15 Ocak 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Yeryüzünde saf ırk ( var mıdır ? ""âr arasındaki fark, terbiye ve yetiştirilme ' l,—.::gün bazı devletle. "'"’—ı “;:ln © bile esas olarak ıkî bir ümde hâaline t, ilim dünyası bu- SSasa istinat etmiyen Tüğ Bir a f '—l.rn & lo..ı R.gî"'mmış âlimlerin- W An'ın bu husustaki ' " %um Aynen aliyoruz: Ü v. M 'îln lüğat kitabında DİER Ürtüş bul ÜYÜk bir ehemmi- y mnnaîn“-"r Fakat, rk Va h“hun aaya girişmeden ) W * demek olduğunu ta- İz hmtq'deıiyuî bir tpşekkul doğan bir zenci İn- »fakat tabil, İn- anlar Gacrilerinin eıeîinve)a gözlerinin in teşekkülüne In biçimine gö- veş, ©© kullanılır. 8üVtî*l“ı:in yetiştiren lart irk itibarile bq»eı-ı İnsan ilmi müte- Irklarmı ayni şe- Pakat köpeklein, taklı'n müşterek iı onları kolayca nif kabildir. Lâ. Ce, öyle değildir. Büpy Zenciler kısa boy- Yerililer yuvarlak Irk mensubları '“P z:in'ît eSma kalmaz. Fa- “Cîleı. ç de bunu göstermi- 'dü:d%lln Imda dünyanın en oıan Nilotlar da Plgmeı kısa boylu insan- &r de, Sari irk ’**tı "Pd;: İ"Cıt hânğuumı başı yuvar- k% Yük bir kısmı da hhhıe faslarmın biçimi u, I'Bı' & Öyle beyaz renk- npi ki, Saçları simsi- 'l] *** hıı !for.! Aü kabll — otmek bek T Yüzünde saf bir 8Z adam vardır. kahiti İnsan gruplarının “Vette kimseler ol- e€k manasızdır, Pek az malüm en""' lerin dolaş- gi d'mlerin pek dal . b Şi *miyecekleri bir *qı.l:ba ttlak M i nl"şk beşer ilmi hları altı ırka a- *;Ğğl"d“n İkisi zencidir: | Ngîol &'ndiğen Avustraloit- *i !!% !u İ'İn Saçları kıvirciktır, h l a yi Gzalr. Aâyalılar ve A- ığ :;Pğîh lrka ik “eya Mongoloitler : hildir. Bunların t hr'ı'lı" ;1:1?0!1: kemikleri cıkık- (B 'îî ÇZ Syahtir. — ' lr Z| ». *a ”“Iıuu Yör ki, bunların | î:tr v% toskil edeni Akde- kîqn *smar d # “'alılq €nilen rktir, 4 ââî%em;u derileri mat ve y '%,umlm' Saçları siyah ve b“g,erh“h dar, başları uzun, rk ! :;Nâ% Bileri incedir. ; : e Ya Âkdeniz irki men A Wrmü anm simalinde, İ- Ülk îîma de ve cenubi f Tı*'lıu Tüz, Brıtama ada- l kıqğh%lîkt ikm'—'hl Alp trkı- Tİa Avru lı pada ve '"“n- Bir çok Av- %î"“ı tind ©, Mmeselâ Fran “.veu u Irk mensupla, f' hn eder, Nisneten l beraber Büyük | : b *i | saçları siyah ve düzdür. ’-eqr olduğ“nll İleri sürmek- | ir. | Badüfen mi böyle oldukları bilinmi- | yoktur. Almanlar ve Fransızlar ka- * Siyasetle uğraşan- | Britanyada da bu ırk mensuüpları çoktur. Bunlar boylu, tıknaz kimselerdir, kısa | başları r yuvarlak, burunları kisa, ve basık, | ümüumiyetl. Son bir ırk kalıyor ki, bu da şi- mal irkıdır ötekilere nispetle mensupları pek azdır. Hemen he - men yalnız Baltık ve şimal denizi sahillerinde bulunurlar, Eilleri, a - yakları iridir, kafatasları uzundur, gözleri mavi, saçları sarıcır. Bilhas- sa bu sarı saçlı ve mavi gözlü ol - maklık onların diğer irklara naza; ran nadir bir hususiyetlerini teşkil eder. ve &*H Bu irk tiplerinin ayrı ayrı menşe- lerden oldukları için mi, yoksa ipti- dai ırkların ihtilâtından mr, iklimin | tesirinden mi, yahut da sadece te- yor. Yalnız şunu söyliyebiliriz ki - bu irk farklarını doğuran şey ma, zide ne oluürsa olsun - bugün de bu âmillerin tesirinde devam ettikle - rini kabul etmek