L e) hena Sssüszen Hatıralarım anlatan CEYMS NOBODİ Enfellicons Servisin en meşhur vasuslarından Hans Faş, Naldoniye, hazırlığı hareketlerin Almanyadaki ihtilâi in durdurulmasını teklif etti — Ben mi? Hayır.. Fakat Naldoni- nin bir dostu ile tayuşmak beni tabii memnun etti. Müsterih oldu ve kendisini takdim etti. Bu nezaket merasiminden sonra Naldoniye dönereki — Poliğ teşkilâtımızın iyi işlemedi. ğini iddia edemezsiniz sanırım.. Sizi ne- rede bülbileceğimi bir kaç dakika râr fında öğrendim.. — Hayrala?, —- Bir mesele va: da.. Siz Libmeht'in dostusunuz değil mi?, Naldoni ihtiyatlı davrandı? — Onu çok eskidenberi tanırım. * , — Roza Lükzembuzgu da tanır mı. sın:z?. — Evet; fahat onu daba az.. —- Klara Zetkini?.. — Tsminl çok işittim, fakot tanışık- lığımız yok.. — Onlara bir şey bildirmeği kabul eder misiniz?, Nâldoni, Hans Fuşun gözlerinin içi- ne bakaşak sordu: — Bu “gey,, neye dair?. — Onlma, memleket dahilindeki ih- tilâlci faaliyetlerinla pek fazla arttığı. nı, b foaliyete son vermelerinin kendi menfaatleri iktizasından olduğunu bil- dirmek istiyeruz.. Harış Fuş bu-sözleri tehditkâr bir ta- vırla söylemişti.. Naldoni sert bir tavır- la cevap verdi: — Sizden böyle bir vazife alamam.. Ben bu işe ne sıfatla müdahale edecek mişim?. — Sovyet hükümetinin mümessili sı- fatiyle... — İsimlerini soydığınız. adamlarla m Tai- siniz? Hem ben Sovyet bükümetinin müynessili değilim, mümesili, Jof yol. daştır. Ben Sovyet sefaretinde bir me murum, Hans Fuş hiddetlenmişti. Tekditkâr bir tavırla mukabele etti: — Ne münasebet mi var?. Şu müna- sebet var ki isimlerini saydığım adam- lar bizzat Sovyet hükümetinden, Al- manyada ihtilâl çıkarmak üzere talimat almış bulunuyorlar. Soğukkanlıl:ğını kaybetmiyen Naldo. ni bir kahkaha attı: —Böyle olmasıns ihtimal yok.. Far- zt muhal söyledikleriniz! hakikat diye kabul etsem bile bahsettiğiniz müdaha- lede bulunmağı kati'yyen reddederim. — Neden? . — Çünkü bu işi siz benden daha iyi yapabilirsiniz, , — Ne demek istiyorsunuz?. — Rusayadaki ihtilâi hareketine Ah manya hükümeti yacdım etmedi mi? Doğrudan doğruya onlara müracaat ©- diniz... — Son sözünüz bu mu? — Evet,. — Dikkat ediniz!.. — Neye dikkat etmemi istiyorsunuz aziz dostam? Diplomatik masuniyetim olduğunu unuttunuz mu?, Hans Fuşun oOyunu Naldoni ile Hans Fuşun mülâkatı bü şekilde nihayet buldu. Kayserin casusu gidince Naldoniye sordum: — Hans Fuşa karşı nedea böyle ha reket et'iniz? Tehlikeli değil mi Gülümsiyerek izab etti: — Psikoloji meselesi! Ben adamımı bilirim, ona göre kendisini çekip çevir- dim. Zaten bize ne yapabilir ki?. — Hudut haricine çıkartahilir. — Bunu kat'iyyen yapmak istemez . Evvelâ, teşebbüsünün jsbat ettiği gibi. bize ihtiyacı var.. Sonra, tavırlarıma akdınarak beni Sovyet heyeti nezdinde çok ni" sanıyor., Bilirsiniz ki Al- sesnlar ancak kuvvet karşısında eğilir ler.. — Sizce şimdi o ne yapacak?. Vazi- Sözümü kesti: — Vaziyet bizim istediğimiz gibi ola. cak., Göreceksiniz.. Bir kaç saniye düşündükten sonra de- vam etti! — Maksadımız ne? Almanyada ih. tilâl hareketini körüklemek değli mi? — Evet.. — Bunun için ne yapmalıyız? — Ben bir tek çare görüyorum. — Nedir o çare?, — Sosyal demokrot şefleriyle temasa eçmek.. Hans Fuş ta benden bunu isşti- yor; fakat büsbütün başka biz gaye ile: Onlatı teslikin etmek için.. Amma bizim maksadımız bilâkis onları teşvik et- mek; öyle değil mi?, a — Evet.. —-'Ben öonun istediğini yapmam. Çünlcü ihtilâl bareketiyle mücadele et- mek istemiyor ,bilâkis ihtilâlin muvaf- fuk olmasını candan diliyorum. Siz ise benden büsbütün başka ve aytı düşün- celerle ayni gaye peşindesiniz.. Binaen- leyh Hans Fuşun arzusunu - siz yerine getizebilirsiniz!.. Afallamıştım. Hayretle: « Ne söylüyorsunuz? dedim.. Hans Fuşla gayelerimizin bir olmadığın: de- min siz söylememiş miydiniz?. Güldü: — Onun istediğini yapın diyen kim size?.. Bunu ben de istemem, siz Ce.. Hans Fuş> karşı onun maksadmna hiz- met ediyormuşsunuz gibi — görünmek mesele mi? Hans Fuş bizzat casus ol- duğu için herkesi casus görmeğe alış- mauştır, sizin bana cosusluk ettiğinize de kolaylıkla inanacak ve sizi tabir caizse bağrına bosacaktır. I GÜNÜN MESELES ı Daladiye, ordunun müzaheretin: 'den istifade ederek diktatörlüğe gidebilecek bir adam mıiıdır? Fransada yeni kabinen'n bir iş görebilmesi ve uzun Ömürlü olabilmesi ancak başkanının zekâ ve iradesine bağlıdır Bilüm kabinesi, evvelce tahmin etti. ğimz gekilde istifasını verdi. Ve Da. ladiyenin kurduğu kabine ige başladı. Blümun başkanlığındaki #osyalist ida- reli ilk halk cephesi kahinesi, on bir ay iktidar mevkiünde kalabildiği hal- Ge ayni gekilde kurulmuş olatı ikinel Blüm kabinesinin 25 gün içinde dev- rilivermesi, Pransanım, bu iki kabine arasımdaki müddet zarfında, ne berbat bir duruma yuvarlandığımı, siyasal buhranın Fransadaki kararsızlığı ne derece arttırmış bulunduğunu açıkça izah etmektedir Blüm kabinesinin devrilmesini sa- dece Halk cephesinin bir muvaffakı- yetsizliği addetmek ve Daladiye kabi- nesinin sağ çesah — reylerine da - yanarak iktidar moevkine gel. mesi — radikallerin halk — cephe - ginden ayrılışı veya halk cephesinin Mmhilâlt suretinde anlamak dar görüş. lülük olur. Fransada tehlikeye giren gey şu veya bu siyasal telâkki değil- dir, bizzat Fransadır. Fransa maliye- si, ekonomisi, siyasl prestiji, kültürü, rejimi, müstemlekeleri ve hattâ mib 1 varlığı, her geyi tehlikeye girmiş bulunuyor. Bu berbad inhidamım, “in- kıraz?!” m mes'uliyetini kime yükle- meli? Blitmun istifa eden kabineyi gönül arzusiyle iktidar mevkline çı. karmamış olduğunu unutmamak V- SARLAN EENEĞA AUKT AL SA SAD U Bozyalist partisi lideri, So- nn tatbik edilemiyeceği iddia oluna - | tan kabinesinin malüm şekilde istifa- mardı.. Bu plân bana evvelâ Hauzs Fuş- la, yani ölü veya diri yakalamağa me- mur edildiğim adamla sık sık temas et- mekliğim imkânmımı verecekti.. Sonra kendi gayesine hizmet ettiğimi #anan Hans Fuş sayesinde Almanyanın her tarafından ihtilâlci teşkilâtile kozkusuz temaso geçip, ihtilâl kıvıkımkx.uıl kö- rüklemem işine yardım edecekti. , Plânı tecrübeye değer mahiyette bul- dum., Naldoni teklifini kabil ettiğimi Ğ ince sevinçle haykırdı? .'——Sınmm ki herifi bu sefer yakala- b / randevü O akşam buluşmak — üzere tayin ederek - biribirimizden ayrıldık. Ben doğruca kont dö Nisin yanma git- rarı anlatmak - fikrindeydim. Dostum ber' üçlükle tanıyabildi ve tanıyınca &» hayretle sordu: y K — Hayrola azizim? Bu kılık ne?. ik cevap verdim: -G_Bk Si ü adam Sövyet hükü- metinin Almanya sefareti askert atoşe- M_:.