li ü Kazada yarenle: Şoför Hüse yin (kravatlısı), ve ayağından ye lanan müşteri İsmail... Bir otomobil parçalandı MM Başlarafı 1 incide kaldırıma çıkmıştır. Diğer tramvay arabası da yoldan çıkarak iki metre kadar yürümüştür. Vatmanlar derhal frenlere hâkim olduklarından tramvay arabalarını durdurmak kabil olmuştur. Kazadan sonra Şişhane yokuşu ba- gında nokta bekliyen 597 numarslı po. lis Abdurrahman yetişmiş, tramvay- Jar arasına sikişmış olan otomobili muayene etmiş. İçerde bir kadınım baygın yattığını, bir ibtiyar adamm da feryat ettiğini görmüştür. Otomobilde bulunanlar gehir tiyat . rosu artisilerinden Halide ile eniştesi komiser mütekaldi İsmail Başkırdı. Halide, kazayı hafifçe yaralanarak at- latmıştır. İsmail Başkır sol bacağın * dan ağır yaralanmış ve Sen Jorj has. tanesine kaldırılmıştır. Artist Halide karakoldaki ifadesin. â6 şöyle demiştir: “ Yaralarım ağır değil; hattâ hiç yaralanmadım, Fakat boynum giddet. MH ağırıyor. Geçirdiğim heyecanı da unutamıyacağım.,, Kazaya uğrıyan otomobilin şaförü aran mış, kaçtığı anlağılmıştır. Neden son miş, kaza esnasında kendisinin şoför > vaka yerine gel , yanında oturduğunu, başmdan yara | landığını, müdavatını yaptırmak Üze. gittiğini Zeki şoförün Valdehanında oturan Hüseyin olduğunu, önden giden oto- mobilin yanından geçerek yollarına devam etmek istediklerini, kazanm bu yüzden olduğunu söylemiştir. Şoför kazadan bir müddet sonra polisler ta. re Senjorj hastahanesine söylemiştir. rafından yakalanmıştır. 69 numaralı Harbiye - Fatih tram- vaymnda bulunan 801 numaralı kon- trol vekili Mustafa da şiddetli müsa. deme esnasında başını camlara çatp- mış, yaralanmış, hastanede tedavlsl Yapılmıştır. Kazadan tramvay şirketi şefleri ile seyrisefer mühendisleri haberdar odil- miş, vaka yerinde kırmızı boya ve te- beşirlerle kaza yerleri işaretlenmiş, tramvaylar yollarma konmuştur, 120 numaralı tramvayın ön çe murluğu parçalanmış, sol tarafı ezil. miş, diğer arabanm da sağ tarafı ha. sara uğramıştır. Tramvay telleri de birbirine çarptığından tamir arabası gelerek:teller tanzim edilmiştir. Otomobil yol üzerinden kenardaki bir sokağa çekilmiş, bir saat sonra 'Tramvaylarda olan yolcular büyük bir korku geçirmişlerdir, İngiltereden kredi alıyoruz Ankara 17 (Hususi) — Başvekil Celâl Bayar, Halk Partisi Meclis grü- punun bugünkü toplantısında Londrada ki kredi müzukerelerinin safahatın; an- atmış ve müsbet neticeye varıldığını, mükavelenin imzası için Londrada bulu- nan heyetimize salâhiyet verildiğini bildirmiştir. Bu kredi işini Başvekil şu suretle hulâsa etmiştir: 1 — Mevcut klering sisteminin devamı ve dal İyi işlemesi blokajm eri- tilmesi için alınan tedbirler, 2 — İktisadi işler için kredi, 3 — Askeri malzeme siparişleri için kredi. Bu kredilerin heyeti mecmümsı on altı milyon İngiliz lirasma (100,300000 Türk lirası) baliğ olmaktadır. Fırka umumi heyeti İngiliz münasebatının yeni maddi bir ifadesi olan bu beyanatı hararetle alkışlamıştır. MISAFIRIMIZ Dün akşam hususi trenle Ankaraya hareket etti Dönüşte şehrim'zde üç gün kalacak J Dün sabah şehrimize geldiğini bildir diğimiz, dost ve müttefik Yugoslavya» am Harbiye ve Bahrilye nazırı general Mariç, öğle yemeğini hususi olarak Pe- rapalas otelinde yedikten sonra otomo- billerle şehirde bir gezinti yapmiş ve dün Umanımıza gelip Köstenceye giden bü- yük Yugoslav vapurunu ziyaret et- miştir, General Mariç ve yaveri, beraberle- rinde mihmandarlari olduğu belde dün müzeleri de gezmiştir. Akşam yemeğini müteakip, mmotörle Haydarpaşaya göçen, büyük (misafir, kendisine tahsis edilen