Hasan 'İDARE EVİ ». htani Bakasaı klaabet ŞA Tulgrel adrem l bisebel VASDR Yazı işleri telefonu: 23872 idere « 0 <a 1T 2639710 Wlün - “ ABOÖNE ŞARTLAHI ” Pi - Ankara caddesi : 203385 İngilterede bir “halk cephesi,, mi ? ÜYÜK harbi takip eden yıl. lar içinde her — memlekit- te sol cenah rümrelerinin — vaziyeti kuvvetlenmişti . Hattâ — bazı mem- Teketlerde — bunlar iktidamı ele almı- ya bile muvaffak oldular. — Fakat aralarında çıkan tefrika yüzünden 6 neler geçtikçe sağlar galebe çaldı. I- talyada Musolini Roma üzerine yürü- meğe hazırlanırken, dört zümre 806 - yalist biribiriyle mücadele halinde idi. Bu, faşistlik için bür fırsat teşkil etti. Almanyada millt sosyalizm, sosyal de- mokratlar ile komünistler ve demokrat e partiler arasında çıkan ihtilâftan istifa- de etti. Avusturyada da Dolfus böyle bir vaziyetten istifade ederek diktatör- Tüğünü ilân etti. Ve millt sosyalistlik #çin zemini hazırladı. Otoriter rejimler bir taraftan sosyalistlik diğer taraftan ga demokrasi için tehlike halini alınca, Sol ve orta cenah kuvvetler, sağlarae karşı cephe kurmuşlardır. Buna “Halk cephesi,, adı verilmiştir. Halk cephesi Belçikada ve Fransada muvaffak oldu. fapanyada da iktidarı ele almış iken, baricin müdahalesiyle yıkılmak Üzere. dir. İngilterede harpten sonra sol cenah İki defa iktidarı ele almıştır. Fakat parti bunun için hazırlıksız öldüğun - dan Fransada muhafazakârların — önce Heriyo, sonra da Blum hükümetine tatbik ettikleri manevra karşıstında çe- kildi. 1931 senesindenberi İngilterenin mukadderatına “Millt hükümet,, etiketi altında konservatözler hâkimdirler, Konservatör partisinin meclisteki ek. #eriyeti hâlâ kahir olmakla berober, E- denin sna varan harici politika ihtilâfı hükümetinin vaziyetini sarsmış- far. Bu, sol cenah zümrelerde iktidarı tekzar ele almak ümidini uyandırmıştır. Fokat harpten sonra iki defa iktidara geçtiği halde iş başında tutunamıyan İşçi partisinin bunu yalnız başına yapa- bilmesi kolay olmadığından bütün orta ve sol cenah zümrelerin bir areya ge- lerek koyu muhafazakârlara kargı cep- he teşkil etmeleri fikri ortaya atılmış. tır. Yani İngilterede de bir halk cephe- Bi kurulmasına çalışılryor.. Filbokika İngilterenin politika an'a- mesi karşısında bu memlekette kurula- cak bir halk cephesi, başka memleket- lerin halk cephelerine benzemiyecek... Fakat bunu yapabilmek için her şeyden #vvel, başlıca muhalefet partisi olba İşçi partisinin muvaffakıyetini almak Lazımdır. Halbuki bu fikir ileri atılır atılmar, İşçi partisi, resmen buna karşı veziyet almıştır. Parti, başka memleketlerdeki | halk cephesi kombinezonlarının başlıca hususiyetlerini teşkil eden seçim anlaş- | maları yapmıya yanaşmıyor, Liderleri. nin beyanatına bakılacak olursa, kendi kuvvetlerine güvenerek gelecek seçimi Ber- Devamı 4 üncüde Vesika ile yıyecek ünlerine hazırlık İngilterede başladı İngilterede muhtemel bir — harbe karşı hava müdalaası, gaz sığınakları gibi ted- birler alınırken daha ileriye — gidiliyor. Seferberlikte halkın gıda ihtiyacı için bi- le şimdiden kararlar ittihaz ediliyor. Umumi harpte olduğu gibi, halka veri- lecek muayyen ekmek, et, süt gibi gıda- lar için vesika hazırlanmıştır. Harp es- nasında hangi yiyecek ve içeceğin hangi şehirlerden temin olunup nasr! sevkedile- cekleri hakkında plânlar yaprlmıştır. Müstakbel bir harpte şehirler üzerin. deki tehlikenin bilhassa havadan geleceği düşünülerek, tedbirler ona göre alınmış- tır. Son İngiliz - Fransız müzakerelerinde, harp halinde İngilterenin muhtaç ola- cağı gıdanın Fransadan temini hususun- da da görüşülmüştür. Vesika sistemine dönülecek günlerde, halka ekmek ve et gibi maddelerin ne nis bette verileceği de tesbit edilmiş, bu hu- susta halk ve ordu nüfusu ile memleketin istihsalâtı karşılaştırılmıştır. Gıdaların tevzli için İngiltere 15 mmtakaya ayrıl. mış, her mıntakanın teşkilâtt — üzerinde meşgul olunmağa başlanmıştır. Ingiliz mi Kızı! deıılı mi Boöz Baykuş İngilterede Kızilderili bir tablat â- limi ve hayvanların hayatından bahs- eden bir hikâyecl olarak tanman *“Boz Baykuş” geçenlerde ölmlüş ve ö- lümüünden sonra kendisinin aslen İngi- liz mi, yoksa Kızılderili mi olduğu u- zun münakaşalara yol açmıştır. Kızilderili Usanımda “Vaşakona- | sin” (milyonlarca kişinin Boz Bayku- şu) olan bu adam, babasınm İngiliz, fakat annesinin Amerikan yerlisi ol- duğunu söylerdi. Fakat, bugün, onun ı aslından İngiliz olduğunu ve Ameri- kaya giderek, Kızılderililer arasında yerleştiğin! iddia edenler çoktur. Boz Baykuşun İngilizceyi bir İngiliz şive- si ile konuştuğu bu iddialara en kuv- vetli bir dedli! olarak gösteriliyor. îngmerodo yapılan bir üyyam ıunmsmdı. Pmmı pıllmımmıu hava encümeni asbaşkanı Pler Beranje de bulunmuş ve kendisine ağır bombardıman tayyareleri hakkında malümat verilmiş tir. Burada tayyareler filo halinde uçarken görülüyor. Çok sevdiği için Çocuğunu öldürmek üzere olan ana! Londrada garip bir dava görülmüştür: Bir kadımn, 12 yaşındaki oğlunu, tedri- cen öldürmekle itham edilmektedir.. Doktorun iddiası şudur: Kadın, çocuğunu, sıhhatine karşı ih- Çocuk on iki yaşındadır. Fakat gimdi ye kadar mekteba ir. Ala fabenin daha ilk sayfalarmdadır ve harf namıma A B ve C den başkasını-tanrma- maktadır. , Çocuk hemen bütün gününü — yatakta geçirmektedir. Yata yata uyuşuk bir ha- le gelmiş, son derece zayıflamış, yiyecek we içecekten kesilmiştir. Doktor, kendi- sinin, bu halde kalırsa, yakında öleceği- ni söylemekte ve derhal hastaneye kaldı- rılmasını istemektedir. Mahkemede kadma soruyorlar: — Niçin çocuğuna böyle bir hayat ya- şatryorsun? Kadmn: — Öyle yaşamasmı istedim, diye cevap veriyor, Onun, diğer çocuklar gibi büyü- mesini, sokakta oynamasını — istemedim. Kendisini pek fazla seviyordum. Bu süretle, kadın, zavallı çocuğumu, *“pek fazla sevdiği için,, ölüme mahküm | etmiştir... Bugün de, doktor, çocuk hastaneye kal- dırılaın dediği azman evvelâ kabul etme- miş, sonra, iki doktor muayene edip ayni tavsiyede bulunurlarsa, çocuğun — hasta- neye kaldırılmasma razı olacağını söyle- miştir. “Sekiz kaşık uyku ilâcı veriniz !,, Londrada zengin bir kadın, telefonda bir sözün yanlış anlaşılmasına kurban gitti © oabaakacÖbmşer — İş ah shr shrd shr Londrada zengin bir ihtiyar kadının ölümü büyük bir dedikodu uyandırmış. tıri Ledi Ramkeylur bir yanlışlığa kur- ban gitmiştir. Esasen hasta olan bu ka- dının ölümünü çabuklaştıran, bir tele- fon muhaveresidir: Kadın, uykusuzluktan — mustariptir. Akşam yattığı halde, gece yarısına ka- dar uyuyamamıştır. Bunun - üzerine, bastabakıcı doktora telefon ediyor ve ne yapmak lâzım geldiğini soruyor. Doktor, hastaya uyku ilâcı verilme- sini söylüyor. Esasen kadına bu ilâçtan verilmektedir, Fukat doktor bu sefer 8 damla yerine sekiz kahve kaşığı ve. rilmesini s#öylüyor, Hakikaten öyle mi söylüyor, yoksa hastabakıcı kadın muı Öyle anlıyor?, Burası ka'iyetle malüm değildir. Hastaya bakan kadın : — Gece telefonu açtım, sordum. 