım, ders hittikten sonra Frederiği odama götür ve be tu, Çayınen: Lütfiye Gürlük I geçireceği #aatleri beklerken kapi- sınm hızla vurulduğunu duydu. Telâşla, içeri giren otel hizmet- çilerinden biri, küçük (Frederiğin mürebbiyesile beraber ortadan kay- boldukunu, her çün saat beşte kah. valtı etmek için muhakkak annesi, nin odasma geldiği halde bugün gö de öteye beriye telefon ettiğini söyledi. Barbaranm kaşları çatıldr. Dün akşam Beti ile gizli gizli konuşan ve kendisini görünce usulcacık ora dan sıvışan adamı hatırlamıştı. — Hemen gidip Liliyi görmeliyim, Diyerek acele ile dışarı fırladığı zaman genç annenin şaşkım bir va- siyette hizmetçilere emirler verdi - ğini gördü, Yanına yaklaştı; sesinin en müş. fik tonuyla anneyi biraz olsun teselli etmeğe çalıştıktan sonra sk- şam şahit olduğu hâdiseyi ve bu hi disenin aşkla al&kası olduğuna | - nanmadığını anlattı. Bütün dikkatiyle Barbarayı din- ilyen LAl: “Hakkınız var, demek kendisine o kadar itimat ettiğim Be İ ti biricik yavrumu kaçırmak istiyen çocuk hirsizlaiyle el birliği yapmış,, dedi, Ve ufak bir tereddüt geçir - dikten sonra tekrar sözüne devam etti. “Bakmız, size tuhaf bir şey daha söyliyeceğim, Miss Barbara. Bugün öğle yemeğimi odama getir. melerini söylemiştim. Garson ye - mek tepsimi odama bırakıp gittik- len sonra bir aralık Betinin içeri girip masanın etrafında dolaştığını gördüm, Yemekten sonra kanapeye uzanarak biraz kitab okumak iste- dim, fakat hayret, şimdiye kadar ni bekle, biraz sonra döneceğim, dedi, — Peki efendim. Kili odadan çıktıktan sonra Beti Barbaranın kulağına eğilerek ya - vaşça fısıldadı. — Çocuğa adetâ tapıyor. — Öyle sevimli ki, sevmemek in- sanm elinde değil. — Yalnız oğlunu değil, kocası da ayni şekilde seviyor. — Ya! — Evet, ben daima onlarm yaam da bulunduğum için meselenin iç rim, Biribirle- rini deli gibi severler; ayrılmaları- na sebeb de İncinen gururları ile sa. adetlerini kıskanç bir kaç akraba . yor ve bu zavalir yavrucak her gün baba hasretiyle kıvranıp duruyor.,, Saat üç buçuğa doğru Barbara Filiple olan randevusuna hazırlan - mak üzere odasına giderken temiz giyinmiş iki adamın, içinde radyo ol duğu anlaşılan büyük bir sandıkla IM Tomsonun dairesinden çıktık - larını gördü, Genç kız hemen, kaç gündenberi bozuk olan radyosunu hatırlıyarak sordu: “Bu radyoyu satıyor musunuz?,, Adamlar evvelâ biribirlerinin yü. zilne baktılar, sonra bir tanesi ce, vab verdi: “Madam Tomsona gös - termeğe getirmiştik, fakat beğon- meği,,, — Ben de yeni bir radyo almak istiyorum, eğer imkânı varsa bunu bana da gösterir misiniz? — Mastteessüf şimdi başka yer- de acele işimiz olduğu için gitmeğe mecburuz Mis, maamafih isterseniz varm gelip bu hususta sizinle gö. rüşebiliri: Barbara “peki, zaten acelesi yok,, dedi; sonra sandığın üzerindeki ad. resi görünce ilâve etti, “siz hiç zah met etmeyin, bon kendim mağaza - ya gelip bir tane seçerim. İrisi birden: “Hayır, hayır mis, dediler, biz yarın #abah muhakkak geliriz, sizin mağazaya kadar yo - rulmanıza hiç lüzum yok. Mİ, Beti Barbarayı görünce Vava Nağına bir geyler söyliye- Yâ, Köndisi de ikeriye girip 1 Kapağı v #eden, “Herhalde gizli bir aşk — Teşekkür ederim, ismim Bar- bara Pover, İLİPLE saat yedide