Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
:1 EYLÜL — 1938 Tolıtika T938 ve 1914 O zamanki hâdisele- rin bugünkülerle mukayesesinden alınacak dersler Lö Tan'dan: Yarmki hâdiseleri bugünden haber vermeye çalışacak değilim. Tarih teker- leği Nazi dinamizmasının delice tesiri altmda öyle bir süratle dönüyor ki, hiç bir tahmin yapmanın imkânı yok. İnsa- nn sonradan hayrette kalmaması ve İ- cab ettiği zaman tedbir alabilmesi için bu hizım kuvvetini tam olarak ölçmek lâ. zımdır. Fakat nasıl? mukayeseyle. Yirmi dört sene evvelini hatırlıyalım. Avusturya - Macaristan imparatorluğu, Berlinden teşvik görerek, Sırbistanda, slavizme karşı bir harekete girişiyordu ki, bunu bugün Bohemyada, ayni düşma- na karşı bir pancermanizmin giriştiği ha- rekete benzetebiliriz. 1914 faciasının mes'ulleri kolay ve ça- buk kazanılacak bir zafer ümidiyle harbe girdiklerini söyliyerek Almanyaya karşı kendilerini haklr göstermeğe çalıştıkları zaman, İğid ağus osunda harbe İngilte- renin, sonra da Amerikanm iştirak ede. ceğini, Feansanır. hu kadar büyük bir a- zim göstere eğini künsenin tahmin et - memiş olduğunu iler! sürdüler. Lâboratuvardakı mütehassılar yanılmiış lardı. Dairelerdeki fişler doğru çıkma - mıştı. Almanyanın ilmi esullerindeki şid- det, mikroskoplarının değeri, mütehas . sıslarının çalışması boşa gitmişti. Ondan sonrâ, bunu mazur gösterecek sebebler aranmaya başlandı. 1938 yazında Prusya bürokrasi müşa- ev bidleri, gatbin kararlarını-tahmin ve ©- radaki fikir cereyanlarını iskandil etmek için ne büyüten bir adese kullanmışlar- dir, ne de fiş doldurmaya kalkmışlardır. Hâdiseler vazıh. İstikametler sarih. Ya. | pilan ihtarlar açık. Bunların yeni kayze- rin sözleri ve hükümetinin kararları ü- zerindeki tesirlerini görmek için de, bu- günkü İngiliz , Amerikan devlet adam- larımın isimleri yerine 1914 de ayni va- zifelerde bulunanların isimlerini koymak ve acaba II inci Vilhelm ve Bethmann Hollveg de bu sözleri ve bu hareketleri bu şekilde mi karşılıyacaklardı diye sor- mak kâfidir. Acaba onlar, hiç tereddüd etmeden harb mabedinin kapılarmı tek- rar kapıyacaklar mıydı? İhtarlarda hiç de geç kalmmış değil. dir. Buğünkü kat'i andan altı ay evvel, 24 martta, İngiliz başvekili Slav devleti- ne karsı bir hücum olursa “muhtemeldir ki, asıl ihtilâfla alâkadar devletlerden maada, diğer devletler de derhal harbe gireceklerdir. Bü, bilhassa İngiltere ile Fransa için muhakkaktır. Çünkü bu iki meralexet uzun bir. doöstlük münasebatı ile, müşterek sıkı menfaatlerle, ayni dö- moxrat hürciyet idealleri ve bunları mu- hafaza etmek gayesiyle biribirine bağlı. dır.,, demişti. Beş ay sonra da, unuttuk unutmadık demesinler diye, 27 ağustosta İngiliz başvekil muavini Berline “bu beyanatın halen mevcut olduğunu ve buna ne ilâ- ve edilecek, ne değiştirilecek bir nokta bulunmadığını,, bildirdi, Arada geçen zaman zarfında da İngiltere, mahalline müşahidler gönderdikten sonra, tecrübe- Bi teşebbüs hususundaki