şııı mi ılylnyânıımf — Hayır, Ciddi söylediğimi isbat için de şimdi eski destumuz Hans Fu- yanına gidiyorum. '“;ıı. yemeğini yerken bulduğum bu sözüm Üüzerine elinden ça- taknı düşürdü. ğ —Ne ..,:;yomn"ı l dö Nise © günün hâdiselerini “::;:. anlattım. Dostum beni dik- dinledi, bazı noktalar üzeriride te- :ı',u,., müteallik malümat istedi. Hi. kâye mi bitirince det Sizinle bszaber geliyorum.. Şaşkın şaşkan yüzüne bakarak sor - Ç yt beraber Hans Fuşun ya- elirsiniz? Bu hareket ken- nni di nanın kucağına vemak demek- tir. __"m'“qh_ıııhıdımbude— mz irt, SKM (Devamı var) sını müteakip başvekillik teklifi kar- şısında kalınca, memlekeli bu berbat vaziyetten kurtaracak tek çareyi bir millf birlik kurmakta bulmuştu. Fa- kat Blüm'un bütün çırpmışları fayda vermedi, Fransayı milli birliğe davet ettikçe muhalifler istihza ile hakaret- Je mukabele ettiler, Acaba Blüm'un milli birlik kurama. mış olmasını, örtaya attığı formülün beğenilmemiş olmasına mı hamletme- li? Malüm olduğu üzere, Blüm, milli birliği halk cephesi prensipleri Üze- rinde kurmak istemişti Muhalifler ise bunu, kendilorini el çabukluğu ile halk cephesine sokuverecek bir. manevra suretinde tefsir etmişlerdi. Blümun, komünistlerden ayrılma. mak ve kendi partisinin müfrit hizip lerinde memnuniyetsizlik Gdoğurma- mak endişesile bulduğu bu formül- den çekinmekte muhalifleri haklı görmek doğru olsaydı, Daladiyenin bir millt birlik hükümeti kurabilmesi lâ. zımgelirdi. Daladiye ilk istişarelerine bir rallli birlik hükümeti kurmak arzusiyle baş- lamıştı. Hiç de umduğu neticeyi elde edemedi, Halbuki Daladiyenin teklif. lerinden Leon Blüm'un teklifleri gibi halk cephesi kombinezonuna katıl. mak manası çıkarılamazdı. Görülüyor ki Fransada muhalefet milli birlik kurmaya yanaşmamakta- dır. Ve yanaşmıyacaktır, Zira Fran- sada millf birlik kurulmasmı mene- den pek mühim sebebler yardır. Bun. larm başında, Fransada tek — millet kalmayışı gelir. Evet, Fransa bugün ikiye ayrılmış- tır. Tıpkı İspanya gibi. Belki bu iki parça, İspanyada olduğu gibi barikad kurup, cephe kurup kanlı bir kardeş kavgasıma — başlamıyacaktır. Fakat günden güne sayısı artan Fransız düşmanları karşısında tek cephe, bir milit cephe de kuramiyacuktır. Fransıda, siyasi ihtiraslardan, si . yasi kin'erden en tecrübeli devlet a. damları bile yakalarmı kurtarama- Senatoya yaranmak için parlömento- * daki mevktini sayıflatan Daladiye Min ne fena bir nümunesini vermiş bu- Tunuyor! Blümün son kabinesini yeni tegkil ettiği günlerde senato maliye encümeni namina kürsüden konuşan Kayo aynen şu sözleri söylemişti: “— Başvekil efendi! Kabinenizi de. virmekten hususf bir zevk duyaca- ğım. Sizin muhalefette bulunduğunuz | günlerde birçok kabineleri ve bilhas. , mam. Hele kabinelerimden birine üç gün yaşamak İmkânmı bile vermedi- Binizi batırlarım Bizden ilk günlerin ihtiyacını karşılamak üzere aradığınız birkaç milyarı size şimdi bahşedoce- ğiz. Bu imkânı size temin edecek lâyi- haya istemiye istemiye rey yerece. ğim. Fakat bu size yetişmiyecek ve günün birinde, kargımıza geniş salâ- hiyetler aramak için gelcceksiniz. O zaman &ize on para vermiyeceğiz. Si. zi bilâmerhamet devireceğiz!,, Kayo bu tehdidini aynen tatbik et. tirmiş bulunuyor. Demokraside salâ- hiyetler, şahsi kinleri tâtmine âlet e- dildiği anda inkıraz başlamış demek- tir. Ve demokrat Fransa adım adım inkmraza sürüklenmektedir. Bu berbat vaziyetin önüne ancak demir iradeli bir adam geçebilir? Bu adam nerede? Daladiye bu adam midır? Fransanın bü günkü başvekili, Genç İnzi rnlî'!n'ço'! şk&r 'oc.’:r.'