la oturmuşlar, evlenmek yonel Bunlardan bi- Öğün Öğeri evli.. Bekâr hayatı- | moktasma gelmiştir. Arka- RE mtnli sensiibeni i N ki tecrübesinden İs” ME w Onun möktai sazarın: öğ- b sundadir. o Aralarındaki f il ge Ke9le devam ediyor: Son zamarlarda evicnmek €ğe başladım. Daha yi İka emmeğe karat vermiş gibi- ci eğ isin senin fikrini öğrenmek nh | İ | Ma dan bir müddet evvci bir İk a <5 âlmağı aklıma koymuştum. A Bırak şu şapka lâfını şimdi © Sana evlenmekten bahsedi. sy Alacağım şapkanın iyi olma" Jj Ün edüm, Birkaç dela önünden İk Ke ye düklçânen vitrininde gör- yam — özlmm nazar; dik - İs Bu, neliz kordelâl bir gri şapkaydı. “Bana bak, sen benimle alay a ei şapkadan değil ev dan baksetsen daha iyi w Na Bülkünm. önünden hiç de arka geçtim, Oradan her. ge İN biraz daha hoşuma gitti, Oradan geçtiğim vakit âde- a rinin benden, daha çabuk « Oualmış olmasından'kor- yerinde . bulunca almağa karar verdim. N Carım bırak şu şapka hikâ- i Bu işde bana yardım et- Ji Sin» Onar, © sokakta şapka Sa dükkün değildi. Sokak sağ- mağazalariyle doluydu , “oyduğum şapkayı almadan * de diğer #ükkânları şöy- ağı doğru buldum. «Dik » Sh, irinde gayetcazip, “uzun. Mi bir velur. şapka Başka bir vitrinde gör- a ey verengi bir fötre de ağır nir değil. Ne Demek benimle — evlilik < , “mak istemiyor musun?.. rank içindeydim. » vitrininden ötekine ko Ütün gördüğüm şapkaları i in biribirleriyle mukayese İN ii, SİA şu kanaati hasıl ettim İN eri; Ye biri ik gördüğüm şap- tamıyacaktı. Kararını $ İsa Hiyap ban dik, canl: bir yi- Poke, i daldım. Tergâhtar- j4 Stedim ve başınız geçir N NS pek hoşuma di ödedim ve dükkândan RE i tekrar sokakta bulun- a ğer şapkalara bakmak için Artu buldum. İşte o zaman Vi oldu. Velür şapka o ana Ba, diğ yeni bir gü şi 8. tak İmıçtı. Henüz ba” ğim pa daha $apkarlan daha “İyi, daha uygundu. Kahve - EE daha kibar, daha incey- yi my koşuyor; kara Miğim için kendi ketdime Nu kaç gün “bekle. larduz. 9 y Nİ NE zâman diğer şap K ri alırdım muhakkak. ; ay gümşti.. Olmuş ile öl yi Sİ varmı? İdi ve Nihayet arkadaşın: dinle- iğ. | e. otuzmugtur.) e tey Si Bilince yeni şapkamı Ünceli muayene ettim. m birgapkaydı; lâ KS K değildi. Onu neden ilk ye, AKİt 0 kadar beğendiğim 5. İçimi çektim, her kar benimkinden daha kana o lağuna dalr içimde L? Vardı. Lâkin bu kanan Rİ © pri şapkayı ba- pe olmiretu. #nlamağa basıyo EF ve evlilik - Mmdiz ya *ten bahae'en o *P'alara dair bir şey Bir şapkanin. hikâyesi Bekâr — Peki canım, öyle olsun.. O halde insan iyi bir.. şapkanın nasıl olmasını ister? Meselâ iyi bir. şapka- nin ne gibi hususiyetleri olinalıdır?. Evli — Iyi bir şapka başınızda bir ağırlık, bir yük oliamalıdır. O, bas: nızın şekline kolayca uymalıdır. Bir kaç gün sonra alnmıza doğru geçmeli, başinızm, boşluklarmı, çukıntılarını. dol- durmalı, biçimsiz yerlerini örtmelidir. O şapkayı giyince onun sizden başka hiç'k'*»*» tarafından » giyilemiyeceğine emi ge arsiz. B«... — Anladım. Sonra? Evli — Şapkanm diğer mühim bir hususiyeti de baştan kolayca (o grkabi- ecek şekilde olmasıdır. Raşa sımsıkı! Yapışan şapkalar fena çapkalardır. Çr- İkartmak istediğiniz vakit zorlamak mec