“Dorati Lamur çocuk istiyor ar Raşlarafı 9 uncuda lendirir.. Hayatta olmasının ve evli bulunmasının bir semeresini gürdüğü için ona daha fazla yaşama zevki ve saadet verir., Sonra, belki biraz edi görülür, âzikat büyük bir hakikattir: Dünyaya, insan nesline bir nüfus daha kazandırmış ol- mak da bir aevk değil midir?, Çocukluğumun fena geçtiğini söyle- miştim, Evet; Annemle babam, ben üç yaşında iken öyrılmışlar. Ben annemin yanında kalmışım. Hayatımı kurtaracak, çağa gelinceye kadar da onunla beraber yaşadım.. Süs ve lüks nedir bilmezdim. Güzelliğim temizlikten ibaretti.. Öğle, akşam yediğim bir yemek vardr: Bak- la ile pirinci karıştırarak yapılan bir yemek. Besleyicidir ama, pek de işti. hayla yenecek bir yemek değildir. Ucu za çıkardı da onun için hep onu yerdik: Yedi buçuk, on kuruşluk masraf yap- Ete, sebzeye ve yemişe hasret yaşadım.. Giydiklerim hep ayni entarilerdi. Evden dışarı da gitmezdim. Halbuki benim yaşımdaki mektepli kızlar erkek arkadaşlarile geziyorlardı. İşte, çocukluğumda hasret kaldığım bu şeyleri çocuğumda görmek istiyo- rum. Kocama söz verdim... Bundan başka, çocuk İstemekte be- nim için bir sebep daha var: Kocama söz vermiş bulunuyorum. Evleneceğimiz zâmân, kocamla bunu *“uşmuş veonu bir çocuk sahibi ilmi vaadetmiştim, sene evveline gelinceye okadar : Herbi Keyin karısı olduğumu xmse bilmezdi. Yukarda. söylediğim sebeplerden dolayı, sinema şirketi be- rim evli olduğumu herkesten saklamış ve duyulmaması için çok çalışmıştı. Ancak geçen sene benim evli oldu- ğum ve resmen asıl ismimin de Misis Herbi Key olduğu duyuldu. Halbuki ben altı senedenberi evliyim, VİZE NY ORENO ete müsabakasında birincilik kazanmıştım. Daha o zaman mektepte bulunuyordum, Fakat, güzellik müsabakasında birinci- lik kazarid:ktan sonra, kendime bir iş bulabileceğimi düşünerek Şikagoya gel- dim. Fakat umduğum gibi çıkmadı. Şika- göda bula bula büyük bir müessesede asansör memurluğu buldum. Orada ça- lışmaya başladım. O sırada, Herbinin idare ettiği orkestra Şikagoya gelmiş- ti. Morison otelinde çalıyordu. Herbi, haftada bir gece, musikiye ve dansa heveslileri topluyor, onlara or- kestrası ile dans havalher çalıyor, onlar da numaralarını gösteriyorlar, şarkı söylüyorlardı. Artist olmak heveslisi birçokları bu- nu bir nimet olkrak karşılamışlardı ve mehasetlerini göstermek için can atı- yorlatrdr. Bir aralık bana da bir heves geldi. Hemen bir şarkı gzberlemeğe başla- dım, Tam bir hafta geceli gündüzlü ça- lıştım. Fakat, orkestranın önüne çıkar çık- maz, ezberlediklerimden aklımda bir tek kelime kölmamıştı. O zaman Her- bi güldü ve hiç beklemediğim bir şey olarak, beni orkestrasma almak tekli- finde bulundu.. Ondan sonra beraber çalışmağa baş- ladik. Evlenmek teklifinde bulunduğu zaman da derhal Osbul ettim. Çünkü, bir ka- dın vazifesinin evlenmek, yuva kur. mak ve çocuk sahibi olmak olduğunu ikimiz de kabal ediyorduk, Evlenirken de Herbiye, çocuğumuza iyi bir hayat ve istikbal temin edecek vaziyete gelir gelmez hemen bir çocuk doğuracağımı vaadettim.. Bugün, bu Yazlli yerine getitmek mecbüriyetinde- yim. Niçin bu sene de gelecek sene değil? Çocuğumu önümüzdeki