10 Tayyareci Lindberg Küçük bir ada satın alıyo tanya sahilinde Por * Blun li Sud - Jilda udusinda kurisı ve mudan Aleksi Karel ile beraber oluruyor.. Tayya. reci burada tamümile sakla ve bir hayat geçirmekte, ve bilhassa guzeleci lerle kat'iyyen konuşmamakladır. Pari - Mmünzeri Suvar muharrirlerinden birisi mdberg ile konuşmağa çalışmış, buna muvalflak o. İnmamış, yalız layyarecinin ileride yüp- mak iİstediği işlere düir bir takıtp tasav vurlarısa öğrenmişlir. Mularrır anlatıyor: * Bu makuleyi hem elima şarabı, beru de tuzlu tereyağı kokan küçük bir Bröton kuh vesinden yazıyorum. Pencerelerin kenut. larındaki rullur üzerine takılmış çini kâ selere kadur ber şey terlemia. Dencereler den bir tanest açık. Açık pencereden bıraz Heride denize sorpilmiş olan ufak ulak bü takım adacıklar görüyorum. Huva çuk gü. zel. Küçük beyaz bulullar musinavi sema da koşuşuyorlar, Harekelsir denizde adalar tıpkı demir almış gemilere beaziyor. Bu aduların en yakını Sen « Jıldadır. Bu a) döktoör Aleksi Kürele ailtir. Döktor fuvarını bu adacıkta Orada kalp üzeritde araştırın ına ve — lecrü belerine devam ediyor. Bu işler için Nev yorklaki Rokfeller müessesesi Lindberge »e doktora yardım elmekledir. Lindberğ ve zevcesi bu adacığa yerleş. Mişlerdir. Birçok gazeteciler beyhude yere Sükün içerisinde yaşamağa karar — vermiş eski tayyareci ile görüşmeğe çalıştılar, Fa- kal daima reddolundular. Allın papaltyelerle dolu ormanlar arasın. da çok tatlı bir yolculuktan — sonra Por Blana gelince ilk işim Sen Jilds adasına beni götürecek bir makil — vusotası ârumak oldu. Her büş vurduüğüm sandalaının ce. Yabı bitibirine beaziyordu:. zi oruyu gölüremem, ÇA, — Muadam Karel öyle istiyor, Ada ken disinin malıdır. Beni aduya götürecek bir sandalcıyı bul. mMak ve onu ikna etmek için bir çeyrek sa. at icap elli. Derhal yelken açlık ve adaya doğru yollandık. Sündüle: Lindbergden bahsediyor: — Dün kendisini gördüm. Arasıra şehre iner. — Bugün de indi mit e— Bulmi yorum, Çt ççAdaya yakluşıyoruz. Eğsiz, uzun, kaya- İlklar arasında şeride benziyen bir toprak Yığını, Görünüşü insana neşe — vermiyor. Va hâltü, esrarlı bir manzarası var, Sandalcı akınlıya karşı koymük için $0 huya soluya çulışıyor. Bu akınlıyı geçmek için yarım zaat lâzum. Nihayet kıyıya ya. naşlık Ve eve doğru yürümeğe başladım. Lindberiğin olurduğu ev kül rengi boyulı çok eski bir binadır. Buna bir takım ilâve- Ter yapılmış: Bir ahit ve lâboraluvarlar. Beyaz bir çil bahçeyi ihata ediyor. Kapı açık. Çıngırak yok, olanca sesimle buğırı. yorum. İki kadın görünüyor — ve şaşkın şaşkın bana bakiıyortar, — Albay Lindbergi görmek Istiyorum. Bana — biç oevap vermediler, fakat 14 Frar edince: — İçeriye giriniz ve hizmetçiye soru. nuz! cevabını aldım. Geniş bir taşlık, eski döşemeler, koltuk. lar. Etrafıma bakarken hizmetçi kadın &ö Tündü ve beai görür —görmez ük sözü şu oldu: — Albay Lindberg