Üekil a ge Z< İ a n eli eei t ee l ai LAGi Ğ a ŞW_— Akşam postesı Başbakan ve içbakanla bis - mülâkat ve bir müşahede “Türkiyede riya ve müdahenenin aslâ yeri olamaz!,, Memur amirile, halk devlet moemurile, çocuk babasile ve koca karısile olan münasebelinde riyaya başvurmamalıdır Mülâkatı yapan : N.zamettin Nazil Saat dokurz... Bursada, Çelikpalastayız.. Kılıç Ali, Salih Bozok, daha bir kaç saylav, serya- ver Celâl, yaver Nâşit, Başbakanlık hu-”) süsi kalem müdürü Baki, İçbakanlık bususi kalem müdürü Nejad, otelim ho- Tünleyiz, Bulunduğumuz yerden Ata- türkün oturduğu salon görülüyor, Cumhurrsisi Bursa şehri tarafından gerefine verilecek suvareye gideceği için fırak giymiştir. At nalı şeklinde hazırlanmış bir vof- Ya., Atatürkün sağımda Başbakac, Örge- neral Fahreddin, Korgeneral Sabit No- yan ve üç Tümgeneral var. Solunda ise İçbakan, Bayındırlık Bakanı Çetinka- ya ve mütekait Örgeneral saylav Ali Fuat yer almışlar. Arasıra tanınımış bir bestekâr tam- büuş çalryor. Yüzler neş'eli.. Etrafta bir tedehhüş değil, devamlı bir samimiyet hüküm sürüyor. Atatürkün hareketle- rinden, çok kibar ve titiz hir ev sahibi dikkatile davetlilerini mütemadiyen a- gırlamağa uğraştığımı sezer gibi oluyo- rüm, Söz masanım bir ucündan öbür uevna sıçrryor. Sorulan her sualin, şef- ten, ınmdıenbnldemhbdrcmp ah dığı belli, Gelen her yeni dakika, sofranın neşe ve şetaretini bir parça daha artmış büu- Juyor, Biz aralık İçbakan —Şükrü Kaya biraz gezinmek için hole — çıkmıştı. Gözü bana ilişince gülümsiyerek yak- İaştı: — Nasıl buldun?. — Neşi ?. — Atatürkün sofrasını.. — Bu tesadüfi müşahede beni hayran etti doğrusu. — Peki... Burâda gördüğün en bariz taraf neresi?. — Sanıyorum ki göze ilk vuran şey, tiyanın. bu semtte asla yeri olmaması.. — Bilmem yanılıyor muyum? . — Hayır., « dedi - Yarılmıyorsun.. Bak, riya ve müdahene hakkındaki fik- rimi ben sana anlatayım. — Buyurun!. , — Biz tarihin seyrine ne çok hük- metmiş en büyük milletin dölündeniz. En büyük ve devamlı istilâlar bizim ta- zalımızdan yapılmıştır. En büyüç ve devamlı imparatorluklar bizim tarafımız döa kurulmuştur. Bu istilâların ve bü. yük imparatorluklarımızın en son nü- munesi olan Osmmnanlı devletinin Viya- naya kadar gittiğini biliriz. Fakat şunu da biliriz ki, bir gün gelmiş, ön ciz Mdüşmanları kılıçlacını bu imparatorlu- Bun sarayı içinde gürterek dolaşabil- mişlerdir. En yalan Türk imparatorlu- gunu bütün kudretlerinden mahrum e- den hâdiseler; basteden tarih diyor ki; *“Bu feci neticeyi doğuran büyük zaaf, imparatorluğun çarlılarına hükmeden Tiya idi.y, Kendi mukadderatımıza el koyduğu- mur gün, düşmanlarımızm en âcizini bile tepeleyemiyeceğimizi sandıracak #eci şartlar içinde bunaldığımız malüm. dur. Şef büyük ve mukaddes mü- cadelesini — kahul ettiği anda —mem- leket bütün hatlariyle batiz öyle bir zanf “içinde idi ki kılıcımıza sarıldığımızı — görenler — kendilerini 'kahkahalarla gülmekten mennedeme- mişlerdi, Fakat bu istihzanın uzun sür- mediğini de biliriz. İmparatorluk sara- yınım içinde dolaşan çizmeler cür'etleri- ni Türk milletinin harimi ismetinde de tekrarlayabileceklerini sandıkları gün tepeleniverdiler. Şimdi, dünyanın ev- velâ kahramanlığımıza, sonra zekâmıza ve nihayet medeniyet'mize bir dabha biat ettiğini görüp gurur duyduğumuz bayramların içindeyiz. Bu muhteşem hüdiseyi de yakm tarih şöyle bastediyor : “Türkün en feci gartlar içinde kabul ettiği mücadeleyi hiç umulmryan yük- e ” C ç * ie ÇERONNR sek bir. muvaffakıyete ulaştırmasına, impardtorluk tarihinin —büyük zaah- nı üstad bir gözle ve isabetle teşhis edip içtimal ve siyasi bünyesindeki kanseri (yani “riya,, yı) taramak, atmak hüne- rini gösterebilmesinin büyük tesiri ol- müştur.,, Evet, biz kendimiri olduğumuz gibi görüp anfâdıktan ve kudretlerimizi ha- kik! krymetleriyle ölçebildikten, —milli bünyemizi hezoinden, kokainden betet bir keyif verici zehir olan tiyadan adam akıllr temizledikten sonryadır ki Türk milletinin kara talihi yezilmiş ve Tür- kiye devamlı muvalfakıyetlerin ebedi beldesi haline — aokulabilmiştir. — Ef- sancler, — masallar, Jejantilar, —men- kabeler, mühtelif devirlerde, muh- telif — milletlerde — hayalt kahra- manlara sayısız ejderler öldürtmüşler- dir. Fukat hâdise ve vakraları kaydeden hakikat tarihi bu asra ve gelecek asır- Tava bir tek “kakili ejder öldürme men- kabes',, söyleyebiliyor ve söyleyebile- cektiğ: 'Türkiyede riya ejderini öldüzen kah- ramanm tmenkabesini. , Evet, Atatlirk bu memlekette riyayı tür. Türk milleti için tamamiyle kud- sileşmiş olan bu şahsiyetin husust ve umumi hayatırıda riya hiç bir süretle teşrifata dahil değildir. Gerek hususi ikametgâhını gerek milletin iradesini temsil, kaza ve kaderini idare ettiği cumhuriyet saraylarınım kapılarını bü- tün Türk vatandaşlarına SA G DARSERR YS S demökrat şeli Atatürk milletine her hareketiyle şu irşatta bulunmaktadır: “Türk! Sen mert insansın! Riyokâr olamazsın.., Bence Atatürkün son se- yahatinde yaptığı büyük iş ve Bursalı- ları cöşturan büyük bayram sadece Buraoda ve Gemlikte birer fabrika aç- makla hülâsa edilemez, Bursa, — Türk memleketinde demokrasinin kökleşmiş olmasının, halk ile iktidar mevkii ara- sındaki devamlı temasae mâni ortada €en ufak bir sınıf ve imtiyaz dikeni kal- mamış olmasının ve milleti tarafından kudsileştirilmiş olmasına rağmen şefin yüzde yüz insan, yüzde yüz bizden a- dam, yüzde yüz vatandaş Türk kaldı- gını görüp bir daha ve yakından anla- mış olmayı da bayramlamışlardır. Bu sirada Başbakan da Hole çıkmış- &. Etraftakilerden en ufak 'bir tekellüf ve merasim aramıyan yürüyüşiyle yanı- mıza geldi: — Nasıl? Neletden bahsediyorsunuz? — Büğün her ağız, söylediğiniz nu- tuktan bahsediliyor. Fakat biz, ayrıca, ulak bir firsat bulup benim için çok faydalı bir mevzua da temas edobildik ; İçbakan bana memlekette Tiyanın a8- da yeri kalmerddığını söyledi. - dedim. - — Kâlmışsö Lile, her halde eskisine nisbetle çok azalmıştır. Ve hayatımızın seyri bu kötülüğün son izlerini de mut- laka