Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
— Alâkası var. Masanizin yanın LE" Oturduğunuzu tasavvür edelim. dmba masanızın üstünü aydınlat- :;Iıîi fakat odanın diğer tarafları ka sivıiıkta kalmıştır. Bu esnada biri- tğy ; Meselâ Pettigrevi çağırmak is- İnce ne yaparsınız? oe Sefonla veya Mis Farren va. Sıtasile Çağırırım, m;)_şğmdilik Mis Farrenle telef?- te!ef" tarafa bırakalım. Pettigrevin Onu meşgul ve Mis Farren de Sinda değil. Bu vaziyette ne ya: Parsınız? '5'_— Zile basarım “Printing daire- ' nden (Pirinting gazetelerde kul- antlan bir nevi telgraf alıcı ve ya. îîı Makinedir) bir hademe çağırı - — Yavaş yavaş meseleyi kavrıyo: Fum. Dostum Doyl, “pirinting dai- FTesi,, şefini çağırır mısın? PDOYI dışarı çıkınca Furlong, Sir Etere döndü: b — Gelecek zati isticvabı yalnız Aşima yapmak istiyorum. Sizin su âl sormamanızı rica ederim. — Hay hay. | Biraz sonra “Printing dairesi,, şe- ! Conson içeri girdi. Furlong: a Bonsuvar, dedi. Arkadaşınız *ttigrevin saat kaçta öldürüldüğü. TÜ tesbit etmeğe çalışıyoruz. Bu ak Satm Sir Peterin dairenizden hademe îzğ;np çağırmadığını hatırlar mısı- — Hatırlarım tabit efendim. Hat- a Sir Peterin mutattan evvel gel- “İğini anlıyarak biraz şaşırmıştım. — Sir Peteri 0 zaman gördünüz Mü> ; — Hayır efendim. Zil çalınca he- Ten bir hademe gönderdim. — Bu hademe burada mı şimdi? “> Evet, — Buraya gönderir misiniz onü; f larında kadar zeki görünüşlü bir ço Cukla içeri girdi: — İsmi Milligandır. Furlong sordu: , - — Buü akşam Sir Peter sizi ça - mı? — Evet efendim. — Sir Peter size ne emretti? — Bana “M. Pettigreve haber Ver, kasada saklanmak üzere verdi- Rim zarfı istiyorum.,, dedi. — Peki, Hafızanız kuvvetli ma- Sallah! Bunu tabit M. Pettigreve bildirdiniz? — Eyet efendim. — Zarfı size mi verdi? — Kasayısaçmak üzere anahtar- larını çıkardığı zaman ben böyle ya Dacak sandım. Fakat sonradan fik. rini değiştirmiş olmalr ki bekleme - Memi ve zarfı Sir Petere bizzat ken, disinin götüreceğini söyledi. — Peki, Soracaklarım - bukadar. teşekkür ederim. Kapı kapanınca Furlong: | — Artık şüphe kalmadı, dedi. Bi- risi sizin hüviyetinize bürünerek bü Taya girmiş. Bu meçhul adam sizin çalışma şeklinizi de gayet iyi bili - Yor. Gazete sahibi arkadaşına dikkatle itiraz etti: — Pettigrevi hizmetimdeki adam- İardan birisinin öldürdüğünü iddia etı;n : sanırım ? ""“"S AYağa kalktı: — Sünü veya bunu iddia ve ta- Savvur etmek neye yarar? Ben Sâd£ Y atilin burasını ga- yet iyi bildiğidir. Dostum Doyl, si- | zi evime davet etmek isterdim. Uy- kunuz gelmediyse gidelim. Birer vis ki içeriz. — Maalmemnuniye, Tekrar Sir Petere döndü: — Gecen hayırlı olsun dostum. Sir Peter sinirliydi. Matbaa kıs. Mıma geçti ve gazetenin taşra pos- tası tabını şiddetle tenkit ederek a" lâkadarlara çıkıştı. V Dayl jile Furlong, karşılıklı otur - muşlardı. Viskiler geldikten sonra isLdong sordu: k.——i.