kânunuev- velden itibaren beklediğimi söylemiş - tim. Bunun için iki sebep var. Birincisi, kânunuevvelden sonra si- nema faaliyeti biraz gevşer. Bunun için stüdyo istediğim izini vermekte müşkü- lit çıkarmayacaktır. İkincisi, yine evvelce söylediğim gi- tınız mı bir tencere pişirirsiniz.. bi, bu kânunuevvelde yirmi dört yaşı- ma giriyorum. Halbuki, bir kadın yirmi beşinden sonra doğurmakta zorluk çe- ker. Çocuk. sahibi olmak için en müsait sağ bu yaştır. Bundan başka, bir sebep daha varki, © sırf benim arzum; Çocuğumu ben henüz gençken bü- yütmek istiyorum, Meselâ, © beş yaşı- na geldiği zaman ben otuz olayım; on beş yaşına geldiği zaman henüz kırkım- da bulunayım. Çünkü, çocuğuma yalnız Anne değil, ayni zamanda bir arkadaş olmak isterim. Çocuğumu mümkün olduğu kadar kendim büyütmek istiyorum. Onun için, yeni bir ev yaptırıyoruz. Şehre otomo- bille beş dakika mesafede olacak olan bu evi yapmağa haziranda başlayacağız. kânunuevvele kadar bitecek ve ben si- nemadan izin alır almaz oraya çekile- ceğiz. Evin yedi odası olacak. Benim odam çamlığa bakacak. Tabii ayrıca bir dadı ister. Onun için de benim odamın ya- nında bir oda yaptıracağız. Çocuğun beni fazla yoracağını zan- netmiyorum. Stüdyoda az mr yoruluyo- rum, O kadar yoruluyorum ve yorulun- ca vücuttan öyle Hüşüyorum ki, öteki artistler gibi perhiz etmeye değil, bilâ- kis mümkün olduğu kadar çok yemeğe mecburum. "“Kasırga,, filmini çevirir. ken tam beş kilo kaybettim. Çocuğumla besaber geçireceğim bir sene benim için de bir istirahat devresi olacaktır. Ondan sonra, tekrar film çe- virmeye devam edeceğim. Zanneder- sem o zamana kadar beni, film seyir- cilerim unutmazlar, Ondan #onra onla- ra daha muvaffak eserlerimie görüne- ceğim. O zaman artık, kadı rollerini suni değil, daha tabii ve samimi olarak oynayacağım. Çünkü artık bir çocuk sahibi bulunacağım. Bana sorarsanız çocuğumun ikiz ol- masını isterim! GRiPiN Sizi kurtarır, » .En şiddetli baş, diş, larını, üşütmeden günlerce ıslırap © çekmeklen- adale ağrı. mütevellit — bütün sancı ve sızıları keser. Nezleye, roma- tirmaya, kırıklığa © karşı çok mües- sird Mideyi bozmaz, kalbi ve yormaz. Icabında günde ç kaşe | alinsbilir, İsmine dikkat, Takiltlerinden © sakını mız, Ve Gripin yerine başka bir marka verilirse şiddetle reddedinir. TiFOBiL — Dı. ihsan Samı Ülfo ve paravfohastalıklarına ter mamak için ağızdan alınan tiio hap | böbrekleri tandır. Hiç rahatsızlık vermez. Her kes alabilir. Kutusu 55 Kr. İstanbul 5 inci icra memurluğundan ; Bir borcun temini için heczedilerek sa. tılmasına karar verilen yazı makinesi, kris tal camlı yazıhane, koltuk ve koltuk san- dalye, perde ve salre o 24-5.938 salı günü sani 9.da başlanarak Galatada Billör hanı önünde açık arilırma ile | salılacağından alıcıların yevin ve saati mezkürda mahallin de bulunacak memuruna müracsatları ilân olunur. (V.P2450) HABER — AV z Meri Oberon'un 24 saati nasıl geçer ? map” Buşlarafı 9 uncuda rak değişen bir gramofon Meri'in sev- diği parçaları çalmaktadır. Baat 9 -— Filmin alındığı yere gidi. liyor. Direktör 'Tin Vhelan, Larry O- Yajlerle çevrilecek bir sahnenin prova edilmesini istiyor. Meri, arkasında