Ben esmeri fındık ile beslerim ! “Esmerim şarkısını Söylerken Bayan Saadete lâf atmışlar Davacının id.iasına göre, suçlu Ziya “Fındıkla — aeğil sucu«la beslerim |,, demiş, “Yandım, ateş.mi söndür !,, de- miş.. Ve daha neler de ne.er... Koridor, on beş yirmi dilsizle doluy- du, Ben salona girdiğim sırada, sar - hoşluktan maznun birinin “kârı it - mam,, odilmek üzere bulunuyordu. Dilsizleri çağır- dılar. Yarabbi, ne ideal insanlar! Ses siz Bedasız, davacı davasını izah, suç- lu inkâr ve gşahit lerayı şehadet et. Ü. Sabık Dilsizler cemiyeti umumi kâtibi — Mehmet, Tamürk isimli ya rı dilsiz, tercü - man vazılesi görüyordu. Madam Ma- lama, Hikmetin karısı Perihana haka- ret etmiş, bir takrm nalâyık işaratta bulunmuş. Perihan da dava etmiş, Bu basit hakikati yine yarım sa- &t sessiz bir münakaşayı seyrettikten sonra anlamak kısmet oldu. Şahitlerden dil. siz Heront'un an - D /) tercümanlık yaptı. Haçik — kundüra fabrikasmda. Ma- lama da onun met resi. Perihanm Ha müracaat ettiği sırada hâdise vukua gölmiş. Malama da yarım dilli oldu- ğundan hırıltılarla karışık kelimeler. le Isnadı reddetti, Neticede hâkim, i- ki gün hapsine, 8SÜ kurüş para ceza. fının tediyesine mahküm etti, Dilsizlerden sonra, bir pazar eğlen- cesinde, lüzumundan fazla eğlenen i- ki delikanlınım davası görüldü. Davacı: Ali kızı Saadetti. 26 yaşın sin oğlu Ziya. Kasab. Evli, bir ço - cuklu, Diğer suçlu Adli. Komisyon- cu kâtibi. Efendim, bu Ziya ile Adli pazar gü- nü Çemberlitaş Aile bahçesinde iç - asına göre, sahnede şarkı okumakta olan mezkür bayana söz atmışlar, Zi- ya söz atmış, Adli de etrafı iz'ac et- miş. Bayan Saandet davasmı büyük bir — Ben, Aile bahçesinde, şarkı - kuyordum. Tam “Esmerim” şarkısını söylerken Ziya bana söz attı. Sahne- ye yakın oturuyorlardı. İkisi de sar- hoştu. Alaylı alkışlar filân. “O şarkı- dava bugüne talik olunmuş. nesi oğlu namına çiğe bir kundura meselsinden dolayı şıma, 100 kuruş da mahkeme masra- da olduğunu söyledi. Suçlular: Tah - mişler içmişler, Bayan Sandetin iddi- talâkatle serdetti: yı İstemeyiz, başkasını söyle!,, diye bir şarkı adı söylemeler... — Poki, size ne diye söz attı?... — Sade söz atmadı, ber akşam pe- şime takılır, Aksarayda... — Canım, bayan, sen ayrıca dava açarsın, O ayrı mesele, sorduğumuza cevab ver... — Poeki cfen - dim, — sarımsakla beslerim, dedi, da ha yanıyorum, a « teşimi söndür, de- di, müinasebetsiz... — Bu kadar mı? — Bu kadar o - lur mu efendim. daha neler dedi. Alem düydü bü - tümn... Hâükim suçlu Ziyaya sordu: — Ne diyeceksin &en. Bak, sarhoş muşsun, bu bayana lâf atmışsın. — Değil böyefendi. Ne münasebet, ben evli barklı adamım.. Ne müne- sebet iki yüz kişi icinde buna lâf ata- yım, Tanımam etmem.. Sarhoş da de- ğildim. Biz orada kahve ictik sade.. Doöktordan raperum var, | ! İ | | 1 ğim. Sen, Adli, sarhoş muğşsun öylke mi? Adli: — Vallahi reiz bey - dedi - Ağzım kokacak kadar sarhoştum. F'akat be- nim bu hanımla bir alâkam yok... — Sana hanım davaci - demedi! Müddelumumi davacı. Bu ne hiçim müdafaa... Sarhoş muydun, değil miy- din? Buna cevab ver.. — Değildim billâhi... — Halkı rahatsız etmişsiniz... — Yok reiz bey... ' Şahitler dinlendi. Buniardan Sirke- ci 48 inecl okul başmuallimi Rahmi Seven davacının ifadesini tasdik etti: — Evet reiz beyefendi... Bu adam- lar sarhoştular. — Neteden anladınız sarhoş olduk- larmı? — Efendim, yaygın oturuyorlardı, ıdempo ile alkışlryorlar, söz atıyorlar- . — Duydunuz mu? neler dediler?. — Efendim, bendeniz bir masa aşı- rı oturuyordum. Bu Ziya dedikleri a- dam, bayana “sarmsakla, sucukla bes- lerim,, dedi. Rica ederim dikkat bu « yurun, kelimeleri aynen tekrarlıyo - Çelebi (Devamı 15 incide) 14:& diyot ki: Osmanlı saltanatında kadın nüfuzu | SMANLI saltanatının ilk devir- lerinde kadınların saray işleri, devletin iç vo dış siyasetleri üzerinde ehemmiyetli tesirleri ve — nüfuzları yoktu. Nilüfer sultan, hükmete ati işlere karışmıyor, Orhan Gazi devlete dü- zen vermeğe çalışırken, 0 da saray idaresile meşgul oluyor, temiz, sa- mimi bir hayat — yaşıyordu. Bizans imparatorlarından alınan — kızlar, sultanlık tacmnı giydikten sonra da, devlet işlerine karışmadılar, sadra- zamları, ağaları, şunları bunları el- de ederek hükmetin başına galleler çıkarmaya savaşmadılar, tezvir me- kiklerini işleterek devletin siyaseti Üzerinde zararlı, yıkıcı tesirler yap- madılar. Bu devirlerde, cariyelerin, gözde- lerin, odalıkların da padişahlar üze- rinde tesirleri olmadı. Kadın nüfu- zu, kadın tesiri, kadınların devlet iş- lerine karışmaları Kanuninin padi- şah olmasile başladı. Saray entrika- larında en ehemmiyetli rolleri ka- dinlar oynadı. Ve ondan sonra, baş- ta yaradılış itibarile zayıf, ahlâk ba- kımından dejenere, öski mertlik, cengâverlik hislorinden uzak, saray zevklerine bağlı padişahlar olmak üzere, devletin en önde gelen ricali, kadın nüfuzuna bağlı, — sultanların sultanların, gözdelerin, odalıkların gözdelerin, odalıkları esiri oldu. Kanuni Süleyman, vatani! aşkımnı, bütün askların üstünde — tatan, bu hisle Çaldırandan Suriyeye, Suriye- den Kahireye koşan habası Birinci Selim gibi debğildi. Bütün bütün baş ka bir ahlâk baska bir meşropto büxbötün baxka bir his — sahibiydi: Debdebheye, ihtisama, azamete düş- kündü. Adınım etrafında altından bir şöhret halesi örmek icin, mücevher- lerle, altınlarla dopdolu olan Osman lı hazinesini büvük bir israfla sarfet Hi. İhsanlar, hediveler daöıttı. Onun en zayıf bir tarafı da kadım düskünlüğü vdü. Osmanlı sarayların- da kadın nüfezu. Kanunihin yüzün- den arttiken mrtti. Sultanlar, cariveler, — odalıklar, eMrArler, sihirli gözlerinin kalbleri büşüliyon mahmur ateslarile, borrak kah'cahalartle, olenn ve dalemnn vü- cutlarının hasmetli — bükülüslerile, vadisahlarrı verzirlerin sünüllerin- de yandınlar tutastrarak, tatlı. ca- na yakın, fakat savarlı bir hayal gi- bi gelip gectiler. Ve her gecişte padi- şabları avladılar, vezirleri caxibele- rilo esir ettiler, bu sur-tle devleat ix. Yarine kametılar, anvaylarda entritea Seyahat notları 3 ŞUBAT — 1938 Eğenin zengin vilâyeti Balıkesir yükseliyor Dev adımlarile ilerleyen bu güzel yurt parçasında bilhassa içtimaf ve medeni hayat parlak bir inkişala ulaşmıştır Gittikçe medeni bir garb memleketi Balıkesir, (Hususi — muhabirimiz- den) — Bilecikten geceyarısı hareket eden kamyonlardan biriyle meşekkat- N bir yolculuktan sonra ertesi günü akşam karanlığında Balıkesire ulaşı - yoruz. Buraya çıkan her yolcu gibi ben de geniş bir nefes aldım. Yolda Ye nişehir, Bursa, Mustafakemaplaşa, Su gsığırlık gibi gehir ve kasabalardan geçtiğimiz halde bunların hiçbirisi ü- zerimizde Balıkesir kadar kuvvetli te- sir yaratamadı. Uzaklardan bu güzel dAller, boğdurdular; — vezirlerin kel- lelerini uçurttular, yeniçerileri ayak landırdılar. Sürü sürü — şehzadeleri zehirlettiler. Bunların en şöhretlileri şunlardı: Saltanat hırsile kuduran Kösem, kafası şeytanlığın kaynağı olan çap kın ve fottan gözlü Hürrem, paraya düşkün, tamahkâr Safiye, sarışm ve yosma güzelliğile — gönüllerde aşk tahtları kuran Turhan... Hürrem, ihtirasları, - çılgınlıkları ve cinayetleri ile bunların hepsine taş çıkarttı. Hepsini gölgede bırak- | tı. Bu civelek, delişmen Rus yosmn- kinın tezvirlerine, entrikalarına i- nanan padişah birçok cinayeller İş- ledi, sevgrili vezirini bile boğdurdu. Facladan sonra Hürrem ısrar etti; — Damadımı sadrazam — yapacak. sın!.. Kanuni için, Hürremin reddetmek kabil miydi?.. istediğini yaptı. Arkasından çoktanberi kafasında kıvılermlanan bir fikir, birdenbire alev oldu: Oğlunu Kanımiye - varis yapmak, ölümünden sonra onun tah- ta çıkması için, şimdiden tertibat al- mak isltedi. Hemen faaliyete goçti, sultan Mustafa ile, Kanuninin büyük teklifini Derhal, oğlu bu ihtirasa karban gitti, ikisi de boğduruldu. Şehzade Cihangir kederinden öl- dü. Sadrazam Ahmet pasa haksız ye- re, gene onun teşvikile boğduruldu. Ölümünden sonra bile, ekdiği fenat tohmumları bürüdü, iki oğlu, Baye- zitle Solim biribirlerile bo; çarpıstılar. neticede şehzade kücük vo kabahatsiz oocuklarile bo- raber İranda şehit edildi. Hürremden sonra Nurhanular, Sa fiyeler yalnız padisahları değil, vü- koelâyı, ricali, seyhislâmları, bostan- cıbasıları, yeniceri atalarını da el- lerine a r. Devlet hazinesini iste- dikleri gibi kullandılar, — keyifleri, zevkleri icin bol bol para harcadılar, Memuriyetleri vava ITe sattırdılar. Padisahlar Venedikli — dilherlerin, Rum güzellerinin — ollerinde esir ve meftan, milleti felüketten folâkete, sefnletten sefalete — sürükleyin dur- dular. No askerin siküvetlerini din- Tediler. me aclıktan İnliyen — halkın feryadlarma kulak verdiler, Güldü- Ter, eğTendiler, kadın seslerile sar- hos olAnine; tüteülerle, muxkalaria, anber ve hanlarla küvvet kazanma- Ba çalıştılar. Pt Yhrahim davrinda Te hilehittiim 'cığırımdan cıktı. Sarav kadım kafa- lar çevirdiler, istediklerini yantılar | <ne idare edilmeğe basladı. Samur —— Meraklanma; raporuna bakaca- | ve yaptırdılar: Padişahları hal'ettir- | kudalası padişahın gözdesi Turhan, & çehresi gösteren Balıkesire bir bakış şelac gelinince, İzmirin bir mahalle- sindeymiş gibi huzur duyuluyor. Ba- lıkesirin, her şeyden önce, bambaşka bir mana ile ifade ettiği hususiyet, Eğgenin gimal smırı olmasıdır. Sonra da öyle bir memleket ki, imar işleri üzerinde dev adımlar atıyor. Dev adımları... Bu tabir mübalâğa- sızdır. Yıldan yıla cazibesi artan bu yurnd parçasında hızı gittikçe çoğalan metodlu bir faaliyet müşahede olu - nuyor. Halihazırda Balıkesirin cehre- sinde bir garb memleketi benzerliği- ni görmek pek mümkündür; caddeler muntazam, bulvarı var. İstasyona doğ ru yayılıp serpilen şehir, gelişigüzel yapıcılık hareketinden değil, beledi - yeciliğin kusursuz tatbik edilmesin - den meydana gölmiş hpir eserdir. Şeh- rin kalabalık yerlerinde hoparlörler geceyarılarına kadar neşriyat ve mll - zikle meşgul. Halk ve ordu evletinin bulunduğu semt, bütün şehri tatmin edebilecek bir neşe saçmakta. Burada kurulmuş olan “Şehir klübü,, Balıke- Birin sosyal hayatındaki terakkiyi ifa- de edebilecak bir kudretle yaşıyor. A- zasını yüzlere ibliğ eden şehir klü - bünü bu muhitin alle hayatını lâyık olduğu mevkie yükseltmiş. Hakikati yazmak lâzımgelirse böy- Je bir müsaseseden Egenin diğer ge hirleri maehrumdur. Hemen her gezdi- ğim yerde gece hayatından şikâyet c- dildiğini dinlerim, Fakat Balıkesir... Evet, Balıkesir şikâyet değil, mem - nüniyet gösteriyor. Balıkesirde bu parlak inkişafı gö ren herhangi bir yolcu, muhitin iktı- sadi vaziyeti hakkında dahi müsalt tahminler yürütmekte tereddüd et - mez. Filhakika bü vilâyet Ege vilâ- yetlerinin hemen en zenginlerinden bi- ridir. Bazıları, Balıkesirin attığı te - rakki adımlarını zenginliğine hamle - diyorlar. Memleketin ilerleyip yükselmesin - de maddi vesaitin Tüzumu büyük ol - makla beraber bundan istifade etme- yi bilmek dahi ayni derecede Hizumlu- dur. Nice zengin vilâyetler biliriz ki, ötedenberi ihmal edilegelmislerdir. Balıkesirin bu noktadan talii açık. Enerjik bir valiye ve muktedir bir be- lediye retsine malik. Şehrin inkişafında birinci derecede himmetleri sebkat edon bu zevatla yap tiıfım konusmayı başka bir. mektu - bumda bildireceğim. H. 0. knvnnnuı Kösemi çekıınlror. kik- kanıyordu. Kavnana da avni hislerin esiriy- di. O da gelininden nefret ediyordu. Gelin kavnana çılsmn bir ihtiras, «ön mez bir kin ve nefret tetnde birihir- terini öldürtmek icin careler düşü- nilvartar, nlânlar hazırirvorlardı. Bir gece, Kösem «nltan. gelini i- cin hazırladığı tuza'a kendi düstü.. Turhan daha evvel davrandı. bir sü- rü valen Talre nAntar, Küsemin odası- NA AatAdAP, ZARÇATARdan biri. nerde hatmmı konardı. «enlasım — hofazıma taktı, çekti. sakti. bağdır. Hüseyin Rüştü TIRPAN | Çorumda Halka bedavâ inema gösteriliyor Çorura, (Hususi) — Şehrimizdt " mar çalışmaları muhtelif istik lerde ilerlemektedir. Bilhassa mekte olan birçok binalar şehrit 9' Gesinde büyük bir değişiklik y fÜ tadır, 1937 çalışma mevsi ee e yetimizde üç büyük betonarme yapılmıştır. Bundan başka birçok bttun—l" menfezler, 15 kilometre uzunlu; yol yapılmış, 40 kilometrelik yol tamir edilmiştir. Şehrimizde bir de orta okul bipi yapılmaktadır. Bu bina 64 bin yraft çıkacaktır. Vilâyet hastanesine ilâve edl!aD'f yonun inşaatr da ilerlemiştir. nm bodrum ve birinci katı biwiu:; Büyük ilâve pavyonu B0 bin | mal olacaktır. Bu pavyon bmn, sonra memleket hastanesi bütül M ni tesisatı. konforu ile yurdun m! hastanelerinden biri haline gel tir. Yapısına başlanan Cezıevinb bodrum krısmı yarıya gelmiştir. bastırmasiyle bütün fanliyetini durmuş olan nafiamız bu tatildef tifade ederek bir çavuş ve mlit' * kursları açmıştır. Kurslara 90 1& kın yurddaş devam etmektedir. d) Halkevi namma alıman son büyük radyo makinesinden ev w na ve şehrin iki büyük meydanımi nulan hoparlörler vasıtesiyle b.ıç ve bütün radyo neşriyatmdan .Ö" azami surette istifadesi temin * miştir. Hususf muhasebe nmım’” bayasa ve celbedilmiş olan ae!—" makinesile de halkım eğlence ilı!m, bir derece temin edilmiş olma! Eğlenceye susamış bulunan hali arzusunu tatmin için vilâyetçe $ len filmler halka bodava gMc"li tedi .0 £ DAR o Izmitte musiki sevgisi artıyor » İzmit, (Eususi) — Ha'kevilif vamlı çalışmaları İzmiti bir hri yapmıştır. Elliden fazl şehri yar " ldd? öğrenmekte olan talebeyo hâ ,f nası dar gelmektedir. Halkevif 90 y siki öğrenenlerden müteşekkil şilik dinlenir bir orkestra gelmiştir. Oldukça — kuvvetli ait bandosu, kıymetli bir toşekkül li kişiden fazla bir koro heyetİ, çt zam çalışmalarının iyi netlol#'_ mit halkına ispat etmektedir. j vi, gençler arasında muıdklwwçf tait olanları teşvik etmekit, rasız keman ve hoca temiri GM Milli müzik üzerinde de ve konserler tertib ı:dılmewau L ŞLTETEESEŞE KTT EEE , FM L Yurddan Küçük Haber * Kitahya esnafı arâl v toplryarak fakirlere yud';m" y ne vermişlerdir. Eanaf n W sılalarla cemiyete yardımâ mişlerdir. Cemiyet tl:::::ğ hafta 15 ton kömür dâ ziata devam edilecektir. * İzmirde yeni gzk'“ verilmek üzere yaptirt ’”:;Ü e LELİLELİC v TEr TT evinin inşaatı tumami » Seferihisarda .mı::_ sından İsmail, adında nirken havada uçan alti F;Tf/ ğin birini vurmuştur. yer : vanın bacağında bahçesine ait olduğu minyom bir levha g' ğin Moskovadan uçurulm renilmiştir. * Adana ilkokul arttiği İi ve tedbirler almmağa "/ kızamık hastalığının