buluşa. İ F caklardı. Genç kız sabırsız. | polise haber verdiniz mi? dedi, gündüz uykusuna yattığım vaki ol. madığı halde gözlerimi açamiyor dum. Saat dörde kadar w. yumuşum, Uyandığım zaman bâlâ| göz kapaklarımda ağırlık, vücu - dumda müthiş bir kırıklık hissedi, yordum, Frederikle Beti görünürler de yoktu, Beni rahatsız — etmemek için yürüyüşe çıktıklarını zanne . derek yorgun başımı tekrar yastığa | biraktım, Bu gayritabii uykunun sebebini şimdi anlıyorum. Beti, hiçbir müda- hale görmeden plânlarımı kolayea| tatbik edebilmek için, yemeklerime üyku ilâcı karıştırdı. Barbara: “Herhalde öyle olacak, | — Hayır, şimdi telefon edece - rünmediğini ve annesinin telâş için- | | törden müssade alıp birkaç dakika | poem daha iyi olmaz mı? deyin- jee Barbaranın koyu gözleri sevinç. je parladı. “Evet, dedi kutunun üs, tünde şu adresi okumuştum (Me- İlodiland) 15 inci sokak, İ Melodiland her nevi musiki âleti | satan oldukça büyük bir mağaza - İdı. Direktörün odasma çıkarak sor- dular: “Bügün öğleden sonra (., otelinin 3 numaralı dairesindeki müşteriye gösterilmek Üzere radyo gönderdiniz mi?,, — Hayır efendim. — Fakat kutunun üzerinde sizin adresiniz yazılıydı. — Evet, radyolarrmızın kenarla. rmda adresimiz yazılıdır ve bugün birçok radyo sattık; fakat (...) ote, line radyo göndermediğimize emi -| nim, — En son satış yaptığmız müş -İ teriler hakkında bize mümkün mer tebe izahat vermenizde bir mahzür var mı? — Hay hay, bildiklerimi söyle - meğe hazırım. Bu sabah tuhaf bir satış yaptık. Müşterilerin aldıkları radyoları bizzat alıp götürdükleri! çok enderdir. Satılan radyoları biz sonradan müşterinin adresine gön. deririz, halbuki bugün gelen iki a. dam aldıkları radyoyu dinlemeğe bile lüzum görmeden alıp götürdü- ler. Bütün dikkatiyle direktörü dinli- yen Barbara heyecanla sordu a müşteriler gayet şık giyinmiş iki genç erkek miydi?,, Direktör “Evet, dedi, Zanneder- Sem aradığınız kimseler bunlar o - lacak. — Öyleyse onları tantyor must. nuz? — Hayır tahrmıyorum. Fakat hir tanesi parayı ödemek Üzere devlet bankasına bir çek yazdı ve eğer şüphe ediyorsak bankaya telefonla sorahileceğimizi söyledi. Telefon ettik, banka müspet cevab verdi, artık endişe edecek bir gey kalma- dığı için kendisine radyoyu teslim ettik, gitti. Çekin üzerinde “Coro Gordon,, yazılıydı. Banka müdürünün gayet iyi arka | daşı olduğunu söyliyen Filip direk- bir telefonda konuştuktan sonra Bar - baranın koluna girerek dışarı çıktı ve kapıda bekliyen otomobillerine binerlerken: “Yanlış iş üzerindeyiz, Core Gordon zengin bir bormacıy - miş. On sekizinci caddedeki Snu. ğim, yardımınıza teşekkür ederim Mis Barbara, dün akşam gördüğü- müz hâdise en ufak bir güpheye da. hi mahal bırakmadı. Şimdi yapıla . cak yezine şey hemen Betiyi bul- maktır, Söyleyiniz Mis Barbara, Beti bulunacak değil mi? Betiyi bulacaklar? — Tabii bulacaklar, emin olun yakmda çocuğunuzu da tekrar kol- larınızda sıkacaksımız. ENÇ kız odasmdsa yalnız ka- İnca düşünmeye (o başladı. li saat dörde kadar uyuduğunu söylemişti, halbuki ellerinde radyo Sandığı ile Lilinin dairesinden çi. kan adamlam tesadüf ettiği zaman naat henliz Üç buçuktu. Demek rad. yoyu Misis Liliye gösterdiklerini ve onun da beğenmediğini