— “tından niçin çabuk Ççabuk — ayrılmaya kalkryorlar? Bunun sebebi gayet basit: - bahs oldu mu, bu haber derhal sinema -olur: .değilse bile hiç olmazsa — boşamamakta Meşhur kömik Eddi Kantor su Tikirde : Karısını boşayabilen erkek kahramandır! Onun hiç sevmediği iki şey varm ş: yeni ayakkabı giymek; yeni bir karı alınak | Holivutla — artistle- rin sıksık boşanıp "? evlenmelerine alı . Ş’_ şılmıştır. — Sinema B dünyasının en eğ- lenceli — meselele- Tinden — birini teş. kil eden bu — bahsi " komik Eddi Kantor © kendisine has alay- cı bir tarzda gyöz « den geçiriyor: W e Karım meye bo 4 © <0 şamıyorum? Buna cevap vermek « < < için Holivuttaki ev- — — lenme ve boşanma — —— hâdiselerine — bir |— bakmak lâzımdır. Bir kere şunu söy-. liyeyim ki, boşan - ma bahsinde Ho- İivudun ismi - çık « mıştır, Size statis . tikleri göstererek iş- bat edebilirim ki dünyanın dünya - (l p nın diğer herhangi | W bir şehrinde boşan. . ğ ma hâdisesi ne nis - 5i bette ise Holivutta Pgr F da o-nisbettedir. WW 3 Size gene canlı mi - Hü sallerle isbat edebi. %; K lirim ki Holivutta * / ut izdivaç | hayatı *” Sa yaşıyan birçok çift- ler de vardır. Mese. lâ, evleneli 25 sene olduğu halde karılarını boşamryan erkek ler arasında şunları — sayabilirim: Levâs Ston, Coe Braun, Cen Herşalt, ve Ceyms Glison. Şimdi meseleyi ciddi bir şekilde tetki- ke geçelim: Diyebiliriz ki kocalar boşamıyor, ka. dınlar boşanıyor, Boşanma hâdiseleri- ne bilhassa kadın artistlerin maceraları arasında teasdüf edilmesi de bunu isbat etmektedir. O halde, acaba kadın artistler kocala- Gazetelerde kendilerinden bahsedildi . ğini görmek için. Ama, diyeceksiniz ki, yıldızlardan her- gün -gazetelerde bahsedilmektedir. Evet, | fakat dikkat ettiniz mi? Bir yıldızın bo- şanma veya evlenme meselesi mevzuu. mecmualarının veya gündelik gazetelerin ilk sayfasını işgal eder. : .Bir artist için, herkesi geride bırakıp isminin başta zikredilmesini görmek ka. dar büyük bir saadet olur mu?.. Kadın artistlerde olduğu gibi, bu he- ves bizim erkek arkadaşlar arasında da vardır. Fakat onlar bunu —daha ziyade I_ir marifet göstermiş olmak arzusu ile Yaparlar: Kocasından boşanan kadına ekseriya kahraman gibi bakilmadığı halde, karı.| sını boşayan, daha doğrusu boşayabilen bir erkeğe derhal büyük bir ehemmiyet verilir, ve o adam derhal günün kahranı — Falancaya hak, derler karısını bo- # & » Ben karımı neye boşamıyorum? Bu ne benim, kahramanlıktan hoşlan- madığım içindir, ne de karımın gazete. lerin ilk sayfalarına geçmek arzusunda- olmamasından, Esasen — bunda karımın hiçbir rolü yoktur. Karımı boşamakta kahramanlığın bende kalmasmı isterim. O halde ben karımı niçin mi boşamı. yorum? Madlen Karol, kocasiyle uzun müddet — ve kavgasız geçinenlerden biridir... Boşamak hoşuma gitmiyor da ondan. Benim hiç sevmediğim iki şey vardır: Biri yeni ayakkabı giymek ve diğeri yeni bir karı almak.. Onun için, sık sık boşanıp evlenenlere: “Ayakkabı değiştirir gibi kadın değiş- tiriyor,, denmesini doğru bir söz buluyo rüm: Eğer ben de sık sık ayakkabı değiş tiren bir adam olsaydım herhalde karımı da sık sık değiştirirdim. Ayağıma yeni bir ayakkabı almak hu- susunda çektiğim müşkülâtı anlatacak o lursam bana hak verirsiniz: Ayağım eski iskarpinime o kadar alış- mıştır ki yenisi içinde kabil değil rahat etmez. Çünkü, eski ayakkabı ayağımın bütün hususiyetlerine cevap verecek bir şekil almıştır. Bunu bu hale koyuncaya kadar ayağım da çok uğraşmıştır. Günler -|ce, hattâ aylarca uğraşıp iskarpini kendi. sine rahat bir ev haline getiren ayağım onu terketmiye nasıl razı olur? Esasen iskarpin de ayağı kendisine uy durmaktan geri kalmamış, kendisinin i- natçılık ettiği noktalarda ayağımı yola getirmiştir. | Hasılı, iskarpinle ayaklarım öyle halli hamur olmuşlardır ki biribirlerini terke. demezler. Ben de onlara bu azabı ver - mekten çekinirim. Hayatımdan aldığım bu misali karımla kendime de tatbik edebilirim. Tabif an. ladımmız: Bu işte karım iskarpin, ben de ayak vaziyetinde bulunuyorum: Senelerce uğraşarak — ben karımı, ka- rım beni biribirimizi uydurmaya o kadar muvaffak olmuşuzdur ki ne ben, ne ka- rim bu hususta yeni bir tecrübeye giriş- miye cesaret edemiyoruz. Bunda en az cesareti olan şüphesiz ki benim. Ayağımdan iskarpinlerimi çıka- rıp yenisini almaktan ne kadar — korku- yorsam bugünkü karımı boşayıp yenisi. ni almaktan da o kadar korkuyorum. * * & . Çabuk boşanmaların sebebini çabuk evlenmekte aramak da doğrudur. Ho'e vutta çok kişi evlenme — mukavelesi ile sinema mukavelesini bir — tutmaktadır. Zannederler Ki bir sinema ile yapılan iş mukavelesi neyse, evlenme mukavelesi de Netip Fazılın bBbir davetlisi Jüppe mi jüppe, sinir mi sinir bir a, damcağız Beyoğlunda tenhadan hoşlanan âşıkların, sessiz bir muhit içinde çalığ- | mak istiyenlerin veya bir arkadaşile hasbühal arzusunda olanların devam et- tikleri büyük pastahaneye girdi. Fransız. cayı hakikaten bilen münevver bir ba- yanm masasma oturarak ona fransızca ya tercüme ettiği bir şiiri okudu. Sesi- nin perdesine verdiği Âyar sayesinde ci, var masadakilerin alâkasmı celbettiğini görünce herkesi rahatsız ettiğini düşün-' meğe bile lüzum görmeden veya esasen düşünmesine imkân duymadığı için yük- sek sesle gayri münteşir şaheserlerin, den bahsetti. Bir müddet sonra da çıt- kirlâm - haliyle: —— Biliyor musunuz hanrmefendi, dedi, Necip Fazıl yakmda bir toplantı yapa- cak. — Evet, duymuştum. Birkaç saniye kadar dalmp herkes gibi ve herkesi rahatsız etmeden konuştuğu için toplantının nerede yapılacağını ci. var masadakiler duyamadılar, Fakat bi- raz sonra kendine gelerek yüksek seğle devam etti: — “Nuhun sefinesi,, dediğine göre kendisini Nuh yerine koyuyor. Fakat bu suretle otuzu bulan biz davetlileri garip vaziyete düşüyoruz; biz de Nuhun sefinesine iltica eden hayvanlar oluyo- ruz. Bu nüktesine hayran güldü. Sonra sordu: — Acaba beni hangi hayvan yerine koyuyor? Yanmdaki masada oturan yaşlıca bir zat, artık sabrı tükenmiş ölacak ki mü- dahale etti: — Saksağan yerine sanırım! NEVYORK LİMANINDA — Hürriyet timsali bize haş geldin di- yorT. — Bana öyle şeyler dediği yok; çünkü karım rtıhtımda beni bekliyor. — Amerikan karikatürü — odur ve, muayyen bir müddet sonra bo. zulabilir. Bunda belki hakları da vardır, Çünkü iş hayatında böyle — alışmışlardır. Fakat şunu bilmeleri lâzımdır ki evlenme muü- kavelesinde iki taraf biribiri — ile yalnız oyun arkadaşı değildir, ayni zamanda ha yat arkadaşıdır. İşte onun içindir ki, rol leri icabı bir filmde beraber oynayan bir| * kadın bir erkek iki artist, derhal evlenir. ler ve film bittikten sonra da derhal ay- rılmak isterler.. ve ayrılırlar. Dediğim gibi, çabuk boşanmaların se. bebi çabuk evlenmektir. Benim, karımı boşamamamın da sebeplerinden biri bu dur: Ben onunla evlenmeden evvel ken- disinin etrafında tam on bir sene dön. düm. Bu müddet zarfında nişanlanma - dik bile. On bir sene. de benim onun, o- nun benim hakkımda tamamile fikir e- dinthemize, yaramıştır. Acaba hiç boşanmıyacak mıyız? Bunu temenni ederim. Fakat bir iki ayda tanı. şıp-evlenenler bir iki senede boşandıkla- rına göre, on bir senedenberi tanıştıktan sonra evlenenler kaç sene beraber yaşarı lar diye bir nisbet kurulacak olursa, öm. rümüzün sonuna kadar boşanmıyacağı- mız-anlaşılmış olur.. — — attı.Bu “ibreti müessire,, tedbiri üzerin- — Karın gene modellerini kıskanmakta devam ediyor mu? Temizlik Talebe pansiyonunu işleten kadım to- mizlik iddiasımdadır. Kapıdan içeri girer girmez gşöyle bir levha göze çarpar: “Ayaklarınızı siliniz!, Pansiyondaki talebelerden biri bu iba. . renin üzerine bir ilâve yaptı: “Çıkarken,, — İkimizden biri kile yapıyör! — Fransız korikatürü — Gençrmmuallim Müfettiş orta mektepte Binifa girince şaşırdı, mMmuallim yoktu ve smıfta kıya- met kopuyordu. Müfettiş şöyle bir göz gezdirdi ve ta- lebeler içinde en fazla gürültü yapan, sınifin ortasında elleriyle işaretler ya. pıp girtlağını yırtarcasma bağıran, fa - kat ne'söylediği gürültüden antlaşılamı- | yan birini kolundan tutarak İkapıdışarı de smıfta gürültü kesildi. Müfettiş talebelere hitap etti: — Şimdiki dersiniz nedir? — Fransızca. — Mualliminiz gelmedi diye hemen gürültüye başlamanız ayıp değil mi? — Muallimimiz geldi öfendim. — Mektebe gelmiş olabilir, fakat sı. nıfta yoktu. — Sınıfta vardı efendim. — Benimle alay mı ediyorsunuz? Sı- nıfta vardı da birden sırlara mı karıştı? — Hayır efendim, siz dışarı çıkardı- nız! : NAZİK HIRSİZ — Size Londrayı buldum; sabaha ka- dar neşriyat devam ettiği için — camımız sıkılmaz, t AÂsri mihrace Öreyfüs meselesi ğ Mariyüs arkadaşı Olivden rî;w, Te — Evlenmeye karar verdim; de tenin kızıyla evlenmek niyetin ama, namusundan emin © gen KP zım.,, Bana bir arkadaşlık yap' uhım' ten oraya gidiyorsun, göyle bir pil geç ve kanaatini bana bir tel dir. Fakat kapalır yaz ki başkalar? lamasınlar, Oliv gitti ve dözt gün sonra V ondan bir telgraf aldı: “Dreyfüs meselesi,, : -— Maryüs bundan bir şey anlıyant :î:ıg — Oliyin dönme&ini bememeww_gğ çare yoktu. İki gün sonra ark†.îîııF lince sordu: M — Yahu neydi o bilmecenin mw"jf W işi gl dyi” — Hangi bilmece? ? 'İ'İ- ' — "Dreyfüs meselesi,, ne d"m_oîp. —— Dreyfüs biliyorsun ki otuZ 'w ”| dar övvel Fransayı altüst eden Haki sedir. Dreyfüs isimli bir zabit- t — Bu 'meseleyi biliyorum canım: y benim evlenmek istediğim kIzin '“": tolup olmadığı ile bunun alâkasi HEĞ nü: — İstediğin kız hakkında İ gattö! ;inuıliı diyor, ama ordu aksi KAT Süpkt Drefüm meselesi! | M 'e şarkı söylemeniz ll : Seş » turaîtakı şart böyle! iklt“ru — Fransız kar A2 Kim bu kadıf pert” |8 Beyoğlu caddesinde ırkıd'::yw ber giderlerken bir kadınla Arkadaşı sordu: ğği — Kim bu bayan? wşı —— Sorma azizim sorma, b - kadın. kadar kimse canımı! gıızaı.”'d — Tuhaf şey! harikulâde Yiri ö ğil, " onul — Harikulâde olsun olmaSİ” - gi hİS hemmiyti yok ki... Eline dÜ 4 ver merhamet, insaf duymadan - el , nimin içini oyuyor. ğ ge — “Eline düştüm müy dei“ ydrğ”” Çocuk değilsin ya? şikâyet$ göre sen de onun eline du':î def":;, — Olmuyor ki azizim, bİF asımi da ge velce verdiğim paranın Y we#' T ze alarak kaçayım, hiç ü dim olmadı. Geceleri £ dım: V lıbl dım bile; ıstırabdan KIYFOR' ) giği o da * tekrar eline düştüm, ediyor: , canımı yakmakta devam Wpf ) — Desene ki Çllwmb'h“d — Kime? sana aşktan yobit” mı? HN ; *wdon. yi ğ — Peki, demindenberi öeli geğil .!nl Ne münasebet yahu? © | cimi ? nim diş doktorum; ikl aydif ! davi ediyor. * — —— y v . P r P Ü Fo - aç --- v F r —-a —& “ © << ——— — — —S -o Viz' : BÜ ddi A A YAT a scr a t y İ İ İ