m, ER AM e e e çe e “ m b â y Ş y 2 v Boğulan bir adâmi nasıl kurtardım ? vi seri en büyük gayem bir in kurtarmaktı. Bilhassâ soğuk Mn zamanlar bie insan Mi harmek fikri bir ate$ gibi be Şükardı, Bu ii iki mahim fa vürük, işini iki ydası Üvvets insan bu vesileyle gazetelere a > meşhur olürdu. Saniydn; bele iz br insa İhyatını Xüstarana elli deği, Misbetinde bir para Mülâlatr ve “ân bi, Nitekiiti geçenlerd4 boğulmakta ok mai bİF adar kurterin birisine cil Mâlkti snüküfat verinişlet ve idarik öden seviş metitesinde, kalb sekte yi ölümüne sebep olmuşlardı. akin m pek te yabanğis km değüdirm. Ayda, bâzan di a da bir iki defa gözetiler benden Mi Hedi. Fakat bu bahsediş şeki tk Yanamiiri, #6 de karımın İvyuna Biz defasında beni birahâneden kal UN Belen bir polisin kafâsma bir Mai gi içini bütün $ehir gaze çe ÜŞ gün, Biç dürmadan, Bender “e tiler, Diğer bir defasında ise: ime böygirden kuvveti adam, ser altıda erime bir yazıda, be el Günlerde bir tekme ile bayılttı - Bap Bir adamın acık vak'anrı yazmış * nan “Yaba dutdütmüş 11 “Za hakaret ettmiş?,; “Bir Şisürültd ve Sökeriüş(,, Uâh gibi serlevhalarld sikstle benden bahiscderlerdi,. te bumu İğindir ki, iyilik yapmış Mi sifatiyle ismimin - gazetelere tı, aizulamâm tuhafmıza gitmesin, Mir fena, erişti Mei inadn ola- ira? da “iyi, “Biicenap,, bir “larak tarinmek isti yorüm, Sözün kısası, mazinii unuctüraai, sa- bekalârtme sildirmek ayzusuta İkâpılmış- tm. Yapacağım “âlicenâp,, bir Hâre - rektten sonra gazetelerin Deriden Hasl baksedesezlerini düşümüyör, BE çok serİevhalar bila tazâprerumdân / göğiri- yordum ; “Cekur İurtarıcıl,; “Aslan yürekli adarit?,, tah... Pca mükâfatı olrak alacağım tl romu nasıl sarfdeğeğimi Bile tesbit et- miştim: Bir kat ölbise, bir çift ayakka- bi satın aladilletimi.. Geri kolin patâya gelince?.. Tabii onunla do “İçki düş maânları eemiyeti,, nin gazetesine aböne Olacak değilim yil. Bütün bu plâriları iyide kalasıda ti- sasladıktiei dönra nehir kıyısında en çok intibâra ölvevişli ölân yerlerini kovala- mağa bağladım, Bilhasse Karlov xöptü- sühe İâzla ehehimiyet Verdim. Çünkü bit çokları, iki Heller köprü parasi #er- fimek için bilhassa bü köprüden ken- diletini suja Alarlardı. Halki be işte bir çok rakiplerim varmış ta benim haberim yokmuş! Ulak bir tetkik neticesinde aşağıda, tadı köp- tünün sitmds suya atılamları İciftarma- işini köndine meslek edinmiş bi? adam gördün p #dam sa#dâli ile köprünün altına gelir, ve sabahtan akşamd kadar köprünün üretimden aştığı gelecek krs- metleti sübersığlikla Beklermiğ., Herif don #aysanlarda köprünün Aİtni, Mu- âyyen yerİcte ağlar bile germiş... Evis- de, âltimiştan fazla teşekirür ve takdir mektubu duruyormuş. . Kaclov köprüsü elvarınla herhangi bir iş yâpamıyacağımı anladım. Bunun üzerine Eişkin köprüsüne yollandes.. Bie kaç günlük bir tarassutteri sonra Dk lm iğ am mean nike ai önçene Külli ğe nane, Lİ Yazan: rini M hali