HABER — — Alişan Pos Pore « 2'NİSAN —1939.. HABERİN TARİHİ ROMANI : Alâeddin askeri, Türklerin bir bora gibi esip düşmanı tarümar etmelerin 11 Yazan: Muzaffer Muhittin 7 hayretle seyretmişlerdi Bir yerden tigi abidara el urup muztarib oluyordu. ieşkeri cerrarı tatara. Tatar gö- İzüne gubarı kârü zarla ruzu Tu. i şebi tar ettiler. Çil yavrusu gibi tarümar etti- ler. Ol leşkerin beyleri varıp pa- dişahları dergâhına ve kendule- » vaki olan vakayii ilâm kıl. dılar. Ertuğrul beyin yoldaşlığı- 1 öğüp terbiyetinde ihtimam kıl dılar. Sultan Alâsddine terbiyetleri am tesir etti, Emir Ertuğru- un muhabbeti eserleri gönlünde İyer etti, (1) Ertuğrul önlerine kattıkları canlı bırakmamış ve bunu eden Alfeddin askeri, rümar etmelerini hayretlerle İseyretmişti. Harb Sivas yakınlarında Ha. fik kalesi etrafında olmuştu (2). Ertuğrul yalnız oordusunun âşmetine güvenmiyordu. Ayni İzamanda tarihlerin az yetiştire- p büyük kahraman kuman- İdanlarına da güveniyordu. © Bunların arasında, Osmanlı ta inin de kurucusu olarak tanr- İnanlar büyük bir tarih boyunca İkahramanlıklar yaparak hayat . larını tarihlerin gerefli sayfala nakşettirdiler, | Akçakoca, Konuralp, Turgud Alp, Hasân Alp, Saltıkalp, Ab - dürrahman Gazl, Samsa çavuş ve kardeşi Sölmüş çavuş, Ay - kud Alp, Akbaş, Mahmud Alp, Karaoğlan, Karamürsel, Bahş . Ju, Karateke, Şeyh (Mahmud, 'argal, Mihmat, Karatekin her- ayrı ayrı bir ordu kadar kuv Hi kumandanlardı. | kuvvetten yılmaz haldeydi. ge padişahı Sultan Alâed- âi muavin kuvvet gibi kazan . niç ve bu havaliyi Sultan Alâeddin bilhassa İznik ıparatorundan yılmıştı. m en tehlikeli hudutları sayı - kederleniyor ve şu aris) (Teodor in küstahlıklarına JABER'in Edebi Romanı AN kl U y atar İeşkerini takib ederek bir| lerin bir bora gibi esip düşmanı| , İ sine dahil ve Ermeni Derbendi - inn başında Ertuğrul hiç| ne vâsıl oldu ve onlara burada Keykubadı evvel, bu hâdine-! haber alan İznik imparatoru Ru- yi duyduktan sonra Ertuğrulu; melide bulunan Akdağ tatarlari. ğı düşünmüş ve Söğüt ile Do-| kale boğazından geçerek Yenişe- kendisine | hir ovasında imparator leşkerile kayıtsız ve şartsız bırakmıştı, | birleşmeleri kararlaştırılmıştı, hisarı Sahib, Kütahya,lduna muntazırken Selçuk ordi “İS cahisar, Bilecik Selçuk hü .| sunun tecavlüzünü işitince ileri — karşı İznik #ükümdarlığı| hareket edip Yenişehir sahrasını! 7 Sultan Alâeddin yıllar geçlik-| le başladı. Üç gün üç gece de - l hareketi sayesinde düşman ru İstanbulun Lâtinler tarafın »| yu hezimet göstermişken tam bu nun tecesüzsüne sebeb olmuş velle âteşi harb tekrar alevlendi. Laskaris in tevessilli için şikâr olarak Söl - çuk hükümetini ele almıştı. Bilhassu Karacahisarlılar, A - "âeğdinin topraklarına kadar gir mek cesaretini göstermişlerdi. Sultan Alâeddin Keykubadı; evvel, astık boğazına tak diyen bu hâdiseye bir nihayet verme- ğe karar vermiş, fakat, bunu! Ertuğrula açmağı sultanlık şe . refine yedirememişti. Ordusu -İettiler, Bun başına geçerek bu işi kuv «| Tatarlar Rumeliye geçmek İ- vetiyle halletmeği düşünmüş vel çin geldikleri yolu tuttular. bir gün içinde hazırladığı büyük) Ertuğrul bunları İnegöle'ka . ordusuyla Konyadan hareket e-dar koğdu. Ertuğrulun maiyeti derek (Sultan öyüğü) civarına) ve sultan askeri gerek bu harb- gelmişti. den, gerekse geçtikleri yerlerden Hakan Ertuğrulun şöhret vel pek çok ganimet ve esir aldılar, Kudretinin cihanşümul hale gel . mesine sebeb olan bu tarih vaka #inı Tarihi Osmani encümeni ta- rafından yazılan Osmanlı tarihi 565 inci sayfasında şöylece tes- bit ediyor: tarlar kalmıştı. Şu suretle tazelenen harb bir. gün bir gece daha devam ederek yine hasmın inhizamile neticelen âi, İmparator ve tatarlar biribirin rinde sultana (Bozöyük) de mü- lediler, Sultan şu parlak muzefferi - zl Jen ayrılarak birer tarafa firar| manlarla böylece nereye osavlet etse, bütün kuvvetler, asker, or. Sultan Alâeddin Ertuğrulu ça- I ğırarak: — Kahramanım, Dedi. Tedmi- ri âdaya devam gerek, me der - sin? nım. Cenub cihetinden tazyild - ime izin ver, Büiznillâh muvaffa - | ! Galiben ve ganimen avdetle - mez. İlkönce Neşri kıyet müyesser olur. — Pek âlâ, istediğin gibi hare- ket eyle, Sakın ola ki istimanla. rı kabul edesin! (Devamı var) (1) Bu an, Behcetütte- varih, Tarihi Osman bahset. yazmış ve ildrisi teammümüne sebeb ol- lâki olarak ordusuna iltihak ey. muştur. Ertuğrul zeki adamdı. Tatarı | tanımıştı. Bu itibarla Ertuğru-| “Ertuğrul dahi sultanın mal -) Gaziyi fevkalâde taltif ve haberi Kındaki rivayetler uydurmadır. yetine iltihak için oraya gitti;| zaferi aldığı mahalli teyemmü - | (2) Bu harb yerini hiçbir mü- kabilesinin cengâverlerile ordu .jnen (Sultanönü) tesmiye eyle - iverrih yazmamıştır. Yalnız Hü - ya girdi. Bu münasebetle sultan'di., kendisini huzuruna kabul ile i- "seyin bin Mahmut Beyati Havek Ertuğrul, maiyetindeki kahra- diye yazmıştır ki bu Hafiktir. zaz eyledi. Sultan Alâeddiri Key- kubad, Ertuğrulu akıncı askeri - nin sordarlığına ve ordunun pig. darlığına tayin ve mniyetine kuv vel kâfiye tertib etti. Böylece taarruz tertibatı alın- dıktan sonra ordu İznik impara- torluğu arasisine doğru hareke- te başladı. Ertuğrul pişdar kuv. vetiyle ilerliyerek dilşman arazi Çapraz eğlence: i tesadüf etti. Sultan Alâeddinin tedarikini oo4aAruU SOLDAN SAĞA: 1 — Şehinşah İran - Mah, Bal yapan » İçinde kuş besleriz, 3 — En keskin içki İstanbulun yeni mebuslarmdan, 4 — Meylet- tirme - Bir ağacım teferrüatından, — Et beni -İlâç (öz türkçe), Bir kadın adı - Vukua getirme — Iktidar « Allah, 8 — Kassem - Bir nola, 9 — Aileler - Bir erkek , 10 — İçine su konan kap . Ü- çüncü şahıs zamiri - Arazide yük. sek bir yer, le ittifak edip onların Çanak- . Beri taraftan İmparator Ceni Sipah ile müttefiklerinin vücu-| tuttu, Mubarebe Ertuğrulun savleti-| | İ vam etti, Bu vegayı sedidde Er- tuğrulun şecaat ve müldebbirane tan sonra hemen vâzgeçmişli. Şim. | güzel kadını,, demeliydiler. di aklına gelen bir başka tuvalet le bu düğüne gitmek istiyordu. Bu, etekleri yeşil tülden yapılış, be - deni zümrüt rengi ştrasla işleme ve “Dünyanın en güzel kadını,,. arkası tamamiyle açık ve belinde güzel pembe çiçekler olan bir elbi- seydi, Bu tuvaleti dün sabah ısmarlamış ts Bu sabah provası