S5 EYLÜL — 1938 Tarihin zerihin büyük aşk maceraları Stradella'nın aşkı Kemanile bütün genç kızların başını döndüren artist Muvatfakıyetiş biten bir konser sabahı , oda kapısmı açanlar, dünyan en güzel kadını ve en kudretli san a anlar içinde, kucak kucağa buldular; Aldatılan tiyar âşık intilkamiru almıştı: ersan sas0sas sas ssanansaan0yyanssananp00 onam sev0saa000e venus. s0une00000oean990onps0agonaa0anne0ya yanaaan009s0nsnnze11202000 arpa yamaanan nehir: Ben . Taği az idi Yara tin ketiarın - Yeşil pan- Kr yine ! boyanmış, N duvarlı bir köşk. » yüksek , Mi bir demir kapıdan cenneti an dir bahğeye girilir. Baliçede, yer çi İF İtskryelerden sülar fışkıran Yüzey havuzlar vardır. Bahçeden iğri © Pollaria geniş bir serviliğe gidi- İlan Küsel bir günün ışığı içersinde, bir po Pencereden bir kadm sesi ve in- Aç Dr kinin ağla guyümayr; Pencereden odaya dolan güneşin al- kayar, kiymetli eşya Üzerinde top- İşi," İpek sedirler, güze) kir şark ha Ke aynalar. Ve derin bir erkek sesi: diyor, yeniden bağlayınız. "az, Parçayı çok daha güzel çalabilir. v, İt arzu kadar coşkun, çölün kum. mdön esen sıcak bir rüşgürm &ök daveti kadar yakıcı Pril ses eke Bazlryor. Bu güzel ses W, sönüyor, dalgalanıyor, susar ve kıvraklaşıyor ve yine yükse- ayla çaldığı hava; ilâhi ve AŞKI bir nokta etrafında topliyan Ke erkeğin şahesöridir. li bir müzik dalgası onları sarı. Ne etraflarında içersinden çıkılmaz b yaratıyor. öm ila ve aşkı May e Stradella... On yedinel as- e böyük İtalyan maceracısını tanı « bip vardır? O, genç Yaşında küd- yaş tekâr olarak tanmmış, göhre- Üy» bütün Itâlyaya yayılmiş- Zamanda rakipsiz bir kemanet- Oku | bütün genç kızların “öner, Stradellanm aşktaki şöb- anı bile geçer... Cazibesine ka- Ma, ışık etrafında dolaşan My eden çoktur. Sredellanm mace- İeyüz Maşa birisi yaşamış olsaydı onu Mm çe Yaşatmazlardı. Fakat Roma - Ür, “Orkes sever, Papa bile himaye e- Yı * ie her himayenin bir haddl Yar. İlanın kırdığı ceviz kırkı değil ERİL O gözlürini daha yükseklere bbir prensin 'kürisiyle sevişmeğe “iy, ir. Prens ağır bastı; Papa Stra- al Momadan uzaklaşmak 2a- Kana ii söyledi. Bestekâr 1665 “ Kang ayrildi, Venediğe geldi. Şöh ti ie iy ven Ne Md€n evvel gelmişti, Venedik- Ziyafet, hiçbir toplantı, hiçbir tu ki Stradelir oraya davet e- e e va Yehalik Ayanından Ih- Yanda, Kontarininin gözdesidir. On binme şehvetli ve neşeli, her çe- & Meftun bir kiz. Musikiye ba İyar Kontariniye çok yalvar. nd müzik dersi almak isti- yor. Gözdesinin hiçbir. isteğine. hayır diyemiyen ihtiyar, bu arzuya da niha- yet boyun eğdi. Ayandaki işler, politika bu asli ihtiya- ra çok vaktini işgal ediyor. Gözdenin müzik ders saatleri uzamağa başladı, ak- pamlara, hattâ geceyarılarına kadar de- vam ediyor. — Alisa korkulasak. bir İhtiyardır. Benim kendisini aldattığımı kegfederse mabvoluruz. — Seni bu ihtiyardan kıskanıyorum Hortans. Sanat bize yeni ufuklar açıyor. Seni burada tutan re” Gidelim sevgi - lm, ömrümüzün #onuna kadar beraber yaşamak üzere gidelim. Stradetla sevgilisinin elini tutuyor ve iri olmaslarla İşlenmiş altın bilezikleriy- le oynuyor. Hortans, bu bareketin manasını ve &- şıkmın Kulbinden geçenleri anlamıştır: — Sevgilim, beni buraya bağlıyan ne altm, ne de elmastır. Buradan ayrıl - maktan çök Korkuyorum. Bir falci bana “aşk ve ölümün senin İçin manası bir- dir,, demişti. Bunu hatırladıkça tüylerim ürperir. «Sen çocuksun Hortans. Benim ya- nında, oldukça suna kim no yapabilir? Köşkten çıkıyorlar, ağır adımlarla ses- #iz dolaşıyorlar, sarmaşıklarla örtülü bir Kapıya yanaşıyorlar, Bitmez tükenmez vedalar başlıyor, * * z Bestekâr hâlâ ayni fikirdedir; —.Romada çok tasidıklarım var. Pa- pa hâlâ benim İyiliğimi ister. Orada ra- hat rahat yaşıyabiliriz. Hortans, şu bu- nak heriften ayrıl artık. Bu sözler genç kızı çıldırtan bir aşk nağmesidir. Kucaklaşıyorlar, bu srrada aym yüzünden kalın bir bulut geçiyor. Siyah gece ttriyor ve bir gök gürültü- si uzaklarda patlıyan bir fırtmayı haber veriyor. Aşk herşeyden üstündür — Mes'ut musun? Hortans sevgilisinin kolları arasında baygın bir sesle cevab veriyör: — Bunu sön mi #oruyordun? İki sevdalı, Kontarininin bazlı öfke - sinden yakayı güç kurtarmışlar, heye - cani: bir seyahatten sonra Romaya gel- mişlerdir. Şimdi sığındıkları küçücük €v- de çok mes'utturlar. Her ikisi bu akşam, Rome asilzadele- rinden birisinin eyinde verecekleri kon- sere hazırlanıyorlar. Bu akşam Stradel- la, yetiştirdiği en iyi talebeyi halkın karşısına ilk defa olarak çıkaracak, Bütün Roma bu konsere hazırdır, Hor. tans, Siradellsyla beraber geniş kabul #alonunun bir ucunda hazırlanan yük » sek locanın Oo basameklarını çıkarken göğsünde kalbinin ne kadar hızlı çarptı- ğına hayret ediyor, Aldatılan ihtiyar âşık'm, Kontarininin ismi bütün dudaklarda dolaşıyor, sonra herkes susuyor. Herkes bu iki çiftin biribirine çok ya- kıştığı kanaatindedir. Stradella bu genç kız: büyük bir #sanatzâr.olarak yetiştir- migfr. Hortans garkı söylerken değigi - yor, ilâhlagıyor. Meçhul bir alevjki sevdalıyı hem can. landırıyor, hem eritiyor: Hortans'ın ağzından bestenin son söz- leri uçuyor: “ Ünlü kralların, büyük rabbin ö- nünde bile nağmelerim yalnız senin İ- gindir sevgilim!,, Kudretli, ihtiraslı, yüksek zevkli bü - tün dinleyiciler, biribirine karışan bu iki istidadı kaynamış bir vücut gibi görüyor. lar. Alkışlar arasında ikisi de tribünden indikleri vekit vaktiyle Romada Stra »- dellanın en korkunç rakiplerinden olan kardinal Cibo ona yaklaşıyor ve: — Aleksandr, diyor, sen büyük bir gü- pahkârsin; bunu hepimiz biliyoruz. Fa - kat Tanrı seni herkese affettirmek için sans büyük bir istidad verdi. Belki se- natın yüzünden o sebeble senin günah. larını szab gününde bağışlıyacak! Artık Stradella Romanin yeniden kal- bini kazandığını anlşör, fakat acaba Ve- nedik kendisini affedecek mi? Bir melek sesi Romada Seri - Jan - Lartan kilisesi kapılarına kadar dolmuştur, Herkes bu- gün buraya Stradella ile Hortansı dinle- meğe geldi. Fakat kilisenin tâ arkasında, geniş mermer sütunların gersine gizlenmiş ge- miş mantolu bu dört kişinin burada ne işi var? Bunlar Kontarininin şdarlari. dır. Zavallı ihtiyar saraymda uyumaz oldu. Beyuinde intikam arzusundan baş- ka bir şey yok, kan istiyor! Cebleri siltın dolu katiller bekliyorlar, Kilisoden çıkarken ikisini de vuracak - lar, Fakat her şeyi hesaplıyan Kontarini bir noktayı unutta. Stradellanm musiki. sl ve Hortânsın xötüleri doğru yola sü- rükliyen ilâk! bir kuvvettir, Şimdi katil. ler düşünüyor: bu kadar büyük bir #a- natküra ve bu kadar eşsiz bir güzele na- sil kıyılır? Ayin bitti, İki sevdalı dar ve karanlik bir sokuktanı geçiyorlar. Haydutların re- isi arkalarından koşuyor, Bir Kücumla karşılaştığını zanneden Siradella kendi- sini müdafaaya hazırlanıyor, fakat hay- dud: — Silâhı bırak Stradella, diyor, sizi dinliyönler, size nası! el