23 HAZİRAN — 1908 ar Döştarajı 11 incide — Zaknetmiyorum. Asil korktuğum da zâten o değil Mi? Zannederim o adam bir İakım ağır tekliflerde bulun- du; fakat kendisi buna hakkı olduğu kanaatindeydi.. Benim ds iyice bildiğim bir şey yok. “cce zannediyorum. O hal de siş onun ancak adını bilmi Yorsunuz ; ben de şimdilik söyle Memeği tercih edeceğim.. — Zaten şimdilik lüzumü da Yok. — Onun sonradan ne oldu- Bunu bildiğinizi söylüyordu. Buz. — Bildiğimi zannediyorum... Fakat evvelâ bir Könttol etme liyim. Bir şey öğrenince size de Malümât veririm. Kas fazla bir şey öğren « Meğe çalışmadı ve kartın: verip Siktir Eftesi pazar Tötndayk ile , bu facianın ilik perdesinde olduğu gibi, gene Sandviç'ten denize giden yol üzerinde idik; fakat bu sefer yanımızda, kö- bekleri ile maruf Robertson da Yordı; en iyi yetiştirdiği kö- Peklerden birini de beraber ge- tirmişti, Sahile inince gene geçen te. fer ki yolu takip ettik. Torn dayi birden durdu: — Geldik, dedi, şu gördü - Künüz ağaca dikkat etmiştim .. Esya burada, bu çukrda idi. Orayı daha iyice tesbit ede. HABER — Aksam —-*- KUMDA bilmek için Torndayk en yakın kum tepesinin üzerine çıktı ve bâstonunu oraya dikipt —İşte, dedi, biz bu merkezin etrafında döneriz. Gömülmüş bir şey varsa, muhakkak bu ci vardadır. Haydi. Röbertson köpeğe uzun bir ip bağladı ve hep beraber, mer- kezden yavaş yavaş uzaklaşa « rak, fakat mütemadiyen dajte- ler çizetek etrafı aramağa baş. ladık. Yatım saat geçtiği halde âöhâ bir şey elde edememiştik; Ben de artık bir şey çıkma- sından ümidi kesmiş, sabırsızla- ntyordum, Fakat birâz sonra köpek bir yerde durup kokla - mağa, sonra kumu hizli hızlı eş. meğe başladı. Torndayk koşup geldi ve elindeki kazma ile, kö peğin açtığı çukuru büyülü ve: — Burada bir şey var, dedi. Kazma artık işlemiyordu; ben de baktım, onu (durduran bir şey vardı, fakat yumuşak - ga bir şey. Etrafını açtık ve on dakika sonra meydana bir ©- muz Çıktı. Az sonra köla da gözüktü: Hatları hayli böğul- müş olmasına rağmen, geçen gün Tordayk'ın Kapes'e anlat. tığı çehre.. Fakat başka bir şey daha vardı: Sol şakağın, tam kaşın arkasına gelen noktasın- da bir yara, sanki çekiçle açıl- miş bir yara, Trondayk köfatâsınt muaye- ne ettikten sonra: — Ölüm âti olmuş, dedi, Ba. kın katl âleti de burada; katl! onu da ihtiyatlı davranıp göm- müş. Filhakika çukurda, ölünün yanında bir de kocamân çekiç vardı, Arkadaşım: — Artık bizim işimiz bitti, dedi; bundan sonrasına polis karışır. Bakın, Anstey, cesedin üzerinde yaltız fanilâ ile don vat. Gömlek te yok. Ben de böyle tahmin etmiştim, Yavaş yavâş şehre döndük . Yalnız kalınca Torndayk'a sordum; şöyle anlattı: — Evvelâ ayak izlerinden başlıyalım, zaten dikkatimizi ilk çeken de 6 izler olmadı mı? Elbette hatırlatsınız. Ben 6 i?- lerin ölçüsünü almıştım.. Son- tadan ayakkabılara da baktım; O ayakların 6 kunduralara gir. mesi kobil değildi. “Fevkal&de ehemmiyetli o- lah ikinci nokta. Denize giren adamın geri dönmüş olduğün - dan şüphe yoktu. Fakat elbise- lerini giymemişti, Ama şehre çirçiplak gitmiş olmasına 'da imkân yokti. Çok garip bir hal; insmn hemen O cinayetten Jeniyor. luğumuz bastonla be nim bastonu ölçtüm, hemen he- men ayni böy, bir parçacık kı- 4 haziran tarihli bilmecemirin halli söy. Çocuk haftası mia ,Hediye kazananların isimlerini neşrediyoruz Verdiğimiz şekli yukarda noktalarla gös kızı, 2 — Enhure Kapanı eklep sokak, İerildiği şekilde kesmek, bilmecemizi hal, mek için kâfi gelecekti, Parçoların üze, Yirde duran numaralı kısımlar birleştiri. İnce üç murabba meydana gelecek ve or. ladaki 1 numaralı murabba ile 4 murab, tam olacaktır. İl Biraz müşkül fakat © derece de basit 0. *N bu bilmecemiz! pekâz okuyucumuz hal İetiniştir, Manmafih birçok © okuyucularımız da Meticeye yaklaşımışlardır ki, onları da he, Üye kazananlar arasına dahil etmiş bulu, Müyoruz, BİR SAAT KAZANAN: Birinci: Selim Target 16 #net okul, BİR RESİM ALBÜMÜ KAZANAN İkinci: Nuriye Ayten Gaziosmanpaşa or. s6kulu, BİR KOLONYA KAZANA i Üçüncü: Nermin Aıkara musiki mual, m mektebi, BİNEN PAKET ŞEKERLEME KAZANAN 1 — an Telgraf memuru Saadet | 3 -—- Ziya Denizvolların Gâtp — Mav. va Yayla caddesi, 5 — Gülçin Orkunt, Be, aiktaş Hasfırın, 6 Tuza Urunyusuf, 7 Ömer Arsun Sirkesi Dervişler, 8 — Sü, san Küçükceşme, 9 — Feriha Savaşkan Beyoğlu Tünelbaşı, 10 « Lemi ODoğanes daimi kart 210. 14 — Taldt, BİRER DEFTER KAZANAN 11 — Aysen Göktepe, Fatih mütereim sokak, 12 — Meral Demirel P.T.T. memt, ra 13 — Fikret 15 inci okul 471, 14 — ANİ Sağlam Cağaloğlu, 15 5. Baru Torko, paran, 16 — Mürşide Duysay Kumkapı ni, #antası 17 — Zeki Vefa Hisesi, 18 — Seml Tamer Kadıköy 7 inei okul, 19 — Necati Binici Kumkapı, 0.0. 20 — Fikret Kamu, ma Şehrernini saray meydanı. 21 — Cahit Pertevniyal hisesi, 22 — Yi. T. Bostancı İçerenköy, 23 — Türkün Ok, tay Teşvikiye cad, Esertepe apart, No, 24 - Yurdagül Çevik, 25 — Hayati tekde mir Aksaray Sofular, 20 — Behçet aykut Vefa Msesi, sa.. Demek ki üzün boylu bir adamın bastonu : Kunduraların değil, ayak izlerinin sahibinin bastonu, Golf sahasının vesti - yerinde bir şey daha keşfettim: Elbiseden çikan kum, hiç te bu tafafm kumuna, eksibe kumu. na benzemiyordu. Eksibe ku- mü, füzgârla gittiği için, gayet temiz olur. Daneleri de yuvar- Jak ve eşittir. Sahil kumu ise bilâkis kalın ve kabadır, Ekse. riya da tivapdan gelen başka maddelerle karışık ölür, Elbise- den çıkân kum da öyle idi: Kö- mür ve tebeşir karışıktı. Şelnes kumunda tebeşir pek bulun . maz, Kömür İse ekseriya bat- mış gemilerden gelir. Kömür, evvelâ dibe çöker, sohtfa bir do- ğu İrtmâsi olunca Tanet sa. hillerine çıkar, ekseriya, Dump- ton vetori ve Brciİsteyrs'te b: Tunur, 'umun, Tanet tarafından olduğuna kanidim. Fakat kay, bolan adam, Roskof hep bura- da kalmış, kum tepelerinde goli öynamıştı. Bu da beni el- biseleri tekrar müayeneye sev. ketti. Bakım ne büldüm; “Ceket, pantalön ve kasket ayni kumaştandı; onlar da, ço» raplar, kunkluralar da kısa boys İs ve