bol bir süveter; bu provayı yapıyor. Bu sahnenin filme almışında Meri renkli tüllerden yapılma gayet pahalı bir elbise giyecek. Prova bittikten son ra tekrar giyinme odasına dönülüyor. Burada Gladys'in nezareti altında Me. rl film elbisesini giyiyor. Büyük ay- nada kendini bir süzdükten sonra O. berson hemen dışarı fırlıyor ve renkli filmi çeken büyük makinenin karşısı. nâ geçiyor. Saat 11 — Hâlâ film çevriliyor, Provalarla sahneler arasında Meri çay ve portakal suyu içiyor. Sinema makinesini kullananın muavini kendi kendine söyleniyor: — Başı G ile başlıyan beş harfli bir kelime. Bulmaca artık onun kulağına kadar gitmiştir. Saat bire kadar beşer dakika fası. Islarla işe devam ediilyor. Saat 1 — Öğle yemeği tatili. Sinema Salonuna girilerek film mütehassıs - Jariyle dün alınan sahnelerin alelâcele develope edilmiş kopyaları perdede seyrediliyor. Merl dünkü sahnelerden bazılarının tekrar alınmasına Jüzum olduğunu anlamakta gecikmiyor. Ta“ bli canı sıkılıyor. Mzamafih muvaf » fak olduğu sahneleri de düşünerek müteselli oluyor. Sant 1,15 — Giyinme odasmda öğle yemeği hazır. Yemek, dairenin mut. fağımda Gladys, tarafından pişirilmiş. Yenen geyler iki köyun kotleti ve do. matesten ibaret. Saat 1430 — Divanm üstünde bir öğle uykusu. Saat 2 — Film alınma yerine dönüş. ğzada, portatif bir. tuvaletin kargı - ginda makiyaj tazeleniyor, Tekrar film alma işi başlıyor. Giyinme oda» sından getirilen gramofon sahne âra- larında birdenbire hayata geliyor. Saat 4,15 — İkindi çayı filmin alm. dığı yerde içiliyor. Direktör Vhalen Merl'in çayma kendi kendini davet e. diyor. Bu sırada bulmaca da bitirili- yor. Merl'in sanki omuzundan büyük bir yük kalkmıştır. Bulmacada her - kesin ufak bir hissei istiraki var. İş tekrar başlıyor ve saat altıya kadar devam ediyor. Merl fırsat bul- dukça sahne aralarında İki üç daki, kalık fasrlalarla sıvışıyor ve elektrik. gilerin hazırladığı çaydan bir iki fin- can içiyor, Saat 6 — Film ve sahne kıyafetle rinin en meşhur modisti Rene Hu- bert'in nezareti altımda yeni clbisele, rin provası ve Meri'in üstüne uyacak şekilde dikilmesi. Saat 745 — Makiyajı temizleyip yarınki işi rejisör ve direktörle ko . nuştuktan sonra Merl evine dönüyor, Saat $,50 — Eve varış. Meri hemen pijamâsını giyiyor. Akşam yemeğini yatakta yiyor .Yemek listesi hafif pi- girilmiş balık ve sebzeden ibaret, On dan sonra artist ertesi günü filmde söyliyeceklerin! ezberliyor. Bu iş de bittikten sonra bir müddet kitab oku- yor. Seat 10,30 — Uyku ... Görüyorsunuz ki, film yapilirken başka fanliyetlerde bulunmaya, şura. ya buraya gitmeye imkân yok. Bir film, artistin tamam yirmi dört saati. ni dolduran yorucu bir meşgaledir. Vasat bir filmin alınması sekiz hafta sürüyor. Bu hayata sekiz hafta ta - hammül etmek, nezle bile olmamak lâ. zim, Film çekmediğiniz zamanlar ti, yatroya gider, ahbablarınızı ziyaret edebilirsiniz. Fakat (oOgelecek sekiz haftalık mesaiyi hiçbir zaman unut - mamak, bir atlet gibi daima idman üzerinde bulunmak lâzimdır. Aksi tak- dirde film daha bitmeden yorgunluk yüzünüzden okunmaya başlıyacaktır, Li MR | Okuyucularımızın, Meri'in yukarda İZL KLAYIS — 1938 On üç saat Ap” Baştarafı 11 incide si yakalattım; iki dakika kadar oluyor. Dunkan bu habere hiç memnun olma- miştir. — Alâ! dedi. Iki dakikaya kadar ben de geliyorum. Sonra telefonu yerine koydu; bir daki- ka sonra yine açtı, başka bir numara aradı ve makineden mümkün olduğu ka- dar geri çekilerek: — Mister Prölihle konuşmak istiyor. dum, dedi . — Buyurun, benim. — Dinleyin. Ben sizin ahbablarınız dan değilim ama size bir tavsiyede bu- lunmak istiyorum. Sterns isminde bir he» rif var, ondan nefret ederim; o, sırf sizi öldürmek maksadile hapishaneden kaç- mıştı;şimdi tekrar tevkif edilmiş olduğu- nu haber aldım. Ama biri daha var, Frö- lih; hani şu malâm olan cesedi bulma- nızdan birkaç dakika evvel sizi görmüş olan biri.. Onu ele geçirseniz çok iyi et- miş olursunuz. Kimden bahsettiğim! an- İsyorsunuz, değil mi? İsmim söylemeğe ihtiyaç yok. — Fakat.. Dunkan makineyi birdenbire kapadı; hemen otomobile atlayıp son süratle ha- reket etti; Frölihin evini iyice gözetleme- ğe müsait bir yere gelince durdu. Biraz sonra zengin politikacının kona- ğının yanımdaki garajdan büyük bir oto- mobil çıktı..Dunkan arabasının fenerle- rini söndürdü ve kendini bel! etmemeğe çalışarak takibe başladı. Büyük otomo- bil önce şehri geçti, sonra tepeler arasın- da yılankavi giden vola düzüldü. Biraz gittikten sonra durdu; içinden inen bir adam ağaçlar arasına daldı. Yüzünde bir tebessüm beliren Dunkan da indi ve Frölihin arkasından yürümeğe başladı. Yavaş yavaş gidiyordu; biraz ötede, yer yer mehtap ile aydınlanmış bir orman açıklığı gördü. Frölih bir ağa- cm önünde durup yere doğru eğilmişti; ne aradığı belli değildi. Biran geldi, Frö- lih elini havaya kaldırdı; detektiv bir çe- lik parıltısı farketmişti, Hemen: — Eller yukarı, Frölih, diye bağırdı. “Frölih dehşetle bir feryat o köpardı. Derhal elini cebine götürmüştü, — Budalalığa lüzum yok, Frölih. Öteki hiddetinden deli olmuştu, hemen dönüp tabancasını uzattı. Fakat tam o saniyede Dunkan da ateş etmişti. Frölih bir garip hareket yaptı ve boylu boyunca yere yığıldı. Dunkam o hareketsiz vücuda yaklaştı, bir dakika düşünceli düşünceli baktı, son ra Frölihin elinden yere düşürdüğü şeyi aldı. ... ENÜZ iki saat bile geçmemişti ki Dunkan, Kalebin Odasına gitti, Kapının eşiğinde biran durdu, orada bu” Iunanların yüzüne baktı, sonra ilerleyip masanın üzerine bir rövolver koydu. Ko- miser; — Dunkan, dedi, şimdi söylediler, siz yeni bir şey keşfetmişsiniz.. — Evet. Bu rövolveri buldum, Frölihin elinde idi. — O mu öldürmüş? Nasıl olur? Nasıl öldürmüş? diye bağırdılar. Dunkan içeri girdiği zaman masanmn üzerine koyduğu rövolveri göstererek; — İşte, bununla, dedi. — Siz çildırdınız mı? Birde kalkıp Frölihi öldürmüşsünüz? — Hiç merak etmeyin, şef! Ben kimse- yi öldürmedim. Frölihi yaraladım, işte o kadar, Fakat hastahanede ona yarası. nın ağır olduğunu, öleceğini söylediler; o da inanıp her şeyi itiraf etti, — Peki ama Spragın vücudunda bu- lunan kurşunların biri Sternsin tüfeğin» den, biri de Jensonun tabancasından.. — Kurşunlar mı? Ben bu işte mütehas sıs değilim ama mütehassısların yanıl- madığından eminim. Spragın vücudunda