lere tabidir 28 EYLÜL — 1938 (Anadsiudan DaReliRMar. Güzel Köyceğiz Her bakımdan çok yec fakat Gece tuvaletinizin güzel olması ne- Sıtma, benzi kanlı tek Gece tuvaletlerinin güzel olması için başlıca dört şart vardır: 1 — Kumaşın rengi güzel olmalıdır. Kumaşı seçerken cildinizin ve saçlarını" zın rengini düşününüz. Moda olan renk» ler kafanıza, kati bir hüküm halinde yer” Jeşmiş olsun Çünkü birçok moda renkler herkese gitmiyel Kumaşmızı almadan evvel ona bir defa günün ışığında, bir de- fa da elektrik ziyası (oaltında bakınız. Çünkü penbe, açık mavi gibi bazı renkler güneş ışığında insana çok güzel görünür ler. Fakat elektik ziyası altında donuk ve solgun gibi dururi 2 — Kumaşınız iyi cinsten olmalıdır. Çok çabuk: buruşan kumaştan sakınmak gerektir. Buruşarak paçavraya dönmüş bir elbise ile bir kadın kat'iyyen şık gö” rünemez. 3 — Elbise pek fazla süse boğulmuş ol- mamalıdır. Eğer robunüz siyahsa göğüs” te yahut kemerde suni bir çiçek, rengin hüznünü açmaya yarar, Dekupe ve ge çirme süsler, en tabii süslerdir. 4—Bi cudunuzun şekline uy* gun olmalıdır. İnce ve uzun bir genç ka” dınla, bir genç kizda geniş etekli, fakat Sert kumaştan yapılmış bir rob çök gü- zel durur, Sağlam yapılı tombulcâ bir ka" dın böyle elbiselerden sakınmalıdır. Bu izahları okuduktan sonra verdiği» miz iki göce tuvaletine bakınız ve hangi" sinin size daha çok yakışacağını düşünü- nüz, Soldaki rob taftadandır. Göğsü dar- cadır. Etek uzundur. Omuzları tamamen açıkta bırskan dekoltesi çift volanlıdır. Volanlar önde kokard altında bitişmiştir. Sağdaki rob da taftadır. Burada korsaj daha geniştir. Üzeri pilili başka bir parça göğsereklenmiştir. Kısa olan'kollar biri- biri üzerine konmus'üç “parçadan ek keptir. Etek çok geniştir. Moda ve kürk iki ayrı kumaşlan yapılmış elbiselerin gördüğü rağbet üzerine kat'iyet kesbet- miştir. Bu sene pek pahalı kürklerden Kış yaklaştıkça kürk meselesi moda â- lemini işgal etmeye başlıyor. Bu #6n6 kürklerin eskisi kadar makbul tutulmi - yacağırı iddia edenler oldu. Filkskiks ta- | zcanto yaptıran birkaç kadm bulunabi- mamiyle kürkten yapılmış mantolara, kı, | lecek, fakat mühim bir ekseriyet kürkü Sa paltolara, truvakarlara bü kış az te- | Yalnız süs olarak kullanmakla iktifa ede- #adü! edeceğimiz tahmin olunuyor. Fa- cektir, Nadir olarak kürk manto yaptıra- kat, bu kürk moda âleminden elini ete. | cakların yaban kedisi ve pars derilerini ğini çekmiş demek değildir. Şimdi kürk | tercih edecekleri tahmin olunuyor. daha ziyade bir süs olarak kullanıla - Tilki derileri dalma süs olacak ve mar» caktır. Hattâ yalnız mantoları kısa pal. | toların kenarlarıyla yakalarını süsliye . toları, truvakarları süslemekle kalmıya, , cektir. Biribiri üzerine kruvaze olarak cak, kostilm tayyrleri, ceketleri, akşam | kapanan kürk yakalar çok modadir, Pa- | tuvaletlerini de süsliyecektir. riste birçok terzihaneler kenarlari tilki / Kürklün kış modasına süs olarak girişi | derileriyle süslenmiş ince ipekli roblar ———ğ————— | yapmağa başlamışlardır. Bu roblarım ba- Eldivenlerinasıl Tolarda bile giyilebileceği söyleniyor. seç mel i ? Fakat ipekli elbiselerde en çok makbul Eğer şık ve modaya uygun giyinmek kaygusunda iseniz elbisenizin orenginde|* eldiven seçiniz. Maron bir elbise ile yeşil, yeşil bir manto ile maron eldivenler kul- İanınız. Güderi eldivenler gün geçtikçe daha az kullaralıyor, Sabah tuvaletlerile podösü- | £ et eldivenler yahut renkli geyik derisi el divenler kullanılıyor. o Eldivenlerin şe külleri geniştir. İç taraflarında oyularak işlenmiş süsler vardır. Üstlerinde de üç| gualı yıldızlar, yahut muvazi çizgiler ha- inde çizilmiş motifler bulunuyor. Gündüzün giyilen eldivenlerin konçları çok uzundur. Bilek kısmı, elin üzerine üst kısmını akmaması maksadile çok sıkı yapılmıştır. Bu eldivenlerin oyma süsleri çok incedir. Gündüz eldivenleri podösüet oğlak derisinden yapılıyor. Sabah etdi: veninin rengi yeşil, gri gibi açık olduğu halde gündüz giyilen eldivenlerin rengi koyu menekşe, zeytuni gibi koyu renkler” dir. Akşamları giyilen (o eldivenlerde garip renkler modadır. Kül rengi, lâvanta çiçe" ği rengindeki eldivenler çok modadır. Bu p eldivenlerin üstieri karışık desenlerle, bro| kışacak sade fakat çok zarif bit elbisedi dedir. Buraya brode yaparken çiçeklerden | Yakasına ve kollarıma kısa beyaz bir zıh kuşlardan, dallardan ilham almıyor. Ak-| geçirilmiştir. Kolu kısa yahut uzun olabi- şam” eldivenleri için, elbise yapılan kur | lir, Kol kısa olursa 1,40 enindeki kumaş maşlar kullarıliyor. Ilattâ tafta edi: | tan 2,25 uzun olursa 2,50 metre kâfi ge venler bile vardır. ir, Bu güzel yünlü rob, her kadına çol olan kürk tezyinat siyah maymun kürk- lerldir. Pariste yapılan bir ipekli robun omuzlarında, askeri üniformaların spolet- lerine benziyen maymun derisinden SÜs- ler vardır, Bu kış uzun tüylü deriler de koyu renkler açıklara tercih eğiliyor. Mantolarım yakalarma, kol ve ceb kapak. Yarma süs olarak konan tilki derileri da- ima koyu renklidir. Kuzu derisine, astragana, ersin kürk- lerine daha ziyade sonbaharlık kısa ce- kotlerde ve truvakarlarda rasgeliniyor. Bunların kışla beraber gözden kaybola- cağını söylemek yanlış olmaz. Koyu renkli kürklerin moda oluşu bo- yacılık sanatinde mühim bir tekâmüle se. beb olmuştur. Şimdi İstenilen tonda ta- bit ve sabit olarak kürklerin boyandığı da son haftanın moda meçcmualarında gö- rTünen havadislerdendir. Güzel olmak için Sebze yiyiniz Sonbahar sebze kürü yapmak için en müsait mevsimdir. Sebze yiyerek hem vücudunuzda birikmiş zehirleri dışarıya atmış, hem de güzelliğinizi muhafaza et- miş olursunuz. Fakat bu hususta bütün sebzeler ayni vasıfları haiz değildirler. Burada size güzellik için fazla faydalı olan sebzelerden bahsedeceğim. Nohud, bezelye, taze ve kuru fasulye güzellik için en faydalı sebzelerdir, Bun, ları türlü türlü pigirerek bir hafta mü- temadiyen yapabilirsiniz. Bir hafta, bu sebzelerden bıkarak kadar uzün bir zn - man değildir. Fakat cildinizi şeffaf bir hale getirmek için bu bir haflalık per - hizin size çok yardımı olacaktır. Ispanak da güzellik bakımından çok faydalı bir sebzedir. Fakat karaciğerle- rinden ve böbreklerinden rahatsız olan- ların ispanak yemeleri sıhhatleri için muzırdır, Bu mahzuru düşünerek ispa . nak yemiyenler, marul ve hindibayı haş- ladıktan 8onra üzerine bol sirke ve zey» tinyağı dökmek suretiyle hazıriryacak « insan bırakmamış! Burada mahsul o kadar bol ki satılmıyor, atılıyor. De. niz, göl, çam ormanları, ılıca ve nihayetsiz yeşilliğir çevrelediği zengin Köyceğizi gözleri yuvalarına kaç- mış, sarı benizli insanların dolaştığı bir sanatoryom ol. makton kurtarmak lâzımdır. Bir ikindi vakti, İnönü vapuru bizi, Ege denizinin bir kıyısına, Dalyan bo- ğazina bıraktı. Biraz sonra, Köyceğire giden bir mo- tördeyiz. Bir çay içinden içeriyo uzânı- yoruz. Etraf yemyeşil, çamlık ve ağaçlık. Dağlarda ormanlar, gök kubbesinin a. çık mavi fonuna tirşe bir renk işlemiş. Dermansız bir suyun berrak sathmda bir buçuk saattir, toprak yüzü görmeden yalnız yeşilin bin bir rengini gözlerimize içire İçire gidiyorur. Renkler koyulaşıp, morlaşıyor. Belki akşam olmaktadır. Motör hafif bir kıvrıntıdan sıyrılmea, #ümrüt yeşil çamların arasmda güneş, mahcub bir kızıllıkla görünüp gizleniyor, gizlenip görünüyor. Motör çayı bırakıp göle girdi, Bu sefer, etrafta, suya eğilmiş #azlar., Bana sazların arasında Ahmed Haşim konuşuyor gibi geliyor: “Akşam, gene akşam, gene akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam,, Bizde ses yok. Tabiat renk renk dile gelmiş vo biz de, gözlerimizle onu dinli- yoruz. Suların tirşe, mor, eflâtun cünbüşün- de güneş, son kızıllığını eritip artık ta- mamen kayboldu. Şimdi, aralarından levent çamlar f5- kırmış iri, büyük kaynler hep kizil ren- ginâe Mrer birer körremzdedır. “Sular rr yandı, neden tunea benzi, yor mermer?,, moraran suda cevab sular perde perde Kararan yeşilde, arıyorum. “Bu bir lisanı hafidir ki, ruha dolmak- ta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmak- z ta, “.. Bir işim için gittiğim Köyceğizi, öyle bir tabizt zenginliği ve öyle bir tabil ser» vet menbat olarak gördüm ki, burada, birkaç gün daha fazladan kalıp iktısadi bir tetkik yapmağa. enikonu kendimi mecbur âddettim. İktsaden ehemmiyeti tabii güzelliğin- den üstün olan Köyceğizin hududunu şöyle çizelim: Marmaris, Muğla, Acıps- yam, Fethiye ve Ege denizi. Mesahası 2520 kilometre murabbar, Son tahrir» göre nüfusu 16287 yani beher kilometreyo 6 buçuk insan düşü . yor. Coğrafi vaziyeti, dağlık, ormanlık, meralık ve alabildiğine düzlük. Kucağın- dn bir göl, önünde güzelim Ege denizi. İklim, Anadolunun en #icak iklimi, Muz yetiştiren bir iklim. Burada bir seyyah gözünün aradığını bal, bol bulabilir: ılıcaları ve asarı ati- kası bile eksik değil, Toprakta kuvvei inbatiye insanı hay- rete düşürüyor. Yere dügmüş kırık bir dal, hemen kök salıyor. Bir tarla, bir undan olan çirkinlikleri giderir. Dereo- ta güzelliği bozar, Az su içersinde haşlanmış sebzeler ya- hut (türlü) kadar cildi güzelleştiren hiç bir yemek yoktur. Bunları adetâ muhte- lif nebatlarm şifa verici hamsalarmı top- Jamış bir ilâç gibi kullanabilirsiniz. Ye, meklerinize bir sebze çorbasile başlamak da pek faydalı bir şeydir. Sebze çorbası için havuç, şalgam, prasa ve soğan kulla” mırsanız hem sıbhatiniz hem do taraveti- niz için çok iyi bir iş yapmış olursunuz. Bamya, enginar ve lâhana ellâin gü- zelliğini bozan sebzelerdir. Amerikalılar, mısırın cildi çok güzel- leştirdiğini iddin ediyorlar, Son İçersinde bütün Amerikan kadınlar mısır yiyerek güzelleşmeğe çalışıyorlar. Yal. niz Amerikalılar musırı bizde olduğu gi. seneler lart salatadan istifade ederler, Bu suret- 'bi kocanile, haşlıyarık yemiyiyorlar, Tane le haşlanmış marul ve hindiba salatala- rı kanı temizler. Yüzdeki çilleri, sivilce. leri, bunlara benziyen ve kan bozuklu » lorini ayıkladıktan sonra haşlıyorlar. Bu haşlanmış mısır yemekten evvel salata halinde yeniliyor. mevsim eklimeyince, tanmmıyacak bir hale geliyor, deniyor. Toprağm Üstü kadar altı da zengin: krom bulmak için hiç zahmet çekilmiyor. Serin bir çam dibinde, eşraftan biri - le, gözlerimiz öğle sicağının buğuladığı tarlalarda, konuşuyoruz. Bana Köyceği- zin istihsal durumunu anlatıyor: — Köycöğizde neler yetişmez ki... Hayvan zenginliği burada, yumurta, pey, nir, tereyağı, bal, balık ve balık yumur- tası mebzul miktarda istihsal edilir, Na - renciye fasllesinden portakal, limon, man dalin, boldur. Muz, istenildiği kadar yeti- şebilir, İklim imkân veriyor, Ormanla - rindan külliyetli miktarda kereste alı « sabilir, Odun, odun kömürü, kereste, mahımu, ze, keklik yağı, çam kabuğu, siğala yağı gu gördüğün ormarların istihsalidir. 'Top- rak mahsullerini saymıyorum. Her tür « lüsü yetişiyor. Bu wne geniş mikyasta pamuk ekimi için teşebbüsler var, Bura- da bir dalyan var; Senevi 200 bin kilo balık süzebiliyor.,, Bu malümata İstatistiklerden çıkardi- Zum şu malümatı ekliyorum; Köyceğizin yabancı memleketlere ihracatı,, 937 yılına göre, 77,372 lira kiymetindedir. Bunun 25.300 lirası krom, 111857 lirası balrk, 7040 lirası ke reste, 1650 lirası odun, 30 bin hirast siğala yağına aittir. Köyleğiz iktisadi durumunun <&ki sine nazaran gerilediği anlaşılıyor. Evvelce Yunan ve italyan adalarma ya pılan ihracat, şimdi bazı takyidat se bebele durmuştur, Eskiden adalara ka- sablık hayvan, ham deri,, yumurta pey- nir, tere yağı,, bal, kavun karpuz, taze balrk, yumurtası, orman mahsulleri, ke- reste, odun kömürü, musır darı, ak darı gübre, tavuk yemi gibi maddeler ihraç edilirdi. Bu yüzden Köyceğizlilerin men faati büyüktü. Şimdi bu ihracat tamamen durmuş, ve köylünün menfeati eksilmiştir. İstihsal bol, fakat faydası yok. Sa- tılmıyor, atılıyor., Balık alabildiğine ucuz, kavun karpuz para ile değil, Di- ger mahsuller de öyle, Bu cömert verimli kazanm bundan başka iki büyük derdi daha var: Sıtma ve nufus azlığı... Burada, bitmez tükenmez veriminde inatçı toprağın Üstünde, insan, serpil- miş bir avuç darı gibidir. Bu bir avuç insan ne yapsın? İnsan azlığından daha büyük bir dert, sıtma ki, benzi kanlı tek insan bırak - larına çeliği sönük ve muztariptir, Kundakta, kucakta, ve tarla içlerinde çocuklar, yavrucuklar kimi ateşler için de yanıyor, kimi gitgide sararıp soluyor Köyceğiz, sıtma mücadele mıntakası na dahil olduğu için burada ne gibi ted birler alındığı ve almmakta olduğunu memurlardan öğrenmek istedim. İki memurdan birinin izinli olduğunü, diğerinin de iki gündenberi görünmedi- ğini öğrendim, Bu mıntakaya kinin ve ilâç esirgeni'memiş, faku* ne faydal, Düşünüyorum: Köyceğiz, Eğenin burnu dibinde bir kazadır. Sona bu kaza, mücadele mıntasma dahildir, İçerisinde dört bucuk insan barınr yor, ge. Köyceeğizden ayrılırken bana bir tepe gösterdiler. (Ölmezler) tepesi imiş. Bu- rada, ıltcalar, ümitsiz hastalara şifa ve. rirmig. Onun için bu tepeye (Ölmezler) denmiş. Gözlerim kararan sularda; gene dü - şündüm: Şu güzelim yurd parçasına tabiat, bü- tün sanatını işlemiş. Hiçbir şeyini eksik etmemiş. Fakat biz ondan neleri esirgi- yoruz. Nejad