salâhiyeti kadar büyük olan bir lordu, mütehassıs bir fen heyetiyle beraber, tehdid altmda bulu - nan hükümet merkezine yolladiı ve ona Slav ekseriyeti ile' Alman akalliyeti a. rasında bir anlaşma teminini tecrübeye memur etti. Halbuki 1914 de Sir Edvard Grey ne böyle bir teşebbüse girişmeyi, ne bu ka- dar büyük mes'uliyetleri üzerine almayı bir dakika bile düşünemezdi, Kat'i an - 12 eylül - yaklaştıkça İngil- tere hükümeti Slav milletine kurşı her hangi hücuma mâni olmak ve Fransiz & razi bütünlüğünü tehdid eden bir tehli. keye mukavemet etmek hususundaki az- minden Almanyanın şüphe etmemesi |- çİn ne lâzımsa yaptı. 30 Ağustos Salr günü İngiliz kabinesi hükümetin Almanya elçisiyle beraber bir toplantı yaptı ve Hitlerin yolunu ay - dınlatmak çaresini aradı, 31 ağustor çarşamba günü lord Halifaks Londrada Leh işgüderi ile, Slav tesanüdü hissini uyandırmak için Duf Kuper'in albay Be- ke yaptığı teşebbüsü tekrar etti. 11 eylül perşembe günü İngiliz elçisi Alman hariciye nazırı ile, Böerlin civa- rındaki evinde, uzun uzun görüştü. 2 ey. lül cuma lord Runciman Henlaynı, dör - düncü projeyi götürmek için Hitlere yolladı. Bu proje Hitlerin talebleri esa- sı dahilinde ve karar verilen fedakâr - lıkların ehemmiyetini göstermek maksa- diyle bizzat Hitler için yapılmıştı. 6 eylül salı günü İngiliz kabinesi tek- rar toplandı ve Alman hbükümetinin yo. lunu daha fazla aydınlatmak lâzım mı ve bu kabil mi diye tetkik etti. 7 eylül çar- şamba günü, işçi birlikleri (Trade Üni- oular) iİdare heyeti neşrettiği uzun bir beyannameyle, bir Alman hücumuna karşı mukavemet etmeye bütün garbın hazır olduğunu bildirdi. Halbuki, 1914 de işçi birlikleri, bilâkis Almanlarla Slavlar Aaraâsında bir - harb çıktığı takdirde İngilterenin bitaraf kal- masını istemişti. 9 eylül cuma günü, elçi Sir Nevil Henderson Alman hariciye nazırı ile kırk beş dakika konuşup, Hitlerin veli- ahtı sayılan zatla yemek yerken işçi mu- halefet lideri radikal grup liderinden ev. vel harekete geçti ve başvekille tam bir mMmutabakatta bulunduğunu - bildirdi. '"Halbuki yine 1914 te - işçi” partisinin parlâmento muhalefet grupu lideri İn- gilterenin bitaraf kalmasını istemişti, 10 Eylül cumartesi günü filoyu teksif emri icra olundu. Ön bir torpito ve mayn gemisi harb halinde hazır bir vaziyet al- dı. Londrada da hariciye nezareti dünya matbuatma bir nota tevdi ettirdi ki, bu nota her şeyi daha vazıh bir surette ay- dınlatmağa yaradı. Notada, "Çekoslovakyadaki akalliyet- | ler meselesinden ileri gelecek bir ihtilâ- fa İngilterenin de karışmak ihtimali ol. duğunu,, bildiren elçi beyanatlarını hatır- lattıktan sonra şunlar ilâve olunmakta- dır: “Bugün bu ihtimalin gözönünde bulun- durulması elzeridir. Büyük Britanya, hiçbir şekilde, Fransanın arazi bütünlü- Sü tehlikede bulunan bir ihtilâfa lâkayt kalamaz. Büu, büyük bir ehemmiyeti ha- iz bir noktadır ve Almanyanım buhdan şüphe etmemesi lâzımdır.., Bu şekilde ısrar ettikten sonra notada İngiliz — hükümetinin dominyonlarla, Fransa ve Amerikan Birleşik devletleri, le sıkı temasta olduğu ilâve ediliyordu. Şüphesiz ki, l1i eylül pazar günü, İn- giliz kabinesi mütemadi celse halinde toplanırken ve bu toplantıya erkânıhar- biye şeflerini çağırırken Ruzvelt de A- merikan gazetecilerine bir nota tevdi e- diyordu. Bu notada da üç hür millet a- rasında müşterek bir cephe mevcut ol. madığı bildiriliyordu. Fakat bu lüzumsuz ve vakitsiz tavzih yine Almanyaya ta - mamiyle emniyet vermeye yarıyamazdı. Eğer Almanya 1914 de kat'i andan evvel, Avrupa ihtilâflariyle bu kadar fazla alâkalı mevcut bulunduğunu, Al - man siyasetinin bu kadar tenktid edildi- ğini görseydi II inci Vilhelmle Bethmann Hollveg harb çıkarmakta daha fazla te- reddüd ederlerdi. Hakikaten, bu kadar sarih sözler, bu kadar açık hareketler karşısında yanıl - mak kabil midir? 4 haziranda Tennestcee de, avukatlar birliği tonlantısında Ame, rikan hariciye nazirı Kordel Hull diyor ki: “milletin bitaraf kalması emniyet |- çin bir teminat değil, bilâkis emniyet - sizlik doğuracak büyük bir menbadır. Ta- mamen herkesten ayrı kalmaya çalışmak biz! milletler camiasmdaki her-türlü nü- fuzdan mahrüm bırakmakla kalmıyacak, bizzat kendi işlerimizi kontrol vasrtala- teessürle gördüm. Pardösüler ayni boöy. HABER — Alısaı'n DOSTAST İMESELE Taksıtle mal satan bazı mağazalar Malların üzerine büyük zamlar mı yapıyorlar ?!., Bütün Bügün, bütün dünya iktısadiyatmda, taksitli alışverişe, büyük bir yer veril- mektedir. Avrupa ve Amerikada, pera- kende ticaretin hemen yüzde ellisi tak- sitli alışverişle yapılmaktadır. Taksit usulü, son zamanlarda bizde de birçok müesseseler tarafımdan, tatbik e. dilmeye başlandı. Ve bu müesseseler, sırf bu usulü tatbik ettiklerinden geniş mikyasta iş yapmak ve para kazanmak imkâninı buldular. Taksitle alıman eşya, elbette ki, peşin parayla alman eşyadan biraz daha fiat- r oluyor. Buna kimsenin diyeceği yoktur ama, bazi müesseselerin taksit vaziyetin- den istifade edip açık bir ihtikâra kal- kışmaları, hem halkın, hem de iktısadi- yatımızın zararma olacağından buna göz yummak imkânsızdır. Evvelâ, bu satırları yazmamıza vesile olan hâdiseyi anlatalım: Yakm arkadaşlarımızdan biri, geçen- lerde henüz yedi sekiz yaşındaki kızına bir pardösü almak istiyor. Kendisi maaş. lı bir memur. Yani her ay muayyen bir para alan insanlardan olduğundan dal- ma taksitli alışveriş ettiği ve avuç do- lusu para verdiği Beyoğlunun büyük mağazalarından birine gidip pardösüyü 13 buçuk liraya alryor. İşin bundan son- rasını, arkadaşımızın kendi ağzından din- Tiyelim : “O akşam eve gelince, kardeşimin de kendi çocuğuna, başka bir mağazadan peşin parayla, bizim kıza alıman pardö- sünün aynini, hemen hemen yarı fiata, yani T7 buçuk liraya aldığmı hayret ve da, kumaşlar ayni kalite, dikiş ayni bi- çim velhasıl her şey ayni. Fakat fiatlar bambaşkaydı... Mağazaların kapanma saati yaklasmış- tı. Buna rğamen hemen evden çıktım, bizim pardösüyü