9 MAYIS — 1988 HABER'in zabıta romanı OA I Karnaval tuzağa düşmüştü. Şarliye uçuracağım bir haberle hepsini yatta bastıracaktım Burada Onesima'yı, kaptan Slani'yi, | davet ettinmeğe vesile olacağım.. Lord ş öğretme sefer- berliği yapalım İstatistik genel direktörlüğünün rakamlarından çıkan ders... Mesleksizliğin ve ihtisassızlığın nisbetsiz derecesi tayfa Malezyalı Joeyi tanıdım. Bay Karnaval ve ben de dahil olduğum hal- de tam yedi kişi ediyorduk. Malispio bir kapıyı açarak saate baktı ve: — Arkadaşlar, vakit geldi! Dedi. “Neşeli haydutlar, Altı kişi, yan odaya geçtiler. Bura- da benim mukadderatım mevzuu bah. solacaktı. İtiraf etmeliyim ki, dehşetli bir yürek çarpıntısiyle titriyordum. Bir müddet sonra, kapı açıldı. Ma- lezyalı tayfa, bir baş işaretiyle beni ça- ğırdı. Burası, her tarafı beyaz alçılı, pence- Tesi tavanda bulunan bir yerdi. Elek- trik Tümbasiyle aydınlatmak icap edi- yordu.. , Haydutların karşısında oturaaı, der. hal düğmeye basarak elektriği söndür- dü., Ve maskesini çıkararak kırmizı bir ampuülle aydınlatılan yazı makinesinde bir şeyler yazmağa başladı.. Bay Karnaval, bir kerecik olsun, dö- nüp yüzüme bakmadan mütemmiliyen makinesti ile meşguldü.. Biraz sonra, kâğıdı makineden çıka- rarak yat kaptanı Slani'ye uzattı. Kap- tan dikkatle bunu okudu. Başını salla- mak suretiyle tasvip miğiııi anlatt.. Kâüâğıt Onesimanın eline geçti. Ve en nihayet bana geldi. Bütün gözler üzeri, Te çevrildi.. Çok şükür ki ellerim tit- zemiyordu. Büyük bir dizkat sarfiyle, yazılanları okudum : t “Yeni azamızın numarası 7 olacak, bugünden itibaren faailyete geçecek - tir. 3 numara (bu, kaptan Slami olsa gerekti) şöyle bir emir almıştır: S, V. ve M. (Yani Bay Lord) bugün eaat ya- Tımda öğle yömeğini yatta yeyecektir. 7 numara, limanda, bir tesadüf şeklin- ide onlara görlinecek ve kendisini yata dâvet ettirmeğe uğraşacaktır. Kokteyl- ler S numara tarafından dağıtılacaktır. 7 numara 3 numaranın emrinde olacak. tır. Ve, bir kuvvet teşkil edebilmeleri için 6 ve S numaraların yardımlarını bekliyoceklerdir. — İnsan — öldürmek kat'iyyen memnudur. 2 numara (Ya- ni Önesima Kar) yatın bir noktasından bütün harekâtı idare edecektir, Bu işler başarıldıktan sonra, 2 numara 308 e telefon ederek Bay Bravn ismiyle beni arayacaktır. Eğer bir iş başarmağa mu- vaffak olamazsak, üzülmeğe değmez. Lordun yeğeni elbet bizi güzel sesiyle eğlenditir ve tasamızı giderir. ,, Sevincimi belli etmemek için kendimi güç tutuyordum. Bay Karnavalın, ten- sibiyle odadan ayrıldım. Onlar — bilâ konuşuyorlardı. Bay Karnaval tuzağa düşmüştü. Şarliye uçuracağım bir haberle, bepsini yatta bastıracaktım. Fakat her şeyden evvel zavallı Mur. yeli kurtarmalıydım. Derhal harekete geçmek lâzımdı.. Arabam otelin önün- de duruyordu. Atladım ve makineyi iş- lettim.. — Ey, genç çocuk.. Bir saniye dur! Diye bir ses duydum.. Durdum. Bu, Joe idi: — O kadar aceleci olma, diyerdu, diğer arkadaşları da beklemek mecbu- Tiyetindeyiz. Hep beraber, kardeş gibi, emin bir vaziyette gidelim.. ... Bay Karnaval bütün tedbirleri almış- tı. Hepimiz Lond Seamoru bekliyorduk. Malezyalı tayfa yata girmişti. Onesima zıhtımda bir noktaya yaslanmış güneş. liyordu.. Kaptan Slâmi benimle konuşuyordu: — İşte böyle azizim. Ben - burada lortdu beklerken sizinle karşılaşmış bu- hunacağız.. Evvelce göz aşinalığımız