söyliyen adamlar yalan atısışlardı. Froderi- ğin kimse tarafmdan görülmeden götürülmesinin sebebi anlaşıiryordu. Herhalde zavallı küçük de annesi İ gibi uyutularak yedi yaşındaki bir | çocuğun ferah ferah sığabileceği © İ radyo kutusunda kaçırılmıştı, Barbara düşündüklerini hemen gidip Liliye söylemek istedi, fakat sonra vazgeçli, Filip neredeyse ge- lecekti, Aklma gelen bütün bu ih- timslleri evvelâ ona anlatması da. ha doğru olacaktı. Meseleyi büyük bir alâka ile din liyen Filip: “Mademki sen radyo . yu satan mağazanın mdresini bill - yorsun, polise haber vermeden ev- vel gidip mağazadan (....) oteline maralı villâda oturuyormuş, alâığı- mız malümattan da anlaşılıyor ki, böyle bir adamın çocuk hırsızlığıyla hiçbir ilişiği olamaz,, dedi. Barbara: “Fakat bügün radyoyu otele getiren de oydu,, diye mrar etti. — Evet ama, yaptığını gizleme- mesi de vaziyetinin şüpbeli olma- dığı gösteriyor. Barbara ikna edileceğe benzemi. yordu: — Dinle Filip, dedi. Bu plânı ha. sırlıyanlar hiç kimsenin aletâde bir radyodan şüphe elmiyeceğini pek âlâ biliyordu, hem o adamlarm ba- na yalan söyledikleri aşikâr, Haydi simdi biz mehtab gezintisinden vaz- geçelim de 18 incil caddeye gidip Core Gördonun villâsmı şöyle bir göz atalım, — Peki ama, orada ne göreceği- ni tahmin ediyorsun? — Hiçbir şey tahmin etmiyorum, yalniz villâyı görmek istiyorum. — Pekâlâ, ÜYÜK bir parkla çevrilmiş muazzam villâya yaklaştıkla rı zaman ortalık iyice kararmıştı. Filip yolun kenarmda durarak bütün dikkatiyle evi tetkike koyul. du, Barbara sordu, — Şimdi ne yapacağız? — Biraz daha eve yaklaşalım Bak şu pencerenin perdeleri inik değil, Eğer içeriye bir göz atabilir, sek belki bugün otelde gördüğüm adamın Core Gordon olup olmadığı: | İlla kırlarda sevgilisiyle başbaşa!radyo gönderip göndermediklerini İni anlıyabiliriz, Bahçe kapısından içeri girip ya- vag adımlarla pencereye yaklaş - mağa başladılar. Hedeflerine iyice yaklaşmca üst kattaki odalardan birinde bir ışık yandığını gördüler, Barbara hızla Filipin kolunu çekti: — Bak! Genç bir kadın, kollarımda taşıdı. ğı ufak bir çocuğu itina fle yatıra. rak odadan çıkmıştı. — Zannedersem bu bizim küçük| Frederik, Barbara! — Bilmiyorum, haydi öteki pen»! eye gidip içerdekileri görelim. Geniş çam gövdelerini siper ala rak içeriye baktıkları zaman Bar bara tekrar Filipin kolunu çekti: — Artık şüphe kalmadı, otelde gördüğüm adamlar bunlar. — Tuhaf 5 cuk hırsızlığıyla uğraşmalarma biç aklım ermiyor, doğrusu. — Aklıma bir şey geldi, gidip şu odadaki çocuğu göreceğim, | — Nasıl içeri girersin? | — Beni takip et, şimdi görürsün Çocuğu gördükleri pencerenin al, tmda bir da vardı, Filipin e den tutarak o tarafa doğru yürüyen Barbara: — Şu verandaya tırmanmama yardım edersen, içeri girmesi ko - lay, dedi, Genç kızın yukarı çıkmı katen güç olmadı. Zaten ara! ran pencereyi açarak sessizce İç kaydı, Zayıf bir ışığın aydınlattığı odada korkak adımlarla yatağı yaklaşınca tahmininde yanılmadığı nı gördü, küçük Frederik çocuk yü. günde sakin ve müsterih bir tebes- sümle uyuyordu, Genç kız uyandırmadan itina ile bir battani: yeye sararak kollarımı aldı ve tek-| Tar verandaya çıktı. Sonra yüzüstü yere yatıp kıymetli yükünü Filipe