Tarihin en tehlıkeli casu Resmen slarından biri HABER — Aksam postası Çağrılan fahişe îh%fâsı bir fahişe idi ; her gece bir sarhoşun kollarında ba.ılıyordu. Fakat, günün birinde Markiz ve prenses Simanın H Tansanın impara - ı—u:mlncn en casısla - ş.m ve Fran- Üybe 1870 harbini —'—huıerind. en Mlınn olan Lach - KN 1819 da(Mos- 5.' da doğdu. Ba- % Viyanaya. sonra Berline, x..en sonra da Parise gitti. Bu- & r mahallelerde, pis sokaklar- hı—’"_yvr. tesadüf ettiği Sdi adam- $ kalkıyordu. Her geceyi bir Yördy, Y KONUNTUYAEIMD A gAÇ K :nn':'!!k b'raz para topladı: Üstü- tı—: düzeltüi. Garzinolara, tiyatro- t başladı. Yazın banyo yer- h.:" RÜze) vücutlu, iri siyah görlü n—l_l devrin en meşhur — piyanisti SA Hertz) in gönlünü çekti. Artık N"IIM. kibar yerlere girip çı- eaj Barayının kam'arı Süratına kapanıyor )ımılı - Philippe: sanatkârı Sarayına davet — etmişti. tevgilisini de beraber götürmek Pakat, kralın pek uyanık hafi- Yardı. Serseri kadının saraya '.:_ Meydan vermediler, rtet Therese — İçin pek acı İdu. Ve o günden — sonra düşman kesildi. Aratıada döküyor, bunun intikamını töylüyordu. ”qud.“hden şöhreti artıyordu. Pa- N Muhitlerinde kendisinden N— kla bahsolunuyordu. Her ak 2 ’—2_ bir barda ve yahut lokanta- Yiyordu. Hususi apartmanı, a *Perada locası vardı. İsmi bitün ,h“mı dillerinden düşmüyordu. —N herkes onu konuşuyordu. Hwı'.“nıin hovardalar peşin- rdı. Hovarda bir Marki Bönler Bir TF Eç F £ ğ İKf P e £ #rasında (Albino de Poivo) Marki de vardı. Bu; Portekizli Ve monsup, fakat son dere- Sefih bir del kanlıydı. Mem Yakmış, Pariste yaşamıya n samanlarda paraca Bsı- ""m'm“ı Çok asil bir anenin kadını 'dü, — Yakışıklıydı. Hafif htı; ların yardımiyle geçinivor- ee eEildi. ) evlenme teklif'nde bulun düşündü, ve bu teklili ':h:anrk'ı oltak; sefaret. #Cekti. Sonra, Marki Bit adam da değildi. 1 kabul eti, evlendiler. d [ Cd TT A yolunu buldau. 1870 harbini kaybelmesine sebep olan da bu kadındır | Lâkin birkaç ay sonra Marki, #rvıştı gitti. Gidreken de karısının bütün el maslarını, gümüş takımlarını alıp gö- türmeyi unutmadı, Metreslerinin parasiyle CUŞ ”'DÜ Selil leîîâînlı.ygli’!ı!ımd.; bir kaza kurşuniyle öldü, gitti, Markize gelince; o her gün dahı güzelleşiyor, her gün bir başka sevgili buluyor, onlara hediyeler, arabalar aldı- rıyordu. Gizli vazife (Paiva) nm şan, şeref ve şöhreti bü- tün Pariz halkını hayrette bırakıyordu. Bu sırada, kont (Henkel) isminde zen gin bir Alman Parise geldi. daha doğ- rusu hususi bir vazife ile Prusya hükü- meti tarafından gönderildi. (Palva), bu zengin Almanı da teshir etmekte geçikmedi. Esasen o da, Paris- te kendini göstermek için böyle bir ka- dint arıyordu. Prusyada büyük çiftlik- leri, milyonlarca serveti olduğunu söy- Kiyordu. (Henkel) Prusya erkânı harbiyesi- nin gözü gibiydi. Tam bir salâhiyele Parise gönderilmişti. Kendisine yar- drm edecek kadını da bulmuştu. Kesenin âğzını açtı; muhteşem bir konak yaptırdı, duvarlarını en meşhur sanatkârların tablolariyle süsledi. Mar- k'zin hususf dairesi, istirahat salonu de- ğerli kanapeler, koltuklarla döşendi. Banyo salonunun duvarlarına Veredik aynaları kaplattı. Merber — banyonun muslukları gümüşten yapıldı. Karyo- lasına yüz bin frank sarfolundu. Bu konak 8 milyon franga mal ol- du, Bugün, Parisin tazihi eserleri ara- sında belediye tarafından