AKŞAM POSTA İSahiki.» Miş» damak Hasansnasimsun İpe evi, daha nbul Aniete <ö aöözezi Posta satamaz bakam pa, Pakel Yazı:iş! şen yin sarar 74370 lan z 20338. Gene bir güzel san'at meselesi... Yazan; Şekip Gündüz İ Fransanın Hatay davamızı anlama- | makta israr ettiği günlere tesadüf ettiği biz Paris Arsıulusal sergisine işti- | rak etmemiştik. Fakat bizi, milli hü- | viyetimizin güzel vasıflarını ayrı ayn tetkik ederek sevmekte olan ve gittikçe bize yaklaşan Şimali Amerika Birleşik devletlerinin 1939 için hazırladıkları sergiye iştirak edeceğiz. Hükümet bu. na karar vermiş bulunuyor. Bu kararı beğenmemek imkânsızdır. Fakat 1939 sergisinde, güzel san'at mu- hitlerimize büyük bir iştirak hissesi a: rılmasını İstememek de o'derece imkân» sızdır, Amerikaya giderken Türkiye tağırcığına gene mümkün mertebe çok güzel san'at eseri yerleştirmelidir. Acaba 1939 sergisine iştirak eder « ken güzel san'atlarımızın ihmal edile- ceğini neyle ve nasıl kestiriyoruz ki böyle bir talepte bulunmağa lüzum gö- rüyoruz?, Bu müdahaleye bizi sevkeden sebebi bir tesadüfe borçlu bulunuyoruz. Dün, içinde bulunduğumuz ayın gazete kol- Jeksiyonlarını karıştırırken gözümüze İktısat Vekâletinin bir ilânı ilişti. Bun- da deniliyor ki; Izah edelim. "1939 Amerika sergisine oTürk mallarının teşhir edileceği pâviyonun tezyinatı için bir müsabaka açılmıştır. Yapılacak teklif ve projelerin nihayet Temmuzun 1$ inci gününe kadar gön- derilmesi lâzımdır, Teklifler ve projeler teşkil edilecek bir jüriye havale edile. cektir, ilâh.. ,, İlânın neşredildiği gazetenin tarihine baktık: 7 Haziran 1938... Müsabakaya girecek olanları tahdit eden azami müddetçe bir daha göz at- tuk; 15 Temmuz 1938.. İki tarih arasındaki günleri hesapla- dık: Otuz sekiz. Otuz sekiz gün içinde, arsrulusal bir sergide memleketimizi temsil edecek bir paviyonun tezyinatı etralında fikir ve proje arsınak a büyük bir insafsız- Uktır, yahut tezyini san" artistlerimizin o mukayyile, san'at kudretlerine karşı, lâyık olamı- yacakları derecede büyük bir ütifattır. İkisinin biri.. Mesele, aşağı yukarı meşhur Yeniçe. | «i masalının aynıdır: ..Ya sen dayak yemedin..-de- | miş - yahut hesap nedir bilmiyorsun.,, Şimali Amerika, Birleşik Devletleri, bizim yeni medeniyetimiz etrafında, mümkün mertebe sür'atle eniyi ve müsbet ulaşmasını istediğimiz bir lekettir. Bu memlekete, kendi damgamızı ba- sarâk göndereceğimiz her eser ve mal üzerinde azami dikkat ve hassasiyeti göstermemiz lâzundır, , Amerikada üzerine bayrağımızı asa. cağımız paviyonun ber çivisini Obü- yük bir titizlikle çakmamız İâzemgelir. ken ve titizce bir çivi çakmak için bile “38” gün kâfi gelemezken, tezyini san- at mensuplarını bu kadar kısa bir Za- man içinde koskoca bir tezyinat projesi vermeğe nasıl davet edebiliriz?. Bunda ber halde bir yanlışlık olacak... Gelelim bu gibi müsabakalarda müz. ata halini alan ikinci noktaya: Bir jtiri teşkil edildiğinden veya edi- Jeceğinden bahsediliyor, Bu jüri kim - lerilen müteşekkil olacaktır? Tezyini sana't artisti eserini kimlerin tensibine ve takdirine arzedeceğini bilmeden ze- Hitlerin sevgisini kazanmış kadın yıldız Rirenştal sevincinden ağlayor! Mütenekkiren ve “Madam ABI ayı Parise geldi; fakat Fransızlar onu tanımakta gecikmediler Leni Alman sinemasının başinda büyük bir mevki almş bulunan kadın artist Ye sinemacı Leni Rifengtal, madam Düpon ismi altında mütenekkiren Pa, rise gelmiş bulunuyor. Leni Rifenşta!, Hitlerin sevgisini kazanmış kadınlar arasında sayılmak» tadır. Artlat, kazandığı bu tevecelih Sayesinde Alman sinemacılığının ba» şma geçmiştir ve iki gene evvel Ber, linde olimpiyatları filme almıştır. Leni Rilensal gelmiş ve sergide bilhassa sinema pavyonu ile meşgul olmuştu. Gider. ken, bu sene için tekrar geleceğini söylemişti. Bu sene Parisliler Leniyi boşuna beklediler ve, bir keşifte bulunmasa - lardı, daha da bekliyeceklerdi. Ha) - büki, Alman artisti bir mllddetterberi aralarında bulunuyordu. Fakat başka bir isimle: madam Düpon ismiyle... Fransada yakalanan casuSlar Gizli istihbarat dairesi şifreleri çözmeğe uğraşıyor Fransada, Franko hesabına casur, Tuk eden bir şebekenin bulunduğu ya» zilmişti, Fransız polisi, bu şebekeyle alâka, dar olarak tevkif ettiği kimseler hakkındaki tahkikatına devam etmek- tedir. Son gelen haberlere göre, ca «* susların evrak! arasında çok mühim vesikalar elde edilmiştir. Başlıca casus olarak tevkif edilmiş olan marki de Revalso'nun çantasın. dan Fransız hariciye nazırı ile Paris- teki Alman elçisi arasındaki bir gö. rüşmenin notları da çıkmıştır. Marki Biarritz de bir otelde tevkif edildiği zaman, kâtiplerinden biri bir meşin çantayı saklamaya çalışmıştı. Ele geçirilmiş olan bu çantada İspan- ya hududundaki Fransız askerlerinin mevkiini gösteren topografya harita- ları ve diğer milli müdafaa sırlarını muhtevi evrak bulunmuştur. Bu gün Marki ile Iki kâtibi, bir as, keri hapishanede bulunmaktadırlar.. Yapılan tahkikata göre, Marki ve adamları, tevkiflerinden evvel, hemen | her gün Biarritz'den İspanyol nasyo- nalistlerinin elinde bulunan San Se. bastian'a motosikletle gidip gelmiş - lerdir. Casusların evrakı arasında bazı gif- reli kâğıtlar da bulunmuştur ki, bun. ların okunmaşı henüz kabil olama - mıştır. Askeri gizli istihbarat da'resi bu şifreleri çözmeye çalışmaktadır. Bu şifreli evrak okunduktan sonra, geçen sene de Parise e bl Rifensta? Dünyanın Parisin en lüks otellerinden birine İren, fakat, ismine rağmen, fransızca bilimiyen bu “madam Düpon” herke. sin gözüne çarpmışlır. İn farkma varınca Leni Rifenstal ve demiştir Kk — Geçen sene vaadettiğim gibi, iş- te bu yazda Parise geldim. Fakat kimsenin beni farketmemesini İstis yordum. Çünkü, çok yorgunum, din. lenmeye ihtiyacım var, Son günlerde olimpiyat filminin İransızcaya çevrilmesiyle uğraştım. Dün akşam gelirken bu filmin Brül selde gösterilmeye başlandığını gör- düm ve seyrettim. Film o kadar mu- vaffak olmuş ki, sevincimden gözyaş. larimi tutamadım, ağladım! “Madam Düpon,, Pariste daha bir müddet istirahat edecektir. en zengin olduğunu kadını endişede Haydutlar çoc uğunu kaçıra- caklarını bir mektupla kadına bildirdiler Dünyanın en zengin kadını ismini » taşıyan Barbara Hutton da iki yaşın. daki çocuğunun haydudlar tarafından kaçirilma tehlikesi içinde yaşamakta- dır. Bu gün kont Havgvitz Reventlovun karısı olan Barbaraya bir tehdid mek tubu gelmiş ve çocuğunun kaçırıla . cağı bildirilmiştir. Bunun Üzerine, ka- dm, oğlunu kurtarmak için, birtakım tedbirler almıştır. Köntesin Londra civarındaki köş - kü, gece gündüz muhafaza altındadır. Büyük bir koru içinde bulunan köğ- kün etrafında e demi ir parmak” silâhlı nöbetçi konulmuştur. Köşkün pencerelerine zırhlı pancurlar takıl « miştir, Bu tedbirlere bir haftadanberi de- vam edilmektedir. Fakat