hususi tronle tam saat yirmi birde, askeri merasimle ve hâlkin büyük tezahürmu arasında uğurlanarak Ankaraya gitmiştir. General Marlç, Ankarayı ziyaretin. den ve memleket içindeki seyyahatten ? #onra şehrimize dönerek, (burada Üç gün kalacaktır. Almanlar Ren, Mayn ve Tuna nehirlerini birleştirecekler Berlin, 17 (A. A.) — Alman bükü- metinin aldığı bir karara göre, Ren, Mayn ve Tuna nehirleri biribirlerile birleştirilecek ve Tunanm mecrüsi ge- nişletilecektir. Bu hususta neğredilen bir kanun, Avusturyanm Almanyaya ilhakının ve dört senelik plânm tatbi- kinin, bu birleştirme keyfiyetin! müb. rem kıldığını kaydeylemektedir. Bu işler, 1945 senesinde nihayete erecek tir. Tuna nehri de Almanya hududuna kadar genişletilecektir. Bu hususta lâ- olan krediler, âdi bütçeden alma. HABER — Akım gre, Başvekilin seyahali ap” Baştarafı i ineide itibaren orada bulunduğu müddetçe her tarafta dost ve müttefik Yugoslav hükümet ve necip halkı tarafından Şefimize ve Türk milletine karşi sa, mimi ve canlı tezahliratta bulunuldu- ğunu memnuniyetle kaydetti. Yugoslavyanın güzel payitahtında gerek Naip Altes Prens Paul ile ve Naip heyeti muhterem azalarile ve gerek Yugoslavya Başvekili Ekselans Stoyadinöviş ile vukubulan görüşme, lerdeki fikir ve görüş tevafuku ve Balkan antantının selâbeti ve bunun sinesinde mütezayiden inkişaf etmek- te olan Türk'. Yugoslavya dostluğu- nun samimiliği ve sağlamlığı üzerinde bilhassa durdu. Naib Altes Prensin verdiği öğle ye- meğinde Majeste Valde Kıraliçenin bulunduğunu ayrıca kaydetti, Karşılıklı söylenen matuklarm ve intişar eden tebliğin itiyadımız veçhi, le hakikatin bir ifadesi olduğunu söy- ledi. Yugoslavya mebuslar reisile gö. Tüşmelerinde iki taraf meclisleri aza- larınm heyet halinde memleketlerimi- zi ve meclislerini karşılıklı ziyaret et. melerinin derpiş edildiğini Balkan müttefiklerinin devlet adamları ara « sında olduğu kader memleketimizde mevcut olan muhtelif oteşekküllerin mümeşsilleri arasmda dahi karşılıklı ziyaretlerin yapılmasının çok iyi ola. cağını ilâveten izah etti. Fırka grup heyeti umumiyesile Belgrad seyahati hakkındaki tafsilâttan memnun Ve mütehassis olduğunu sürekli alkışlar. la gösterdi, Başvekil sözü Sofyadaki tevakkuf ve görlişmelere naklederek komşu ve dost Bulgar hükümetinin ve muhte. rem Sofya halkınm heyetimizi çok sempatik bir tarzda karşıladığını ve Majeste Kıralm öğle yemeğine alıkoy- duğunu ve gerek Majeste Kral ile, ge- rek Bulgar Başvekili ile yapılan ko- Buşmalarm iki tarafın halisane dost. luk arzularmı ve Bulgaristanm Bal. kan Antantı azasile iyi komşuluk ve mesai tegriki £ “bir ifades si olduğunu memnuniyetle anlatir. Fırka heyeti umumiyesi bu (beyanatı alkışla karşıladı. Eroin . kaçakçıları Dap” Başlarafı 1 incide dükkânına geli. araştırma yapılmış- tır. Dükkünda bulunan bir pirinç fıçısı İ- çerisinde pirinçler arasına (saklanmış, kâğıda sarılı bir gramofon iğnesi kutusu içinde 175 tane çakmak taşı bulunmuş- tur. Araştırma derinleştirilince bir fa- sulye varilinin arkasında da gene kâğıda sarılı 250 gram esrar çıkmış, buradan Yudanın evine gidilmiş ve orada da bir çakmak bulunmuştur. 'Yuda çakmağın eskiden Kaldığım, dük- kândaki esrar ve çakmak taşınının da bir düşmanlık eseri olduğunu iddia et- miştir, Fakat taşlarm ve esrarm sarılı bulunduğu kâğıtların eşi dükkânda mev- cut olması bu iddiayı çürütmektedir. Kaçakçı bugün mahkemeye verilecek» tir. Yakalanan ero'nciler Memurlar, Tavukpazarı medrese soka- ğında oturan, eroin kaçakçılığından üç defa mahküm olmuş sabıkalı topal Ha- san, kardeşi gene sabıkalılardan Ali ve akrabaları Mehmedin de eroin sattıkla- rınr haber almışlardır. Bunun üzerine muhbire işaretli bir 25 kuruşluk verilmiş ve cami avlusunda €- toini alirken satıcılar memurlar tarafın- dan bastırılmıştır. İşaretli 25 kuruş da Üzerlerinde bulunmuştur. 