uzattı, haki- du- çocuğu Birkaç dakika sonra otomobilleri | son süratle Londraya doğru ilerli yordu. Barbara işiktan müteessir olma, ması için battaniyeyi çocuğun gör lerine çektiği zaman Frederik bir- denbire uyanarak evvelâ şaşkın şaş- km etrafına bakındı, sonra Barba. rayı görünce doğrularak: — Babsm nerede? diye sordu. — Baban mı? — Evet, bugün onunla öyle gü - zel oyunlar oynadik ki, ben bir mi- maral halk düşmanı oldum. Ba - bamla Mösyö Gordon beni polisler- den gizlediler, Annem böyle oyunla rt hiç sevmez ama, babam sevij battâ polislerden İyice gizlenebil. mem için büyük bir radyo alıp beni içine koydular, Radyoyu sen de gör. dün değil mi Mis Barbara? Ben se- nin onlarla konuştuğunu duydum a- bu adamların ço.| 3 nmes odamda ;İdaraftarı mısınız? ma oyunu .bozmamak için tahii sesi| mi çıkarmadım. Arnem sabahleyin | beni görünce kimbilir ne kadar şn şıracak? | — Baban seni sabahleyin tekrar annene götürecek miydi? — Herhalde götürecekti. Beni &ö| tünce öyle sevindi ki anlatamam, Ne dersin Mis Barbara, babam artık bi sim yanımıza gelecek mi? — Elbette gelecek, hsydi sen şu battaniyenin altma gir ve gözlerini kspa da polisleri bir kere daha al. dntalım. Sessizce cizarasını içen Filip sor. du: — Şimdi ne yapa — No yapacağımızı ben de hilmi yorum. hleseleyi büsvütün karı dık, Anlaşılan çocuk babasını çok seviyor, — Annesini de seviyor, — İşte asl het b sine gi babasından ayri kalacak, babasina bıraksak... O£, bu izin içinden çıkılacak gibi değil — Hakkın Bari skill mevkide kaldık Çocuğu simdi tekrar anne, var pacağımızı bir an evvel kararlaştır malıyız, — Aklıma bir ş 1 dinledikten son- dı: “H iğin işleri büsbütün karıştırmaktan başka bir şey mış olma; » meseleyi polise haber fo cesaret dilik 1 kere tecrübe fak olu Filip birkaç dak düd ettikten sonr: edemiyecek, ben ere ederim. Bir aval m de gir tered. takat polisler çocuğu kaçırdığımı anlayıp da beni tevkif etmeğe kalkarlarsa kurtaracağma RTES baranm odasına kız soğukka rek: rince genç ğını mul — Frederikten hiçbir haber yok mu? Diye sordu. — Hayır, yalnız bu sabah uya « zarfı buldum. Baş ki içinde neler yazdığım bildiği halde ara İlinin uzattığı kâğıdın hiçbir gey bilmiyormuş gibi hare « ket ederek merakla okumağa baş“ ladı, — Mektupta şunlar yazılıy arın sabah telefon edip size bir randevu vereceğim. İsterseniz gelirken arkadaşlarınızdan birini de beraber getirebilirsiniz, eğer teklifi mi kabul ederseniz oğlunuz salimen isle elilöcektir, Fakat şunu da w. nutmayın ki, polise haber vermeğe kalkıştığınız fakdirde çocuğunuzu bir daha hiç görmiyeceksiniz., Barbara okumasını bitirdikten sonra: — Tabii, randevuyu gideceksiniz? değil m > — Siz de polisi haberdar elmemek — Bana kalırsan bu mesele kak kında kimseye bir şey Si Çünkü oğlunuzu kurtarmak için ve- receğiniz para #iz! hiç de sarsmıya- cak, eti — Paranm ne ehem var? Yalnız tekrar oğluma kavuşabil - Sizden bir şey daha rlon e. değim Mis T , benim yarm r götürebileceğim candan ar kadaşım yok, meaba size böyle bir teklifte bulunsam kabul oder misi, niz? Öğlene doğra telefon ça bancı bir ses diği adrese iy Saat fete Tili ile Barbara küçük bir apartımanın kapısını ça Kapıyı açan genç bu maskeli adam, aziyette ka: (Devamı 14 üncüde)