* Ğ â- n -4 lit ga ' — Pettigrey hakkında ne malü - matınız var? " — Dikkâte değer bir malümatım yok, — Sir Peter onu fevkalâde met- hetti. Hiçbir düşmanı olmadığını söyledi. Doyl tereddüt etti: — Söyliyeceklerim tamamüle ara mızda kalacak değil mi? — Tabii, Bildiklerinizi söyleme . nizi bilhassa rica ederim. — Sir Peter çok iyi kalpli bir a- damdır. Sert görünmeğe çalışır, ha- kiki tabiati budur ve herkese iyilik etmek ister. Bilhassa gazetesile be- | raber yükselmiş eski memurlarına büyük bir muhabetti vardır. Pettig- rev de bunlardan biridir. Bu sözlerimle Pettirgrevin koyun görünmeğe çalışan bir kurt olduğu- nü söylemek istemiyorum. Ancak o kusurlarını Sir Peterden saklamakta çok mahirdi. Meselâ arkadaşlar o. nu patronun sandığı gibi sevmez - lerdi. Müteveffa birisine kızdı mi zavallıya cehennem hayatı yaşatır- dı. Gazetecilikten anlar mısınız bil- mem? — Hemen hemen hiçbir malüma- tım yoktur. — Gazetede bir gece sekreteri, ya- ni gece yazı müdürü mühim bir şalı siyettir. Böyle olmasına Trağmen Pettigrevin gündüz çalışan arkadaş lar üzerinde hemen hemeti hiçbir o. toritesi yoktu. — Yani sempatik değildi. — Hayır. Ben onu her zaman tü- haf bir adam telâkki ettim. Bir noktaya da dikkat etmenizi is. Pettigrev ile aramızda hiçbir hâdise geçmedi ve bana karşı hiçbir hak - sızlık yapmadı. Bu sebeple ona kar şt şahsen hiçbir kinim yoktur ve ö- cak katili bulmak için maktulün ku surlarını da söylemeği lüzumlu gö- rürüm, Furiong muhatabını süzdü: meği pek istiyordum. — Fazla malümatım yok ki giz- liyeyim? Bir nokta daha: Kapalı, içine çekilmiş bir tabiati vardı. Be- kârdı ve yaptıklarından ziyade yap madıkları hayretimi çekerdi. Oyun bilmezdi, içkiye düşkünlüğü yok - Nakleden: F. K. tu, her hangi bir iptilâsı mevcut de- gildi. Fikrimce Pettiğrev karakterde olan adamların işleri haricinde bir meşgalesi olmak lâzımdır. Halbuki ben önün pul kölleksiyonu gibi bir merakı olduğunu bile bilmiyorum. Bu müşahede işinize yarar mr bil- 'mem, fakat üzerinde durulmasının favdalr olacağıma kaniim. Furlong, misafirinin bardağını ikinci defa doldurdu. ' — Doyl, dedi, benimle sami . mi olarak konuşalrm: Pettigrevin katilini meydana çıkarmak isti. yoör musunuz, istemiyor musu - nuz? — Ne demek istiyorsunüz? — Doğrudan doğruya hedefe ğideceğimiz yerde beyhude vakıt geçirdiğimizi söylemek istiyorum Cinayetin matbaayı zayet iyi bi. len birisi tarafından işler.liğini biliyoruz. Sir Peter bu ihtimali şiddetle reddetti, Siz de onun gi- bi mi düşünüyorsunuz? doğruldu. — Hakkımız var, diye söylendi. Beraber çalıştığım — kimselerin böyle korkunç bir cinayeti işle . miş olmak şüphesi altında bulun maları beni çok müteessir ediyor. Katili bulmak işinde elimden gel diği kadar yardım edecefğim, bu- nunla beraber muvaffak olacağı. rızdan emin değilim. — Yardım vaadinize teşekkür. Muvaffak olacağrmdan niçin şüp helisiaiz? y — Halledilecek muaâdelenin hiç bir malümu yok da ondan, Ev - Vvelâ Ginavetin saikini farkedemi. yorum, Mektup hikâyesinden baş ka ortala bir şey yok. — Sebepsiz cinayet -olmaz. — Tabii, Fakat bu 'mmıkça.