10 ŞUBAT — 1938 EFEEK HABER — Akşam posfast - Ağlarken bile güldüren komik o be Allah : ürü yâ kulum! demiş Fernandel bir sabun B labrikasında ameleydi ÜUğgün milyonlar * kazanıyor ! dir üi ğu Mmeşhkur komiği, daki Mğaımnnm üşağı- Tile 'W fıulıbı hususiyetie. Sle 'Tnımak mümkündür: 'hfx: Fernandel!.. &yni şeyi haykırıyor. &N—w: kayınbiraderi tarafın - Tazlan bir yodvili (İşmace) ı haf- W“herl oynuyordu. O gün de bir ğ hlrve-mi'“' Bu, Marsilyada bü- Duy hâdise oldu. Tıpkı vaktile h.,.ı; Ve (Dalbrer) geldiği zaman- (xln Bibi... .hlı Ebiere) caddesindeki tiyatro istedikleri kadar reklâim » Binemada — gösterecekelrini . cer, faydasız. : Vaktile seyrettiği (amatör yh bizzat kendisini görmek is- ©© bulamıyan binlerce kişi, ti ı'l’lllmmı kapanmasına rağ - F; T gün, her gece Fernande- tiyor; onu, konturatosu daha fazlaydı. Tiyatro mü- in yardımmını istedi. On po- B kapıyı kesti. NÜ yatüdel, makiyajmı silmiş; yüzü- saçlarını taramış, pardö- wlıuını kaldırmış. Gizlice o- o"dg binip gitmek fikrinde.. * dottları yürüyor. Kayınbira » Vd yaüda, Eğer aydınlık fazla ol- .NEWH biraz solduğu farkzolu- “qu' beklemekten usanmıyor, SEy F Asını bekliyordu. D del!.. NL Beni taarmadın mı? Plenin tinti- Ü 4 "vı.,?,;: ernandel! Gel bir kadeh a m!,,, diyorlar. Eteklerinden * Omuzlarından — tutuyorlar, Şekiyorlar; ve o ses çıkar- f h:'ırkînçî?k saat sonra Marsil- *ki sayfiye mahallinde duruüyor. Kaptım N n Thr d yAda, mermer bir levha üze- W: “Bin gül köşkü...., Palmiyeler, güller var. Biy ya ” bir havuz, havuzun üs- y__.:'ı İki görümce, Fernande- * iki yaşmdaki oğlu * küçük kızı Janin, büyük bu küöşkte oturuyor- ;;: ©n bir yaşında. Baba bir filmde küçük bir ü Piniş: annesinin bir sa- N Wznlaneginı söyledik - £. f p İF Zi TT z İni istemem. Ben de Tn diye bağırmış. * Dahası “'k“d' ve hakikf bir ta- bit endisini zaptedeme- .n"x“' ağlamış. Beyanı pır bir salip var. Küçük '%mâmnhm hizmet e- Ttok ad Şındarberi her "’Mı::ı""'" alıyor. - Birçok Börüşm ek, tanışmak ;“',Jİ F v.:'lun asıl ismi bu değil...Fernandel adını ona €en kaynanası İmiş; ne demek biliyor musunuz Ferna ndel istediklerini yazıyorlar. Fernandel: — Sinemaya intisabını hiç arzu et- miyorum.., diyor ve gözleri sulanıyor. Fernandel teessürlü anlarında hile in- sanı güld”rmek hassasına maliktir. Meşhur komiğ'n hayalı Şimdi karşı kargğıya iki eşki - dost gibi konuşuyoruz. Bana hayatını anla tıyar: — Hayatın çok garib cilveleri var. Şimdi otuz dört yaşındayım. Yirmi al- tı yaşına kadar, hayatımın sonu ne o- lacağını düşünmedim. Biliyorsunuz ki ben, sanata dokuz yaşmda başla - dim, Geceleri, hususile yazın, büyük kar- deşimle beraber konserlerde şarkı söy- lemiye gidiyordum. O, on iki yaşında idi. Bu suretle 25 frank kazanıyor - dum. Ö zamanlar bu para bir servet- ti. Ailemizin geçinmesine çok yurdı - mr olüyordu. Sonra babam öldü. Ben, şarkı söyle- mekte devam ediyordum. 1925 te ev. lJendim, bir sene geçti, Jozet dünyaya geldi. O sırada Jan Jores sokağında i- ki odalı bir apartımanda oturuyor- dum. Zengin değildim. Askerliğim de sti. Ponserlerden aldığım paralar - dan biraz tasarruf etmiştim. Karrma bıraktım. Askerden terhis olurup gel- diğim zaman meteliğim yoktu. İş a- rıyordum. Ne olursa yapacaktım. Bir sabun fabrikasına telefoncu — oldum. Bir gün, beni çok seven şarkıcı (Dal- ber) le buluştum. Beni !tyatroya teş- vik etti. Fitraten komik olduğumu, sahnede muvaffak olacağımı söyledi. Bütün muvaffakryetimi ona borçlu - yum. Marsilyada sahneye orkmak, Paris- tekinden daha güçtür. Bir gün sessiz sinemadan sonra, eğlenceli numarala- j ra sıra gelmişti. Şarkı söyliyen biri- gini halk ıslıkla karşılayınca, tıyatro müdürü başka birini bulamamış ve be- ni hatırlamış. Sabun fabrikasma bi- tini göndererek beni çağırttı. Beri vaktiyle bir konserde dinlemişti. Bir hafta için angaje etti. Fabrikadan izin aldım. Sahneye çıktım. O sırada Mar- silyada bulunan Paramunt sinema şirketi direktörü şerefine bir suvare tertip olunmuştu. Direktör, beni din- ledikten sonra yanıma çağırttı. Müs - temlekelerde film çevirecek bir grupa dahi) edeceğini söyledi ve angaje etti. Yalnrz, fabrikadaki yerimi terketmek iyordu. Gittim. İstifamı ver - dim. Direktör beni yanma çağırdı: — Olmaz, dedi, burada kalacaksın. Sana ihtiyacım var... — Teşekkür ederim, fakat benim de çok paraya ihtiymacim var, Cevabınr verdim. Servet ve muvaffakıyet Bu suretle, 1927 senesi şubat niha- yetinde artist oldum. Tali yardım et ti ve beni hiç birakmadı. Bordoöya, Cezaire, Fasa gittim. Mukavelem ta- zelendi, Vişideyken, tedavi için orada bulunan (Mayol) konseri direktörü Varna sinemaya geldi, beni dinledi. Paris için angaje etmek istediğini söyledi. Günde yüz franga” mutabık ka'dık. Düşününüz bir kere; günde yüz frank!... Servet ve muvaffakıyet!. Bu. 1930 da geçiyordu. Bana: — Seni halka tanıttırmak için 50- 60 bin frank reklâm parası verece- . Senden çok hoşlandım. Sana şöhret kazandırmak istiyorum. Diyordu. Ona da çok şükran borç- luyum, 1930 ikinciteşrininde Varnanm ti - —— ——— ——— — — HIS, AŞK ve IZTIRAP ROMANI Nakleden: SUHEYLA ŞEFiK a & « Onun bu lâkayt hall genç kazı | mıyordu.Onda tamâamile kendi düşün üzmüyordu. Bir takım lerden uzak yaşadığı için Feridin ilk karısını daima hatırladığını ve ken- disile evlenmesinin bir — mecburi- yetten doğduğunu bütün açıklığile takdir ediyordu. Nerminin fikrince dino hürmet; yüksek zekâ, ciddi bir ahlâk ve yüksek hislere malik ol- mak demekti. Böyle mühim meziyet lerin Feridde bulunması onu sevin- diriyor ve bu kadar yeni tanıdığı bir nişanlıya karşt fazla muhabbet t tememesini gayet tabif buluyordu. Zaten kendisi de onu yalnız hoş$ş ve namualu bir adam bulduğu için ka- bul etmemiş miydi? İylce tanıştık- tan sonra biribirlerini geveceklordi. Nermin düşündükçe bu hissin ya- kında kuvvet bulacağını tahmin edi yor, henüz dün tanıdığı, — yarın bir hayat arkadaşı olacak olan bu ya- bancıya karşı günden güne daha zi- yade bağlandığını hissediyordu. Ferit nişanlısına ve onun ailesine karşı çok âlicenap — davranıyordu. Her şeyi hakkile takdir - edomliyen Belkis hanım bile onun çok yüksek olduğunu söylüyordu. Şakir bey damadına da tipkı tari- hi öserleri gibi büyük bir kıyınet ver mişti. Sevim bile, Ferit boyin, bir gün yanağını okşıyarak * — Bu küçük çocuğu — bize sık &ık gönderin. Parkın çiçek kokan hava &ı ona yarar zannederim.! Dediğini düşünerek eniştesine karşı iyi fir fikir besliyordu. Nermin Feridde, babasımınki gibi olmıyan gizli ve soğuk bir muhabbet Bezmişti. Üvey annesileo - ne zaman Hikmet paşalara gitse paşanm müş- fik bir baba gibi kendisile — meşgul oluşuna için için — sevinirdi. Sanki Hikmet paşa oğlunun soğuk, lâkayt halini örtmek istiyor gibiydi. Onun gelinine karşı hareketlerindeki sa- mimfyot oğlunun cebren gösterdiği nezaketten çok başka idi. Artık eylenmek zamanı raklaşmış | tı. Gelinin beyi x hâtiri | e Sümbala Yülklekr VA SADA Gatüne konmuştu. Büyük — dolaplar, tuvâlet takımları gene ayni odada duruyordu; bir gok yeni dikilmiş ça- maşırlar, üzeri eski bir sanatkâr ta rafından çelenklerle. ayulmuş bir dolabım bir tarafına yerleşmişti. Nermin ilk defa bu odaya pirdiği zaman kendisini biraz sıkıcı fakat cezbeden yeni bir âleme — daldı zannetti, Elini beyaz saten esvabına sürüyor, elmas — kutularını açıyor, dantellori karıştırıyor: “Sahiden baş ka bir hayata mı giriyorum?,, diye kendi kendine soruyordu.Feride karşı onu tanıdıkça