e. 38 MAYTS —« 10365 MÜLİ DİMİZi MUDAFA'A ETME Dı"ı4 TABANCAÂ LAZNA :" ÜLKEMİZE ALTIN VEREN Bu Biw—ııı ıııınıı"l SÖRDER AAT ALTIN PINARA Kargalara yem olacağız ! Etiyen Löronski lerini şişiriyor ve gömleğile dövüşüyor- du. “ Sis perdesini arkasında zor görünen, Gfka müveazi bir karaltı belirdi: Ya bir dizi araba, ya bir hayvan sür yahud da askerler. Vanrih, göz kapakları yarı kapalr, bir lâhza bu mânzaraya baktı. Bitisi par- maklarını boynuna batırmış şah dama- nn koparıyor gibi bir acı duydu. Mırıldandı: — Moaskoflar. Beygirlere hızlı bir kamçı indirerek dizginleri çekti ve arabayı olduğu yer de yarım döndürerek kaçmayı denedi Arkasında ne olduğunu görmek ve an- iamak için başını geri çevirmiyor, daha Boğrusu geri çevirmek istemiyordu. O- radan seye görünmeden savuşmak i- cab ettiğine İnanmıştr. Fakat felâkete bakmız ki bir kaç fersahlık bir daire i- çersinde kendisile arabasından başka hiç bir şey yoktu. Arabayı gördüler, bir' kaç süvari ay- vıldı ve istikamet alarak dört nala kalk- layorlardı. Fakat şimdiye ne uyuyabili- yor, ne de beygirleri çayıra bırakabili yerdu. Kendisi için büyük bir tehlike olan Rus karakollarının önünden ber ka zasız geçişinde, mukadder feci akibetine bir adımı daha yaklaştığını hissediyor- du. Fakat, bunlarla meşgul olacak zaman değildi. Bu memlekette henüz mücadele adebilecek bir adam varsa © da kendisi idi, Eğer © ortadan kaybolmuş olsaydı, bütün taraftarları ufkun dört bucağına dağılacaklardı. Aç kalmış, yenilmiş bu halkı sözlerinin kırbacı canlandırıyor- du. Son sukut için her şeyin hazır oldu- ğu bu dakikada nihayete kadar dayan- mak Jizım olduğunu söyliyen yalnız kendisiydi. “Kesemediğin eli öpüp de başına koy!” darbi meseli ihtilâl siya- setinin düşürteleri kadar şuurlara ve kalblere girmeğe başlamıştı. Kendisi bu fütur ve dermansızlık karşısında i- nadcı, hattâ çılğın bir mukavemetin tek başmma mümessili olmuştu. ıslazımış ve yorğun sallanarak yürüdük ge derin sefalet duyğusu da soğukla be raber kalbine işliyordu. Şimdi ne çıke sında bir Jokma ekmeği, ne de matra- sında bir damlacık konyağı kalmıştı. Fakat, yorğun Hislerinin tebebi, ne de- Tinmiş çizmeleri, ne açlık, ne de soğuktu. Delik çizmelerinin çamurda bıraktığı iz- İzrinin üzerinde “Allah hepsinin belâsın: versin” fikrinde hülâsa edilen zalim bir yoksulluk sürüklüyordu. Vanrih ıslık çala çala düşünüyordu. “*Her şey bitti, hürriyetin son nefesi de tizden uzaklaştı, şimdi gözlerde görü- necek olan korku, irticam bütün ifritle- rini ve karanlığın bütün peygamberle- rini delikten çıkaracak, vaktile biribiri nin kulaklarıma söylemeğe cesaret ede- medikleri şeyleri kasidelerle terennüm (Bu bir Leh hikâyesidir. Vaka 1863de ki son Polonya isyanından sonra geçer.) Rüzgârın kovaladığı bulut kümeleri- ni delebilen kuvvetli bir ışık yoktu. Bununla beraber ufukta ve bulutla- tin arasında gittikçe büyüyen solğun » ] şıklı bir yuvarlak; geniş, düz ve tama- mile böş bir manzarayı - aydınlatmağa başlıyordu. Bardaktan boşanırcasına vağmur yağıyordu; rüzgâr dolu taneleri kadar kuvvetli yağmur damlalarını bir müddet bavada sürüklüyor, sonra şid- detle