buriyetinde kalacağınız şapkadan Al İah sizi korusun. Bekir — Yağmur yağarsa ne yapar- sın?, Evli — Önceleri yeni şapkanıza kar- Şi pek. itinalı davranırsınız. Yazımızda şemsiye taşırsınız. dili yağmur damla” ıslanımasın !,, “dersiniz. Ya “bir taksiye Atlar, ya şemsiyenizi -açirsmız. Bir müddet sonra “aman carum biraz yağ- mur bu şapkaya ne yapar, bu iyi şap- kadır bir şey olmaz!,, dersiniz ve kile mu kıpırdamadan «onu ralatırsınız. Çok fena havalarda ise bugün hava bozuk.. Eski şapkamı giyeyim daha iyi! Ona bir şeycik olmaz, detsiniz.. Bekâr — Şapkanızı lokantada veya tiyatroda başka birinin giyip gideceğin. den korkmaz ritsenız?, Evli — Yeni iken korkarım. Yeni şapkaya herkes fazla ihtimam gösterir. Onu yanlışirkla başkası alırsa kitase şi- zi teselli edemez. Fakat şapka eskidik- çe şaka olarak: “Keşke birisi yanlışlık» ıda şu birim şapkayı giyip gitss de yeri- «Me kendi yeni şapkası bıraksa!,, der #iniz. Lâkin dalgın insanların daima ye ni, iyi şapkaları giyip'gittiklerini O za- mana kadar bitlecrübe öğrerimiş olur - sunuz. Bekâr «— Peki onun çaresi nedir?. Evli — Şapkama kendi “âdrmi töka - ım, İçine adımın ilk harilerini- iliştiri rim. O, hayatınsa onu taşır. Maamafih bu harflere dc aldırmıyan Odalgırlar yok değildir. Bekâr — Hiç şapka kaybettin mi?. Evli — Ettim ya! Fırtınalı havalar” da bazan adamın şapkası başındar uçu vetir, : Bekir — Şapkası uşanlar ne yapma» Irdirlar?, Evli — Bu gibi hallerde yapılacak bir tek şey vardır: Kat'iyyen onu -ya- kalamak, tekrar ele geçirmek için. sal dırmamaktır. , Bekâr — Neden?. ri Evli — Evvelâ fayda etmez de on- dan. Çünkü rüzgârda ça) okalar, hattâ kuşlardan bile hızlı uçarları Sonra her kes rüzgâra kapılıp kazan şapkayı tut- mağa çalişanlara güler. Şapkası uçan bir ağam, gülünç bir adamdır, Onu tek rar ele geçirmeğe çalışmakla bir kat da ha gülünç olmakta mâna yektur, © Bekir «- Doğru, doğru olduğu ka- darda açıklı. Evli — öyle.. Öyle ama insanın e- linden başka ne gelir ki, bazonda mu kabil bir rüzgür eser kaçan şapkayı ge- ne sahibinin başıma atar, Bu da çok ol- muştur. Bekâr — Bir sual daha; Nedener kekler biribirlerini şapkalarını çıkart - mak suretiyle solâmlarlar?, Evli — Bunun cevabı pek kolay. Or- lar biribirlerine: “Bak bana, şapka giy meğe başlamadan evvel hoş bir adam değil miyidim?.,, demek isterler, Bekâr —-O halde sence şapla giy- mek müzizdir. Evli — Her zaman değil. Fakat her- kese ufzk tefek mazarratları dekunu” Bazılarının şapka yüzünden saçları dö pr Bazılarının saçı vaktinden evvel erir — Ya adedi günden güne ar- tan başeçıklar hakkındaki fikria ne- dir>. da $ EYLÜL — 1933 PAZARTESİ li li Mer, » 331 ağa 1881 1836 20,13 8,46 Karate Telefonlar bul için: 24222. Beyoğlu İçin: adıköy için: ©0020, Üsküdar i- si 40614, çin: 60625. İ Yeşilköy, Rakırköy, Bebek, Tarabya, Büyükdere, Fenerbahçe, Kandilli, Eren köy, Karla, Büyükada, Heybeli, Burgaz, : Telefon muhabere mwwu- demek köfidir, ye 0 Beyazıt Mi iyd8e, Galata yangın Külesi: #0bü Sıhbi imdat: 44998. Müddelumumili 2990. Emniyel müdürlüğü: 24382. Nefiu Vekâleti İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdürlüğü Beyoğlu: 44801 . Islan. 20222. Nurosmaniye: Kadıköy: 60773, â: İstanbul: 24378. Kadıköy? 60790, Üevoğlur 4442. Taksı Otomobili İstemek İçin Beyoğlu. eihetii 49084. Bebek ciheti: Sö » 101. Kadıköy ciheti 60447. Denizyolları İstanbul acenleliği: piş 22740. Karaköy: Pazartesi 'Tophaneden 16,30 Nudanya, 20 Bandırma, Salı Tophaneden 9,80 İzmit, 16,90 Mu danya. 10 Karabiga, 20 Bandırma, Gala- ye 12 Karadeniz, Sirkeciden 19 Mer- ain, Çarşamba Tophaneden 15.30 Mudanya, i Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 itin. Perşembe Tonphaneden 9,39 İzmit, 16,20 Mudanya, 29 Bendırmn, Galatadan 13 Karadeniz. Cümarlesi Tophaneden 14 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 19 Ayvalık, 13 Bartın. Pnzartesi Tophanrden 9tmroz, 9.30 İz- mit, Galaladan 8,30 Mudanya, 10,30 İzmir Sür, 12 Karadeniz, 22.30 Mudanya, Müzeler Ayasofya, Roma - Bizans, Yunan eser» leri ve Çinili Köşk, Askeri Müze ve sarsi? Yar.Ticeret ve Sunayi Mizes!, Sıhhi müze, (Bu müzeler hersün sant 10'dan 16 ya kadar açıktır.) Türk ve İsim eserleri müzesi; Pazar- tesiden buyka hergün saat 10 dan 16 ya kadar ve Cuma günleri 16 dan 17 ye ka- dar açıktır. Topktm Müzesi? Yirgii sünt 13 9 ya kadar açıklık... ile Msmleket Dışı Deniz Seferleri Romanya vapürları? Cumartesi günleri 13 de Kösterceye; Salı günleri 18 de Pi- re, İleyrul, İskenderiye, İlalyan vapurları; Cuma günleri saat 10 da Pire, Erendizi, Venedik, Triyeste, Sirkeci İstasyon Müdürlüğü Telefon 23019. ““yrupa Hattı Semplon ekspresi hergün Sirkeciden snat 22 «le kalkar ve Avrupadan geleni sunt 7.25 te Sirkeciye muvasalat eder. Konvansiyonel 20,30 da kaikor, 10,20 de relir, Edirne postası: Hergün sant $,50 de hareket eder, 19.33 de gelir. Anadolu hattı Hergün hareket eden şimendiferler: Saat 8 de Konya, 9 da Ankara, 15.15 de Diyarbakır ve Samsun, 15.80 da Eskişe- hir, 19,10 da Ankara ekspresi, 20 de A- dappzarı, Bu irenlerden saat 9 da hareket eden Ankara . muhleliti opazarlesi, çarşamba ve cuma günleri İlaleb ve Musula kadar sefer etmektedir. MUNAKASALAR: İstanbul İmanı sabil sılibiye o merkezi için bin beş yüz İlâ iki bin tene&o betrin Saim alınacaktır. Beher — fenekesinin tah- inin bedeli 285 O kuruştan 5700 İlradır. Şainameler merkezimiz levazımından pa vasag salınır, Eksilime £ eviğl o 1938 sah günü saat 1$ te Galatadı Karamustafapaşa sokağında meşkür merker o sabnalma ko- misyonunda yapılacaktır, Eksiltme kapalı zarf usulile yapılacaktır. GEÇEN SENE BUGÜN NE OLDU? Almanya ile iktismdi anlaşma iraza edil- di. gezmeği saçma bulurum. Bekir — Neden? Tiwii — Çünkü Insanın saşının içine ürü toz toprak girer. Halbuki iyi 4 bu “enliklerden başı pekâlâ za edebilir . âr — Ya hasır şapkayane bi yurulur? Hani Insanın haziranda satm al», yaz akşamları kullandığı ve son- baharda kaldırıp attığı basır şapkaya?. Evli — Hasır şapkanın modası artık gecti, Şimdi erikler yaz kış ayni şap- kayı kullanıyorlar. Doğrusunu ister - ss, ben bundan kendi hesa'dr mü teessirim. Değişiklik, değiç'kliktir. Ma amafih, bilhassa yaşı ilerleyeniere da- ima değişen havalarda onları eovhafaza edecek demirbaş şapkalar ölzem gibi- dir. İnsnın güneste, açık havaa oldu- fu kadar