-— — — <am TTT A OA T Lasşape ı İşte bir bakir ormar ! Burada ağaçlar kartondan, sarmaşıtlar ipten ve hurma ağaçları çinkodandır — 49 Los Ancelesle Holivyudun cenubun- da, yepyeni bir banliyö olan Külver Sitide, geniş bir caddenin üzerinde ga. rib bir kemer altı, bir Yunan mabedi- nin cephesi yükseliyor: burası Met- ro Goldvin Meyer şirketidir. OÖn senedenberi Holivudun en mü - him şirkei olan bu ceki şirket, şüphe. BiZ, artık hiçbir mana ifade etmiyen bir ismi terkedecektir. Metro hiçbir zaman bir mana ifade etmemişti. Sa. mutl Göldvin kumpanyayr uzun ga * mandanberi bırakmıştır. Lül B. Meyer de halihazırda çekilmektedir. Esasen birkaç aydanberi konturatlar, Metro- yu kontrol eden Nevyorklu mali bir şirketin adı olan yeni bir isim namı. na imzalanmaktadır. Parmaklık açılıyor, mavi renkte, ci- lâlr penceresinde çiçekli perde bulu - nan ve tekerlekli bir. kulübeye pek benziyen garib bir otomobil dışarıya çıkıyor, Bu Varren Vilyams'ın seyyar artist odasıdır. O ancak bunun içinde soyunup giyinir, ancak bunda maki - yajını yapar, film çevirdiği zaman bu gearib otomobille studyoya, hattâ de . karlarm bulunduğu yere kadar girer. Yukarda mevzubahs ettiğimiz Met. ro girketi bir stüdyo, bir fabrika dex ğildir. Bir köyden daha fazla şeydir. Bir prensliktir. Buraya manifatura namına hiçbir şey girmez. Metronun hiçbir geye, hiç kimseye ihtiyacr yok- tur. Her sabah buraya, bir sürü odun, tonlarca demir, çivi sandıkları, kilo. metrelerce kumaş gelir. Bütün sanayi mahallesi hırıldar, tüter, öğütür, ihti- zaz eder. Marangozhaneler, demirhn- neler, atölyeler durmadan, dekor, kot- tüm ve aksösuar imal ederler. Husu. sİ ve resmi polisler, (yani polis teşki. lâtma mensup oldukları halde parala: rı şirket tarafından verilen polisler) buralarda devriyo dolaşırlar ve hattâ seyrüseferi tanzim ederler. Hususi, küçük otobüsler, işçilerle Mmemurları bu vâsi mıntakanın bir ucundan diğer ucuna götürüp ,getiriyorlar. Burada beş bin memur, otuz üç studyo var. Yalaız aylıkların mecmuu bir milyon doları geçmektedir. ÖLÜ ŞEHİRLER İçte dalmi dekorlar: dar sokakları ve eamileriyle bir Arab şehri, deni - zaltı manzaraları için yapılan, cam- dan kocaman bir havuz, ve nihayet, Şikagonun müheyyle bir eşi; burada tahla ve alçıdan mahalleler kuruldu ve 1870 felâketini canlandırmak için bunlara ateş verildi. Dekor üç güo müddetle Los Anceles itfaiyesinin ve askerlerin kontrolü altında yandı. Üç gün müddetle on bin figülran, alevler içinde yanan #okaklarda koşuştular, bağırdılar, inlediler. Nihayette, filmin yıldızları olan Alis Fey, Tiron Povers, Dan Amek, bayıldılar. Yangın man - zarasımnı bütün köşelerden tam yirmi sinema makinesi tesbit ediyordu. Bü. yük bir tali eseri olarak hiçbir ehem, miyetl! kaza vukubulmadı, Bu - işte tam bir milyon dolar duman olup ha- vaya uçtu. Fakat Metro şirketinin ile- ri gelenleri gülümsüyorlardı. Çünkü sinomada, o zamana