. Zeğne değilmi? Bayrak kanu- nuna riayet etmeliyiz! Daha pek yakın bir zamanda büyük Millet Meclisinden yeni bir bayrak kanunu çıktı. Büyük bir ihtiyacı kar- şılayan bu kanun, şanlı bayrağımızın kati şeklini tayin ettiği gibi, bayrak- ların ne vakit asılıp, ne vakit asılmı- yacağını da gösteriyordu. Yeni kanu- na göre, resmi günler (biter bitmez, bayrakların derhal indirilmesi icap et- mekte idi, Evvelisi gün 19 mayıs münasebeti- le bütün İsanbul güzel bayraklarımı?- la donanmıştı. Fakat 20 mayıs günü, yani dün bayram bittiğine göre bütün bayrakların indirilmiş olması icap et- mekte idi. Fakat one yazık ki, bazı vatandaşlar affedilmez bir lâkaydilik- le bu vazifelerini yapmakta geciktik- Terinden dün şehrin birçok yerlerinde hâlâ asıl: duran bayraklara sek sık rast geliniyordu. Sancağa karşı Mubalilik gayrika- bili af bir hata olduğuna göre, kanu- na İtaat etmiyenler, derhal teczive 6 dilmelidir diye düsünüyoruz. MESELE) tâ soğuk terler dö- küyorum. Daha sekizon ay evvel, yüzlerce vatandaşı aramız dan kara toprakla» ra götüren, ve bir çoklarını da aylarca yataklarda, hağ- tanelerde süründüren bu âfeti nönüne geçmek İçin, geçen sene alev bacayı sardıktan sonra aklımız başımıza gel. miş, ve mümiriin olduğu kadar şiddet- Yi bir mücadeleye girişmiştik. Fakat aradan daha pek az müddet geçtiği halde, şimdi felâketli günleri tamamen unutmuş gibi hareket edi. yoruz, m im ” Zi NN Hava yollarında tenzilât yapıldı 'Bu sene memleket içindeki havayol- larmın epey genişletilmiş olduğu ma- Yümdur. Seferlerin ve mmtakaların ço. galtılmasına mukabil, yolcu biletleri için de bir çok yeni tenzilât yasmıştır. Yeni tenzilâttan sonra bilet fiyatları sigorta dahil olarak şunlardır: icab eder... Ankara - İstanbul gidiş, dönüş bir ay muteber 32 Jira. Sanki bu seneki sıcaklarla beraber, Ankara - İzmir 46 — lira | tifo salgınmın da başlıyacağma emin- Ankara « Adana 4320 ,, | mişiz gibi bir vaziyet alıyoruz. emin Ri e) — w İ Fihakika bazı mekteplerde talebe. ak. Pe) filân , bu kadarcık e li, 480 ye aşı yapıldı ama, bu Ankara . İzmir 32 lira yalnız gidiş Ankara - Adana 30 Hira İstanbul « Adana 35lira İstanbul » İzmir 33lira ,, İzmir - Adana 34 lira bir şey tifo âfetini karşılamak için de- vede kulaktan da küçük kalmaz mı? İstanbulun dört köşesinde, Ferikö- yünde, Ortaköyde, m. lamurda hâlâ açıkta hattâ sokak orta- smda akan lâğımlar bulundukça, ve on binlerce vatandaş, her gün bu lâ. ğunlardan çıkan mülevves kokularla ” ” ” ” ” olacaktır. Şair Necip Fazı- lın bir tavzihi Buğün ilk nüshası çıkan “Gençlik, gazetesi şair Necip Fazl Kısaküreğin imzası altında ve “Senfoniden,, başlığı ile bir şiir neşretmektedir, Necip Fazıl bugün bize bildirdiğine göre bu şiir ken- disinin malümatı haricinde neşredilmiş- tir. Ve henüz (tamamlanmamış bulun- maktadır. Eserleri üzerinde titiz bir dik- Ym olan şair, henüz tamamlamadığı bir şiirini, bir arkadaş meclisinde okumuş, “Gençlik, gazetesinin alâkadarlarından tesine koyrruştur. Necip Fazıl “lâübali- lik, diye vasıflandırdığı bu hareketin tavzihini bizden rica