artan bir merbutiyet, bir emniyet hissettikçe, üzüntüsü kal LAĞ şafrane his-| colerini buluyordu. Ciddiyetini artık — takdir ediyor, eskisi gibl kendisini manasız bul«s muyordu, Şimdiye kadar çektiği acı- ların tesiri ve bütün kadınlık şefka« tile onun güzel ahlâkına, ince yü« züne, yüksek zekâsına bağlanmıştı, Birgün Ferit,Şakir beylere her za mandan bir esat geç geldi.Kendihina mahsus olan nezaketile af — diledi. Mühim bir iş onu meşgul — etmişti, Belkis hantrım, Fertde bir hafta son- ra olacak düğün için — bazı fikirler gtoruyordu. Mahzun ve yorgun nazar larında, büyük bir — gayretle cevapfi verdiği farkediliyordu -Sonra Ner« minle bahçedeki incir ağacının altre na gittiler. Forit evlendikten sonrâ yapacakları ahatten bahsetti. Za« ten bu husvsta evvelce de nişanlısla nın fikrini sormuştu. Nermla Mısırı gkörmek - İstiyordu, Fakat bu arzusunun Feridde eski hâ tıralarını uyandırarak onu üzeceğini bildiğinden söylemeğe cesaret edei medi. "Atinayt görmok İsterim,, dd di. Cansız bir güneş sakin — bahçe: ziyalarını serpmişti. Nerminin 2e) ve şen yüzünü, Feridin çizgili ninmi, güçlükle hareket eden titrek dudakı lJarınt, sararmış yüzünü — aydınlatte yordu. Genç kız düşünüyordu: "Bugün &- caba nesi var?.. —Neden bu kadaf düşünceli duruyor. Ah cesaret eddâ bilsam sorardım..,, Fakat, cesaret edemiyordu. Şim. diye kadar Ferit nişanlısımna kalbi hiç açmamıştı. O da çekinginliğine don, arkasında çok gizli sırlar bulus nan bu kadar sıkıı kapanmış bir kâa pıyı zorla açmak fikrinde değildi. | Ferit gittikten sonra Nermin üikte şamın karanlığı çöken — loş odnyt girdi. Üvey annesi pencerenin önünü oturmuş Sevimin bir etekliğini DİLİŞE meğe çalışıyordu. Bolkis hanım başını> kaldrrarakk sordü: — Dün Feridin, nesi vardı biliyor musun?.. O, biraz mahzun, dalgili gözüküyordu: — Hayır, bilmiyorum anne. — Belki kendisine — mahsus bazt üzüntüleri için sıkılryordu. Bu sabali Safinaz anlatıyordu: İIk zevcesinfm allesi, Feridin evlendiğini işiterele kızlarının mezarının — naklini istde mişler. Fakat o buna razı olmamıği ©nu kendi muhafaza etmek istiyofl muğ. çŞ Normin yavaşça: — A dedi. "Alkazar sineması dünden itibaren “Tarzan Kuvvet Kralı,, ismile heyecanlı bir film göstermeğe başlamıştır. Burada filmden bir sahneyi görüyorsunuz. yatrosunda şarkı söylemeye başladım. İlk haftalarda, (Beyaz ve kırmızı) filmini çeviren sahne vazıl Mark Al- lejer tesadüfen gelip beni dinlemişti. Filminde bir şasör rolü yapmamı tek- lif etti. Mayol konserinde bir sene kaldım. O sene içinde on dört filmde rol aldım. O kadar para kazanıyordum ki, tiyatrodaki aylığımı istemek hatı- rıma bile gelmiyordu. Bana guîıde 1000 frank teklif ettikleri zaman he- yecandan rengim sararmıştı. Dostla - rım günde 2000, 3000, 4000, 5 bin frank istememi tavsiye ediyorlardı. İşto o sırada evimi satmaldım, ve birçok fitlmler çevirdim. Bımlardan 45.000, 600,000 frank aldığım — oldu. Holivuda gitmek için Acmrikalılar senede 2,500,000 frank teklif ettiler, bir de madalya aldım. Çünkü. firsât —— buldukça arkadaşlara yardım için ida ne vermek âdetimdir. Kin sevdiğim şey, de budur. Hayır mileaseselerine yar « dım etmek... 'Tallimden, pek çok istifade ettim. Her zaman, kendi hayatımın filmini çeviriyorum zannederim, Benim asıl ismim Konstandendir, Sahnede ve sinemada kullandığım Feğ nandel iami nereden geliyor, bitir mfe z?.. Bana bu ismi, kaynanam vere di: karrmı çok sevdiğim için.. Beni çağındığı zaman Fernan - Del diy du. Fernandel izimdir. Fernan - ' onun Fernanı) demektir. Bu isimlö göhret aldım, Bunu ömrüm oldukçâ muhafaza edeceğim. ) Bu sırada yemek salonundan lııyl1 nanasımın bağırdığı işttildi: — Ey Fernandel! Yemek hazır, haya di misafiri al, gel!..