Şen Fıkralar Tevazu! — Sizce — deha (A irsi midir?. Biliyor musunuz ? — Bilmiyo- rum. Çünkü ço- cuğum yok. B* S eç Büyük — bir mağazanmın sahi - bi şöyle dedi: — İşler fena gidiyor, — eşyalar- dan — bi feda edip, büyük ve hususi satış ilân edeceğiz. Tezgâhtar sordu; — Başüstüne bayım, han- giceşyayı intihap ediyorsunuz? — Şu üç liralık gömlekleri alıp üzerlerine şu etiketi ko- yun: Kıymeti 5,5 lira. 4,5 Hta- ya btrakıyoruz. AAA SK Lokantada: Müşteri — Listede neler var, görson? Garson — Mühtelif beş al- tr yemek var. Çeşit, çeşit.. Müşteri — Ben de zaten öyle tahmin ediyordum . Ba- na şu halde temiz bir yemek Resmini gördüğünüz adamın izmi Jak GÖ Tiyerdir ve ta- Mmam 25 erkek çocük sahibi bulunuyordu. İşin hayret edilecek tarafı bu 25 çocuğun da albay olmalarıdır. 1600 temmuzunun — Eetirin.. birinci günü vukubulan Flörü muharebesinde torunlarından ve K * X Oğullarından her biri bir Fransız alayına kumanda ediyordu. fir “Kiyafette, Se LA UDU genç bir kız, ilmt tetkikleri ile n meşbür olan - bir âlimin — yanında oturuyor we mü- kâlemeye başlamış olmak için Börüyor: — Neyle meşgul oluyorsu- nuz, üstad?. — Kimyayla meşgulüm, kı- zım. — Bu yaştae ha? Halbuki ben kimyayı ikmal edeli bir sene oluyor. e (Xf e Otel - hadetme - | si — Bayım, — si- zin jiçin bir paket var. Müşteri — Böyle basit bir şey için beni sa- bahın yedisinde uyandırmağa Tüzum var mı, canım!.. Bir çeyrek saat vonra, ha- deme, yeniden müşterinin ka- Pestnt vurarak şöyle diyor: — AHedersiniz, bayım.. Pa ket sizin değilmiş, yanlışlık ol- Meşhur İngiliz edibi Şeka . — PU* pir'in yazmış olduğu Romco . Jülyet piyesi ilk defa olarak dâha yer yüzünde kadın san- atkârlar bulunmadığı sırada oynanmış-ve bu yüzden kadın olan Jülyet rolünü bir erkek yapmıştır. Dünyanın en büyük gemile- Tihden biri olan Normandinin direklerinden bilrnin içinde a. Sansör mevcu' K ŞU Muallim — Doğan, siyah tahtaya benim bu karikatürü- mü kimin yaptığını derhal söyleyin, . Doğan —— Bay muallim ben fesatçı değilim eğer — suçluyu cezzlandırmıyacağınızı vaadet- mezrseniz, size ihbaratta bulun- mama vicdarım razı olmaz , Muzilim — Pekâlâ, — Size bunu vaâdediyorum. Kim yap- bis,, namt verilen küçük kuş . ların gizlendi; görülmüştür. Bu kuşlar, bu “canlı nakliye vasıtası,, ndan latifade ederek, Yabani kazların kanatlarıa- — Bsicak müntakalara göç ediyor. — t-büu karikatürü?. Tasında, bir çok defalar “Kur- — lur. Doğan — Ben!. Tei yi ğğ üne aiün a ö ————aaş y ’_*î cg id A o k 4 Hikâye: KTT AT B U K Ekstramento Ekstramento, Sanita - Krü - zün adamlarının yaklaştıklarını haber alınca, mağarasının ö- nünde uzayan kayalık sathım üzerinde, bütün vücudiyle doğ- rularak, düşünceli bir tavırla yürümeğe başladı. R Bu ne demekti?, Ona hücum etmek cesşareti mi gösteriliyor- du?. Ona, —Ekstramentoya? Hem de ona kim hücum etmek istiyordu? Eski haydutlardan müteşekkil bir çete ki, gene ceki bir çete reisinin emri al- tında toplanmıştı. Ve sözde haydut olan Ekstramentoyu yakalamak istiyen jandarmalar diye geçiniyordu. Ekstramen - toya hücüm ediliyordu. Hal- buki o, bütün hayatr müddetin- ce, hak ve adalet için mücadele etmiş, fakir kovboyları yağ- macılara kargı korumuştu. Bu yağmacılar Santa - Krüz hü- kümetiyle âdeta alay ediyor « lardı!. , Ekstramentonun kuvvetin- den korkulduğu için, onu öl- dürmek istiyorlardı. Ona karşı haydütları saldırtıyorlardı.. Ne nankörlük!.. Ekstramento hiddetle: —- Gelsinler, bakalım! . Diye mırıldandı, karargühın: kurmuş olduğu mağaraya gir di ve muavinlerini çağırarak Şöyle dedi: — Köylülere haber gönde- rin! Bana şülkran hisleri besli- yenleri bekliyorum.. Yarın şa- fakta, bana yördim etmek için ovaya gelsinler, .6 Ceğilr &. GüA Gece geçti ve sabahleyin şa- fakla beraber, altın güneş ova- yı aydınlattı. Ekstramento kar yaların üzerine koştu ve ovada altı kovboy gördü! . — Altı merd ve cesur in- san.. Diğerleri beni terkettiler.. Omnuzlarını silkti ve tekrar- ladı: — Alçaklık ve nankörlük! Ne çıkar.. Mücadele edece; Merd Ekstramento, işte böy lece, sadık adamlariyle.. Yir- miye karşı ikiyle.. Dövüşmeğe karar verdi.. Mücakleleyi ve ö- lüm kabul etti.. Akşam üzeri ona, Santa - Krüz kıtalarının yoklaştığını haber verdiler. . Ekstramento derhal plânını kurdu. Bu plân gayet sade ve makuldü, Düşmanları kayalık tepede bekliyeceklerdi. Bu ta- hil kaleden, bir kaç sadık ve ce- sur adamla beraber, kernidisin- den kat kat fazla düşmen kuv- vetlerini hezimete uğratabilir- di.. Altr kövboy da, keridi adam- larına karıştılar ve düşmarıları beklenmeğe başladı. Ufuktaki toz dumanı, düş mah kuvvetlerinin yaklaştıkla- rırr gösterdi. Bunlar takriben iki yüz kişiydi.. — Bu kadar mi? Bizim kuv- vet ve cesaretimizden galiba şüphe ediyorlar, arkadaşlar.. Yanıldıklarını onlara göktere- lim.. Bir müddet sonra, düşman- lar, gözle sayılabilecek kadar yaklaştılar.. — Ekstramentoyla arkadaşlarının bulundukları kayalıklardan beş karabina menzili mesafede yer aldılar. Etrafa karanlık bastığı için a- teşler yakıldı. Birisi sordu: — Buradan çıkıp —tasrruz e- dersek nasıl olur?. — Hayır., , — Hakikaten.. Bu bir fikir- dir.. Bu adamlar kendilerinden son derece emin bulundukları için, baskından kat'iyyen şüp- he etmezler, . Ekstramento: — Pekâlâ! Dedi.. , Öyle ol- sun. .Fakat bu hamlemizde mu- vaffak olamazsak.. Ümid kal- mazl.. — Sonuna kadar dövüşmeğe hazırız!.. Bunun üzerine, Ekstramento eski plânını değiştirerek, taar- Tuz tertibatı aldı. , Büyük bir talih eseri olarak, gece yarısına doğru semâyı fırtınayı haber veren - bulutlar doldurldu ve ay bu bulutların arkasında kayboldu. Bu mü- kemmel bir fırsattı. Ekstra- mentonun cesur adamları ka- yaların altına doğru kaydılar ve ovada, yecde sürünerek iler- lemeğe başladılar. Biraz sonra, düşmanın ka- rargâhma yaklaştılar.. Güzel bir manevra netice- sinde, adamlardan bazıları on- ların arkasına kaytlı ve evvelce takarrür eden bir işaret üzeri- ne korkunç bir ateşe başladı. Karanlıkta açılan bu ateş müthiş bir tesir yaptı. Düşmanlar, mantolarına sa- rılmış oldukları halde, kumla- rın Üzerine uzanmışlardı. Bu mantolardıan bir çoğu tabut ol- du. Düşmanlar —mütemadiyen ölüyor, — ölüyorlardı. renge boyanı- lüyor, Kumlar, kızıl yordu. Nibayet bu karmakarışık pa- nik anımda, ateş birdenbire durdu ve Ekstramentonun a- damları baskın yaptılar. Bu baskın da ayni derecede- kor- kunç öldu.. Ekstramentonun mdanmiları dövüşe son derece alışkındılar. Birer kaplan gibi atılıyorlardı. — Teslim ol, Ekstramento!. Ekstramento: — Asla!. Diye bağırdı ve bir hamlede geriye dönerek, kendisine doğ- ru tüfeğini uzatan bir adam gördü.. Orun neye uğradığını anlamasına vakit bulamadan, bir sıçrayışta üzerine atıldı, tüfeğini elinden âaldı ve yere yıktı. .Sonza onu olduğu yerde biraktı. Mücadele müşkül bir anına girmişti, . Waziyet bu merkezde iken, Ekstramentonun muavinlerin- den biri ona doğru koşarak şöy le dedi? — Zaler bizimdir.. İşte Kı- zilderililer!. . Filhakika, bu anda, iniltileri ve nâralârı bastıran vahşi çığ- lıklar duyuldu. —Muharebeyi gören birisi tarafından haber- dar edilen, cesur ve merd Eks- tramentonun dostları olan Kı- zilderililer bir yıldırım sür'ati- le atıldılar. Bu andan itibaren mücade « lenin safhası değişti.. Ekstra- mentoyla adamları, âdeta hari- kalar yaratıyorlardı. On bire katşı iki dövüşüyorlard! .. Kızılderililerin gelişleri düş- manın mukavemetini tamami- le kırdı. Meydanda bir çok ya- ralı ve ölü bırakarak kaçmağa başladılar.. İşte tam bu sırada Ekstra- mentonun ortada bulunmadığı görüldü! » ” Onu cesetler arasında aradı- lar, bulamadılar. Yaralılar ara- sında aradılar, göremediler.. Bunun üÜzerine, onu, harp meydanınm etrafında aradılar ve gördüler, Ekstramento, elinde bir kı- bç bulunduğu halde, kanlar içinde, yerde yatıyordu. Kıhç, kabzesine kadar, düşman ku- mandanının vücuduna girmiş- ti.. Bu kumandanm, bir müddet evvel jandarma küuvvetlerine iltihak eden meşbur haydut Benvento olduğu hayretle gö - rüldü.. Ekstramento, yarasına rağ- men gülümsiyordu.. Onu kı- Tıçları çaprazlamak — suüretiyle, alelâcele yapılan bir sedyeye uzattılar. Galipler mağaranın yolunu tuttular ve şeflerini ya- tağına uzattılar.. Orada kızıl- derili bir tabip onu tedavi etti ve onun iyileşeceğini sevinçle haber verdi., Bir müddet sonta, yeni bir taarruza maruz kalmamak için mağarayı terkederek hep bera- ber kızılderililerin köyüne git- tiler ve Ekstramento, sabahle- yin kendisine geldiği zaman, sadık dostlarının arasında bu- laünduğunu memnuniyetle gör- dü; — Bana karşı gönderilen hil- kümet küvvetlerine karşı mü- cadele etmek suretiyle, hakiki bir asi gibi hareket ettiğime hiç te pişman değilim.. Çünkü bu kuvvetlere- bir haydut ku- manda ediyordu.. — Bu baydut öldü, şef.. Ekstramento gözletini kapa- yarak düşündü: — Onu meşru bir dövlüşte öldürdüm.. Ve bu düşünce, onun içinde- ki son vicdan azabını da sön « dürdü, BULMACA Şu beş kibritle ikl müsavi müselles yapabilir misiniz?... Yaparsanız, bize bildi: birinciye bir pergel takmar, kinciye büyük bir resim all mü, üçüncüye büylk bir lâstik top ve ayrıca 200 okuyucur za muhtelif hediyeler verece- ğiz. HABER ÇOCUK SAYFASI Bilmece kuponu 26 NART — 1808