etmektedir. Maden ocaklarına amele yazılan kont YLOL ayınım sonlarına doğru Belçikada Şarlruva şehrindeki iş bulma dairesine bir adam milraca. af etti. İş istiyen bu adama hüviyeti soruldu... İsmini söyledi ve hüviyet cüzdanmı kaybettiğini ilâve etti. Yeni amele ertesi gün Dampremi maden ocaklarına gönderildi ve orada kendisine iş verildi. Fakat yeni amelenin iş arkadaşları, onun efendiden Ar adam gibi konuştuğuna dikkat ettiler. Bu konuşma arzı amele arasında merak uyandırdı, dedikodular başla” dı. Bu dedikodu madende çalışan mtlihendislerin kulağına kadar gitti Mühendislerden birisi polise haber verdi. Tahkikat yapıldı. Bu maden amelesinin âyan azasından Kont Ksaviye Grün olduğu ve sahte bir isimle maden İş. çimi yazıldığı anlaşıldı. , Hüviyetini gizlemek ve sahte bir isim kullanmak suğ- dolayı kont aleyhinde kanuni takibatta bulunul- ması lâzımgeliyordu. Fakat âyan arasından olduğu Icin İteşril masuniyeti vardı. Mesele âyan meclisi reisliğine ya. zildı. * Kasket içinde yuva İGOMON, Fransanın cenubunda zengin bir çiftei- dir. Çobanlarından birisi bir akşam ineklerle ça. yırdan döndüğü vakit, kasketini ahırın dış duvarına çakr- bir çiviye astı. Ertesi sabah kasketini almağa geldiği vakit iki kum. runun kasketinin içersine yerleşmiş olduğunu hayretle - gördü. Kuşları çok seven çoban yuvayı bozmaya kıyama» Bu elbise denir mavisi — renginde ku: 'dı, kasketini bıraktı, işine başr açık gitti. Kumrular kas, Maştan yapılmıştır. Kollarına ve elekle- İketten yuva içersinde yumurtladıler. Dişi kumru kuluçka- Tie ufak İnci tanelerini andıran beyaz |ya oturdu. Şimdi kasket içersinde mes'ut bir kumru aile, İşlemeler konulmuştur. 8i oturuyor. HABER — Aksam postası En işlek caddelerde bile Tlâğım wkaraldrı sık sık temizlenmedikçe tifo ile nasıl mücadele edilir?.. zehirlendikçe, İstanbulda tifo ile mü- cadele çok zordur ame, ne olsa, bir geyler yapmamız, bu kötü hastalığı ©- Ji kolu bağlı bir vaziyette beklememiz Geçen sone, İstanbulu karış karış gezerken, yine bu sütunlarda beledi - yenin her şeyden evvel, açık lâğımla- FI kapamağa bakmasını defalarca yazmıştım. fakat belediyemiz, bu en lüzumlu işi, nedense hâlâ başarama - mış bulunuyor ve vaziyet böyle olun- ca, tifo hastalığının İstanbulda her gene nasıl olup da daha büyük bir âfet olarak boy göstermediğine doğrusu saşmak icab ediyor. Belediye, borç yapmalı, harç yapmalı, isterse halktan para toplamalı, fakat medeni bir geh- Te değil, kurunuvusteanm kasabalarına bile yakışmıyacak bu kalin derhal ö- nüne geçmelidir. İşte o zaman, tifo mücadelesinde en büyük adım atılmış | Tiroya karşı harp açmalıyız! Geçen sene bir çok ocakları söndüren bu afetin yeni felâketlere sebep olmasına mani v Sonra, geçen sene olduğu gibi, bütün içilecek su. < , Jar sıkı bir kon - © troldan geçirilme- , Mi, pişmeden yene- cek yeşillik ve meyva satan ©3 - naf, dilkkinler — kontrgl edilmeli dir. İstanbulun bir. çok mahalleleri bu gün hâlâ su sıkm- tısı çekmektedir ki, bu mahallelere de derhal terkos suyu çeşmeleri ya Piması icab © der, Geçen sene İstanbulda yüz binlerce vatandaşa tifo aşısı yapılmış ve ba - nun için de bazı tertibat almmıştı. Bu sene yine âyni şekilde çalışmak için daha fazla beklemek, bilmem nekadar doğru olur? İstanbulda bir kısım halk maalesef çok tedbirsiz davranmakta. dır. Meselâ pis suda yıkanmış marul, yiyen, hattâ elma, erik gibi yemişleri hiç yıkamadan madelerine indirenle - rin adedi oldukça kabarık olduğuna göre, belediye böyle hareket edenlere, işin tehlikesini anlatmak için kuv - vetli bir sihhi bakım propagandası yapmalıdır. Yazdıklarım hiçbirisi yapılması imkânsız şeyler değildir. Fakat bu a. rada birçok teşkilâtlarla, bilhassa maddi müşkülâtla kârgi karşiya kalı. nabilir. Ama, azmin elinden hiçbir gey kurtulmıyacağı için, belediye de İstanbulu bu en mühim derdinden kur tarmak yolunda, bütün mânileri yıka" cak bir azimle çalışmalıdır. Çi Beyaz ayıları öldürmek yasak 'USYANIN şimalinde, Sibiryada bulunan beyaz ayı» ları öldürmek Rusya hükümeti tarafmdan yasak edilmiştir, Yalnız, buz yığınları arasında yiyeceksiz kalan. lar ve ayılarm hücumuna uğrayıp kendilerini korumak için onları öldürmekten başka çare göremiyenler bu ya- saktan istisna edilmişlerdir. ayı neslinin gittikçe azalmakta oluşu ve kalan. larm wetlardan yakayı kurtarmak için şinnl kutbuna çekilmeleri, böyle bir karar verilmesine sebeb olmuştur. * Iyi yürekli büyük baba M © Harri Haspel Amerikada ticaretle uğraşır. Altı ay evvel bir eğlence seyahati yapmak için Av. Tupaya gelği. Amerikadan syrılırken kızı kendisine ya. kmda büyük baba olacağını müjdelemişti. O vakit Harri: — Nekadar iyi, demişti, ingallah bir kızın olür; ben de gelirken ona güzel bir bebek getiririm. Şimdi Hari, Havr limarında kendisini Amerikaya gö- türecek vapuru bekliyor, Amerikalı ile görüşmeğe giden dostlarından birisi; oturduğu olel odasında bir kısmı san dıklara yerleştirilmiş, beş yüz bebek görmüştür. Bunla rm ne olduğumu sorunca Harri: — Evet, demiştir, tamam beş yüz bebek aldım. Toru- numa bir bebek hediye götürmek istiyordum, Fakat AL manyada, Avusturyada, İtatyada, Fransada dolaşırken o kadar güzel bebekler gördüm ki, dayanamıyarak satınal- dım. Amerikaya gidince bu b:ş yüz bebekle bir sergi ya. pâcağim. Bu sergiyi gezeceklerden alacağımız parayı to runum namma fakir çocuklara dağıtacağız. — Fakat bu suretle torununuz bebeksiz kalacak! Sualine Harri şu cevabı vermiştir; T — Onu da düşündüm; torunum için başka bir bebek alacağım. Yediğimiz gıdı larla karakte arasında mün, sebet var mıdu Yazan; Dr.A.R. ADAS, Bizi hayata bağiıyan ilk sevki beslenme sevkitabisi olduğuna göre her devirde ve verde insanım olduğu en önemli le olmuştur, kanın en geri ruhlu kabilelerindet rupanın en medeni cemaatlerine | bütün insanlara devamlı bir haya mücadele ve çalışma enerjisini ven ihtiyaç ve bu ihtiyacın duyumundaı tevellit zevk ve neşedir. Mutlak sanalinin tarihi tetkik ed henüz demirden bir makinenin icat memiş olduğu devirlerde bile, bir ) kayserinin ziyafet sofrasındaki yen rin çeşidi, içkilerin nefaseli insan sının midesine verdiği ehemmiyet anlatır. Esasen Adem ve Havva » gün geçtikçe daha kanlı boğuşmala arkası gelmiyen hırslara sürükliye likeli psikolojinin beli başlı kaynak dan biri budur. Aç insanın tok insar zaran bir ruh haleti içinde bulundu! devamlı açlığın melânkolik ve ümit: hava yarattığı bilinen bir hakikatti; til kalesini yakan ve yıkan kudret » hürriyet aşkı değil, onun kadar aç sefaleti. Esasen (o Diyojenden İsa Muhammede kadar birçok filozof) peygamberler içtimat ve ahlâki mi zalarla insanlara dalma maddi Ki vaazelmemişlir miydi?, Muhtelif di gördüğümüz oruçların da sebebi hil budur. Fakat ben gıdaların siyasi nalar yaratan iktisadi ve içtimai rini, dünya piyasalarındaki roll, tarafa bırakarak daha ziyade psiko lojik bir vetireye temas etmek isti: Vücut ve ruh arasmdaki dar ha bize muhtelif nazariyeler ve tocrül isbat eden ilmi müeyyidelere dayar yediğimiz gıdaların çeşit ve i humuz ve bilhassa karakterimiz a: bir münasebet kurabilir miyiz?.. A tababetin vazı büyük Hippocrate binlerce sene önce bu kansati mış ve “ruh, takip ettiğimiz gıda rı nin nevine göre iyi veya fena bir Gir,, demisti. Bütün eski gelse Teri ve dinleri bu gibi fikirlerle” görüyoruz. Hindistanda eski dini lardan Monorı “nizamnalara riayet hir insan,, yamyam gibi et y dünyaya aşk ile bağlanır ve maz,, der. Eski hristiyanlar hastal bile eti kaldırıyorlardı. Domuzu miş olan müslümanlık ve ayni fikirdedir. te İşte kitabı mukzddesin (dünya yünü) faslından bir fıkrada lahım insana dedikleri: “Sana lm kel el fi Yunan ve Roma filozofları gıda » lerile alâkadar oldular ve kaplan, kurt gibi bütün vahşi tabiatli hay rın et yiyici olduklarma bakarak insanlara da temsil ettiler. Eflâtu sagir ve talebeleri nebat (o yiyic Meşhur Senâgue de etin (aleyhi: “Hayvan yi denberi terkettim; zekâi kabiliyet daha iyi inkişaf ettiklerini Çok daha sonra da maruf edipler irler ayni tezi müdafayaa devam « Rowsseau'nun oğlu Emile'e olan te vit nasihatlerden bir o parça oku; “Tecrübe ne şekilde izah ederse muhakkak ki et oburları diğer insi nazaran daha zalim, daha Da bu müşahede her yerde ve her ayni şekilde olmuştur. Onun İçi çocuklara eti sevdirmemek lizımd bir sıhhat meselesi olduğu kad karakter ve bir terbiye meselesidi Famartine Tultos gibi o hesa dipler de buna benzer vecizeleri t lamışlar; ete karsı nefret besliyeri ima nebati gıdaları tavsiye etmişle) Hakikaten ot yiyen insanlar gefik, et yiyenler zalim ve h drlar?.. Bu hususta biraz da tabii ye hekimleri dinlemek lâzımdır. A Gantier'in bir müşahedesini nakl rum: “Lâboratuvarımda sıra ile hububat ve bazan da etlerle yaz fareler kâh sakin ve kâh rsırı atte idiler; Gissern müzesinde bir ayr, sırf ekmek verildiği o vak sakin iken hirkaç gün sonra et ile ninoe kudurur ve muhafızlar için keli olurdu. Domuzlar da fazin et lendikleri zaman tehlikeli olacak vahşilesirler.,, İşte haşka bir doktorun İnsanla kında bu husustaki kanaati: “et ? hassa domuz eti ve müstahzerleri gaddi eden insanlar ruh kabahiğr, yet kalımlasmaşı, tavırlarda şiddet. cılığa meyil, maddi menfaatlere Tük gibi hasletler gösterirler. Halbı Dr. Rasim'ADAB. > yemem Tirremt 78 İn