26 SUBAT — 103 ."WN TARİHİ TEFRİKASI:8 Ka Hıı'ı':; hellileri sarmakta gecikmedi boyunda D"hııuır,ı yağma arttı; yeter 4 kaç yıldır başında çabaladı- kamasını kapamağı becere- adamdan sade kul değil Allah #tmez, Allah senin ve senin gi. belânızı versin! Yıkıl kargım - .:hıu:.. te « Hzler misafirleri oldukları yer. G İlemişti sankil.. derin ve endi. h yaşlarla biribirlerini süzen Rauf Tağey £ Böyler nazarlarile biribirle. Ka tunu sormuşlardı: £ g T AFi Neç” MA Kabuli bey misafirlerini görtin. M—"'lmdı ayakta duran top çavu: bir tokat daha aşkettikten #on. ki geldiniz yahu, Allah aşkı- bakm birader. Bu hergele 5 taretin malı; hem de top ça evvel gemiyi dolaşayım, buraya geldim; baktım ki bu Pöstekinin Üzerinde namaz * Namaz bittikten sonra sör - çi / H z » Af zf PF TT h “X Simdi namaz vakti mi? < Hayır efendim, talim vakti.. L , sen ne yapıyorsun? h Umum. sabah namazını kaza, aştım, sabah güverte vardi- | bu ; namazı kılamadım. Şimdi fır m, onu eda ediyorum, Ka âl_')wı:ı göyle yaptlım: - — , taret mürettebatımı tan ha 5?;7 İN Nİ K l_—q_ hâdisenin -kmlemları Haliç Uyuyan tersanelileri de sar . Kecikmedi. Camialtında mah . azılı bahriye neferkeri, n kapıları açmasile dişa- işlar, zabillerini kaçırmışlar, Arkadaşlarının yanına koş- © zamanın bahriyeliler tegkil ediyordu. Efradı ce- ; i, nezaret muhafız taburu- | 'esi içine alan irtica, bütün | hüküm sürmekteydi. bu işler olurken, Dolmabah. | bağazın serin göğsünde donanmada da bazı hare . Tmişti. günlerce evvel bir- rdan istidlâl ettikleri ev - bir hareketin olacağına I Veren esfine süvarileri gerçi Fakat bu, kâfi tod- ÇATT 71’?"; f/gzî;g Bürültüler başlar başlamaz ! tuhaf hâdiseler meydana k,, te süvari top seslerile en giyinmiş, kamarasın- » Bu sırada gemi zabit. â töptn olarak yanma çıktıkları. ç. Kabuli kaptan onlara: 'e . la Çocuklar, demişti; ne Sluyor? Şjq: hep bir ağızdan cevab ver- *!ı:"wı fevkulâdelikler var gali- » sleri, tüfenk gürültüleri du- Ve Kece avval veliaht Re- adamt vasıtariyle kendi. (N—qq haberi hatırladi: &Mhıu.um buyuruyorlar başlryan bu haberde İhn ı"î vukuundan bahsedil. KSB devam etti: '*5&'*'8&:3'1 başma ko! t iş yun; babir Kit'ayı el altında bulun- k ne olacak? y Süvarinin bu emri kargi « baktılar! Hallerin - $ A. Cim Vesikaları veren: Donanma Komodarluğu — Raşküâlibi Binbaşı İhsan ı hâödisenin kıvılcımları uyuyan tersa- den bir tereddüd manası seziliyordu. Bu hali gözünden kaçırmıyan asabi kaptan, biraz sert bir tavırla bunun se- bebini öğrenmek istedi: — Ne o, niçin dediklerimi yapmıya gitmiyorsunuz? — Size söylüyorum, cevab verseni, ze! Süvarinin israrı karşısında artık sü. kütu zait bulan ikincl süvari cevap verdi: — Efendim, efrad hizmet görmek istemiyorlar! — No, nasıl? efrad hizmet görmek istamiyorlar mı? Bu ne demek? Kabuli kaptan bu sözlerle adamakıl. İr fItİN almıştı. Karşısında derin bir sükütla gözlerini yere eğen malyeti- ne baktı; sonra âni bir kararla kuman- da köprüsüne yürüdü. Güvertede efra. dm beşer onar kişilik kümeler teşkti ettikleri, kendi aralarında bir şeyler konuştukları görülüyordu. Kabuli bey kumanda köprüsünden bunlara şeslen. di — Hey, bana baksanıza? Ne düru- yorsunuz orada? Neferler gözlerini kalârrdılar; fakat yaziyetlerini bozmadılar bile... Lâkayt bir tavırla süvariyi süzdükten sonra yine kendi aralarında konuşmalarına devam ettiler! Bu hareket, Kabult kaptatım aklını bağşından almış, onu bir çılgına çevir. mişti. Bu sefer gürler gibi bir sasla haykırdı!: » ğ — Tilan: sisa eövlüvarım. na dumu yorsunut orâda; cevab versenize? Neferler biraz toplanır gibi olmuş. lardı. Ne de olsa asabi bildikleri sü. varilerinden çekiniyorlardı, En yakım kümeden bir nefer toparlanarak sü - variye cevab verdi: — Hiç bey baba, şurada eğleniyor- duk da! —- Şimdi eğlence vakti mi ya! Hay- di toplanın bakayım. Sonra arkasında duran zabitlere döndü: — Haydi bakalım bülüklerinize, va. zife başına! Efradı baş güvertede top. laym, onlara söyliyeceklerim var!. Zabitler aşağı indiler. Biraz sonra efrad isteksiz hateketlerle güvertede toplanmış, süvarilertinin Son Gmrine tav'an Ve kerhen itant ötmişlerdi. Bu sırada Hamidiyeden gelen bir . filika Asarıtevfik'e yanaşmış, içipden çıkan bir nefar Kabuli kaptana gelmiş, pata çaktıktan sonra bir zarf uzatmış: «« Vasıf bey kaptan gönderdi elem- dim! Demişti... Kabuli kaptan süratle zarfr acmış ve içinden çıkan mektupta gu satırla- vt hayret ve dehgetle oltumuştu: #“Kardeşim Kabuli bey; “Nizamiye kıt'alarının İsyan ettik: lerini öğrendik. Şehirde şimdi kanlı bir AAHIA? hülklüm sürmektedir. Biz but kanlı hareketir donanmam sarmaması na gayret ediyoruz. Sen de icab edeni yap; Allah wardtmomız olsum karde. şim! Hamidiye süvartsi Vasnf Bir anda rengi kaçan Kabuli kaptan teesalirünü yönmeye çalışarak karmı . sında cevab bekliyon nefere Imzaladığı zarfı uzatırken : — Peki; selüm söyle oğlum! Demiş, nefer gittikten sonra güver- tede toplanan mürettebatın yanmna in- mişti. Kabulf bey, yeni aldığı haberi mai- yetl zabitlerine duyurmak istemiyor. du. Gerçi halinde fevkalâdelik hisse. den bu adamlara işin iç yüzünü anlat. mak, müşterek tedbir almak en makul bir işti. fakat bu sırada müthiş bir a- sabiyete ve derin bir yelse kanilah sü- vari büyük bir cüretle dehşetli bir fik. HABER — Aksam postası Çeşme meydanına... Burada Iİstanbulun en sız maha'leleri ve en pis sokakları vardır e » M Çeşmemeydanı arka Dünkü yuzmmda, Galatanın arka ma- sefil, en bakım- 'ı ğ z < hallelerinde dolaşa dölüğa nihayet ta- rihi yanıkkapı kemerine kadar geldi- ğimi yazmış ve bu kurunuvusta kente- rinin arkasında tam Mmanasile kuru- nüvusta bir mahalle bulunduğunu da * Nlüve etmiştim. Yanıkkapı kemerinin önünde yeni Bir terkos deşmesi yapılmıştı. Altıma çin, bu çeşmeden akan bütün sular, zaten toprak