4 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dış Siyasa Oktavien Go Titü — —— ga, lesko ve bazı düşünceler Yazan : OMANYADAKİ değişikliğin a- kisleri devam ediyor. Roma ile Berlin, saklanmasına lüzum görülmiyen bir büyük sevinç içindedir. Böyle bir se. vinci ancak; geçeülerde ölen Amerikalı milyarder Rokfeller petrol havzasına u-. zanan demiryolu müsaadesini aldığı za- man, İngiltere. Musul petrollarını elde ettiği zaman ve Moskova, Bakü petrol havzasından İngilizleri ve petrol yatağı olaâan Gürcistandan Minşevikleri tarıya- bildiği zaman hissedebilmiştir. Bu sevinç petrol hürriyetine ulaşabilmenin sevinci- dir, Hâdiselerin inkişafı -RRoma ile Berli- nin bu müşterek sevincine hak kazandır. dığı gün, dünya buhranının kat'i daki- kasını gelip çatmış farzedebiliriz. İki yil önce Çekoslovakya ordusu er- kânıharbiye al baylarından Emanuel Mo- ravec tarafından neşredilmiş olan küçü: sük bir eser, şimdi, son hâdiselrin biricik Puslası halini almış bulunuyor. Prag harb akademyasının en gözde profesörlerinden addedilen bu zat, Avru- padaki buhranın müzmin bir şekil alışı- nı şu iki sebebe atfediyordu: l1 — Kendilerinde harbedecek kudreti bulabiler devletlerin iptidaf maddeden ve petroldan mahrum bulunmaları, 2 — İptidaf madde ve petrol bakımın. dan en geniş imkânları ellerinde bulun- duran devletlerin silâhlanma noksarır ve İÇ sıyasa buhranı bakımlarından, kendi- lerini bir harbi başarabilecek kudrette bulamamaları. Profesör Albay, eserinde Orta Avru- panın, on üç asırdanberi şarktan ve garptan-gelmiş akınlârın “meddücezrin- de”-aldığr vaziyetleri dikkatli ve kâmil bir stratej gözü ile inceledikten. sonra Almanyanın hazırladığı “Şarka doğru” adlı akın plânını bütün hatları ile ortaya atıyor ve Alman akınının “zaruri” ola- rak takibe mecbur olduğu istikametleri göstererek şöyle divordu: “— Türk - Mogol istilâları devrinde orduların ilk hedefleri münbit ovalar 've sulak mmtakalardı. Bu devirlerde istilâ. cı akımlar nehir boylarından geçerdi. Zi- ra akınlar atla yapılırdı. Stratejin ön plânda düşüneceği şey, bu atları yemsiz ve susuz bırakmamaktı. Asrımızda ise a- kıncı orduların vasıtası “motör” — dür. Tayyarede motör, tankta, zırhlı otomo- bilde, kamyonda ve her şeyde motör... Binaenaleyh modern stratej bu en mü- him vasıtayı yemsiz bırakmamak mec- buriyetindedir. Bunun içindir ki bütük akmlara- hazırlanan erkânıharbiyelerin ilk düşüncesi petrol ve benzindir. Asrı- mızın akınlarında ilk iş petrolu elde et. mek olduğu gibi akın kademelerinin de yine petrol mıntakalarına yakım olması lâzımgelmektedir.., Bu izahattan sonra Miralay Moravec Rusyaya saldırmak istiyen Almanyanın Şekip Gündüz evvelâ Romanya petrollarını temin etme- si İâzımgeleceğini söylüyordu, Acaba Romanyadaki son değişiklik, Almanyanın bu hedefe ulaşmış olması suretinde kabul edilebilir mi? Bu suale ilk verilecek cevab şudur: “Romanyada kralım en geniş bir iti- matla iktidar mevkiine Gogayı getirmiş olmasının büyük bir manası olduğu u- | nutulmamalıdır. Bu itimat, Goganın her şeyden eyvel, hattâ Rumen Milliyetper- veri oluşundan da evvel bir- Rumen va: tanseveri oluşunun saraya malüm bu- lunmasından — doğmaktadır. Romanya “Irkçı milli hıristiyan” partisi, umumi