M M. M. Vekâletinden: M. M. V. İnşaat Şubesindo çalışmak üzere 300 lira ücretli bir mühen- Ris, 200 lira ücretli iki mimar alınacaktır. İsteklilerin Ankarada M. M. . İaşaat Şubesine müracaatları. (725 ) (647) aNDDNT piygei ĞADA ga BADi gaç BNÜD yyyıy Y YNİN gageMM MT aa» YTÜNMAN gy BT a gzÜ MayyyegaseUTR y evvel oraya gitmekten başka bir şey düşünmiyordum. Oda kapısını ittiğim zaman arka. daşımın gitmiş olduğu anladım. Kadin mavi durzanlar arasında, sedi Te uzanmıştı. Yanma gidinceye '“adar yük bir sevincin ışığı geçti. Bir yılan gibi doğrularak kolarını uzattı. O an. | da kendimi ne kadar da yorgun his- | getmiştim. Dizlerim kesilerek Küçük paketi verdi. ret sodasile: — Bunu nasıl buldun?, Dedi, Şaşırdım. Kekeledim. — Eskici verdi.. Dedim. Yaklaşır gi ına çöktüm, sinsi bir ha. reketle bana sokuldu.. Büyük bir hırsla, kadın, beyaz to- zu burnuna kadar gö! t — Ah, diyordu, buna te zamandan beri hasretim.. Ne zamanda:ıberi.. Bir az da sen çek.. Sen, seni de kendime benzeteceğim.. Al bunu.. Bütün iffetimle reddettim. Bütün tozu, zannederim, yarım saat içinde Voya daha krsa bir zamanda mahvet ti. Şimdi, biraz kendime gelmiş, onun bulanık gözlerini süzerek l haz. dan eridiğini hayretle seyrediyordum. Başım biraz odanm havasından biraz da birkaç saattenberi geçirdiğim muh | telif ruh hallc. n yorgunsuğundan sersemleşmişli. Kadınm, bir müddet Açtı. Bir hay- | pererek yavaşça kendini yastığın arasında bıraktığını gördüm. Şimdi, her şeye rağmen, hatırlryorum ki, ne- fis bir vücudu vardı. Ona dokundum: Eski barareti yoktu. Adeta soğuktu. Hareketsizliğine bakarak, uyudu. ğuna hükmettim, asabım yorgun, ba- şım yorgun, sendeliyerek çıktım. Ertesi gün, arkadaşmımı kahvede göremeğim. Bir dost: — Haberin yok mu? dedi, — tevkif edildi. Metresine keyif vı bir zehri pek fazla ikram ettiğinden dolayı? Biran, dondum.. Etrafrmı göremez oldum. Beynime bir balyozla vurul- muşcasıma... Asla, itiraf edecelr cesarete sahip alamadığım için, benim yerime reasa. mı mahküm et Üstat sustu. Ben, dinlediklerimden mebhut söyliyecek bir gey ararken, © adeta inler gibi, yavaş bir sesle: — Söüyle, dedi, Cendanım ölümün- den dolayı mesul olmalı miyim? Ço- | cukluğumun bu ilk sevgisinin . mu- | hakkak ki onu, ölümünden sonra sev- meğe başladım - neticesinden mosul olmalı mıyım? Senelirdir. bunu hal. ledemedim. Mahküm olan arkadaşı- mın azabmı çektim. Artık yeter. Bu günkü yüksek ve şerefli mevkilm, ci- cağına kimse inanamaz - sana İçimi döktüm.. Cenda.. Cenda.. ( Stradivarius ) kemanı satın almak itiyor musuNUzZ?.. Bu meşhur san'atkâr tarafından biz- zat yapılmış bir keman satın almak is- iz hiç durmayınız, vakit geçir - iz, cebinize çok, pek çok İngiliz lirası doldurunuz ve İngiltereye gidiniz Tosavvur ediniz. bir kerel Meşhur san'atkârın hakiki bir kemanı satıla- cak.. Kaçırılır fırsat mı bu?. Stradivarius hayatında yalnız 50 ta- ne kaman yapmıştır. Ve imzasını taşı - yan kemanların birincisi 1862 de Lon- drada satılmıştır. Şimdi, gene Londrada satılacak olan kemanın müzayedede 20 bin Türk lira- sına çıkacağı kuvvetle zannolunuyor. ÇÜUT OA MA L DOKTOR Necaettin Atasagun Her gün sabahları vekiz buçuğa akşamları 17 den 20 ye kadar Lâle Ü tayyare apartmanları ikinei daire 17 numarada hastalarını kabul eder. Cumartesi günleri 14 den 20 ye <a dar hastalarını parasız, Kurun, Ha ber okuyucuların dakupon muka- bilinde muayene