R Da'galar gemiyi kâh e! üstünde ta: dan vir ulu müslünüan tabutu gibi Werinden sektirerek, kâh birdirbir “?nıı- gibi serenlerini kamçılayıp Üüs - fündön aşarak Moranım cenuburndan ranın garbına attılar. O zaman Ak- izin sertliği bitti. Gemi kıyıların tün girinti ve çıkıtılarını doya do- Ya geyrettiren bir tembe'likle Adriya. tik'e doğru dümen tuttu, Korfoya, Tantaya uğradı. Nihayet Safoyu Lö- Va çıkardı. Ştire yalnız takatini değil, gözelli. İni de adamakıllı kaybetmiş olduğu- Bun farkındaydı. Geminin aydırlıkta Adaya yanaşmamasını emretti., Zira o Tün bu adadan her ayrılışı ve bu ada- Ya her dönüşü hemrerl'eri taraf:ndan Tereli bayramlarla tes'it edilirdi. O 1 adaya ayak bastığı zaman bu ada- Dın bütün kadınları ihtirasla kavru - İur, Safo'nun canını verdiği zevkin teşnisine hiç de yabancı olmıyan bu a- danın kızları, defne da'larımdan, zey. fin yapratlarından çelenkler takarlar, kâklnerini uçura uçura ona doğru ko. B_'lrhr_ önüne demet demet papatya ve Kivanta çiceği atar'ardı. Gündüz adaya ayak basacaktı da Böyle bir ege ile kendine kollarımı 01 ©p güzelliğinin ve cazibesinin sihrini fatmak istiyenlere bu titriyen sıska - l“lmm bacaklarını va gu feri sönmüş Rözlerini mi gösterecekti? Gemi, emrettiği gibi, gece, zifiri karanlıkta adanın 1ssiz bir noktasına Yanaştığı zaman tek başıma karaya Şıktı. Hiç kimsenin kendisile beraber Eelmes'ni istemediğini söyledi; diniz... Siz limandan karayı. Çı- kınız - dedi - ama sabahı beklemelisi. tiz Halk yelkenlerimin kızıl papatya. İsrını görsün ve gelsin. Genç kızlara: “Bvindedir, dinlentyor. Çok uzun süre. ©tek derin bir uykuya ihtiyacı var, dersiniz Ve £ hafif çetilen küreklerle ge- Mi uzaklaşırken, İyoniyen denizinin Bükünetini yalıyan karanlıklara göz - lerini daldırarak bir kenara çömeldi. Bir müddet başmını önüne eğerek dü - Yündü. Sonra yavaş yavaş Gdoğru'du. Kara kayalara tutuna tutuna kıyıdan Uzaklaştı. * * * . * . . . » gi a Sabah olunca kerzıl papatyalı yelken. odoplu Güzel K SAFOÖO Yazan : Nizamettin Nazif | Mermara çevresi modern bir tur/stik Mıntaka —-10— ız ve leri gören kızlar ve taze dullar defne dallarından ve seytin yapraklarmdan yapılmış çelenkleri başlarına takarak, kâküllerini rüzgârlandıra rüzgârlandı. ra koşarak sahile geldiler. Fakat Sa- foyu görüp kollarına atılmak, etekle. rini, kucaklarmı dolduran papatya ve lâvanta demetlerini geçeceği yollara seprmek için beyhude yere beklediler, Gemiciler erkenden karaya çıkıp e. vine gitliğini söyleyince Lökadın bü- tün kızları, güzel kadınları, oraya, 0 & ve, ateş kırmızı güller, yamık kokulu karanfi'ler, manolya ve sardunyalar - la etrafı çevrili aşk yuvasına koştu , lar. Duvarlardan aştılar, kızgım dişi a- hüların inlitileriyle otrafı doldurarak kapıları kırdılar. Fak&t ne - kivircik tüylü koeçi deri'erile süslü yatak oda- sında, ne insana çırılçıplak soyunmak hırsını veren mermaer havuzlu taşlıkta Safoyu bulamadılar.. Evde güzel çal. reden ne bir İz, ne bir ses, ne de bir damla koku vardı. Sonra günler geçti. Bir öğle üzeri, idama mahküm bir İlliryalı kürekçiyi kayalıklara fırlattrken (1) Lökadlı askerler, uçurumun dibinde, belkemi, ği sivri bir kayaya çarpıp kirılmiş, göğsüne ve çenesine kartallar üşüş- müş bir kadın ölüsü gördüler. Çıplak ayaklarını ve kapkara uzun saçlarını dagaların yaladığı bu kadını buraya kim atmıştı? Düşündüler, düşündüler... Söon beş yıl içinde idama mahküm edilmiş tek kadın hatırlıyamadılar. Sonra bu ha:- ber adanın dört köşesine yayıldı. kes tolüşa ' düştür ğ “— Sakm... bu Safo olmasm?.. Va genç kızlar, çelenk yerine başla, rına örtüler örterek oraya koştular. Bafo ilç üç bahar yaşamış bir balıkçı kızı acı acı ağlıyarak onu sol dizinin üstündeki benden tanıdı. Ada mateme daldı. Kader Safonun Rodopissiz yaşama- sına müsaâde etmemişti. (Devamı var) (1) Lükat'ta idam mahkümlarımı yüksek bir tepeden bir uçuruma fırla- tırlardı. Bundan bazı dülere bir darbı. mesel kalmıştır: “Palan Lökat taklaaı attı',, derler. Yani uçuruma düşüp öldü manasına, Çekoslovakya bir neşe ve bir ğwgram dıyarı idi. ç “oslovalk köylüü'eri müzik ve dansa bayıtırlar. Pasar günleri Çekoslovak va Köyleri muaszam bir düğün man 37TASı arseler. Her yerde müzik her verde dana. Fakat Avusturya hâdisesinden sonra Köyleri bir dehşet ve en. , dişe istilâ atmiştir. Dansoden görülmüyor ve müzik seslori durmuştur. GÜNÜN MESELES' Bu işte eğlenceyi aslâ ihmal etmeğe gelmez. halini alırken hatırımıza gelen bir kaç fikri — Oluyor mu? — Olabilir mi? Derkoen günün birinde sevincle göre- ceğiz ki Marmara çevresi istediğimiz. den AMlâ bir turistik mıntaka halini alı. vermiş. Bu mukadderdir. Çünkü; 1 — Bu çevre, bir turistik mımtaka kurulmasmı — kolaylaştıracık bütün Şşartları haizdir. 2 — Bu işi cidden çok esaslı bir tarzda kavramış ve başarmaya azmet. miş bulunuyoruz. Marmara çevresi, hükümetin tasar- ladığı tarzda tekemmül ettiği gün “memleket içi turizmi, bakımından da yabancı memleketlerden gelecek türistleri memnun etmek bakımından da eşsiz bir mımtakanın “sahibi olaca- ğız. Bu mmtaka, yirminci asır seyya- hınm muhtelif isteklerini karşılıyacak tabil şartları halz bulunuyor: Kaplıcalar, deniz banyoları, kiçm karlı, ve yazın yemyeşil dağlar, en ne- fis üzümlü bağlar, ormanlar dünyanın en lezzetli balıkları, manzaralar ve sa- ire, Biz âüne kadar bu tabil şartlardan bile adamakıllı istifade etmesini bil. modik. İstifade etmesini bilmiş olsay. dık, Marmara çevresi yakın tarihin bütün © betbaht tecellilerine rağmen müreffeh bir muhit olabilirdi. Hükümetin, bu mıntaka için temine karar verdiği müreffeh istikbali, sa. dece tabif şartların istismarma dayan- madığını düşünürsek, Marmara çevre- ginin ne misilsiz bir refaha (hattâ me- deniyete) namzet olduğu kendiliğin, den tebarüz eder, Tasarlanan plânın ana hatları üze- rinde ufak bir gezinti yapalım: 1 «« İstanbul! bir “müze . şehir,, ol mak için lâzımgelen bültün şartları haizdir. Şehir, İstanbulun bu bakım. dan olan ihtişamına uygun bir tarza sokulacaktır. 