harbin sayısız fedakârlıkları neticesinde meydana gelmiş olan büyük Romanya- nımm ikinci plânda bir memleket haline girmesine asla muvafakat edemz, İtalyan Başvekili Musolininin söylediği doğrü- dur. Oktaviyen Gogarin ağlı Romalıdır; fakat rumen dilinin şairi Goğga bugünkü İtalyan hudutları içinde doğmadığımı, Romalı değil Romanyalı olduğunu ve Si- biyuda doğduğunu ve ancak mutaassıp bir Romanya vatanseveri olmakla Roma- İr kökten gelişini ispat edebileceğini takdir edebilir. Açıkça söyliyebiliriz ki biz, Romanya- daki siyast değişikliğin Romanya istik- lâli üzerinde asla müessir olamıyacağına kani bulunanlardanız. Bündan böyle bu müstakil Romanya içinde Titüleskonün en ufak bir siyasi kudret elde edemiye- ceğine ne derece kani bulunuyorsak. Zavallı Titülesko! Yeni hükümetin karşısında mücadele. ye girişeceğinden dem vuruyor. Bize Öy- le geliyor-ki —yeni 'Romanyada iktidar mevkiine karşı mücadele, açmak rejim düşmanlığı süretinde tefsir edilecektir. Böyle Bir tefsir Titülesko muhalefetinin doğmadan ölmesi olmaz mı? Romanyada bazı profesörlerin talehe hücumuna maruz oldukları günlerde, bu sütunlarda, Romanya için milli birlik te- menni ettiğimizi hatırlarız. Şair Göga, dış sıyasada tam bir istik- lâl muhafaza edilmezse, Romanyanın, “Büyük rollü Avrupa devleti” vasfı kay- bolursa böyle bir milli birliğin şiirinden ve asaletinden nasıl ve ne derece mahrum olacağını kestirebilecek ilk adamdır. Şekip GÜNDÜZ Adli>, EE ” ga < SALI İKİNCİKANUN — 1938 Hicri: 1356 — Zilkade: 2 Güneşin doğuyşu Güneşla batışı 7,26 16,53 Vakit Sabah Öğle Ikindi Akşa: : <atsı İmsak 5,58 12,19 14,40 16,53 18,31 5,40 * Japonya İngiltere ve Amerikaya DS Ti tarbiye verdi. — (Gazetelerden) -'î“':“(/ İ SÜ N o — Bu adâam da ne dıye itiraz ediyor? Ametikaya — daha geçen hafta tarziye vermişlikl .. Fransız karikatürü — HABER — Akşam Z —— ” postası < aei —-—ora ? Yaşamak Hakkı ROMAN Nazım Hikmet Don Karlos parayı biriktirmişti.. Don Pavlo Alvares arkadaşının gözleri içi- ne bakarak sordu: — Demek parayı biriktirdin., — Evet.. — Bana bile paranın hazır olduğunu “daha evvel söylemedin. Çünkü ben bile belki bir yolunu bulup paran; glinden. alırım diye korktun., —— —— YE ” — Evet.. — Bugün gidiyorsun demek? — Evet, bugün #kşam üstü şilep ce- mir alıyor, gidiyorum. Hiç bir kuvvet beni yolumdan alakoyamaz. Başka t- zak memleketlerde, başka ve belki de iyi insanlar göreceğim.. Ondan sonra da öleceğim. . Don Pavlo: — ÂAkşama kadar vakit var.. Bize gel, öğle yemeğini bizde yersin, idedi... Don Karlos ilkönce, bu teklifi kabul etmedi: — Ben gideyim, şilebime gireyim, dedi.. Ne olur, ne olmaz, belki kaptan gemiyi hemen kaldırıverir.. Don Pavlo, alay etti: — Şilepler zamanmda kalkarlar.. Yoksa kaptarım da sana öyuün oynama- sından mı korkuyorsun?. Don Karlos, sıska, buruşuk boynu- nun üstünde hüzünlü başını eğdi ve Pavlonun davetini kabule mecbur oldu. İki eski arkadaş Donya Mariyanın dükânından çıkıp evin yolunu — tuttu- lar. ket 'Ş Don Pavlo Alvaresin damaldı olan ve tersaned» tesviyecilik eden Don Pedro, 1936 senesi 18 temmüuz cumartesi günü işe gitmemişti. Karısr Donya Konçitanın sabaha karğı sancıları tutmuş ve Don Pavlo Alvares geceyi evde ' geçirmediği için, Pedro doktor cağırmak, karısının yanından &yrılmamak mecburiyetinde kalmıştı. Könçita, pencerenin dibindeki — ya- takta battaniyenin üstüne uzanmıştı. Penceraleki basma perdelerin rengi turuncuydu, Konçitanın duvara daya- nan başı boşlukta kalıyor; uzun.