Oolduğu için sizinle konuşacağız.. Tam bu sırada lord gelecek.. Sizi gemiye | hiç bir şeyin farkına varmıyacak ve #izi behemehal yemeğe çağıracak. Fakat, bardaki son hâdiseden sonra Lord Seamoör beni yatına sokar muydı? Birdenbire Penelopenin — kuvvetli klaksonunu duyduk, Otomobili daktilo idare ediyordu. İlk önce Vaşing - indi. Sonra, Lord Seamor.. Şeytan adam, ağzını bir karış açan bir gülüşle üzerime geliyordu. — Ne tesadül, diyordu. İyi ki size raştladım.. Bugün yemeğimizi yatta yi- yoruz.. Bizi kırmazsınız değil mi?, Cevabımı beklemeden koluma girdi.. Biraz sonra (İnciler anası) nin Üze- rindeydik. Lomd Seamor salona inmişti. Beni de yarına çağırıyordu. Bu, kendisiyle baçbaşa konuşmaklı- ğıma bir fırsattı. Tahlta merdivenleri sür'atle indim, (Devamı var) %4 L- ı ; !.l. z Deniz ticaretimiz -Başbakan Wer Baştaralı 2 incide için yeniden üç ayük geminin imte şası için sipüriş verilmişlir. Diğer üç büyük gemi için de müsakereler devam elmektedir. Milli ihtiyaçla denis nakliyatımı ayni seviyede gö- türmek asim ve kararındayız.. ilâh,, Demek ki doymuyoruz. Üç gemi da- ha almak üzereyiz, tsmarlanan ve 18- marlanmak üzere bulunan diğer altı gemi ile ticaret filomuzu en az 50 bin ton daha kabartmış olacağız. Burada denizci gözüne vuracak bir nokta var; “Niçin eski şilepleri alıyoruz?,, di- yenler bulunabilir, Bu davanın izahı kolaydır. Zira, birçok yerlere, bu yıl, taşkın nakliyat yapmağa mecburuz Faraza yalnız Fransaya gönderilecek kömür ihracat tonajımızı bu yıl 100 bin ton artırı- yor. Yeni şilep ısınarlasak zamanında yetişmiyecek; yabancı gemilerle nak- liyat yapmağa mecbur olacağız ve üç yıl içinde vereceğimiz navlun, hiç şüphesiz, aldığımız bu gemilerin fi- yatlarından aşağı olmayacak; demek ki bu gemileri üç yıl kullansak yine kârdayız. Zira kendi kaptanlarımız ve kendi mürettebatımızla idare edilecek leri için, hiç olmazsa uzun seferlere alışkın denizci kadromuzu hbir hayli genişletebileceğiz. Kaldı ki bu gemi- lerden en yaşlısı dahi henüz 17 yıllık- tır. Binaenaleyh söylenecek söz yok- tur. Ticaret deniz kadromuzun tecrübe ve terbiyesine temas edince Başbaka. nm, son nutku İle denizcilerimize yap- miş olduğu güzel vaadi tebarüz ettir- memek hata olur. Başbakan demiştir ki: “m Türk denizciliğini — temsli | öden insanların — vtatanseverliğine | tnanıyorus, Çünkü bu içi müli bir mesele olarak ele alacaklar ve bi. sim arsılarımızı yerine — getirmek için milli bir izceti nefir meselesi halinde uğraşacaklardır. Gayret bir tarafh olmaz. Bu gayreti telif et- mek ve Üyik olduğu veçhile hima- ye etmek bisim için bir vasifedir.,, Bu sözler ,Türk denizcisini, yıllar. danberi beklediği günün geldiğine cidden korkunçtur; mümkün olduğu kadar süratle “Millet ihtisas kursları,, açmak lâzımdır Geçenlerde, İstanbul gazetelerinden birinde, sotyal ve ekonomik bahisle- re ara sıra temas etmek - itiyadında olan bir muharrir, “Biran evvel bir iş borsası kurmak lüzumunu,, ileriye sürmüştü. Ne bu isteğinde, ne de or- taya attığı fikri izah edişinde müsbet hiçbir fevkalâdelik yoktu. Bilâkis iş borsasının kurulmasına lüzumundan fazla ehemmiyet verir gibi gözükmek le, bence, hataya düşmüş oluyordu. Zira iş borsasile bizim memlekette hallolunacak mühim meseleler olmasa gerek. Haydi, iş borsasını kurduk diye- lim, Böyle bir borsa ne yapar? 1 — İşsizlikle mücadele eder. 2 — İşle sermayo arasında hayırlı bir mutavaasıt rolü oynar. 3 — İş ücretlerinde ameleden gele- cek “ihtikâr,, temayüllerine ve serma- yede belirecoek “insafsız, lığa dikkat eder. Vesaire vesaire, Fakat bu teşkilât. tan istenecek en mühim iş, mutlaka işsizlik belâsı karşısında faal olabil- mesldir. Eh.. Bizde işsizlik var mı ki, böyle mühim bir belâya bu teşkilâttan me- det umalımı? “köklü bir wi çemiyetimizi B ebir ale, şüphesiz ,tereddütsüz şöyle cevap vereceklerdir: — Tabii var. Olmasa iş aaatlerinde kahvelerde bu kadar adam oturur mu? Fakat bir parça hakikatlere temas etmiş olanlar bunun aksini iddia ede- ceklerdir: — Hayır.. - diyeceklerdir - bizde işsizlik değil, iş bilmemezlik vardır; işçisizlik vardır, İştizlik muayyen bir işin ehli olan insanm, çalışma arzula- rına rağmen, her kapıya bağ vurması- na rağmen iş bulamamasma verilen addır. Bizde vaziyet asla böyle değil dic, Bilâkis sermaye, kapı kapı dola- gIp İşçi aramakta ve çok defa bula- mamaktadır. Hele mütehassıs işçi par makla gösterilecek derecede azdır. Ben de bu kanaatte olanlardanım. Muhtelif endlistri müesseselerini ida- re edenlerle yaptığım temaslarda hep inandırabilir. Ufak bir kısmı zor ve ölümlü deniz tecrülbelerinin çocuğu ve büyükeyığını en çeşitli ve kavra- nilması güç bilgilerin mütehaşsısı olan Türk ticaret denizcileri, basit gö- Tüşlü, sathi duygulu armatör tarafın- dan çok berbat şartlarla istismar edi- le edile, cahilâne ve kötü idare edil- dikleri için tutunamamış, gelip geçici kalmış ferdi teşebbüslerin birinden diğerine devredile edile canlarından bezmişler ve adeta sanatlarımdan tik- sinir bir hale gelmişlerdi. Başbaka- nm, bu mühim işe sarıldığı gün, ayak ilstünde bir deniz ticaret kadrosu bu- labilmesi, Türk denizcisinin denizden ayrılmamak için gösterdiği harikulâ- de tahammülden, Türk âenizlerine bağlılıktan, vatanseverlikten ve bu uğurdaki feragatten başka bir şeye hamledilemez. Başbakan, Türk denizcilerinin fera- gat ve vatanseverliğine gösterdiği iti- madım asla tekzip edilmiyeceğini, el- bette bilerek konuşmuştur. Tutaca- Eından emin olduğumuz vaadi ise Türk ticaret denizeiliğine feragatin de mükffatla karşılanabildiğini —izah eden ilk misa! olacaktır. Nizamettin NAZIF Yazan Şekip Gündüz böyle sözler dinledim ve bunun bizim cemiyette tam bir hakikat olduğunu da muhtelif vesilelerle bizzat müşa- hede ettim. Gayet balâpervaz bir dil. le ihtisaslarından bahsetmiş - birçok işçiler gördüm ki, istedikleri yüksek ücreti aldıkları halde deruhte ettik- leri işi başaramamaktadırlar. Sebep? Zira ya intisap iddin ettikleri sanat ları hiç bilmemektedirler, yahut sa- natlarının bir hayli acemisidirler. Acemi olup da deha iddia eden bir işçinin, hiç bir iş bilmediğini kemali saffetle itiraf eden bir “müstahdem, den çok daha zararlı olduğunu söyle- mek doğru olur. Hele eserlerini kollek tif çalışma ile, daha doğrusu birbiri- ne ekli çalışmalarla meydana getiren müesseselerde bahsettiğim neviden acemi işçiler pek berbat bir rol oynar lar. Deruhte ettikleri işi zamanmda ve tam olarak başaramamaları bütün mücsseseyi adeta felce uğratır. Hem bu ciheti üzün üzadıya İzaha ne Jlüzum var? Her yoni fabrika aç- mağa karar verdiğimiz zaman, Avru- paya bir sürü adam göndermiyor muyuz? Niçin gönderiyoruz bu adamları? Öğrensinler diye.. Eh.. Demek ki bilmiyorlar. Maalesef bu hal bizim birçok iş bö- lümlerimizde böyledir. Kendi mesle- ğim olan gazeteciliği de bundan istis. na etmiyorum, Sarbest hayatta birçok — işlerimiz, bu işlerin elifini bilmiyenlerle dündü- rülür sanılmaktadır. Biz, bir zaman- lar millet mekteplerini açıp nasıl oku- Küçük kızların koşuma — gidecek bir elbise, Aym venklerde ve çok çizgili bir kumaşlan yapılmıştır. Blâz sade ve açık venktedir. Blüzun üzerinde- ki düğmeler mavidir. ma yazma seferberliği yaptıysak, tıp- kı Öyle bir de iş öğretme seferberliği yapmak zorluğu karşısındayız. Helo istatistik genel direktörlüğünün Trak ya iztatistik yıllığma göyle bir göz attıktan sonra ben, şahsen bu sefer- berliğe en kestirme yoldan ve en kı- sa zamanda azami güyretle başlamak lâzım geldiğine, adam akıllı inanmış bulunuyorum. Zira mesleksizlik ve ihtisassızlığın bu nisbetsiz derecesi cidden korkunçtur, Haydi gu istatistiğe hep beraber göz gezdirelim: Kırklareli vilâyetimizde 95,498 £ erkek, 77,199 u kadım olmak Üzere . 172,697 vatandaş yaşıyor. Bunlardan 26,260 erkek İle 47,832 kadınm, yani 74,452 ginin “mesleksiz, mesleği moç- hul veya gayri muayyen,, olduğu rez- men sabit, Tekirdağ vilâyetimizde 100,191 i erkek, 94,061 1 kadım olmak Üzere 194,252 vatandaş yaşıyor. Bunlardan 31,901 erkekle, 60,707 kadının, yani tam 92,608 vatandaşın “mesleksiz, mesleği moçhul veya gayri muayyen olduğu,, resmen sabit. Çanakkale vilâyetimizde 222,792 vatandaş yaşıyor, bu yekünuün 113,235 i mesleksiz. Edirne vilâyetimizde 184,840 Va- “tandaş yaşıyor, bu yekünun 92,001 i meşleksiz. Yani şu dört vilâyetimizde 774,581 kişi yaşıyor ve bunun 272,296 sı mes- leksiz veya mesleği gayri muayyen,, vatandaşlardır. Acaba “mesleksiz,, le “mesleği gay- ri muayyen,, arasında bir fark var mıdır? Şüphesiz vardır. Fakat bu fark ce- miyetin lehine değil tamamile aleyhi- nedir, Bunlar hiçbir gey bilmeden her kapıya baş vurup her işten anladıkla- rmı iddia eden bir takrm betbahtlar. dir ki hem iş piyasasında zaman za- man ücret kırmak hatasını gösterir- ler, hem de kendilerini kullanmak fe. lâketine uğrayan iş sahiplerini zarara sokarlar. Ve böylelikle çalışma ahen- gimizi aksatırlar, bozarlar. Bu asrm medent bir camiasında bu kütleyi ihtisasa sevketmek İhmali'ne imkân bulunamaz bir vazifedir. Trak- yadaki bu iki yüz bini mütecaviz va- tandaş arasında kim bilir, filân veya falan iş bölümünün ne büyük istidat- Tart yaşıyor? Bu istidatları terbiye etmek, bunla- rı birer sahaya alıştırmak cemiyeto AZ enerji kazandırmış olmaz. Hükü- met bu sahayı ihmal etmiş sayıla- maz Açılan her yeni iş bu yığını azal. tıyor ve azaltaçaktır. Fakat yalnız endüstri yalnız maden ve SBemiryolu için değil, cemiyotin diğer birçok ih- tiyaçlarma göre de bu yığından çekip çekip terbiye edecek milcsseseler kur- mak izımdır, Birçok yerlerde dam aktarmasını bilen yok. Kaldırımeı yok, boyacı yok. Karadenizin ve Akdenizin birçok kıyılarında balıkçı yok. İyi odun kes. mesini bilen bile yok.. Marangozum deyip İş verdiğiniz adamlar içinde bir kapmın iki kanadını ayni boyda yap- mak lüzumunu anlamayanlar var, Bü- tün bunları ve buna benzer küçük bil- gileri öğretecek “millet ihtisas kurs- ları,, açmak ve biran evvel açmak fe- na olmaz sanırım, Bu kurslarla memleketin büyük bir İhtiyacma cevap verilmiş olacaktır. ŞEKİP GÜNDÜZ