semizce bir adama âitti “Yelek, gömlek, çamaşır ve baston ise uzun boylu bir ada. mü aitti. İZLE R “Yelek, gömlek, çamaşır ve baston iseurun böylu bir ada- ma aitti, Birineinin elbiseletin- de Taânet kumu vardı ve ek$ibe kumu yoktu, “Yelek. ise eksibe kumu ! doluydu; gösnlekte ve çamaşır. da da biraz o kurdan vardı. Demek ki kısa boylunun eşya- sında sade sahil kunmu,: uzun boylunun eşyasında: ise hep eksibe Kuntu bulunuyordu. “Kısa : boylunun eğyasında marks yoktu. Uzun böylünün eşyasında ise yâ vardı, yahut © eşya, meselâ baston gibi, ça- bük tanılacak şeyleriği. “Kısa boylunün olup ta bıra. kılan eşya; uzun boylu bir adâ- mın dikkâti celbetmeksizin gi- yemiyeceği şeylerdi. Kaybolan eşya ise, yelek, gömlek ve ça. maşır gibi uzun boylu bir ada- mın da kimseye farkettirmeden giyebileceği şeylerdi. “Kaskette beş tane sarı saç teli buldum. bunlar bilhassa daz kafalarda çıkan kıvrik tel lerdi, Demek o adamın sarışın ve daz olduğuna hükmetmek kabildi. Ceketin içinde üzün bir bryrk kıir buldum. Ceketin sağ yeninde bir takım boya Jekele. ri vardı. Ressamlar, İyça tutan ellerini palet tutân'ele götürür ken ekseriya kollarına o böyle leke yaparlar, Lekeler sağ kol- da olduğuna göre ressamın 80l emma, amaa eli ile çalıştığın: anlâtak” zör değil. Pataların kara, olinâsi o adamın lâstik . Kullandığını gösteriyordu. i “Çakıda kurşun kalem için bir ağız, bir de ressam kömütü törpüsü vardı, fildişi ağza'ğdı lince o, paleti kazımak içindir, günkü çelik ağız boyaları bozâs bilir, Bunu ancak pekihtimasi- W ressamlar kullanır.,, Totndayk'ın sözlerini hay . retle dinliyordum; beflim tesa düfe hamlettiğim buluşlar, -me- ğer sadete düşünme'ile'anlaşı. lacak şeylermiş. — Ya bu cinayetin sebebi? diye sordum., ; — Orasıni kestirmek zof, dedi, Fakat Kapesin sözlerine bakılırsa 6 tessam şântajcı bir adammış: buraya Reskofiün para stklırmağı» gelmiş olacak; Rosköf ta önü burdya getifiğ öldürmüş. Ama bündan tari” mile emin değilim, Kapesin sonradan anlattık. ları, arkadaşımm bu hususta da yanılmadığını isbat . etti. Ressam Jozef Bertram, Rosko- fun bir zamanlar hapse girdiğini bilirmiş ve bundan istifade ile ordan. para köparmağa çölış . miş, Kapes başka bir şey bilmi- yördu, Roskof adı ile dolaşan eti; İse. bir türlü 3, polis'onu ele ge. Bir yıldız boğuldu MA Paşiktafı 9 unda den bahsetmek üzere yapılan Üç senelik mukavelelere borçludur. Belki “bu kadar vâsıta kak,, diyeceksiniz. Hiç de öyle değil... Bazan bü İde olduktan sonra yıldıza muvaffâkıyet'muhak- emekler boşa gidiyor. Fa- yatta ber şeyin sonu var, güzel mesleklerin bile... Bir yıldız doğuyor, parlıyor, sönüyor, tekrar parlıyor. Fakat günün birinde bakıyörsunüz bütün emeklere rağmen ölmüştür. m r Ölmek üzere bir yıldız, deniz kazasına uğrıyan bir yoleüya “benzetilebilir. Gemi mütemadiyen 8. O. 8. işaretleri vağdırıyor, denizin her tarafında gemi. ler yardıma köşüyor. Kurtarılanlar var, fakat bütün yardımlara rağmen boğu- lanlar de yök mu? KUMBADA CAN KURTARIR