gi İLEN N YATAN No ATT Dis AŞKOLSUN SANA ara AK da $/L KAÇIYOR (Bağ A MuÇa ELLE 73 2 RiNİ Şuna YA Buraya yi abana f İN KK GAS Ben BERDİ a > | A ya BITIRDI N Ag zi > BRAvo Sana muça gairalmm Yaman Kai Damyam. LAR LE MücADELE “ETMEK Muça iÇiN BIR OYUN.!. Dv--- | IFAKAT ŞAP. İKASINA ATEŞİ DÖKTÜKTEN SOmRA :Ş e! | DEĞİŞT: ; a .—————. 166 KAHRAMAN 'KIZ yaptım, . Bugün ise, onu yakalamak için, kendimi tehlikeye düşürüyorum. Tekrar düşündü ve murıldandı; — Canım, bu tereddütler de nere. den çıktı?.. Başını salladı ve tehlikeli addetti. Zi bu düşüncelerden silkindi. — Bütü pencereler kapalı, hem de çok itinayla kapalı eski kurnazlık. Bunun üzerine Raskas ipin bir ucu nu beline sardı. Diğer ucunu da pen. cereye bağlıyarak, elleriyle inmeğe başladı. Pencereden biraz inmişti ki, bir. denbire olduğu yerde asılı kaldı. Biri. si Trankavelin odasına girmiş yüksek sesle konuşuyordu... Raskas kulakları nı İyice kabartarak dinlemeğe başladı. Brigit batun kapıyı henüz kapa. mış, heyecan ve dehşetinden he. nüz kurtulmuştu ki, yeniden, birisinin içeriye girdiğini gördü ve onu derhal tanıdı: — A! Siz misiniz? — Rahip Korinyanın tâ bendini, yim ve sizi hürmetle — selâmlıyorum. Bundan bir müddet evvel olduğu gibi, gene şu hain, şu alçak, şu asi Tranka velin odasını ziyarete geldim, İhtiyar kadın çılgın bir tavırla ba- gırdı: — Siz de mi? Korinyan, derhal, hayretle sordu: — Yoksa başka h'-'-i de mi gel. di? —— Hayır, hayır, hiç kimse gelme. di, yemin ediyorum, hiçbir gey bil miyorum, bumi lütfen kâfdinil haz. retlerine söyleyin! « Hiç bir gey bilmemeniz ve bil hassa hiç bir şey söylememeniz gayet münasiptir. Unutmaym ki Tampi ha. pishanesinde, yüksek hiyanetten mic rim olanlara mahsus höcreler eksik değildir. Ve bu cidden yazık olur. Çünkü, her şeye rağmen, siz hiç de faz la Mhtiyar değilsiniz ve ben de einsi letifi himaye edenlerin başında geli. rim. Bu sözler üzerine, Korinyan kadı. nın kolumu çimdikledi ve, kadm mah. cup görünmk için büyük gayretler sarfederken, oradan uzaklaştı. Kadm, yalnız kalmca mırıldandı: -— Yarabbim! Bu heriflerin hepsi de kudurmuş. Küçük beni (OMadlene, büyük de Tapmle kapatmak isityor. Ve kolunu oğuşturarak ilâve etti: — Fakat rahip, hiç olmazsa nazik davranıyor. Korinyan, kadınt korkutmak hu. susunda gösterdiği debadan mağrur bir şekilde Trankavelin odasına girdi va şöyle mırıldandı: — Elbette, düelle üstadının izini gösterecek olan bir ip ucu elde edece. fim! Bir şey (o bulmasam bile buraya yerleşirim, herif nasılsa buraya gele- cek ve benim kuracağım tuzağın İçine düşecek... Bud üşünce üzerine, bütün dolap. ları ve çekmeceleri karıştırarak tek. rar mırıldandı: — Büraya yerleşmem cidden iyi o lacak! Ben ilk defa bu hatunu iyice görmemiştim. Doğrusu hiç de fazla ih tiyar değil... Birdenbire durdu ve bağımdı: — Bu da ne? Bana öyle geliyor ki, bu âleti, tıpkı böyle, başka bir yer. de de asılı görmüştüm... Hem de yal. nız görmemiş, hattâ omuzıarım Üze. rinde de hissetmiştim. Odalardan birisini karıştırmıştı ve malüm pencerenin bulunduğu diğer odaya geçince de, bir çiviye asılı du- ran garip bir âletin karşısında durak. lamıstı, Nihayet başını sallıyarak (şöyle dedi: — Evet, anladım. Bu âlet... Tam bu anda sakin bir ses: — Bu âlet Sen Lâbr,n #letidir! Dedi. Ayti zamanda bir el, dehşet içinde kalmış olan Korinyanm omuzu . KAHRAMAN KİZ ler üzerinden uşanarakk bu korkunç iş duydu... Elleri açıldı.. Rahip, kafasi kence âletini duvardan aldı. Rahip dön dil ve gözleri faltaşı gibi açılmış oldu. ğu halde bir an hareketsiz durdu sonra güçlükle mırıldandı: — Mösyö Trankavel! Trankavel bir kahkaha attı; — Merhaba rahip, buraya ne yap. mağı geldin? — Mösyö Trankavel, size yemin e derim ki... Geçiyordum.. Aklıma bir sey geldi.. Tesadüf. Korinyun yavaş yavaş kapıya doğ. ru geriliyor Trankavel de ses çıkarmı. yordu. > — Size şunu söylemek istiyordum 1 Ve nihayet bir sıçrayışta kapıya a. tılarak bağırdı: — Şimdi görürsün. A.. Felâket! Kapı içreden kapanmış ve Tran. kavel anahtarı almıştı! Rahip kapıyı kırmak tmidiyle, geniş omuzlariyle yüklendi. Fakat ayni zamanda, omuz ları Üzerinde, kendisini inleten darbe. ler duydu. Sen Lâbrın âleti faaliyete geçiyordu? Trankavel kahkahalarla bağırıyor du: — Aleti şimdi iyice tarıdm ya! 'Ta kendisi! Filhakika, Korinyan bu âleti lüzu mundan fazla tanımağa başlamıştı. Sen Lâbr Aletinin, unutulması imkân. sız bir tanıtma kudreti vardı. Korin. yan masa ve sandalyeleri iterek ka- çıyor, 'Trankavel koğalıyordu. Nia - yet rahip pencereye sıkıştı. 'Tranka. vel onu dışarıya atmak değil, sadece, dışarıya sarkrtmak suretiyle, dehşeti. ni arttırmak istiyordu. Fakat, tam bü sırada, Trankavelin gözleri bahçeye takıldı ve ağzımdan bir çığlık koptu: Annais oradaydı. Dilello üstadı şiddetli bir heyecan üstü ye yuvarlandı, vet, e ir Trankavel onu gördüğü sırada, o da, ağaçların ark8- sında kayboluyordu. o Ondan birkaç adım ötede grup halinde, Fontrayr Liverdan, Şever ve Büsyer vardı. Vs nında da uzun boylu bir erkek duru yordu: Bu, Lui dö Rişliyö idi. By sk rada, şüphesiz, uzun müddet evvel ba$ lıyan miüklemelerine nihayet vermiğ- lerdi ve binaya doğru ilerliyorlardı.. Lui &ö Rişliyö şöyle diyordu: | — Seni tanrıya emanet ediyorum! yarvrum., Kral, bana kardinallik ün- vom vererek, Liyong gitmemi emret üç gündenberi (yolda bulunmam de eledi, beni böylelikle, sizden a yırmış oluyorlar, fakat ayni zamand&. icabında, kardeşimle müsavi silâhler la mücadele etmeme imkân veriyor.» Fakat ümit ederim ki, artık, size karşf hiç bir şey yapamıyacaktır, Maams- fih, şunu alm. Bu sözlerle beraber, genç kız&. gümüş bir yüzük uzattı. bu yüzüğü gönderin. Derhal gelirim. Ve ozaman, dördüneli Hanrinin oğlun dan hakkımızı talep edeceğiz. Elveda yavrum, sizi takdis ediyorum... Yeni kardinal, filhakika elini kal dırdı ve takdis jestini yapmağa baş” ladı. Fakat genç kız, ona elini uzatti ve mırıldandı: — Elvoda, baba. Bu hareket öyle güzel, bü 8on ke lime öyle beklenilmedik bir şeydi ki, Lui dö Rişliyö kalbinin frperdiğini hissetti, Biran eski aşkmı tekrar yaşadı ve gözlerini kaplıyan göz yağ" ları arasından, iman, ümit ve aşk do Ju gençliğini gördü. Rişliyö, kollarm- da Lui dö Lesparın kızmı sıktı ve tit rek sesiyle tekrarladı: Elveda kızı |