fırtınada ve yağmurda .da Evli — Ölüntiye kadar şapkasız | başımı muhafaza eden sadık, müşlik , İN a lik Silimi ii zl ii li MİLO sandik iyki tazan: tekerlekleri yaldızlı Rahmı YAĞIZ Davist, fenerleri sönük, saray arabasına yaklaştı —7 O gece, gündüzden tenbih etiği Os- manlı ordusu islihkâm ihtiyat zabit ve- kili mühendis Manuk Ayazpaşaya gel imiş, Davisti, genç (patronunu aramış, kapıyı çalmış, çalmış, bir türlü aça. işte. Nihayet ertesi sabah tekrar gelmek ü- zere Kâğıthaneye, o isihkâm laburuna döndü. | Davist ertesi sabuh tam (bir neşe ve mükemmel bir sağlıkla yatağından kalk- tr. Öğleye kadar işlerile meşgul olacak, akşam, gün batarken musyyen saatte Beşiktaş ile Maçka caddesinin birleştiği noktada kendisini bekliyecek saray kupa- sma gidecek, plânmn mühim kısmını tatbika geçecekti. Sabahleyin mühendis o Munuk tekrar Daviste uğradı. İki adam karşılıklı otur” dular konuştular. — Yeni istasyonu nerede ve nasıl te- sis edelim?.. Davistin bu sözünü mühendis dütle karşıladı — Şimdilik ben istasyon tesisinden sar fınazar edilmesine taraftazım. — Sebeb? — Gerek (Ayın. P) (teşkilâtı, gerek polis ve merkez kumandanlığı fevkalâde bir faaliyetle her tarafı araştırıyorlar... Amiral Şotona gelince ilk zaferinin, birin ci telsizin bulunmasından doğan ilk zau- vaffakiyetin verdiği bir sarhoşlukla, âra$” tırmalarnı çok daha derinleştirdi. Şehir- de İmtiyazlı bahriye-mülrezeleti ber ta- rafa girip çıkıyor, her semtte istediği a» ramayı yapıyor. — Bundan korkacak myuz? # — Hayır korkmak mevzuubahs değil. — Öyle ise? — Eğer bir istasyonumuz daha by 8“ damların eline geçerse artık bu faaliyet sahamız körleşir. — Neden? — Aman vermezler.. Belki taharriyat neticesinde bizi de ele geçirirler. Davist, kendine emin insanlara mahsus si gurur gülüşile mühendise teminat ver tered- — Şimdiye kadar yaptığımız. işlerin hangisinde muvaffakiyetimiz yarıda kal- dr. — Şu son telsiz... Davist Manukun sözünü kesti: — Dur, acele etme, dinle! Ilamama giren terler diye bir Türk sözü vardır. Eh.. O kadar işin bu kadarcık teri cevaz götürürz.. Meselenin ehemmiyetine gelin ce: Karadenizdeki Rus (o donanmasının değil yalnız muvaffakiyetini hattâ selâ- meti bizim telsiz haberlerimize bağlıdır. Bunu ihmal edemeyiz. Değil böyle bu kadar serbestlik ve korkusuzluk (içinde, hatâ daha müşkül şartlar altında bile bunu başarmağa ( mecburuz. Onun için istasyon tesisine elverişli yeri kestirin Siz! gm mmm ai iie gi Istanbul Radyosu 5 EYLÜL — 1938 PAZARTESİ 18,30 dans musikisi, (o (Plâk), 19 kon/srans, Kadıköy halkevi oOnamma İhsan Rıfat (Üniversite ve yüksek tah sil çağında verem), 19,30 dans musi kisi 20 saat ayarı, Granviç rasathane sinden naklen, Hamiyet (Yüceses ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,40 hava raporu, 20,43 Ömer Rıza Doğrul tarafından aça söylev, 21 saat ayarı, orkestra sil saz heyeti, İbrahim Uyzun ları tersfındar, 22,10 konder vativâr prof&sörlerinden o Muhittin Şâdek, Viyclensel konseri, Piyano refa katile, 22.50 Ajans (o haberleri, ertesi günün proyramı, 23 saat ayari son. "şapkalara iatiyast çoktur. Sana önce de sörled'ğim gibi şapkam; ilk aldığım vakit