geçen gün kontes, polise bizzat müracaat ede - rek bir ecnebinin memleket” haricine * çıkarılmasını istemiştir. Evvelâ ismi gizli tutulan bu “ecaebi” kontes tara. İ fından, çocuğunu kaçıracak hay ların suç ortağı olmakla Ktham edil mektedir. Çünkü kendisine gönderi » len tehdid mektubu hariçten gelmiş tir, Polis, kontesin müracaâti üzerine, o adam hakkında tahkikata girişmiş- tir. Buzun, bizzat kontesin kocası ol. duğu haber verilmektedir. Malüm olduğu üzere, Barbara Hut- ton “Beş ve on” ismiyle meşhur bir Amerikalı milyonerin kızıdır. Adama Fransanın diğer şehirlerindeki casus. | ların da ortaya çıkacağı umuluyor. kâsını ve san'atını tahrik etmeğe nasıl kalkışabilir, Amerikadaki Türk paviyonunu tez- yin için memleketimizin güzel san'atla, “seferber olunuz!., derken bu sana't âleminin de şöyle bir sual sorma- ğa hakkı olduğunu kabul etmelidir: “— Amerikan tepraklarmda dünya- nın gözüne arzedilebilecek eseri seçe - cek kabiliyet ve kıymetteki güzel san'at hakemlerini bize göstermek İstemez misiniz? Şekip GÜNDÜZ bu msnaya geler mister “Fayv end Ten” isminin verilmesine sebeb, A - merikada ilk defa olarak tek fiatli satış mağazaları sçmiş olmasıdır. Bu usulle zengin olan adam, bu gün Ame. Tikânın sayılı milyonerlerindendir ve kızından başka kimsesi olmndığı için öldüğü zaman Barbara Hutton dünya- nın en, Zengin kadımı olacaktır. Barbara Hutton kocasıyla uzun müddettenberi dargındır ve ayrı ya- şamaktadır. Kont Reventlov çocu- ğunu daima kendi yanma istemiş, an: nesi de vermemiştir, Mahkeme de ço- cuğu annesine teslim etmiştir. Bunun Üzerine, kontun, oğlunu ka- ıwmak istemesine ihtimal veriliyor. Bini Hutton kocasını bu hususta Barbara Hutton ve çocuğu ilham edici kuvvetli vesikalar göster. diği için, İngiliz polisi kont hakkında | tevkif müzekkeresi okösmiştir. Kont | Reventlov İngiltereye gelir. gelmez tevkif edilmiyecektir. Kontesin babası Hutton “Beş ve On” da Ameriiradan Londraya gelmiş. tir, ingilterede yahudi aleyhtarlığı Son günlerde İngilterede de bazı Yahu. di aleyhtarlıkları görülmüştür. Bilhassa Londranın Yahudi mahallelerinde, Ya. hudiler bazı tahkir hareketlerine marus kalmışlardır. Yahudi aleyhtarları, bu mahallelerde yaptıkları mitinglerde, hal. Xa karşı nutuk söylemektedirler. Geçen. lerde bu nutuklardan birinde Yahudilere “Siz pis Yahudiler!,, diye hitap edilmiş» tir, Londrada Yahudi © aleyhtarlığının bu şekilde harekete göçmesi üzerine, işçi par tisinin parlamento o grup lideri mister, Atli, dahiliye nazırı Sir Samnel Hora bir heyet göndererek bu gibi nümayişlerin menedilmesini istemiştir. Aklın çizdiği yol GEZGİN Matay meselesinden bakie. derek şöyle yazıyor: gündür, gazeteler güzel haberler ve, riyorlar. “Hatay, da Türk - Fransız #ske- ri heyetleri anlaşmışlar, Bu hâdise karşısında, insan, serinmi ten çok, boşuna geçen, Aciyor, Çağımıtin en büyük erçeklerin. “bak,in hekudar derine gömü- ün, bir gün mutlaka yeniden fırşkıracağıdır. Bunu, ilk müjdeliyen “Le, histan,, oldu. Bir milletin, siyAM yeniliş. lerle öldürülemiyeceği © bügün artık bir Vaktiyle birtakım İmparatorluk kasap- larının kesip biçtiği, Üzerlerine mözar 10$ ları diktiği devleiler, yeniden canlanır, üstlerindeki toprakları sikerek, ümet, ler kurarken; artık bu eski, bu iflâs etmiş usulü tekrar deneraeğe ne Tüzüm vardı? “Sancak,,n, bütün O hinterlandile kan, dil, töre, tarih bakımlarından Türk oldu- Bunu bizim kadar Fransızlar da Suriyel!