Kadıtöy S. K.: Zekl ve işlerinde dikkamn bir zat. fenç- ganız harhalde 26 den (fazla ölmi- yazınızı, muhtelif , Tmazalarınızı, parmak izlerinizi köndermemiş olduğunuz için yaşınız hakkında kat'i bir şey söyle yemiyeceğim gibi tam bir tahlile de geçe memekteyim. Ruhan İntizamı seversiniz. Yalnız pek uysal görünmüyorsunuz. Henür istikbaliniz tahtı temine alınmış değildir İleriyi temin edecek tedbirler ve çareler mevzuubahs ölürken — dikkat ve İş alkka ve — kabiliyetinizi de dağıtmaktasınız. Diğer tam bir müracaatınızı beklemekte- yim, —16— Şişli - Nü. Re, Ye: Yaşınız 25-90, boyunuz uzunca, bünye- ı 1 İ ERNAF A LA ÜTÜN tafsilâtile karakteri- nizi; meziyet ve kusurlarınızı; sizi hayrete düşürecek kadar vazıh ve sarih olarak hususiyetlerinizi, tut- tuğunuz veya düşündüğünüz işte mu- vaffak olup olmıyacağınızı; nihayet beş farkla yayınızı size söyliyebilirim. Bana bir gazeteden, bir kitaptan ve- ya aklınızdan yazacağınız dört satır lik yazıyı; son aylardaki İmzalarınız. dan ikisini gönderiniz. ——— ——— —— niz sayıfa mütemayildir. Sılıhi vaziyetiniz de bazı arızalar olması mühtemeldir. Ru- hen muzterip eörünüyorsunuz. Maddi şe- rajtinizde darlık göze çarpmaktadır. Bu- lunduğunuz şaraitin bir neticesi almak Ü- zere sinirlisiniz ve çabucak işi — kavgaya döküyorsunuz. Variyeti sükünetle telkik ederek daba sakin olmunız elzemdir. AAT y ağgoMBAPiyiyayabaOATN ğ ay aa0 yyyiyaENN z y gg dARÜMI yiyaçie AF yaygazı AT yti YA ygaaaaı VB yy kırmak mecburiyetinde idim . Daha fazla bir şey söylemedim. Koleçko geldi. Cebindeki anahtarla nezarethanenin kapısını açarak beni içe- Ti tıktı. Ve kapıyı yeniden üzerime ki- Htledi. , Biraz sonra komiserin korkunç sesi gene işidildi. Kulak verdim ve cehşet içinde, şunları söylediğini işittim: — Koleçko, polis direktörlüğüne te- lefon et, gayet tehlikeli bir kilit kırıcıyı yakaladığımızı haber ver.. , Biraz sonra Koleçko tekmil haberini verdi: — Emirlerinizi icra ettim.. “Yarin mahkemeye sevkediniz..,, dediler.. Ben bu sözleri işidince feryada, ve kapıyı yumruklamıya başladım. Benim bu hareketime karşılık komiser; — Koöleçko, dedi, çu hergeleye ke- ğunu anlaşın!. . Geceyi kelepçeli olarak geçirdim.. Er- tesi sabah ta mahkemeye sevkedildim . Hâkim: — Soca kilit kırmağı kim öğretti? 'iye sordu. Bütün gece bileğimdeki kelepçeler anamı ağlatığı için kuzuya dönmüş- tüm. .Hiç düşünmeden : — Kendim öğrendim, dedim.. Beni muhaxeme eden hâkim, iyi biz adammış | Hangi maksatla kilit kırlığımı nihayet ona anlatobildim. .Fakat buna rağmen cezadan kurtulamadım., Çünkü hangi maksatla olursa olsun “beylik eşyaya zöcar,, vermiştim.. Şimdi hapi- sanedeyim,. Biricik tesellim, gazetelerin “Mahkemeler...,, sütununda — ismimin geçeceğ'dir... Rucadan çeviren: Cevapları veren Profesör Sanerk Grafo oji ve Grafo netri mütehassısi -Sll- Kyüp. L. Şapşal; Genç, hassas, zeki, İntizam bissi kuvvet L Tabialen uysal olmağa müstait. İşle- vinizde dikkatlisiniz. İğneliyerek gönder- diğiniz iki imzadan birisi, diğerlerinden farklı bazı tahlillere imkân vermekte ise de bunlardan hanfilerini ne zaman kul- tandığınızı bilmediğim için tahlil neticele | rini yazmadım. Bunu bildirmenizi, elini- zin şeklini (resmini), parmak — izlerinizi ve sol elinizle yazınıı da göndermenizi rica ederim. Etrafınızda sempatik bir te- sir yapacak meziyetleriniz vardır. Alâka ile bağlandığınız şeylerde pek aceleci ol masanız İyi olur, —418-- Samsun $. K. 291: Gençseiniz. Başkalarını taklit etmek ye- rine kendinize göre iş görmek başlıca te- mayüllerinizdendir. İnlizam hissiniz iyi- dir, Kendinize lerinize itimadınız