ığf "f%gaü : edemezsiniz. — Pettigrevin kapalı karakte- rinden bunun için bahsettiniz ga. ilba ? ; — Evet. Diğer taraftan mat- baaya kadar gelip Sir Peter rolü de soğukkanlı bir adamm izini vermemek için her türlü tedbiri lâzım, (Devami var) Doyl, cigarasını ateşe atarak | gebebi bul- yapmağa cesaret edecek derece- |- almış olacağmı da kabul etmek — e Maymun Baba, anne ve kızları.. 20 yaşında bulunan Peride, diz- leri üzer'ne kıvırcık tüylü bir köpek, amuzunda bayaz bir kedi ol?uğu halde odatın. da hayal ile vakit geçiriyor. Bu sırada babası ve annesi içeri giriyorlar; Peride — Siz misiniz?, Ânne — Evet; Bayan Müker- remden mektup aldık. Ne yazıyor, | bilir misin?, Peride — Müstakbel kain val. demden mi?, — Anne — Evet, Fakat artık müz- takbel kainvalden değil.. İzdiva. | cınızın bozulduğunu yazıyor. Dün nişanlın ile olan mülâkattan sonra hepimizin arzu ettiğimiz bu izdi- vaçtan vazgeçmemiz lâzım geli. yor. Çok tanımız sıkıldı. Bu izidi- vacın olmasını istiyorduk. Şimdi sana bu mektubun sebebini soru. yoruz.. Dün aranızda ne geçti?. Peride — Bayan — Müketrem mektubunda hiç bir sebep göster- miyor mu? Anne — Müphem — cümleler.. Meselâ “aralarında anlaşma ola- mıyacağından, tabiatleri biribirine uymadığından...,, falan — diyor.. Bunların mânası ne?. Peride — Galiba hayvanlar için, Anne — Ne hayyanları?! . Peride — Benim hayvanlarım.. Anne — Bu izdivaç işinde hayvanların ne tesiri var?. Peride — Çok, çok tesiri var.. Müsaade edin de anlatayım.. Dün Bay Lâtifle ilk defa olmak üzere -görüşüyorduk. Bizi yalnız bıraktı- nız., Bu sırada ilk işim kendisine' hayvanlardan bahsetmek ve hay . vanları sevip sevmediğini sormak oldu, Anne — Bir insan hiç nişanlısı- na böyle şey sorar mı?. Baba — Eh, ne cevap verdi?. Peride — Hayvanlardan nefret etmediğini söyledi. Bu cevap be. nim pek te çok hoşuma gitmedi. Kendi hayvanlarımı göstermeği teklif ettim. Anne — Ne saçma fikir!. Peride — Bu teklifi hemen ka- bul etti. Hepsini gösterdim. kediyi de, köpeği de, otuz küuşu da, kır. mizı balıkları da, kaplmbağayı da hülâsa hepsini gördu. Kaplumba. ğayı eline aldı;gbirkaç gülünecek şey söyledi. Anne — Gene pek terbiyeli a. dammış. .Başkası böyle hareket etmezdi. Peride — Dur anne, Bu ziya- yaretten sonra kendisine hayvan: ları ne kadar sevdiğimi töyledim. Evet, çılgınca olan bu hayvan mu habbetini saklamadım.. Hattâ ser- bestçe: “İşte ben böyleyim. Be. ni ya zevceliğinize bu halimle ka- bul etmeniz, yahut ta bırakmanız lâzımdır.. Bu sevdadan bir türlü vazgeçemiyorum!,, dedim, Baba — Ya,one dedi”. Peride — Beni sarararak dinli Yyordu. Anne — Zavallı delikanılı.. Bel- ki seni cidden seviyordu. Şimdi kimbilir ne kadar sıkılacak.. Peride — Merak etme, elbette bir eğlence bulur. Hülâsa kerdisi. ne son sözlerimi şöyle söyledim: “Eğer benim, karınız olmamı is- tiyorsanız hayvanları sevmeme müraade etmeniz lâzımdır. Fakat bu kadarı