- par- maklı esiner ellerine ve kurşuni batta- niyenin üstüne inik perdelerden, por- takal usaresine benziyen bal gibi tatlı bir rşık düşüyordu. ' Ödaânimi ortasında, kalin ayaklı, tahta bir masa duruyordu ki üzerinde mavi toprak bir çanak içirde, iri taneli üzüm salkımları ve kedribar kabuklu iki muz vardı. Çanağın yanında küçük, büyük kitablar, darma dağın gazeteler bulunu- yordu. Yemişler Konçitanım, kitaplar Pedronundu. Odanın öteki eşyası, dört tahta iskemleden, kumaşı yamalı yeşil bir koltuktan ve beyaz. badanalr duva- ra dayatılmış ucu demirli kalın bir bas: tondan ibaretti. Bu baâston Don Pavlo Alvaresindi.. Yağmurlu, karanlık gece- lerde sokağa çıktığı vakit kullanırdı. : Pedronun uzattığı havluya'kur_ıılarli_en Pedro kısık Bir sesle sordü: —— | — Çocuğu forseptle filân almak lâ- zım gelmiyecek değil mi doktor? Uizün favarili- AÂnlssar , İYkancati D şırrdan Çikârndığı şapkayı garsona Üüza- tır gibi havluyu Peronun kocaman - el- lerine vererek: — 'Hiç zannetmem, dedi ve 'derhal bir birinden ayrık iki ön.dişinin arasın- dan tuhaf bir ses çıkardı. Mesleki tav- siye ve beyanatlarından sonra böyle diliyle çürük dişlerinin arasını temizler gibi sesler çıkaran bu muhterem dok- torun karşısında Pedronun her vakit cesareti kırılırdı. Bu sefer de ona tek- rar bir şey söylemek, ona: “hani dok- tor, bazen öyle icabedermişki ya anayı, ya çocuğu; tereddüt etmiyen anayı kurtarın” diyebilmek için Pedro müt- hiş bir kuvvet sarfetti. Fakat cevabh ala- madı, Belki de Pedro'bu Tricasını o ka- dar yavaş bir sesle öyle çabuk çabuk yapmıştı ki doktora duyuramamıştı. Ve Peronun böyle fısıltıyla, çabuk çabuk konuşmasında yalnız muhterem dokto- run telkin ettiği şaşkınlık yoktu; Kon- çita deminden beri onlara bakıyordu. Konçitanm altları her zaman çürük gi- bi duran çok kadın ve içleri meraklı, hayretli çok çocuk gözleri vardı. Ped- ronun arkası karısına dönük bile olsa o bu sözlerin iki sıcak temas gibi en - sesinde dolaştığını hissederdi, Doktor ağır ağır konçitanın yanına gitti: —Allaha ısmarladık kızım, dedi, belki bir iki güne kadar son ve kat'i mülâka- tımızı yaparız. Hastahaneye gitmek is- temiyorsun değil mi? — Evet, hastahaneye gitmek istemi- yorum döktor, Şimdiye kadar hastaha- neye hiç gitmedim. Hastahaneden kor- kuyorum. Donya konçitanım içinde üç aydan be- ri dehşetli korkular var'dı. Pedro, doktoru sokak kapısına kadar teşyi etti. Orada, ayıp bir şey yapıyor- muş gibi utanarak, belli etmemeğe çe- İrşarak vizite ücretini doöktoruün eline sıkıştırdı ve karısının yanına döndü. Ye- şil koltuğa otürdu. Konçitaya baktı. #könçitanın bol entarisi altında karnının büyüklüğü belli oluyordu. Demin Hok- | Dormya konçitayı muayine edensuzun . » favgrili, ,şişman , doktor. tüylü.. ellerini. “— Muhaverelerinizi.daha yavaş sesle |) Hi H ki, vağonda sizden başka yolcular, me || iş mekledir. Fakat ne de olsa yanlış bit gibi » o talebelerini mensup olduklari 5A ler, w eğil mi? ren ve vapurlardö| talebeler Köprüden Haydarpaşaya 15,20 dt$ kalkan “vapurun yolcularını götüret ğ banliyö- trenine pazardan başka birğ gün bindiniz mi muhakkak yolculardat B yaşlıca ve sabrı azca bir veya birkaçir nın fasılalı konferanslarına sami olu! sunuz: | “— Girip çıkarken kapıları kapayın |) evlâtlarım!,, F Yapın veya kullandığınız keh'meleff : daha düşünerek - seçin. Görüyorsunt selâ kız arkadaşlarınız VâT.,5 ' ..- Derhal ilâve ve tasrih edelim ki, kay- | dedilen bu vak'alar hemen her gün ol ğ maktaysa da talebelerin ancak binde biri kadar cüz'i bir. kısmına hitap el- intiba bırakmaktan uzak kalmıyor vi ' - kurunun yanında yaşın da yandığı meklep idaresi, mektebin diğer bütün | talebeleri » hiç de haklı olmıyarak <ij tenkid ediliyor. Buna evvelâ talebe ve mektep idaresi kat'iyyen razı olmama” hdır ve onların da bu vaziyeti hoş göre medikleri muhakkakttr. | Çare? Bunu maarif müdürlüğü ve mektep idaresi bulmakta herhalde zorluk çek- İ miyecektir. Esasen mektebin, — yalnız İ| muallimler tarafından hesap, tarih j ilâh.. 'dersleri verilen bir bina olmadı- | ğını onlar tabit takdirden âciz değildir- w-— — “de'sik sik banyö 'yâpmak fevkalâde fayga Sdalıdır. Banyoda;'en Ziyade dikkat edi- "niz, alacağınıs banıyoların — hararet det Sağlık bilgileri Banyo Sıhhati ve güzelliği muhafaza etmerlâe lecek” şey harâret dçrecesîdîr?' : Sıtak banyolar: Eğer romatizesatı 1SE“ — retesi 38 - 39, nadiren 40 derec olmali”. dır. Bu banyo, aşağıdaki şartlara riayet * etmek şartiyle almırsa çok faydalı olur: — Banyoda bir çeyrek saâtten fazla dür” mayınız, banyoya yemekten kalkar kalk” — maz, yani hazım, müddeti geçmeden gir” meyiniz, Banyoda iken soğuk su ile bif havlu pârçasını tslatmız ve bununla yüs — zünüzü serinletiniz. Banyodan çıkar çlıf’f maz yatağa veya bir sedire uzanıp isti” rahat ediniz, sıcak havlulara sarmımız.. - Banyo saatleri: Şehirlerde, Hava to” ludur, irisan fazla yorulur. Bu sebeble akşamları almacak biraz sıcak bir batr — yo uykuyu davet eder. : ı Yemekten ve sokağa çıkmazdan evWı alman bir banyo çok iyidir. Sabahlarflı., seri bir banyo yapmız, vücudu alkollü losyonlarla uğuşturunuz. Suyun - içine dalıp saatlerce oturmanın vücuda P“î ı faydası olduğu zannında bulunmaymmız” — Kollarınıza, dizlerinize masaj yapınız. | Banyo ile tedavi: Bazı ahvalde bany? — sularmıma kepek, nişasta, çam ruhu kariş” — tırılır. Bunlar ekseriyetle cildde hâsıl O“- lan tahrişatr defeder, d Tuzlu banyo: (büyük bir banyo içifi bir kilo tuz) cilde kuvyet yerir. Fakatı haftada en çok üç defa almmalıdır. ” Ber uykusuzluk ve asbiyet verirse | vazgeçilmelidir. k Vücudunuzu daima sabunun köpüfü ile yıkaymız; sabunu cildinize sü niz. Kalm tuvalet elditenlerini kullâir Doktor r J —— tor bu lâcivert entariyi koriçitanın be” linden yukarlara doğru sryırıp muayt” — nesine başlarken Pedro üç aydan beri ilk defa karısımın çıplak karnını gör * müştü. Esmer deri gerilmiş, yer yf tuhaf pırıltılarla çatlamıştı. Pedro, b“ içinde yeni bir hayat kımıldanan ve ol gün kos kocaman bir yemişe benziytf gebe kadın karnına göz ucuyla, zî’ıi_ bir iş yapryormuş gibi yüreği çarparâ” — bakmıştı. Gebe bir kadının çıplak kaf” — nını Öğirünkle ilk delaf görüyordu, i (Devamı var) —

Bu sayıdan diğer sayfalar: