MARKO POLO Kubilây Hanın memleketi, hakika- ten bir Binguçyonun dediği gibi, seyahat hakikaten çok tehlikeli idi. Seyahat leri esnasında ihtiyar köle belki yüzler- ce defa Allahma son duasını etti Akâya büyük fırtınalara tutuldular. İran çöllerinde Bu- gün Efganistan denilen yerlerden geç- mek için âdeta dağları deştiler. Ka yalardan Kendilerine yollar aştılar. Gobi çölünde hayatlarını aşiret balk: nın oklarından zor kurtardılar., Pekin kapılarına geldikleri zaman Binguçyo gene Allaha dua ediyordu. Fakat bu sefer ayağına bir çift yeni a- yakkabı bulmak için. Pekine girince Markopolo gözlerini hayretle açarak, damları Bambu “dal- larından yapılmış evlere, sokaklardan geçen fiflere ve develere, Mogol atları- na hayretle bakıyordu. Kubilây hanm memleketi hakikaten bir zenginlik di- yarı idi.. Her taraftan para ve kuvvet akıyor- du: Dünyadaki en büyük imparatora develerle,. fillerle taşınan ipekliler, al- tanlar, mücevherler gözleri kamaştırı - yordu. Şehirde balk hümmalı bir faaliyet içindeydi. Marko Polo bütün bu gördükleri geyler karşısında hayran kalmıştı. Fa- kat Binguçyo halinden çok şikâyetçi idi. Çünkü Markonun yanı başında her adım attıkça ayakları ve bacakları yeni bir işkenceye maruz kalıyordu. .. fersahlarca uzakta salgın hastalıklarla karşılaştılar. Çen Tsu âğır ağır ve yavaş bir sesle #onüşan bir âlimdi. O Rem bir müdet- risti, bem feylozof, hem de eczacı. A- dam, Bingüçyonun ayaklarını tedavi ediyordu. Marko da, âlimin kendisine verdiği iki küçük şeyi torbasına attı. Babasının verdiği torbaya ük koyduğu bu iki ufak nesneden biri bir makarna çubuğu idi. Çen Tsu asırlarca Çinli - lerin gıda olarak bunları yediklerini söylüyordu. Marko Polonun torbasına giren şey lerden ikincisi de şamama idi. Çen 'Tsu, ateş yakmak için kullanılan bu göpleri ilk defa imparatorun eğlence- leri için yaptığını söyledi, Marko Pele bu şamamalardan birini Çen Tsunun kendisine tahsis ettiği odaya çekildiği zaman yaktı. Harpte de silâh olarak böyle bir şeyin kulla. mlabileceğini düşündü. Fakat bu dü - şüncesinden kimseye bahsetmedi, Binguçyonun ayaklarındaki sancılar artık kalmamıştı. Marko da güzel bir makarna yemiş, karnını doyurmuştu. Biraz sonra Çer Tsu ile beraber © kağa çıkarlar lim : — Şehrin “duvarları arası bir çok yeni şeyler göreceks yordu. Fakat, bakın söyliyeyim size Dikkatli davranm.. Bizde bir darbı- mesel vardır: "İnsan kendi kendini öl dürmek İstiyofsa gözünü lüzumundan fazlasına diker,, derler. Aman böyle bir $y yapayım demeyin sakın.. Marko Polo: — Ben Kubiliy Hanı görmek isti- yordum, dedi.. sesini alçaltarak: y Han iyi bir adamdır, tam bir adamdır, Fakat ona fikir veren biri var ki, bu adamda insanoğluna karşı saygı diye birşe yyok. Bu adam ismi Ahmet; bizden değil, bir yabancı, Ah- met, imparatorun müşaviri. Kubilâiy Handan iyi muamele görmek istiyorsan un gözüne girmiye bak. Söylendiğine göre, Ahmet, Kubilây Hanın yerine tahta geçecekmiş. ... Kubilây Han Venedikten Marko Pole ile Binguçyo isminde iki kişinin geldiğini haber alm'ştı. Onun için, iki Venedikli, Kubilây Hanla görüşmek istediklerini bildirdikleri zaman sa - da daha di- evvelâ zenginlik diyarıydı ray onları yabancı olarak karşılama dı. Marko Poloyu evvelâ sarayın büyük bir salonuna aldrlar ve kendisine, ha- mamın hazırlanmış olduğunu haber verdiler, Marko Polo yıkanacak, ondan sonrâ huzura kabul olunacaktı. Esa. sen şimdiki halde imparatorun, misafi- rini kabül edemiyecek kadar meşgul olduğunu da söylemişlerdi. Hâmarxlan çıktıktan sonra Markoyu gene mermer bir salona aldılar, Mar ko, etrafın ihtişamı içinde gözlerini ne- ıştı. e Kubilây ki odada, etrafında vezirleri, geniş bir tahta kurulmuştu. Keskin nazarlarla bakıyordu. Fakat bu göz - lerin arkasında işliyen b şündüğü pek iyi anlaşılan O gün imparator harp meselesi meşgu Müşaviri Abmetle, Japonya- nın Çine karşı bir hücumu halinde Ahmet Soğuk impa- nüfuz ic cak tedbirleri görüşüyerlardı sert bakişir, esmer bir adamdı karlılığı ve kuvvetli iradesi rotorun Üzerinde büyük bir ra ediyordu Tahtını önünde, yerde mozayık e- larak, büyük bir tatar haritası yapılmıştı. Bunun üz: e, çat ranç tahtasındaki oyun taş gibi, tahtadan Çinli askerler ve yelkenli ge miler sıralanmıştı. Ahmet: — Bir milyon askerimiz var, diyor- du, Bunların başında da siz oldunuz u, Japonyanın zaptı bir iki haftalık bir iştir. Ahmet, sanki zafer olmuş, bitmiş, Japonya fethedilmiş gibi konuşuyordu. Kubilây Han ona bakıyor ve düşünü- yordu. — Harp o kadar kolay değil, Abmet! Biraz bekliyelim. Orduyu garptan at- dın. Bilhassa bugünlerde Kaydu eya letindeki isyandan dolayı burada bu - lunmasına ihtiyacımız var, Ahmet, gene o sakin halini muhafa- za ederek; — Kaydu isyanını bastırmak için or duya lüzüm bile yok, dedi, Onlar rinde kullanacağımız en büyük silâh, manevi kuvvetlerini kırmaktır. İmparator, müşavirinin sözlerini ba şın sallıyarak tasdik € — Bu hususta her şeyi sana bıra kıyorum. Bildiğin gibi hereket et, Sonra başmüsahibe döndü: — Benimle görüşmek istiyen başka kim var?. — Genç kadınlar var, efendimiz. — Başka?. — İran elçisi var, Kerimeniz Kuks- çin kral ile evlenmek Üzere İrana ne imparatorluğu zaman gelecek € — Elçilere kızdı kızmiyorum.. Başka?. — Bir de yabancı milletten birisi var, Roma imparatorluğunun Venedik şehrinden gelmiş birisi, İsmi Marko Polo imiş — Gelsin bakalım, görüşelim, ne İs- sörüyör. ım kadar kimseye tiyormuş?. Baş müsahip ellerini çırptı. Gong vurdu ve imparator odasının büyük kapıları açıldı, Venedikli misafir içeri girdi. Marko Polo doğru yürürken etrafta; İer onun Üzerine çevrilmişti. Kubilây Han, bu uzun bo rı delikanlıya dikkatle bakıyordu. O- nun bütün adamları Kısa boylu ve çe- limsiz insanlardı. Bu geniş omu r muharip yapıİr gitmişti. — Pekine, safa geldini devlet nazırımız Ahmedi tanıtı Bilhassa siyasi işlerde ve memlekette vergileri toplamakta, bana büyük bir yardımı dokunur. Kataya ne iş için gel- dinizse, sizinle meşgul olacak Ahmet- tir. imparatorun tahtına ütün göz - genç hoşuna Marko Polo: — Fakat ben buraya bir iş için gel miş değilim, imparator, dedi. Maksa - dım, kendi zevkim için bir seyahat yapmaktır. Memleketinizin gü. uzaktan ii lerini, zenginliklerini teniş- tim. Gideyim bir yakından göreyim, lây Han, yüzüklerin şıldadığı eliyle yerdeki haritayı göstererek ; — İşte, dedi, bizim memleketin ba- irtası önünüzde duruyor, Ahmet te ilâve etti: — Bakınca göreceksiniz ki, leketimiz çok büyüktür ve çok kuvvet- li bir şekilde muhafaza altındadır. Marko Polo haritayı gözden geçir - mem- mek için eğildi. Fakat haritaya İerini çevirir çevirmez iki küçük ayak köbr ile karşılaştı ve başını derhal bu ayakların sahibini görmek için kaldır - dı. Kar: bir güzellikte bir kız duruyordu. Kızm arkasında ipekli bir entari vardı. Parlak siyah saçlarının etrafını çevirmişti. Gözlemi de siyah ktı. Marko ömründe bu kadar güzel bir kız görmemişti. Düştüğü hayretten dolayı biraz sı - kılarak imparatora döndü. © zaman Kubilây Han kızı işaret ederek: — Kızım, dedi, prenses Kukaçin... nda çok ince Sonra kızına dönerek, misafiri ta- nite! — Marko Polo, Venedik ve Roma » dan geliyor. Çine bir seyahâta çıkmış . Kukaçinle Marko Polo biribirlerine bakışıp tebessüm ettiler. Kız, babatma hitaben ; — Marko Polonun ismini “işittim, COKMXe --TMOD<eCI ZOUCAĞ Eğe köylerinde Beşer dersaneli ilk okullar kuruluyor. Köşk nahiyesinde bir beton köprü yap! hafta içinde üç köprünün de inşasına başla! idi, anı didi Köyde bir kültür âbidesi dikili, Köşk, (Hususi) —- Nahiye müdürü Osman Kozak, bir senelik mesaisile Köş- ke birçok eserler vermiştir. Nahiye mü- | dürü şimdi de köylerin kalkınmasına ça- İışmakta, haftanım dört gününü köylerde geçirmektedir. Nüfusları fezlaca olan Cemile, Peyköy ve Çiflik köylerinde beşer dershaneli mektep inşasına başlanmıştır. Başçayır köyünde de bir mektep inşasr takarrür etmiş ve malzeme tedariki için faaliy geçilmiştir. Burada da inşaata kısa bir zaman son- ra başlanmış bulunulacaktır. Beyköy ve Kökgiriş köylerinde birer köy konağı ve okuma odası yapılmakta- dır. Başçayır köyündeki hükümet konağı ve okuma odası genişletilmektedir. Vahiyede yal işlerinin de-Üzerinde du- « Ödemiş yolu üze dedi. Kendisinden ve seyahatinden çok bahsettiler, ... İmparator, Marko Poloya: — Sizi Ahmede havale ediyorum, dedi. (Ahmede dönerek) : Sen de misa- firimizle lâyıkı veçhile alâkadar ol, se- yahatinin kendisi için faydalı geçme - sine dikkat et.. Eğer saraydaki kadın- lardan biri kalbini çalacak olursa... İmparator güzel bir gülüşle güldi Marko Polo: — Çok cömer di. Bunları söylerken Kukaçine bakmış- tı. Kız da ona nihayet tatlı bir tebes - sümle gülümsedi Bu sahneyi Ahmet hem büyük bir siniz, imparator, de- kaldırı , Nakit e y rindeki hai beton köprü du dahilinde yap kalmıştır ki, bunl ar inşanına başlasaöi” in su ihtiyaçlariyl olunmaktadır» ğ eki menba suyü vi rularla köye indirilmiştir. Bl köy sandığı varidatile kargilt” Nahiyede asayiş çok İYİĞİ siyle güüiyle meşguldür, 78” lenceden de geri kalmamsk'i” Köşk nahiyesinde otun kendisini yakından tapsdiği heykeltraş Fuat Mensi bursğf heykeli yapmıştır. Değerli sanatkârm bu Kül ilkmektebe bödiy nüne rekzolunmu A alâka ile, hem de biraz bidöf mişti, Hiddetleniyordu, GöPKÜ gt Polonun Kukaçinle alâkağöf 2 yi istemiyordu. Hele onun w gel gösterdiği bu açıktan açığı * le pek kıziyordu . i Kızmasında kendine göre İyi İdi.. Çünkü onun prenses ba” ir gi xt düşündükleri vardı. Kaki$, eği tan gelen beyaz derili bir vie meyi aklından bile geşirmiY” çer” Fakat, imparatorun, Mar yi meşgul olmak vazifesini ke” e ti. diği için de memnun ol suretle, Markopolo ile yak” g dar olabilecek, onu istediği ii idare edebilecekti. ee 4 — Devamı perşembe ELA izm an ULULTİLAREFELONMOO: