— zmsw z OUU Tıpkı bir roman Bir hayduîiun hayatı Bm. Remziye Fikrinin anlattıkları 3 GÜN EVVELKİ SAYIMIZDAN MABAAD » Evet, ben Mahmut Nedimin te- ve hükümranlığı altında idim. Gene leyim. Gene öyle kalacağım. Bile bile ve istiye isliye. Mis Stelansan, bütün hamiline mahsus aksiyonlarını, ta erini Mahmut Ne- dime kaptırdığını anladığı — gün çılgına dönmüştü. O akşam bana geldi. — Altesim! dedim. Bugün Stefansanı Modada gördüm. Kadını — âdeta çılgına döndürdün. Bir kahkaha savurdu: şimdi akıllan: ylemez miyim? Siz kadınlar böylesiniz. Dimağlarınız te- neke huniye, keseleriniz kalbura benzer. Onun için kafalarınızda akıl, fikir, man- tık, makul şey — bulunmaz, Ne girerse hünlden içinize, içinizden — küvete akip gider, Hünisi en dar olanımız da ise akıl değil ukalâlık vardır, o da bir gün sızıve- rir. Mis Stefansan da hunisiz olsaydı âk- İr başında kalır ve şimdi — kalburlanınca çılgına dönmezdi. Haberin var mı? Ben Faika hanıme- fendiyi de kalburlamak üzereyim. Tani- madın mı? Hani ben ona âşık o bana bu- Taşık! Ne gülüyorsun? Heltanf ailesinden Faize hanımı ne çabuk — unuttun. Trab- hustaki emlâkini satmak için bana vekâ- Tet verdi. Nasıl kalbürlayacağımı arılama dım mü? Azıcık zokâ yahul Dedim ya sen de huni kafalılardan birisisin. Vekâleti aldım. Bu hafta Trablusa, BanİYG_ Ki- deceğim. Satıp savacağım. Roma I.—tıkş- metini gösterin Parise yol kıracağım. Bir kaç yüzer İira verdikten sonra nasıl olsa bir otel direktörü, iki kâtip bulurum. O- radan gideceğim gün Faika hanım efen- diye bir telgraf çekeceğim: (Sizin tak- Tiriniz olmayınca para almamıyor, he- men celiniz! diyeceğim. *Müthiş adam! Böyle yaptı. Faika ha- nrmelendi. şişman gövdesini sallıyarak bevindi. yelperek gitti. Daha ötele iner in mez, direktör yanma sokulmuş, sam'xi bir eda ile: — Amari madam! demiş, dikkat ediniz. Ben Mahmut Nadir beyin sadık bendesi. yim Mahmut beyi casus diye yakaladı- lar, nereye götürdükleri belli değil. Ro> maya dediler ama, bana kalırsa zavallı- 'yı Habeşistana sürdüler. Faikada şafak atmağa meydan kalma- mış. Enteilicens servisin adamları gel- mişler kadırı alıp götürmüşler. u'l—:mlîk alım satımı bahanesile wsusluk) etmeğe gelmiş diye dokuz ay anasından emdiği süt burnundan fitil fitil gelmişti. Maldan da vazgeçmiş mülkten de — paradan da. Canmnr kurtarıp kapağı Beyruta atmış Fakat bu oyunun Mahmut Nadir tara« fından oynandığını bir türlü akıl edeme- tmiş. Daha geçenlere kadar, bana her haf- ta mektup yazar (aman, rica ederim, zâ- Vallr Mahmut Nadir benim yüzümden felâkete uğradı, öldü mü sağ mı?) diye sorup dururdu. Bu, bizlerden daha huni kafalı çıktı. Hem huni kafalı hem kalbur keseli. Bir gün Altese sordum: — Allaha 1smarladık amca! a — Güle güle Ferid.. Annent selâm söyle. — Töşekkür ederim. yordu. Akasya ağacının gölgel kenarlardan aldığı ışıklarla parıldarken, demir parmaklık'ı kapısı açıldı. İrfan paşa z — Benim de hatırı sayılır beş on pa- var, beni de niçin kalburlamıyor- ? Çılfwk ciddi ve samimi cevap verdi: —. Senin bütün mevcudiyetini ka!bıır; on parana ne ihtiyacım var? ıcîjnmmbıeışn tek arkadaşmmısın. Şu koca dünya içinde senden başka kimsem yok. | Seni de Kkaybedersem ölürüm. Halbuki | ben huni kafalıların - ki erkek olanlarına ökür kafalr der * ve kalbur — keselilerin | sayesinde yaşamak isterim. qğ:'ıîr:ir hükümdarın tek, sadık tebe- ası olmaktan vazgeçehilir miyim? ö Burada bulunduğu zamanlar çok iyi yaşardı. fakat bir noktaya pek — dikkat ed;rdi: Göze çarpacak derecede isrâf et- memek. — #İsraf ve lüks göze — çarparsa tehlike çıngırağı çalmış demek,, derdi. Hayatını “resmen namuslu., bir adam sılatile ge- çirmeğe ehemmiyet verirdi. Onu ömrün- de bir kişi çok yıldırmıştı. İ!k ve son ta- kip eden komiser, Onu da Hrisantos e- liyle temizletince rahat etti. Mahmut Nadir bu pâraları ne yapar? Onu ban de bilmiyorum. Çünkü henüz kendisi de bilmiyor. Bilse mutlaka bana söyler. Yalnız bir gün dedi ki: — Bu çekirgelik söna kâdar- sürmez. Birgün haritada ele düşmek de — vardır. Halbuki ben milyoner olmak ve ondan sonra dipdiri gebgenç bir ihtiyarlık haya- tr sürmek isterim, — Tabif o gün sen de artık tastamam 'benim olursun. — Bunlarla milyoner olmak kabil mi? — Çok kabil. Bir piâım var. Şinidi iyi bir zengin olacağım. Avrupaya kurulaca- iım. Bu servetimi ortaya dökeceğim. Bü- tün huni kafalılar, öküz kafalılar, elek- keseliler, kalbur keseliler etrafıma üşüşe- cekler. Eşref. saati * gelir gelmez (garbi Haytamanya mımtakası radyum maden- leri işletme şirketi)ni kuracağım. Hisse olacağım. — Haytamanya nerede. — Nerede olduğunu ben de bilmem! — Sahi mi? tuhaf! — Hiç tuhaf değil. — Avrupada öyle sersemler vardır ki bir takım hodbin diplomatlardan daha kakavandırlar, Bir kendi kendilerine itimatları yoktur. İ- yanmamaları için sebeb yok. Sa(r.ı mü, köşk mü, konak Mi görecekler. Şirketi kurmak için ne avuç dolusu paralar h:ır; cadığımı görecekler, inanmaz olurlar mı? dahası var, Sosyalist sendikasını da bu işe inandıracağım. Onlara elli “'f"_"' bin lira vereceğim; bana değerli, iş bilir ame- lebaşı ve amele lâzım, hemen Hm-wmn yaya göndereceğim. Şu verdiğim para yol masrafı ve avanstır. Fakat bu avans- ları ancak işe başladıklarından üç sene sonra ve aylıklarından yüzde yarım kes- mek suretile ödiyecekler. Ği Diyeceğim, kakavanlar hem ıennecşk hem inanacak. Vereceğim paranın yüzde ellisi ile işçiler yola 'çıkaa—k._) — Fakat nereye Bi ? .. Ilîlae- bileyim ben? Nereye ıstelase gitsinler. O taraflarını henüz düşünme Bant dökuzu geçl- 'ÜNES, ufukta oldukça :—"îk”ıı:dâ:,ği havuzda sular, bahçenin Üst kısmt köşküne daha O Bgü- belli iki adam HABER — Aksam postast . Fransız zabıtası caniılerin en tehlikelilerile Çarpışıyor Silâh ticaretinde dolamndırıcılık! Devletlere işe yaramaz harpmalze- mesi satan çeteler türemiş işi bilen ve müşterilere vaziyeti Ihbar eden genç bir kadın esrarengiz bir surette öldürüldü Öldürülen Jorjet Bir Fransız mecmuasında gördü müz dikkate değer polis Yröportajını naklediyoruz: Gece yarısına tam bir çeyrek var, Polis müfettişi Luvak tarafından U- niversal - Dansing barma davet edil- dim, Müfettiş tahkikatla meşgul.. Bar da çalışan Jorjet Adriyen Radon is- minde bir genç kızı (müşterilerin dans tekliflerini kabul mecburiyetinde bu- l n odanalar sayıamca, para alan kızlardan birini) enve köküne bir kurşun sıkarak öldürmüşler, Cesodi, direktörlük dairesinin bir köşesinde yere serili olarak bulunmuş.. Bar 500 metre uzunluğunda koca bir yer.. Yüksek iskemlelerinde 500 kişi tezgâha kollarını dayayarak içki içebilir. İşte bu koca binanın içerisin- de,müfettiş yalnız başma ayakta du- ruyor; bana izshat vermeden — evvel elindeki bir bardak maden suyunu bir hamlede gövdeye indirdi, gonra söze başladı: “— Bu dansösü öldürdüklerinden şüphelendiğim birkaç kişi var, Bvve- dü Bevuska isminde bir adamdan şüp heleniyorum; Bu, Tazın eski aşığıdır. Kız kendisine yüz vermemiş.. Bu adam cinayeti tamamile inkâr ediyor. Sonra Josef Dank isminde birisi var; dans salonunda kontroluk vazifesi gören bir genç.. Cinayeti itiraf ediyor, fakat dim. İşte bunu da görenler hisse senetle- rine aç kedi ciğere saldırır gibi saldıra- saklar, — Mabaadi yarın — HABDERİN BDEN) TEFRİKASI: 55 Yazan; Hasan Ras.m Us — Bize adresini bildirebilir misin? PaTa, bu iliraftaki samimiyet beni itirafın doğruluğundan şüpkelendiriyor.. —E'n son olarak Tarolba denilen bir adam- dan da şüphe ediyorum. Bu adam son günlerde, insan öldürmekten Rhiç çe- Kinmiyen Birçok şüpheli adamlarile sabıla tarihinde yeni görülen bir mes lekte çalışan serseridir. Bu yeni mes- leğe silâk tioareti suretile dolandırı. otlak ismini verebiliriz.,, üfettişle beraber bardan çıklık. Olövr üoayinama yölü” Üülrüüli gittik. Müfettişin burdaki tahkikatı Üüç saatten daha az sürmüştü., Bu kı- sa müddet müfettişe yukarıda anlat- tığı şüpheliler listesini hazırlamağa kâfi gelmişti. Fakat teftişin bu üç sa- atte yaptığı iş bu kadar da değildi. Birçok ecnebi polislere telgraflar yaz- rarş, bazı sualler sormuştu. Yabancı hükümetllerden gelen telgrallar Polis dairesinde bir hayli bekledik. Göecenin saat ikisinde yazılan telgraf- lara ilk cevap geldi, Müfettiş adamla- rını etrafıma topladı: — (xxx) hükümeti polis öldürülen dansözü tanıyormuş. Beni dinleyiniz: *“Jörjet Radon burada casusluk suçile miahküm olmuştur. Arkadaşlarını ha- ber vermek suretile poliae yardım et- tiğinden affedilmiştir. Kızın ihbar ot- tiği casuslar arasmda Ronal Dank is- minde birisi var, bu adam kurşuna di- zilmiştir. Jorjeti öldürdüğünü — itiraf eden Jozef Dank bu kurşuna dizilen YABANCI — Elbette var.. — Onlar neredeler? DİLLERE-(NAKLİ casusun kardeşi olabilir. Tafsilâtlı rapor gönderilmek üzeredir..,, Fikrimi söyledim: — Bence mesele açık.. Jozef Dank kurşuna dizilen kardeşinin intikamı- nı almak için kardeşini ele veren dan- sözü bir kurşunda yere sermiştir. Müfettiş cevap vermek üzere ağzı- nt açarken kendisine ikinci bir telgraf getirdiler. Bu telgraf başka bir devlet polisindendi, *“Bevnska, Jorjetle evli olmadığı halde karı koca gibi yaşıyorlardı. Bu- radâ üç ay oturdular, Erkek, metre- sini öldürmeğe teşebbüs etti. Bunun üzerine her ikisi hudut dışarısına çı- karıldılar. Tafsilât sonra., , Artık ağzımı bile açmadım. Ben de Luvak ve maiyeti gibi yapttm, bekle- dim. Silâh ticareti vesilesile dolandı- rıcılık yapan Tarolbanın getirilmesini bekledim. Tam otuz polis bu adamı gece yarısındanberi Parisin her tara- fında aramakla meşguldü. Polis müfettişini odasındaki hava, Pİpo, sigara, dumanları yüzünden to- neffüs edilmez bir hale gelmişti. Ni- hayet meşhur — dolandırıcıyı — içeriye Betirdiler, Saat tam dörttü. Dolandırıcı, maktul kadını tanımmıyor ! 'Tarolba geniş omuzlu, kuvvetli ba- zulu. sağlam bir adam.. Bir koltuk meyhanesinde içerken yakalamışlar, içeri girer girmez şapkasmı çıkardı. Bir iskemle üzerine attı. a — Bonjur müfettiş.. Beni istemiş- sin geldim.. Hem de adamlarınım elin- de ne tevkif müzekkeresi vardı, ne de celbname,. Fakat böyle alduğu halde dahi davete icabet ettim. Fakat unut- mayınız ki ben buraya olsa olsa şahit olarak getirilmiş bulunuyorum. Bana ona göre muamele olunmasını isterim, Müfettiş ona üzerine şapkasımnı attı. ği iskemloyi gösterdi: — Oradan şapkanı al ve otur. Şim. di adamlarım urkadaşlarından - birini buraya getirecekler, İki eski arkadaş gibi konuşalım. e bakalım Univer sal - Dansing barındaki dansöz kızlar« dan Jorjet Radonu niçin öldürdün ve yahut da kime öldürttün? Şahit bıyık altından güldü. — Beni bunun için mi rahatsiz et- tiniz? O halde izin veriniz de çekilip gideyim. Jorjet mi? Nasıl demiştiniz? — Jorjet - Adriyen - Radon, - eski bir casus.. Silâh ticareti yölile dolan. dırıcılık yapanlarla beraber çalışmış.; Bu iş senin işin dostum.. Bu kızda Bö- nin kumpanyanda çalışmış olmasın? Mer- Devamı İi iİncide HAKKI ( MAHFUZDUR Murad ağa, göz ucile köşkü gösterdi: — Tçerdeler. — Kimler var? — Anası var. Suad beyin oğlu var, Bir de Selim bey vardır ama o da işindedir. *«— Sen şimdi Suad beyin bulunduğu yeri öğrenmiyecek mi. sin bize? — Bilirse anası bilir. Ona sorun. — Sen sörsan daha iyi ulur. he kadar adırı atmadıkları yabancılıkl ğ döşen- içeriye girerek, tarhlardan geçtiler. Bahwmıî::'uı;”'m İi Miş dar yolundan ilerliyerek kamaryenin ”;_m_ önceya Ka dar geldiler. Bahçede kimseler yoktu. Ön atka tarafına dü- dâr çiçeklerile uğraşan Murad ağa, bahçenin Ka layi G6 sen odasına çekilmiş, kapı önüne attığı bir isi Yorgunluğunu çıkarıyordu. L Bahçede dolaşan yabancılar keyfini kaçırdı. AYi rak onlara doğru ilerledi. — Kimi arıyorsunuz? — Burası İrfan paşa köşkü mü? —Evet.. — Suad beyi görmek istiyoruz. Murad ağa nasırlaşmış ve buruşuk farı üstünden geçirerek cevap verdi — Suad bey evde yok. Göztepede.. parmaklarmı gür biyık- —— Bilmiyörum adresini. —— Bilen kimse yok mu”? Murad ağa yabancı adamlarm telâşlı hallerinden şüphelen- mişti: — Ne yapacaksınız Suad beyi? — Görmemiz lâzım. — İyi ama niçin göreceksiniz? Yabaner adamlardan birisi, Murad ağanm bu sualinden kız- mış göründü: — Elbette lâzımı ki istiyoruz, Sen bize adresini öğren o kadar, Murad ağa, hiç beklemediği bu ifade kargısında azıcık durakladı. Sonra, canmım sıkıldığını kendisi de gizliyemedi: —- Sebebini bildirmeden öğrenemem, Suad bey istirahate — Benim işim var. İşte köşk. Kapıdan seslenin, size hiz. metçilerden biri cevap verir. İstediğinizi öğrenirsiniz. Murad ağa cümlesini bitirir bitirmez Reriyo dönmüş ve oda- sıma doğrulmuştu. Yabancı adamlardan esmer ve uzun boylu- su kolundan yakaladı: — Babelık, dedi. Kızma.. Elbette öğrenmek istediğimiz bir gey var ki buraya kadar geldik. Sen bize Sund beyin evden ne zaman gittiğini tekrar söyle bakalım, — İki gün evvel gitti. — © gündenberi hiç gelmedi mi? — Hayır.. O kolay kolay gidip gelemez, Iki gözü de görmez tavallının. Zannedersem yarın Selim bey gidip alıp getirecek, — Suad bey eyli midir? — Evot.. — Karısı nerede?