bulunan iki kurşundan biri Sternsin kur unundan, öteki de Jensonun rövolverin- den... Ama o kurşunlar, Duylüs Spragın öldürdüğü akşım çekilmemiş. Ba- kın, iş nasıl olmuş.. Jenson, Stems ve Sprag; ayni klüpte aza imişler. Frölih, şimdi anlatılması uzun sürecek bir takım sebeplerle Spraga kin besliyor, onun muhakkak ölmesini istiyormuş. Ama Sters ile Jensonu da pek #evmezmiş (bundan kimsenin haberi yoktu). Şöyle bir plân kurmuş. Stems ile Jensonun klüpte attıkları kurşunları, uğraşıp tah. tadan çıkarmış. Sonrası kolay. Bu kur- şunları pamuğa sarmış ve kendi tabanca. sına koymuş, Pamuk kurşunlarda, Frö- lihin tabancasının iz bırakmasına mani olmuş. “Facia günü Frölih,, Spragı Sterns ile Jensonun bulunduğu tarafa doğru götür- müş ve tabancasındaki kurşunlarla öl- dürmüş. Sonra rövolveri bir ağacın di- bine gömmüş. Bu ihtimal benden başka kimsenin hatırma gelmedi ve bu sayede Frğlih kurtuldu; hatta yalancı şahitliği ile öteki düşmanlarını da mahküm ettir. meğe muvaffak oldu. Z Herkes uzun bir müddet sustu, Sterns gözlerini ondan ayırmamıştı, yine kulak- larma inanmıyor, alık, alık bakıyordu. Yanında Jensonun karısı, hıçkırıklarını gizlemeğe çalışıyordu. Nihayet Kaleb başını kaldırıp saate baktı ve titriyen ellerini telefona uzattı. — Allo! Burası polis müdürlüğü. Sak- ramento (o hapishanesi müdürü ile konuşacağım; derhal verin. Ama derhal, her mükâlemeyi keserek.. Anlaşıldı mı? Sonra, elinden telefonu bırakmadan Dunkanıa döndü: — Tebrik ederim, Dunkan! Doğrusu bu yaptığınız şey her türlü takdirin fev- kinde, Sizin sayenizde bir adamın hayatı kurtulacak! Ama anlayamadığım bir şey var: Bu isi, bu kadar az bir zaman içinde nasıl yapabildiniz? Dunkan gülümseyip hiç cevap verme- di. DEAD Lai Rİ Tİ AKİT TL İT KİTİ Bira nakliyatına tenzilât 1 Haziran 938 tarihinden itibaren bira nakliyatında beş ton şartiyle ve mu, ayyen mesafelerden sonra tatbik edilen tenzilli ücretler kısa mesafelere de teş. mil edilmiştir. Mürsillerin kendi vagonlariyle yapılacak nakliyatta bu ücretler- den ayrıca yüzde on tenzilât yapılmıştır. Fazla tafsilât için istasyonlara müra- caat edilmelidir. (2983) (1538) & Muhammen bedeli 6750 lira olan 1500 ton demir için dölkmeci kumu 30.5-1938 pazartesi günü sant 15 de Haydarpaşada gar binası içindeki satmalma ko misyonu tarafından kapalı zarf usulile satmalmacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin kanununtayin ettiği vesaik ve resmi gazetenin 1.7-1938 'T. 3045 No, lu nüshasında intişar eden talimatname dairesinde al nan ehliyet vesika ve 506 lira 25 kuruşluk muvakkat teminatlarmı muhtevi teklif zarflarını eksiltme günü saat 14 on dörle kadar komisyon Teisliğine vermeleri lâzımdır. Bu işe ait şartnameler Haydarpaşada komisyon tarafından parasız olara dağıtılmaktadır. (2807) saydığımız mesaisini pek yorucu bu- lacakları muhakkaktır. Şunu da ha. tırlatalım ki, yıldızm işi o kadarla da bitmiyor. Çünkü meselâ bir aralık o. nun hususi bir fotoğrafçı tarafmdan muhtelif pozlarda resimleri çekilmeli. dir. O gazetecileri kabul etmek, işine ait hususatı film direktörü ile konuş” mak, müstakbel mukaveleler için te 4 maslar yapmakla da mlkelleftir,