aldığımız büyük mağfa- zaya koştum, direktörü buldum, vaziyeti teessürle kendisine söyledim. Muhatabım hiç telâş etmeden ve sıkılmadan, “hak- İr olabilirsin!z, ama bizde fiat böyledir,, diye işi başından savmak istedi. Şiddetli Israrım Üzerineyse, malı geri almak mec- buriyetinde kaldı, Şu vaziyet bir nevi ih. tikâr deği! de nedir?!...,, Arkad:işımızm yerden göke kadar hak- dünyada kultanılan taksit usullerinden başkasını hoş gormek kabil degıtdır. Dünyanm birçok yerlerinde, değil ufak tefek eşya, bütün bir evi döşiyecek en modern ve lüks eşyalar, taksitle alınır ve müşterinin taksit İçin vercceği fark pek azdır kı var, taksitle iş yapan, bilhassa büyük iş yapan bazı mağazalar, mallarına adetâ yüzde elli, altmış Gderecesinde muazzam zamlar yapmaktan hiç çekinmemektedir. Halkın bir kismı, peşin para veremiyecek vaziyette olanlar bu vaziyeti bile bile | kabul etmek ıstırarında kalmaktadırlar. Diğer bir kısım halk, İse mağaza satı- cılarının göz boyayıcı, sözleri karşısında farkma varmadan aldanmaktadırlar. Bu mağazalar, hiç şüphe yok ki kuv- vetli bir rekabet karşısında kalsalar, bu günkü hattı hareketlerini derhal değiş- tirmek mecburiyetinde olacaklardır. Fa- kat ne çare ki taksitle iş yapmak, çok büyük sermayeye ihtiyaç gösterdiğinden, bugün fiatları meşru hadde indirecek böyle bir rekabet Mmevzuubahs olama . maktadır, Bizim en çok gayritabi! buldu- ğumuz noktaysa şudur: " Dünyanm her tarafmda, bir mal tak- sitle almarak, peşin fiatımın üzerine tak- | sitten mütevellit fark, açıkça ilâve edi- lir ve müşteri de malı taksitle aldığı için nekadar fazla para verdiğini bilir. Hal- buki bizde taksitle muamele yapan dük. kânlardan bir kısmı, bambaşka bir yol tutmuştur. Müşteriye taksit için kat'iy- yen fark almmadığı bildirilmekte, fakat diğer taraftan da, mallarımın satış fiat- larma, taksit muamelesi üzerine meşru guürette ilâvesi gayrikabil zamlar yapmak tan kat'iyyen çekinmezler. İşte bu nok- tanın derhal önüne geçilmelidir ki, bir- gok vatandaşların aldanması önlenmiş olsun... ' Otobüslerde Yolcuların arasında yedek lâstikler ! Bu sütunlarda, epey evvel acı acı yaz. mıştık. Şehrimizde işliyen otobüsler, bü- tün dünyada'bu gibi takll Yasıtalfâfında yedek lâstiklerin arabaların dış tarafla- rında, ya karüserin alt kısmımda, yahut da üst kısmımda birer yeri olduğu halde, bizde, yedek lâstik ve tekerlekler halkım | oturacağı yerlerin arasında durmakta « dır. Gerek sıhhi, gerekse İnsani bakımdan Baçma ve bir dakika müsaade edilmesi caiz olmryan bu noktaya, belediye. nasıl olup da hâlâ müsamaha ediyor doğrusu şaşmamak kabil değil... Bütün otobüslere şamil ve kısacık bir emirle önüne geçilebilecek bu İşi dü « zeltmek için, daha fazla beklenmiyeceği- ni ümid ediyoruz! eei | giltere, bu şekilde hareket etselerdi göz- mızı zayıflatacaktır. Nazır bundan sonra, hakka tecavüzleri / ve taarruz hevesini şiddetle tenkid etti. 14 haziranda, Puristeki Amerikan klü. bü önünde, reis Nikolas Murray