Dış Siyasa Titü ROMANY&DAKI değişikliğin a» kisleri devam ediyor. Roma ile Betlin, saklarnı ma İüzum görülmiyen bir büyük sevinç içindedir. Böyle bir se. vinci ancak, geçenlerde öleri Amerikalı milyarder Rokfeller petrol havzasına u- zanan demiryolu müsaadesini aldığı za- man, İngiltere . Musul petrollarını elde ettiği zaman ve Moskova, Bakü petrol havzasından İngilizleri ve pettol yatağı olan Gürcistandan Minşevikleri tarıya- bildiği zaman hissedebilmiştir. Ba sevinç petrol hürriyetine ulaşabilmenin sevinci- dir. Hâdiselerin inkişafı -Roma ile Berli- nin bu müşterek sevincine hak kazandır. dığı gün, dünya buhranının kat't daki- kasını gelip çalmış farzedebiliriz. İki yil önce Çekoslovakya ordusu er. kânıharbiye albaylarından Emanuel! Mo- ravec tarafından neşredilmiş olan küçü. sük bir eser, şimdi, son hâdiselrin biricik Puslasr halini almış bulunuyor. Prag harb akademyasınır en — gözde profesörlerinden addedilen bü zat, Avru- padaki buhranın müzmin bir gekil alışı- Dr şu iki sebebe atfediyordu: 1 — Kendilerinde harbedetek kudreti bulabilen devletlerin iptidaf maddeden ve petroldan mahrum bulunmaları. 2 — İptidaf madde ve petrol bakımın. dan en geniş imkânları ellerinde bulun. duran devletlerin silâhlanma noksanı ve iÇ sıyasa buhranı bakımlarından, kendi- lerini bir harbi başarabilecek kudrette bulamamaları. Profesör Albay, eserinde Orta Avru- panım, on üç asırdanberi şarktan ve garptan gelmiş akınların “meddücezrin- de” aldiğr vaziyetleri dikkatli ve kâmil bir stratej gözü ile inceledikten.. sonra Almanyanın hazırladığı “Sarka doğru” adir akın plânını bütün hatları ile ortaya atıyor ve Alman akınının “zarurt” ola- rak takibe mecbur olduğu istikametleri Köstererek şöyle diyordu: “— Türk - Mogol istilâları devrinde orduların ilk hedefleri münbit ovalar ve sulak mıntakalardı. Bu devitlerde istilâ. ct akmlar nebir boylarından geçerdi. Zi- ra akınlar atla yapılırdı. Stratejin ön plânda düşüneceği şey, bu atları yemsiz Ve susuz bırakmamaktı. Asrımızda işe a- kıncr orduların vasıtası “motör” — dür. SI bilde, kamyonda ve her şeyde motör... Binaenaleyh modern stratej bu en mü- him vasıtayı yemsiz - brrakmamak mec | buriyetindedir. Bunun içindir ki büük akınlara- hazırlanan erkânıharbiyelerin ilk düşüncesi petrol ve benzindir. Asrı- mMıuzın akınlarında ilk iş petrolu elde et. mek olduğu gibi akın kademelerinin de yine petrol mıntakalarına yakm olması Tâzımgelmektedir.,, Bu izahattan sonra Mir&lay Moravec Rusyaya saldırmak istiyen Almanyanın vermiştik!... Oktavien Go Japonya İngiltere ve Amerikaya tarbiye verdi. A /2"»' AA ) — Bu adam da ne dıye itiraz «diyor? Amtrikâya ga, lesko ve bazı düşünceler Yazan : Şekip Gündüz evvelâ Romanya petrollarını temin etme- si lâzımgeleceğini söylüyordu. Acaba Romanyadaki son değişiklik, Almanyanın bu hedefe ulaşmış olması suretinde kabul edilebilir mi? Bu stale ilk verilecek cevab şudur: “Romanyada kralm en geniş bir iti. matla iktidar mevkiine Gogayı getirmiş olmasının büyük bir mâanası olduğu u- nutulmamalıdır. Bu itimat, Goganın her şeyden evvel, battâ Rumen milliyetper- veri oluşundan da evyel bir-Rumen va- tanseveri oluşunun saraya mMmalüm bu- lunmasından — doğmaktadır. Romanya “Irkçı millt hıriâtiyan” partisi, üumumi harbin tayısız fedakfrlıkları neticesinde meydana gelmiş olan büyük Romanya. nn ikinci plânda bir — memleket haline girmesine asla muvafakat edemz. İtalyan Başvekili Musolininin söylediği doğru- dur. Oktaviyen Goöganin aslı Romalıdır . fakat rumen dilinin şairi Goga bugünkü İtalyan hudutları içinde doğmadığmı, Romalı değil Romanyalı olduğumu ve Si- biyuda doğduğunu ve ancak mutaassrp bir Romanya vatanseveri olmakla Roma- ir kökten gelişini — ispat edebileceğini takdir edebilir. Açıkça söyliyebiliriz ki biz, Romanya- daki siyasi değişikliğin Romanya istik- lâli üzerinde asla mülestir olamıyacağına kani bulunanlardanız, Bundari böyle bu müstakil Romanya içinde Titüleskonun en ulak bir siyasi kudret elde edemiye ceğine ne derece kani bulunuyorsak, Zavallı Titülesko! Yeni hükümetin karşısında mücadele. ye girişeceğinden dem vuruyor. Bize Öy- le geliyorrki—yeni Romanyada — iltidar mevkiine karşı mücadele. açmak rejim düşmanlığı süretinde tefsir edilecektir. Böyle bir tefsir Titülesko muhalefetinin doğmadan ölmesi olmaz mı? Romanyada bazı prolesörlerin talebe hücumuna maruz oldukları günlerde, bu sütunlarda, Romanya için milli birlik te- Mmenni ettiğimizi hatırlarız. Şair Goga, dış sıyasada tam bir istik- I8i muhafaza edilmezse, Romanyanın, “Büyük rollü Avrupa devleti” vasfı kay- bolursa böyle bir milli birliğin şiirinden ve asaletinden nasil ve ne derece mahrum olacağını kestirebilecek jlk adamdır. Şekip GÜNDÜZ Tayyarede motör, tankta, zırhlr otomo- ——— ÜEEME SALI İKİNCİKANUN — 1938 Hicrl: 1356 — Zilkade: 2 Müneşin dotuşu Güneşla batışı 7,26 16,53 Vakit Sabah Öğle Ekindi Akşa. - atsı İmank 5,58 12,19 14,40 16,53 18,91 5,40 (Gazetelerden) dala geçen hajta tarziye Fransız karikatürü —— HABER — Akşam postası — —ii — HABER'in etebi romanı : 4 — Yaşamak Hakkı ROMAN Nazım Hikmet Don Karlos paray: biriktirmişti.. Don Pavlo Alvares arkadaşının gözleri içi- ne bakarak sordu: — Demek parayı biriktirdin., — Evet.. — Bana bile parsoım hazır olduğunu Odaha evvel söylemedin. Çünkü ben belki bir yolunu bulup parçıj; El_il.'la*“_ alırım diye korktun., ge — Evet,, — Bugün gidiyorsun demek? — Evet, bugün #kşam üstü şilep ce- mir alıyor, gidiyorum. Hiç bir kuvvet beni yolumdan afskoyamar . Başka u- zak memleketlerde, başka ve belki de iyi insanlar göreceğim.. Ondan sonra da öleceğim. , Don Pavlo: — Akşama kadar vakit var.. Bize gel, öğle yemeğini bizde yersin, dedi... Don Karlos ilkönce, bu teklifi kabu! etmedi; — Ben gideyim, şilebime gireyim, dedi.. Ne olur, ne olmaz, belki kaptan gemiyi hemen kaldırıverir.. Doön Pavlo, alay etti: — Şilepler zamanmda kalkarlar.. Yoksa kaptanın da sana oyun oynama- sından mr korkuyorsun?. Don Karlos, sıska, buruşuk - boynu- nun Üstünde hüzünlü başmı eğdi ve Pavlonun döavetini kabule mecbur oldu. İki eski arkadaş Donya Mariyanın dükânından çıkıp evin yolunu — tuttu- lar, ien ' Hi Dön Pavlo Alvaresin dama'dı olan ve tersanede tesviyecilik eden Don Pedro, 1936 senezi 18 temimiliz cumartesi günü işe gitmemişti. Karısı Donya Konçitanın sabaha karşı sancıları tutmuş ve Don Pavlo Alvares geceyi evde geçirmediği için, Pedro döktor cağırmak, karısının yanından #yrılmamak mecburiyetinde kalmıştı. Konçita, pencerenin dibindeki — ya- takta battaniyenin üştüne uzanmıştı. Penceroleki basma perdelerin rengi | turuncuydu. Konaçitanın duvara — daya- nan başı boşlukta kalıyor; uzun- par- maklı cemer ellerine ve kurşuni batta- niyenin üstüne takal usaresine benxiyen bal gibi tatlı bir Tşık düyüyordu. Odüârtm ortasında. kalin ayaklı, tahta bir masa dvruyordu ki Üzerinde mavi töprak bir çanak içiride, iri taneli Üzüm salkımları ve kebribar kabuklu iki muz vardı. Çanağım yanında küçük, Böiyük kitablar, darma dağın gazeteler bulunu- yordu. Yemişler Konçitanm, kitaplar inik perdelerden, por- | tahta iskemleden, kumaşı yamalı yeşil bir koltuktan ve beyaz. badanalı duva- ra dayatılmış Ucu demirli kalın bir bas- tondan ibaretti. Bu baston Don Pavlo Alvaresindi. Yağmurlu, karanlık gece- Terde sokağa çıktığı vakit kullanırdı. Donya konçitayı muayine eden-uzun favgrili, gişman gdoktoz tüylü.. ellerini Pedronun yzattığı hayluya kurularken Pedro kısık Bir Sesle sordü: — Çocuğu forseptle filân almak lâ- zım gelmiyecek değil mi doktor? Vleden Yasaeili İrbas., KAREM a0 DÜF şındarı Çikard'ğı şapkayı garsona uza- tır gibi havluyu Peronun kocaman. el- lerine verereki — Hiç zatmnetmem, dedi ve derhal bir birinden ayrık iki ön dişinin arasın- dan tuhaf bir scs çıkardı. Mesleki tav- siye ve beyanatlarından sonra böyle diliyle çürük dişlerinin arasını temizler gibi sesler çıkaran bu muhterem dok- torun karşısında Pedronun her vakit cesareti kırılırdı. Bu sefer de ona tek- rar bir şey söylemek, ona: “hani dok- tor, bazen öyle icabedermişki ya anayı, ya çocuğu; tereddüt etmiyen anayı kurtarın” diyebilmek için Podro müt- hiş bir kuvvet sarfetti. Fakât Cevah'ala- madı. Belki de Pedro'bu ricasını o ka- dar yavaş bir sesle öyle çabuk çabuk yapmıştı ki doktora duyuramamıştı. Ve Peronun böyle fısıltıyla, çabuk Çabuk konuşmasında yalnız muhterem dökto- run telkin ettiği şaşkınlık yoktu; Kon-s Çita deminden beri onlara bakıyordu. Konçitanm altları her zaman çürük gi- bi duran çok kadın ve içleri meraklı, hayretli çok çocuk gözleri vardı, Ped- ronun arkası karısma dönük bile olsa ©o bu sözlerin iki sıcak temas gibi en - sesinde dolaştığını hissederdi. Doktor ağır ağır konçitanın yanma gitti: —Allaha ısmarladık kızım, dedi, belki bir iki güne kadar son ve kat"i mülüka- tırmızı yaparız. Hastahaneye gitmök is- temiyorsum değil mi? — Evet, hastahaneye gitmek istemi- yorum doktor. Şimdiye kadar hastaha- neye hiç gitmedim. Hastahaneden kor- kuyorum. Donya konçitanın içinde üç aydan be- ri dehşetli korkular vartdı. Pedro, doktoru sokak kapısına kadar teşyi etti. Orada, ayıp bir şey yapıyor- muş gibi utanarak, belli #tmemoğfe çe- lrşarak vizite ücrefini doktorün cline sıkıştırdı ve karısımın yanına döndü. Ve- şİl koltuğa otürdu. Konçitaya baktı. könçitanın hol entariği altında karnının Pedronundu. Odanın öteki eşyası, dört | büyüklüğü belli oluyordu. Demin Kok- Doğru _Değil mi? #Tren ve vapurlard talebeler Köprüden Hayderpaşaya 15,20 di) kalkan — vapurun yolcularını BöÖtÜYENÜ banliyö - trenine pazarilım başka bit gün bindiniz mi muhakkak yolcularda yaşlıca ve sabrı azca bir veya birkaçi sin fJasılalı konferonslarına sami olste SUNUZ: “— Girip çıkarken kapıları kapayın evlâtlarım!,, “— Mühaverelerinizi daha yavaş sesle Yapın veya - Rullandığınız — kelimeleri daha düşünerek - seçin. Görüyorsumnuz ki, voğonda sizden başka yolcular, me” selâ ktz arkadaşlarımız var,,, ... Derhel ilâve ve tasrih edelim ki, kay- dedilen bu vak'alar kemen her gün ol maktaysa da talebelerin ancak binde biri kadar cüz'1 bir kısmına kitap el mektedir. Fakat ne de olsa yanlış bir intiba bırakmaktan uzak kalmıyor ve ğ - kurünun yanında yaşın da yandığı | gibi - © lalebelerin: mensup olduklari mektep idaresi, mektebin diğer bütüt ğ talebeleri - hiç de kaklı olmıyarak “| tenkid ediliyor. Buna evvelâ talebe ve)) mektep idarveşi kat'iyyen razı olmama” hdtr ve onların da bu vaziyeti hoş gör. medikleri muhkakkaktır. Çare? Bunu maarif müdürlüğü ve mektep idaresi bulmakta herhalde zorluk çele ) miyeceklir. Esasen mektebin, yalmıt muallimler tavafından hesap, larih ilâk. dersleri verilen bir bina olmadır Şenı onlar tabil takdirden âciz değildir- ler. Sağlık bilgileri eee N ee Emar Banyo j Sıhhati ve güzelliği muhafaza etmek' için vütudü temiz tutmak, “bunun içil), de'sik sık banyö'yâpmük fevhardd- fayyp dalıdır Banyoda;'en tiyadi dikkat odi lecek şey İhüraret derecesidir. 4 Sregk banyolar: Eğer romatismman 1507 niz, alacağımıs tanyoların — hararet def j Tedesi 38 - 39, nadiren 40 derec olmalir dır. Bu banyo, aşağıdaki şartlara riayet etmek şartiyle almırsa çök faydalı olur Banyoda bir çeyrek saâtten fazla düf” — mayınız, banyoya yemekten kalkar kalk” maz, yani hazım müddeti geçmeden gir meyiniz. Banyoda iken soğuk su ile Dİr havlu parçasını slatınız ve bununla yü” zünüzü serinletiniz. Banyodan çıkar (!k"_ maz yatağa veya bir sedire uzanıp N&”, rahat ediniz, sıcak havlulara sarınmız-e * Banyo saatleri: Şehirlerde, hava tofr Judur, insan fazla yorulur. Bu sebeblt akşamlart almacak biraz sıcak bir bans Yo uykuyu davet eder. N Yemekten ve sokağa çıkmazdan evvel alman bir-banyo çok iyidir. Sabahlaffe, seri bir banyo yapmız, vücudu alkollü Josyonlarla uğuşturunuz. Suyun - için dalıp saatlerce oturmanın — vücuda !“ı faydası olduğu zannında bulunmayıtil Kollarınıza, dizlerinize masaj yapınız. — Banya ile tedavi: Bazı ahvalde bany? — sularma kepek, nişasta, çam ruhu kari” — tırılır. Bunlar ekseriyetle cildde hâsıl O lan tahrişatr defeder, ü Tuzlu banyo: (büyük bir banyo içilk bir kilo tuz) cilde kuvyet vörir. Fakat; haftada en çok üç defa alınmalıdır. E” Ger uykusuzluk ve aşbiyet verirse vazgeçilmelidir. Z Vücudunuzu daima sabunun köpüfü ile yıkayınız, sabunu cildinize sürmeyi” — niz. Kalın tuvalet eldivenlerini kullâör — mayınız. Bunlar cildi tahriş eder. Doktor j I| tor bu İfcivert entariyi konçitanın b& linden yukarlara doğru sıyırıp musy't” nesine başlarken Pedro üç aydan ilk defa karremın çıplak karnmı gö * müştü. Esmer deti gerilmiş, yer yf tuhaf pırdtılarla çatlamıştı. Pedro, bE içinde yeni bir hayat kımıldanan ve O” gun kos kocaman bir yemişe benşiytf gebe kadın karnına göz ucuyla, ı“u bir iş yapıyormuş gibi yüreği çarpars” « bakmıştı. Gebe bir kadının çıplak kâf” — nını Öinrünkle ilk delaf görüyordu. * (Devamı var) — |