kadar görülme- miş bir facin sahnesi yaratmışlardı. İşte bir bakir orman! Burada ağaç- lar kartondan, sarmaşıklar ipten ve hürma ağaçları çinkodandır. Bütün Tarzan filmleri işte bu ormanda çev. rilmiştir. Bir köüğede, yapayalnız, havuzu, sı. rast ve iğilmiş ağacıyla bir aşk bah- çesi var, Bilâistisna bütün füsunkâr sahneler burada çevrilir. Bahçenin fanınmaması için makineyi başka bir eye çevirmek veya ziya tertibatını değiştirmek kâfidir. Fakat öyle gün- ler oluyor ki, bir tesadüf neticesinde, birgçök sahne vazıı ayni manzarayı filme almak istiyorlar. O zaman Klark Geybi'le Alis Fey, gidip sıra- nin üstünde flört etmek için, Rober Taylorun, Con Kravforda — yaptığı i- Lünrsaşkın hitlamını beklemiek meçburi. yetindedirler, Flört yapanların şarkı. cı olmamaları da büyük bir tali ese- ridir. Meselâ Mak Donaldla Dennis Kingin musikilisaşk sahneleri, diğer- lerinden asgari üç dela uzun sürer. Yan tarafta, mabiyeti pek de anla- şılmıyan Angkor ve Bizans mabetleri- ne Metropolise pek benziyen, sütun. lu, yaldızlı kubbeli, beyaz ve pembe renkli, vâsi bir dekor var. Bu “Roza. l,, namı altında çevrilecek olan bü- yük bir filmde hayal diyarının mu - hayyel şehridir. Eleonor Pavel bir müzikhol prensesi olacak ve bu film- de, revü artistleri ordusu ve çıplak bacaklı generallerin muharebesi görü- lecektir. Boş dekorda, yün pijamasını giymiş olan bir kadın, düşlünceli bir halde o. turuyor. Bu, güpbhesiz, sinemanın en ince, en müstait aktrisidir. Zavallı Mirna Loy, bu anda belki de, hiçbir zaman yapamıyacağı bir şeyi, gağaa. h bir dekor içinde, tüylerle örtülü ka- dınları düşünüyor, Kendisi üç odalık apartımanlara, banyo odasında Vil » yam Povelle istihza etmeye hasredil- miştir. N Halbuki o, sinemada her şeyi yap- miştır, Tiyatrodan sinemaya intisap ettikten sonra revü artisti, dansöz ve' hattâ korocu olmuştur. Holivud onu gözleri için angaje etti. Biraz çekik, biraz şarkkâri gözleri için. Mirna Loy, senelerce, esrarengiz Çinli kadım, fenalık yapan Hintli ka . dın, zalim Malezyalı kadın oldu. Bü. tün bu roller, onun muammalı, duy- gusuz kalmasını icab ettiriyordu. İlk defa, belki de bir tesadüf eseri olarak, onun hareket etmesine, gülme- sine, oynamasma müsaade verdiler, müstait ve kabiliyetli olduğunu anla- dılar, Bugün kendisi, Klodet Kolber, İren Dün ve Karol Lombarla en iyi aktrisş unvanrı için boy ölçüşmekte ve bundan galip çıkmaktadır. Hususi hayatında da, tıpkı beyaz perdedeki gibi, ayni çehreye, ayni te- bessüme maliktir, müşfik ve zektdir. Hayatı gayet &ade ve silik geçmekte. dir. Hayatımda, bir tek aşkı vardı: müstahsil Artür Homblev'e kargı!.. Evliydi ve Mitan onu bekledi. Se. nelerce aşklarmı gizli tuttular, Niha- yet Artür serbest kaldı. Bunun Üze- rine evlendiler, Şimdi Holivudun en mükemmel çiftlerindeni biri olarak gösterilmektedirler. Bu kadının şayanı hayret istidat ve kabiliyetine kargı olan zaafımı itiraf ederim, Onu ilk defa, hemen hemen mahcup bir halde, son derece mülü- yim gördüğüm zaman kendisine göy- liyecek bir tek söz bulamamıştım. Dekorun bulunduğu yerde, iki sah. ne arasında, Con Kravfordun kocası Franso Ton geriniyor, yakalığını ve kravatını çıkarıyor. Berbat ingilizcem le ona bitab ediyorum. O da şayahı hayret düzgünlükte bir fransızen ile bana cevab veriyor. Franşo Ton, herhalde, stnemanın en fazla kültürlü adamıdır. Bana şöyle diyor: — Biliyor musunuz ki, ben, bu mes- lekte biraz da amatörüm. Babam mil- yoönerdir. Uzmm müddet, kat'iyyen maddi sıkıntı çekmeden talebelik et- lim. Bir gün, smrf fantezi olsun diye, Fransaya tahsile gitmeye tarar ver- dim. Tabif Parise gitmek düşüncesile vapura bindim, Gemide bir Fransıza rasgeldim. Bu adam herha'de bir mi. zahçıydı. Ve bana göyle dedi: “Pari. se gitmeyin, Fransada en büyük üni. versite Rendedir. Sizde Harvard veya Frinçetonda olduğu gibi...,, (Devamı var) ZAYI — Ürgüp ilk okulundan 339 senesinde aldığım şehadetnameyi zayi ettim, Yenisini çıkaracağımdan eski- sitin kükmü yoktur. Hidayet Aktosun hisse çıkaralım Memleketimizde sporun gün geç. tikçe gerilemekte olduğuna dalr a- vasıra ortaya alılan şayianları tekzip edecek önümüzde canlı birkaç misal var. O da metod ile bilgi ile disiplin altında çalıştırıldığı takdirde Türk | gençliğinin her sahada olduğu gibi &por — sahasında da en - mütekâmil memleket gencliğinden hiç de aşağı kalmıyan bir varlık, bir kudret bir kabiliyet göstermiş olmasıdır. Binicilerimizin beynelmilel müsa- bakalarda elde ettikleri parlak neti- eeler, güreş takımımızın olimpiyat- larda ve Balkanlarda kazandığı şan- li galibiyetler, her Fürkün göğsünü iftiharla kabartan mesut hâdiseler. dir. Yalnız futboldeki kabiliyetsiz. liğimizi Hleri sürenler de müsterih o- Tabilirler. Bu sahada bilgili eller e. Tinde idare edilen Türk gençliği ken- dine sarfolunan gayret ve fedakâr. lıkları hoba etmiyor. Burada henliz pek genç bir hayata malik Güneş klübünün — son yaman- lardaki muvaffakiyet silsilelerini bir misal olarak gösterebiliriz. Otuz üç otuz dört senelik maziyo sahip — eski vonamlı — rakiplerini kahir farklar ile yenerek 1088 sene- &i İstanbul şampiyonluğunu — kaza- nan bu genç klüp, Beşiktaşa — karşı son galibiyetten sonra milli — küme. nin birinciliğini de elde etmek üzere bulunmaktadır. Bua şayanı takdir ve şüphesiz son derece gıpta edilecek vaziyet karşı- sında ben, bir Galatasaraylı arkada- gn takımının acı mağlübiyotinden sonra yaptığı gibi klübünün alenen her şahsını itham etmiyerek bu mu- vaffakiyetin sırrını tahlile çalışaca- gım, Bugün bütün rakip ve hasımlarını bile hakikat ve filiyat — karşısında boyun eğmeğe mecbur eden Güneş klübünün Yutboldeki — kabiliyet ve muvalfakiyetinin başlıca sırrını, ta- kımı teşkil eden oyuncuların hüsnü idaresinde, disiplin ve otorite altın. da mımtazaman calıştırılmalarında ve bu sebeble her oyuncudan