eder, Telef: 2308 Kiralık Birahane ve Lokanta Beyoğlu İstiklâl caddesine on met- A | te mesafede Birahane ve Lokanta itti- olduğu için | kiimde bir adamın böyle bir maceranm kahramanı ola- harzına elverişli, icabında üst katı da iki büyük salon halinde kulianabilecek büyük bir dükkün kiralıktır. Görmek için Bekâr sokak 10 Numacaya, pazar- lik için de 21316 Numaraya telefon ede- 7 ŞUBAT — 1938 UÇAN ©OÇOMCBİL İÇİN DE NE VAR ., CABAZ. PARAMI 2.. YOKSA El.;)) MASLARMIZ. SAÇMALIMA WE PARASI! LABIn  RARI, S.':,'ğ,”' - S mra sayıklar gibi mırılı k, ür- bulunmayır riflerin, mülevves pençelerini böyle a- Evn etialıncaki adi he- sil omuzlur üzerine atmış olmaları dü- şüncesi beni şimdiden ürpertiyor.. Düşes vakur bir eda ile: — Böyle bir teşebbüste bulunmıya - cağım, mözyö, dedi, Iütfen çıkçın!. Raskas onu hürmetle selâmladı ve itaat etti. Aşağıya indi ve kapının - eşi- ğginde durarak burnunun ucunu kaşıdı ve doğan güneşi seyrederek şöyle dü- şündü: — Vakiz uçağıdaki hizmetçi sımsıkı bağlanmış, yukardaki asil bayan da yo- la getirilmiştir. Pakat işin en müşkül tarzafı şimdi beşiryor.. Onların ikitizi, yalnız muhafara edeceğ m? . aşımı nasıl XLVH KRALIN VAADI ğgildir. Bu mektuplardan olduğu veçhile, peder Jozele, düşesin ni bild # yordu. Diğer mektupta da kardin lda, dük dö Vandom'un, Şeverni şatosuna sığın- mrş olduğunu haber veriyordu, Mektupları gülücen iki süvari, Pari. giliyorlardı. Fakat bunlardan Şaitr yolunu, diğeri ise Orlean h etmişlerdir. Bu sırf arzu Ü yollar u asında pek te gidecek mektubu hâmil üvarinin bir ormandan geç- mesi lâzımdı. Ağaçlar arasından bir hayli yol al- maişü ki, tam bu sırada bir tabanca sesi düyüldü ve bir kurgun tam onun kafa. sına isabet etti. Zavallı süvari yere yı- kıldı ve hareketsiz kaldı. O zaman iki Üç haydut meydana çıktı ve onu çırçıp- lak soyduktan sonra, atmı da alıp gitti- Zahir Güvemli | biliri 208 KARRAMAN KİZ der, İşte bDutun içindir ki, Raskanın mektubu hiç bir zaman peder Jözefe varamâıdı . Kazdinâla yazılmış olan kısa mek - tubu hâmil bulunan ikinci süvari de Orleandan geçti. Saçları artık kırlöğan ve bütün önrünü tehlikeler içinde ge- çiren bu adamın bu zavallı dünyada ar- tık yapacak bir işi yoktu Hiç keyiini bozmadan, yollarda du- raklayıp, bol bol şarap içerek yol aldı- Bt için ancak kralle kardinalin hareket- lerinden — bir gün sonra Parise varabâll. Bunun üzerine fena halde kız dı, krala da kardinala da bol bol küfür- ler savurdu. Çünkü iki saatlik bir — istirahatten sonra tekrar atıns atlayıp bu defa bü- tün bıziyla ve durmadan kardinalın pe- şine takılmak mecburiyetinde kaldı, Şartr'a geldikten sonra, kardinalin, on üçüncü Lüiyi derhal Blüa ve Nönt Üzerine yürümek hususunda ikna ettiği- ni yazmıştık. Bunun üzerine kral, kü- çük ordusunu muntazam yürüyüşle yoa- la devam etmek üzere yalnız bırakarak, siyah ve böz silâhşorlarının refakatin- de Blöa yolunu tuttu.. Tabif dük d'An- juylı saray erkânı da ona refakat edi - yorlardı. * istirahat ctmesi, ge- nalin memleketin her tara- fına gönderdiği casus raporlarının — o- kunması için bir gün Şatodünde du- ruldu . Ertesi günü, bütün sabah tereddüt edildikten sonra tekrar hareket edildi, Biğaya doğru inildi, Marşönüar'ın gar- bindeki yoldan geçildi ve akşam Üzeri Bilğada duruldu. Bu sırada bir çok kim- seler süra'tle Parise gittiler, hattâ bir ârâlık bütün kafilenin bile Parise git « mesi düşünüldü. Hakikat şu idi ki, kardinal kendi ha. yatı hususunda büyük bir endişe içinde bulunuyordu. Şale meçhul yerlerde do- KAHRANAN KIZ' laşryordu Vandomla Burbon — ele geç- memişlerdi; gerisinde, Pariste Annais dö Lespar vartdı; düşes dö Şevröz de her hülde bir yerlerde dolaşıyordu. Rişliyö korkuyordu ve onu teselli e- debilecek bir #kıl öğretecek yezüâne in- san da, yani peder Jozef te Pariste kal. mışti .. O günün akşamı, Marşönuardan bir fersah — mesalede çadırlar küruldül. Raskas >tına atlayıp ta dört nala koşsa bir an tonra kardinala iltihak edebilir- di. Kralın çadırr altında yapılan bir içti- madan gonra, kardin2i kendi çadırma gekilerek çalışmağa, yani mektup Üs- tüne mektup yazmağa başlırlı.. Her da- kika sağa sola adamalr gönderiliyor, her dakika sağdan soldan casuslar geliyor- du. Düşes, Vandom, Burbon, Şale hak- kında en küçük bir malümat dahi yok- tu! Gece bir hayli ilerlemişti. R'şliyö şöyle düşünüyordu; — Eğer Vandomu ele geçirirsem, kurtuldum demektir. Hakiki şef odur. İhtiraslar onun etrafında ve onun hima- yesinde inkişaf ediyor, bana karşı olan kin ve nefreti hep o körükliyor. Ah! Şu adam bulunabilse!. Fakat anu kim bu- lacak? Nerededir acaba?.. Onu tam vaktinde tehlikeden haberdar eden An- naise lânetler olsun!.. Eğer ben herime- te uğra# veya ölürsem, bunun müseb- bibi © meş'um kız olacaktır. Tn bu anda bir seş bağırdı: — Kardinal hazretleri için bir mek- tup!.. Kardinal derhal emir verdi ve bir an sonra malüm süvari çadıra girdi. Kar- dinal onun elindeki mektubu kaparca- sına ©'dı, Raskasın yazdığı hir tek cüm- leyi okudu ve çehresi sapsarr kesildi, elleri bir an titredi. Sonra dudaklarında korkunç bir. te- bessüm belirdi. Masanım gözündeki kü- gük altın keselerinden birini alarak sü- | A ONU KIMSE AÇAMAZ, ANCAK HDA KENDİLİŞ | BEW YALNIZ BiR. OYUN BiliRiM AMA BUNUDA ÇOK Y YALNIZ SANDALYAYA ŞÖY. LECE OTURUWELLER ARKAYA, KONURSA KOLAYC A KOŞULUR. 7288 variye attı. O da: “Yaşsam kardinal!,, nâralariyle dışarıya fırladı . Kardinal hayretler içinde mırıldanı- yordu: — Raskas! Halbuki ben onu öldürt- mek istiyordum!.. Peder Jozef cidden insamdan salryor. Bu cüce hakikaten duymetli bir casus, onu adamakıllı taltif etmeli, .Bilâhare icap ederse asarız. Kardinal mantosunu omuzlarına ata- rak sür'atle kralın çadırma gitti ve: — Sir, dedi, âsilerin elebaşısı elimiz- dedir. Kral hayretle sordu: — Vandom mu?, — Evet, Sir Vandom.. Şeverni şato- sundadır . — Demek buradan az bir mesafede ,. — Evet, sir., — On üçüncü Lüi, çadırında bir an heyecanla dolaştı ve nihayet şöyle de- di; — Kardeşim Gstonu uyandırıp ona bu güzel haberi vermeli. , Rişliyö derhal atıldı: — Bunu yapmıyalım, Sir! Vandomla kardeşi Burbonu ele geçirmek için icap eden tedbirleri almalıyız.. — Bu tedbirlere alınmış nazariyle bakabilirsiniz. Sabah erkenden doğru Şeverniye gideriz ve orada şatoyu mu« hasara ettikten sonra içeriye girer on- ları yakalacız. — Hiç kimseyi yakalamıyacağız, sir! — Ne münasebet canım?. — Çünkü orada hiç kimseyi bulamı- yacağır.. Zannedermisiniz ki Vando- mun casusları yoktur? İşi bona bırakın Sir! Onları Şeverni de değil, burada tev- — Şu halde bildiğiniz gibi yapım, mösyö.. Bir defâ daha krallığım ve ta> cım sizin himayenizdedir . Rişliyö, bu zavallı ve âciz kralın kar« şısında büyük bir hürmetle eğildi. Son- ra çodırma dönerek en iyi casuslarından ikisini veya üçünü çağırttı. Kısa bif,