a Rusçadan çeviren; Ferâh Ferruh © Nilşka dokuz vaşında bir kızdı. O- ( uzaktan Onisimi gördü. Çocuk odun “fal köylerinden birinin sokaklarında kesmekten geliyordu. Kuşağınm ara. durmadan koşar, oynardı. Nüg. birçok “nişanlılar, 1 vardr; o, emine her şeker verene “nişanlı, İt ; Nüşka bu nişanlılardan bir ta. esini bügün bile hatırlar. © Babes, prens Demidofun malikâ. sBesinde kâhya idi. Demidofun wesuz Bacaksız ormanları vardı. Civarın bü in işsiz ve fakir köylüleri, günde odun kesmek için Nüşkanm baba “Mna müracaat ederlerdi. Bir gün babasinm yanına, bıyıkla e heniz terlememiz, on #ltı yaşların. da bir çocuk geldi, Bu da her son ba. har, kışlık nafakasını tedarik 'etmek ; iş aramağa çıkan civar göy *dendi. Henüz çocuk denecek bir yaşta z a rağmen, görünüşe göre, ag bir delikanir hissini veriyor. ler. N Çocuk eşikte duruyor, içeri gir. İ Mmeğe cösaret edemiyordu. Nüşkenin | babası koyu sakalını #ıvazlıyarak tep Bel tenbel sordü: — Ne istiyorsuhuz? Ad'n ne?.. Bu Taya niçin geldin? © Çöcuk; öne doğru eğit duran başı- na Yukarı kaldırdı. İleri doğrü bir a- düm daha attı. Bir müddet Köşede. “Ki Meyrem ana kandiline baktı. Sonra “derin derin işini çekerek: © © Simon Petroviç. dödi, ben de| Sağledlari gibi odunduluk yapmak isti Yorum. Fakat alişık olmadığım işin Pülnız dal budama İşinde çalıssam ol Müz mı? Nüşkanım bâbası kalım kaşlarını ça- tarak #e:t bir sesle: — Nt münasebet dedi. Sehin “di. Ötrlerirden farkım ne? i Çocük. 'kâhyanm bu'sert söyleyi- | Sinden ürktü. Başını omuzları arasına İltir. Koynunda şişlik teşkil eden İF e'epiin üzerine elini götürdü. Bü “işik râhyanm da gözüne iişti. Dik kat odince bunun bir votka şişesi ol. İ ğunu farketti, £ “Derhal yüzünün Üdesi * değişti. Sesine bir tatlılık — Anlıyorum, dedi, kuvvetini ix İAE mas istemiyorsun! Peki, dediğin Bibi gisi aşırdı. Adeta ne yapacağı rdu. İlk defa olarak birisi. Bütün bu konuşmaları dikkatle dir.- Vehaete olan Nüşka, çocuğun yarı a- * ağzına bakıyordu. Kendi kendine; — Ne tuhaf konuşuyor, diye dü. Wndü, herha'de ağzında bir dişi ol. IğI için böyle konusuyor... Kâhya çocuğa cesaret vermek için Mrtanı olişadı. Çocuk birdenbire titredi Votka ye bilyük bir gürültü ile yere düş iy Nüşka korktu ve dışarı kaçtı... Şi | votkalar yerlere dökü. Bişey, Çocuk da bir takım küfürler Raldanarak dışarı çıktı. Nüşkanin Babası da dışarı çıktı. tkesinden titriyordu. Çocuğun arka. Madan bakarak seslendi: Snez Hey budala, genin ismin neydi? gel de seninle anlaşalım... İ mak bir an için durz'ladıktan düşünceli düşünceli yürümeğe Bag Bü sırada NUka çocuğun ya ği erek yırtık ceketinin ete. çekti: © 5 Senin adın ne? diye sordu. Haz inden cökildiğini “ hissedince, oğur sertçe başmı < çevirdi. Fakat bir sesle: 7 Adım, Onisim dir, dedi, Nüşka çocukça bir gülüşle: Mkğ Oüisim, ne fana bir isim, diye Yaptı... Yani © Özütimin eteğini çekmekte de. “İsmek sordür: e 7 Sende şekerleme var mı” ta, aim gülümsedi. “Yok*,, mana. N yek Üzere başmı salladı. i Si © Yokan satın #1. dedi, ve kaçtı. p .. ha > Yakadan birkai gilin senrs Nüş » Ci üstü sokakta oynarken sında kocaman bir balta vardı. Nüşke Yı görünce durakladı, Elini cebine so- karak bir çaput çıkardı; çaputu aça. rak: — AL, dedi. Nüşka, çaputa sarılı kirli şekerle meleri avuçladı ve kaçmağa başladı. Şekerler ekşi ekşi ter kokuyordu. Fa. kat Nüşka aldırmadan bunları yedi, Artık bu akşamdan sonra, Nüşka her akşam, On'simin yolunu bekler, cuk yanından geçerken: — Nişanlı bana şekerleme getir. din mi, diye sorardı. Onisim güler ve çaputu açardı. Böylece birçok günler geçt!. Bir ak şam Onisim seker yerine (o Nüşkaya gilzel, ustaca kesilmiş şık bir değnek getirdi. Değnek Nüşkanın hoşuna | gitti; fakst buna rağmen: —— Bana niçin şekerleme getirme. din? diye sormaktan kendini alamadı. Onisim sıkılarak: — Param yok, dedi. Neyle yn? Nüşka bu cevaptan bilg bir gey ap lamadı. Hayretle sordu: — Koskoca adam olacaksın, na. sıl olur da paran ölmâsm? ala. On isim korku dolu “gözlerle kıza İ baktı. Ceketinin gözlerini sildi: -— Benim yiyecek ekmeğim yok, dedi, halbuki sen gülüyorsun Nüşka neryarak sordu: — Yiyecek ekmeğin mi yok? Po, ğaça yer misin? Bu sırada Nüşkayı annesi çağırdı: — Kız sen orada ne yapıyorsun?. Bu serserilerle ne diye konuşuyorsun * Koskocaman kiz oldun, hâlâ iyi adam ları fena adamlardan ayırt edemiyor. sun... Pazar günü kâhya evinden cıkma mıştı. Bir köşeye kurulmuş İncil o. kuyordu. Nüşka da evde idi. Biraz önce sıcak poğaça yemiş, koşmius, oy. Bamıs, yorulmuştu. imdi de başını annesinin dizine koya uyumağa çalısıyordu. Bu sırada Cnisim içeri. kirli o“kollariyle ye girdi. Bu birkaç gün içinde cok zayıflamıştı. Bu bal boyunu daha uzun gösteriyordu. Xa, Onisime bakarak! — Ne kadar da zayıflamış. diye düşündü. Onisim daha kınınm önünde gan. kasını çikarmıstı. İceri girince. derin bir reveransla kâhyayı *selâmladı. Kih“n gözlüğünün üzerinden çocuğu şaktı: — Şuy. neydi senin ismin” geldin? Dün neye çalışmadım ? — Karnım ağrıyordu Simon Petro vig. — Herhalde çok votka içtin? Ne — Ben içki içmem Simön Petro | sari Vİ ğe , (Devamı var) Ferah Ferruh ) HABER — Ak G postası UN ———— HKAR " APASLAR Nakleden F.K. Papaya para vermekle en büyük cinayeti işlemek kabildi Vatikan kasaları epey dolmuştu; fa- kat sıcağa kar m: dayanır? Bu servet de az zamanda kadın ve kumarla tüke- niverdi. N Onuncu Leon, sefahat arkadaşların» dan en vevdiği kardinalları yanına ça- gırarak akıl danıştı. Hepsi, bir çare #österdi, scrunda en dahiyane fikri ge- ne kendisi ortaya attı. Herkes bunu o kadar patlak buldu ki teklif ittifakla kabul edildi Kardinaller meclisi fevkalâde celse- de toplandı ve akla gelen bütün günah lar için bir tarife hazırladı. Kilisenin hışmından kurtulmak istiyen, aynı 72 manda cehennem azalından korkan bü tün günahk&ârlar bu kataloğa müracaat ederek mucibince (o âmel etmekle hem isanların, hem de Allahın cezasından kurtulabileceklerdi. Hazırlanın fiyat listesi bütün günah çıkaran papaslara yollandı ve bilhassa İtalyada günah çıkaran papsslar bir nevi “af tüccarı, haline geldiler. Papa- nm, rabat rahat eğlenebilmesini temin işin ne gibi günahlarm affedildiğini gösteren tir tarifeden kısa bir hulâsayı buraya naklediyoruzt Madde 1 — Bir kadınla kilisede cin- si münas*bette bulunan adamın dünya- da ve ahrette ceza görmemesi için kili- seye 6 altın vermesi lâzımdır. Madde 2 — Niküh caiz olmayan ak- rabasile, annesi ve kiz kardeşile cinsi münasebette bulunan adam 7 altın mu- kabilinde dünyevi ve uhrevi mücazat- tan kurtulur. Maide 3 — Bakire kıza zorla teca- Aşırı derecede sarhoşluk medent me mleketlerin hepsinde! yasaktır, hoşluğun derecesini . tezoit,. sabila doktorlarım ekseriya müşküldta sö. vwüz eden adam aficdilmek için.6 altın vermelidir. Madde 4 — Zina işliyen papasın ve- receği ceza 7 altındır. Madde 5 — İlâçla çocuk düşüren ka dın cezadan kurtulmak için $ altın ver- ; metidir, Madde 5 — Halktan birini (papas olmaması şartile) öldüren sivilin vere- ceği ceza; $ altın.. Madde / — Anasını, babasını, kar- deşini, karısını öldüren halktan birinin vereceği ceza ve af ücreti: 7 altın. Madde $ — Hırsızın affedilmesi için 4 altın. Madde 9 — Servetini, başkalarının malını gasp suretile temin eden zengi- nin vereceği ceza? 50 altın.. Tarifede her türlü günahın af ücre- ti yazılı idi. Bundan başka götürü he- sapla peşin aflar da satılmakta idi; ke- sesine güvenen doğrudan doğruya papaya yalnız bir defa 32 altın vermekle bütün hayatı müddetince yeminlerine sadık kalmamak ruhsatnamesini (alabiliyor- du. Aynı şekilde 130 altın vermekle bütün hayat müddetince her türlü gü- nahları işlemek müşaadesini almak da kabildi. Papa hazretleri toptan muamele ile 2- lışverişte tenzilât da yaparak kolaylık gösteriyordu, aynı aileden olanlar bir- den müracaat edip beraberce papanın “af fermanı,, nı almak isterlerse işi mü- ayyen nisbette ucuza maletmiş oluyor- Jardı. Papa bu işlere nezarete kardinal Puççiyi memur etmiş, o da işler bü fala" kar. Bir Amerikalı, icat ettiği bir âlet Te, bugün bi zorluğu ortadan kaldırmış bulunuyor. m anlamak işten biled eğilair. yünce afletme ticaretini muhtelif mem- | teketlerde müiltezimlere vermişti. Papa Ark, Du küçük Tetle, “Eli keyf, in hududu aşıp ved) da pek sevdiği kız kardeşi Madlene Saksonyada &f ticaretini o bahşetmişti. Papa sekizinci İnnosanın gayri meşru çocuğu prens Sibö ile evli olan Mad- len de, uğraşmağa vakti olmadığı için, bu hakkı Arsemboldo isimli Çenovak eski bir tüccara satmıştı. Kilise kapılarında çığırtkan papas- lar, cambazhane kapılarındaki palyaço ar'gibi ciyak ciyak bağırıyorlardı: — Koşunuz ey ümmeti İsa! Duyduk dujmadık demeyin; Çok ucuza af tc>- keresi satıyoruz! Böyle pir fırsatı ka- şırmak günahtır. Hem yalnız kendi gü- nahlarınızı değil, ölmüş &tanıdıklarını- zın günahlarını da böylece affettirebi- lirsiniz! Birkaç paraya kıymamak için sevgili babanızın, karımızm veya kar- deşlerinirin cehennemde erimiş kurşun karanlarında eziyet çekmelerine nasıl müsaade edebilirsiniz? Papa onuncu Lebn tarafından AK manyada sf ticareti için baş müfettiş tayin edilen Dominiken papası Jan Tetzelin, af tezkerelerinin küvw göstermek için halka şöyle ücuci ta- rihçe mazbuttur: “— Af tezkeresi için verilen para kasaya düştüğü anda, affı talep edilen adamın bütün günahlar; silinir, Eğer kendisi ölmüş ise ruhu o anda cc nemden kurtularak cennete uçar. edilmek için nadim olmak şart değil- dir; yeter &i para verilmiş olsun. İsa ran annesi, bakire Marinin bekrini iza le ederek onu gebe bırakan, «Bir adam bile para verirse aflediliri,, (1) Bir aralık bü tisaret sadece güneh afletmeğe münhasır kalmayarak cen nette arsa ve köşk samağa kadar ilerie- miş ve parası olanlar, papa hazretleri vasıtâsile cennetin istedikleri semtnde mükemmel saray, köşk ve v satın almış lardır. Bu kâr: ticaret, 13 yaşında kardi- nal ve 36 yaşında papa olan onuncu Leonun 1521 de ani ölümüne kadar de- vam etti Fökat aynı zamanda katolik kilisesine iayana sebep olarak “reform, u doğurdu. (Devamı var) (1) “Liguisition en İtalie et en Frön ce, Edmond Cazal, HA ER Istanbulun en çok satılan hakiki akşam gazetesidir. İlânlarını HABER'e verenler kâr ederler. marodan kamaraya dönü Haberin deniz te mavera yomeni; 40 İD pil Yaran; Ali Rıza Seyi, bir saklandığı yuvası Yarı ve başkaları burasını öğrenecek olursa mahvolduğu gündü. Tenim için yapılacak iş şuydu: Ben ne biliyorsam arkada- şım Ali ve duha bazı dostlarımın da Blak hak- kında © derece bilgileri varmış gibi davranacak- tım.. Böyle davranmanın hayatımı kurtaracağına tabii hiç ümidim yoktu; lâkin şu belimde başka hiçbir yol düşünememekte idim. Bundan sonra geçen iki üç gün içinde ne dok toru, ne de gemiden başka #damları gördüm. Yalniz bana hizmet eden ihtiyör bir zenciyi gör- mekte idim; Bu pek İhtiyar, yavaş iş görür, iyi yürekli bir adamdı. Ağzını açıp tok söz söylemi- yor, sorduklarıma kısaca “evet,, yahut “hayır, ile sovap veriyordu. Eğer heran laştığını duy duğum bir tehlike havası İle sarılmış olmasay- dımı, geçen künler çok can sikici görünecekti. İkin ci günü, hizmetçi banyodan sonra, Parisin en bi. rinei dişcileri elinden çıkınış temiz çamasır, gömlek ve bir kat güzel elbisesi getirmir idi, mdâede masanın üzerin de İngilizce, Fransızca hatta İtalyanca birçok ki- taplar, mecmualar buldum. Kahvaltım, yemekle. ii İŞ rin de pek mükemmel ve muntazam geliyordu. İkinci ve Üçüncü günlerde hava gittikçe s#oğumağa başlamış olduğundan ihtiyar zencinin getirdiği kalın esvaplar pek hoşuma gitti. ndan başka üçüncü gece kamaranın kaloriferle hafifçe ısın- dığını da farkettim.'Nereyo gitmekte olduğumu za hiç bilmiyorsam da havanin soğumasından $i- mâle doğru yükseldiğimizi anlıyorum. Yakalandığımın dördüncü günüidi. Adsız zırhlı çok büyük bir süratle yürümeğe başladı. Teknenin denizi yarmasile iki yanda kabaran dalgalar kamara lümbüzünün hizasından yuka. rıya kadar yükseldiğinden etratımı görememek- te idim. Bugün akşama kadar o büyük hızla sey» rettik anım başında elimdeki Kitabı okurken gemi birdenbire durduğunu ve güvertede çok tolâşlı gidip gelmeler olduğunu duydum. Hemen kameranın penceresine koşunca telaşın sebebini ağlâdim; çünkü gemiden birazileride, o vakta kadar hiç görmemiş olduğuum o büyük buz ada- İarindan biri yüzüyordu. Heybetli buz dağının yamaçlarından denize doğru birçok çağlayanlar akıyordu. Denizden yüz yirmi-yüz otuz metre ka- dar yüksek görünüyor, İki psi boyaz karlarla örüllmüş bulunuyordu. Güneşin ufka yaklaşmış ışıklarile elmaslar gibi pirildayan bu heybetli, güzel, Mkin korkunç deniz yolcusu, akımı ile ya- nrmizdan geçince adsız rhlının pervanesi ye. niden dönmeğe başladı. Ben başka buz dağları, yahut bir gemi görebilir miyim dive gözlerimi de- nizden ayırmamakta idim. Tam o sirada, yaralı iken İtalyalı Paolonun “Buz! Buz!,, diye sayrkladığı aklıma geldi. Wğer şimdi bana bir faydası varsa kaptan Blakın #ırlarından birini daha öğrenmek üzere idim, bu adamın saklanma yeri şimalde, buzlu köşelerde idi, Bugüne kadar yürüdüğümüz mesâ- teyi şöylece hesap edince, Kanadaya giden vapur ların yolundan çok yukarı çıktığımızı anlıyor. dum. Gitgide, kamara lümbüzünden bakarken & ha çok buz adaları, küçük buz parçaları görmeğe başladım. En sonra yahi yakalandığımın yedinci gecesi birdenbire geminin yolu keslidi ve demirin fw da edildiğini duydum. Güvertede gidip gelmeler, gürüküler duyduğumdau uyku vaktim gelâiği halde yatağıma yatmayarak bekledim. Bir sr kadar sonra gemi tekrar hrrekete başladı. kat artık pek yavas hareket ediyor, pervane nız vakit vakit dönüyordu. Kamara liwbüzün dışarı bütün kuvvetimi gözlerime vererek b tım, ay ışığı yoksa da, geminin iki yanı çok yük- sek kuyolarla dik duvar haline gelmiş “bir bo. gazdan havuz geklinde bir iç limana girmekte olduğumuzu farkettim. Biraz sonra Oo limanda dik ve kayalık yarm ta dibine yerleşmiş huluru yorduk. Vakit pek geç olduğundan hemen soyun dum ve yat na girdim, Ertesi sabah kahvaltımı getiren ihtiyar zen. ei elime şık bir zarf verdi; bunun içinde, o aksam (Devamı var)