azami randımanın elde edilmiş olmasında aramak Vâzı x. Bunu da küçük bir mizal ile izah edeyim: Bundan beş sene evvel ihtiyurla- dığına hükmolunarak artık kendi. sinden bir istifade temin edilemiye- eeği tahmin olunan Rebü buügün iyi çalıştırılması sayesinde tam anform- dur ve Türkiyenin en iyi muhacim- Jerinden biridir, İlk zamanlar herke. sin acemiliği ile alay » cttiği Melih bugün her takımın en fazla korktuü- &u tehlikeli bir hücum oyuncusu ü- deta bir yedibelâdır. Güneşin teknik idarecileri takım- Jarındaki oyuncuların yalnız futbol- deki bilgi ve kabiliyetlerini arttır. makla kalmamışlar bunu evvelâ te- min ettikten sonra takımlarma da en İyi ve mücasir bir oyun - sistemi tatbik ettirmişlerdir. Güneşlilerin sekiz — müsabakada mağlübiyet şöyle dursun bir defa bi- Te berabere kalmamış — olmalarının hikmetini oyuncularınım canla başla çalıştıkları kadar bütün takımın iyi hazırlanmış bir sistemle oynaması. na atfetmelidir. Üçüncü ve gene mühim bir nok. ta olarak kaydetmek lâzrmdır ki ta- kımım tarzı teşkilinde do büyük bir isabet vardır. Bu cihet birçok kim- seye pek basit zibi görünürse de ha- kikatte zannedildiği — kadar kolay değildir. Yerini bulmuyan bir oyun- cunun ne kadar aksadığını ve — bu. nun da bütün takım üzerine ne men- fi bir tesir yantıfını çok defa acı acı görmüşüzdür de bu hatayı gene tek. rar etmekten çekinmemişizdir. Ta- kımı teşkil eden bütün oyuncuların gerek kaptanlarıma ve gerekso ida- recilerine son dereco itaatkâr olduk- Tarmı ve kendilerine verilen her di. vekütifi harfiyyen tatbik etmeğe bü- tün e#ayretleri ile calıstıklarımı ayrı- ex ilâve edecek olursak Güneş klü- bünün bu seneki Milli küme macla- rında gsimdiye kadar neden maflüp olmadıklarmın sır ve hikmetini iyice kavramış oluruz. Bütün varlığımla Galatasaravlı ol- makin beraber senelerce icinde bu. landakları bn ocaktan ayrılarak ya- kip bir teşekkül vücude getirmis ve metelik çalışmaları sayesinde klü- bümü - itirafı acı da olsa - iki defa hezimete uğratmış olan GüneşliTerin m'temir faaliyet ve mesailerinin ken di kllbüme olduğu gibi bütün diter klüplere d9 nümunel tmtisal olması- nr temenni ederim, Sadi KARSAN Anadoluda spor İzmir, 11 (A .A) — Yarış ve ıslah encümeninin ilkbahar at yarışlarının 1 ikinci hafta koşusu dün Buca ala. | nmmdaki koşu sahasında binlerce hal- kım huzurunda yapılmıstır. Birinci koşu üç yaşmdaki yerli ya- rımkan İngiliz ve dişi taylara mah - sustu, Mesafesi ©M0 metre olan bu ko- şuya dört at iştirak etti. Birinci İs. mail Aksoyun Luksbaharı, ikinci Ba. yan İfakatin Kayahanı geldi. İkinci koşu kazandığı ikramiyeler yokünu bin iki yüz lirayı doldurm Bisiklet yarışları devam edecek Istanbul birincisini tayin etmek Ü- zere üç haftadanberi devam eden seri bisiklet yarışlarınım 4 üncüsl 17.4-938 pazar günü saat 10 da Mecidiyeköy . Hacı Osman tepesi - Tarabya - Yeni- köy - Tarabya - Mecidiyeköy arasında 40 kilometre