2 — İstanbul, bilhassa üniversitesi nin, yücsek okullarının ve hattâ lise- lerinin gittikçe yükselmesi, ve hattâ dünya mikyasında bir tekemmül ar - zetmeğe başlaması yüzünden garbi As- ya Şimalf Afrika ve Balkan gençlikle- ri için . hattâ bundan böyle orta Av, rupa gençlikleri için de , ihmal odile- mes bir büyük kültür merkezi halin! alabilecektir. 3 — İstanbul, kimi Fransada akade | mi azalığına seçilecek derecede yük- | Bek bir liyakate sahip, kimi devaml gurette dünya tıb Hiteratüründe mev- subahs olan, branşlarmın ciddon birer otoritesi olduklarımı ispat etmekte bu- lunan birçok Türk tabiblerinin - toplu bir hâalde bulundukları şehirdir. Al . manya Üniversitelerine şeref ve kıy . met bahşetmiş olan birçok beynelmile! şöhretli profesörlerin, fen adamlarının da bunlara katılmış oldukları malüm- dur. Şimdi Avusturyanın, dünyada sa. yalı addodilen birçok âlimlerine de hü- kümetimizin Türkiyeye gelmek müsa- adesi vermekte olduğunu işiliyoruz Bu tıb âlimleri, dünkü Viyanayı dün- yanm en büyük ve ciddi tedavi mer- kezi haline sokmuş olan nadir ilim ve fen adamlarıdır. Arkadaşımız Burhan Felek'in de söylediği gibi bunlara Ba. dece birer kürsü vermekle iktifa et . memeliyiz. Herbirine — ihtisaslarını pratik sahada da umumlleştirme im- kânlarını vermeliyiz. Böylelikle çok kı sa bir samanda, bem “tedavi kastile yapılan Viyana seyahatleri,, nden kur- tulmuş olacağız, hem de evvelce Viya- na yolunu tutanlar bundan böyle İs - tanbula yollanmayı itfyad edinecekler. dir. İstanbulun ve Narmara çevresinin. | bi'hassa, istirahat gehri olmak icin büyük bir istidadı vardır, Civarda gü gel sanatoryomlar, güzel iztirahat evle- ri yapmak ve bunları beynelmile! şöh. retli tıb âlimlerinin devamir yüksek v ö eli d BB G CAGG v d Si li n Ai e b aiee eee Bebe eee Yazan: nezaretleri altında bulundurmak, ay rıca büyük bir alâka uyandırmaya kâ- fi gelecektir. Geriye kalıyor en mühim mesele. Seyyahların, şimdiye kadar İstan - bulda ancak 24 saat, 48 saat kaldıkları malümdur. Halbuki ayni seyyahları taşıyan gemiler Pire limanında en az on gün kalırlar. Niçin? ; Zira Yunanistanda bir seyyah bir hafta eğlenebilir. Bizde ise bir gece eğ- lenmesine bile imkân yoktur. Zira İs. tanbul eğlencesiz gehirlerin en başın. da gelir, 1 'Tasarlanan plânda bu cihet ihmal edilmiş değildir. Bu yıl Modada böyük gazinolar yapılacak. Florya büyütüle- cek Ve büyük bir güzincen olacak- Ga. zinoların fazlalaştığı nispette müzisi- yen ihtiyaer artacak. Yalovaya, Bursaya, hattâ Tekirda- Gina büyük ve temiz gazinolar yapma- yıihmal etmemeliyiz. 'Tabil, gazino deyince hatıra gelecek şey, sadece bol mezeyle içki içilen ma- hut yerler değildir. Gazino, klübü olan, kontrollu kumar sâlcaları olan, güzel ve bol artistli zenzin revüleri olan eğ lence yeridir. Lâteşhih sabık Yıldız Bi. bi yerler. ... İstatistikler, Türkiyeye seyyahla - rın on yılda 50 milyoz bıraktığını gös T KADIN î Ü Movsimlin en yeni ve en güzel moda a bu şene ikindi tuva'etinde toplan- mıştır. Kadife ceketi, robun kumaşın- dan kesilmiş işlemelerle bol bol süs- lenmişlir. Ensari Bülent teriyor. İstanbul ve Marmara çevresi bu şartları elde ettiği gün seyyahla- rmn bu mıntakaya yılda 50 milyon bı- rakacaklarını söylersek buna itiraz et- memelidir. Sırf seyyahlar yüzünden bir Roma şehri İtalyaya her yıl S0 mil- yon lira kazandıirmaktadır. Ensari BÜLENT ——— — Halk evlerinde o rmmarerea Eminönü Bu gece saat 20.30 da Eminönü helke. vi merkez salonunda ressam ve muharrir Elif Naci tarafından (halk ve retim) mev. zulü bir konferans verilecektir. Konfe. ransı halkevinin bir konseri takip edecek. ür. KA ehremtnl halkevinden ? aa ğ-. 038 den itiharen pütasti framtttea derileri verilecektir. Üç ay sürecek elan bu derslerde kayıt için bir — resimle ev sekreterliğine müracant olunması. — ——— Yeni Eserler: Mayıs gecesi ve Portre Klâsik Rus edebiyatından — yaptıkları güzel tercümelerle dikkati çeken Hasun A H Eviz ile Vasıf Okan bu defa da Gogol'ün “Dayıs gecesi,, ile “Portre,, adlı eserlerini türkçemize çevirdiler, Bu iki eser bir urada Remzi Kitapevitln *Dönya eserlerinden tercümeler serisi,- nin 18 inel numarası olarak — İntişar otti. Kitabın başında ayrıca Hasan Âli Evizin hakkında otuz iki sayfalık etödü var 50 kuruş gibi ucuz bir fiyatla radyosu | 30 MART — 1928 ÇARŞAMBA | istanbDul 17 Enkılâp tarihi dersi: — Üniversiteden naklen. Yusuf Kemal — Tenpirşenk, 18,30 Fatih halkevi gösterit kolu tarafından bir temsil, 19,15 konferans, doktor Fahreddin Kerim, Durgun tipler, 10.55 borsa buber. deri, 20 Nozihe ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,45 hava raporu, 2048 Ömer Rıza tarafından srap. ça söylev, 21 klâsik Türk musikisi, Nuri Halil ve arkadaşları tarafından, 21,15 or. kestra, 22,15 ajana haberleri, 22,30 plikla sololar, apera ve öperet parçaları, 22,5) son haberler, ve ertesi Bünüt programı, 23 son, BÜKREŞ: 19,15 Halyan müziği, 20,10 Radyo or. kestrası, 21445 kabare, 22,45 kafa konser, BUDAPEŞTE: 18,50 sigan orkestrası, 19,20 caz plük- ları, 20,30 operadan temsil nakli, 23 si. gan orkestrası, 24,10 radyo orkostrası, BERLİN! 19 öperet ve fi'm müziği, 20,10 bando 91; hafif mürik, 21,30 senfonik konser, 29,10 cazbant. ROMA: 20,10 plâkla hafif müzik, konser, 24,15 carbant, PRAG: : | — 2020 hafif müzik, 22 radyo orkestrası, | tarafından Çek müziği, 20,55 plâk, 2315 | plâk. VARSOVA: 19,10 caz plâkları, resitali, 23 radyo orkestrası bolk havaları, V senfonik S1 plâk, 22 Şopen tarafından aei ni B