SA Göze kıvırcık tüylü bir oğlak sırtı Gözüken bağda, yarı çıplak genç üzüm topluyorlardı. Koca koca e şarkı söyliyerek küfelere uruyorlar ve bu dolan küfeleri Mİğün gözlü körpe delikanlılar uirtla- bağdan çıkarıyorlardı. Merde, yirmi otuz katır duruyordu. eler geldikçe bu katırlar ikişer Yola düzülüyorlardı. bozumu vardı. asma dallarmdan bir iklil iry iriyarı bir şişman adam, yük - Miçe bir sayvanlı kerevet üstünde Yağda, kurmuş, altın kakmalı bir gü- MİŞ maşraba ile şarab içiyordu. Oy Pca uzun bıyıkları varti. Seyrek tel- sakal çenesinden sarkıyordu. Kâh kâh buradaki genç ve gü- ye bir kzn eğilip (kalkışma gözleri- “aldırıyor; ya bir asma kütüğüne larak, ya rüzgârda uçuşarak açılan yeni dudakların: ısırarak baka ka- i » bazan da şarab kadehini dudağıma pakierek ceylân bakışlı bir güzele ö- ikler gönderiyordu. vi gok büyük bir bağdı. Daha doğ- i Bu Üstü asma kütükleriyle kapan- MİŞ koca bir dağd. va epey sıcaktı. Yuvarlanan ei kupalarının sayısı arttıkça —— li rn her tarafından terler sıran yü- | Uh, or, gözleri kanlanıyor ve ga- İ Yalnız neşesi değil, kanmm kay- pe da artıyordu. Bir ara, koyu kes- saçlı, büyük elâ gözlü bir kızm Bir çığlık kopararak yere düştüğü İş “O zaman şişman adam pürte- Yerinden fırladı; > Ne var? Ne oluyor? a” bağırarak kerevetten atlâdr, kız su koştu. il gözlü kız düşerken öyle tir per- bi bir çığlık atmış ve şişman adam Mi böğürür gibi bağırmıştı ki, Mir çalışan kızlar şarkılarımı keş - ve delikanlılar küfelerini brra- hag yük bir telâşla o tarafa koşmuş- Kalaç hepsi kızı yılan soktü san- Bir dakika sonra bu teli il nde olduğu anlaşıldı. Ortada bay Bulan yoktu. Kız büyük bir sah hik keserken brçağt bızla çekmiş, o - yagdi ucu kıvrık ve tırtıl asma be. #61 buduna batıvermişti. Bir dama- lan olacaktı ki, yaralan oluk ie akmıya başlamıştı. Şişman â- ta boylu boyunca yere uzanmış du- *ndamlı kıza kaşlarını çatarak: 0 Hınzır.. - dedi - Bu ne ihtiyat Haa Boğa boynu mu kesiyorsun, ee mı? Bıçağı kütüğe bu w $ kuvvetle basmaya ne lüzum var- v *yip yeyip azryorsun galiba! Re derhal yere diz çöktü. Kızm ete- â ye bir şiddetle kavrıyarak sryır- * Çokk ince ve şeffaf bir kumaştan olan entari, göbeğinden bir tar, Yukarsına kadar carttadak yır - V ha, tİ gelmiş buğday başağı gibi ya- tenkli ve tay sağrısı gibi sert et- gİbi bir vücut, asma kütükleri ayi, uzanmış, Bakus'a göğüs aç - Ban, İF su perisi gibi göre vurdu. Şiş- y Adam bir an, burnunun #eliklerini Neg, oynat ve tuhaf bir bakışla bu ban süzdü. Yaradan akan kıp iç bap güneşte altın rengi alan ha- i tanki kıllarla okadifelenmiş baldıra pa bir mercan kılıf geçirmişti. De- derin nefes alarak, iki avuyla dey iğak toprağa dayanarak secde & - a yavaş yavaş iğildi. Evvelâ ko- iş delik burnu, sonra ince bıyıklı ka- ne yaraya yapıştı. o Emdi, 14 fi kan dininceye kadar em- e e dallarından yaplımış, yeşil yaprak- Rodoplu Güzel Kız ve FO Yazan : Nizamettin Nazif — 1 e Tay sağrısı gibi sert etli, taş gibi bir vücut a kütükleri arasında uzanmış, Bakus'a Böğüs açmış bir su perisi gibi göze vurdu k bir iklil ile süslü başını kaldırdığı zaman elâ gözlü kızım baldırmdaki kan dinmişti, fakat yaranm etrafında he- men" hemen at nal büyüklüğünde bir yer mosmor kesilmişti. Şişman