lâzımdır. Ancak, tesir çok yavaştır ve onun için far- kedemegıiz. Meselâ ihtimal ki — derinin siyah olması, sıcak memleketlerde yaşı - yanların iklim tesirile kazandıkları bir hususiyettir. Fakat, şu tamami. le muhakkak ki, sıcak bir memle - kete gidib yerleşenlerin, aradan yüz lerce nesil geçtiği halde, siyah «de- rili olmadıklarıdır. Sonra, cenübi Amerikanm bazı yerleri Afrika kadar sıcaktır. F'a - kat oi-ada. hesabsız asırlardanberi yaşıyan Amerikan yerlileri siyahi değildir, kara sarıdır. Buna muka - bil, İngilterenin iklimine muadil bir iklimde binlerce senedenberi yaşt - yan Tasmanyalılar siyah veya he . men hemen siyali derilidirler. Avrupada tam bir Irk ayrılığı rişik Irk tipinden iki siyasi gruptur. Almanlar, umumiyetle, üçte iki Alp ırkından, üçte bir de şimal iIrkımdan- dır. Fransızların da yarisı Alp irki- na, üçte bir nispetinde Akdeniz 1r- kma, altıda bir nispetinde de şimal ırkına mensupturlar. Vaktiyle Avrupanın yarısını fet- hetmiş olan Keltler, aslen, umumi. larklarından başka bir şey değildir yetle şimal ırkındandırlar. Bununla berabe:, bu gün Büyük Britanya- daki Keltler bilhassa Akdenizliler- dir. Bretonlar da Alplilerdir. LA Muhtelif iırklara mensup kavmler arasında yaradılıştan bazı fikri me- ziyetler farkı olduğu düşüncesi va- ktâlardan ziyade bir peşin hükme istinat etmektedir. Bu sadece Avru- palrlar arasında bulunduğu iddia e. dilen farklar hakkmda değil, beyaz | siyah ve sarr arklar arasındaki sözde fark hakkında da böyledir. Ayustralya ve cenubi —Afrikada yapılan test usulü zekâ imtihanları göstermiştir ki zenci çocuklarının zekâsı beyaz çocukların zekâsından aşağı değildir. Bu şekilde bir netice alınması biraz hayretle karşılanmıştır. Fa - kat, hayret edilecek bir gey olma - dığını zannederiz. Çocuklardaki ze- kâ iyi bir görme ve işitme hassa - sından ileri gelir. Gözleri ve kulak. ları iyi bir halde doğmuş olan her çocuk, zekidir. Fakat belki sonra .- dan hastalık, etrafındaki muhite ve aldığı terbiye dolayısiyle ahmakla- şabilir. Kendi tecrübelerimizin verdiği sa lâhiyet dahilinde şunu söyliyebili - riz ki, ırklar arasındaki fark deni- len şeyler terbiye ve yetiştirilme farklarmdan ibarettir. Kız talebeler arasında bir anket Maceralı ve çok paralı bir iş mi, yoksa... İngiliz kız talebesi arasında bir anket yapılmış ve kendilerine ş usual sorulmuştur : — Maceralr ve çok paralı bir işi mi terih ederesiniz, yoksa mü- him ve sizi alâkadar eden bir işi mi?, Bu suale ekseriyet: — Mühim bir işi, çok paralı işe tercih ederim, şeklinde cevap ver- mişlerdir, İçlerinden 'I 'ındıı.’)mana PERDE Pohua bana! — Mau! bizim bekâr klüplerine aiç girdiniz miydi?.. Diye sorduğu - zaman son derece heyecan duyduğumu gizliyemedim, heyecanla: — Hayır, Pohua... dedim. Biz yabancıları sizin — yerlilerin böyle yerlere sokmadıklarını — bilirsin!,. Pohua şeytanca bir — tebessümle gülerek: — Evet, biliyorum.. Siz beyazigr ölümden, bizlerden çok korkarsınız! dedi. Fakat ben sizi bu akşâm bizim köyün bekâr klübüne götüreceğim! — ÂAmanı bilir misin Pohuâ.. Gör- mek isterim! Pohua gene ayni gülüşle güldü: — Mau!., ben, dedi, hemen bütün adaların bekâr klüplerini dolaşmı- sındır. Buralarda — herkes beni ta- nır.