18 NİSAN — 1938 SİNEMA v" MODA | HoLİiVYVUD Modaya hâkim “Be1,, modası sinema payıtahtında bir ihtiras halini aldı YUADT EGTMA UTT 1 eryuzunun KONT lan örne” butum alıyorlar ve A vt BÜ aai ) Yeni modalar Paristen çıkar, — uradan dünyaya yayılırdı. Bugün Parisin moda sahasındaki nüfuzu azalm.;tır. Filmlerde | Tası gördüğümüz elbiselerle “Amerikan moda sı,.nın yeryüzüne hâkim olmağa haşladı- Bi inkâr edemeyiz. Vakla' Amtrikalı erziler moda sahasında yeni bir sislem yaratmıyorlar Fakat başke milletlerden, bilhas: aldıkları biçimle- ri Tıyorl iliği aldığfın gündenberi Amerika modası da dünyanın her tarafına — yayıldı. A- vustraly arında yaşıyan genç kadın Holandadaki esnaf karısı, kihar İngiliz kızı, hepsi Amerikan filmlerinde gördük- leri yıldızlar gibi giyinmeğe çalışıyorlar. Halk tabakaları için, sinema canlı bir te olmuşstur. Yeryüzünün bütün ka- nları elbiseleri, şapkaları — saçları içi sin>mardan örnek alıyorlar. Sinema buzü propaganda vasıtala- idir. Modanın cereyan: iyette olan ht biçimlerin zuhuruna seheb — olmuşlur Sinema için çok favdalı olan bu ethiseler havatta masrafa yol — açıyor. Kadınlar Bilm çevrilirken giyilen hir elbiseyle gün ta civilen elhise arasında fark noktasını kol, kolay ı'L'I'Jl""'ıi orlar. Sıman Simonun vahut Ka rol Lomhardın elbiselerini kendi muhit- lerine uydurmadan aynen kopye ediyor lar. çöreee öenecerereesecAmEERETRELALENAE f “Ben” Amerikada al- j yürüdü, Sinema yıl. ; arından — Katerin ! Aldiridge'nin omu . ? sundaki enn'i bone dik î i kat edin! Aaeae ae rereeemersereeeracerER elUwscse A, nwr= fitmlerinde gördükleri yıldız!mn gibi giyinmeye galışı, Der UC ikân fim sanatinin dünyada birin.. Jan Parke*, tekrar ifrata göt Gaus FN ETEEA ASAT K GNG şapkaları için sinema yorlar, grany MTRRT YU AUNU Kenkii tilmier sınemada — çoğalmağa naşladı.. Bu filmler, sinemanın adın mo- < üzerindeki rekabetsiz hâkimi daha kuvvetlendiriyor. AÂmeri kuvvetlidir. birkat nn teknik vasıtaları çok Valter Vagnerin son filmi rer * teferrüatına kadar sinemaca pt biteceğini isbat etti. Kısa etekler R Paris modâsı tekrat eteklerin Itmağa başladı. Holivat bu bafifçe modayı kimiyelini (6 'dü. tekrar roblarını dizleri kısalttılar Darma kıyaleti hoşlanan y ızlar saçlarını kıvırmıyorlar el "l"’"-'*d'? '"PM;:L-:; azaldı r ıî:ı)c"??xııı?l:î'ı ehemmiyetli bir ihtilâl oldu denilel HABER — Aksam nostası be Vityen Bovn, mücevher takmanın, ka lın kaşlar ve koyu boyanmış trnaklar ı î | Geyl Patrik Amı anın en yeni YW- | d andandır. Huvay modasına göre çiçek gerdanlıklar - takmayı Holivuda vaymıştır bir boykot başlamıştır. Büu harekette Ja- pon »- ÂAmerika rekabetinden doğan bir milliyetperverlik tesiri de görmek müm- kündür. Fakat muhakkak olan bir nokta Çok ince tire çorap Artık yıldız giyiyorlar. ek taşıma Holivudda iptilâ halinde Hemen bütün yıldızlar Havay göre parlak çiçeklerden verdan lıklar takıyorlar. Mücevherat takmak modası yeni - haş- tan canlanıyor. Moda yaratan yıldırlar 'ak elmas. ılatı yar: dan Vitney Bavn, arajarın: larla süslü madalyonlar —tal altın zincir gerdan! soktu. Yeni makyajlar Elbise modalarında — Parl: rekabeti mevcuttur. Fakat mı sunda bütün dünya Holivutun emirlerine itirazsız itaat eder. Uzak diyarlara mah- | sus renkler, meselâ kırmızı — düzgünler 1937 de çok İtibarda idi. Fakat bugün ar- tık dolablara tıkıldı. Kokulu pudralar da Kkullanılmiyor. Renkler daha hafifleşti... İnce ve kalemle çizilmiş kaşlar da eski kıymetini kaybetti. Buzün — stüdyolarda kasları kazımmamış, tabif kaşlr yıldızlar aranryor ve kolav kol ç. Pudralar ve düzgünlerin hafiflenişine, açılmasına mukabil tırnak boyaları ko- yulasıyor. Gayet köyü kırmızı ile siyah arâsı köyu bir renk koyu renkli tırnak modasirir y H yata soktu, Ben 17 inci çok makbul idi. Sonra kayboldu şuni benler tekrar canlarıdı. lerinin altına, üst dudaklarının üstüne yahut amuzlarına ben koyduruyorlar. Alis Fay, Norma Şerer, Beti Grabi bu modayı yantılar. Ben modası Holiy da Adeta bir ihtiras halini aldı. Meneks rengi, yakut rengi benler, en çok makbul olanlarıdır. Yildızlar, Istanbulun en çok satılan hakı gezelesidir. İlânlarır. akşam HABER'e verenler kâr ederler. arı yeniden moda haline |! t Japon hikâyesii Fransızca Vu meecmuasında oku. duk: Çin - Japon harbinde kan gövdeyi ötürüyor.Seyyar hastaneye, bir sed. ye Üstünde Japon albayr Yimamata | Kaderateyi getirdilen Albay bir obüs | parçasıyla başından yaralanmiıştı. İ Operatör binbaşı derhal ameliyata I başladı: kolonelin kafatasını üst ta- dan keserek bir kapak gibi açtı | yı bir kenara koyduktan son- ra beyni de çıkarTp asid fenikli bir va. zo içine bıraktı. Şimdi rahat rahat a. ta devam edecekti. Fakat tam ada bir erkânıharb zabiti içeri i isterim. sasından sordu: — Hayrola? —— Harpteki kahramanlığınızdan 1 ettiniz. Artık generalsi. niz. Albay ayağa kalktı, kafatasiı kemi. ğini k başımım üstüne yerleştirdi ve dışarı çıkmağa davrandı. atör telâşla haykırdı: yapıyorsunuz? Beyninizi w Albay sükünetle cevab verdi: — Zarar yok, Artık ona ihtiyacım kalmadı, generat oldum! Üç gözlük Nüktedan göz doktoru, hastasına ye etti: — İki gözlük kullanmanız daha iyi Biri yakm, diğeri uzak için... Gülümseyerek ilâve etti: — Hattâ ben üç gözlük kullanırım, Üçü ünü, kaybettiğim iki pgözlüğü ararken kullanırım! Sinek rdağının — içinde bir , gayet ustalıklı bir sinek yra garsonü çağ t ü ne rezalet! Biranın içinde &İ- Hok-çıktı. Dikkat etmek yok mu? Si. zi gikâyet edeceğim. Birahanenizi ka- patacağım. Garson meseleyi örtbas etmeye ça. lışti ve nihayot Leviyi yatıstırdı. Si. nek çıkan bira yerine ve parasız ola- rak bir başka bira getirmeye gitti. Levi birasmı beklerken yanıbaşın - daki masada oturan biri gelerek ken. di: tanıtt: — Ben Samuel... Sineğin işi bittiy. se buna vermenizi rica edeceğim. Hâkim — Üç sene evvel gena par: dösü hırsızlığından mahküm olmuşsu nNZ, Mazmun — Na yapayım efendim. Bir pardösü üç seneden daha fazla gi- yilemez yaf Fransız karikatürü —— — Epey tatıflamışsımız. —Yakında yızünüzü terazinin iBreli tarafına çe. virip kendi kendinize tartılabileceksi- Miz, — Köpoği beraber getirmemeliydin. Kemik görünce dayanamıyor. mema rejisörü — Bu adam senar. yoyu okumamış, Timsaah onu baş ta- dafından değil, ayaklarından yakalı- yacaktı! AMERİKADA Kaptocı — M, Con T8 üncü katta 2816 numarada... Fakat asansör bo. zuk, — Ya, vah vah! Kendisini bugün görecektik ama, şimdiden yola çıkar. sak randevuya yarın yetişebiliriz. Portakal Üçük Selma kan kırmızı portakalı ilk defa görmüştü. Hayretle bağırdı: —- A! Salçalı portakal da hiç gör. memiştim! Ev kadını İki genç kadın arasında: — Yemek pişirmesini eskiden hiç bil- mezdim, Kocam seyahate çıktığı za - man kendi kendime öğrendim. — Kocanız döndüğü zaâaman ne de. di? — Hiçbir gey demedi, hemen ertesi gün tekrar sevahate çıktı. Sebep Hâkim — Davacıyı sopayla döğ. müşsünüz, nedon? — Çünkü yol asfalttı. — Bunun hâdiseyle münasebeti ne? — Münasebeti şu: sokak asfaltlı ol- masaydı yerde taş bulmam kabildi, o zaman sonava müracaat etmezdim. Şalyapin Geçenlerde ölen büvlük epzera artis- U Şalyapin gençliğinde, tıpkı Maksim Gorki gibi, gayet serseriyane bir ha- yat geçirdi. Bir gün Gorki ile bera- ber dolaşırlarken, küçük bir kasaba. nm tiyatrosunda koro için artist aran- diğinâ dair ilân görerek tiyatroya tmüracaat ettiler. Üstünkörü bir ses tecrübesi yapıldı ve... Şalyapin sesi taganniye müsati olmadığı kaydiyle kabul edilmedi. Gorki ise kabul edil. Â yanlışlık — Bayan, yanlışlık olmuş — galiba. Üçüncü mevki biletiyle birinciye otur. muşsunuz. — Hakkımız var, ikinciye otüracak. tım.