muhafaza ©- lunan bu konağın kiymeti en aşağı 50 milyon franktır. (Bizim paramızla iki buçuk milyon lira). Parlak suvareler (Paiva) bu muhteşem konağa yer- leşince ziyafetler, tuvareler tertip — et- meğe başladı. Hergün davetiyeler yağ- dırıyor, salon Parisin en meşhur sanat- kârlarını, ediplerini, diplomatlarını, ra bitlerini topluyordu. Bunlar arasında: Gramont, Gulise gibi dükler; Bmile Girardin, St. Bew we, Tain, Renan, Gererâe, E. Auşgier, Detacroix, Th. Gawtler, E. About gibi edipler, sanatkirlar bulunuyordu. (Paiva) nın salonları siyast ricalin, sanatkârların toplanma mahalli olmuş- tu. Her gete burada birleşiyorlar, ko- nuşuyorlardı. En mahrem — şeylerden bahsediyorlardı. Bütün bunlar, bilmiyerek, casus ka- dma siyasi ajanlık yapıyorlardı. — Aman yarabbim! e korkunç!... Hattâ, (Dağlar kralı ve Paris izdi- vaçları) adlı eserleriyle büyük bir şöh Tet kazanan (Edmand About) bile bu wazifeyi görüyordu. Bir aralık, harğsiye nezareti tarafın- dan Mısıra gönderilmiş, memleketin va- giyeti, Hidiv'in hareketlerini tetkika memur edilmişti. Hidiv, işin farkına var- dı. Müsait raporlar vermesini temin için (Pellah) adlı eserini 25 bin franga satın aldı. O zamanlar için bu pek bü- yük paraydı. (E. About) Parise döndü, hariciye- ye raporunu verdi. Bir sureti de şüp- hesiz casus kadının el'ne geçti. Alman istihbarat bürosunun şubesi Berlin (İstihbarat bürosu) her şe- yi hazırlamıştı. Sıra plânların tatbikı- na geliyordu.'Meşhur Bismark: “Har- be başlamazdan evvel doğru malümat almatı, hakkından gelinemiyecek düş- mana saldırmamalı...,, düsturunu takip ediyordu. (Palva) mın konağı (İstihbarat bü- rorosu) nun Paris şubesi gibi bir şeydi. 1870 muharebesi ilân olunmadan ev- vel (Therese) ihtiyatlı davcandı, (Siİ- ) ya gitti, az sonra kont da kendi- sinesiltihak etti. Harp patladı. Üçüncü Napolyon (Sedan) da esir oldu. Alman askerleri- Parise — girdi. Kont (Henkel) € hizmetlerine mükâfaten prenslik verildi. 'Tabil Portekizli Markiz de, bir derete daha yükseldi: Prenses oldu. Varyete tiyatrosunda ha'kın hakareti (Paiva) kendini göstermek İstiyor- du. Gir gece en şık elbiselerini giyin- di, en değerli elmaslarını taktı, prenses arması taşrvan bir araba ile varyete ti- yatrosuna gitti. Loçaya girince hâlk kendisini tanı- dı. Hep bir ağızdan (yuha) çekmeğe ayaklarını yere vurmıya başladı. (Paiva), tocada duramadı, kürkünü aldı, çıktı, gitti. Ertesi gün, Almanyanm Paris sefi- vi prens Hohenlo, hariciye nazırmmın o- dasında hlddetle ayaklarını yere vuru- yor, prensese resmen tarziye verilinesi- ni istiyordu, Vet — Tiyatrolarda halfkın şerefini mu- hafaza için Alman askerlerini tekrar Parise mi getirelim?... Diyordu. Harbiye nazırı, tecssilf be- yan etti. Fakat prens bununla 'ktila etmedi. Paris halkına bir ibret almak için prensesin resmen (Elize) sarayına davet edilmesini istedi. Kabulden başka çare yoktu. Vaktiy le (Lüi Pilip)in (Tuillerles) sarayı. na sokmak istemediği kadın, (Sedan) mağlüpları tarafından resmen reisicum hur sarayına, (Elira) ya davet olundu. (Thier), onu sağına aldı, (Paiva), salorlarını açmıştı. Gene eskisi gibi hayat sürüyordu. Fakat bu defa hükümet gözünü açtı. Berline gön derilen raporları ele geç'rdi. Casus prensesi. Parisi terke davet etti. (Therese) ilk evvel Paristeki konağı söktürmek, (Silirya) ya naklettirerek orada kurdurmak istedi. Sonra bu fik- rinden vazgeçti. (Tuilleries) sarayının tıpkısı — bir saray yaptırdı. Moskovanın eski bir kulübesinde da Ban, sırasiyle fahişe, markiz, prenses, casus olan bu kadın Paristen ayrılınca uzun müddet yaşamadı, 18584 de öldü. Uyku hastalıkları Elize sarayımna 1 /y| Yemek yemeden 30 yıl uyuyan kadın Bir genç kız da, yıllarca süren uykudan sonra tabutta Manevf bir sarsıntı, şiddetli bir heyecan, büyük bir korku... İşte, üy ku hastalıklarını doğuraa başlıca sebebler.. Âsap — bozukluğunun da bunda çok tesiri vardır. Uyku has- talıklarına erkeklerden ziyade ka- dınlar datesadüf olunur. Geçenlerde ölen (Mak Keri)nin haatalığı tek bir vaka değildir. Tıp tarihinin asabi marazlar bahsinde buna benzor bir çok vaka yazılıdır. Ve bundan daha garip, daha merak- L olanları vardır. İşte — bir misal: Margarit Boneval.., Margarit, yirmi bir yaşında İken büyük bir korku neticesi (uyku has talığı)na tutuldu. Bu uyku yirmi yıl Bürdü, Bu; halkın aşırı derecede merakı- nı çekti. Hattâ bu merak o dorecoyi buldu ki küçük (Tenel) köyü bir çok Alim ve gazetecllerle doldu. En meş- hur doktorlar köye kadar — giderek hastâayı muayene — ettiler. Hattâ, meşhur emrazı asabiye mütehnesisi (döktor Şarko) bile (Margarit Bone val)i uzun müddet munyone etti, Hastayı uyandırmak için bir çok fenni usüllere baş — vuruldu, fakat fayda vermedi. Nihayet kendi haline bırakıldı. Genç kızın hastalığını — işitenler, köye akm etmağe basşladılar. Ve bu allesi fetn pale kârlı bir iş oldu. Yrmi sene sonra... İskelet haline gelen bu harakoetsiz vücudda hayat uzuvları tabli bir şe- kilde Işliyor, kalb, muntazam vuru- yordu. Kız; 1883 mayısında uykuya dal- mıştı. 1902 mayısında uyandı. Ta- mam yirmi sene sonra., Uyanma hâdisesi şöyle olmuştu: Tik evvel vücudunda bazı — hafif titremeler görülmüş, sonra inlemeğe başlamıştır. Zavallı kızcaflız verem olmuştu. Hastalık, tyku eanasında seyrini takip etmiş, son devreyo gel- mişti. Yatağında doğruldu, gözlerini #çtı kendisini tedayi — eden dokto- Tun: . v — Nerenizden muztarinsinizt.. Sualine $u cevabı verdi: — Her yerimden!... Ve sonra annesine dönerek sordu: — Kaç yaşındayım?., — Tamam yirmi bir, kızım.. Bu, uykuya daldığı samanki yaşı 1di. Genç kız, başka bir şey söyleme di. Ertesi gün yeniden uykuya daltdı. Fakat, bir daha uyanmamak üzero.. (Uyku bastalıkları), çok şükür ki her »aman böyle feci surette nihayet bulmaz,, Hiç yemek yemeden oluz yıl uyku ! Marazi uykular üzerinde mühim tetkiklerde bulunan (Parla ruhiyat mektebi) profesörlerinden (doktor Pol Farez), İspanyanın (Bürgos), eyaletinde tamam otus — yıl uyuyan (Benita) adlı bir kadımın hastalığı ile cok alâkadar olmuştur. Bu fakir kadını, hastalığı devam ettiği müddetce ber türlü tedaviden ve ihtimamdan mahrum — kal- mırti. Kocası ve çocukları kendisini yalnız bırakarak — Bavusmuslardı. Fukaraperver, merhametli bir kom- şu kadınrı âara sira gelip, afzına bir az gn ahrtıyordu. Hasta, hiç gıda al- madıdı healde yaşadı. Otuz yıl sonra, günün birinde an- #rzın nrYandı. Az sonra da çalışmağa basladı. Gene (dnktor Farez)in tedavi et. 181 başka bir hastanın hall de bun- dan daha az moeraklı defildir. Bu hasta; — simalf Almanyada (Gramek)de, (Gezen) adlı bir kız- dır. (Gezen) 17 yasındavdı. Bir gerin H sırasında arahadan düctü, haşı ha fifsa heretendi. Bir müddet — sonra derin bir uykuya deldı ve ancak 17 sene sonra nvanabildi. Yürümesin?! unu'muş'tu Goönç kızın uykudan — uyanışı da cidden garintir. Hastanın oturduğu evin bitlsindeki evden gece yarısına dağru yangın çıktı. Komşular: “yan gin VvAFr!..,, diye baörısarak kacrma- #a başladılar, Kiliselerin — çanları, H#falye neferlerinin boruları mahal leyi velvele içinda brrakmıştı. Bu sı- rada genç kız, birdenbire — uyandı. Garibi su ki uyanır uyanmaz şuuru- nu topladı. Babasımıt görünce yüzünde derin bir yets belirdi. Onu, cok Ihtiyarla- a bulduğunu sövledi, Evvelce ta- nıdı*ı İnsanlara fatmlerile hitan et- H. Nihayat annesini anrün, Aldüü- ni anlayıncı ner Üzyasları dökerek Ağlamaya başladı. ee kendine geldi n Ön yedi senedir uyuyan bir gonç kız (Doktor Farez) diyor ki: “Havas sının her yeri hatasız bir surette ça lışıyordu. Yalnız uyandığı zaman â- yakları üzerinde güç tutunabiliyor- du. Ve yürümesini unutmuştu.. Bir müddet sonra şen, şuh, sıhha- ti yerinde bir kadım oldu. Evinin iş- lerile meşgul olmağa başladı. Fakat, o gündenberi akşam olup da hava karardı mı maraz! uykuya düşmek korkusundan bir türlü ken- dini alamıyordu. Zavallı — kızcafız, çok uyuduğu için, artık — gözlerini kapamağa cesaret edemiyordu... Tabulta uyanan genç kız Tıp tarihi, hor devirde uyku haş- talıklarına ait bir çok vaka kayde- der. Birkaç yıl evvel, (doktor Fand- ler), genç bir kızın Üç ay içinde, bi- ribirini müteakip 13 defa uyku buh- ranına düştüğünü ve her defasında ikişer, üçer gün uyuduğunu Göylü- 'or. ş Buhranda hasta © kadar bitkin bir vaziyete düşmüştür ki, etrafında kiler değil, doktor bile bu defa ar tık öldüğüne hükmetmişlerdir.” — -u Halbuki genç kız, tabutâ konula- cağr #rrada, birdenbire uyanmış, ve biltün allesi efradının başucunda gözyaşları döktüğünü görünce güle- le demiştir: ”ş'îöğklamıymıı. henüiz ölmedim., daha pek gencim! Bizd forunuz, lize Cavyap Veralim ... Evlenmek balı- sinde daha diddi . <. Bbilüe e düşünmelisiniz (8. O, 8S.) imzasile aldığımız bir mektupta deniliyor ki: *“Ben 28 yaşında bir delikanlıyım. 90 lira kazancım var. Üç senedir bir kızla tanışıyorum. Onu seviyorum. F'a- kat bu sevgimi itiraf edemeden birihi. rimize uzakça düştük. Bekisi gibi her gün biribirimizi göremiyoruz, Onun da beni sevdiğine eminim. Fakat hes nim başka bir kızla konuştuğumu gör müş, onun için küskün... Rasladığım zaman gözlerini benden ayrramrıyor. Diğer taraftan sarışın bır. başka kızla ahbablık ediyorum. Fakat onu sevmiyorum. Şimdi evlenmek istiyo- rüm, Acaba bü kızlarımn hangisiyle ev- lensem... Siz ne dersiniz?,, CEVABIMIZ: Evlenmek bahsinde daha eidâf dü- günmenizi tavsiye ederiz. Sevmediği: niz sarısın kızla evlenmeyi düşünebil: meniz bize bu bahiste pek ciddt olma« dığımızı anlatıyor. Tlk konuştuğuruz kız hakkımda da bircok seyler bilmes diğiniz muhakkak; çünkü çok seyrek we ancak sokakta biribirinize raslım yorsunuz. Sizin yakmmızdan uzaklaş « tıktan sonraki hayatmm sevrini tekip etmemiş bulunuyorsunuz. Bütün buns ları gözönünde bulundurarak ihtivat t olmanız lâzımdır. Bununla beraber bu İki kızdan birini tercih etmek istis yorsanız, İlk tanıştığmımızla — evleniniz. Çünkü hiç değilse, onu sevdiğinizi sas nrvorsunuz. “Sanıyorsunuz” divommz; günkü eğer siz bu kızı hakikaten seve mis olsavdımız. fkinci bir kızla ahbab« lğa kalkışamazdınız.