olarak yapılacaktır. Beşinci yarış 24.4.038 pazar günü saat 9,30 da Yeniköy ile Kefeliköy a. rasında beş defa gidiş geliş olmak Ü- zere 55 kilometre üzerinde yapılacak- tır, Altmer yarış 1-5-938 pazar günü sa- at 9,30 da Yeniköy ile Kefeliköy ara. sında T defa gidiş geliş olmak üzere TT kilometre üzerinde yapılacaktır. Yedinci yarış 8.5.9038 pazar günü sabahı saat 9 da Yeniköy ile Kefeli- köy arasında 9 defa gidiş geliş ol - mak Üzere 99 kilometre üzerinde ya- pilacaktır. ——i ğ Sekizinci yarrş 15-5-038 pazar günü sabahı saat © da Mecidiyeköy . Hacı ÖOsman tepesi (8 defa gidiş geliş, Ta. râbya . Mecidiyeköy) Tarabya - Ye- , niköy - Kefeliköy arasmda ve 125 ki- lometre üzerinde yapılacaktır. Yarışlara tam ilân olunan saatler- de başlanacaktır. Yarışlara işirak ede. cek olan koşucuların tam vaktinde ya. rış yerinde hazır bulunmaları lâzım- dır, İzmirde at yarışları yan haliskan İngiliz at ve kiaraklara mahsustu. Mesafesi bin dört yüz met- re olan bu koşuya üç hayvan iştirak etmiştir. Birinci Salih Temelin Sp - ringbordu ikinci Hasan Atlarm Ad- ranı gelmiştir. Üçüncü yarış kazan- dığı ikramiyeler yekünu bin İirayı doldurmıyan üç yaşındaki haliskan İngiliz erkek ve dişi taylara mahsus- tu, Mesafesi bin altı yüz metre olan bu koşuya altı tay iştirak etmiştir. Birinci bay İsikin Komisarı, ikinci | Ahmet Atamanımn Özdemiri, gelmiştir. Dördüncü yarış dört ve daha yukarı yaştaki haliskan İngiliz at ve kısrak. larına mahsustı, Mesafesi 2000 met. re olan bu koşuya üç hayvan iştirak etti. Birinci prena Halimin Sunand Air'i, ikinci yine prens Halimin Novi- si gelmiştir. Beşinci koşu dört ve daha yukarı yaştaki Arab ve haliskan arab at ve kısraklarına mahsustu. Bu koşuya sekiz hayvan iştirak etmiştir. Birinci Sadık Oktemin Can'ı ikinci #Kemalin Aldervişi gelmiştir. Bu koşuntun mesa. fosi iki bin dört yüz metreydi. Uşakta Uşak, 11 (A, A.) — Bugün Ergene- kon ile Turan idman yurdu arasında C. H. P. kupa maçı yapılmıştır. Stad- yom hmca hınç doluydu. Turan sıfıra kargı ikl ile mağlüptur. Muğlada Muğla, il (A, A.) —Liklerin sonun- da Muğla Yaylâ spor Fethiye ile kar. şılaştı ve çok heyecanlı devam eden bir oyundan sonra Muğla Yaylâ spora 6.1 galib gelmiştir. Bütün %h&m kı stadyomü doldurmuştu. İzmitte Seri b'siklet yarışları İzmit, 11 ÇA. A.) — Bugün mmta- kamızda seri bisiklet yarışlarının be. şincisi bisiklet ajanlığınm idareşinde SO kilometre mesaafede yapılmıştır. Akyeşilden İbrahim bir saat 45 daki- kada birinci, Kadri ikinci, Salih üçün- cü gelmişlerdir. Foksör Len Harvey Hafır siklet şarmmpiyonluğunu kazar.dı İngiliz boksörü Len Harvey, on binktişilik bir seyirci kütlesi önünde, Cok Mak Avoy'u sayı hesabiyle yenerek tekrar hafif sıklet gampiyonluğunu almış- tır. Bu galibiyet, boksörün 15 senelik sporculuk hayatında en büyük muvaffa. kıyetlerinden biri sayılıyor. Resmimizde Lön Harvey bu mühim galibiy en sonra görülmektedir,