da yetişmez, Onları siz de seveceksiniz. Ve bu yüzden be. ni hiç sıkmıyacaksınız. .Sonra hep sini, burada gördüğünüz hayvan- |ları tarmamen evimize alacağım, .. Hiç birini burada bırakamam!.,, İtiraf ederim ki bu dakika Bay | Lâtifin pek fenalaştığını hissettim, “Bütün buhları eve mi alacağız?,, efendim iyice düşününüz!,, Bu- nun Üzerine güldü ve kibar bir ta- vırla : “Oooh, bayan düşündüm!,,. dedi. Bu sözleri riza gösterir gibi söylemişti. Fakat ben şüphe edi. yordum, Demek aldanmamışım, Baba — Bu kadar mı?, Peride — Bu kadar, Baba — Öyle ise ehemmiyeti yok, Meseleyi gene bir yoluna ko- Tuz. Peride — Nasıl?, Yazan: Hikâyeci Baba — Nas:| olacak? Hayvan. larından vazgeçersin! . | Peride — Kat'iyyen... Sonra hepsi ölsünler değil mi?, Baba — Biz burada bakarız. Peride — Kim, kim bakacak?! . Kapllmbağayı dizlerine — âgen mi alacaksın?. | Baba — Tabit hayır, hizmetçi- ler. | Peride — Kat'iyyen evlenmiyhî ceğim, .Evlenmek istemiyorum .. Beni zorlamayınız.. Anne — Fakat sen bizi üzüyor sun! Hayvanları sevmek, anladım. Fakat her şeyin bir derecesi var <. Peride — Beni tekdir ediniz; hakkınız var.. Fakat bu sevgimin hiç kimseye zararı yok ya!l, Baba — Zararı yok ne demek, Seni evlenmekten mahrum ediyor. Peride — Ben koca aramıyorum kil.. * Anne — Biz arıyoruz. ' Peride — Öyle ise hayvanları sevecek bir koca bulunuz. | Anne — Ne hainsin! Evvelâ bın: köpek istedin, aldık.. Sonra bir An kara kedisi istedin.. | Baba — Aldım.. Şimdi bütün perdeleri yırtıyor., Sonra da iş küş lara, kaplüumbağaya geldi. Daha ne istiyorsun?, BiT Peride — O kadar mesudum ki! Fakat bir şey almadınız: O büyük köpek hatırmıza geliyor mu?. ! <sna — Şimdi ondan bahsin ©1 rası değil., | Peride — Evet, galiba maymun dan bahsetmenin de sırası değil!. Baba — Müstekreh hayyvan.. — Peride — Fakat küçükleri?!. — Baba — Hepsi müstekreh., Hem senin gibi genç kızların maymun- larr var mı?. B Anne — Evlenince bir tane alı- TIZ. x Petide — Dün Bay Lâtife bunu da söyledim. Anne — Maymun alacağ'ını mı?. Peride — Evet.. Öyle şaşırdı kaldı kil. Dedim ki: “Efendim size bir itirafım daha var. Daima bir (Lütfen sayfayı çeviriniz) — 4 Ne jrapm»alıydı? Kâğıdı sandalcının burnuna doğru uzatarak gordu: — Okumak — Hayır monsinyör. — O halde birine okut. — Onlar da benim derecem- de âlimdirler. Rolan müsterih oldu. Mek - tubunu zarfsız olarak bu cahil adamlara teslim edebilirdi. — Pekâlâ, Mademki okumak bilmiyorsunuz mektubun mün derecatmı size söyliyeyim. Ben burada kaliyorum. Venediğe dönmüyorum. ze vaadettiğim yüz ekü yok - tur. Goöndülcü Rolanın kemerinde *tatlı sesler çıkaran altınları gör müştü, Maamafih pişkin bir a- damdı. Biraz evvel öbür gön - dülcülere ufak, ehemmiyetsiz izahatları için bir sarı altin ve. ren adam her halde yalan söy- lemezdi, Bu sureti hareketinde ibelki bilmediği başka sebepler KAHRAMAN HAYDUD göstermekti. bilir misin?. oldum. arkadaşlarından mezsin. —0 halqe_ gondülünde nasıl Bambonun açık