toprağın suratına çarpıyordu... Kederli bir son bahar, her tarafı kap- hyan otlar arasındaki hayat kırptatıla- tını zehirlemiş, yok etmişti. Yaprakla- rı dökülmüş kapkara söğüdler acı atzı in- liyor... Bütün dallar yere dogru eğik. patates tarlaları, çayırlar ve bilhassa yeni sürülmüş topraklar tam bir batak- lık halini almış... Kapkara bulut saçak- larr yağmurun kamçıladığı bu ulu çayır ların üzerinde hızlı hızlı koşuyor. Bütün Polonyada Simon Vanrih lâka- z z ve geniş Kazilesik yaylalarına dogru yollandı. Şoseden ayrılmış, arabasını tarlalar arasındaki kücük bir yoldan sil- rüyordu. Fakat bu yol su yığınları ara- sında yok olunca arabasını dogrudan dogruya ekilmiş tarlalar arasından sür meğe başladı. İki gece ve üç gündenberi bu arabanın arkasından üyordu. Çiz meleri yumuşamış, çizmelikten çıkmış- tı; çamurluklar bir tarafa, tabanlar öte tarafa gidiyor ve çıplak ayaklar ikisi ortası bir istikamette yürüyordu. Soğuk iliklerine kadar işliyordu. Bu eski püskü elbiseler içersinde Varşova- nın bütün güzel kadınlarını çılğın gibi arkasından koşturan güzel ve zarif An- dreyi kim tanıyabilirdi. Saçları kartal tüyleri ve tırnakları akbaba pençeleri tı, acaba bu adamlar yaklaşıyor miydi? Maızrakların ucunda — sallanan küçük bBayrakları görünce işi anladı, kanr da- marlarında dondu ve durdu. Bergirleri Jurdurdu. Dizginleri araba korkuluğu- nun deyneğine sardı ve arabadan ne ç- karmak lâzım olduğunu düşündü.., “Bir kılıç mı, yoksa kurşunu — ölme yan bir tüfek miz” Buna bir karar vermeden evvel yor- Bun beygirlerine yaklaştı ve sefalet arı kadaşlarına hüriyetlerini vermek isti- yormuş gibi başlıklarını ve boyunlukla- rını çıktardı. Bunları yaptıktan sonrâ başını beygirlerden birinin boynunl da- yadı ve uzun uzün nefes aldı. Güzel atlara binmiş sekiz Rus süya risi onu her tarafından çeviriyorlardı. İçlerinden biri bir kelime söylemeden AMÂAN EVE KoŞş VE SAKLAN YAVRUM <.. BUNLAR HER VAKIT içli ç-ı"zeı;ı DİSNEY . Yazan ve WALT MİNiSİ FALAN. YOK BUNLAR MUÜTNİŞ NİŞÂNCI İMiŞ VE TABANCAYI İYİ KULLARI LARMIŞ .. Güneşin detam 446 YAK Sahan Hü izsati — Aubar 3417 12419 16,03 19, n Mi 8 20,52 2,59 | Yangın: İstanbul içia: M222, Beyoğlu için: 44644, Kadıköy İçin: 60020, Üsküdağ ün: 60625, K Yeşliiköy, Rakırköy, Bebek, Tarabya, Büyükdere,Fenerbahçe, Kandilli, Eren. köy, Kartal, Büyükada, Heybeli, Burgaz, Kınalı, için: Telefon muhabere memu« runa yangın demek kâfidir. Rami itfaiyesi: 22711 Deniz . .38. 00 Beyazıt kulesi: 21906. Galata yangın külesi: 40060. niye; 21708. Üsküdar « Havagnzi: İstanbul: 24378. Kadı! 4998. Müddeiumun : Beyoğlu: 44801 öy: 60 417B83. Beşiktaş: 40938, Cibali: 20 mmilik: 22290. Emniyet müdürlüğü: 2M382. » İstanbul: 24878. 4 Nuruosma. 0790. Beyoğlu: 44642. Beyoğlu ciheti: 490814. Bebek ciheti: 96 - 101. Kadıköy cibeli: 60147. Denizyolları İstanbul acenteliği: 22740, Karaköy: 42862. Mudanyaya: Pazar, Salı, Perşembe, Cuma günleri saat 8,30 da Tophane rıhtımından. Karabigaya: Salı ve Cuma günleri saat 19 da Topbane rıhtımından — kalkar ve Tekirdağ, Mürefte, Erdek, Şarköy iskelclerine uğrıyarak Karabigaya varır. Akdeniz postası: Yarı saat 10 da hareket edecek olan vapur; Çanakkale, İzmir, Kuşadası, Bodrum, Rados, Dalyan, Fethiye, Kalkan, Kaş, Finike, Antal. ya, Alâiye, Mersin, Döriyol ve Payasa uğrıyarak İskendermne gideceklir. Karadeniz postası: Yarın saat 16 da hareket edecek olun vapur; İnebolu, Si- nop, Sarasın, Ünye, Fatsa, Ordu, Trabzon ve Rizeye uğradıktan sonra Hopaya gidecektir. bi . Müzeler ' Ayatofya, Roma - Bizans, Yunan eserleri ve Çinili Köşk, Askerl Müre ve sarnıçlar, Ticaret've Sanayi Müzesi, Sıhht Müze: (Bu Türk ve horgün saat 10 dan eserleri müzesi: Pazartesiden 46 ya kadar açıktır.) Başka hergün saat 10 dan 16 ya kadar ve Cuma günleri 16 dan 17 ye kadar açıktır. Topkapı Müzesi: Hergün saat 13 den 16 Memleket Dışı Deniz Seferleri Romanya vapurları; Cumartesi günleri 13 de Köstenceye; Pire, Beyrut, İskenderiye. Halyan vapurları: Cuma günleri saat 10 da Pire, Brendizi, Venedik, Triyeste. Avrupa Hattı Sirketi İstasyon Müdürlüğü Telefon 23079 Seraplon ekspresi bergün Sirkeciden saat 22 de kalkar ve Avrupadan geleni saat 7,25 te Sirkeciye tmuvasalat eder. Konvansiyonel 20,30 da kalkar, 10,22 de gelir. Edirne postası: Hergün saat 8,50 de harekel eder, 19,33 de gelir. Anadolu Hattı Hergön hareket eden şimendiferler: Saat 8 de Konya, 9 da Ankara, 15 Eskişehir, 19,10 da Ankara ekspresi, 20 de 'ya kadar açıktır. Salı günleri 18 de de Diyarbakır ve Samsun, 15,80 da Adapazarı, Bu trenlerden saat 9 da hareket eden Ankara muhteliti Parartesi, Çarşamıba ve Cuma günleri Haleb ve Musula kadar sefer elmektedir. Geçen Sene Bugün Ne oldu? * a * İngitere İle Amerika arasında askeri bir ittifak yapılacak. * Yunüs balığından korkan 7 çocuk denize döküldü. Sinema ve Tiyatrolar gibi uzamıştı. Şimdi her tarafına ter $ Ş anaı 3 d i N : K decekler, insan xalbinde adi ve yabancı | mızrağının ucu ile araba; BEYOĞLU Şoökendarik di palş Biyerek, Sİyah | e varsa herkese gösterecekler, ve her ni SA eli &ğ .x',:'m"i;; Türk & ve domuz sucuğu yiyerek vi ken de orilara tapacak... Saray d di LÜ A B :::â:” SÖNUDA KUTLR Sonra, sonrada bu neticeyi hh);nf Mizrağın demiri Kifek namlularına | Welek T - nilmemizle birim harırladığı- | dokunarak madeni bir ses çıkarmca, İpek ik aç ve lanı bee | BO ga t , ağ- mg: u.râe d::,g:ı:ğî: ...ıb'ııgkuur muzı söyliyecekler. ker Vanrihin omuzuna dokundu ve gü- şey değildir: Tekerlekler dingillerine Yün kemerini daha kuvvetle sıktı. | Terek arkadaşlarına göz kırptı, öteki aş- | Sümer kadar çamura gömülüyor, ağır araba- | paltosunun yakasını kaldırdı ve başı e- | kerler sırtlarındaki tüfeklere el attılar. | arkazar nan içersinde, kuru ot ve saman yığın- | ğik ilerledi. Yalnız ara sıra dişlerinin | Vânrih hâlâ kolu beygirinin boynunda ları ınııdı.dxü iküçük silâhlar hesa- | 2rasından bir hakaret fırlatmak için ba- | Sareketsiz duruyordu.. Ağzı istihfafla | Sakarya pent kaldırıyordu. bükülmüş ve kalbi bu dünyaya aid her | Asrl ba katılmamak şartile yetmiş tüfek ve Keskin yağmur bir lâhza kesildi. Şim- | seye karşı nefretle, nihayetsir bir nef- TİSTANBUL Ölüm zeplini la Habencra Elmas kaçakçılığı ve Ma. lakalı kadın Altın yağmuru Meşum — gemi