bünyemizden tarayıp atacaktır. Biz nasıl riyoya yer verebiliriz. ki... Memleketimiztde en geniş şekli ile mat- buat hürriyeti vazdır. Atatürkün ver- diği son neş'e parolasının müânasında tiyanmı yeni bir tel'inini sezmek te müm kündür. Riyayı her taraftan tardetme- kiyiz. Zaten ediyoruz ya.. İmparatorlu- gun bu kötülüğünü nerede görürsek ez- meliyiz. Foto Etem makinesi elinde ayakta duruyordu. Başbakan ona gülümsedi: — Gezdesiniz gene.. Ve, Şükrü Kayaya sordu: — Bu neş'eli geceyi tesbit etsek nasıl olur? iİçbakanın cevabı şu oldu; — Çok güzel... Ben aralarından çekilmek ve onlacı Etemin objektifi Wargısı ? — at - rakmak istedim. İkisi birden: — Hayır.. - dediler, - Beraber çıkara- ı inşasıma girişeceğini ilâve etmektedir. | da İngiltere ile Amerika tarafından bir daha dirilememek Üzere öldürmüş- | lişlüna “iaberlertim OSLYİ Cüdişe İçi rder'îr | Ayni sınıftan olan İngiliz ve Ameri - A& devlet notasına Japonya lutfen cevap verecekmiş ! Cevabın red mahi- yetinde olacağı sanılıyor Lomdra, 7 (Hususi) — Tokyodan ge- len Baberlere göre Japon dışbakanlığı neğrettiği bir tebliğde İngiliz ve Ame- rikar büyüle elçileri tarafından Japon - yanın Vaşington muahedesinin hududu haricinde zırklr işaası niyetinde olup ol- madığı hakkında verilea notaya — dalr malümat verilmekte ve Japonya tahdi- dat muahedesiyle bağlı olmadığı için ne de verilea notalara — cevap vermeğe mecbür olmadığı, bununla beraber bey- nelmilel ahlâk prensiplerine riayet mak- l | | FERAH sinemada Büyük Türk — san'atkârr * ZATi SUNGUR dahıı Yer bulmak için biletlerinizi gündüzden aldırmız. Tel. 21359 || Sinema târihine bir zafer daha yazılıyor-. Fransa edebiyatında devir yaratan bir eser.. Amerika filim sanayüne zafer tacı giydiren bir filim; sadiyle bir nisbet dahilinde cevap vere- ceği biklirilmektedir. . Hükümet, deniz makamlariyle istişare- den sonra battı hareketi hakkında bir karar verecektir , f Dün Japon bahriye nezaretinde akt- edilen konferansta, Japonyanın — deniz inşavtr projelerinin ilşa edilmesine ka- rat tir. Bahriye nezaretinin Japon hükümetine Amerikan ve İngiliz notalarına, 20 gubattan evvel, bu vadi- de cevap vermesini tavsiye edeceği ilâ- ve olunmaktadır. Böhriye nazırı Vis amiral Yamamoto ile deniz İşleri bürosu şefi kontramiral İnouyo ve erkânıharbiye erkânından birinin iştirak etmiş olduğu konferans, | iki saat devam etmiştir . İngillerenin endişesi Japonyanm deniz teslihatı hakkın- TÜRKÇE Üç Silâhşorlar aa SAKARYA sinemasında Yerler tamamile satılmaktadır. Telkefon: 41541 937 - 938 senesinde yeni çevrilen | TARZAN aruanı I " Kuvvetler kralı ,, Pek yakında ALKAZAR sinemasında Büyük muvafilakiyetlerinden biri olacak vaki olan istifsara Japonların red ile mukabele etmeleri ihtimali hakkında Mütalealar yürüten Tİngiliz bahriye | —— 0 BĞELEN GÖCERile göyiS GRDOE UN . ı:ımmı:cıncıuuuuuuuuunnunuuuuuuutl “İngiltere, bilhassa Tokyodan gelen a u s l ı ve Jâpoön deniz tezgâblarının on ikişer inçlik toplarla teslih edilmiş on ikişer Romatizma, lümbago, siyatik, sinir ve soğuk algmlığından ileri gelen şiddetli ağrıları teskin ve izale eder. bin ton haeminde iki kruvazörü denize ândirmek üzcre bulundı dair olan | — kan gemllerinden çok daha kuvvetli olan yeni Japon kruvazörleri Çin su- larmda bir tehdid teşkil edecektir. İn- | giliz amirallık dairesini, Japonya ta- rafından 95.000 bon hacm'ne Ta'k kTu- vazörler inşas#t meşgul etmektedir. Deniz mahafili, Japonyanın İngiliz Amerikan talebini reddetmesi halin de İngilterenin yeni vaziyete karşı Koymak üzere daha ağır kruvazörler unnnd& DDDDDUDD ucıuDunuunuunououuuuumnnunuud BNYL N Z İ Görülmemiş bir reklâm! Ziyanla satılan mallar Çift kel ve çift yakalı ipekli poplin gömlekler 2,45 kuruşa yalnız P. LAMBROPULOS Mağazasnıda bulunur": Galata Karaköy tramvay duürağı önünde. — No. 110 NEOKALMıN 4 eRıP-NEZLE-NEVRALJ'.— BAŞ ve DiS Ş AĞRILARI- ARTRITIZ Ankaradaki müthiş cinayet v Daştarafı 1 incide Ayge hem bir ortaktan kurtulmak, hem do besibirliklere sahip olmak i- çin Aliyi kışkırtmakta ve karısını or- tadan kaldırmasmı söylemektedir. Geçen püzar günü, evde otururlar. ken metresinin tekliflerini muvafık gören Ali, eline geçirdiği bir elektrik teli ile ve Ayşenin de yardımıryla ka- rısınım üstüne çullarıryar ve onu boğu- yorlar. Katiller bundan sonra suçları- nr örtmek maklsadiyle cesedi parçalı. yarak evin alt katımdaki bodruma gö- müyorlar ve Üzerine de bir sandık ko- yuyorlar. İş olap bittikten sonra Ali karako- ' Ta gidiyor, - cinayeti İtlraf için san- | — mayın - karışının kaybolduğunu söy- lüyor. Polis bunun üzerine tahkikata baş- iryor ve Alinin hareketlerinden şüp- l heleniyor. Bünun Üzerine Alinin evin- de yapılan bir araştırmada, cesedin üstüne konan sandıkta Kezbanın kan- h elbiseleri meydana çıkryor. Sandık ge ÖOr. Suphi Şenses ldrar yolları hastalıkları mütehassısi Beyoğlu Yıldız sineması karşısı Leklergo Apt. lll"“. 4 ten sonra Cumartesi fakirlere parasız Tel. Yenl neşriyat A “'"'ğ,"’;î:;m"“ D Arkitekt Bir kurban derisi, sizin / kazılmış oldu; Ğ işor ve zavallı £ M / kadının parcalanmış cesedi bulunu - Bu derginin 82...83 üncü — sayıları : olabilir. 'Wd :Ü arayd yor. k zengin münderecal ile İntişar etmiştir. deriler üç M ğ wt) Bütün bü 'delillere rağfmen Ali ck | İçinde mimar Zeki Sayarın Suadiyede | bir yardımdır. Kurban nayeti inkâr etmekte, Ayge yukarda | Vilâsıi. Mimar Halit Femirin İzmir fu. va Kurumuna veriniz. yazdığım gekilde itirafta bulunmakta- | arında çimento paviyonu ile, Mühendis dır. Her iki katil de tevkif edilmişler: | G- Ressamoğlunun — (İstanbul hava plânları), Dr. mühendis Vagnerin “in- v şa etmiyen millet yaşamıyor — demek. | da mukabele tipi, başkâ / tir.,, Mimar Kemal Altanım (Selimiye | mimari (aaliyet, #4 foto Etem tarafından çekilen ve | l camli ve müştemilâti) Mimar Necmet- tinin Emrenin (Aydın oğulları) adlı ya. zaları, mimarlar ile mal sahipleri arasın- vügün neşrettiğimiz resim böyle çekil- Nizameddin NAZIF berler vardır. Bu MM ' mimaralra ve müberdislere w TiZ.