'Bu üç kişi de bugün mahkemeye veri- Teceklerdir. Döviz kaçakcısı İstiklâl caddesinde tütüncülük ve sar- raflık yapan sabıkalılardan Vasilin, ec- nebi parası alıp satmak suretile döviz ka çakçılığı yaptığı duyulunca, » kaçakçılık bürosu memurları tarafından gönderilen bir kadına 45 Türk lirası mukabilinde 5 tane biner leylik banknot satarken tutul- muştur, Bunun üzerine dükkânda arastırma ya pılmış ve 58 tane ecnebi tahvili meyda- na çıkarılmıştır. 18 MAYIS — 1938 Hatay davası Atatürk davasıdır Dap” Baştarofı 1 incide geçmek niyetinde olmadıklarını anla. mamızdan ileri gelmektedir. Dünkü nüshamızda bahsettiğimiz Oryan paçavrasının yumuırtladığı her- zeler Fransız zabitlerinin Türkler eley- hinde kullandıkları sözler Fransanm EE maksadmı açıkça ortaya koymak g5 Fransanın, bu kötü zihniyeti ta- şıdığını bilmiyor değildik. Buna rağ- men, dünya yüzünde hakkın: hiçbir sı- zıltıya meydan vermeden, kötü kişi ol. madan elde etmek yolunu tuttuk, Fa- kat bu hiçbir zaman Türkün hakkımı kuvvetle alabilecek bir mavkide olma- masından ileri gelmiyordu. Bu sadece dünya yüzünde s#ulha hizmet etmek is- tiyen bir devletin mevcut bulunduğuna ve hakkından emin olduğuna İşeretti. Görüyoruz ve çek iyi anlıyoruz ki bu gün Fransa, Türkün bu tarzı hareketi- ni zaafına yormakta, Hatayda binbir da- lavere çevirerek Türk kardeşlerimize hakaret savurarak, kan dökerek kanlı tırmıklarla hürriyete susamış ve bu hürriyete hak kazanmış bir ülkenin göv desinde yeniden ve daha başka türlü, daha iç paralayıcı yaralar açmaya hazır lanmaktadır. Fransa, buna müsaade edecek bir Türk milletinin meveudiyetine kani bu- lunuyorsa aldandığını sonunda göre“ cektir. Türk sabırlıdır, fakat bir dereceye ka dar. Onun tarihinde milli davalarma istihzaya benzer hareketlerle mukabele edenlere verdiği dersler altın satırlar Ta yazılıdır. Hatay davası, Atatürk davasıdır. Ata türkün davası Türkün davasıdır. Bu das vayı başarmak Türk milletinin ve Türk milletini idare edenlerin elindedir. Fransızların, Hatayda çevirdikleri manevraların mahiyetini anlamak için şu telgrafı okumak Teifidir: Ankara 18 (Hususi) — Fransanm, bü- İlin taahhütlerine rağmen, Hatayda Türk hâkimiyetini baltalamak için çevirdiği entrikalar Ankara mahafilinde derin bir teessür ve asabiyet uyandırmış bulunu- yor. Hatayla hiç alâkaları bulunmayan kimselerin kamyonlarla seçim mıntaka- larma götürülüşü, Kırıkhandaki Fran- sız İstihbarat zabitlerinin Türkler aley- hindeki müdahaleleri herkeste büyük bir hayret ve o nisbette nefret doğurmuştur. İskenderundan gelen haberler, bu Fran- sız zabitlerinden birinin halka hitap &- den şu dikkate değer sözlerini (bildir. mektedir: — İyi biliniz ki hepiniz bir imtihan geçiriyorsunuz. Eğer Fransanın buradan ayrılacağını sanıyorsanız aldanıyorsu- nuz, Prarisâ burada kalacaktır. Bu imti- han sonunda Fransaya düşman olanlar meydana çıkacaktır.) Frnsanin, mandater stfatile bulunduğu Suriyeden bir türlü ayrılmak istemediği yolundaki umumi kanaatleri, Fransız z3- biti açık beyanatile teyit etmiştir. Cumhuriyet halk partisi Büyük Millet Meclisi grupunun dünkü toplantısında, Hatay meselesine ehemmiyetle temas 0- lunmuştur. Başvekil Celâl o Bayar He- taydaki son vaziyeti tasvir ederken cereyan etmekte olan intihabatın ba- şmda Türk lehine her tarafta verilen tezahüratı cebir ve şiddetle durdur- mak, Hatay halkını tehdit ve süngü altında kendi emellerine münkad et- mek için manda idaresinin malümat veya müsamahasile Hatayda Türkle- re ve alelumum Türk taraftarlarına yapılan (Omareva muamelelerden ve Türklerin arasına nifak (koyabilmek İ- çin tevessül ve icat edilen türlü ma- rifetten fırkayı vaktile malümattar etmeyi vazife bildiğini söylemekle be. raber hâdiselerin inkişefına hekkm - dan, davasından emin olan insanlara mahsus itidal ile intizar edilmesini tavsiye etmiştir. İçinde bulunduğumuz safhanm İs-, tilzam ettiği tedbirlerin almmakta ol. duğunu ve bu meyanda ciddi şikâyet ve teşebbüslerin yapıldığını izah et miştir, Bu mevzuda Söz alan hatiplerden bazıları sulh ve iyi geçinmek arzamu- zun manda idaresince sujistimal edil. mekte olduğunu acı ve gikâyetli beya- natlarile ileri sürmüştür ve hatiple: den Ani mebusu Rasih . Kaplan, ki lerini basmak, Bet lamak, döğmek ve tahkir etmek süre. tile her gün yeni bir zulme maruz kal, malarma seyirci durmaya tahammü «- lümüz kalmamıştır.) diyerek Kakkr ve dostluğu anlamak ve takdir etmek is. temeyenlere karşı daha başka türlü hareket etmek lâzım geldiğini söyle- miş ve Fransız koloni memurlarmın samimiyetle tutimıyacakları sözlerine insnmıyarak daha enerjik hareket et- mesini hükümetten istemiştir. Südet Almanlarının reisi Haynlayn Anlaşamamazlığın ne neticeler ne kanaatinde Bu yüzden Çek - Sovyet anlaş- masının bozulmasında ısrar edeceği sanılmıyor Londra 18 (Hususi) — Çekoslovak- yadaki Siüllet Almanlarının şefi olan Haynlayn ile Çek hükümeti arasmda, pek yakmda müzakerelere başlanacağı söylenmektedir. Haynlaynın, müzakerelere başlamak için, Çek - Sovyet anlaşmasının bosul- şmasını kati olarak İstiyeceği zannedil- miyor, Vaziyet çok nazik olmakin be- raber ümitsiz değildir. Zira Hanylayn in bir anlaşmamazlığın vahim neticeler doğuracağını müdrik olduğu söyleni- yor, ra si Çekler İngiliz liberal mebuslarından Mande- rin bir istizrh takriri üzerine Avam Ka- marasınm bugün Almanyadaki Çeklerin vaziyetini müzakere eyliyeceğini mev- zuubahseden Almanların Berliner Bör- sen Zeitung garetesi ezcümle diyor kis Liberal mebus Mander Almanyada yaşayan 400 bin Çekin vaziyeti hakkın da İngiltere hükümetinin Almanya nez dinde “dostane teşebbüsler,, de bulun- masını istemektedir. Hakikatte Alman- kişi vardır. Bunlardan 173,000 i Alman yada Çek pasaportu ile yalnız 301,700 milletine mensuptur, 25,700 ü Çek ve 2,700 ü de Slovaktır. Bunlar Avusturya da dahil olmak Üzere büyük Almanya topraklarında yaşamaktadır. İngiliz mebusunun 400 bin Çekinden, kola kala, 29 bin Çek ka- lıyor, demektir, Bunlar da esasen çok mükemmel şerait dahilinde yaşamakta ve Slovak olmak haysiyetile bunlar Presburg mıntakasında kendi köylerin de oturmaktadır. 10 nisondaki plebisit- te, bunlar, teknik, meselelerin hal su- retleri karşısındaki memnuniyetlerini, “evet,, demekle bildirmişlerdir. Yakın. larda muhafazakâr mebuslardan Spir de Taymis gazetesine yolladığı mek- tupte ayni mesele hakkında efkârrımu- miyeyi aldatmağa kalmıştı. İngiliz bü- kümetinin bugünkü müzakerelerde ha- kikate hürmet göstermesi temenni edil. mektedir, Adısababa kapılarında Mnharebe oluyor! Londra, 18 (A.A) — bütün fırkalara mensup bir çok “parla- mento azası huzurunda Habeşistanın vaziyeti hakkında bir konferans vermiş- tir. Loranko Taezaz 14 mayıs tarihli ha- berlerin Adisababa kapılarında muhare- belerin devam etmekte (o bulunduğunu bildirmekte olduğunu söylemiştir. Konferans, İtalyan - Habeş harbini gösteren bir Sovyet filmi ile hitama er-