Butler, hariciye nazırının bu beyanatımı aldı, İ- zah ve tefsir etti, 16 Ağustosta Kordel Hull radyo ile verdiği bir nutukta “dev- letlerin dahili işlerine müdahaleleri,, ve- rilen taahhüdleri bozmayı şiddetle ten - kid etti ve dedi ki: “Hâdiselerin inkişafı günden güne daha sarih bir şekilde gösteriyor ki dün- yanın başka yerlerinde olup bitenler bi. zim vaziyetimize çok tesir etmektedir.,, 18 ağustosta Kingstonda Kanada bah- riye nezareti önünde Ruzvelt bir Britan- ya doöominyonu olan “Kanada toprakları başka bir imparatorluk tarafından teh- did edilirse Amerikan milletinin uzak durmiyacağını, temin etti. 27 ağustosta, Briand - Kellog misakı- nıin onuncu yıldönümü münasebetile Kordel Hull Almanyq. ile Çekoslovakya da dahil olmak şartiyle 63 milletin ver. diği taahhütleri hatırlattı. 1 Eylül: altı sene mülga durduktan sonra Âmerikanın Atlas okyanusu donan- ması tekrar teşkil edildi. Nihayet, kat'i âna yaklaşan günler zarfında Amerikanmım Avrupadaki elçile- ri: Londrada Kennedi, Berlinde Hugh Vilson, Pariste Bullit, Romada Filips fa- aliyetlerini arttırdılar, nutuklar söyledi- ler, ziyaretlerini çoğalttılar. Sırbistan Üzerinde tehlikenin dolaş - makta olduğu 1914 de Amerika ve İn. leri korkutur, harbe mâni olurlardı. 1938 senesi 12 eylülünde Almanya ve Almanyanın hâkimi üzerinde bütün bun- lar, Fransız efkârı umumiyesinin bera- berliği ve silâhla mukabele hazırlıkları kadar bir tesir icra etmemiştir. Bir hâ- dise çıkarmak fikri bir parmak gerileme- miş, yaklaşma hareketleri İçin yapılan çalışmalar bir saat bırakılmamıştır. » * & 12 Eylülde, Nürembergde, kıt'aların geçişi, kazma, kürek ve silâhlarm salla. nışt ile, şeref ve haysiyet bağrışmalarıy- la uyanan fizik, askerl ve dini bir heye- can içinde yeni imparator, Nazi İncilinin yeni bir sayfasını okudu. Bütün dünya da bunu dinledi. Hitler, büyük bir dinamizma ve bü - yük bir meharetle, tekrar etti ki mu- kaddes imparatorluğun Ren ve Brenner Üzerinde yalnız sulh için bekçilik ettiği- ni söyledikten sonra, tabil hudutlardan içeri girmiş, müteakiben tahkim edilen hudutlar arkasmnda kalmış olan Südetli akalliyetini ilhak edeceğini ilân etti: “Çekoslovakyada tazyik gören 3,5 mil, yon Almanm kurtulmasımı istiyorum!,, Bir iki saat sonra karışıklık başladı. Bunlara Prağg örff idare ilânı ile muka- bele etti. Örfi idareye Henlayn, 13 eylül salr günü, saat 17 de neşrettiği bir ülti. matomla karşılık verdi. Bu ültimatomun da müddeti yirmi üç saat sonra bitti. Prag hükümetfnin bu ültimatomu fed- di üzerine, Çekoslovakyanın Seya.İnku » artı müzakereleri kesti. Kırk sekiz saat sonra da İngiliz başve- kili Berthesgadende bulunuyordu. Jak Bardu Zayi köpek Vücudu beyaz, başı siyah tüylü Seter cinsi bir av köpeği Üç gün evvel Gala- tasaray civarında kaybolmuştur. Bulan Tarlabaşı Trişe sokak 1 nu- — maraya getirdiği takdirde memnnu edi- — lecektlr Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. MKT tcabında günde 3 kaşe alınabilir. AA —