Zoşçenko mühayet Beklediğim mes'at hâdise ile karşılaştım? Adarmi biti, yerç bir meks tup bırakacak tam gözümün önünde kendisini suyun içse atverdi. Derbal mektubu yezden #lp Merakla ckumağa başladım. Mektüpta şunlar yazılıydı; “Sevgili Bojenkal Pötntesleri kızartmadan önce tuzla- mâman; sana yüz defa tenbih otmiştini, Halbuki sen daima aksini yaptin ve pa- tatesler taş kesildi. Bundun imanda, #ite Bin kronümü çalan vebeni iflâsa sürükliyen kâtibimle seviştiğini de öğ- rendim,. Elveda.,. Senin: Jözetin,, Ber mektubu öokuyumduya kadi? ida fi iâpsağlarn olarık kurtardılar . Meğer #£ oğlu # bir balık gibi yüzüyormuş., Köprüler! beklemekten bir fayda çık- mıyacağını anladım. Katline gittim. Karlin'de bilbassa şitiöndilee köprüsü civarında nehir pek güzeldi. Yakvt gi- bir bir rengi vardı, Çünkü civardaki mezbahânın döküntüleri hep buraya ak“ maktaydı. İnsanin cebine bir şişe kot yak kayttzdan nehrin Bu İuyilirmda döltiğmesi imkân: yoktu, Bir ay kadar bep buralarda dolaştım. Bu arada yirmi otuz şişe konyak içtim. Rüzgür yapraklatını döktüğü için ar- tik şrrlere ilham veremiyeceklerinden türü ağaçların şikâyetli başlatıni sâl- ladıklari İazin bir akşomdı. ÜUzaktin bir delikanlının nehre doğru gelmekte olduğunu farkettim. Delikanle tam nehir kıyıma gelince dürdü; seyi bâkmağa başladı, Bir kaç def» yanından geçtim. Ön alw yâşlarında kadar vardı. Delikanlı iki saat kadar öylece hareketsiz durdu. İçini çekti. Haki basit ağladı. Göğe baktı; siya baktı. Sönta debinden bir #otoğraf çilkarâtak otu bir kaç defa &p- 4. Ed sönunda fotoğraf: parça parça yırttı. Cebinden bir mendil çıkararak fotinlerindeki tozu sildi ve kendini suya attr, Delikanlının kendini suya attığı yer- de askeri bir garnizona ait bir sürü ka yık bağlıydı. Kayıklar zincirle bağlı ve zincirler kilitliydi, Ben hemen yeeden bir taş aldım. Kayıklardan birinin bağ- k olduğu sicinrin kilidini kırdım. Kü. rekleri takarsık çocuğa doğru gitmeğe başladım , Delikanir hem çırpınıyor, hem de “imdad, boğuluyorum!.,, diye bağrıyor- du, Ben onun yanına ya aştım, Ense sinden yakaladım. Sesini kessin diye bir kaç tokat ogkettikten sonra onu ka- yığa gektim ve sahile doğru kürek çek- meğe başladım. Kayıkta iken çocuk a- yaklarıma sarılıyor, şapırşupur pabuç- larımdan öpüyordu, Fakat karaya ayak basâr basmaz derhal caçmağa Dişte. i Ona yetişebilmek için koşuboşuna pe- şinden koştum. Nihayet küvetten kesil dim Nefes nefese önüme ilk çikan polis karakoluna daldım. Sert çehteli bir polis körniseti şüpke- li bir gözle bana baktıktan sonra öf du: »— Ne istiyorsmuz7, “ Ben bir kilit İordım! Kelimeleri ağzımdan dökülüverdi. Komiser; — Keleçko| diye bağırdı. Üstünü ba. Şıhı arayınız ve nezarete atımız!, — Fakat rica ederim, müsaade ediniz, delim , — Fazla Nif istemez. ; — Pakat rica ederim, ben bu kilidi (Lütfen seyfayı çeviriniz) emin ve kati bir şekilde $ecex bir çare bulmak üzesinde üz etmişti, da