adam dudaklarının İzini sanki bir mühür gi- bi, bir damga gibi kızın baldırında bi- yakmıştı; — Ezop! Ezop! Bire kanbur! - diye daykırdı - Şarab kovasını getir. Bir asma kütüğünün yanında tüyü yolunmuş, uyuz bir karatavuğa benği- yen, çarpık çurpuk bir adam belirdi ki sıçraya sıçraya sayvana doğru koş- masiyle geriye dönüp gümüş bir kova- yi getirmesi bir oldu. Bu kovadaki şa- rab az evvel şişman adamın içtiği şa- raptandı. Kırm eteğinden kopardığı tir bez parçası buna daldırıp yaraya bastırdı. Üstüne birkaç büyük asma yaprağı koydu, veusta bir tımarcı gibi sarıp bağladıktan sonra İki eliyle şarap kupasını kapıp dudaklarma da- yadı. Ağımın iki yanından göğsüne alrta almta, kana kana İçti. Koca göbeğinden umulmıyan bir çeviklikle ayağa kalkarak bağırdı: — Haydi dağılın... Ne duruyorsunuz? Gezip dolaşm, koşuşun, oynaşın! Ne de heybetli sesi vardı! Genç kızlar ve körpe erkekler çil yavrusu gibi dağıldılar, asma kütükle- ri arasında ikişer üçer gözden silindi- ler. Kızın yanımda yalnız Ezop ve ken » disi kalınca e'â gözlü kızm beline bir tekme İndirerek" haykerdı:” ©“ — Kalk artık kaltak! Sana bin defa dedim belki... Kendine bir koca bul! “Teni yanık buğday başağma benzi. yen güzel, sol eliyle bir asma kütüğü. nü yumruklıyarak asabi asabi mın dandı: — Hayır! İstemiyorum, İstemiyo » rum. Evlenmiyeceğim.. — İnad etme!.. Kırbaçlatırım ha... Xı, gelmeden mutlaka gebe kalacak - sm... Mutlakat Birdenbire hatırma çok güzel bir fi- kir gelmiş gibi ağımı ve gözlerini a- çerak sol elinin baş parmağını alnma öayadı? — Tamam tamam... İkisi biribirine biçilmiş kaftan gibi yaraşacak. Ve tüyü yolunmuş bir karatavuğa benziyen adamı kıza doğru iterek ho- murdandı: — İşte senin kocan. Haydi Ezop! Zaten senin kanmdan bir köle kazan- mayı çoktan tasarlamıştım. Şimdi her asma kütüğünün altnda bir başka ses şarkı söylüyor, ötesinden berisinden fışkıran delikanlı kahkaha- ları ve işveli genç kız sesleriyle bu ko- cs bağ, kısraklar ve damızlık taylarla dolu bir bin bir gece hârüsmı andır yordu. (Devamı var) Istannul radyosu 21 MART — 1938 PAZARTESİ 18,30 plâkla dans musikisi, 19,15 çocuk lara masal, Bayan Nine, 19,55 Borsa ba. Derler, 20 Rıfat ve arkadaşları tarafından 'Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30 ba- va raporu, 20,33 Ömer Rıza tarafından a- rapça söylev, 20,45 Belma ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıla- fı, (saat ayarı), 71,15 Fasıl saz heyeti, İb- rahim ve arkadaşları (o (arafından, 21,56 Radyo fonik temsil: Stüdyo orkestrası re- fakatile (Turandot), 22,45 ajans haberleri, 23 plükla sololar, opera ve operet parca. ları, 23,20 son baberler, ve ertesi günün programı, 23,30 son. YE A AŞ YY ŞA A ŞAM GK NM Fransız erkânı harbiyesi Dehşet ve telâş içinde Şimali Afrikaya mütemadiyen hava topları ve tayyare gönderiliyor Alman tayyareleri Fransırlarınkinden Fransa, bir harp vukuunda Cebelütta- ııktan geçecek Alman denizaltıların- dan deheştli ürküyor ve şimdiden tedbir düşünüyor Yazan: Osmani İmparatorluğunun midafaz- sız bulundurduğu Trablusgarba İtak yanların nasıl saldırdıkları ve bugün Şimali Afrikada Libya adını verdikleri müstemlekeyi nasl ele geçirdikleri malümdur. 27 yıl önce Trablus garp vilâyetimizin başma gelen belânm ergeç Tunusa musal Ist olacağına Fransızlar artık adam â- kıllı inanmış bulunuyorlar. Bugüne ka- dar, ana yatanm müdalaasmı temin et- mekle müstemlekelerin de müdafaa €- dilebileceğini sarmış olan Fransız er- kânıbarbiyesi şimdi dehşet ve telâş içinde Şimali Afrikayı koruyabilecek tedbirler araştırmaktadır. Musolininin geçen yıl büyük merasim- le Trablusgarba gidişini, sadece, Ha- beş davas; yüzünden İngiltereye sav- rulmuş bir tehdit şüretinde tefsi? eden Fransızlar, Italyan şefinin, Afrikada ata binip kılıç sıyırmakla kime meydan okuduğunu şimdi acı acı anlamaktadır. Jar. Hâdiselerin aldığı istikamet, Ha- beş diyarının zaptı ile Libyadaki a keri hazırlıkların Bingazide yapılan benzin depolarının ve yolların, Tunus- ta, Cezayirde, ve Fasta günden güne kuvvetlenen milli partilerin ve yapılan tahirkâtın Avusturyayı (o Almanyaya bağlıyan maceranın ve Frankoya Ak manya ile İtalyadan gönderilen devam- İı yardımların hattâ Lehistan ile Lit- vanya arasında çıkan ve gittikçe tehli- kesi büyüyen son vak'anın asla biribi- rinden ayrı ayrı mütalea edilmemesi lâzım geldiğini açıkça göstermektedir. Bütün bunlar her tarafı iyice düşünül- müş veen hurda teferrüatma kadar hazırlanmış çok geniş bir plânm büyük bir zekâ ve cesaretle tatbik mevkiine konulduğunu (izah etmektedir. Bu plân, Roma - Berlin mihverinin Al manya İle İtalyaya ayrı ayrı değil, müşterek bir müstemleke imparatorlu- ğu kurmak azmini göze vurmaktadır. Malümdur ki Hitlerin Avusturyayı il- hak edebilip edemiyeceği uzun zaman nasıl münakaşa edildiyse Almanyanın müstemleke temin edebilip edemiyece- ği de öylece münakaşa edilmiştir ve edilmektedir. Gene malümdur ki İn- giltere Almanyaya asla müstemleke “temlik,, etmek taraftarı olmadığını, eski Alman müstemlekelerini elden çi- karmak istemediğini, fakat iptidat mad- de temini üzerinde konuşulabileceğini söylemiş, fakat bunun için de, evvelâ Almanyanın İspanya işlerinden el çek- mesi elzem olduğunu ileriye sürmüş » tü Almanyanın buna nasıl mukabele et- tiği, müstemleke meselesi üzerinde şar- ta muallak rolizakereleri nasıl şiddetle reddettiği unutulmamıştır. Ö zaman bazı siyasi merkezlerde hayretle ve ba- | ar siyasi merkezlerde de istihza ile şöy- Sadık Duman le söylenenler olmuştu: — Peki amma, Fransa ile İngiltere razı olmazsa Almanya eski müstemele- kelerini nasıl alabilir? Donanması yok ki bütün mâniaları devirip geçsin, as- ker sevketsin.. Bu hedefe vasıl olmek için ortada tek çare var: Fransaya saj- y dırıp büyük bir harbi, belki de ümünt bir harbi göze almak. , Bu takdirde de Fransayı mağlüp ve hattâ istilâ edebilmesi Jâzım gelir ki bu da imkânsızdır. Ö Mâjine müdafaa hattı nasıl yarılır?,”” * Bugün ne bu hayrette, ne bu istih- zahdan eser kalmıştır. Almanyanın müs- temleke istemekle, o eski, fakir ve ve- rimsiz müstemlekelerini değil, fakat bugüne kadar Fransanın istismar ede- rek zenginleştiği Şimali Afrikadaki Cennetleri elde etmek istediği anlaşıl- mıştır. Almanya, bu işi tek başına ya- pamıyacağı için kendine bir ortak bul- muştur. Şimdi müstemleke zaptının si- yasi ve ekonomik mâna ve kıymetleri üzerinde adamakıllı uzlaşmış olan Al manya İle İtalyanın teşkil ettiği bir şirketin tehdidi karşısında İngiltereyi tereddüde ve Fransayı telâşa düşmüş görüyoruz, Acaba İngilterede bu tereddüt dev- resi ne kadar sürecek? Bu devletin si- 14hlanması biteceği güne kadar Alman- ya te İtalya hedeflerine ulaşmış Obu- Tunabilecekler mi?. Eğer hethangi bir sebeple fikirlerini değiştirmezlerse iki otoriler devletin harekete geçmeleri için en münasip zâman bugünleridir. Saldır- mek için, Pransanm Şimali Afrikayı tahkim etmesini ve İngilterenin dişine kadar silâhlanmasını bekliyecek değil- ler ya, Harplerin ve istilâların ansızın yâ- pılan eski çeteci baskınlarına pek ben- gediği bir devirde bulunduğumuz için bu ilkbaharın büyük sürprizler hazırlar dığına muhakkak nazariyle bakabiliriz. Fransanın Şimali Afrikaya alelâcele bir kolordu sevketmiş olduğu söyleni- yor. Gabes'in şimal taraflarında bir “müstahkem mıntaka, yapılmaktadır . Son hafta içinde Afrikaya gönderilen keşif, hücum ve bombardıman tayyare» lerinin sayısı bine yaklaşmıştır. Milli Müdafaa nazırı Daladiye, altı ay evvel yapılması takarrur etmiş olan mühimmat fabrikalarının kurulmasına derbal başlanılmasını emretmiştir. Tunus - Trablus bududundaki kuv- vetlere iki motörlü fırka ilâve edilecek- tir. Fransız donanması, bu fırkaları Şi- mali Afrikaya taşıyacak kafileleri mu - hafaza için tertibat almıştır. Cezair, Tu- nuş ve Fasta, motörlü kuvvetlerin w- zun bir barbi karşılamalarma kâfi mik- tarda benzin depo edilmektedir. Bununla beraber Fransa, İspanyada- ki harplerde kullanılan Alman ve İtal | çok mükemmeldir. Fransızlar, Musoli « minin, Afrikada ota binip küç seyr » makla kime meydan okuduğunu şimdi a et act anlıyorlar, , İsmi yan keşif ve hücum tayyarelerinin Fransız tayyarelerinden, kıyas kabul etmiyecek derecede, mükemmel oldu“ ğunu anlamış bulunduğu için, bütün ba tertibata rağmen telâşını azaltabilmiş değildir İşte bunun için Fransız fabri kalsrı mütemadiyen tayyare defi topla” rr'yapmakla meşguldür. Şimali Afrika- ya şimdiye kadar bu toplardan sekiz yüz tane gönlderildiği söyleniyor. Fran“ sız donanması İtalya donanmasını râ“ hat rahat haklayabileceğine inanmak» tadır. Yalnız Cebelüttarıktan © geçecek Alman denizaltılarından ürkülmekte- dir. Almanların bir denizaltı harbinde neler yapabildikleri umumi harpte tec- rübe edildiği için Fransa deniz erkân harbiyesi, harp çıkar çıkmaz, Cebelüt- tarık boğazından emin bulunmağa çalı- şacaktır. Fransa için bu emniyet yalnız Alman denizaltılarının Akdenize geçmesi ba- kumından değil; ayni zamanda Fasın Atlas denizi kıyılarından tehdit edile « memesi bakımından da mühim addedil mektedir. Bununla beraber alelâcele yâ- pilacak hazırlıklarla bü geniş kıt'anmn muhafarası nasıl mümkün olabilir? Fransa, bugünkü tahminler doğru ol sa da, olmasa da, Şimali Afrikayı, ana vatan gibi, köklü bir surette tahkim et- memiş olmasının aâzobın! çekmekte ve bu hatasmı biran evvel temizlemeğe gayret etmektedir. Fransa bu yüzden o derece açık bir telâş içindedir ki; Almanya ile İtalya şöyle bir saldırsalar, galiba hakikaten Tunus müdafaa edilemiyecek?. Fakanat., Şimali Afrikada böyle z1- yıf olan şu Fransa Avrupada © derece kuvvetlidir ki.. Hani, fazla değil, bir Fransız kolordusu İtalyan hududundın içeriye sarkmıya görsün., Sadık DUMAN Gün