Tarzan, Arşın mal alan — ve Es. rarengiz germi Ölümle karşı karşıya ve ve Dişi * Beyaz atlılar #ntikamı Napolyonun metresi Bildirmemiştir bi ğ j mı:;,hf#_,w atlar - pek fena hay- | di gözlerinin önüne Gdikilen çok kalın | retle dolmuştu. AT L YD KUN L p ve ( 3hih vanlar değildi. Büyük, sağlam beaklı | bir sis var. Rüzgâr arabanın etrafında 2 Çeviren: Muzaffer Esen Azak ? Yekan Buseler (Tino İyi bir koşum hayvanı nesline mensup | uluyor, tekerleklerin çubukları arasın- Rossi) ve Göce baskımı olan bu beygirler iyi beslenmek ve iyi | da ötüyor, Vanrihin paltosunun etek. (Sonu yarın) | aetit * Nind Mmezarı ve Pariste i alım istirahat etmek şartile günde kolaylık'ı 'erah z xııh'i İ 10 fersah yol alabilirlerdi. Beygirlerin Ki 5 gaP Ema l ae sahibi Malova civarında bir köy ağası i- HER AKŞAM AERMANE &| KADIKÖY di Varlığının mühim bir kısmını bu hay » ü Hale ? A$K ÜLKESİ varılar teşkil ediyordu. B ÜSKÜDAR: Böyle olduğu halde bile atları mem- ' o ı;eıı : Esirler gemisi nuniyetle Vanrihe bırakıyordu. Çok 'iyatrolar: Ş HALK OPERETİ SALONUNDA j sene evvel muhterem şehir halkının pak büyük rağbetini — kazanan ve kere yalnız on beş gün için — angaje edilen RAKS KRALİÇESİ MELIHA SELMA ve SIDIKA ŞAMiYE AAA Tel : 43776 vatanperper bir adam olduğu için Van- rihin yürekten kopan ricalarını dinler dinlemez değil atlarından, hayatından bile vaz geçmeğe razi olmuştu. Vanrih, gece geç vakıt bu adamım çift Hiğine gelir, yavaşça pencereye vurur- du. Sonra her ikisi seyisi uyandırma- Mak için ayaklarının ucuna basa basa Abıra giderek atları çıkarırlar, arabaya koşarlardı. Daha sonra “ileri marş!., Yazın bu seferler çok kolay yapılır Yordu. Gündüzleri Vanrih çalılıklar a- Tâsında uyuyor ve beygirler çayırda ot- Ba akşam Beşiktaş Suat parkta 3 YILDIZ Porşembe akşamı Bakırköy Miltiyadide 8 YILDIZ en son öperet TURAN TIYATROSUNDA HANIM SUS: Komedi 1 perde dans, düet, solo. Localar i00, her yer 20, paradi 10 kuruştur. Halk sanatkârı Naşld ve arkadaşları Miçe - Pençef variyelesi iki oyun birden: KELEP Çe 3 perde AMAN V Istanbul Radyosu 4 MAYIS — 1938 ÇARŞAMBA 18,30 Fatih halkevi gösterit kolu tarafırı dan bir temsil, 19,15 plâkla dans musikisi, 19,55 Borsa haberleri, 20 Nezihe Uyar ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,45 hava raporu. 20,18 Ö- mer Rıza tarafından arapça söylev, 21 klâ sik TTürk musikisi, Nuri Halil ve arkadaş. ları tarafından (saat ayarı,) 21,45 orkestra 22,15 ajans haberleri, 2,30 plâkla sololar, ©pera ve öperet parçaları, 22,50 son haber ler ve ertesi günün programı, 23 son. BÖÜKREŞ: 19,15 Alman müziği, 20,45 şarkılar, 21, 25 plâk, 21,45 konser, BUDAPEŞTE: 18, piyano konseri, 19 sigan orkestrası 21 salon örkestrası, 22,50 radyo örkestra. sı, 24,10 caz plâkları. BERLİN: 19 plâkla bafif mürik 20,10 - küçük or. kestra, 21 radyo — örkesinası, 22,30 vâlk plâkları, 23,30 hafif müzik. ROMA: 18,15 şarkılı konser, 20,40 hafif müzik, 22 İtalyan şarkıları, 72,30 Berlinden nak. len almanca şarkılar, 23 bando, 24,15 caz. band. ——— ER*UĞRUL SADİ TEK Bu gece LÜLEBUR GAZ halkevinde bü yük müsamere heyet birkaç güne kadar İstanbula dönecektir