Üzerine bir felâket çöktü! Hey de Trmrkaveli, ne de Molümü gö- ÖN di. Krulla kardinal, yalnız silâh» e velâkatinde, Blünya doğru yol va ettiler. Sen Priyal enla- e Du gidişini ve Annaizin, onları ta Keçi gördü. Fakat Trankavelle Er Molüse gelirce, onlar mey ak Yoktu, Sen Priyik yine genç ağ Bikipte devam etti, Fakat artik açlar, her gölgeden, her köşeden ağa başladı. Trsokavali gördüğü ug Şe, korkuyordu. Fakat onu göz- Maybsdince, heran, arkasından kü Scceğini, düşünerek, göhmet için. mea Tağmen, Annaisi tskipten vaz- m 7 bütlün gayretini onun üze- a temerküz ewirmeğe kater verdi, A bari, belki de Trankavel, gu ol Mebepten dolayı, genç kızı ta“ Ki, çişi. yak bilir Belki de baza geçirip, Külmy 2 Gdsmemek mecburiyetinde üm o dö Lespar, Madlen köylne, Yirmi dakika eonsa geldi; kur Stdirları gördü ve burada bir iki . Büy, çağın: anladı, Belki Wei İlay, GÖ Vandomun birçok taraf- anan Elia. şehrine itimet ei Madlen köyüne yerleşti ve alimin, mütemadiyen gidip (gelen ai Bözetieneğe başladı. Geli Sİ saat sonta, mühim bir meb- NR, aç abilinde bu caskalardan birisi ğe imuvafalk oldu ve kar A ği #ketleri hakkında ma» yi kta gecikmedi. e kardinalle Barbonun gö Sen İşte böyicce o haberdar Akat Riyiyöyle karşılaşmak Mi | KAHRAMAN KIZ tudütinı bulamadı. Onun istediği, iki- sinden birisinin öleceği bir düclleydu. İçinde belki de ümitsizlik bulunan mübalâgek bir ihtiyatazlıja intihap etmiş olduğu ikaşttgâhe dönünce; An» nais dö Lespz: vaziyeti düşünmeğe ça» ışte, Fakat kinini ve İntikam hislerini tahrik etmek hususunda göstetdiği bü- tün garyrete rağmen, kafası başka di- şüncelerle. doluydu. Kardinâk © göz önünde bulundurmak istetken de, baş- ks bir hayali görüyor ve bir ölüm hüz Bü içinde şöyle murıldanıyordu. — Omu hayatımdan uze”laştırdım. Niçin? Hayatını bana bağladığı için mi? Hayatın: tehlikeye koyarak iki üç defa beni kurtardığı işin mi? Onu ni- çin uzaklaştırdım?. Adete kovdum. Betbaht genç kız, biç olmazsa şunu itiraf çimek cesaretini göster ki, sef asil bir ailiye mensup olmadığı için onun yardımını reddettin. Genç kız tekrarladı; — Asil bir aileye mensup değil! Ve derhal ilâve etti; — Fakat bunun ne değeri, ne ehem miyeti var? Mabiyetini iyioe kavrayamadığı ve zamanı için nakabil tarif bazı garip düşünceler zikninde yeretmeğe başla- dr. Hiç şüphesiz, o gece, bu zihni şiddet Ji bir ihtilâl altüst etatişti Çünlrü sa- bâhişyn, uyanır uyanmaz, çehresi sap sarı kesilmiş bir vaziyette atın! eğerle- di ve gezintinin kendisini biraz teskin edeceğini düşündü, Fakat tam ate bi- neceği sırada, kardinalin bâreketleri hakkında kendisine mütemadiyen ma- lâmat getiren casus koşarak yanına geldi ve süratle şu kelimeleri fısılda- dı: — Bu sabah, saat sekizde, kardinal Marşönuarım yukucı tarâ'kırında, © matın wethslinde bulunacak ve orapa gelişinden yarım saat sonta, kendisine biz şahıs ütihak edecektir. Kardinal . Aaa iel giye ikm KAHRAMAN EIZ Ve Lüvtayi, hiç bir mukavemette bulmamıyan Marini odaya kapattı. Ma- tinin mukavemet etmemesine başlıca #e- bep zihninde birdenbire beliren sa dü- şümceydi. “Mösyö dö Şaleyi kurtarmam lâzımdır. Marin de kapatilmra, handa iki mah pus bulunmuş oldu. Fakat hancı Pana kardinalm Lfwinyiye vermiş olduğu vesikayı gördükten sonra, handa İki değil, on iki mahpus olsaydı gene mu- halefet etmezdi. Sonra, zaten bunlar için de ayrıca, bol bol para alıyordu. Bu aralık günler gsçiyor ve Marin Şeleyi kurtarmanın yolunu bir türlü bulamıyordu. Bütün öğrendiği şeyler, Şalenin nerede bulun. duğu ve Lüsinyi tarafından kirdeşçe bir şefkatle ihtimam eğilerek > Üzere olduğuydu. Marin, kaçmayı aklından bile geçire miyordu. Üş gün sonra, kapı artik kit- lenmiyordu ve Marin serbestti. Bu tr zağı derhal sezdi. Lüwinyi onun kaçma» Sınz istiyor, ve peşine takılmak suretile düşesin bulunduğu yeri öğreneceğini ümit ediyordu. Esasen yenç kız, bundan sonra, ar- tık düşese hiç te fayda olmuyacağını döşüdüyordu. Filhakika Marşönuzrda - ki mahpusiyet uzayamazdı; halihazırda düşes ya kaçmıştı ve yahut ta kardina- an elinde bulunuyordu. Halbuki Şale yanmdaydı ve henüs tehdidini mevki file kovdu mu, zavallı Şale mahvolacaktı. Marin, onu kurtar manın bir vazile olduğunu düşünüyor ve burun işin galışıyozdü; Böylelikle krannına büyilk bir hizmette bulunmuş olacakti. . Böylece bir kaç gün daha geğti ve bir öğle üzeri Marin avludan, kendisini tir- perten bir 563 duydu. Bu ses şöyle di- yordu: —İyi timar et dostum. Bu asil hay- 309 vani iyi timar et, yoksa ben seni timar ederim. Ba sözlere muhatap olan gerç bade. me, bu nutkun sonunu duyamadı, çü kü, bü sırada başinı yukariya Laldıran sabık rahip hayretler içinde şöyle bağır- dı: — Al. Düşesin evirle beni titmalar yem dilber!., Bu Korinyandı. « © Korinyan Orleandan geçmişti ve Bo- jensiye gelince, susuzluğunu gidermek ve biraz istirahat etmek üzcre bu bana uğramıştı. Sırası gelmişken şunu da söyliyelim ki, Korinyan burada hademelerle kavga etmiş ve yanağına yediği müthiş bir yumruk sayesinde yanağını şişirmişti, Demin dediğimiz veçhile, Korinyan Marini gördü ve onun, kendisine gülüm sediğini gördü. — Oh! Aman yarabkimi. Bims gülümsiyorl , Diye mırıldandı. Marin ona bir de mina bir işaret yâpt. Bunun üzerine Korinyan biz ok gibi imladı, ve merdivenleri çikti ve bir an sonra, Marinin kerşında dur- du, Marin ona, hiç tereddüt etmeden sordu: — Beni hâlâ seviyor musunuz, mösyö Korinyan? . Korlayanın damarlarındaki kan âdeta kaynadı, gözlerinde kıvdermlar parladı ve keyecanlı bir sesle şöyle dedi: — Bu aşkım: size isbat etmek içir ne yapmalıyım”. Marin aynı tavırla cevap verdi: — Kardirale itaat ettiğiniz gibi, ba na da itaat eimeniz lizımdır. — Ben artık o kızıl iblisin adamı de Zilim, Artık rakip de değilim. Bu #özler Marini temin etti ve gem kız tekrar sordu: — Demek başka şahsiyetler hesabı na seyahat ediyorsunuz. Öyle mi?