- ler de biliri "Hapishane kaçkınları, #ör kılıçlı bedevi kerranlariyle ne bir vatan yapılıp vıkıla. bilir, ne de açık bir hakka mezer kezıla, bilir CUMHURIYET Ulan be! ZEKERİYA ile Sabiha Zekeriya Ser- e telin kızı Sevim Sertelin Ârrerike, dan dönerken trende Galatasaraylı fulbol- calarla yaptığı ve dün bu sütunlarda kıs, men iktibas ettiğimiz müldkallan bahse- den Abidin Daver evveld Galatasaraylıla, rın bu şekilde konaşannpacaklarını #öylü- Yor; “Yeni gazetecinin yazdıklarına inanmak lâzimgelirse Galatasaraylı — futboleuların, biribirlerile “ulan,,sız lkırdı etmiyen, ön. ceden tanımadıkları ve ecnebi bir aszeteci olduğunu bildikler bir genç kıza, hep “sen,, diya hitap eden külbanbeşler olduk- larına hükmedersiniz.,, Abidin Daver iddiasına delil de göster. mektedir: Takım arasında paşatade ve 80y lawzadeler var. Onlar nastl olur do böyle “ulan,lı dü konuşurlar? Biran için inanır gibi olarak bu takdir- de onların gazele sülunlarında teşhir ve tehzile lâyık öldüklarını söyledikten sonra tekrar tereddüde düşüyor, asia İnanamı, Bor. Ve b& İnanamdyişinın sebebini şöyle izah ediyor: “Belki Galttasaraylıyım da ondan.,, Abidin Daver bunlardan sonra, Gale“ #osaraylılığı mevzmubahs etmiyor ve o 14, man elrafı daha vazih görmeğe başlıyd- yak diyor ki: “Diğer taraflan pek malâm olan bir şey varsa, o da “ulan bel,, ve “enayi!,, hitap, larının, artık türkçede, Amerikadan gelen genç gazelecinin, Galatasaraylılara karş sık sik kullandığı “Helo!,, nidası gibi bir dii peresengi olduğudur. Küçücük ilkmek- tep çocuklarının bile, sokaklarda biribir, lerine “ulan bel,, ve "enayl!, demeden, hattâ pis küfürler etmeden konuşmadıkla- rını görerek ıstırap duyuyorum, Köprü al, tında yatan serseri çocukların ve külhan- beylerin küfürbaz dilini meklep çocukla. rının masum ve temiz ağızlarında duyup da müteessir olmamak kabil mi?,, “Gençliğin konuşma dilini argodan ve küfürden temizlemek için bir o mücadele açmak zardan gelmiştir.,, TAN Adalet, sürat rekorunu kırdı! ALOYA'da Çınarcık nahiyesinin Tef vikiye ve aşağı Kocadere — köyleri aramada yüz senedenber! deyorm eden 600 dönümlük bir arasf yüsünden çıkmış bir davanın iki tarafın sulh olması o Üzerine bildiğine dalş dünkü Tan'da çıkan bir has vadisi ele alan Sabiha Zekeriya Sertel di, yor ki: "Bu bir asırlık dava 1998 de bildiğine göre 1623 de açılmıştır. Çınarcık ve Koca dere köylülerinin bir amr evvelki ecdadın dan evlâllarına, torunlarına, torunlarının torunlarına kadar gelen bu deva, haşmetli adaletin önünde karar beklerken, Osman- Mh saltanatı, kaş padişah (o değiştirdi. Rus harbi, Yunan barbi, Trablusgarp, İtalyan harbi, Balkan Barbi, Umum! harp, Estiklâl harbi, milletlerin isimlerini haritalardan silen müteselsil harpler oldu. Taçlar, taht, lar yıkıldı. “Bir asrın içine sığan (devirler yıkıp, devirler kuran hâdisat, yürüdü. Neticelen- di. Yenileri doğdu, fâkat Çinarcık köytüle, ri İle, Kocadere köylüleri srasındaki 400 dönümlük sazlık arazi davası nelicelen&- medi, Ya maazallah, bir asır evvelki ced- lerin bugünkü torunları sulhen anlaşmayı kabul ettieselerdi, acaha bu dava daha kaç asır sörebilirdi.,, “Adalelin en keskin kılıcı doğruluk ise, bu kılıcı bileyen de sürattir. Zaman, taç. Tarı, tahtları, devirleri Yutan zaman, ihma- le uğriyan hakları daha Kolaylıkla yutar: Yalnız hakka fapınan adalete değil, çabuk adalete ihtiyaç var,