. Yazan maktadır. Faraza sabık başvekiller l Biribiriyle iyl imtizeç cdzb!lmıiki[ den ve senato azasmdan Kayo bu ha, renk Dirleştirilerek Öörülür. : Şekip Gündüz siz, pek olgun bir adamdır. Bil. h ordunun itimadını kazatımış bu- lunması, kendişine devlet otoritesini en geniş şekilde kullanmak imkânları, şüy * n temin etmektedir. Fransada Blüm- un son devrilişi en demokratik idare şeklinde dahi, ordunun itimad ve mü- saberetine ne derece ehemmiyet ver- mek lâzimgeldiğini tebarliz cettirmiş- tir, Blüm, milli birlik tekliflerinin red. dinden sonra yeni kabinesini teşkil e- derken şöyle demişti: “— Tekliflerimizi kabul etmediniz. Kabinemizi bir halk cephesi kabinesi halinde kurmaya mecbür kalıyoruz. Fakat sanmayınız ki müzaheretinizi etirgemiş olmanız bizi Fransaya lâ. yık bir otorite kurmaktan menedebi. Br. Hayır! Bir kere iktidar manivelâ- Yarmır ele aldık mr, neler yapabileceği- mizi göreceksiniz.,, Betbaht Blüm'un bu sözlerini tali- in ne aer bir tekzib edişi oldu! Niçin Blüm yapmak istediğini ya. pamudı ? Zira, ordunun müzaheretinden emin olamadı Ordu kendisine müzaheret etredi, c Daâladiyeye ordu müzaheret edecek mi? Edeceği söyleniyor. Fakat Daladi- yenin, silâha müracaat lüzmmgoldiği zaman, daima tereddüd etmiş bir dev. let adamı oldüğünu dâ Nüi tünutabi- liriz? Faraza 6 şubrt Vikasındı büğ- vekil olan Daladiyenin ne tereddüdler içinde krvrandığı hâlâ hatırlardadır. Halbuki bugünkü Fransayı, iktidar mevkiinde sezilecek en ufak bir te- reddüd, zamanında verilmesi lâzrm bir kararı bir parça geciktirebilecek bir teroddüd çok berbad bir uçuruma sürükliyebilir. ... Daladiye —kabinesinin — vaziyetini Blüm kabinesinden daha sağlam gör- meye imkân bulamıyoruz. Daladiye sosyalistleri bırakıp sağ cenaha tema. yül etmiştir Blüm'üun aradığı fevka- lâde salâhiyetleri sonato reddetmişti. Daladiye senatoyu elde etmek için al- dığı tedbirlerle kendisini parlümento- da zayıflatmış bulunuyor. Eğer bu kömbinezonla fevkalâde salâhiyetleri alır almarz, ordunun müzaheretine da- yanarak parlümentoyu feshederse va- ziyetini kurtarabilir. Yani hafif ter- tip diktatörlüğe meylederse, Ve bun. dan tetifade ederek büyük - yığınları Moskova ve Berlin tarafından idare edilmiyen bir parlüâmento secilmesini temin edebilirse Fransa küvvetlenebi- lir. Bunu yapamazsa ,bugünkü par. lâmentonun her an bir başka İstika- met gösteren barometresi Daladiyeyi de beyin üstü dülşürür. Ve muhakkak ki Daladiyenin düştüğü gün halefine bırakacağı Fransa, Blümdan tesellüm ettiği Fransadan daha berbad bir Fransa olur. iIstanbul radyosu 12 NİSAN — 1938 SALI 17 inkılâp tarihi dersi, Üniversiteden naklen, Wahmut Esat Bozkart. 18,80 kon. feorans, Şehremini halkevi namına: Reşat Ekrem Koçu, (İstanbula ait vesikalardan Bostancıbaşı defteri.) 18,55 plükla dens musikisi, 19,15 konlerans, Beyoğla halk. evi namına Ahmet Hamdi Başar (Buhran. lar), 19,55 Borsa hüberleri, 20 Vedla Nıza ve arkadağları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,45 Hava raporu, 20,48 Ömer Rıza tarafından arapça söylev. 21 Tahsin Karakuş ve arkadaşları tarafınada 'Türk muüxikisi ve halk şarkıları, (saat AYa. r), 2145 örkestra, 2215 ojans haberleri, 22,30 plâklr sololar, opera, ve öperet par, çaları, 22,50 son haberler, ye erlesi günün mrograjı, 23 son.