olun yola yayılıyor ve Bu- rayı, ta kemerin içine kadar göçllme, 5 si imkândız bir bataklık halihe getiri- — yordu. Bu mahallede oturanların an « lattığıpa göre, her gün bütün &n ihti. yaçlarını bu çeşmeden temin etmek moeburiyetinde kalan bu zâvallılar, bu çamurlara diz kapaklarına kadar gö « mülmeden çeşmenin yanına sokulamı. prşacak kadar kenardan yürüyerek ve bin bir itina o kemeri geçerken, yis no çamurlara bulanmaktan Kendimizi kurtaramadık. Kemeri geçtikten sot. ra, sokakların şekli birdenbire değişi- yordu. Yollar yine bozuk ve pialik icin. deydi. Fakat burada Üstelik müthiş bir darlık ve havasızlık da hüküm sü- rüyordu. Yamrı yumru, yıkılmağa yüz tütmüş ahsap evlerin birçoğu da, çık- maz söküklara kurulmuştu. Müddeti hayatlarında güneş görmi. yen bu evlerdem birisinin önünde iki eliz ve Trenksiz çocük oynuyordu. Yanlarına sokulup konuşmağa başla - dim. * —— Mektebe gidiyor musunuz siz?.. — Evet.. — Kaçmer amıftasmız? — Ho mkardeşim, hem ben ikinci sı. nıftayız ama, kardeşim hep hastalanı- yör, geliba artık möktebe gidemiye - cek... — Babanız ne İş yapar?.. Te saplanmıştı: — Bütün bunlar gu hafn yıdişahım, ikinel Abdülhamidin başmım altından giktyor; bu ihtilâlin bastırılması için en birinei ve en İeat'İ çare onu ortadan kaldırmaktır! Diye düşünüyordu. Güverteye gelir. ken korkunç bir karar vermişti: şim- di, efradın hissiyatmı galeyana geti- recek, sefinenin dört topunu da Yıldı- ZA çevirtecek, ve bir emirle memleke, tin başında 33 senedir belâ kesilen pâ. dişahı sarayı ile, tacı ile, tahtı ile ye- rin dibine geçirecekti. Bu kararı veren slivari, azimkâr a. dimlariyle güverteye çıktı; lâkayt sı- ralar teşkil eden efradım yanma vardı. lstı;n_bui îon;ğuğor Yanıkkapı kemerinden LAĞ NM çaim Takaare ee AAA M eee dN Yanıkkapı kemeri — * — Yok ki.. Gemiciymiş, çok sene var Gölmüş, annemiz var, tahta, çamaşıra gidiyor, bize bakıyor., —— Eve kaç para kira veriyorsunuz?7 — Bir odüda oturuyorüz. Galibâ |- ki Hra kirası var, fakat dört aydır © nu da veremedik, Konuştukça, yürekler acısı hakikat. lerle karşılaşıyorduk. Bu zavallılar, korkunç bir fakrül zaruret içindeydi. ler. Hasta denen çocuğun, açlık ve sefa- let yüzünden, bu güneşsiz, havasız pia mahallede, veremin, korkunç pençesi. ne düştüğünden şüphe edilemezdi. 'Yanımda duran erkadaşım foto Ali, kolumdan çekti: Süvarinin gelişini birinci yüzbaşı: — Bak! Kumandasıyla efrada bildirmişti. Bugüne kadar bu kumandaya Bert to. puk bizleştirmesile itaat gösteren mü. rettebat, bugün zayıf ve isteksiz bir eşkilde mutavaat etmişti. Kabuli kap- tan, gözünden kaçmıyan bu hareketle- re çok üzülüyor, fakat çaresiz haz - metmek mecburiyetinde bulunduğunu idrak ediyordu. Neferlerin teşki ettiği stralarm ortasma gelince gür sesiyle haykırdı: — Merhaba arkadaşlar! — Merhâba bey baba! (Devamı var), | . — Haydi, dödi. Biraz dâ başka yer. leri dolaşalım. Bözük havağazi feneti âasılı iki s0- kaktan göçtik. Yollar gittikge dâralı- yor, burunlarımız tahammülü imkân - sız iğrenç kokularla döluyordu. Bu mahalledeki boş arsâların herbi. risi ayrı ayrı birer mezbele idi. Kimbi- lir nekadar zamandır çöpçü yüzü gör- memiş sokâakların pisliği yetmil yormuş gibi, boş arsalar da üstelik birer çöp kütusu konmuştü. Arkadaşım, bir taraftan iğrenç man Zaranm resmini alirken, ben de yanı. mızdan geçen genç bir kiza sordum: — Buraniın ismi ne böyle yavrum? Niçin bu kadar pls sizin mahalleniz? Kiz garib gürib yüzüme baktı ve: — Hiç duymadınız mı Hurayı siz, dedi! Çeşmemeydanı... Bakımsızlık ve pisliği ile meşhur bir semttir bizim ma halle.. Sanki çöpçüler, belediyeciler büraya boykot etmişler, kırk yılda bir olsun uğramaz semtimize... — Peoki şimdi kış, bu cöplerin koku- suna bir dereceye kadar tahammül edilebilir. Ya yazm sıcak günlerinde ne yapıyorsunuz.. Cenç kızdan beni hayrete düğüren gu cevabı &ldım: - — Burunlarımızı tıkarız, - Ve bunları söyler söylemez gülerek yantmızdan uzaklaştı, gitti.. Gördüklerimiz midelerimizi bulan . dırmış, başımızı döndürmüştü.. Foto Ali, mütemadiyen: — Gidelim artık, gidelim, deyip du- Tüyordu. Güneş görmez, dar, pis, bozuk so « kaklardan beş altı tanesini daha geç tikten sonra, nihayet caddeye çıktik ve rahat bir nefes aldık, Karaköy İs- tikametinde ilerlerken, gerek ben, ge. rekse arkadaşım, biraz evvel gördüğü. müz sefalet manzaralarını düşlinüyor, ve içimizde adı bir üzüntül duyuyor « duk.., â HABERCİ 28 ŞUBAT — 1938 CUMARTESİ 18,30 plükla dans musikisi, 19 Mandoli: ve Gilara, Zekeriya Tavman, 19,30 kon ransı Üniversite — prolesörlerinden Akil Şakir (İklim tedavisinden maksat. nedir, Bu tedavinin faydaları ve tatbiki) — 10,5 Borsa haberleri, 20 Sadi Hoşses ve arkı daşları tarafından Türk musikisi ve hıg sarkıları, 20,30 Hava raporü, 20,33 -Üm Rıza tarafından arapça söylev, 20445 - So- mahat Üzdenses ve arkadaşları, — tarafın- dan Türk musikisi ve halk şarkıları. )aaal ayarı). 21,15 Klâsik Türk musikisi: Oki yan Nurl Halil, Reşat Keman, — Kemençe Kemal Niyazi, Tanhbur Dürrü Turan, Ka- nun Vecihe, Ney Tevfik, Ut Sedat, Tahbur Refik, Kemençe Fahive, Ut Cevdet Kozan, Nısfiye Selâhattin Candan. 21,$0 orkou 22445 ajans haberleri, 28 plâkla — solalar, öpera ve öperel parçaları 23,20 son hıbcnj ler ve ertesi günün programı, 23,30 son, BÜKREŞ: 18 cazbant, 20,15. müzik, 21,15 radyo orkestrası, 28 cax plikları, BUDAPEŞTE: 18,30 radyo örkestrası, 19,45 karışık kon! ser, 22 sigan örkestrası, 92,90 caz plâkları, 9315 sigan orkestrası, 23,30 caz plâkları, 24,05 askert mürika, BERLİN: 19, Bando, 20,10 karmaval — müziği, 9t bando, 22 radyo orkestrası, 23,30 — hafif) müzik, ROMA: 18,1$ cazhant, 20,30 hafif müzik, 22 0« peradah temsil nakli. VAR$OVA: 109,15 plük, 20 könser, 21 radyo örkest. rası, tarafından yalslar. 23 bafif müzüik. ve dans havaları,