17/86 da . İstanbul ve Türk kadını <Türk kadınlarının çoğu yaradılışta çok güzeldir; fakat aklık ve kızıllığı kötü kullanıyorlar » “ daçının sargısı elmaslar içinde pırıl pırıl yanan kaplan paşanın baldızı, korkunç bir zenci kadının kucağına oturmuştu ş bizi görünce korktu; zencinin kolları arasına atıldı,, Geçmiş asırlarda wemlekelimi- ze gelmiş olan ecnebi seyyahların Türkiyeye dair yazdıkları eserle ri “Türkiye seyahatnameleri,, se- risi adı aitında dilimize çevirme" ğe başlayan Reşat Ekrem Koçu, bu serinin üçüncü kitabim da niş retmişlir, “1786 da Türkiye,, ismini taşı" yan eserin mukarriri Elisabeth Craven'dir. Reşat Ekrem Koçu, kitaba koyduğu ön sözünde mir harririn hüviyetini şu suretle be- lirtiyor; “Elisabeth Craven 1750 de doğdu. 1882 de öldü. Lord Cravenden bo * şandıklan sonra küçük Alman hür kümdarlarından Anspach - Baireut margrafi Frederic ile evlendi. Prens “rederic, Prusya kralı büyük Fre- teniydi. Sahip olduğu iki sliği 1791 de Prusya kralma sa“ tarak zevcesile beraber İngilterede yerleşmiş ve 1806 da ölmüştür. Elisabeth, ilk kocasından ayrıla” cağı sırada uzun bir seyahate çık- miş, 1785 haziranından 17786 a ya, Venedik, Viyana, urg, Moskova Üze“ rinden Kırıma, Kırımdan İstanbu la geldi. Buradan Yunanistana ka dar gidip geldikten sonra Bulgaris- &lak, Transilvanya üzerinden Anspacha gitti. Bu seyahat €sna sında da Prens Frederic'e seyahat mektupları gönderdi. Ben, bu mek- tupların içinden memleketimizi alâ- kadar eden bazı parçaları 1786 da Türkiye adı ile lisanımıza raklet Aşağıya seçerek aldığımız parça “1766 da Türkiye,, eserinden 8 Jununıştır ki, İstanbulu anlatiyor: Galatayr İstanbuldan — ayıran li- mandan, Haliçten bahsetmeliyim. hrin Iâğımları buraya dökülür, Gümrükler, salaş dükkân lar, mahzenler ve gemi tezgâhları, kalafat yerleri Halicin o sahillerine Siralanmıştır. Şehrin her çeşit pisli- gi limana atılır, Bunları kaldırmak için hiçbir şey yapılmıyor. Sahille- rinde rıhtım Y r, Bununla bera- ber, cereyanlar sayesinde liman ken di kerdine temizleniyor. Halicin yü- zü dalma temizdir. En büyük tüccar gemilerini alabilecek kadar da derin" dir, Liman, gerisine doğru ilerledikçe daralıyor. Nihayetinde de bir kü çük dere var, Orada köşkler yapıl- muş. Ağaçlar dikilmiş. Her cuma Türkler kafile kafile geliyorlar. Ulu bir çınar altına kilimler yayıp ye mek yiyorlar. Kabve, tütün içiyor” Jar. Buradaki ulu çınarların güzelli- Kini anlatamam. Bu dere boyunda erkeklerden ayrı olarak kadınlar da görünüyor, Kadmlar buraya kira arabalarile geliyorlar. Bu Türk ara- haları yaysızdır. Bir gün bunlardan | Kâğıthanede Türk kadınları görüyorum. Holanda elçisinin zevce- si de mükemmel bir kadın. Kendi- lerine sorduğum binlerce suale ce- vap veren bu nazik insanları buldu” gumdan ötürü bahtiyarım. Burada bir İngiliz tüccarmın be- nim Fransız elçisine misafir olma- ma çok sinirlendiğini öğrendim. Bu adam, eğer elçi M.R. Ainstie'nin evi bana kiyafet etmiyorsa, kendisi nin çok yeni konağını bana tahsis edeceğini bir İngiliz Lordunun zev cesinin Fransız elçisi yanında kal:| masmın millt ayıp olduğunu söyle di. İngiliz tüccarların (o hakkımda büyük hürmetleri var, M. de Bukalo İstanbulda kaldı” Zim müddetçe kalmak üzere bir pi” yano gönderdi. M. de Choiseul'de 0 dama pedallı bir harp koydurttu. Bu memleket sihirli güzelliği ile, iklimi, yeri, yapıst ile bir yer öenne tidir. Fakat korkunç bir âleti var: Veba, Tophaneye gitmiştik. Sahilde kü- çük tahta kayık iskeleleri var. Bu iskelelerden birine yaklaşırken Türk lerle dolu bir kayık geldi. Kavıkta bir cenaze vardı. İşleri pek O öcek olacaktı ki, M. de Cioiseul ile beni ellerile bir kenara ittiler, Bunun ü- zerine elçi dehşet içinde kaldı, Sebe- bini sordum, Bu adamın vebadan ölmüş olacağından hiç şüphesi ol madığını söyledi. Altı ay hiçbir ye bir tane kiralayıp bit kır gezintisi” İre çikmamış bir adam için ne kada ne çıkmıştım. Fakat az sonra yere | kötü bir tesadüf. inmeğe mecbur oldum. İçimin dışı" Burada mezarlıklar pek çok, Bey na gelmesinden ise altı millik yeri | oğlu İle İstabulun etrafmı sarmiş. yaya gittim. Biribirine karışmış kabir taşları ile Buraya geldiğimdenberi (O bütün | ağaçların hazin bir görünüşü var. içiler benim için balolar, ve öğle | Kabir taşlarınm hepsine bir sarık ziyafetler veriyorlar, İmparatorun | şekli verilmiş, Sarıkların farkların elçisinin zevcesi Madam d'Herbert | dan ölünün memuriyeti, hal ve vak- çok sevimli kadın, kendisini sık sıklti anlaşılıyor. Mezarlıktaki ağaçlar asla kesilemez. Hattâ dalları bile bu danmaz. oAlabildiklerine serpilip) büyürler. Kuruyup lırlar, Me İz kududu da yoktur. Bir-| | iki mil uzanır. İnsanı dü k içinbu mezarlıklar, in de ecnebiler içinde ezip dolaşacak yerlerdir. Ama, ka- yirlerden birçoğunun o vebalı bir naaşı sakladığı hatırlanacak olursa huralarda gezinmek pek doğru ol- masa gerektir. Padişahı camie giderken gördüm. Cemi, saray kapısından birkaç a dım ötede olduğu halde bir alay tertip edilmi; sıralı Yeni dizilmişti. Alay ile cam'e geçenler de yüz elli kiş kadardı. Padişahı K bir ata binmişti. ("e Üe Kantan ni ziyarete giltim. e o'du, M. de Choi- zevcesine VE ana, Ya tanbuldan bir mil uzaktak ifiliğinde, Ks masanın ZEVCESİ” ni ziyarete Si: edi. Katar halinde arabalara *i muntazı bi nuştı. Elçiler ve çede kaldılar, gezindiler, biz kadın: Tarı ise baska bir daireye götürdüler. Evvelâ alt katta mahzen gibi bir taşlığa girdik. Sonra bir merdiven den çıkarak birtakım koridorlar geç tik. Birçok odaların kapıları açık” tı. İçinde dikkate değer hiçbir şey (Devamı 14 üncüde), HARER - leyen, postası APve ME CMUALARDAN) SE HEBA DE AE i) geliniyor, fakat kolun ,İleri srasmdan seçtiğiniz elti tane, edilmez Birkaç sene evvel bir kadın “ya- em blüzumu giyeceğim, derse bu i İsözün delâlet ettiği mana sadece şu alabilirdi: “yarın bir yere gitmi « yeceğim, miasfir kabul etmiyece. ğim. Evde oturacağım.,, Çünkü o za- manlarda blüz elbiseden sayılmazdı. Fakat bu gün bu kanaat tamamile değişmiş, blüz zarif ve hakiki tu- valetin ihmal edilmez bir parçası olmuştur. Şimdi #abahleyin blüz giyiliyor, spor elbizeleri arasmda blöz bulunuyor. Akşam tayyörlerile bile biüz giymek zarafet sayı! Fakat bu müsaade, her ras gelinen blüz ber zaman giyilebilir manasi- na anlaşılmamalıdır. Her tuvalete uygun gelecek blüzları seçmek ve giymek zevk işi olduğu kadar, mo « daya dâir umum! ve tam bir bilgi meselesidir. Meselâ ince bir ku. maştan yapılmış kısa bir biüz inr* belli, uzun boylu bir genç kızda çok zarif durduğu halde biraz tombul bir genç kadında ağeti sakil görü. nür, O hâlde bir kadın biüz modeli || | seçerken yalnız blüzun giyileceği ye i ri değil, ayni zamanda kendi tipi- ii ni, ve vücudunun şeklini nazarı dik. kate almak mecburiyetindedir. Me. selâ biraz tombul bir genç kadı: co kumaştan kısa bir blüz yerine m biraz uzun, dik yakalı, yakası fi « yongalı bir blüz seçerse kendisine daha yakışık bir tuvalet beğenmiş ur, Bir büzu istenilen kumeşten yapmak dalma mümkündür. Ye'nız dikkat edilecek birkaç esaslı nok- lâ vardır. Spor biözları yüslü kul si maşlamlar, ince fanilâdan ve Jerse, den yapılabilir. Evde misafir kabul öderken giyilecek blüzlarda ise ter- ch edilen kumaş ipekli ince fanilâ- dan ve jerseden yapılabilir. Evde misafir kabul ederken giyilecek blüz lardaysa terelh edilen kumaş ipekli tuval ve füâfildir, Akşam tayyörle beraber giyile- İ sök blüzlersa saten ve krepten ya- pılır. Bilhassa bu bluzların açık renkli kumaşlardan seçilmesi bu . zünün zevkine daha tıygundur, Gece tuvaletleri için lâme blüz - ve 5 “8 lar as kullanılıyor, fakat ipekli moda olacağı sanılan beyaz pamul- (iâme SE epi muslinden yapılmış blüzlar en faz. )a tercih edilen blüzlardır. Bu blüz- Jarda yakadan #ibaren göğslin her tarafını keplıyan ince pililer çok modadır, Bu seneki blüzların kollâ- Tı ya dirseklerin yukarsında kala , cak kadar çok açık, yahut da bütün kola yapışarak bileğe inecek kadar fazla kapalıdır, Muslin biüzlarda a- rasıra uzun ve göniş kollara da ras. yarısından far'ısını kapıyan orta kollu blüzlür tamamiyle ortadan kalkmıştır. lu Linondan çok güzel bir blüz. Kı. sa v3 önü oluklu dekupelerle süs- tüdür. Bu blüzu ipekli muslinden de yapmak mümkü . Jile biçiminde blüz. Maron Dradan yapılmıştır. Kenarı sart ji fon haftanm moda mezmunların- da gördüğümüz bir-x büz model terzihaneleri, 1939 ilkbeharına a it modelleri teşhir eden sergileri ni açmağa başlamışlardır. Pariste açılan bütün sergileri dolaşan Oomecmualardan birine mensup bir muharrir, sergide şördüklerine nazaran önümüzde, ki ilkbahar modasını şu suretle anlatmaktadır; “Kışın başlangıcındanböri orta» dan kayboldu gibi görünen redin gotları ilkbaharla beraber tekrar göreceğimiz anlaşılıyor. 1918 ile berabsr modadan çekilen tafta kumaşlar 1938 son baheriyle tek rar meydana çıkmıştı. Kışın ba- lolarda era sıra rastgelinen tafta roblara ilkbaharda sık sık rastge lecağiz. Bu roblar için koyu renk li kumaşlar umumiyetle açık renk kumaşlara tercih edilmek- tedir. Ve bü hal ilkbaharda dahi devam edecektir. Bu roblar kısa olacak, ufak bir volanı bulunacak te, Eski modelden kolay kolay ay rılamıyanlar, her renk tayyörle. rin önümüzdeki ilkbaharda dahi. si, bir blüz yaptırmak niyetinde ol. duğunuz vakit çok işinize yarıyar birer örnek olacaktır. 1 — Siyah jerseden bir blüz. Göğ. süne dikişi meydanda olmak üzere ayni kumaştan ul/ki bir gerid geçi- ilmiştir. Kollar sımsıkı yapışık ve gundur. Düğmeler önde ve fevka- *de büyüktür. Yaka dik ve kapalı nun zarif bir fivonga ile yaka düğ. nesi örtülmüştür, 2 Emprime yünlü muslinder “üzel bir korsaj. Göğüs kısmı ön. “a diğmelidir. Üzerine merssrize İple balpeteği şeklinde brode iş- lemeler işlenmiştir. Kollar çok ki- sa, yaka devrik ve yalıklır. 3 — Gri ipek mus'inden bir büz İnce yatık pililerle süslüdür. Kra- vat verey kesilmiş siyah satemden. dir, 4 — Önümüzdeki ilkbaharda çok ANLA - Büyük terzihaneler i modası için faaliyete b Londranın ve Parisin büyük; molasını muhal Imuzlar, za İs 13 ŞuBar — 989 e | N | i71, beyaz çizgili pir fu” 6 — Pamuklu ve bö 3i bir kumaştan gayet bu güzel blüzü gerid ve eebler a günerek © sevi retle tayyör, , beri mevkiini mu se olacaktır. Y: lerin rengi önümü da tamamiyle rusu, açık Pİ renkleri çok mods ai eyyürleri akı ve ek dik yakalı yapıl İaienkür: Etek ile seye mesafenin 38 santi e di günün mods halinde muhafo?”, etleri Bu tayyörlerin lerneli, Erodeli, muslin, sute, lecektir. Maamafih koyü 5 lardan yenİ! rin, parlak e ların da se e ceği muhakkak in a ider l Me için ç “ ri Yi çık ki ilkbaharda mızda mi niş ve volânli