yapılmıştı. Bu gece gelecekti. Terzi: — Tam saat yedide, Demişti, Saat dokuzu geçtiği, ona yaklaştığı halde elbise hâlâ mey - İmani yoktu, Kevser bu elbiseyi giymekte ısrar ve inat ediyordu. O, bu gece herikulâde güzel ol . içim, küçük Se| mak istiyordu. beyaz lâma tuva : a 3 GC yaptığı şeye ömrünün ni- lâ ısmarlamanştı. a iz gi — w hayetine kadar yanmalıydı. k elbise terziden geldiği ö in vik Sete di ka “Ah ben ne yaptım? demeliydi. yu öğ Ve bi gece düğüne davetli olan bütün erkekler hep onun ctrafını beyaz tuvaleti ısmarladık ! sar ılar, Ona: “İstanbulun en! ii akel m Bilali Iryacağı vw "Tuvaletin üzerindeki pudralıktan aldığı kocaman bir hopu tetir bir okşayış hafifliğiyle, yanaklarından boynundan, omuzlarından geçirdi. Sonra sabırsız bir sesle; — Sevim, terziye bir kere dah? teleflone ct! o Diye homürdandı. b: saydıkları ordinaryüs profesör Muhsin Atlısoy, terbiyeli bir may- mun gibi ilerdeki mai döşemeli, ge- niş beyaz koltuğun üstüne oturmuş biraz çıkık göbeğinin üstüne elle rini dayamış, gözlerini kısmıştı. Kendisini iş başma davet eden vazilesini mi? Yaptırmakta olduğu! apartmanın yakında getirmeğe bas idatı mı, yoksa karısı" nın bir türlü gelemiyen filâlı tuva. letini mi düşünüyordu? Kimbilir, belki de bunların i yordu. Bütün YUKARDAN AŞAĞI; A — Frarsanm merkezi - Bağlı ma, 2 — Döller- Ay'manasına Arap edatı, 3 — En kısa roman Keder (matem), 4 — İlmi (öz türk çe nisbet ekile), 5 — Tezkâr - Vekil 6 — Beyan etme, 7 — Sarih, açık (renikçe, fakat Jisanımızda çok kul- lânılır), $ — Emirler - Tersinden okuyunca ilâve olur, 9 — Bal - Bir şeyin aynen sureti, 10 İçinde varye te numaraları olan eğlence yeri, our İ birini düşünmüyordu da sadece w-| yukluyordu. “İler iyi çalışmıyor demektir. Bu,ltır. Azrailin SE vaktinden | İ Fazla ihtiyarlık yüzünden ölüm o kadar nadirdir ki, buna artık a — deta tıbbi bir hâdise göziyle bakıl. maktadır. Ekseriya hayat, önüne geçilmesi imkânı olan bir hastalığın İ neticesi olarak vaktinden evvel s0- na erer, Filvaki son asır zarfında insan ömrü vasati bir hesapla 20 sene daha uzatılmıştır. Lfkin bu, hemen hemen münhasıran çocuk vefiyatının asgari hadde indiril - İdan zaptı, İznik imparatorluğu. | esnada Akdağ tatarları yetişmek | dular, halk deniz hücumuna ma-İmiş olmasından ileri gelmektedir. l ruz gibi darmadağınık olup kaçı Düşman askerinin kısmı aza -|şıyorlar, evlerini, barklarını, da-| ginin fevkinde bir tek sene kazan- *İ| mı evvelce münhezimen dağılmış! varlarını, silâhlarını, kadınlarını | mamıştır. olduğundan ortada imparator ve bırakarak canlarını kurtarmağa! 50 ile 70 yaş arasındaki yaşa . maiyeti hassası ve yeni gelen ta-| çalışıyorlardı. Son iki nesildenberi hayat 35 ya mak ümidi bundan yüz sene evveli” ne nisbeten daha azdır. Şu halde bizi vaktinden evvel öldüren me - şum kuvvetler nelerdir? Bu kuvvet. lere karşı koyabilir miyiz? Dünyada ölümü intaç eden dokuz sile; Kalp hastalığı, kanser, nüzül, tatülmie, kazalar, böbrek iltihabı, verem, diyabet ve apadisittir. Azraili vaktından evvel davet et. memenin en baş çaresi senede bir defa iyi bir doktora gidip tepeden tırnağa muayene olmaktır. Bunu çoğumuz bildiğimiz halde içimiz- ii ancak bir kaçımız tatbik ede- | acillizeda başgösteren has » | talıkları vaktinde, daha kökleşme - yetten mahzuz olarak Ertuğrul” lun iki tarafı da tanımadığı hak-| den keşfedip önlemek ölümü uzak laştırmak demektir. Meselâ bir Wdrar tahlili lüzumundan fazla ge- ker gösteriyorsa doktor hastası. nır şeker hastalığma müptelâ ol- duğundan şüphelenir. Hemen per- İhiz tavsiye eder. Hastalık ka- tiyetle tahakkuk ederse vaktinde pılan tedavi ile hasta ömrü tabi- mi doldurur. Travel kan höcreleri bulunursa böbrek. belki de bademciklerin mütemadi yen şişmesinden veya diş İltiha- bından mütevellit bir kan zehir- lenmesidir. Derhal icap eden ted. birler alınır ve hastalığın sey- ri durdurulur. Verem ve kan serin ilk safhalarında ensicenini tâbi olduğu değişiklikler röntgen le kolayca meydana vurulabilir. Kalp sektesinden ölümler bütün diğer ölümlerin hemen hemen üç mislidir. Dimağda nihayetlenen şiryanların patlamasından tevel- İlüt eden inmeyi de hesaba kata »- i cak olursak kanın deveranile a- İlâkadar hastalıkların tevellüt et- İtiği ölümler bütün diğer ölümle. ire müsavidir. Bugünkü medeni hayatta kökleşmiş olan iki fena âdet ortadan kalkarsa ölüm nisbeti de birdenbire mühim nis- bette azalmış olacaktır. Bugünkü Yaşayış târzımızda hayatımızı ke bir sürü sözler söylenmişti. Ve on- dan sonra onların bu sevgisi adeta , Fakat hiç şüphe yok ki, şimdi şu ' meşru bir izdivaca benziyen bir hu anda şu dakikada Kevser, bir tek) susiyet kazanmıştı. şey düşünüyordu. n Saffetle evlenişini... Cavidin Saffeti sevmediğini bili - İstanbulun “Yedi milyo: belâ!,, lâkabını verdikle- ri bu çirkin kızla evlenmesinde sev ginin en ufak bir rol oramıyacağı. nr, bu izdivacı yapmasında yalnız menfaat endişesinin âmil olduğunu Hastanede herkesi karşısında tir | müdrikti, tir titreten, talebelerin bir Allah gi: | Fakat buna sağmen onun evleni- şini kendi şahsiyetine yapılmış bir hakaret olarak telâkki ediyor ve Cawidi, Cavidini bir çılgın gibi kıs* kanıyordu. Bu beş sene içinde her yere bera. ber davet edilmişlerdi. Birinin bu- lunmadığı bir mecliste diğerini gür meğe imkân olmamıştı. Her ziya - fette, hattâ resmi akşam yemekle- rinde bile Cavit daima. Kevserin solrada vanına oturtulan insandı. Profesör Muhsin Atlısoy, Kevse. re ancak bir baba gibi refakat e - derdi. İstanbulun bu müthiş dedikodu. sunu bilmez miydi, yoksa bu dedi- | koduya aldırmaz mıydı? Kevser bile bunu farketmiyordu. Fakat Muhsin Atlısoyun karısı - nı sevdiği, çok sevdiği muhakkak- Beş senedenberi, aralarındaki bü! tr. Onun bir kölesi gibiydi. En u - münasebeti , Istanbulda tek sindi. Bütün İstanbul onların seviştik - erini biliyordu, Münasehetlerinin dedikodu olmuş, onun hakkında başlangıcında küçük Sevim yı bilmiyen | fak bir kıskançlık göstermeyişinin n belki yalnız kocası Muh-| sebebini hiçbir şeyin farkında ol - madığına atfetmek pek doğru ve pek mantık'ı olurdu, Teyzesi: “Telelon et. .derdemez inden fırlamıştı. Ve hemen koşarak koridordaki gelişini geciktirebilir miyiz ? evvel öldüren meşum kuvvetler nelerdir ? yaa tâbi tutulmaları iyi Ri itiyat haline getirdiğimiz fazla yorgunlukla müzmin, pia boğazlığımız ve oburluğumuzdur. Hayatımızın hızını ve yükünü art tırdıkça vücudumuzda zehirleyici maddeler birikmeğe başlar. Bu ze hiri defetmek için kalp ve damar lar muntazam bir kan akırile yüklenirler, Bu da tansiyonun bir denbire artmasını intaç eder. Bü- tün bünye gayritabii bir tazyik altında çalışmağa başlar, neticede ya sektei kalp, yahut da nüzüf bir kişinin daha kanıma girmiş o . lar. Lüzumuodan fazla yorgunluk ve onun tevlit ettiği tansiyon faz“ lalığı müdebbirane bir tarzda ta- yin edilen bir dinlenme programi- le kolayca tedavi edilebilir. Hattâ yemeklerden evvel kısa bir müd . det istirahat etmek bile tansiyonu bir hayli düşürür. Lüzumundan fazla yemek ye « mek sade hastalıklara karşı mu - kavemetimizi azaltmakla kalmaz, hâzim cıhazının hazım vazifesini vücut zehirlenmeğe başlar. Kalça Jarınızın üzerinde ve karnınızda taşıdığınız katmer, katmer yağ tabakaları kâlbimize ve da, marlarımıza lüzumsuz bir yük tahmil ederler. Otuz beş yaşından sonra lüzumundan fazla kazan . dığınız her kilo hayatınızı yüzde iki nisbetinde kısaltır. Çok giş - mansanız hemen perhiz edip za- yıflamağa başlayınız. Otuz beşi- ni aşanların ağırlıklarına çok dik kat etmeleri, yaşları ve boyları nis betinde ağır olmaları iktiza eder, Son birkaç sene zarfında öyle seromlar icat edilmiştir ki, bazı tip zatürreelerden vefiyat hemen hemen hiç mesabesine inmiştir. Maamefih zatürrienin anan Wbaron kite gün zarfı mahiyetinin tesbit: edilmesi şart . Ge otuz sene evvel ölümü intaç eden hastalıkların en başın- da verem gelirdi. Bügün tıp âlemi o kadar ilerle- miş ve o kadar yeni tedavi usul- leri bulunmuştur ki, verem müh. dereceye düşmüştür. Onun en iyi tedavisi açık pencereli odada uyu mak ve bol istirahat etmektir. Büyükler arasında pek mühliklik bakımından ancak yedinci derece ye düşmüştür. Onun en iyi tedavi» si açık pencereli odada uyumak ve bol istirahat etmektir. Büyükler arasında .pek mühlik olmıyan veremin en fazla zarar ver. diği gençliktir. Binaenaleyh ço- cukları açık havada büyütmeli, gençleri açık hava muhibbi yap . manın usullerini bulmalıdır. Mu. ayyen ve mutat kilodan eksik a- ğırlıkta olanların bir tüberkiilin (Devamı 10 uncuda) telefonun başıma gitmişti. Şimdi konuşuyordu: —Saat on oldu; teyzem pek si. nirlendi. Olmaz efendim. On daki- ka yarım Saat demektir. Otomobili yollryayım mı? Ama pek rica ede rim... Zaten otömobil on dakika sonra oradadır. Peki... Şimdi oto - mobili yolluyorum. E4— Telefonun öteki ucunda Lerziha. nenin kalfası duruyor. Ve düğüne İ geciktikçe sinirlenen Sevimin söz - lerine dewap veriyordu. Telefon | müdürüyet odasında idi. Müdüri İyet odasmın kapısı aralıktı, Apart man süslü holü karanlıktı. Fakat tam bu kapının karşısındaki atöl - yenin kapısı açıktı. Ve açık kapr dan dökülen kuvvetli bir ışık *o » fayı da yarı aydmlatmıştı. Atölye abajörsüz, çıplak ve kur. vetli ampullerle apaydınlıktı. Odanın ortasındaki geniş bir ma- sanm üstünde yeşil bir tül yığını ve bu yeşil tül yığınının üstünde dört genç baş vardı. (Deremi var)