bıraktığı pen. Sandalcı ile karşı klrştyl:','. oluyor da bir hokka takımı bu. cere.... geldi, ö Üzerimde ise si. lunuyor? İskala Brinoyu kolundan ya- Hançerini çıkararak: vardı. — Zatalinize itimadım var monsenyör. Ne zaman avdet e- — liyorum. derseniz o zaman verirsiniz. — Sohra? — Hayır, o zamana kadar bekleme, Sana verdiğim bu mek tupile yüz değil, fakat yüz yir- mi ekü alacaksın. Okutmak is.. AĞT A TÇ LA miye çıkar, — Tabil efendim. — Bü pek basit ekselâns, göndülümün rıhtımda, hangi noktada bağlı olduğunun farkı na vardınız mı? — Farzetki farketmedim. — ©O hâalde zatailnize ben- ; deniz söyliyeyim. Ben göndülü. mü rıhtımda (Areten) insara- yıma iki metre kadar uzak bir yere bağlarım. 156 tediğimden maksadım da bunu — Madem ki muhteviyatını söylediniz. Artık dkuınşq gibi Rolan bu adama tamamen - emniyet edebileceğini anladı. Fakat, birdenbire yüzünü ye ni bir şüphe, yeni bir endişe iz- leri sardı. Sandalcıya sordu; 1 — Madem ki okumak bilmi - yorsun bittabi yazmak da bil - siyle bütün gondollar yanyana & Devami BÜ ! ( ve sık bir vaziyette sıralanmış — Belki zataliniz şairi tanı- mazsınız fakat ben onü iyi bi. rek Tıhtımı boydan boya yürü- meğe başladı. — Sonrası, Âreten ara srra . benim gondülümle kanalda gez ölüsü yanma gitmek, benliğini ezen, bitiren bu feci bir rüya olup olmadığını bir de- fa daha anlamak istiyordu. miyor, mütemadiyen — sürüklü. yordu. , ucu vardı: kan dar bir sokak idi. Yanmmda bir çocuk gibi ağlayan haydut olduğu halde kanalın kenarma geldi. dollar arasında bir açıklık gör. : ' - dü.. Şüphesiz burada bağlı olan KAHARAMAN HAYDUD fürler çıkıyordu. Sonta, birdenbire zaptedeme. diği göz yaşları bol bol akmıya başladı. Hıçkırarak ağladı. ;Saraya dönmek, Biyankanın hakikatin Fakat Roran, kolunu bırak- Rolanın elinde yalnız bir ip kalamış, onun şüphelerine, su- allerine cevap vermeden edeceği yolu arıyordu. takip Açık olan pencere kanala çı- Burada., gece olmak dolayı. duruyordu. Rolan gondolları tetkik ede- Birden bu sıraya dizilmiş gon. | ç - bir göndol eksikti. " yok. biraz ötede iduran diğer gondol. da'ı kaba bir ses yükselmişti: arıyorsunuz, Gece mehtap gez. mesine mi çıkacaksınız?, ' sin geldiği gondola atladı. çeri görüyorsun ya, eğer sora: — cağım suallerin bir kelimesine — yanlış cevap vetrirsen hemen — karnma saplarım.. Yok tamamen — doğru söylersen sana yüz ekü veririm., Hangisini istersin?. isbat edecek derecede ciddi idi. tabit! . kalan göndol hareket edeli, ne kadar oldu?. v mağa hazırlanırken çala körek — sür'atle gittiler. | 153 Rolan yan tarafta bulunan gondola atladı ve içindeki köş- kün perdelerini kaldırarak bak- trs — Lânet olsun.. Boş kimse — /Diye mırıldandı. Bu sırada — Hey! Arkadaş, goöndel mu — Rolan cevap yerine hemen se- — — Bana bek dedi < Bu hi || Rolanın sesi lâtife etmediğini Sandaler kekeledi : — Yüz eküyü tercih ediyorum B — Pekâlâ, burada yeri boş — — Ancak on dakika.. Ben yat. — — İçinde kim vardı?.! _