var. dır, Muvaffak olacağınızdan emin bulunu- yorsunuz, Şahsl teşebbüs — kabiliyeliniz, daha ziyade inkişafa çok müsaillir. Elini- zin şeklini, sol elinizle — yazılmış yazıyı, dirsekten bileğe kadar uzunluğu da bildi rerek yeniden müracaal ediniz, — tam bir tahlil ancak bunlarla mümkündür. —Ai9— V. L. Kemal Sürel: Gençsiniz. Yaşınız 25 den — daha azdır. Ameli işlere kabiliyetiniz iyidir. Çalışmak tan korkmazsınız. Zor işlerde bunları ko- Taşlaştıracak çareleri evvelden düşünüyor sunuz. Muntazam iş görmek de tabil tema- yüllerinizden biridir. Boyumuz orta veya uzuncadır. İşlerin hariçi şekillerinin gü- zelliğine dikkat edersirfiz, bu arada sizde temayüz etmek, nazarı dikkati celbetmek keyfiyelini ihmâl etmezsiniz, 1935 de ha- leti ruhiyenizle 1938 deki haletl ruhiye- niz arasında yakınlık göze çarpıyor. Hal- buki meselâ 1931 de diğer — senolerden farklar mevcutlur. 1931 de balçti ruhiye- niz üzerinde derin tesitler yapmış bir hâ- dise veya bir şahsiyet mevruubahs olmak Kerektir. Bünyece ortasınız, Yani ne zayıf iMDİ Ö T ÖENODE ŞEREFİNİZE EPAL R n İÇEY! . AT SONRA DOLAP ÇACAK. lepçe vur da dünyanın kaç kulaç oldü- | * Fetah FERRUH ve nede şişman, eee ran —- ” Pr » * 310 KARRAMAN RIZ —Z panlla . aa daeeraydn Sıri yalanı söyimek ihliya- Cile şu cevabı verdi; — Eveti Monsenyör prens hesabına Çalışıyorum., BMarinin gözlerinde bir neşe iladesi belirdi ve hormyan, bunun aşk iladesi olduğunu zannecerek kocaman kolları Nu uzattı. Maxin de şöyle dedi: — Hayır, bilâhare, bana itant ettiği- niz zaman beni öpersiniz. Buna söz veciyorum. — Şu halde, ne yapmam lârzım? e— Düşesi aramanız, bulmanız ve ona bir mektup vermeniz lâzım. Marin, biraz yazı yazmasını biliyor- du. Bit kâğıt alarak şunları yazdı; “Madam lâ Düşes. Kont dö Şale ce- napları, Bojensi de, “aşk perisi,, ha- nında, şövalye dö Lüviny.nin mahpu- sudur. Sadık hizmetciniz: Macın,, Sonra bu kâğıdı, Korinyanın yırtma dan açamayacağı bir şekilde kapadı ve ona uzattı. « Korinyan, ateşin bir nazarla genç kı za bakarak şöyle dedi; — Gideceğ m. Senin için gideceğim! Fakat Düşesi nerede bulmalı? — Bunu bılmiyorum. Onu son defa gördüğüm zaman Marşönuarda ev köş kündeydi ve dostunuz Rasxkzam alçak- ga hiyaneti neticesinde orada mahpus bulunuyordu. Korinyan, Raskasın isem'ni duyunca, adeta yerinde sıçrayarak bağırdı: — Raskas!. Bu herif nerede?. Gidip onun kurnını deşeyim !, — Evvelâ madam lâ Düşesi bulun, © zaman yalnız sizi seveceğimi değil, fakat hanım namına size bin altın da vereceğimi vaadediyorum. Bu son sözler, Korinyanı adeta gaş- yetti. Bunun Üzerine derhal mektubu aldı ve Biâa yolunu tuttu. Hem dört nala gidiyor, lıı:ı şöyle düşünüyor- du; 4 —Decmek bDa.aksız Düşesi ele geçir- meğe muvaliak oldu! Acaba yine ne- ler kuruyor? Nerededir? Hayatını kur tardıktan maada k.m bilir dahs ne mü- kâlat alacak? Ah bütün bunları öonün- la paylaşabilsem! Üstelik bin altını da yoalnız kendime alıkoysam!. Blüada, ilk rastladığı yolcu, ona Marşönuacın yolunu gösterdi. Bu adam Korinyanın, yüzünü bir türlü göreme- diği bir süvariydi. Bu süvari - onunla beraber aynı zamande Blüadan çıktı ve onu takip etti. Marşönurda bir köylü, sabık rahibe Düşesin köşkünü göstere di. Korinyan daha fazla ihtiyatkâr ol- mak için karıxılığı bekledi ve gidip av köşkünün etrafmı teftiş etti, Korinyanın Raskasa anlattığı mace- raları bizim anlattıklarımızdan bir hay li uzaktı. /Ona birçok şeylerle beraber Marin bâkkında da bir tek kelime söy- lememişti ve peder Jozefle barıştığını ilâve etmişti. — Marşönuara gelmemi bana pe- der Jozef emretti! — Yal! Demck mektubum, nihayet ona vardı, öyle mi? — Şüphesiz, dostum; okuduğum bu mektupta siz bazı şeylerden — bahtedi- yorsunuz. a — Şeyl.. Evet, öyle işte. Hulâsa, si- zinle paylaşmağa geldim. Ve aziz dot- — Neden bahsediyordum? tum, birkaç diş'nizi daha kırmam lâ- zım gelse bile, sizinle paylaşacağız. Rookas, Korinyanın şişkin yanağına yine aymı garip tavırla bakarak: — Sabredin, canım, dedi, aceleye lüzüm “yok - demek, peder Jozet, Dü- gesi muhafaza etmek Üzere, u_kv:yı olarak sizi gönderdi, öyle mi? Doğrusu pek zeki bir adüen değilmiş, Bizlm ba$ tabip « Korinyan heyecanla sordu; — Peki Düşes nerede? — Şimdi yakalandın, cübbeli! Hal- KAHRAMAN KIZ sıl — buki mektubumu okuduğunu iddia edi- yordun. — Evet, onu okudum. Hatta birkaç defa okudum Fakat bu berbat diş ağ- rısı kafama vuruyor d& ,hafizsen; kay- bettim, Anlıyor musunuz? — Çok güzel, diş ağrısı, Evet! Öy- le. Sabredin. Korinyan bağırdı: — Ne demek istiyorsunuz? Neye sabredecekmişim? Ne olmuş?. Raskas; — Demek hemen istiyorsunuz, öyle mi? Dedi ve aynı zamanda, gözleri ka- palı olduğu halde, kafasını — uzatarak ileriye doğru fırladı. Bu fırlayış o ka- dar seri ve şiddetle oldu ki, eğer Korin yan, yana sıçramasaydı, muhakkak ki midesi delinecekti. Maamafih, Raskas, bir şeye veya birisine çarptığını his- getti. Aynı zamanda, iki kulağından yakalandı. ve hayretler içinde başını kaldırdı ve kendis'ni tutan adamın şöy le dediğini duydu! — Buü da ne demek, Ratkas? Raskça, adeta sayıklar gibi bağırdı: — Mösyö Trankavel! 'Trankavel de aynı sakin halile de- Yam etti; i — Ne oluyor? Bir gün Korinyanı pencereden atmış ve aynı pencereden sizin girdiğinizi görmüştüm. Bu defa sıra sizde, Korinyana çarpmak isterken Trankavelin üzerine yükleniyorsunuz! Hayretinden donakalmış olan Ras- kas, tekrar kekeledi ; N — Mösyö Trankavel! XLIX MARŞÖNUAR Kard'nal dö Rişliyönün, Paristen çı- sarken, ÂAnnais tarafındsa takip edil- diğini söylemiştik. Trankavelle Molü- Bün genç kızt uzaktan takip etmiş ol- dukları da malümdur. Diğer taraftafkı Sen Priyakınm münasip bir fırsat buk mök üzere, onların peşlerine takılmI$ olduğunu, ve nihayet, Lyon başpeskü” posu, Lul dö Rişliyönün de genç KSf bulmak üzere yola koyulmuş olduğunU anlatmıştık. Bu müddet zarfında, M0OP taryol da, mütemadiyen yeminler ve fürler savurarak, Molüsün ikame' le, Bel Ferronyer “Jokantası ari mekik doökuyordu. Yine bu müddet zarfında, koltuğt” na gömülmüş olan Verdür, şişe ârkâ” sından şişe boşaltıyor, ve ancak arâ sıra, gözlerini, Kont dö Molüsün gece, önünde uzun uzun düşünd sandığa doğru çeviriyordu. Ve nihöyeti yine bu müddet zarfında, matmast Roz, aynı ciddiyet ve itinayla, Iokamti” Tun idaresle meşgul oluyordu. a Annals, Paristen Şartra kador, TFAf — kavel tarafından takip editetginin fAF — kında olmadı. Bu müddet zarfmda, S —— Priyak yüzlerce proje kurmuş ve hef” e sini arka arkaya bozmak mecburiyet” — de kalmıştı. Netice itibarile, mevzuubahs oll”; idi? Annais dö Lespari yakalamak! halde gidip kardinale şöyle eeıı:o”; başka yapılscak bir gi yoktu: kız oradadır. Paristen itibaren sizi takip ediyer 1 İster iki kişi, ister yüz kişi, istef © ——— ordu gönderin.. Onu yakalayıfi.. gah p Gidip bunu söylemek kâfiydi. ”..7 * Sen Priyak böyle yapmadı. Kendi iyabb # dine, Anmaisi bizzat kendisinin Jaması lâzım geldiğini ve böyleci * adete doğru ilk adımı ıııcığ:.ıiL lüyordu. Hakikatte ise, Onu Trankavelin mevcudiyetiydi vt köweli öldürmedikçe, orduyla bil€ maisi ele geçiremiyeceğine adetâ bulunuyordu. K Bunun içindir ki Sen Priyak, sırf y naisi gözden kaçırmamak için kip etti. Bütün düşüncesi, (Ğ