kaldırabilirler? Yalnız izin veriniz ufak bir tavsiyede yara suş iy Dy KEİ HABER'in dimi ve His Romanı: 19 Nakleden: Haldun S. Kip — Ah, diyordu, cokey ne fena idare e diyor hayvanı serbest bıraksa kimbilir nasıl koşacak ama, bakınız gemleri nasıl sıkıyor, Sadun hemen atıldı: — Mükemmel binicisin ama, daha sü vari (tabirlerini o bilemiyorsun. Ona: “Gemleri sıkmak,, değil “kasmak,, denir, Nazanın biranda yüzü kıpkırmızı ol - du, Cevap vermek için dudakları kıpır- dadı; fakat Sadun buna vakit bırakma" dan sözüne devam etti: — Sonra cokeyde de kabahat yok. Bak Sana, hayvanı ne güzel idare ediyor; bü- tün enerjisini en sona sakladığı besbelli. Nazan bütün dikkatile yarışı takip et- tiği için, gene bir cevap vermedi. Fakat Sadun da hücumdan, vazgeçmiyordu. — Hem, pek aziz, pek muhterem yeğe- nim; herkes zatiğlileri gibi, erkeklere has sporlarda o kadar parlak ve frtri istidat olamaz ki! Nazan artık sabredemezdi; yan gözle Saduna baktı. Yarışın o heyecanile pem- beleşmiş olan yüzü hiddetten biraz daha kızarmıştı. Acı bir cevap vermek (üzere ağzını açtı. Fakat gene bir şey söyliye- medi. Çünkü bu sırada yarış sahası hal- kın bağrışları, çığlıkları, el şakırtıdarile dolmuştu. Yarışm ikin bin metresi bitmiş son bin metre kalmıştı, “Ving - Foot,, en başta gidiyordu. (9) ve (5) numaralar ortalara düşmüşler; “Tayfun,, ikinci, “Kızılok,, dördüncü ge yordu: ve birinci ile üç at boyu kadar arası vardı. Bütün atlar ve cokeyleri cidden tabiz- tin fevkinde bir gayret (o sarleğitorlar; öne geğmeğe çalışıyorlardı. Bununla be- taber “Ving - Foot,un gittikçe arayı açtığı hissediliyordu. Bu hayvan, haki" katen şöbretinin ehliydi. Çok © güzel bir koşu yapıyordu. “Kızilok,, da mesafeyi kapamağa baş- lâtuştı. Son'din metyerlü yarısında fun, Kam Mi “Tayfun, İç olmazsa ikinciliği muhafaza için azami Halk artık gürül! teşci haykırışla- rini kesmişti. Binlerce kişinin âdeta kalp lerinin çarpıntısı işitilebilecekti. Prenses ve davetlileri tarif edilmez bir helecan içindeydiler. Bilhassa prensesle Nazanın çehre adaleleri gerilmiş, dişte- ri kenellenmiş, boyunları uzamış; ellerin deki dantel mendil, dişleri, parmakla" rt arasında çekiştirimekten parça parça omuştu. Hedefe 300 metre kadar kalmıştı.Birden bire “Kızılok, un müthiş bir enerji ile “Tayfun,,u açmağa başladığı görüldü. Rüzgâr gibi gidiyor, âdeta uçuyordu. İ- kinci olacaktı, Herkeste bu kanaat vardr. Prenses de buna razı olmuştu. OSevgili hayvanının bü müthiş mücadelede ikinci gelmesi de güezl bir netice sayılırdı. Çün kü birinci gelen, (Ving - Foot) gibi fev- kalâde bir yarışçı idi, Fakat birdenbire, on binlerce gırtlak” tan “000!,, sadası çıktı. Bunu “bravoo (Kızılok) .. haydi (7).. gayreti... sesleri takip etmeğe başlar, Filhakika, Kızılok, “Ving Foot, a bu bulunayım. Derhal Romadan ayrılınız. Ve hürmetkâr bir selâmla uzuklaşıp kayboluyor. İki âşık şimdi yalnızdırlar. Hortans sapsarıdır. Bestekâr mırıldanıyor: — Yarmdan tezi yok, Romadan ayrr- arız, Artık iki sevdalı ölümle saklambaç oynamağa başlamışlardır, Katillerin hançeri altında Torino sarayı biraz haşin, sanate kıy- met vermez olerak tanınmıştır. Fakat Düşes dünyanın cn temiz yürekli kadı- ndir. Sarayına Stradella ile Hortansı misa- fir ettikten sonra başvekile kat'i emirler vermiştir; — Misafirlerimin istirahati hiçbir se- beble bozulmamalıdır! — Fakat düşes, bunlar Kantariniyo hıyanet etmişlerdir. Kantarini nüfuzlu bir adamdır. Eelki bir gün Venediğe dü- ka olur. Onu gücendirmiyelim. — Bu adam, bu iki zavallıdan öcünü ap Devamı 14 üncüde dehşetli rakibine de yetişmişti. e Hedeli yüz metre kadar kalmıştı. İki hayvan arasında pek şiddetli bir çekişme başlamıştı. At başı gidiyorair dı. Hedefe elli altmış metre kalmıştı. Koca sahada, atların nal seslerinden başka çıt sadası miyordu. “Kızılok,, son bir gayret daha sarfile ileri atıldı. Adımları o kadar uzun ve sü- ratli idi ki, boyu âdetâ uzamış bir şekil“ de havada uçuyor gibi gözüküyordu. “Ving Foot,u geçmeğe başladı. Bir baş ilerlemişti. Son yirmi otuz metreyi de bu farkla bilirmeğe muvaffak olarak, tabi- atin üstüne bir (finiş) ile müsabakayı ka- zandı. Halk hep ayakta idi, El şakırtıları, bra volar çığlıklar, bağrışmalar sahayı çınla- tıyordu. Prenses ve davetlileri büyük bir sevinç le yerlerinden ayrıldılar. Bütün tanıyan lar prensesi tebrik ediyorlardı. Hep bir- den “Kızılok,,u görmeğe gittiler. Hay. van beyaz köpük içerisindeydi. Sarfetti- ği sonsuz enerjinin tesirile bacakları tit- riyor, sık sik nefes alyor, burun odelik- leri açılıp kapanıyordu. Vücudunun bü: tün yorgunluğuna rağmen o zekğ gözleri memnuniyet ve zindelikle parlıyordu. Prensesi görünce sevinçle kişnedi. Kulak» ları dikildi, Ayağile yeri eşmeğe başladı. Prenses, sonra Nazan, büyük bir sevgi ve gelkatle onun terli vücudunu okşadılar. “Kızılok,, da sahibi kadar memnundu. Büyük bir neşe içinde kotraya (avdet ettiler, Güneş batmağa başlamıştı. Sakin denizin üzeri kızıl renkte bir kadife örs tü gibiydi .Motör; kendi o homurtusuna karışan yumuşak bir hışırtiyle suları ya” rarak, Modaya doğru ilerlemeğe başladı. Hetkeste büyük bir feşe vardı. Yarış- heyecândan gerilen sinirler gevşe- miş, en ufak vesilelerİd atılan kahkaha“ lar, motörün horultusunu, o bastırmağa başlamıştı. Nazan o kadar memnun, o kadar se * vinçliydi ki, artık Saduna olan hıncını da hi unutmuştu. Bu yarışa getirdiği ve kendisini yüksek şahsiyetlerin arasma soktuğu için prense se şükranmı anlatacak kelime obulamı- yor; artık balolara, eğlencelere, yüksek sosyete hayatınm bütün toplantılarma iş tirak edebilecek yaşa girdiği için duyduğu sonsuz sevinç ve gururu, her vesile ile iz“ hara çalışıyordu, Bir aralık prensese: — Annem bu kış beni, toplantılarınıza yüksek sosyetnize takdim edeceği için bil seniz ne kadar seviniyorum. Diyerek, karmakarışık (hislerine bir cümle ile tercüman olmek istedi, Yeğenine takılmaktan gene kendisini alamıy'an Sadun, yavaş bir sesle dedi ki; — Kibar hayatına girmek için evvelâ evde iyi terbiye olmuş bulunmak şarttır. Sert bir cevap bekliyordu. Faakt bunun yerine Nazanın içini çektiğini (görerek şaştı. Bir müddet dalgın durduktan sonra, Nazan birdenbire prensese dönerek sor du: ” —Döğru mu prenses? Terbiyemin o ka dar fena olduğu doğru mu? Bunu, yalnız yanında oturan prense sin duyabileceği bir sesle (söylemişti. Prenses de ayni sesle cevap verdi : — Hayır çocuğum! pek mükemmel ol mamakla beraber, zannettiğin kadar fe na değil.. Nazan içini çekti: — Yazık!.. Acaba, bu benim orada eğ- lenmeme engel olacak mı, prenses? An nem beni daha sosyeteye takdim edemez mi? — Tabi biraz daha üzerinizde işlenmek lâzım, Fakat Üzülmeyin; üç ay geçmeden, çok daha... Sadun tamamladı: —.... rabıtalı olursunuz! Nazan bu yeni hücuma da aldırmadı.. Yeğeni, bu alışmadığı eçkingenlikten ürk meğe başlamıştı, Bu gâyritabii sakinliğin arkasında mutlaka bir fırtına gizliydi. (Devamı var)