burada değildir. — Bon.n — Burada değildir diyorum size, Israr faydasız, evden çıktım ve sahile Goğru yürüdüm, Suhile bembeyaz bir Ka- no olamobil yanaşmışlı. Siyatılar giymiş bir kadın, dalıa genç bir kadın ve kumral bir erkek. Acaba bu adam Lindberg mi? Kalbirm çarpmağa başladı."Ona — doğru yürüdüm. O da beni görünce — adımlarını hızlandırdı ve eve dağrü Koşarcasına yü- rümeğe başladı. Genç kadın da arkasından hızlardı. O vakit emin oldum. — Bu Lind- berg ve karısı idi. Ben de onlara doğru yürürken siyah elbiseli ihliyar kadın yo- lümu kesti, — Nereye gidiyorsunur? Ceesp vermiyerek yürümek İstedim. Kız di ve haykırdı. — Gazetecisiniz değil mi? Bu zavallı a. damdan ne istiyorsunuz? Onua da berhan- Bi bir adamı gibi istirahal etmeğe bakkı yok mu? — Evet, hakkınız var, fakat.. — Fakatı, falan yok. Ruradan gidiniz. — Bana bir şeyler söylemez misiniz? — Hiçbir şey.. — Doktör Kareli görmez miyim? — Doktor Nevyorktadır. Koluma girdi. Beni âdela sürükler gihi sandalıma gölürdü. Sonra sandalcıya çı- kışti. — Sakın buraya bir daha kimseyi gelir. met Port Bi döndükten sonra, — meşhur tayyareci $ verişi olan bir tüccar ba. na şunları anlattı: — Lindberg bir ada satın alımak nivetin dedir. Sen - Jilda adasının arkasında bir adacık vardır: Jilliyek adası. Bu ada Am. bruvaz “Toma isminde bir musikişinasın TELE TTABLK —- Aksam nostası 18 NİSAN — 1938 ViZYON | Dün bir hulyaydi, bugün bir hakikattir En geç bir sena sonra, yalnız bütün dünyadan gelen sesleri dinlemekle ka'mıyvacak, müsett dağildir. Radyvo - Televizyon Evlerimizde oturduğumuz halde bizi harp meydanlarının göbeğine Sağda gördüğünüs güzel kadın, telev ieyona en iyi giden tiptir, Yüz, uzun ve incedir. Saçlar siyah ve muntasam dir. Bu kadının günün birinde tele- vizyon yıldımı olması umulabilir. Diğer Tesimlerde, bir stüdyoda teelvizyon alınışını görüyorsunuz. Sol köşedeki kadının yüzü televizyon için w de götürebilecek YENI bir keşit, medeniyet âleminin kapısını vuruyor. Her yeni keşil gibi bunun da iyiliğin- den bahsedenler var, tabil kötülüğünü söyliyenler de çok.. Medeniyetin getirdiği her şeyi, beğe- nenler kadar, beğenmiyenler de var.. O- | tomobil kazalarında ölen — insanlardan otomobili, tayyare kurbanlarının sayı- sından tayyareyi, şimendiler — kazaların- dan şimendileri mesul tutanlar her zaman görülmüştür. “Gece uykum bozulüyor!.. diye evine telefon almıyanlara, “Gürül- tüden rahatsız oluyorum., diyerek radyo aleyhine barbar bağıranlara her millette bolbol rastgeliyoruz. Havada — elektrik mevceleri çoğaldıkça çıldıranların arttı- ğını iddia eden doktorlar da yok değil.. 'Terakkinin yürüyüşünde bir garabet var Medeniyet ilerledikçe evimizin içerisine giriyor; tpkı bir teklifsiz misafir — gibi. Kâloriler boruları, telefon telleri, radyo mevceleri Pır saygısız misafirlerin en ön- de gelenleridir. Hepsi ayni gayeyi takip ediyor: Görünerek, yahut — görünmeden içeriye giriyor. Daha çok ısınmamızı, da- ha çabuk konuşmamızı, dünyanm dört tarafından haber almamızı temin ediyor. Şimdiye kadar evimizin içerisimne dışa- rıdan yalnız sıcaklık, işik ve ses giriyor- du. Drearıdaki hâdiseleri yalnız kulağtı- mızla dinliyorduk Fakat fen hunu kâfi görmedi. Ve televizyonu icat etti. Yarın, yani birkaç ay sonra - er geç ge- lecek sene - yalnız bütün dünyadan gelen sesleri dinlemekle kalmrvacak. evimizde- e. Bu adam birkaç sene evvel bu a .da o Özerinde bir şato yaplırmıştı. Uyuşurlarsa Lindberg adayı alncak ve 1â. botatuvarlarını öoraya yerleşlirccek... vananene beneererAnELANI ercEnE SEnALAAS! Kadyo - televizyonumuzun oparlöründen şunları izileceğimiz gün uzak de- gildir: “Allo, allo.. Burası Poris tadyo is s<yonu... Şimdi, Çine yollodığımız Hisusl muhabirimizin gönderdiği fotoğraflı teleraiları göstereceğiz, ae ea sesarmisanaeA DA ae kenLcA Ka SraaEdAnA Den ve a eee bereemeeerena ee YerLERENAE EeAsEmeneA. ve ki televizyon cihazının perdesi —üzerinde kâinatı seyredeceğiz, Evimize giren ışık bize hayaller, dünya manzaraları getirecek. Radyo bize uzak memleketlerden sesler getirirken hayalâta dalar, ve görmediği miz, bilmediğimiz bu memleketlerin na- sıl olduğunu uzun uzun düşünürdük ve belki de bu düşünce zamanları hayatımı zın en tatlı dakikaları olurdu. Fakat ar- tık bunları düşünemiyeceğiz, tatlı ha yallerimizden ayrılmak lâzım. Çünkü manzara bir hakikat olarak karşımızda dir. Birkaç sençdenberi Slimler — dünyaya yeni bir evlât getirdiler. Bu icat şimdilik bizim çok hoşumuza gidiyor, çünkü kü. çüktür. Kuvvetsizdir, beceriksizdir, yeni söylemeğe başlayan bir çocuk gibi keke liyerek konuşuyor, bütün bu haller bizi eğlendiriyor. Henüz şimdiden ondan bü yük bir şey beklemiyoruz. Lâkin mühen- disler bu çocuğun üzerine — titrivorlar çocuk büvüyor.. Bir gün tamamen büyü- yecek, kalkacak.. O vakit iyilik ve fena- lik kudretini güsterecek. Her yeni icat da böyle olmadı mı? Si nemada yeni doğarken böyle itimatsız- Tıkla karşılanmamış mıydı? Yeni icat henüz sanayiin işine yarıya- cak hale gelmemiştir. Fakat lüboratuvar- da havkırryor, annesi ve babası gibi kı- mıldanıyor. Bu icadın babası sinema, annesi rad- yodur. Televizyon, annesi ve bahasından daha gevek taammüm edecek.. Çünkü çok ba- «it bir #let . Tenter hir gineye — henriyor Sisenin hoyu 20 santimetre uzunluğumda; karnı ancak 20 santimetre yarım kutrun da bir küre Şişenin karnında mikadan Y yapılmışa benziyen küçük bir — müstati! var. Hakikatte bu müstülil tazyık edil miş foto - elektrik hücrelerinden başka bir şey değildir . Foto - elektrik hücresi asrımız mühen dislerinin en yüksek bir — icadıdır. Bize sesli sinemayı loto - elektrik hücresi te min etti. 1937 Paris sergisini 33 milyor insanın dolaştığı bu sayede tesbit olun du. Bu hücre, insan sesini fotoğrat diyağ ramları halinde bir yerden haşka hir ye te naklediyor ve hayalleri, resimleri saat te 300.000 kilometrelik süratle kafa içe- risinde dolaştırıyor. Bu âletin en basit ve en ufak modeli ni 1937 Paris sergisini — gezenler gördü Muhtelif manzaraları vüzuh ile seyrede bildi. Bu küçük âletin ismi İkonnekop dur. Küçük bir otomobil üzerine yerleş tirilmiş film alan bir makineye çok ben- ziyor. Otoamobil Paris sokaklarını dolaşı yor. Ve tıpkı sinema için film alınır gibi film alryor, ve bu filmler Evfel telsiz is tasyonu vasmtarile derhal sergideki mat buat paviyonunun beyaz perdesi üzerin. de aksettirilebiliyor. Fransada ilk televizyon tecrübesi on - ki sene evvel Olenpiya sinemasında yapıl mıştı. O gün seyircilere, bir dansözün, bir timsahın ve bir tencerenin televizyon la hayallerini gösterdiler. Fakat bunları görenler ne olduklarını güçlükle anlıyor- lardı. Çünkü o vakit bir resim ancak 180 Çizgi halinde nakledilebiliyordu Bu çizgi lerin arası perde üzerinde tamamile gö rünüyordu. Bu cizgi sayıları seneden se- neye arttı. 405 e karlar çıktı ve en niha- vet 155 #hulda 405 den vukarıda eöz çiz gi savılarımı artık farkedemivor Binaen alevh hayal çok vazih oluyor. İkoönoskop, televizyonun yalnız ruhu- evimizdeki televizyon cihazının perdesi üzarinda kâlnatı seyredeceğiz bi A dur, Alete bi: ür. Vakıa çizgilerin 180 den 450 * ması eeki Sletlerin kullanıtmasma imkâr bırakmadı. Pariste eski âletten edinmiş 1000 kadar şahsı ve müesseseyi epeyce ziyana soktu.. Fakat birkaç ay içerisinde yeni sistem makineler ucuzlıyacak. bol- lanacak, ve herkesin kullanabileceği bir şekil alacak.. Ziyan görenler bir harika- nın nimetine yardım ettiklerinden dolayı müteselli olabilirler, Artık manialar yıkılmış — sayılabilir. Televizyon dünyayı teshir edecek. Film- ler, operalar, tiyatrolar, maçlar - televiz- yonla seyredilecek, İngilterede Miki film leri rerkli olarak televizyonla veriliyor. Televizyonun nimetinden sonra radyo - televizyonumuzun oparlöründen şunları işiteceğiz gün uzak değildir. *“Allo. allo, burası Paris radyo televiz- yonu, Şimdi, Çine yolladığımız muhabi- rimizin gönderdiği fotoğraflı telgrafları göstereceğiz. Japonlar büyük bir şiddet- le hücum ettiler, Rus tayayrelerine da- yanan çin kuvvetleri muannidane muka- vemette bulunuyor. (Evimizde perde ay- dınlanıryor. Birdenbire — kendimizi harp meydanımım ortasında buluyoruz. Müthiş bir manzara: Boğucu gaz bulutları kesif tabakalar halinde yer üzerine iniyor: tay yareler havada dolaşıyor, öbüsler patlı- yor, mitralyözler hücum edenleri biçiyor, ve spiker izahat veriyor. Tıpkı bir futbol maçını anlatır gibi. Birdenbire daha şid- detli bir infilâk sesi işitiliyor, Televiz- vonumuzun perdesi hirdenbire karanlık- lastvar. Bir ahüs İkonaskapım' eözüne carntı ve natlattı. Beş dakika sonra rad- yo - televizyon bir top güllesile muhhirin öldütünü ve yerine geçen — muavininin £Devamı 15 incidej k teferrülat ilâve edilmiş ık