8 kaşık dedi, diyor İyice anladığımı bili- yorum. Diğer taraftan doktor: — Ben sekiz damla dedimdi, diyor. Kadının yanılmış olması muhtemel- dir. Çünkü, iki gündenberi uyuyama- mış olduğu için, sersem bir haldedir , Sonra diğer ilâçları Hep kaşıkla verdiği için bunu da kaşık onlamış olebilir. Doktorun da yanılmış olacağı ihtimal. den uzak değildir. Çünkü, o gece onun da karısı ölüm balinde hastadır. Zihninin başka bir düşünce ile meş- gul olduğu o-anda, telefon ederken, damla yerine kaşık demiş olabilir. Ne doktor söylediklerini, ne de has. tabakıcı kadın işittiklerini tabii isbat e- demiyorlar.. Fokat, ölünün ailesi kim- seden şikâyetçi olmadığını bildirmiş - tir . ZI NTTNİSEEETNENDELENNNEA LA V KAT DUĞAEN N KENE CTT MEZEE Rasgele Eşak aklı ARİP, garip olduğu kadar da gül- dürücü ve düşündürücü bir ha- ber. Erzurumun Hmıs kazası çobanları, ayaklarından — zincirle bağlı bir kurdu meydana bırakarak, köpeklerini salryer- mişler. İstedikleri köpeklerden hangisinin kurda hücum edeceğini anlamakmış. Köpeklerden hiçbiri kurda saldırmamış. Bunu hayretler içinde seyrettikleri bir sırada meydanda başt boş dolaşan imam Hasanın eseği kulaklarını dikmiş ve hiç beklenmiyen bir harekette bulunmuş.. Saldırmış kurda... Kahkahalar içinde koşularak kurt, & şeğin tekmeleri altında ezilmekten kur- tarılmış. Maksadın kurdun - öldürülmesinde ol- madığı, sırf çobanların eğlenmek ihtiya- cında bulunduğunu ne bilsin zavallı e- gek! Eşek aklı... Köpeklerin — saldırmayışları bu İnce farkı sexzmiş olmalarından ileri gelecek. Ne de olsa köpek könek, eşek de eşektir. * sÖOn iştir oldul,, Şişlide, sevdiği genç kızı, on yerinden bıçaklıyarak öldüren yaşlı Ermeni; ken- disile konuşan gazetecilere: — Ne yapayım, bir iştir oldu! - demiş. Sevdiğini bir yerinden yaralryarak öl. dürmüş bulunsaydı haydi diyelim ki “bir iştir oldu!,, demesine cevaz verilsin. Bu- na: “Ön iştir oldu!,, - demesi icap etmez miy di? * Çekilen çeklilene Bir dost gazete — okuyordu; bir ara- lik durdu; — yanımndaki, — dünya hâdi- selerini gazete sayfalarından değil, kulak. tan takip edon arkadaşına haber verdi: — Milletler cemiyetinden Avenol da çekiliyormuş! Avenolun cemiyet umum?f kâtibi oldu- Bunu bilmedikten başka — onu bir devlet sanan ötekisi: — Desen e ki çekilen çekilene! - diye cevap verdi. HABER İstanbulun en çok satılan hakik? akşanı gazelesidir. İlanlarını HABER'e verenler kâr ederler. KURUN Gazeteciden fotoğraf sadakati istenebilirmi? HASAN Kumçayı “gazetcol pireyi dave, deveyi plre yapan bir — sanalkâr mıdır?,, mevrtu üzerinde yapılan bir anket müna- sebetile fikrini yazarak gazeleciden hâdi- seler karşısında bir fotoğraf sadakati isti. venlere cevap veriyor ve diyor kiz Gazeteci bidiseleri göstermek için tıpkı bir ayna, bir fotoğraf makinesi gibi hare- ket edebilir mi? Her ayna eşyayı ayni şe- kilde gösterir. Pek ehemmiyetsiz farklar ile her fotoğraf da öyledir. Halbuki hâdi. seleci biribirine tamamen benzer şekilde tesbit ve tasvir eden iki gazeteci, iki sanat- kâr görülebilir mi? Bir gazetecinin vazifesi başkasına git olan sözleri naklederken bir zabıt kâtibi gibi duyduğunu kaydelmekten Abaret olduğu halde bu sözler erasında lü- zumsuz gördüklerini çıkarması, yahut me- selâ bir mülâkatçının asıl maksadını teba- rüz ettirmek için sözler arasına kendisin- den bir kelime veya İşaret ilâve etmesi bi. le gareteciyi ayna veya fotoğraf makinesi olmaktan uzaklaştırmaz mı? Kafa ile gözler, bir