5 Eylül 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğ , '_S_E'YL-ÜL — 1938 —— dîm Oturmuşlar, evlenmek yj h'kâ_; “n]—l_şuyorlar. Bunlardan bi- 5_%& ' Üiğeri evli.. Bekâr hayatı- Usustaki tecrübesinden is- K %kn 'füsundadır. — Aralarındaki Yle devam ediyor: ” çe — Sön zamanlarda evlenmek w" ğîq. uşul'lmı'.-ge başladım. Daha A (5 “mtge karar vermiş gibi- K” H%;,. iÇin senin fikrini öğrenmek Kİ hhla Bundan bir müddet evvel bir tin * c(kg: âlmagı aklıma koymuştum. gi "ik şu şapka lâfını şimdi gt h'!ıq_ Sana evlenmekten bahsedi- ı? S ; h'iıt% Macdgırn şapkanın iyi olma- g—) “m, Birkaç defa önünden dükkânın vitrininde gör- “Pka bilhassa nazarı dik - *tmıştı Bu, nefis kordelâlı u! ak bir gri şapkaydı. Bır şapkanın hikâyesi T Noktasına gelmiştir. Arka-' * Onun noktai nazarını Öğ- | (h qîy bak, sen benimle alay ge ıh hîy SUn? Bana şapkadan değil ev g" " ! dan bahsetsen daha iyi o- e vt Lkİ . '. Emm önünden ]:uç de- * : KA ' gcçtım Oradan her- ge- ka biraz daha hoşuma gitti, Oradan geçtiğim vakit âde- rInm benden - daha - çabuk M Onu almış olmasından kor- aıîıkaıyı yerinde- bulunca <'INRİİ% ——n almağa karar verdim. ,İF _ “m Cı';;um bırak, şu şapka hikâ- _ H,% isin 3, u işde bana yardım et- | h' Orası, o soı:akta şapka sa- î %u; :İlkxân değildi. Sokak sağ- b"el & mağazalariyle doluydu . bi hn ke c'Jqugu.rrı şapkayı almadan E' Te de diğer #ükkânları şöy- | ağı #oğru buldum. «Dük ; kordclal: bir velur, şapka ti. Başka bir vitrinde gör- vel'eugi bir fötre de ağzı ökmadı değil.. kq,.. Demek bemmle “! Rı mak ıstemıyor musun?., rarsızlık içindeydim, n vitrininden ötekine kor Bütün gördüğüm şapkaları ea biribirleriyle. mukayese da şu kanaati hasıl ettim nîhıç biri ilk gördüğüm şap- tutamıyacaktı. Kararını Ü fh stedim ve başıma geçir- ki aksim pek hoşuma git- Nh“qln ha pek yakışmıştı. He- İK ! ödedim ve dükkândan | x d * diğ dimi tekrar sokakta bulun- h&, .:l' şapkalara bakmak için Zu buldum. İşte o zaman oldu, Velur şapka o ana !'—;,f :—;g»;ğ! ti İrdi '1_'1! tak Imıştı. Henüz Ba- Bim Şapkadan daha iyi, ViPka iç “daha uygundü. Kahve - Me daha kibar, daha incey- i't'l Vitrine koşuyor, kara- tiğim için kendi kettdime “ Bir kaç gün bekle- h n;id'“? O zaman diğer şap- alırdım muhakkak.. Stçimşti.. MEL, . t? : E':Zg,e te( N ihayet arkadaşını dinle- HL E em oturmuştur.) Eklince yeni şapkamı Wncelı muayene ettim. Büzel Lir şapkaydı; — lâ- değildi. Onu neden - ilk " Bit Yakit 6 kadar beğendiğim n - İçimi çektim, her kats ığ::ke N — leg L H P a :;t"ıduguna dair - içimde Yardı. Lâkin bu kanaa: ! ekııncak © gri şapkayı ba- K — ai Fabil olmuştu. > Nh.îhn $imdi anlamağa — baslryo: l“ —l_q%:hnm:ktcn ve evlilik - 'ktem bahse''en ol- K ” Prplalara dair bir şey -nnde gayet. cızıp.