: sı'smwn SS Erk Paristeki cinayet ? ek'- Kız Niçin öldürmüş ? “Evimde taarruza uğradım ve keridimi müdafaa ettim , diyor Bir çek erkekierden daha kuvve'li olan Viyolet kimdir ? Viyolet Moris adını taşıyan bir'erkek- | elektrikçi Piyerin, Kaplumbağa da Tro- | mid ediyordu. Hulâsa, Lö Kam, eski si- İadımm Pariste cinayet işlediğini, bir #tkeği öldükdüğünü haber vermiştik, “kek - kadin) unvanı ile büyük bir İüdret kazanan Viyolet Mozisin haya- İha dair evvelce Patis gazetelerinde bizçat Şey yazılmıştı. Aşağıdaki satır. Tz size, bu garib kadının hayatını, ci. Myetin niçin ve nasıl işlendiğini an- Bitryor. Ceneral Morisin kızı olan Viyolet, ge- Plerde evkolunan paris askee mandanı general Göronun ailesine “Dsup birisiyle evlenmişti. Viyolet Moris, mükemmel bir sport - dir. Disk atmakta düüya rekorunu (Zanmıs ve bunu birçok sene muhafaza Miştir. Bol Dor tecrübhelerinde hafif (7 otamabil İle tamam yirmi dört saat S almıştı. Kadın elbisesiyle otomobil kullanma- VA tüç olduğunu görünce, kryafetini de- Ürmeye karar verdi, erkek elbisesi gi- başladı. Pu kıyafet değiştiriş yüzünden, men- 5o!dulu (Kadmlar spor federasyonu) & arasında ihtilâf çıktı, ve bu ihtilâf Shkemeye kadar düştü. (Federasyon) arasında erkek kıyafetinde biri- K bulenmasın? muvafık görmemişti. Böyle bir kadın, tabil herkes gibi bir bir aparlımanda oturamazdı. (Martı) adit bir sal yaptırmış ve bu- 't Nöyyi ciyarında, Sen nehri kenarına . Süln beş odası vardı. Viyolet ea Ka oturuyordu. Martının baş ve kıç Mlarında iki sal daha bağiydı: Tiruly. l ı briyan adlr bir barotun yazlık ikamet- gihiydi. Bunların her ikisi de cinayetle, uzaktan ve yakmdan alâkadar bulun - maktadırlar. Jüvzide Baran dö Trobriyanın bir köş- kü vardır. Kendisi reasamdır. Babası e- ki bir hariciyeci, kardeşi yüksek bir ad- live/ memurudur. Baron. 1929 senesine kadar Lejiyon Etranjede gönüllü olarak askerlik etmistir. İşte bu sebeble, Martının kamarasın" da Viyolot tarafından bir kurşun'a öldü- rülen adarır tanımaktladır. Maktul Jozef Lö Kam bu sene outz yar şıma hazacaktı. O da - Lejiyonda Kizmet etmişti, İti ay evvel barona tesadü! etti ve Kanlumhağa ile Martt sallarına de- vama başladi. n Kam'mn bu siralarda dostlara, dostla - tin yardım ve Müayenetine hti di. Meminü silâh taşımaktan iki mahküm olmuştu. Sonra pek sinirli, çok asebi bir adamdı. Hiç yoktan kızar, hid- detlenirdi. Ne yaptığını bilmezdi. Eğer barona tesadüf etmeseydi, sokakta kala- caktı. Parasız ve işsizdi. Arasıra çalışı- yörde. Fakât eline geçen para ancak bo Zasmı doyurmiya yetişiyordu. Araen sokağında, mabilyeli küçük bir odası vardı. Fakat, kirasmı veremediği için buraya gidemiyordu. l Barnna tesadül, onun içn bir nimet okku. Baronu bir (halâskâr) gibi gördü. | Onun, kendisini büyük bir otomabil fabrikasına yerleştirebileceğini, bu suret- le istizlikler. sefaletten kurtulacağını Ü- löh arkadaşını bulunca çok — sevindi, ve Martı he Kaplumbağanın müdavimleri çehresine geçti. Diraz sonra, Viyoletle aralarında- ge. çimsizlik basladı, ve gitgide arttı. Geçen Noel gecesini hep bir arada gü lerek, eğlenerek geşirdiler. Nöyyide, bir birahanede baron ve karısı, Viyolet ve Lü Kam bir masada oturmuşlardı. Gülü vor, içiyorlardı. Lö Kar ertesi günü, Martrya geldiği zaman henüz temamiyle ayılmamıştı. Birdenbire - ballırmalar haşladı. Lö Kam Viyaleti, baronla arasını bozmak istemekle itham ediyor: — Bilmens niçin beni kıskanı yorsunuz? Niçin aleykimde bilunuyorsunuz ve ol- madık şeyler söylüyorsunua?.. Fakat, bu- miC Yomunıza — birakmıyacağım. dcısını çıkaracağımı, sizi suda boğacağım... Diyordu. Viyolet, cevab vermedi, ken- disini kapı dışarı ttti ve kapıyı kapadı. Lö Kam, bijr saat sonra yine geldi, bu müdde zarlında yine içti mi? Baronun karısı. geçerken kendisini Kördü, ve Martınım güvertesinde dolaşan Viyolete: z — Dikkbat rt, dinde biçak var! Viyolet, bunu mi, işitmedi mi mahim deği. Faket, hemen içeri girdi, yatak odasına saklandı. 1ö Kar, kendisini takip odiyordu. Madam Ttobriyan da arkasından git- H, Viyoletle delikanlı arasında bir bo- iyolet, diye bağırdı. E- MA Evkek - Kadın meşhur bir sporcudur. Bir samanlar Parisin en kuvvetli futbol * takınılarından birinin kaptanlığına yap miş, gülle atmada rekorlar karmışir. Sol doki vesim Şutbolist Viyöleti, sağdaki ise gülleciyi gösteriyor.. Büşme oldu. Nihayet, erkek kadın silâ- hini kullnamıya mechur kaldr... Fakat, madam Trobriyan: — Hayır! diyor, çok Buvvetli bir ka- din olan Viyolet, Lö Kamı yere - serdi. Sönra ateş etli. Kül rengi pantalonlu, çiftt düğme ce- .ketli, sarı iskarpinli Viyolet, polis mer- kezinde gayet sakin görünüyor, sigara İ- çiyordu. Kuvyetli parmaklarıyla saçları- nT düzelterek: — Evimde toayruza uğradım. Nejsimi stüidelaa mecburiyetinde koldem. Canımı Rurlarmak için ateş ettim. Bu zavallı a- dammn ölmesinden en ziyade müleessir --- olan birisi varsa o da benim. İnanınız buna,.. Diyocdu. Kurşun, Kamın bir kulağını dan girmiş ve ötekinden çıkmıştır. İkin. €© kurşün da yüreğini delmiştir. Üçüne cü kurşünun, nereye saplandığı henür anlaşılamamıştır. TETEETİTEREERENENETNERLEN BEKEELESELE LTTTE Meccani muayene Perşembe günleri aat 2 den 5 e kadar Ortaköy Taşbaanmak Palangada 25 sumarada Doktor Mümtaz Gürsoy fakirleri parasız muavene eder, SESETTTATTETTTRETTLETEMEETTTTTENTETETETTRÜTETT TTT NUTT KAHRAMAN KIZ Pek alâ aldatabilir —— Eh! Ne - yapa. Em? bu lâzim! Ben Priyak eğildi. Verdür hiç kı. mıldamadı. Yalnız boğuk bir sesle, in. lor gibi mırıldandı : — Altınları.. Altmları.. Mektup... Sen Priyakm içinde, birdenbire, katil arzusu uyandı. Kolu şiddetli ve Sort bir hamle yaptı. Verdür masanm Altma yuvarlandı. Garip bir tesadüf olarak, Verdür, Fatilin kolu, üzerine inerkea düşüyor. €u. Öyle ki, Sen Priyak düşünebile. Cax bir vaziyette olsaydı, ölümün ka: TMa darbesinden daha evvel vukua gel. diğini ve Verdürün vurulduğu esnada, Panm beyne hücumiyle öldüğünü an. lardı. İ Xxx PEDER JOZEF Sen Priyak, kabarenin küçük salo huna giren bu garip sessizliği, dinledi. Eğildi — ve cesedi gördü. Bu, ya. Vaş yavaş yayılan bir ıslaklığın içinde İoş bir cisim gibi duruyondu ve bu cis. Min üzerinde bir parıltı vardı. Bu da, Yüceda saplanmış olan kamaydı. Bunun üzerine Sen Priyak gerile. kapıdan çıktı, kapıyı kapadı - ve, kendisine Goğru koşan kabare sahibi Te şöyle dedi: — Orada uyuyan bir?sarhoş var, Onu rahatsrz etmeyin Yarıma kadar Masraflar için işte size ikl al. :'ış' Arkadaşrmı rahat — bırakmanız Sİn de, işte üç altın daha. Kabare sahibi sevinç ve hayretle Bağırdı: — Bu paray'a, edebiyete kadar o. Uyuyaslur. - Sen Priyak ürperdi. Küçük salo. , Bün kapısma doğru göz uciyle baktı, 4 ._"“ı dtşarıya fırladı. < Kardinalin ikametgâhmd, — Sen Priyakı, zaten üç gündenberi heyecan la bekliyorlardı. Tabil, derkal, kardi. nalin odasına kabul edildi. Sen Priyak, bir tek kelimo söyleme den. kardinale doğru yürüdü, bir dizi. ni halıya dayadı ve mektubu uzattı. Başını kaldırdığı zaman da, Rişliyö. mün, sanki öülmek üzere bulunuyormuş gibi, bembeyaz, kesildiğini gördü ve göyle düçündü: , — Aman yarabbim| Sevincinden ölecek... Herhalde pek fazla korkmuş olacak! Ve yüksek sesle ilâve etti: — Monsenyör.... Kardinal cevap vermedi. — Gözleri mektuptan — bir türlü ayrılmıyordu. Moktup, korkunç mektup elindeydi... Kurtulmuştu. Yavaş yavaş, yanak. ları tabif renklerini aklı; mektubu lâ. kayt bir tavırla — masaya bıraktı ve sert bir tavırla sordu: — Bu, size kaça mal oldu? — Bir insan hayatma, monsen. yör! n Rişliyö, ürpermekten kendini ala. madı ve hizmetkârı üzerine, hayran. lik dolu bir nazar atfetti.. Belki de, kendi kendisine hayran — kalıryordu. Buü da, şü demekti; Ben — adamlarımı seçmesini bilirim! Alçak sesle sordu : — Bir dam mr öldürdünüz? Sen Priyak sessizce eğildi, manto- sunu açtı ve, parmağiyle, boş olan ka. masınm kınını gösterdi. Bu jest, cid. den Rişliyönün hoşuna gitti. Kardinal, masasına doğru yürüdü, çekmecesin. den, en aşağı yüz altın kıymetinde bir kamayı çıkardı ve Sen Priyaka uzatt, — Alın şunu! Dodi ve heyezanla sordu: — Bu mektubu ele geçiren adamı, yani Trankaveli mi öldürdünlüz” Bir bakışta, kamanm değerini an. lamış olan Sen Priyak ecevap verdi : — Hayır monsenyör. KAHRAMAN ö devirler! Hele uzaktaz — “yağlı bir yolcunun geldiğini görünce Rme kadar sevinirdik ve siz ne de güzel, saklan. dığınız yerin arkasından fırlar, onu alaşağı ederdiniz.... — Sus Verdür ve içmene bak... ' — Alaşağı ettikten sanru