A e Ki MN Halıralarını anlatan CEYMS NOBODİ Entellicens Servisin en meşhur ca: Şehirde yağmalar askerleri: — Kayser! diye Orada dört gün durduk ve bizi bul- mak için yaptlan araştırmalara uzakları seyirci kaldık.. Bu araştırmalar netice vermedi. Hans Fuşun ölümü üzerine onun yerine geçen fon Glavber, epey gâayret gösterdi amma suikaste takad- düm eden hâdise ve mülâkatı bilmedi- #i içirn tahkikata lâzımgelen istikame- ti veremedi. Birkaç şüpbeli tevkif edile- rek bilâhare serbest bırakıldı. Bir müd- det sonra ise gürüleü sükünet buldu. Almanların cephelerdeki vasiyeti ön- darı bizimle uğraşmağı ehemmiyetsiz saydıracak derecede fenalaşmıştı. Flandrda Belçika kralr Alber, 14 ilk. teşrinde taarruza geçmiş ve be; gün içinde Ostand, Kürtre, Turu ve Brüjü almıştı. 17 ilkteşrinde Dögut da Lil ve Dueyi zaptetmişti.. Duglas Heyg ile Döböne ise daha cenupta taarruza giri- şerek Andinyi ormanmdan düşmanı sürmüşler ve 2 sonteşrinde — Valansi yeni almışlardı. Sonteşrinin dördünde ordulatımız Sambr nebrini Ezn ne“! ne birleştiren kanalı ve Mormal orma nını geçmiş bulunuyorlardı. Almaa orduları işte bu tarihte feci 4 bir T'e'ate başladılar. Temmuzur O7 be. gindenberi 370 bin esir veren, 6500 top, 50000 mitralyöz bırakan Alman ordusunda küvvel manev'ye artık Si fıra inmişti. Ayın 26 sında Ludendorf kumandayı terketti. Kayser ise Spaya iltica etti. Evvelâ biz de Kayserin peşinden Spoya gitmeği düşündük. Fakat Nah- döni ile görüştükten sonra bu den vaz geçerek Berline gitmeğe ka- rar verdik.. Naldoni, biz Şarlvilde ça. İışzrkon İreg aa vraanr gtt mans Fuşun Bldürüldüğü günün ertesi pünü hemen Berline gitmiş. ihtilâlci liderleriyle te- masu giriymişti. İhülâlej teşkilât, Naldonihin de fi 1€ uyarak şöyle bir talep listesi hazırlamıştı! erin tahttan ferağati; huriyet ilânı; 3 — Mütareke akdi; 4 — Umumi af; $ — ün imzası; 6 — Herkes için seçime iştirak hak- kının tanınması, Son zamanlarda Berline gelmiş olan ve hepsi Naldoniye itaat eden Rus ihtilâlcilerinin de yardımiyle, general Birdvelden aldığımız emti — yerine getirmiş bulunuyorduk. Naldoni ile Berlinde ilk görüşmemizde bundan kat'iyyen emin olduk.. Esasen sokakların hali bile bize bu. nu açıkça gösteriyordu. — Mitralyözlü otamobilleri takiben zil zurna sarhoş kara ve deniz askerleri sokaldlarda kızıl ihtilâl bayraklariyle mütemadiyen do- laşmaktaydılar, Rütbe işaretleri sökülmüş ve mai yetlerindeki neferlerin kaba muamele- lerine maruz kalmış olan zahitler bile cebren bu geyri muntazam geçit resim- lerine iştirak ediyorlardı. Orada buruda yangınlar çıkarılıyor, yağmalar yapılır yor, zabitler öldürülüyorlardı. Her yer- de duyduğumuz nida ise şu idi: — Kahrolsun Kaysert.. Otele döndüğümüz zaman kont dö Nis vaziyeti şöylece hülâse etti: — Kuş kafese girdi azirim!.. — Evet.. Fakat... — Fakatı ne?. — Naldoni ile dostları fazla ileri git mezle* İnşaallah !. Filhâkika Almanyada ibtilâl potla- masr şeflerim için bir vesıta ddi, aslâ bir güye olmamıştı. Almanyanın mili- taristliğini yıkmak için ihtilâ! silâhmın | kullanılmasında hiç bir geyritabillik | görülemezdi? Çünkü bizzat Almanya Rus Çarlığını bu silâhla devirmişti.-. | Lâkin Almanyada yıkılan militarizim | yerine onun harabeleri üstüne bir bol- şevik hükümeti kurulmasını Ingi'tere Balâ hoş göremezdi. Avruponın ortasında, tngiltere hir dutlarının yanı başında böyle bir bü- kümet, İngilterenin nazarında, bir a. Harşi yuvası telâkki edilirdi. KI MK yapıllyoro fikrimliz- ğımda te TEFRİKA No: 87 âsi Alman Kahrolsun bağırıyorlurdı suslarından ilans Fuüşün muavinl fon Ülavloı Ingilterede sahfe askert binbaşı kılı- If ve bilâhare idam olunan Bdvar Beridal Bunu ertesi günü Naltoniye izah etmeğe çalıştım.. İhtilâlci şef gülüm- seyerek bana şu cevabı verdi: — Yangın çılıırması kolaydır amma söndürmesi öyle değil!.. —Çok ihtiyatlı davranmanızı rica ederim. Muayyen bir hududu aşmamak Tâzım, Biz konuşutken Natldoninin müsâ- raporla doluyor- e ihtilâlcilerin hayran olmâ- sı, telgraf, mektup ve du. Bunları tetkik edinc gobiyesindeki maharete mok elimden gelmedi. Naldoninin erkânıharbiyesini teşkil eden adamların her birinin muayyen bir sahada ihtisası vardı. Kimi arduyu, kimi bahriyeyi lsyana teşvik etmeğe memurdu.. Bilhassa b Mhriye ile meşgul olanlar en beceriklileriydi. Sahillere, ekserisi Baltık memleket- leri Almaslarından ajanlar 'oltayarak filo mürettebatını kandırmışleedı. Bah- riyeliler arasında disipline aykırı hare- ketler belirdiğine dajir hemen — her li- mandan haberler gelmeğe başlamış, bu hareketler yavaş yavnş isyan mahiyeti- ni almıştı. Sonteşrinin g:mileriııîn ekserisi! kilmiş bulunuyordu. zabit decize atılmıştı. dördünde Alman harp ne kazılbayrak çe - Bu arada bir çok , (Devam) var) Dr. ihsan Sami BAKTEYOLOJİ LABURATUVARI umıı—:ıî:fıîı: Kan küreyvatı sayılma : 41, tifo ve sıtma haslatıklar "rq: l:ı4 'd'rıu balganı serahat k'."".l :ı. ğ 20 *ahlilâtı gltarmikrankupi kal im Üre, şektt Klarür köllesterir miktartarının tayim — Divanyal No. H13 Tel.: 20081 HARER — Akisemm nesfast şok süratli ilerleme il Pazarlık lânetli bir belâdır ! Pazarlık, yalnız müşteriyi deği!, esnafı ve taciri de büyük zarara sokar. Sabit fiat tacire emniyet bahşeder. Pazarlıkla kontrol edilemiyecek şekillere giren fiatlar iç pazarlarımıza konmuş bir bombadan farksızdır Hükümetin, gu lânetli pazarlık beli- sından memleketi kurtarmaya karar vermiş olması, her tarafta büyük bir alâkayla karşılanmıştır .Zira Haber'in bu meselede önayak olması da göste- riyor ki, pazarlık esasen halkımızın büyük bir azabıydı. Ankaralı, İstan. bullu veya taşralı bir vatandaş, ister Ankarada, ister İ.tanbulda, ister İz. mirde ve islet memleketin herhangi bir diğer pazarında alışverişe mecbur olduğu anda mutlaka bir azaba tutul- maktadır. Bir çarşıya giderken düsün- cemiz hep bu değil r: “İyi, temiz ve sağlam mal bulabi. lir miyim? Bunu nerede bulabilirim ? Bu mala ne vermeliyim ki, hem ben zarar görmüş, çok aldanmış olmıya- yım, hem de satıcı makul bir kâr te min etmiş olsun?,, Memleketin her tarafında görülen içpazarlarımızıı. bilhassa perakendecilik kısımılarında dehşetli bir tezat vardır. Pazarlarımı. zın vitrinlerinden başka modern tek tarafı yoktur. Pazarlık belâsı yalnız müşterinin değil, ayni zamanda ve mutlaka satıctam zararını da - mucib olmaktadır. ÂAyni neviden malları sa. tan muhtelif dükkânların fiat kırma- ları bunların hepsini de ayni zaman- da zarara sokar, Bir tacirin kazan. mak hakkıdır. Müşterinin aldanma. mak ne derece hakkıysa, Tacirin va- zifesi piyasada iyi, temiz, elverişli, sağlam mal bulundurmaktır. Bu mal müşterinin ihtiyaçlarına hitab etmek. tedir. Müşteri mutlaka gelecek ve bu yaldan ılacaktır. Tacirin kötü-reka, bet endişesine düşerek fiat kırması üç eökilde mümkln olabilir: 1 — Malm sağlamlığından, güzelli- ginden çalarak. 2 — Çok az kâra kanaat ederek, 8 — Zaratı göze alarak, Her üç şekilde memleketin iç eke- nomisi ve ev ekonomisi için tehlikeli. dir. Devletlerin dış ticaretlerinde dam - ping büyük düşmanlık oyunudur. Eh, bizdeki pazarlık usulünün bazı tacir lerimize yaptırdığı garib alışveriş de bir nevi iç piyasa Dampingi demek ol. muyor mu? Soövyet, Alman ve Japon dampinglerinin dünya krizine takad. düm eden günlerde, ve dünya krizinin başlangıcımda oynadığı Tol malüm- dur. Milletlerin bu günkü ekonomik münasebetlerindeki dar çerçeveler de bu dampingden almmış olan derslerin az tesiri olmamıştır. Hükümetin pa - zarlığı kaldırmak hususundaki kararı /yalnız müşteriye emniyet vermiyor, ayni zamanda iç pazarlarımıza sıh . hat bâhşediyor. Pazarlığın ahlâki ta- rafr üzerinde de bir an durmak lâzım- dır. Bir dükkâünda bir mal için söyleni, len fiata müşterinin bir başka fiat vermesi ne demektir? Belki bir ba . kımdan bu hasislik veya ekonomi en- dişesini göze vurur. Fakat çok defa müşterinin aşağı fiat teklifi; — Vatandaş beni aldatıyorsun! Va- tandaş yalan söylüyorsun! Vatandaş ben dolaba girmem! Manasma alınabilecek bir hareket. tir ki, canaf için, tacir için eldden bü- yük bir bakarettir. Bunda kabahatli olan kindir? Bugüne kadar hem satıcr, hem alı- e. Eski satıcılar alıcıları böyle alıştir. mışlardır ve piyasaya yen! giren st. ticılar da dükkânlarıma uğrıyanı alıcı- ların psikolojisine uymaya kendilerini zorlanmış görmüşlerdir. Çarşılarımız- da şöyle bir dolaşınız. Tezgâhtarlarla müşterilerin çekişe çekişe, gırtlaklaşa gırtlaklaşa “pazarlık?!" etmelerinden doğan manzaranın iğrençliği önünde mutlaka tiksinirsiniz Bu hal peraken. deci taciri tacirlikten çıkarryor. Adetâ yalvaran bir dilenci menzilesine indi- riyor. Sadaka mr istiyor bu tacir? Yazan : Şekip Gündüz Çok yakın bir smanda ne yiyecek giyeceğe vit eşya salan mağazalarda j ei itiyad yurdumuzda da artık Bu tacirin alacağı para müşterinin bir lütfu mu olacaktır. Elbette hayır! Bilâkis, müşteri tacire müteşekkir ol- maya mecburdur. Zira ihtiyacı olan malı burnunun dibine kadar getirmiş. tir. Hele o gürültü nedir efendim? O mağazaların önünde bağıran adamlar nelerdir efendim? Belediyenin bu va. ziyetten istifade ederek bir hamle yapması ve şu gürültüyü de anun or- tadan kaldırması ne iyi olacak? Vitrin varken çığırtkana ne hacet! istanbul radyosu 15 NİSAN — 1938 CUNA 17 inkılâp dersi: Üniversiteden naklen, Recep Peker, 13,30 Plâkla dans mnsikisi, 1845 Alman artistlerinden Fritçe kuvar- teti tarafından — Becthoyenin EMoli, op. 59-11 19,15 konferans, — Ali Kâml Akyüz VÇocuk terbiyesi), 19,55 Dorsa haburleri, 20 Muzafler İlkar ve arkadaşları tarafın. dan Türk misikisi ve halk şarkıları, 20,15 hava raporu, 20,48 Ömer Rıza tarafırdan arapça söylev, 21 Nihal ve arkadaşları ta- rüfindan Türk musikisi ve halk şarkıları, (saak ayarı), 21,45 orkestrası, 22,15 ajans haberleri 22,30 plâkla sololar, opera ve ©- peret parçaları, 22,50 son haberler, ve er- Yesi günün programı, — 23 son, BÜKREŞ: 18, Fanodis orkestrası, 20,15 büyük or- kestra, 20,33 operudan temsil nakli, 23,30 plâkla bafif müzik, BUDAPEŞTE: 0,30 sırk koönseri, 20,30 radyo örkes. trosı, 99, öpern orkastrası, BERLİN: e 19 bandao, 20,90 halk şarkıları, 21,30 rad yo örkesirası tarafından Çankofekinin e- serleri, 23,10 bando, HOMA: 20,30 hafif müzik, 22 öperadan — temsil nakli, 23 koral konseri, 244,13 dinl müzik, VARŞOVA: 18,25 müzik, 20,50 klâsik parçalar, 22,30 senfonik konser, 23,35 dinl şarkılar, ZAYİ — 2379 numaralı arabacılık ehliyetnamemi zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan — eskisinin hükmü yoktur. Mahmut oğlu Hakkı (11038) Ka ünlarda, ne Ce Bu kötü maddeleri satan dük. pazarlığa raslamıyacağ bir tarih olacak.. Gelelim tekrar pazarlığa: Pazarlık yalnız müşteri için değil, ayat malı satan dükkânların hepsi i. gçin kurulmuş bir tuzak ve hattâ bü- tün bu dükkânların altına konmuş bir bombadır. Dükkânmın bir köşesinde müşteri ilebaşa verip mallarını malüm fiat vasatlarından çok aşağılarda — satan bir tacir bütün meslekdaşlarını mah- yvetmeye kastetmiş bir komiteciden farksızdır. Hükümetin —kararları müşterinin ruhiyatını tedavi edecektir. Hepimiz çarşıdan pazardan bir mal almaya karar verdik mi adetâ hastalanıyoruz. İlleti vâhimeye müptelâ oluyoruz: çarşıya giden gu haminnenin veya bu mütevazı ev kadımımın helecanımı dü. gününüz; sAy aldanıyor muyum? Ay aldana. cak mıyımı? Acaba aldığım mal âara- dığım mal mı7? Neden bu kadar ucuza indi? Yoksa avarya bir mal mı yut . turdu? Acaba aldığım mal, aradığım malm bir benzeri mi? Ayni fabrikanmm ayni kaliteden bir nümunesi İstanbulun Şehzadebaşında, kapalı çarşısında, Mâahmutpaşasında, Bahçekapısında ve Sultanhamamında başkabaşka flatlara satılıyor, Beyoğ- hlunda fiat daha başkalaşıyor. Üsküder çarşısında, Kadıköyde yine bir başka fiatla kargılaşıyor. ây gibi beynelmilel bir müs- kenin muhtelif imtiyaz mınta- kalarında dahi bu derece garib bir fi. at buhranı mevcut değildir. Hükümetin pazarlığı kaldırması gçok mühim bir harekettir, bir İnkılâp hareketidir. Ekonomik, psikolojik birçok taraf. ları olan bu mühim hereketin böyle birkaç satırda tamamiyle hulâsası mümkün değildir. Bu işe önayak olan Haber, kıymetli bir arkadaşımızı ge- rek tacirlerin ve miülsterilerin, gerek ekonomistlerimizin fikirlerini araş . tırmaya memur etmiştir. - Meselenin memleket ve medeniyet mikyasmdaki büyük manasını bu anket tebartiz et- tirecektir. Şekip GÜNDÜZ