En muzur mikrop AYATLARINI bhâstalık kor- kusiyle geçirenlerden hoşlan- mam: Sebzeden korkarlar, sudan kor- karlar, etten korkarlar. Yalnız kendi- lerini rabatsız etseler bana ne? Fakat etraflarına da zararı vardır. Meselâ va- purda sıcaktan patlarsınız, pencereyi açmak istersiniz, sizin gibi daha birçok kişi de ister; fakat beri yanda oturan zat itiraz eder: Hava cereyanına taliam- mül edemezmiş... Bunun aksini de gör- düm: Hayli soğuk bir günde vapurda salonun penceresini kapamağa kalk. tam; adamın biri; “Benim ciğerlerimin oksijene ihtiyacı vardır,, diye söylen- meğe başladı. Sıcak havada cereyandan kaçanla serin havada oksijen sevda. sma düşen arasında, ilâlemi rahatsız etmek hususunda hiç bir fark yoktur. Yalnız onlar mı? Maruldan tifo, turptan dizanteri, salâtadan bilmem ne hastalığı geldiğini söyliyenler de her- kesin rahatını kaçırır. Çünkü onlar iyi adamlardır, kendileri gibi sizi de koru- mak isterler; sizi tanrmasalar bile... Tramvayda, vapurda, otobüste oturup, insana kendini hastanede zannettirecek bir hastalık bahsi açarlarıfalan şunu yemiş te bilmem ne hastalığına tutul, «muş, az kalmış ölüyormuş; filân bu meyva yüzünden ailecek yatıyormuş. Bunları anlatan adamların belki &cı- nacak birer meraki olduğunu bilirsi- niz ama nihayet siz de insansınız, içi- nize bir kurd düşer, yemeğinizi yer. mi?,, diye kötü kötü düşünmeğe başla- Yıp iki lokma rızkınızı kendinize zehir etmeniz kabildir. Yavaş yavaş sizde de bir meraktır uyanır, en masum mey- Yalar: kaynar su ile yıkatıp onların ta dını da, hayatınızm tadımı da kaçırabi- İirsiniz. Sari hastalıkların en: kötüsü hiç şüphesiz ki hastalıktan korkmak hastalığıdır. Bazan bütün bir aileyi, bütün bir mahalleyi, bütün bir şebri sardı) üştür. bi? dyaı aormip va z kimseyi veya filân müesseseyi zemet, 8€ o kimsenin veya o milessesenin da- va açmağa hakkı vardır; fakat kalaba- ık bir yerde, oyanındaki arkadaşına Yüksek sesle marulm, salatalığın, pen- €ereden gelen serin havanm türlü kötü- İlkler getirebileceğini söyliyen adama kimse ses çıkarmıyor. Hıyarm aleyhin. de bulunanları mahkemeye götürelim demiyorum, fakat çileğin şövalyesi ol- Mmâkta ne beis var? Hem onların hastalık getirdiğini Söyliyenler bir takım insanlara zarar ettir r mu? Bunu öne sürerek ken- “ilerini susmağa davet edebiliriz. İste- dikleri kadar hastalıktan korksunlar, bize he?, Fakat Allah için olsun, © korkularını içlerinde saklasınlar, her. kese de sirâyet ettirmeğe kalkmasın. ar. Yoksa kendileri, Bayat için, dün- Yanın keşfedilmiş veya edilecek mik- “oplarının en muzuru olurlar. Nurüllah ATAÇ mmm ml Atatürkün Selânikteki evl u Heyet haziranın k haftasında geliyor Vali 14 haziranda Atinaya gidiyor Atatürkün Selânikte doğdukları evin İaceği srmn kendilerine takdim edi. yazılmıştı. Diy verildiğine göre, anahtarları : 'e takdim etmek için mem- hapi 'e gelecek olan Selânik Beledi- #inin riyaseti altındaki heyet ha- ii ilk haftası içinde İstanbulda o- Ir, Vali Atinaya gidiyor de vekilimiz, son Atina seyahatin . diye Öönüşünde, İstanbul vali ve bele- tör, isinin Atinadaki imar işlerini “ih İşin bir tetkik seyahati yapma. Vani t emir vermişti, 18 ind, #tlindağ, Atinaya hazirinin ini e k ve Atina belediye re- İeting 9'in misafiri olarak İmar İş- #decektir, gul. Ve, cadde toz bulutlarından A ari tozu yatıştırmağa uğraşıyorlar, el * Şehirde, suları şüpheli görülen çeşmeler kapanmış bulunuyor. Halk, sadece terkos musluklarından suyunu temin ıztırarındadır. Bu musluklar bir çok semtler- de biribirinden uzaktır. Sularmı bizzat taşımak vaziyetinde olan (fakir aileler, bu halden pek şikâyetçidirler. Çeşmelerin adedini arttırmak, muhakkak ki, halk için ak a a ÜN Gİ * “Yaz, İstanbul için biraz da “loz.. demektir. Vatandaşın sıhhatmı ve geletek yabancı turisti şehirden çabuk kaçırtmamayı düşünmesi tabii vazilelerinden olan belediye, hiç değilse umumi caddelerin sık sik sulanmasını temin etmelidir. Son günlerde tramvay Oamelesi İstiklâl caddesinde harıl harıl tamiratla meş- görünmez bir hal alıyor. Bazı dükkün ve kahve çok faydalı olacaktır. sahipleri, ince lâstik hortumlarla kendi önlerine İsabet eder kaldırımları suluyor ve ŞEHİRDE ve Hapishaneden kaçan üç katil aranırken Adapazarı jandarma karakol kumandanı öldürüldü Çavuşun pusuya düşürü'düğü ve kılavuzlar tarafından öldürüldüğü İzmit, (Telefonla) — Dün akşam Adapazarında, bütün halkın sonsuz te- | essür ve ıstırabını mucip olan kanlı bir vaka olmuştur. Jandarma karakol kü- mandanı, şehre 2,5 saatlik mesafedeki meye ismi verilen köy yolu Üzerinde şehit edilmiştir. Adapazarından gelenmalüı göre, vaka şöyle olmuştur; Katil suçundan cezalarını gören 3 suçlu, birkaç ay evvel hapishaneyi delerek firar etmeğe muvaffak ol- muşlardır. Jandarmamız bu firari katillerin izini son günlerde bulmuş, bulun. dukları mevkii de tesbit etmiştir. Başçavuşun nezaretinde 10 kadar Jandarma ve iki kılâyuz, dün gece sanat 23 de Yarden mevkiinden go- çerlerken çalılar arasında bir hışır. tı olmuştur. Başçavuş hemen clek- trik feneri ile hışırtının geldiği ta- rafa bakmış velâhzada silâhını o ta- TAafa boşaltmağa başlamıştır. İşte bu esnada kimin tarafından atıldığı bilinemiyen serseri bir kur- şun at Üzerinde bulunan çavuşu $6- hit etmiştir. Bu arada kılâvuzların ikisinin de kaçtığı görülmüştür. Zan ve tahmin- Tramvay önüne gök- ten düşen çocuk Ortaköy, Ziynet sokak 28 numara da oturan 12 yaşındaki Marangoz An. don oğlu Dimitri, dün akşam üstü| caddede bulunan bir çitlenbik ağacına | çıkmış ve yemiş toplarken muvazene- sini kaybederek yere düşmüştür. Dimitrinin şansı bu kadarla da kal- mamığ, tam bu sırada Ortaköyden gel. mekte olan tramvayın altında kal - mıştır. Vatman havadan düşen bu ço. cukla birdenbire karşılaşmca arabayı durduramamış ve Dimitri başından yaralanmıştır. Çocuk Şişli Etfal hastanesine kâl- zannediilyor lere göre, Başçavuş pusuya düşürül- müş ve kılâvuzlar tarafından şehit edilmiştir. Bu adamlar, şiddetle a- ranmaktadır. Vaka yerine valimiz Hâmit Oskay, vilâyet jandarma alay komutanı Saratottin. #andarma komutanı Ko. nan Sükmen Hikmet, Adapazarı müddelunumisi gitmişlerdir. Pek halükü, temiz ve sevilmiş aslan gibi bir genç olan Başçavuşun * bu fecl şahadeti, Adapazarında ve köy- lerinde #ohsuz bir elem doğurmuş- tur. Aİyet umunnıu- getir MEMLEKETTE £ Gürültü ile mücadele Yeniden sıkı bir şekilde tatbik edilecek Alâkadar makamlar, son zamanlar- da gürültü ile mücadele işinin eskisi kadar sıkı tutulmadığını görerek bu hususta lâzım gelenlere yeni emirler vermişlerdir. Verilen emre göre, bilhassa sabah saatlerinde bağıran satıcılar devamlı bir takibe tâbi tutulacaklardır. Çünkü eskisi gibi memurların kontrolü devâm Kk şekilde yapmadıklarını gören seyyar satıcılar, sekizden evvel bağırmağa baş lamışlardır. Diğer toraftan mevcut memrtüiyete rağmen, bir çok taksi arabalarının ara soKas! Klakson çâldiklâtı görül » mektedir. Bu gibi nizamsız hareketlerde bulunan şoförler de para cezasına çar- pılacaktır. Dünden itibaren belediye zabıtası memurları, hem satıcıları, hem de ş0- förleri her tarafta kontrole başlamış . Jardır. İnhisar maddelerimizin hariçteki satışı Bazı -ecnebi firmalarla Istanbul- da müzakereler yapılacak Bir kağ gün evvel Ankaraya gitmiş olan İnkisarlar Umum Müdürü Mithat Yenel şehrimize dönmüştür. İnhisarlar Umum Müdürü Ankarada İnhisarlar Vekâletiyle temas ederek son Avrupa seyahatinden aldığı neticeler hakkında izahat vermiştir. Evvelce de yazdığımız gibi İnhisar. lar umum müdürü Londra ve Paristeki tetkik ve müzakerelerinde yaprak tü- tünlerimizle, tuz ve şafaplarımız için mühim bazı satış mukeveleleri yapmış- tır. Şimdi bu makevelelerin tatbikatı için şehrimizde mütemmim müzakere, ler yapılacaktır. Bunun için tütün, ci- gara, tuz ve şaraplarımızı almağa ve satmağa talip olan firmaların mümessi- leri yakında İstanbula geleceklerdir. Tonton amca müdafaa vekili Yaprak tütünlerimizle diğer İnhisar maddelerinin ecnebi piyasalarda daha fazla satılması için İnbisarlar idaresi bu sene hariçte icap eden teşkilât: kura - caktır. Bu arada, tütünlerimizi Mısır piya - sasında daha fazla sürmek için de ayrı. ca tedbirler alınacaktır. Kırşehir felâketze- deleri için teberrü Beyoğlu civarında seyyar sütçülük yapan Kırşehrin Avanos Ortaköyü aha- Hsinden elli kadar esnaf aralarında 333 Bira 50 kuruş toplamışlar ve bu parayı Kırşehir zelzelesi (o felâketzedelerine yandım edilmesi için Kızdayın Taksim şubesine yatırmışlardır. İHaber'den Tarihe iEvliya Çelebi'ye mektup Adı deliye çıkmış sanatkâr ve bakikt münevver bir arkadaşım ile Üniversi- te civarında bir lokantaya girdik. Lo kantanın sahibi ve ahçıbaşısı olan hem- gerinin de adı yanına geniş manalı bir deli kelimesi yerleşmiş. Pişirdiği yemekler cidden nefis olan bu ahçı, bazan müşterilerine (istenilen şeyi değil istediğini gönderir. Tabakla- rında yemek bırakan müşterilere kızar, para almaz; ve yalnız yemek parası alır, Bu lokantada hâkim olan yalnız onun sesidir. Bağırır, yemeklerini bağıra ba- Xıra methederek dağıtır, lokantaya ge lenler ondan çekinirler. Sessiz (girerler, sessiz çıkıp gider. Benim adı deliye çıkmış olan sevgili arkadaşım, daha kapıdari girerken bar- dağı ağıından tutan garsona çıkıştı. Ar- kadaşım ahçıbaşının gözünden kaçmadı galiba ki... Bize karşt nazik, zarif, mül- telit oldu, Hiç kimseye göstermediği ii» tufkârlıkla kapıyı kendisi açarak uğurla- dı. Deliden deli anlarmış derler. derler a- ma... Bizim akıllı olduğumuzun alâmet- leri nedir? Beyazıt civarında bir topal dilenci ka- dın vardır. Bu kadının bir de topal kö- peği vatdır. Sakat köpek sakat kadının tam altı yıl şefik, rahim biricik sevgilisi ve seveni olmuştu. Son günlerde yanımda görünmiyen köpeğini bu kadına sordu- lar: “Zehirlediler!,, dedi. Zehirlediler! dedi ama nasıl... Gerilen dudakları karşısında gözyaşı ve hıçkırı- ın yetmediği acılar için gülünebileceği- ni bir kere daha gördüm. > Bir deli Mustafa vardı. Meydanda gö- rünmüyor, sordum, hasta dediler. Zavallı Mustafa... Bütün İstanbul m- zibatından o mesuldü. Her sabah hapis- hane kapısına gider, yoklama yapardı. İstanbul eşirrâsının isimleri koltuğunda» ki defterde yazılı,koltuğunda telefonu, si- lâhları, bastonu... Oturduğumuz kahveye gelir, kendisine gösterilenlerin isimlerini defterinde bulur: “akıllıdır ol...., yahut: “O adam olmaz o..... diye $icillerini okur- du. Bilhassa çok sevdiği bilgin M. için: “O adam olmaz o... derken gözlerini re tatlı, ne zarif kırpıştırırdı... R. Ekrem KOÇU İngiliz nazırı Ingiliz gençlerini memleket müdafaa- sına çağırıyor Londra, 30 (A.A.) — Milli müdafaa mazırı, bu akşam radyoda söylediği bir nutukta bütlin İngilizleri memleketin ve İmparatorluğun müdafaasını hazır- Jamaya yardıma çağırmıştır. Ve demiş- tir ki: Gençler İster fili kıtaatta İster yardımçı kıtaatta hizmet etmekde ser- besttir. Faal kuvvetlere iltihak edeme- yenler ve bilhassa yaşları ilerlemiş o- lanlar hava hucumlarına karşı müdafaa hizmetlerinde çalışabilirler, İnskip, bununla beraber büyük bri- tanyanın hedefi sulh olduğunu ve bütün alakadar memleketler tarafından gös « terilen itidalin çok endişeli olin geçen haftayı tehlikesiz e atlattığını söyle ». miştir,