da, asll bir tavırla: 'Haydi bakalım! Paraları sökül! yoksa karnmı deşeriz!,, derdi. niz. Ve abdal — yolcu, çohresi sapsarı kesilmiş, bir vaziyette, nesi var, nesi yolua çıkarır verirdi... — Bus diyorum sersem!... — Poki susuyorum. — Şerefinize, baron cenapları! — A|.. Aklıma bir şey geldi!.. Eğer siz, size lâyık daha geniş bir saha olan Parise ferai faali. yet etmeğe geldinizse... O zaman.. Sen Priyak, ter içinde kalan alnı. mı silerek sordu: W— O Zaman?... Verdür, bardağmı şiddetle masaya koydu. — O zaman mözsyö, tekrar, vazi. feye beni de almız! Sen Priyak ürperdi. — Zihvinden seri bir şüphe geçti. Gözlerini sarho. şun gözleri içine dikti. Fakat Ver. 1 | KIZ 1548 — kınızdı! Nizamınameye mugayir hare. ket etmiştim. Çıplak omuzlar üzeri. ne yirmi sopa veya kirbaç... Bu sizin, bize iyi prensipler aşılamak için bul duğunuz güzel bir usuldü... Tam bu sı rada dö Molüs meydana çıktı. Atından atlıyarak kılremı çekti. Zannederim biraz canınızı acıttı, bir yerinizi kanat tı.. Nihayet beni kurtatdıktan sonra, kendisini takip etmek isteyip isteme. diğimi sordu. İtiraf edeyim ki, yirmi sopadan pek korkmuştum, bunun için de sizden ayrıldım... Sen Priyak, bu defa hakikaten bar dağını bir yudumda midesine indire. rok bağırdı: —ç — Geçiyorum. Kont dö Molüs, Anjeye gelince elime bir aitm sıkıştır. di ve bana-yol verdi. Ayaklarına ka- pandım ve beni hizmetine alması için yalvardım, buna razı oldu. O zaman. dan beri ondan memnunum. Yalnız şu kabahati — var ki, iemesini bilmez, başkalarının iemesini sevmez, sarap mahzeni yoktur.. Sonra, maceralı hayatın hasretini çekiyorum, halbuki kont cenanpları hakiki, büyük bir asi!. dür titrek elleriyle bardağını dolduru zade hayatı yağıyor.. . yordu; çehresinde sevinç ve masumi. Verdür bir yudumda bardağmı yet okkunuyordu. galttı. Bunun üzerine Sen Priyak sordu: Sen Priyak dişlerini gıcırdattı: — BSöyle bakayım, Pariste ne ya- — Büylk bir asilzade hayatı yaştı pıyorsun? yor. — Fena halde canım — sikıliyor, — Evet. Ve bu, benim işime k*ti. küdüruyorum.. Neredeyse - çatlryaca. gım... Cidcen acmacak vaziyetteyim. — Efendini —mi kaybettin” Öyle iyi efendiyi ! — Kont dö Molüs iyi bir. adam. Ona bir fenalık olmasım diye, bir parmağımı feda edebilirim. Fakat.. — Fakaet he? Söyle.... — İçki içmiyor!. Tİste fenalığı bunda. Hatırlarsınız değil mi? Bir gün, Somur civarında, beni ağaca bağ layıp yirmi sopa atacaktınız. Bu hak. yen gelmiyor. Her ne olursa olsun, ge- ne sİzin hizmetinize girmek istiyorum. Sen Priyak, Verdüre doğru eğildi ve süratle göyle dedi: — Ben de eski tehlikeli işlenden vazgeçtim ve şimdi daha kolay ve da- ha bol para getiren işlere başladım. Saray da bir muharebe yeridir. Ben Fransanm en büyük ve kudretli çah. siyetine bağlıyım. Eğer bana itaat edersen, seni saâdet ve servete kavuş. tururum.