bi-ar sukutu haya'e uğramış, Ü- zülmürtüm. Lâkin şimdi beni kimse gri şüpkamdin ay'tamaz. iğ — Bu civarda böyle bir yer bulunması bugün imkânsızdır , — Peki. Bir bina içinde telsiz kurmak mümkün müdür? — Eh.. mümkündür. Ama... — Maçemki mümkündür mesele kal madı, Siz, yarın sabah tekrar izin alış burava geleceksiniz. Beraberce, bir bina nın bu tesisata uyarlığını tetirik edece ğiz. — Olur. Manuk çıkıp gittikten sonra Davist bir az daha kendi işlerile meşgul oldu. Ak- gam, gün batarken mükemmel bir tuvalet yaptı. Gözalıcı güzelliğini bir kat daha * arttırdı. Parmaklarına kıymetli taşlarla süslü yüzükler kovdu. Hazırlandı. Ve.. muayyen saatte beklenildiği yerde buluş” mak için yola çıktı. Taksimden bu genç, şık ve güzel İngi- liz dönmesini alan bir fayton oHarbiye caddesini geçti, Maçkaya saptı, mezar- Uğan yanındaki yokuştan aşağı indi. Yo- kuşun caddeye çıkan ağzına yakın bir kö gede durdu, Davist arabadan indi. Yolu na doğru yürüdü. Cadde, iki sıra kalın dişbudak ağaçla rının çerçevelediği kısımda bir kupa 2 rabası duruyor; fenerleri sönük bulunan arabanın yaldızlı tekerleklerile kapısının üstündeki turalardan saraya ait olduğu anlaşılıyordu. Davist bu arabaya yaklaştı. Arabanın perdeli kapı camını aralayan eldivenli bir el ve sonra yaşmaklı bir çehre gördü. Delikanlı arabaya yaklaşırken pencere- den görünen baş içeri çekildi. Arabanın Kapısı açıldı. Delikanlı etrafına bir göz attı, Kimsenin bakmadığına emin olun- ca arlanan kapıdan içeri süzüldü; otur- du. Davistin içeri girmesile araba hareekte geçmişti. İri yapılı ve besili atların çek* tiği fayton süratle Beşiktaş caddesini geç ti, pazar içinden O“İhlamura giden toprak yola saptı ve... Hızla yol almağa, ıhlamur kasrı hümayununa (o yetişmeğe başladı. Davist arabadan girer girmez hemen mindere oturmuştu. Yanındaki kadı. nın, yaşmaklı yüzüne rağmen bir gün evvel kendisini Küğıthancdc arayan, bulan, ve bu randevuyu veren kadın ol duğunu tanıdı, Saraylı delikanl: yarıma oturunca â. rabacıya: — Haydi çek! Emrini' vermiş, sonra Daviste dönmüş, konuşmağa başlamıştı: — Vakit biraz gecikti de.. Sizi gelmiye” cek sandım. Ne kadar üzüldüm bilsefiz... — Söz vermiştim. Sonra taliin karşıma çıkardığı bu büyük Lâtultan kaçmak, ha nım sultan hazretlerinin gösterdikleri te- veccühten uzak kalmak, doğru bir şey olmazdı. Tam saatinde geldimi.. — Ayşe sultan sizi bekliyor. — Nereye gidiyoruz?.. — İhlamur kasrı hümayununa! » Delikanlı, yanında bulunan Mahmev kalfadan daha bezi sualler sora sora İhla- mur kasrına geliyordu. Ayşe sultan Kisthane dönüşünde, sa- raya gelir gelmez Mahunevi yanına ça- artmış; ihtirastan titiyen dudaklarını zor kımıldalârak kekeler gibi, çok be- ğendiği delikanlı ile aralarında geçen mu havereyi öğrermek İstemiş; kalfa odaya girer girmez kapıyı kapamış, sormuştu: — Ne oldu?.. Mahmev!.. Anlat, — İradenizi yaptım sultanım! — Delikanlı ile görüştün değil mi? — Evet elendim! Siz beni (o broşunuzu bulmak bahanesile arabalardan ayırımca doğru Abdullah beyin arabasının gittiği tarafa gittim. Sultan acele Hahinevin sözünü kesti: — Abdullah bey kim?.. O güzel deli- kanlı mı? (Devamı var) Mehek aid