| Fakat benim için artık — bura- larda zevk kalmamıştır! “X Belli!.. Sen Pohüu . Pohu cemi- yetine dahilsin! Onla 41 eğ'enceleri artık senin bunun için hoşuna git- miyor, değil mi?. Pohüua esrarengiz bir tarzda sus- tu. Fakat yüzünde çok şeytani ma- nalar — uçuşuyordu. Poliua benim meşguliyeti, gerek maceralı, ge- rek mühim ve insanr alâkadar edici işe tercih edeceğini söyle- miştir, Görünüşte bir tembel cevabı sayılan bu sözü, geçen gün Lon- rada toplanan çocuk terbiyesi bir- liği konferansında anketi yapan muallim kadın müdafaa etmiş ve o cevabı verenlerinin' birinin, A- vusturyadan kaçıp gelmiş bir kız olduğunu ve on altı yaşında bu- lunmasıina rağmen bir çok felâket ikisi de sakin bir görüp yıldığını söylemiştir. Samoa yeylilerinin deniz yarışları —14 — suale cevap vermeden: — Mau, dedi. Yalnız bekâr klü- |bün2 güneş battıktan sonra gide- ceğiz!.. - Onlar iyice sarhoş — olsunlar ki senin bir yabancı olduğunüu far- ketmesinler!.. — Pekâlâ.. Hakikaten akşam güneş battıktan sonra Pohua benim yelken gemisine geldi. Birlikte Pohuanın köyüne | doğrulduk. İçimde Polinezya adalarında o vakte kadar yalnız ismini işittiğim' bu aşk klüplerine ilk defa girebilme. nin verdiği şictetli merakı son de- rece mütehe;>©; bir haldeydim. Filhakika Okyanus denizinin bu aşk adalarında sırf aşka mahsus bu garip köy klüplerini yakından gör- mek son derece meraklı bir şeydir. Bir defa, bekârlara ve aşka mah- sus bu nevi umumi köy klüpleri dün yanm hiçbir tarafında yoktur. Bu, Polinezya adalarına mahsus bir â- lemdir. 4 Kendi hzz'srma şunu itiraf etmi- ye mecbürum ki insan ister siyah derili, ister beyaz derili, ister vahşi, ister medeni olsun eğer Polinezya a- dalarında *---70:sa yalnız yaşama. sına, aşksız yaşama::za imkân oyk- tur. İklimin tatlılığı, günün her sa- atinde esen sıcak, ılık, serin, tatlı meltemler bü şirin ve rüyalı adaları örten esrarengiz ve ebedi bir ilkba: har manzarası, Okyanus danizleri- nin bir köşesine serpilmi; » adalarında hiçbir insanr bir saniye bile aşksız yaşamıya bırakmaz. Nitekim Polinezya yerlileri arasın da evliler bu iklimin emrine tama- Kızıl Gölge HABER'İN RESİM_LI ZABITA ROMANI: Gİ DENİZİN DİBİNDE KİZİLGÖLĞE ç'î;#:gâgbğğırkafxıâ- * ğ yaRer D' nüA Akaomm BilS NE WHEVES YUKARI ÇEKİN Bİ| VE GAYRET- LE ÇALIŞI- YOR ANB - "BİR DANA AR TİK ıŞınix ; Vnrm eüvFRrî:ıms TAYFA K POLÜNDEK'i :weısn VAZİYETYİ $ d'oıııww.şı.ena vöe SÖON WAMULE İLE | — ÇIKIYORLAR » KOŞ imm YECEĞİK, , ! :f; f':;';f., ı;ı zîm: ı NABER VERİ. ! DEN:*: 'N DİBİNDE ı&umı KALÂN Ki ZiL GJİ- Rı:lâı YERDE DENİEEŞLTİNA DOĞRU ĞİTTİ| GE KENDİSİNİ YUKARI ÇEKTİ: MJDI B #T # TUHAF $EYİ YARI YOLDA YATA DÖNMÜŞTÜ.. Te VaT Bil$ NER! AA a h YOKARI Çim- "kıııouenu ğ. (e 484,2:; YAPI. DNJNA SoN AK AMIBER Hımuı.sııı Ml' #FASELER YÖK DENİZ- MT GEMİSİNE WABER VEREBAİRİM . SÖON WAMU. LEYİDE GEMİYE ÇIKARDIRAR A . GİZÜCE ?Fı.sız ODASINA EİRMİŞDİ. xon:auuııun B BEN JUĞALMIİS - DLMER SÖN... ,l FAKAT SÖN CÜMLESİNİ TAMAM İ APYAMADI A KİZİL GÖLGENİN XURDU ı'ŞE KARIŞMIŞDI. . ALLAN ALLAHİ.. « |BEN DE ANLA CANIM BİLS W4 77 MADIR .. DE | l14 ÇIKMIADI... MİZİN DİBİN- AŞAĞIDA TEK DE DEĞİL OÖR- BAŞINA NE YARPI q:nâ .