fotoğraf makinesine benzetilse bile göz ile görülen eşyadan ve hâdiselerden insanın bayalinde — teşekkül eden şekiller adama, şahsa göre — değişir. Herkesin dikkati eşyanın ve — bidiselerin büşka başka noktaları üzerinde — durur ve ancak o noktalar üzerindeki tahassüslerini sapteder. Bu tahassürler — üzerine bin bir türlü âmiller tesir tcra ettiği için bu görüş leri ve tahassüsleri kalem — ile tesbit ve tasvir etmek güretlle ortaya çıkan eser- ler de buşka başka olur, Şu halde: — Gazeteci hir ayna, bir fotoğraf gibi her şeyi olduğu gibi görmeli ve gösterme. lidir, Dernek insan bilkatinin — kabiliyeti. ne göre İmkânsız olan bir şeyi — islemek değil midir? Bir gazeteciden İstenecek şey gördükle rini, düşündüklerini, duygularını samimt olarak ifadeden ibarettir. Hâdiselere can- dan dikkat etmek ve samimi olmak: İşte bir gazetecinin vazifesi ancak bu imkân bududuna münhasırdır. Samim! olan ga. zetecl ne pireyi deve, ne de deveyi pire yapmış olmaz. Deveyi deve, pireyi pire o- larak göstermiş olur. Fakat bazan — pireyi pire, deveyi deve olarak — göztermek lcl,ıı pireyi deve yapmaktan başka çare yöktur. Zira yerinde olan mübalüiğa hekikatin:0l- duğu gibi Hadesi için bazan — zarari olan bir vasıtadan başka bir şey — değildir. Ba gazeteciliğin sanat tarafıdır; bir de gazete ciliğin sanatkârlık tarafı — vardır. Bu da yazmak için günün hâdiselerini intihap e- derken seçmek meselesidir. Bu noktadan bir gazeteci bazan dünya hâdiselerine nis- betle pire mahiyetinde olan bir hâdiseyi de okuyucularına göstermek için — sanat mikroskopu altına alır. O hidisenin ma. hiyetini o mikroskop altında gördüğü şe- killere göre çizer. Bu pireyi — deve yap- maktır. Zahirde pire olan © hâdise karak. teristik vasıfları itibarile mühim — olduğu #çin deve yapılır. Fakat fennt hakikatleri aramaktan başka bir maksadı olmıyan bü- yük bir Alimin, elindeki hördebin ile mik. roskoplar üzerinde yıllarca — tetkikler ya. pan bir fen adamının — yaptığı da - başka noktadan olmakla beraber - bir sanafkâr gazetecinin yaptığından başka bir şey mi. dir? Hülâca söz ile — görülmiyen cisim lere pertevsiz ile bakmak ne ise bir haki- kati tebarüz ettirmek İçin yerinde olan mü balâğa da odur. CUMHURİYET 60 milyon nüfuslu Balkan bırlığı Y UNUS Nadi yazıyor: Balkan Antantı manzumesinin — büyük devletlerce daha İlk teşekkâlü anından iti- baren hoş görülmemiş olması — bu antatı vücude getiren Balkanlı milletlerin hare- ketlerindeki isabetin en kuvvetli ve en söz götürmez delilini teşkil etmiştir. Cünkü bu suretla icabında oynanabilecek aletler ortadan kaldırılmış oluyordu, ve Balkanlı lar çevrelerinin mukadderatını kendi elle rine almış bulunuyorlardı. Şimdi dünya hâdiselerinin yeni imkişaf ları önünde Balkan Antantı ilk merhale. sindeki muvaffakiyetli — harekelini ikinci bir merhale fle ikmal etmek vaziyeti karşı- sında bulunuyor: Balkanlıların, daha doğ- vu ifade ile Balkanlı — müttefikler man. zümesi varlığının kime karşı olursa olsun yekvücut olarak müdafaası, Bu çok canlt vaziyet ve zaruretin tebarüzile onun Bal. kanlarda elddiyetle gözönüne — alınmağa başlamış olmasıdır ki şimdi bazı sinirlere dökunüyor. Balkanlılar aralarındaki anlaş- mayı böyle ulvt bir Htlhat haline soktuk. Tarı zaman kimseye tecevür keedini takip etmiyecekleri için karşımızda kaşlarını ça tarak çehresini buruşturan axabi hirçinlir Bin manası yoktur, ve o hırçınlık — geçlel bir şeydir, ki hususile Balkan — antantının BEr Devamı 4 üncüde