ı Huzun. evlilik © Varmadığım yeni bir. gü amm benimkirnden daha” âna dald 9 h kay“ daldım. Tezgâhtar- | & Olmuş ile öl- ' Bekar — Peki canım, öyle olsun... ı' O' halde insan iyi bir.. şapkanın nasıl olmasını ister? Meselâ iyi bir.. şapka- nin'ne gibi hususiyetleri olmalıdır?. Evli — Iyi bir şapka başınızda bir ağırlık, bir yük olmamalıdır. O, başr- nızın şekline kolayca uymaldır. Bir kaç gün sonra alnınıza doğru , geçmeli, başınızın: boşluklarını, çıkıntılarını dol- durmalı, biçimsiz yerlerini örtmelidir. O şapkayı giyince onun sizden başka hiç k'msa tarafından - giyilemiyeceğine emi: gg alısınız, Be.....— Anladım. Sonra?. Evli —— Şapkanın diğer mühim . bir hususiyeti de baştan kolayca — çıkabi- lecek şekilde olmasıdır. Başa sımsıkı yapışan şapkalar fena şapkalardır. Çı- kartmak istediğiniz vakit zorlamak mec buriyetinde kalacağınız şapkadan Al- lah sizi korusun. . Bekâr — Yağmur yağarsa ne yapar- sın?, Evli — Önceleri yeni şapkanıza kar- şı pek - itinalı davranırsınız. Yanınızda şemsiye taşırsınız. İlk yağmur damla- sında bağırırsınız: “ÂAman yeni şapkam ıslanmasın !,,«dersiniz.-Ya ' bir taksiye paAtlar, ya şemsiyenizi saçarsınız. — Bir müddet sonra “aman canım biraz yağ- mur bü şapkaya ne-yapar, bu iyi şap- kadır bir şey olmaz!,, dersiniz ve kılıs nız kıpırdamadan öonu islatırsınız. Çok fena havalarda ise bugün hava bozuk.. Eski şapkamı giyeyim daha iyi! Ona bir şeycik olmaz, dersiniz.. Bekâr — Şapkanızı lokantada veya tiyatroda başka birinin giyip gideceğin- den korkmaz misınız?, Evli — Yeni iken, korkarım.. Yeni şapkaya herkes fazla ihtimam gösterir. Onu yanlışlıkla başkası alırsa kimse si- zi teselli edemez, Fakat şapka eskidik- çe şaka olarak: “Keşke birisi yanlışlık- yla şu bizim şapkayı giyip gitse de yeri- lsne kendi yeni şapkasını bıraksa!,, der-! siniz. Lâkin dalgin insanların daima ye ni, iyi şapkaları giyip - gittiklerini ö za- mana kadar bittecrübe öğrerimiş olür - sunuz. Bekâr — Peki önün çaresi nedir?. Evli — Şapkama kendi adımı taka - rım, İçine adımın ilk harflerini- iliştiri- rim. O, hayatınca onu. taşır. Maamafih bu harflere de aldırmıyan — dalgınlar yok değildir. Bekâr — Hiç şapka, kaybr:ttm L , Evli — Ettim ya! Fırtınalı havalar- da bazan a,damm ,şapkası başından uçu verir. Bekâr — Şapkası uganlar ne yapma- İlıdiırlar?, 4 Evli — Bu gibi hallerde _yap:lıcaiğ bir tek şey vardır: Kat'iyyen onu - ya- kalamak, tekrar &ele geçirmek.için. sal- dırmamaktır. , A Bekâr — Neden" Evli — Evvelâ fayda etmez dc on- dan, Çünkü rüzgârda gapkalar,_ hattâ / kuşlardan bile hızlı uçarlar. Sonra her: kes'rüzgâra kapılıp kaşan şapkayı tut- mağa çalışanlara güler. Şapkası uçan bir adam, gülünç bir adamdır, Onu tek rar ele geçirmeğe çalışmakla bir kat da | ha gülünç olmakta mâna yektur.: dar da acıklı.. Evli — Öyle.. Öyle arma insanın e- linden başka ne gelir ki, bazan da mur kabil bir rüzgâr eser kaçan şapkayı ge- | ne sahibinim başına atar., Bu da çok ol- muştür, Bekâr — Bir sual daha- Neden er-“ kekler biribirlerini şapkalarını çıkart - mak suretiyle selâmlarlar?, Evli — Bunun cevabı pek kolay. On- lar biribirlerinet “Bak bana, şapka giy- değil miydim?.,, demek isterler. Bekâr —- O halde sence şapka giy- mek muüzirdiır. Evli — Her zaman değil., Fakat her- kese ufak tefek mazarratları dokunu>. 'Bazılarının şapka yüzj'mden saçları dö- külür. Bazılarının saçı vaktinden evvei azarır. Bekâr — Ya adedi günden güne ar- tan başaçıklar hakkındaki fikrin ne- dir?. Evli — Ölünciye kadar şapkasız B meğe başlamadan evvel hoş bir adam' “salın alınacaklır. Beher 5 EYLÜL — 1938 PAZARTESİ Hieri: 18307 — Recenp: 94 , Vaktt —aahan odW skindi — Akşn tnLEA Pemsal 5,31 12,13 15,51 18,36 20,13 3,46 Lüzumlu Telelfenlar Yangın: İstanbul için: 4d4Ğt4, Kadıköy çin: 80025. Yeşilköy, Bakırköy, Bebek, Tarabya, Büyükdere, Fenerbahçe, Kandilli, Eren- köy, Kartal, Büyükada, Heybeli, Burgaz, Kınalı, için: Teleflon muhabere meniu- rüuna yangın demek kâfidir. Rami ilfaiyesi: 22711 Deniz itfaiyesi 36. .20 | Beyazıt kulesi: 21996. Galata yangın külesi: 40060 Sıhhit imdat: 44998. Müddeiumumilik: 22290. Emniyet müdürlüğü: 24382, Nefia Vekâleti İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdürlüğü Beyoğlu: 44801 - İstan, bul: 24376. Sular İdaresi: Beyoğlu: 44788. Beşik- taş: 40938. Cibali: 20222. Nurosmaniye: 21708. Üsküdar - Kadıköy: 60773. Havagazi: İslanbul: 24378. Kadıköy: 60790. Beyoğlu: 44642. T aksı Otomabili İstemek İçin Beyoğlu ciheti: 49084, Bebek ciheti: 36 * 101., Kadıköy ciheti 60447. Denızyolları İstanbul acentel'ği- 42362. P.ııartesi Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bandırma. Salı Tophaneden 9,30 İzmit, 16,30 Mu- danya. 19 Karabiga, 20 Bandırma, Galua- t:iıdan i2 Karadeniz, Sirkeciden 10 Mer- sin. Çarşamba Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın. Perşembe Tophaneden 9,30 İzmit, 16,20 Mudanya, 20 Bandırma, Galatadan 12 Karadeniz. Cumartesi Tophaneden 14 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın. Pazartesi Tophaneden 9İmroz, 9,30 İz- mit, Galatadan 8,30 Mudanya, 10,30 İzmir Sür. 12 kamdenız, 22,380 Mudanya. Müzeler . -Ayasofya, Roma - Bizans, Yunan eser- leri ve Çinili Köşk, Askeri Müze ve sarnıç lar, Ticaret ve Sanayi Müzesi, Sıhht müze, (Bu müzeler hergün saat 10 dan İĞ ya kadar açıkltır.) Türk ve İslâm eserleri müzesi: Pazar- 24222. Beyoğlu için: 22740, Karaköy: tesiden başka hergün saal 10 dan İ6 ya kadar ve Cuma günleri 16 dan 17 ye ka- dar açıktır. Topkapr Müzesi: Hergün SAat 43 ten ıü 'yn kadar âçıktır.... . P*amleket D—şı Demz Seferleri Romanya vapurları: Cumartesi günleri 13 de Köstenceye; Salı günleri 18 de Pi- re, Beyrut, İskenderiye, İtalyan vapurları: Cuma günleri saat 10 da Pire, Brendizi, Venedik, Triyeste, 23$irkeci Istasyon Müdürlüğü — Telefon 079. ? orupa Hattı Semplon eksdresi hergün Sirkeciden saat 292 de kalkar ve Avrupadan geleni san! 7.25 te Sirkeciye müvasalat eder. .Konvansiyonel 20,30 da kalkar, 10,20 de gelir. Edirne postası: Hergün saat 8,50 de hareket eder, 19,33 de gelir. Anadolu hattı Hergün hareket eden şimendiferler: Saat $ de Konya, 9 da Ankara, 15,15 de Diyarbakır ve Samsun, 15,30 da Eskişe- hir, 1910 da Ankara ekspresi, 20 de A dapazarı. Bu trenlerden saat 9 da hareket eden Ankara —muhteliti pazarlesi, çarşanıba ve cuma günleri Haleb ve Musula kadar sefler elmektedir. MÜNAKASALAR: İstanbul limanı sahil sıhhiye — merkezi için bin beş yüz ilâ iki bin teneke benzin er lenekesinin tah- min bedeli 285 — kuruştan 5700 — liradır. Şartnameler merkezimiz levazımından pa rasız salınır. Eksillme 6 eylâl 1938 salı günü saat 15 te Galatada Karamustafapaşa sokağında mezkür merkez — salınalma kö- misyonunda yapılacaktır. Eksiltme kapalı Bekâr — Doğtu, doğru ol dugu ki-. . zarf usulile yapılacaktır. GEĞEN SENE BUĞÜN NE OLDU? Almanya ile iktisadi anlaşma imza edil- dk. gezmeği saçma bulurum. Bekâr — Neden?. Evli — Çünkü insanın saçmın içine bir sürü toz toprak girer. Halbuki iyi bir şapka bu tezliklerden başı pekâlâ muhafaza edebilir . ekâr — Ya hasır şapkaya ne bu: yurulur? Hani insanın haziranda satın al p, yaz akşamları kullandığı ve son- baharda kaldırıp attığı hasır şapkaya?, Evli — Hasır şapkanın modası artık geçti, Şimdi erkekler yaz kış ayni şap- kıyı kullanıyorlar. Doğrusunu ister - son, ben bundan kendi hesabıma mü- tcessirim. Değişiklik, değiş'kliktir. Ma amafih, bilhassa yaşı ilerleyenlere da- ima değişen havalarda onlarr muhafaza edecek demirbaş şapkalar elzem gibi- dir. İnsnın güneste, açık havada oldu- «gu kadar ;fırtınada ve yağmurda - da başını muhafaza eden sadık, müşfik için: 60020, Üsküdar İ- Leki a. Uudl tazan : Rahmı YAĞIZ Davist, fTfanerleri sönük, tekerlekleri yaldızlı saray arabasına yaklaştı 74 - O gece, gündüzden tenîıih ettiği Os- manlı ordusu istihkâm ihtiyat zabit ve- kili mühendis Manuk Ayazpaşaya gel- miş, Davisti, genç — patronunu aramış, kapıyı çalmış, çalmış, bir türlü açtıraı. mıştı. Nihayet ertesi sabah tekrar gelmek ü- zere Kâğıthaneye, — istihkâm taburuna döndü. Davist ertesi sabah tam — bir neşe ve mükemmel bir sağlıkla yatağından kalk- tı. Öğleye kadar işlerile meşgul olacak, akşam, gün batarken muayyen — saatte Beşiktaş ile Maçka caddesinin birleştiği noktada kendisini bekliyecek saray kupa- sına gidecek, plânının mühim kısmını tatbika geçecekti. Sabahleyin mühendis Manuk tekrar Daviste uğradı. İki adam karşılıklı otur- dular konuştular. — Yöni istasyonu nerede ve nasıl te- sis edelim?.. Davistin bu sözünü mühendis dütle karşıladı — Şimdilik ben istasyon tesisinden sar fınazar edilmesine taraltarım. — Sebeb? — Gerek (Ayın. P) teşkilâtı, gerek polis ve merkez kumandanlığı fevkalâde bir faaliyetle her tarafı — araştırıyorlar... Amiral Şosona gelince ilk zaferinin, birin ci telsizin bulunmasından doğan ilk mu- vaffakiyetin verdiği bir sarhoşlukla, araş- tırmalarını çok daha derinleştirdi. Şehir- de imtiyazlı bahriye müfrezeleri her ta- Tafa girip çıkıyor, her semtte istediği a- ramayı yapıyor. — Bundan korkacak mynz? & — Hayır korkmak mevzuuhahs, değıl — Öyle ise? — Eğer bir istasyonumuz daha bu a- damların eline geçerse artık bu faaliyet sahamız körleşir. — Neden? — Aman vermezler.. Belki taharriyat neticesinde bizi de ele geçirirler.. Davist, kendine emin insanlara mahsus bir gurur gülüşile mühendise teminat ver di: — Şimdiye kadar yaptığımız — işlerin hangisinde muvaffakiyetimiz yarıda kal- dı?.. — Şu son telsiz.. Davist Manukun sözünü kesti: — Dur, acele etme, dinle!.. Hamama giren terler diye bir Türk sözü vardır. Eh.. O kadar işin bu kadarcık teri cevaz götürürz.. Meselenin ehemmiyetine gelin ce: Karadenizdeki Rus — donanmasının değil yalnız muvaffakiyetini hattâ selâ- meti bizim telsiz haberlerimize bağlıdır. Bunu ihmal edemeyiz. Değil — böyle bu kadar serbestlik ve korkusuzluk — içinde, Hattâ daha müşkül şartlar —altında bile bunu başarmağa — mecburuz. Onun için “istasyon tesisine elverişli yeri kestirin siz! tered- Istanbul Radyosu $ EYLÜL — 1938 PAZARTESİ 18,30 dans musikisi, — (Plâk), 19 konlsrans, Kadıköy halkevi — namına İhsan Rıfat (Üniversite ve yüksek tah sil çağında verem), 19,30 dans musi kisi 20 saat ayarı, Granviç rasathane sinden naklen, Hamiyet — Yüceses ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarlkıları.: 20,40 hava raporu, 20,43 Ömer Rıza Doğrul tarafından arança söylev, 21 saat ayarı, orkestra 21,30 fasıl saz heyeti, İbrahim Uygun ve arkadaçları tarafından, 22,10 konser vatuvar profesörlerinden — Muhittin Sadek, Viyelonsel konseri, Piyano refa katile, 22,50 Ajans — haberleri, ertesi günün prosramı, 23 saat ayarı son, şapkalara ihtiyact çoktur. Sana önce- de söyled'öim gibi şankamı ilk aldığım vakit bizaz sukutu hayale uğramış, ü- zülmüsztüm. Lâkin şimdi beni kimse gri şapkam«lan ayıramaz, . * — Bu civârda böyle bir yer bulunması bugün imkânsızdır , — Peki.. Bir bina içinde telsiz kurmak mümkün müdür? — Eh.. mümkündür. Ama... — Mademki mümkündür — mesele kal madı. Siz, yarın sabah tekrar izin alıf buraya geleceksiniz. Beraberce, bir bina nın bu tesisata uyarlığını tetkik edece Biz. — Olur, Manuk çıkıp gittikten sonra Davist bir az daha kendi işlerile meşgul — oldu. Ak- şam, gün batarken mükemmel bir tuvalet yaptı.. Gözalıcı güzelliğini bir kat daha * arttırdı. Parmaklarına kıymetli taşlarla süslü yüzükler koydu. Hazırlandı. Ve.. muayyen saatte beklenildiği yerde buluş- mak için yola çıktı. Taksimden bu genç, şik ve güzel İngi- liz dönmesini alan bir fayton —Harbiye caddesini geçti, Maçkaya saptı, mezar- lığın yanındaki yokuştan aşağı indi. Yo- kuşun caddeye çıkan ağzına yakın bir kö şede durdu. Davist arabadan indi. Yolu na doğru yürüdü. Cadde, iki sıra kalın dışbudak ağaçla- rınm çerçevelediği kısımda bir kupa a- rabası duruyor; fenerleri sönük bulunan arabanın yaldızlı tekerleklerile kapısının üstündeki turalardan saraya ait olduğu anlaşılıryordü. Davist bu arabaya yaklaştı. Arabanın perdeli kapı camını aralayan — eldivenli bir el ve sonra yaşmaklı bir çehre gördü. Delikanlı arabaya yaklaşırken pencere- den görünen baş içeri çekildi. Arabanın (Kkapısı açıldı. Delikanlı etrafına bir göz attı. Kimsenin bakmadığına emin olun- ca arlanan kapıdan içeri süzüldü; otur- du. Davistin içeri girmesile araba hareekte geçmişti. İri yapılı ve besili atların çek- tiği fayton süratle Beşiktaş caddesini geç ti, pazar içinden — “İhlamur,a — giden toprak yola saptı ve... Hızla yol almağa, ıhlamur kasrı hümayununa — yetişmeğe başladı. Davist arabadan girer girmez hemen mindere oturmuştu. Yanındaki kadı. nın, yaşmaklı yüzüne rağmen bir gün evvel kendisini Kâğıthanede arayan, bulan, ve bu randevuyu veren kadın ol duğunu tanıdı. Saraylı delikanlı yanına oturunca â. rabacıya: — Haydi çek! Emrini vermiş, sonra Daviste dönmüş, |konuşmağa başlamıştı: — Vakit biraz gecikti de.. Sizi gelmiye- cek sandım.. Ne kadar üzüldüm bilsetiiz.. — Söz vermiştim.. Sonra taliin karşıma çıkardığı bu büyük Lütuftan kaçmak, ha nım sultan hazretlerinin gösterdikleri te- veccühten uzak kalmak, — doğru bir şey olmazdı. Tam saatinde geldim!.. — Ayşe sultan sizi bekliyor. — Nereye gidiyoruz?.. — İhlamur kasrı hümayununa! - Delikanir, yanında bulunan Mahiıneyv kalfadan daha bazı sualler sora sora İhla- mur kasrına geliyordu. Ayşe süultan Kğıthane dönüşünde, sa- raya gelir gelmez Mahmevi — yanına ça- Zırtmış; ihtirastan titriyen dudaklarını zor kımıldatarak kekeler — gibi, çok be- gendiği delikanlı ile aralarında geçen mu havereyi öğrenmek istemiş; kalfa odaya girer girmez kapıyı kapamış, sormuştu: — Ne oldu?.. Mahiınev!.. Anlat. — İradenizi yaptım sultanım! — Delikanlı ile görüştün değil mi? — Evaet efendim! Siz beni — broşünuzu bulmak bahanesile arabalardan ayırınca döğrü Abdullah beyin arabasının gittiği tarala gittim. Sultan acele Hahinevin sözünü kesti: — Abdullah bey kim?.. O güzel deli- kanlımı? — (Devamı var) süzar İ b beaik O Kat ea Rledi. —7 İe d Fem ai n Gi VÜReLi d e ien S ae C K BB e

Bu sayıdan diğer sayfalar: