29 Haziran 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

29 Haziran 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e. 29 HAZİRAN — 1938 Jorj, Rasin sokukunda yaplığı o buda: laca cinayeti değil, fakat öldürdüğü ihti- yar kadınla, kendi annesi arasındaki © korkunç benzeyişi (o düşünüyordu. O bu benzeyişi sonradan bulmuştu. Evet bu ölen kadın, şimdi iyice hatırladığı temiz | yüzlü, İyi ve açık bakışlı Oanasma çok| benziyordu. Jorj, tena bir çocuk değildi. Kendisini her zaman diğer talebelerle kâğıt oynadı. ğı Mişel meyhanesinde tanımıştım. Soğuk ve mağmum birkış sabahı, odama bitişik olan odasına avdet ettiği. ni işitim. OKapalr opancurlatdan içeri kuvvetsiz bir aydınlık süzülmeğe başla» müşti. Jorjun odada bir müddet gezindi. Bini, sonra yatağına yattığım o duydum. Akşam üzeri, gelen telgrafı verebilmek i- çin uzun müdet kapısına vurduktan son- | ra onu derin uykusundan uyandırmak | kahil olmuştu. Jorj bu — telgrafı dalgın bir tavırla açıp okudu. Telgraf ona an. nesinin ölümünü haber | veriyordu. Bu hikâyeyi olduğu gibi naklediyorum. Ken dimden hir kelime bile ilâve etmeden Jorj. taşradaki babasına telgraf çeke. rek ertesi günü orada olacağını bildirdi Ve, bir müddet sonra anasını, kendisini dünyaya getirdiği ayni yarağın içinde ölü Olarak uzanmış buldu. Babasım. iki er. kek kardeşini bir kız kardeşini o korkunç matem elbiseleri içinde (gördü. Rirkaç damla gözyaşı döktü. Fakat neden holbul ağlayamıyordu? fihan Tarus'u Küçük hikâyeleri Doxtocr Monro'nun Mektubu - vu sada çıkıyor — 5 Jorj anasına bakıyordu. Parmakları. nın arasında, her zaman elinde görmüş olduğu haç vardı. Annesine (Obskarken başırxla binbir hatma (canlandı. Bazan kardeşleri kendisine yaklaşıyor ona sarı- iıyorlar. beraber uğlamak, kederlerini a- ralarında paylasmak istiyorlardı. Fakat lorjun Kederi onların kederinden bam- başka idi. Çocukların o eh büyüğü olan Jorj ancak arada bir hıçkirıyordu, Fakat ıstırabı ötekilerden çok daha ( lazla idi. Çünkü bütün gavretine rağmen gözleri. nin önünden değişmiyen o müthiş müşa behet onu heran takip ediyordu. Jorj, trende gelirken, akşam gazetele. rini okumuştu. Gazetelez cinayetten ken- di cinayetinden o bahsediyordu! Jorj bu büyük vastları okurken tuhaf bir his i- çindeydi. Sonra derin bir neles almış. tehlikenin büyük bir kısmını geçirdiğine hükmetmişti. Artık böyle volda olduğu müddetçe polisin takihinden kurtulmuş bir vaziyette - olduğunu, hür o olduğunu zannediyordu. Kafasımin. cinayeti bötün teferrüatile yeniden yaşattı. Jori cinayet hakkında yeni havadisle. ri okumak icin Paristen © gelen gazete. leri ertesi aksama kadar beklemek mec- burivetinde idi. Bu bekleyişin o verdiği asahiyet ve hümmavı mümkün olduğu kadar ötekilerden saklamak — için bütün kuvvetini sarfetti. Evvelce bütün elbise. lerini diken kücük şehrin terzisi ona bu sahah <ivah matem elhiseleri getirmişti Bu elbiseler hiç vücuduna oturmadı. Jorj bunları giydiği zaman içinde tuhaf bir ümit duvdu. Bu matem elbiseleri herhal Ge onu biraz daha şüphelerden uzaklaş tırabilirdi. Zaten neden korkuyordu? Ma tem dolu bir cenaze evinde kendisini em. niyette hissetmiyor muydu? Birdenbire böyle Aiiidöğü için utan. dı. Anasınm ölümü kendisini bu cina- 25 ANPİNAN a yakta undik duran bir kadın gördü : Onu tanımıştı: — Alçak kraliçe! Orospu kraliçe! .... - diye bağırdı - Seni tel'in . ediyorum... Bizim gibi katlettiğin adamlar namına seni tel'in ediyorum. Lânet olsun xa- na! Çuvalın ağzı, bu sırada şiddetle ka- patıldı ve sıkıca bağlandı, Sonra on iki kadar #dam çuvalı yerden kaldırdılar, Suyun fışkirarak açıldığı ve bir inilti halin» tekrar kapandığını duydu. Yeni- den derin bir süküt başladı. Strajildo; y — Dikkat!- dedi - Iyi ve kuvvetli sallı- yarak atasaksınız. Çuval, nehrin tam otlasına düşmeli; Bir... iki. Üç... Boğuk bir çığlık ildi Havaya fır, Tatılan çuval karanlıklara karıştı. Sos- ra Strajilde taraçadan eğilerek baktı .. Suyun fışkırrak açıldığı ve bir inilti ha- Tins tekrar kapandığını uydu, Yeniden derin bir süküt başladı. Strajildo: — Uğurlar olsun. - dedi. Margarit: — Bana beddua etti. diye mırıldandı. Nehir, meş'um bir mırıltı halinde ak- makta devam ediyordu. Artık iş bit. mişti. Filiple Gotye bu serada nehrin dibine ulaşmış bulunuyorlardı. e BURIDAN Büridan, şatodan çıkarak Fru dö “Mant-) sokağını geçtikten sonra Hâle “doru yürümüştü. Meçhul kadının tayin ettiği garip buluşmayı düşündü. Oraya gitmemiye karar verdi. Bü kararı Ma- rinyinin düşmanı olduğunu söyliyen a- damdan korkusundan değil, görülmesi İcap eden başka işleri bulunmasındandı Hem yürüyor, hem düşünüyordu: “İş. lerimi çabuk bitirirsem Nel kulesine gi derim. Fakat işimi hiç te gece yarısın - adn önce bitirebileceğimi sanmıyorum. Fena şey.. Yetişemiyeceim.. Acaba ya- Fransi Karko Tevkif | yetinden & iş zehahına düşmüştü. Bunları dü ken kendi kendisinden utanıyor kendi kendisinden iğreniyordu. Fakat ketidini korumak arzusu karşısın. da bu gibi hislerin rekarar ehemmiyeti kalırdı &i!.. Jorj mütemadiyen vaziye. tini düşünüyor, tehlikenin nerede, kur- tuluşun nerede olduğunu besaplıyordu. Bütün vakti, cinayetinden bahseden sü. tunlarımı bir kelime kaç n okuduğu gazetelere! hekliyerek geçiyordu. Bürâva gelişinin &tesi günü olan Ce. . babasının ve kardeşlerinin mahzun ve sessiz mevrudivetleri bile ©- nun umuzunda değil gibiydi. Bu hali bir halta devam eti, Sonra gerilen sinirleri bir gün birden boşandı Odasında uzun bir müddet o çocuk gibi | hıçkırarak ağladıktan sonra sonsuz kede. rini uyuşturmak için ötekilerin arasına karıştı. Ağladı, yeniden o eski Jorj oldu. Yani anasinı kaybeden, günahlarını iti ral edip şefkat ve affın istiyeceği ana- smı kaybeden çocuk oluverdi. Günler geçiyordu. Geceler ve günler... Jorj sabah ve akşam gazetelerinden ba. WALK OPERETİ Tu gece: Yeşilköy İs tasyon bühçesi #ersembe: Beykoz iskele tiyatrosunda 3: Bebek bele - “liye bahcesinde Cumartesi: Anado . tuhisarında İdman yurdunda Pazar: Beylerbeyi is kele tiyatrosunda Sah: Azak sinema bahçesinde Operel 3 perde şint kaldırmıyordu. Artık biraz çanlar. mağa, biraz ferahlamağa başlıyordu. Ba- zan babasile beraber, bazan da tek başı. na, soğuğu rağmen başi açık (saatlerde bahçede dolaşıyordu. Bu < bahçe, taşra bahçelerinin hepsi gibi, küçük ağaçla rile, geniş ve mağmum bir bahçe idi, her tarafı toprak kokuyordu. Bu toprak ko: kusu, sevdikleri bir vücudu yeni toprağa birakanların hiç unutmadığı bir o koku. dur. Bir akşam babası kendisine sordu: - Ne zaman Patise döneceksin Jorj? Derslerini daha fazla ihmal edemezsin... Oh... Baba... Baha... Hayır, Jorj artık buradan gitmek iste. miyordu. Bu evden ayrılmaktan korku- yordu. Dehşetli bir korku onu Paristen uzaklaştırıyordu. Sanki Pariste bir tek Sokak vardı. Geceleri bir hayal gibi do. laşmaktan kendisini menedemiyeceği, ve nihayet yakalanacağı o meşum sokakl!.. Fakat Jorj gideceği günü kararlaştır- mağa mecburdu. Bugünü babasına bildir di. Ve hareketinden bir gün evvel ihtiyar Matild onun çantasını hazırladı. Jorj, son defa olarak sevdiği insanlarm ku- caklaşacağını hissediyordu. o Nihayet o kün de çeldi. Gideceği akşam mükedder ve sesiz yemek yiyorlardı. Birden Ma. tild: —'Mösyö Jorj, diye kendisini çağırdı, sizi bir mösyö istiyor... — Bir mösyö mü? Jorj sonra, çok daha sonra bu ziyaret. çinin nekadar ihtiyat ve nezaketle bu eve geldiğini hatırladı. Jorj Adeta sallanarak, sokak kapısının önünde kendisini bekliyen o adama yak. Taştı. — Bonsuvar mösyö Jorj! Jorj hu adamı tanımıştı. — Ah... Bana söyliyecek bir şeyiniz mi var? BOR'DAN Polis memuru: — Mösyö Jorj buradan gitmelisiniz, dedi, anlıyorsunuz değil mi? İki gün ev. vel Paris polis müdüriyetinden bir mös- yö geldi.. Tabii babanızın başına gelmiş olan o büyük felâketten sonra ona yeni bir darbe vurmak... Müdüriyetten gelen müsyönün buraya gelmemesi için tabii elden ne geldiyse yapıldı... Fakat işte bu mösyö daha fazla beklemek istemiyor. Şu halde.. Görüyorsunuz ki... o Buradan gitmeniz lâzım. Jorj sesine tahil bir ahenk vermeğe uğ- raşarak: — Peki. dedi, o mösyöye (söylersiniz ki... Devam edebilmek için kendine son de. rece de cebretmeğe mecbur kalıyordu: — Evet kendisine söylersiniz kii. Bu gece.. Bu gece... Saat dokuzda, Tren, Ge olacağım.. Evet... Dokuzda Paris eks- presinde... Jorj elini yüzünden geçirdi. Ve, yemek odasında kendisini bekliyenler, onun ve. re yuvarlandığını ve ağlayarak kendi- lerini çağırdığını işitiler, Çeviren: H. H. ÇOCUKLARINIZIN En güzel bir kitap Il Türk ikizleri (o Çocuk Esirgeme Kurumunun vaktile bir aile kütüphanesi ola- rak bastırdığı İkizler serisinde duyduğunuz bu eksikliği bu gü. zel ve resimli böyük hikâye kita bı ile doldurulmuş buluyoruz. Kültür bakanlığı eser) tetkik etmiş, lik okul çağındaki çocuk. lar için faydalı eser olduğunu tas- dik etmiştir. 9 rkara caddesinde Vakit Kitap evinde arayınız; Flatı 60 kuruş; posla için 4 kuruş ilâve eğiniz. 33 e mm m ————— sw ne olacak? Sevgili Mirtiymin baba- » evıtümemize izin verdi mi? Bunun hiç te olacağını sanmıyorum. Çünkü Mirtiy uğursuz bir bürçte doğmuş. Bunu bir büyücü kadın eline bakarak söyle- mişti, Neydi o büyücü kadının adı ? Ha.. Mabel.. Evet, Mabeldi. Büridan böyle düşüne düşüne Oyü- rüyordu. Hâl meydandaki mücrimleri teşhir için konulan direğin önünden geçerken önüne birdenbire bir adam çikti. — Ssnyör Büridan.. Örarlin neş'e. şe. ref ve saadet içinde geçsin.. Sizi hür- metle selâmlarım! » dedi. Üzerine eski bir elbise, başına keçe bir şapka geçiren ve kenarları saçaklı delik deşik bir mantoya bürünen bu a- lâm, beline de büyük bir kılıç takmıştı. Süridan; — 0... dedi.. Anlaşılan bu gece, hep beni tanıyan tanımadıklarımla kâr- şılaşacağım., Sen de kimsin? — İsmimi mi, yoksa kim olduğumu mu söyliyeyim? — Önce adını söyle! .. — Adım, Lansöle Bigorn. — Fena bir isim de; Ahenkli ... Şimdi kim olduğunu söyle?. — İdam mahkümüyum ?. — Ne dedin?. — Cellâdın ipi boğazına geçecek a- damım dedim. Bu sabah Moniokon ö- Tüm evinin açılış resminde öz kalsın a, #hyordum. — Yal. Demek kralın gözü önünde bu sabah asılacak adam sendin?. Kaç- manla haşmetpenahi bu eğlenceli man- Bu Tâtife idam mahkümunun hoşuna gitmişti: : — Hoş' söylüyorsunuz. Büridanın $en bir arkadaş olduğunu söyliyenlerin hakkı varmış. — Benden istediğini söyle bakalım şimdi. — Ben Margariti tanıyorum. Ona a$- kunzüm bahsedebilirim. Bundan, onun da çok teessür duyacağını sanıyorum. — Ok! Ne söylüycrsunuz madam? — Hakikat... Mirgat.: te bir kadın» dır, inuB da titriyen ve çarpan bir kalbi yardır, Meçhul kadın gamlı bir düşünceye dalmış görünüyordu. Bayılma derece- sine gelerek devin etti; — Ondan daha şehvet düşkünü bir kadın yoktur. Aşkı onun kadar ve on- dan daha çok seven bir kadın tasavvur olunamaz. Margaritin bir büsesinin ne demek olduğunu bilir misiniz?. Yoo... Dinleyiniz.. Sonuna kadar dinleyiniz! Omuzlarma attığı kraliçelik mantosu. nun ne büyük hazineler sakladığını bi- liyor musunuz?, İnsanı kendinden ge- girecek aşklara nasıl düşkün olduğunu « bilir misiniz?. O kralişe olmakla bera- ber gene bir kadındır. Kadın olduğu için de memnun ve müftehirdir, Bir ke- re kolları arasında sıktığı erkekler ha- yatlarının sonuna kadar bir daha böyle zevkli bir şehvetle karş'laşamıyacakla. ta inanarak yels ve ümitsizlik içinde can verirler. Filip üç alım geriledi. Çehresi mos- mor kesilmiş ve eli hançerine gitmiş- ti: — Mağam, dedi. Kraliçeye hakaret ediyorsunuz. Onu bir orospu gibi na- mussuzlukla tavsif ediyorsunuz.. Onun da kendiniz gibi bir fahişe olduğunu söylüyorsunuz! Meçhul kadm deli gibi bir kahkaha sabverdi, Arkasından mantosunu âtâ- râk yarı çıplak bir vaziyette göründü. — Kraliçeyi seviyorsunuz ha?, . diye bağırdı. Filip boğuk bir sesle ve yavaşça: — Kadın olduğunuza dua ediniz, dedi. Hakaretlerinizi şu hançerle boğa- zınıza tıkardım. Meçhul kadın coşkun bir şehvet hır- siyle gene tekrarladı: — Kraliçeyi seviyorsun öyle mi?. — Kraliçe eğer, burada bulunsaydı ayaklarına kapanır ve af dilerdim. Bir hatam yüzünden mukaddes adma sıç- rıyan hakaretlerden dolayı beni afiet- mesini isterdim. y Mârgarit yüzünden maskesini çıka- rarak; — Diz çök, Filip, . diye bağırdı. - Kraliçenin karşısında diz çök! . Bu cümlenin Filip üzerindeki tesiri pek müthiş oldu, Şaşıran, alıklaşan, dehşet ve korkudan kendini kaybetmek derecesine gelen delikanlı, gözlerini bir uçuruma dikiyormuş gibi bu kadına dikmiş ve yıldırımla vurulmuş gibi dim dik duruyordu. İçinde şiddetle bir sızı duydu. Bü- tün temiz düşünceleri bir an içinde bir şirkefe karışmıştı. Kraliçe, karşısında gördüğü bu kadın, bir fahişeydi. Margarit şehvet dolu bir bakışla de- likanlıya yaklaşarak sarıldı ve sönlik bir sesle: — Tekrar et, - dedi . Beni sevdiğini tekrar et. Demin dıxlaklarından titre- yen o sihirli sözler beni kendimden ge- girdi. Seni seviyorum Filip! Seni sevi. yorum ve seninim. Büridandan nefret ediyor, seni seviyorum. Filip sarsıldı ve şiddetle kadinm kol- ları aras'ndan kurtuldu. Şaşkın şaşkın geri çekildi!., Kraliğenin kendisini sevmemesi ve onu uzaktan sevmesi tahammül edilemiye. cek kadâr acıydı. Fakat onun bir fahi. şe gibi hareket ettiğini görmek, bir fahişe gibi söz söylediğini işitmek, pe- restiş ettiği bir yıldızın ölümünü bis- setmek saha müthiş, daha öldürücü bir şeydi, Margarit: — Beni reddediyorsun demek? Öyle mi? Beni sevdiğini söylemiştin. Sözle“ rin hâlâ kulaklarımda çınlıyor. Ben de seni seviyorum. Filip. Bir saat için bi- İc olsa..,

Bu sayıdan diğer sayfalar: