Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Tarihin en tehlkeli liize sarayına -- —— —— casusları Resmen —a B e y — —a li e F V HABF'.R — Aklksam postası ndan biri Çağrılan fahişe ThErese bir fahişe idi; her gece bir Ssarhoşun kollarında 'aba.ılıvordu. Fakat, günün birinde Markiz ve prenses imanın FTansanın Cİ impara - devrinin en lli casusla - ve Fran- tmelerinde en ( âmil olan ::"e“ Lach - k"ı) 1819 da(Mos- N._' da doğdu. Ba- n Salastan — bir Şu beıe“îıski eşya yor, zar —"“niyordu. —h:: güzide ka- H'dqd“' kraliçe Üsn biri olmaz - kir Evvel pek sefil lqh:'?“ geçirdi. keklarda j çamur - SOzlar iç'nde yu İş büyüdü h:."“l kadar her lvııı.'ı':"I T Sarhoşun Endi. qm"-reıe) güzel, Fun, 'lkî.t sont de- & h“' bir kadın HK Sasını, çocuğu m , k!çtî. w._b“ıl. en sonra da Parise gitti. Bu- d g u #nar mahallelerde, pis sokaklar- Flam, Bryor, tesadüif ettiği Âdi adam- $ ' P kalkıyordu. Her geceyi bir- HoKonararasındı — geçirr Yör du, B bi hau Süretle b'raz para topladı; üstü- Hihı düzeltii. Gazinolara, tiyatro- ı"h ma başladı. Yazın banyo yer- hq,î“ Rüzel vücutlu, iri siyah gözlü “'î.nd devrin en meşhur — piyanisti Onüpy Hertz) in gönlünü çekti. Artık h"'dn_".ı”" kibar yerlere girip çı- Keai Sarayının kanı'arı Süratına kapanıyor (-ı.g'Il Louis - Philippe: he:ı:rl“) Sarayına : cşıvet sanatkârı etmişti. hlı“ Fakat, kralın pek uyanık hafi- t:r%ü':rdı' Serseri kadının saraya Bu * meydan vermediler. h_? q.“'::hret Therese — için pek atı h'ıhlııı. Oldu. Ve o günden — sonra öş a düşman kesildi. Arabhada “le.ğ::'" döküyor, bunun intikamını ! Söylüyordu. lîlih thürıden şöhreti artıyordu. Pa- _ ıu:" Muhitlerinde kendisinden Mh la bahsolunuyordu. Her ak- Ş:h"“h $ bir barda ve yahut lokanta- Yiyordu. Hususf apartmanı, a frada locası vardı. İsmi bütün Yerdi dillerinden düşmüyordu. & herkes onu — konuşuyardu. Oâr, zengin hovardalar peşin- Rovarda bir Marki h Hh" t!::aı?'mdl (Albino de Poivo) &a| Bir üır İ de vardı. Bu; Portekizli İçı:;'ud."?'!_m:ns“p_ fakat son dere- bay Ü buz Sefih bir del karlıydı. Mem ı.'uîlgh_ ;km'!ı Pariste — yaşamıya Nq. dümou zamanlarda paraca &- h!k ta t:âtü- Çok asil bir ailenin *p Ü. — Yakışıklıydı. Hafif bi k"?dmla"“ Yardımiyleîeçîmvor— Öy (Th,:îf değildi. bi Genî İti evlenme teklif'nde bulun Slin düşündü, ve bu tekliği " Ü: Markiz ol-cak; sefaret- Tebilecekti. Sonra, Marki m da değildi. *Yh; kabul eti, evlendiler. Öüce Viyanaya: konik' Berline; | Lâkin birkaç ay sonra Marki, srvıştı CUŞAN Dü sefil delikânlı, günüm birinde Sevgilisini de beraber götürmek | yolunüuü buldu. 1870 harbini kaybelmesine sebep olan da bu kadındır gitti. Gidreken de karısının bütün el- maslarını, gümüş takımlarını alıp gö- türmeyi unutmadı. Metreslerinin parasiyle yaşamıya &- bir kaza kurşuniyle öldü, gitti, Markize gelince; o her gün daha güzelleşiyor, her gün bir başka sevgili buluyor, onlara hediyeler, arabalar aldı- rıyordu, Gizli vazifle (Paiva) nm şan, şeref ve şöhreti bü- tün Pariz halkını hayrette bırrakıyordu. Bu sırada, kont (Henkel) isminde zen gin bir Alman Parise geldi. daha doğ- rusu hususi bir vazife ile Prusya hükü- meti tarafından gönderildi. (Paiva), bu zengin Almanı da teshir etmekte geçikmedi. Esasen o da, Paris- te kendini göstermek için böyle bir ka- dını arıyordu. Prusyada büyük çiftlik- leri, milyonlarca serveti olduğunu söy- Kiyordu. (Henkel) Prusya erkânı harbiyesi- nin gözü gibiydi. Tam bir salâhiyele Parise gönderilmişti. Kendisine yar- dım edecek kadını da bulmuştu, Kesenin ağzını açtı; muhteşem bir konak yaptırdı, duvarlarını en meşhur sanatkârların tablolariyle süsledi. Mar- k'zin hususi dairesi, istirahat salonu de- ğerli kanapeler, koltuklarla döşendi. Banyo salonunun duvarlarına Veredik aynaları kaplattı. Merber — banyonun muslukları gümüşten yapıldı. Karyo- lasma yüz bin frank sarfolundu. Bu konak 8 milyon franga mal ol- du. Bugün, Parisin tariht eserleri ara- sında belediye tarafından muhafaza ©- lunan bu konağın kıymeti en aşağı 50 milyon franktır. (Bizim paramızla iki buçuk milyon lira). Parlak suvareler (Paiva) bu muhteşem konağa yer- leşince ziyafetler, Buvareler tertip — et- meğe başladı. Hergün davetiyeler yağ- dırryor, salon Parisin en meşhur sanat- kâÂrlarını, ediplerini, diplomatlarını, za bitlerini topluyordu. Bunlar arasında; Gramont, Gulse gibi dükler; Emile Girardin, St. Beu- ve, Tain, Renan, Gerome, E. Auygier, Delacroir, Th. Gautler, E. About gibi sanatkârların toplanma mahalli olmuş- tu. Her gete burada birleşiyorlar, ko- nuşuyorlardı. En mahrem — şeylerden bahsediyorlardı. Bütün bunlar, bilmiyerek, casus ka- dıma siyasi ajanlık yapıyorlardı. — Aman yarabbim! e korkunç!... Hattâ, (Dağlar kralı ve Paris izdi- vaçları) adlı eserleriyle büyük bir şöh ret kazanan (Edmand About) bile bu vazifeyi görüyordu. Bir aralık, haritiye nezareti tarafm- dan Mısıra gönderilmiş, memleketin va- ziyeti, Hidiv'in hareketlerini tetkika memur edilmişti. Hidiv, işin farkına var- dı. Müsait raporlar vermesini temin için (Fellah) adlı eserini 25-bin franga satın aldı. Ö zamanlar için bu pek bü- yük paraydı. (E, About) Parise döndü, hariciye- ye raporunu verdi. Bir sureti de şüp- hesiz casus kadının el'ne geçti. Alman istihbarat bürosunun şubesi Berlin (İstihbarat bürosu) her şe- yi hazırlamıştı. Sıra plânların tatbikı- na geliyordu.'Meşhur Bismark: “Har- be başlamazdan evvel doğru malümat almalr, hakkından gelinemiyecek düş- mana saldırmamalrı...,, düsturunu takip ediyordu, (Paiva) nn konağı (İstihbarat bü- rorosu) nun Paris şubesi gibi bir şeydi. 1870 muharebesi ilân olunmadan ev- vel (Therese) ihtiyatlı davrandı, (Si- bezya) ya gitti, az sonra kont da kendi- inesiltihak etti. — B sezA Harp patladı. Üçünecü Napolyon (Sedan) da esir oldu. Alman askerleri- Parişe — girdi. Kont (Henkel) e, hizmetlerine mükâfaten prenslik verildi. Tabif Portekizli Markiz de, bir dercte daha yükseldi: Prenses oldu. Varyete tiyatrosunda ha'kın hakareti (Paiva) kendini göstermek İstiyor- du. Gir gece en şık elbiselerini giyin- di, en değerli elmaslarımı taktı, prenses arması taşrvan bir araba ile varyete ti- yatrosuna gitti. Locaya girince halk kendisini tanı- dı. Hep bir ağızdan (yuha) çekmeğe ayaklarını yere vurmrya başladı. (Paiva), locada duramadı, kürkünü aldı, çıktı, gitti. Ertesi gün, Almanyanm Paris sefi- ri prens Hohenlo, hariciye nazırmın o- dasında hiddetle ayaklarını yere vuru- yor, prensese resmen tarziye verilimesi- ni istiyordu. Ve: — Tiyatrolarda halkın şerefini mu- hafaza için Alman Aaskerlerini tekrar Parise mi getirelim?... Diyordu. Harbiye nazırı, teessül be- yan etti. Fakat prens bununla ktifa etmedi. Paris halkına bir ibret almak için prensesin resmen (Elize) sarayına davet edilmesini istedi. Kabulden başka çare yoktu. Vaktiy le (Lüi Filip)in (Tüilleries) sarayı- na sokmak istemediği kadın, (Sedan) mağlüpları tarafından resmen reisicum hur sarayına, (Eliza) ya davet olundu. (Thier), onu sağına aldı, (Paiva), salonlarını açmıştı. Gene eskisi gibi hayat sürüyordu. Fakat bu defa hükümet gözünü açtı. Berline gön derilen raporları ele geç'rdi. Casus prensesi. Parisi terke davet etti. (Therese) ilk evvel Paristeki konağı söktürmek, (Silizya) ya naklettiterek orada kurdurmak istedi. Sonra bu fik- rinden vazgeçti. (Tuilleries) sarayının tıpkısı hbir saray yaptırdı. Moskovanın eski bir kulübesinde dor ğan, sırasiyle fahişe, markiz, prenses, edipler, sanatkârlar bulunuyordu. (Paiva) nın salonları siyasi ricalin, casus olan bu kadın Paristen ayrılınca uzun müddet yaşamadı, 1884 de öldü. Uyku hastalıkları Yemek yemeden 30 yıl! uyuyan kadın Bir genç kız da, yıllarca süren uykudan kendine sonra tabutta Manevti bir sarsıntı, siddetli bir heyecan, büyük bir korku... İşte, uy ku hastalıklarını doğuran başlıca sebebler.. Âsap — bozukluğunun da geldi bunda çok tesiri vardır. Uyku has- Bt talıklarına erkeklerden ziyade ka- dınlar datesadüf olunur, Geçenlerde ölen (Mak Keri)nin hastalığı tek bir vaka değildir. Tıp tarihinin asabi marazlar bahsinde | buna benzer bir çok vaka yazılıdır. Ve bundan daha garip, daha merak- lr olanları vardır. İşte — bir misal: Margarit Boneval... Margarit, yirmi bir yaşında iken Ş büyük bir korku neticesi (uyku has talığı)na tutuldu. Bu uyku yirmi yıl sürdü. Bu; halkın aşırı derecede merakı- nı çekti. Hattâ bu merak o dereceyi buldu ki küçük (Tenel) köyü bir çok AÂlim ve gazetecilerle doldu. En meş- hur doktorlar köye kadar giderek hastâyı muayene ettiler. Hattâ, meşhur emrazı asabiye mütehassısı (doktor Şarko) bile (Margarit Bone val)i uzun müddet muayene etti. Hastayı uyandırmak için bir çok | fennf usullere baş — vuruldu, fakat fayda vermedi. Nihayet kendi haline bırakıldı. Genç kızın hastalığını — işitenler, köye akın etmeğe basladılar. Ve bu | allesi irtn pek kârlı bir İş oldu. Yrmi sene sonra... İskelet haline gelen bu hareketsiz vücudda hayat uzuvları tabli bir şe- kilde işliyor, kalb, muntazam vuru- yordu. Kız; 1883 mayısında uykuya dal- mıştı. 1903 mayısında uyandı. Ta- mam yiİrmi sene sonra.. Uyanma hâdisesi göyle olmuştu: İlk evvel vücudunda bazı hafif titremeler görülmüş, sonra inlemeğe başlamıştır. Zavallı kızcağız verem olmuştu. Hastalrk, uyku esnasında seyrini takin etmis, son devreye gel- mişti. Yatağında dofruldu, gözlerini açtı kendisini tedavi — eden dokto- run: . aa eaT — Nerenizden muztarinsiniz?.. Sualine su cevabhı verdi: — Her yerimden!... Ve sonra annesine dönerek sordu: — Kaç yaşındayım?.. — Tamam yirmti bir, kızım.. Bu, uykuya daldığı zamanki yaşı idi. Genç kız, başka bir şey söyleme di, Ertesi gün yeniden uykuya daldı. Fakat, bir daha uyanmamak üzere.. (Uyku hastalıkları), çok şükür ki her zaman böyle feci suretta nihayet bulmaz.. Hiç yemek yemeden oluz yıl uyku ! Marazt uykular üzerinde mühim tetkiklerde bulunan (Paris ruhiyat mektebi) profesörlerinden (doktor Pol Farez), İspanyanın (Bürgos), evaletinde tamam otuz — yıl uyuyan (Benita) adlı bir kadınım hastalığı ile cok alâkadar olmuştur. Bu fakir kadını, hastalığı devam ettiği müddetce her türlü tedaviden, ve ihtilmamdan mahrum y kal- mrttr. Kocası ve çocukları kendisini yalnız brirakarak savusmuslardı. Fukaranerver, merhametli bir kom- şu kadını ara sıra gelip, ağzına bir az su akrıtıyordu. Hasta, hİiç gıda al- madıfı halde yaşadı. Otuz yıl sonra, günlin birinde an- &rzım uyandı. Az sonra da çalışmağa basladı. Ğene (doktor Farez)in tedavi et- t1S1 baska bir hastanın hall de bun- dan daha az meraklrı defildir. Bu hasta; — simall Almanyada (Gramek)de, (Gezen) adir bir kız- dır. (Gezen) 17 yasmdavdı. Biİr gerin ti sirasımda arahadan düstü, başı ha fifse berelendi. Bir müddet — sonra derin bir uykuya daldr ve ancak 17 sene sonra uvanabildi. ' Yürümesin! unu'muştu Genç kızın uykudan — üyanışı da cidden garintir. Hastanın oturduğu evin bitisindeki evden gece yarısına doöğrü yangın çıktı. Komşular:! “yan gın var!..,, diye bafrışarak kacma- #a başladılar. Kiliselerin Hfalye neferlerinin boruları mahal- leyi velvele Içinde bırakmıştı. Bu sı- rada genç kız, birdenbire — uyandı. Garibi gu ki uyanır uyanmaz şuuru- nu tonladı. Babasını görünce yüzünde derin bir yels belirdi, Onu, cok İhtiyarla- mış bulduğunu sövledi. Evvelce ta- nıdı*t İnsanlara İsimlerile hitan et- ti. Nihayet annes'ni sardu, Gldüğü- nfi anlayınca mer gözyasları dökerek ağlamaya başladı. | çok uyuduğu İçin, artık çanları, , Ön yedi senedir uyuyan bir genç kız (Doktor Farez) diyor ki: “Hava- sının her yeri hatasız bir surette ça lışıyordu. Yalnız uyandığı zaman a- yakları üzerinde güç tutunabiliyor- du. Ve yürümesini unutmuştu.. Bir müddet sonra şen, şuh, sıhha- ti yerinde bir kadın oldu. Evinin İiş- lerile meşgul olmağa başladı. Fakat, o gündenberi akşam olup da hava karardı mı marazi uykuya düşmek korkusundan bir türlü ken- dini alamıyordu. Zavallı — kızcağız, gözlerini kapamağa cesaret edemiyordu,.,, Tabulta uyanan genç kız 'Tıp tarihi, her devirde uyku has- talıklarına ait bir çok vaka kayde- der. Birkaç yıl evvel, (doktor Fand- ler), genç bir kızın Üüç ay içinde, bi- ribirini müteakip 13 defa uyku buh- ranına düştüğünü ve her defasında ikişer, üçer gün uyuduğunu BsöÖylü- ör. : Buhranda hasta o kadar bitkin bir vaziyete düşmüştür ki, etrafında kiler değil, doktor bile bu defa ar- tık öldüfüne hükmetmişlerdir.” * Halbuki genç kız, tabuta konula- cağı sırada, birdenbire — uyanmış, ve bütün allesi efradının başucunda gözyaşları düktüğünü görünce güle- rek şöyle demiştir: «0 Ağlamayınız, hentiz ölmedim., daha pek gencim!..... — Biza forunuz.lf1ze Cevap Veralim ... Evlenmek bahı- 7 * DA A sinde daha diddi .. ..' * . * düşünmelisiniz (8. O. 8.) imzasile aldığımız bir mektupta deniliyor ki: “Ben 28 yaşında bir delikanlıyım. 90 lira kazancım var. Üç senedir bir kızla tanışıyorum. Önu seviyorum. Fa- kat bu sevgimi İitiraf edemeden birihi- rimize uzakça düştük. Eskisi gibi her gün biribirimizi göremiyoruz, Onum da beni sevdiğine eminim. Fakat hes nim başka bir kızla konuştuğumu göre müş, onun İiçin küskün... Rasladığım zaman gözlerini benden ayıramıyor. Diğer taraftan sarışm bır başka kızla ahbablık ediyorum. Fakat onu sevmiyorum. Şimdi evlenmek istiyo« rüm, Acaba bu kızların hangisiyle ev- lensem... Siz ne dersiniz?,, ; Evlenmek bahsinde daha eidd? dü- şünmenizi tavsiye ederiz. Sevmediğie niz sarışın kızla evlenmeyi düşünebil- meniz bize bu bahiste pek ciddi olma- dığınızı anlatıyor. İlk konuştuğunuz kız hakkında da bircok seyler bilme- diğiniz muhakkak; çünkü çok seyrek ve ancak sokakta biribirinize Traslıs yorsunuz. Sizin yakmmızdan uzaklaş « tıktan sonraki hayatmm s#evrini tekip etmemiş bulunuyorsunuz. Bütün buns ları gözönünde bulundurarak ihtivata İr olmanız lâzımdır. Bununla beraber bu iki kızdan birini tercih etmek isti« yorsanız, İlk tanıştığmıızla evleniniz. Çünkü hiç de$ilse, onu sevdiğinizi sax nrvyorsunuz, “Sanıyorsunuz” diyoruz; tünkü eğer siz bu kızı haltikaten seve miş olsavdınız, fkinci bir kızla ahbab- lığa kalkışamazdınır. $ «