*.İ TADA BEKLİYOR . Diy Au.q BİLSİN YERİNE KiZİL GÖLGE /vw DENİZE ıNDıGıNI HİN'W- o'ı.qı muxu.m DURAN DENİZ. . İMKANİ YOK.. o 'GLDÜ CANJML.. . ALTI GEMİNSİNİN ÜZERİNE ÇıkMUŞ fli#lı y;:“_ GÜ Ki CEKİELE YAYAŞ YAYAŞ DURMAĞA BANADI. )İ |LANARAK S MÜORS ETİ Xui RLE ımoüw. YÜKSEKTEN ATIP T T- ATASIN .. BİZi KORKU TJIMIWI CAĞINI Oy ANLAT ... HiİÇ Ç BiR va- ıl'lT nsı.snez ; HAKKINIZ VAR BÜYÜK KABAYI EMR!NI Yfğ] WE GEI:R!YG- AA . aşk | , :.x Mı mile mutavaat etmiş oldukları be- kârların da aşksız — yaşamamaları için bu klüpler icat olunmuştu. Biz, bu klüplerin hepsinde sene. lerce yaşamış, artık bıkkınlık çağı- na gelmiş ve bekâr klüplerinin eski bir kurtu olduğu anlaşılan Pohua i- le birlikte köyün bu aşk mâbedine doğrulduğumuz zaman Okyanus ak- şamlarının tatlı kızıllığı hindistan- ceyizi koruluklarının üzerinden çok tan silinmiş bulunuyordu. Pohuüa ile bir su kenarında akşamın biraz da- ha ilerlemesini, klüpte — coşkunluk çağlarının başlamasını bekledik. Hindistancevizi korularının yab-- ni renkli kuşları ağaçların üzerin. den son siyah çizgiler halinde kay- boldukları sırada Pohua ayağa kalk tı. Ayni şeytanca gülüşle bana: — Mau! dedi. Bilmiyorum, sizin bekâr klüplerinde âdet — nasıldır!.. Fal:-t bizim klüpte bazı — tuhaf â- detler vardır. Sarhoş olmamak için bana söz vermelisin!.. — Niçin, Mau?.. — Çünkü orada çok güzel kız- lar göreceksin, Fakat - hepsinin e- yelden sahipleri vardır!.. Evvelden sahip olmadan bir kıza hiçbir şey yapılamaz!.. Çünkü bizim yerliler çok kıskançtırlar!.. Pohuanın bu garip sözlerine gül mekten kendimi alamadım. İ Bu kadar bol a;: —<elerinde dahi demek ki, gene kıskançlık vardı! Ne kadar bol ve serbest olursa olsun, demek ki, aşkin olduğu yer- de mutlaka kıskançlık da beraber yaşıyor!.. f Pohua benden herhangi bir endi. şey9 mahal olmadığını — söyledim. Pohua yüzüme yenemediği bir hay- retle baktı. Gayet manidar hir tarz- da: “ — Siz Almanlar zaten çok kadmına benziyorsunuz!.. dedi. Hayatımda bu şekil bir a<k klübü görmemiştim. Vahşi bir hayat yaşı- yan insan oğullarını nelerin hayata rabettiğini,nasıl eğlendiklerini, vah- şi insanların — dahi basit bir ha- yat: nasıl güzelleştirdiklerini anla- mak için Polinezyanın bu aşk klüp. lerine bir dela girmek kâfidir. Po- huanın köyündeki bu aşk — klübü, gayet yüksek palmiye ağaçlarile çev rilmiş bir saha ortasında ve hindis- tancevizi korusunun kenarında ol- dukça büyük, bizim paviyonlar şek- linde büyük bir Polinezya evinden başka bir şey değildi..... Pohua da- ha kapının önünde görünür görün. mez iki ihtiyar yerli bizi büyük bir neşeyle karşıladılar. Pohua ile bu iki ihtiyar yerli biri- birlerine anlamadığım bir dille bir şeyler söyliyerek burunlarını — biri- birlerine dokuşturuyorlardı. Herhalde Pohuayı uzun zaman:- danberi buralarda görmedikleri i- çin eski kurtlardan olduğu anlaşı- lan bu iki ihtiyar yerli ile Pohua burun dokuşturmak suretile öpüş. mekteydiler. Hasret öpüşmesi!.. Ne gariptir ki dünyanın aşk ada- ları olan bütün Polinezyada henüz insanlar bizler gibi öpüşmeyi kabul etmemişlerdir. — s (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: